Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Şemdinli dâvâsı AİHM’e taşınacak

Şemdinli dâvâsı müdahil avukatlardan Van Baro Başkanı Avukat Ayhan Çabuk, Şemdinli dâvâsının görüldüğü askerî mahkemenin yapısı gereği tarafsız ve bağımsız olamayacağını belirterek, “Bir anlamda sonucu belli” dedi. Şemdinli dâvâsını AİHM’ye götüreceklerini bildiren Çabuk, “Şu andan itibaren AİHM’ye taşınabilecek bir dâvâ haline geldi. Biz meslektaşlarımızla ayrıca değerlendireceğiz. Bundan sonraki süreçte dâvâ AİHM’ye taşınacak” diye konuştu.

Van Jandarma Komutanlığı Askerî Mahkemesi, Şemdinli dâvâsında sanık astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve üçüncü sanık Veysel Ateş’i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Dâvânın askeri mahkemede görülmesine karşı çıkan müdahil avukatlar dâvâdan çekildi.

“O KADAR ÇOK DELİL VAR Kİ”

Yeni Asya’ya konuşan müdahil avukatlardan Van Baro Başkanı Avukat Ayhan Çabuk, mahkeme sonucunun bir anlamda belli olduğu için çekildiklerini ve katılmayı düşünmediklerini söyledi. Çabuk, “Şemdinli dâvâsından müdahil avukatlar olarak çekildik. Bundan sonra katılmayı düşünmüyoruz. Bir anlamda sonucu belli. Askerî mahkemenin görev kapsamına giren bir suç olduğunu düşünmüyoruz. Askerî mahkemenin yapısı, kuruluşu çok tarafsız ve bağımsız olamayacağı şeklinde bir durum olduğu için mahkemenin vereceği kararın çok adil olabileceğini düşünmüyorum açıkçası” dedi.

Sivil mahkeme tarafından ceza verilen sanıkların askerî mahkeme tarafından serbest bırakılmasını yorumlayan Çabuk, “Sivil bir mahkeme 39 yıl ceza veriyor. Yargıtay muhtelif gerekçelerle bozuyor. Ceza vermeyi gerektirecek o kadar çok delil var ki. Buna rağmen tahliye ediliyorsa artık söylenecek fazla bir şey yok” diye konuştu.

SAVCI ATILDI, HEYET DAĞILDI

Hiyerarşik düzen sebebiyle bağımsızlığın gerçekleşemeyeceğine dikkat çeken Çabuk, şunları söyledi:

“Mahkemenin tarafsızlığına ve bağımsızlığına inanmıyoruz açıkçası. Yargılanan şahıslar asker. Bir de mahkemenin bir üyesi subay. Subay hiyerarşik bir yapının içinde yer alan bir üye. Soruşturmanın başından beri bir takım davranışlarla etki edilmeye çalışıldı. Savcı Ferhat Sarıkaya hazırlamış olduğu iddianameden ötürü mesleğinden atıldı. Ceza veren mahkeme heyeti bir bakıma tenzili rütbe ile muhtelif yerlere tayin edildi. Bunlar dava üzerinde çok baskının olduğunun göstergesiydi. O hiyerarşik yapı içerisinde yer alan bir üyesinin olduğu mahkemede siz tarafsız bir karar vermesini, bağımsız hareket etmesini bekleyebilir misiniz?”

ŞEMDİNLİ, AİHM’E GİDİYOR

Van Baro Başkanı Çabuk, Şemdinli dâvâsını AİHM’ ye götüreceklerini de söyledi. Çabuk, “Şu andan itibaren AİHM’ ye taşınabilecek bir dâvâ haline geldi. Biz meslektaşlarımızla ayrıca değerlendireceğiz. Bundan sonraki süreçte dâvâ AİHM’ ye taşınacak” dedi.

