Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Kısasta Bediüzzaman kıstası

“İslâm Ceza Hukuku” isimli seminerde konuşan Av. İbrahim Halil Yalçın, insanları işledikleri suçlardan men etmenin hapis ve ölüm korkusuyla sağlanamayacağını belirterek, bunun en iyi çözümlerinden birinin Risâle-i Nur’da olduğunu belirtti.

Risâle-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi tarafından organize edilen “İslâm Ceza Hukuku” isimli seminerde konuşan Av. İbrahim Halil Yalçın, “Bir rahmet dini olan İslâm; dünya ile ahiret, fert ile toplum, iman - ibadet - ahlâk ile hukuk arasında kendine has özellikleri ile denge kurmuş, insanın Yaratanı ile münasebetlerini ve toplumsal ilişkilerini, genelde ana hatlarıyla bazen de detaylarına inerek ele alıp düzenlemiştir. Bu düzenlemelere uymayı da kulluğun gereği saymıştır. İslâm, koyduğu kuralların uygulanmaması durumunda ahiretteki cezalara vurgu yapmakla birlikte, dünyevî cezalara da yer vermiştir. Zira çoğu zaman uhrevî cezalar herkes için caydırıcı olmamaktadır” dedi.

İslâmdaki kısas cezasına Bediüzzaman’ın dengeyi çizdiğini belirten Yalçın, “Bediüzzaman, Risâle-i Nur’da bir kıssa anlatır. Bu kıssada bir mahkeme reisi hırsızlık yaptığından dolayı bir suçlunun elini keserken cellâdın hiddet ettiğini görünce onu meslekten azlediyor. Ardından da teessüfle adalet namına hissiyatını karıştıranların pek çok zulmettiklerini belirtiyor. Üstad da bu konuda ‘Hükm-ü kanunu icra etmekte o mahkûma acımasa da hiddet edemez; etse zâlim olur. Hattâ, kısas cezası da olsa, hiddetle katletse, bir nev'î katil olur’ diyerek, kısas meselesinde ölçüyü belirlemiştir” sözlerini aktardı.

İnsanları işledikleri suçlardan dolayı korkutmanın çare olmayacağını, bunun da en iyi Risâle-i Nur’da belirtildiğini söyleyen Yalçın, şunları dile getirdi: “İnsanları işledikleri suçlardan dolayı hapisle, ölümle korkutmak, çare olmayacaktır. İnsanlar ancak kalplerindeki iman ve Allah korkusu ile kötü fiillerden men edilebilir. Bunu da en güzel şekliyle Risale-i Nur’da belirten Said Nursî, şu ifadeyi kullanarak meseleyi halletmiştir: ‘Acaba katl, zina, sirkat, kumar, şarab gibi hayat-ı içtimaiyeyi zehirlendiren pek çok büyük günahları işleyenleri onlardan men’etmek için, yalnız hapis korkusu ve hükûmetin bir hafiyesinin görmesi tevehhümü kâfi gelir mi? O halde her hanede, belki herkesin yanında dâima bir polis, bir hafiye bulunmak lâzım gelir ki, serkeş nefisler kendilerini o pisliklerden çeksinler. İşte Risâle-i Nur amel-i sâlih noktasında, îman canibinden, herkesin başında her vakit bir manevî yasakçıyı bulundurur. Cehennem hapsini ve gazab-ı İlâhîyi hatırına getirmekle fenalıktan kolayca kurtarır.’”

Cemil YÜZER / ANKARA

19.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Kısasta Bediüzzaman kıstası

  Üsküp’te İstanbul rüzgârı esiyor

  Anka Kuşu Ümraniye’de


 Son Dakika Haberleri