Kemal BENEK / ANKARA

16.12.2007


 

Biz sadece yolu hazırlıyoruz

İsviçre’li Müslüman Hüseyin (Peter) Cunz, şimdi kendi vatandaşlarına İslâmiyeti anlatıyor. Cunz, “Biz orada insanları Müslüman yapmıyoruz. Çünkü İslâm, Allah’ın hediyesidir; istediğine verir. Biz sadece İslâm’a giden yolu hazırlıyoruz. İnsanlara örnek oluyoruz. Biz insanlara edep, adap, saygı ve sevgiyi öğretiyoruz. Merkezimize gelenlere İslâm’a dair bir şey söylenmiyor. İsteyen İslam’ı seçiyor; İslam’ı keşfeden Müslüman oluyor” diyor.

İsviçre Enerji Bakanlığında enerji verimliliği üzerine çalışmalar yapan birimin başkanlığını yürüten 59 yaşındaki Peter Hüseyin Cunz, Selçuk Üniversitesi ile Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Dünya’da Mevlânâ İzleri’’ konulu sempozyumda bir tebliğ sundu.

Cunz, sempozyum sırasında Hristiyan anne-babanın çocuğu olarak dünyaya geldiğini; yaşı ilerledikçe dini konularda derin düşüncelere daldığını; bir süre sonra da kiliseyi terk ederek arayış içine girdiğini söyledi. Peter Cunz, ‘’Kiliseyi terk ettiğim dönemlerde artık Allah’ı arıyordum. Budizm, Hindu dini bilimleri başta olmak üzere bu konularda araştırmalar yapmaya başladım. Bir boşluk içindeydim’’ dedi.

Daha sonra Hindistanlı bir imamın kızına aşık olduğunu, kısa süre sonra da onunla evlendiğini ifade eden Cunz, şöyle devam etti: ‘’Eşimle evlendikten sonra hayatım değişti. Kayınpederim beni Müslüman olmam için zorlamadı, ama ben ilgi duymaya başladım ve evlendiğim yıl Müslüman oldum. Eşimin Mevlânâ ve Mesnevilikle ilgili kitaplarını okuduktan sonra da Mevlânâ’ya ilgi duydum. İleri derecede Mevlânâ hayranıyım. Mevlânâ ile ilgili kitaplar okuyup, dersler alarak Mevlevi oldum. Mevlânâ ve sema hakkında geniş bilgilere ulaştım. Kendimi bu yola verdim. Mevlânâ’nın öğrendiğim barış ve kardeşlik öğretilerini çevremdeki insanlara aktarmaya karar vererek bir merkez açtık.’’

İsviçre’deki merkeze gelen çok sayıda ‘’Mevlânâ aşığı’’ olduğunu söyleyen Cunz, ‘’İsviçre’deki merkezimizde her gün duâlar okuyup, ibadet ediyoruz. Hiç kimseyi zorlamıyoruz, ama zaman içinde güzel duygular hisseden birçok kişi, Müslümanlığı seçip bize katılıyor. Bu, bize büyük mutluluk veriyor’’ dedi.

Merkezin kapılarının, Mevlânâ’nın ‘’Gel; ne olursan ol gel’’ sözüne uygun olarak herkese açık olduğunu belirten Cunz, şöyle dedi: ‘’Biz orada insanları Müslüman yapmıyoruz. Çünkü İslâm, Allah’ın hediyesidir; istediğine verir. Biz sadece İslâm’a giden yolu hazırlıyoruz. İnsanlara örnek oluyoruz. Biz orada insanlara edep, adap, saygı ve sevgiyi öğretiyoruz. Merkeze gelenlere İslâm’a dair bir şey söylenmiyor. İsteyen İslâm’ı seçiyor; İslâm’ı keşfeden Müslüman oluyor.’’

/ KONYA

16.12.2007


 

AB ile müzakereler devam edecek

Dışişleri Bakanlığı, AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde onaylanan Türkiye paragraflarından hoşnutsuzluğunu tekrarlayarak, “Türkiye tam üyelik hedefi doğrultusunda müzakere sürecine devam etmektedir. Bu süreç doğası itibariyle geriye döndürülemez niteliktedir” açıklaması yaptı.

Bakanlığın açıklamasında, ‘’Bu hoşnutsuzluğumuzun altında yatan temel unsur, bir üye ülkenin üyelik sürecimiz ile ilgili siyasi ve hukuki konumumuzu aşındırma çabalarıdır’’ denildi.

Açıklamanın devamında, ‘’Ortaya çıkan bu durumu fırsat bilen ve kendi siyasi gündemlerini bildiri metnine dercettirmeyi amaç edinen bazı üyelerin de olduğu herkes tarafından bilinen bir husustur. Ancak, bu tür yaklaşımların kimseye bir getirisi olamayacağı da açıktır’’ ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, ‘’Bu tarz sağduyudan yoksun tutum ve davranışların,’’ Türkiye-AB ilişkileri üzerinde olduğu kadar, Türkiye’nin ‘’bu ülkelerle olan ikili ilişkileri’’ üzerinde de olumsuz yansımaları olmasının ‘’kaçınılmaz olduğu’’ vurgulandı.

“AB BİR HUKUK SİSTEMİDİR’’

AB’nin, ‘’bir hukuk sistemi olarak kendini ilan ve tarif etmiş olduğunun’’ vurgulandığı açıklamada, ‘’AB’nin temel dayanağı ve işleyiş kuralları, kurulduğundan bu yana oluşan ortak hukuk temeline ve bu temeller üzerine inşa edilen hukuk müktesebatına dayanmaktadır’’ denildi.

Açıklamada, ‘’AB’nin bu gerçeği inkar etmesi kendini inkar anlamına gelir’’ ifadesine yer verilerek, şöyle devam edildi:

‘’Böyle bir şeyin mümkün olmadığı bu yönde çaba harcayanlar tarafından idrak edilmelidir. Zira, sürecin en başından bu yana Türkiye ile ilgili alınan ve altında tüm AB üyesi ülkelerin onay ve imzası bulunan kararların sonuçlarını yok saymak mümkün değildir. Kurucu felsefesi ve ilkeleri çerçevesinde Avrupa Birliğinin bundan böyle bu teşebbüsler karşısında daha kararlı bir tutum sergilemesi gerektiğini

hatırlatmak istiyoruz.’’

“TEK ÜYENİN TAKDİRİNE BIRAKILMAMALI’’

Açıklamada, Türkiye’nin üyelik süreci bağlamında, ‘’AB’yi tanımlayan temel ilkeler çerçevesinde hareket eden üye ülkelerin büyük bir ekseriyet oluşturduğu’’ belirtildi ve bu ülkelerin, ‘’Türkiye’nin katılım müzakerelerine ilişkin hukuki konumunun aşındırılmasına karşı çıkmakta oldukları’’ vurgulandı.

Açıklamada, ‘’Bu bakımdan gelecekte, Türkiye’nin AB üyeliği konusunun tek bir ülkenin takdirine bırakılmayacağını düşünmekteyiz. Diğer bir deyişle, Türkiye yalnız değildir. Bu ülkelerin sarf ettikleri gayretleri takdirle karşılıyoruz’’ denildi.

“SÜREÇ DEVAM EDİYOR’’

Açıklamada zirvenin, 10 Aralık tarihli GİDİK (Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi) Sonuç Bildirgesini bir bütün olarak onayladığı hatırlatıldı ve belgede Türkiye’nin ‘’katılım hedefinin’’ teyit edilmiş olduğu kaydedildi. Açıklamada bu konuda şöyle denildi:

‘’Bu Bildirge, aralarında ülkemizin de yer aldığı 2006 Genişleme Stratejisi ve Müzakere Çerçeve Belgesine atıf yapılmak suretiyle katılım hedefimizi teyit etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin tam üyelik hedefine ve katılım müzakereleri sürecine atıfların doğrudan yapılmamış olması, sürecin devam ettiği gerçeğini değiştirmemektedir.’’

/ ANKARA

16.12.2007


 

Toptan: Bizim hedefimiz modern olmak

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye’nin kendisi için ortaya koyduğu hedeflere vardığı zaman Avrupa Birliği (AB) üyesi olmanın çok önemli olmadığını ifade ederek, “Bizim hedefimiz AB üyesi olmak ötesinde Avrupalı olmak, modern olmaktır” dedi.

Toptan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 23. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, sivil toplum kuruluşlarının (STK) ülke sorunlarına gösterdiği duyarlılığı, Meclis olarak “yaşamak ve yaşama geçirmek istediklerini” belirterek, kanun yapımında STK’ların katkısını sağlayacak kurumsal düzenlemeleri hayata geçirmek için çalıştıklarını dile getirdi. Toptan, önümüzdeki dönemde işçi ve işveren sendikaları ile tüm STK’ların ilgisi ve desteğine ihtiyaç duyacaklarını kaydetti. Türkiye’nin AB yolunda “karamsarlığa, infiale, telaş ve endişeye kapılmadan ilerlemesi gerektiğini” anlatan Toptan, şunları kaydetti:

“AB’nin bize nasıl baktığından ziyade önemli olan bizim önümüze koyduğumuz eksiklikleri engelleri kaldırma kararlılığımızdır. Bu yolda da önemli mesafeler alınmıştır. Türkiye kendisi için koyduğu hedeflere vardığı zaman AB üyesi olmak çok önemli değildir. Bizim hedefimiz AB üyesi olmanın ötesinde Avrupalı olmak, modern olmaktır. Bunun için toplumda geniş bir mutabakat vardır. Bu mutabakat çerçevesinde yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.”

TBMM Başkanı Köksal Toptan, terörün, “Türkiye’nin kaynaklarını, enerjisini belli bir alana kaydırılmasını amaçladığını, insanları birbirine düşman hale getirmeyi ve kalkınma sürecini engellemeyi hedeflediğini” söyledi.

221. Madde işlevini sürdürüyor

Bu arada, TBMM Başkanı Toptan, genel kurul öncesi gazetecilerin soruları üzerine TCK’nın 221. maddesinin terör örgütü üyesi olup da hiçbir eyleme karışmamış olanların eve dönmesini sağlamak bakımından önemli bir düzenleme olduğunu belirterek, bu maddenin işlevini sürdürdüğünü söyledi.

/ ANKARA

16.12.2007


 

Erdoğan: AB, Türkiye’nin hevesini kırmasın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’AB’den beklentimiz, müktesebata ve demokratik standartlara tam uyum sağlamak için çıktığı bu yolda Türkiye’nin hevesini kırmaması ve taahhütlerine bağlılığını sürdürmesidir’’ dedi.

Türk-İtalyan Medya ve Ekonomik Forumunun Çırağan Sarayında gerçekleştirilen gala yemeğinde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin her zaman Avrupa tarihinin siyasî ve kültürel coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak, bugün de Avrupa’nın fikir, san’at ve kültür anlamında yeni hamleler yapması ve yeni ufuklara açılmasında Türkiye’ye ihtiyacı bulunduğuna inandığını söyledi. Erdoğan, ‘’Bizler inanıyoruz ki Türkiye’nin içinde yer aldığı bir AB, küresel bir aktör olacaktır. Türkiye’nin üyeliğinin birlik için sağlayacağı avantajlar, AB’nin geleceğine yönelik ve vizyonuyla da yakından ilgilidir” diye konuştu. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin sadece Avrupa ve çevresinde barış ve istikrarın korunmasına katkı sağlamayacağını, aynı zamanda Avrupa değerlerinin geniş bir coğrafyaya yayılması için de fırsat olacağını dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin AB ile bütünleşmesinin, tüm siyasal, ekonomik, kültürel, sosyal ve bunların ötesinde stratejik sonuçlarıyla çıtanın sınırlarını aşan önemli bir proje olduğunu söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa yolculuğunun, Türk halkının akılcı bir seçimi olduğunu ve tam üyelik hedefiyle çıkılan bu yolda başka bir seçeneğin bulunmadığını dile getirerek, zaman zaman bazı engellemelere rağmen Türkiye’nin AB yolunda kararlı olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’AB’den beklentimiz, müktesebata ve demokratik standartlara tam uyum sağlamak için çıktığı bu yolda Türkiye’nin hevesini kırmaması ve taahhütlerine bağlılığını sürdürmesidir. Hep söylüyorum; maç esnasında kural konulmaz. Maça başladık, maç esnasında kurallar değişiyor. Tamam da kardeşim, nerede görüldü böyle bir şey. AB müktesebatı var. Bu müktesebat çerçevesinde yola devam etmemiz lazım. Düdük çalıyor, ‘Bir dakika kurallar değişti’... Olmaz böyle bir şey. Ve bu siyasetçilerin güvenini yok eder, halkların siyasetçilere bakışını değiştirir.’’

/ İSTANBUL

16.12.2007


 

Küçük: Üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, AB Liderler Zirvesinin karar metnin Türkiye ile ilgili kısmının rahatsız edici içerikte olabileceği yönünde kuvvetli işaretler bulunduğunu belirterek, ‘’Her şeye rağmen kararlılıkla yolumuza devam etmeli, teknik boyutu ile üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz’’ dedi.

İSO Çevre Danışma Kurulunun 23. Toplantısı ve 2007 yılı KOBİ Çevre Ödül Töreni gerçekleştirildi. Kurulda konuşan Küçük, çevreyle ilgili sorunların özel sektöre ağır cezalar getirerek çözülemeyeceğini, asıl meselenin bir an önce altyapının sağlanması olduğunu söyledi.

AB Liderler Zirvesinin karar metnine de değinen Küçük, metnin Türkiye ile ilgili kısmının rahatsız edici içerikte olabileceği yönünde kuvvetli işaretler bulunduğunu belirterek, ‘’Zaten müzakere süreci teknik yönü ile ilerlese de tam üyelik süreci son dönemde ciddi ölçüde hız kesmiş görünüyor. Unutulmasın ki Türkiye’yi dışlayıcı yaklaşımlar, her iki taraf için de maliyet ve kayıplara yol açacaktır. Ancak bizler, en başından belirsizliklerin olduğu dikenli ve uzun bir yola çıktığımızı biliyorduk. Her şeye rağmen kararlılıkla yolumuza devam etmeli, teknik boyutu ile üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz’’ diye konuştu.

Konuşmaların ardından, İSO 2007 Yılı KOBİ Çevre Ödül Töreni gerçekleştirildi.

/ İSTANBUL

16.12.2007


 

Tahliye edilen “iyi çocuklar” görevlerine dönecek

Van Askerî Mahkemesi’nde önceki gün tahliye edilen Şemdinli dâvâsı sanıkları astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz Hakkari’ye döndü. Astsubayların avukatı Vedat Gülşen, müvekkillerinin görevlerine en kısa zamanda geri döneceklerini söyledi.

Şemdinli’de 9 Kasım 2005 günü eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitapevi’ne el bombasıyla yapılan saldırı sonrası açılan dâvâ yargılanan sanıklar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş 39 yıl 10 ay 27’şer gün hapis cezası almıştı.

Yargıtay’a temyiz edilen dâvâ, Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nde ‘eksik soruşturma’ ve ‘Görevsizlik’ kararı bozmuştu.

Yerel mahkeme Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi karara uyması üzerine Askerî Mahkeme’de önceki gün başlayan ilk duruşmada sanıklar, suçun vasıf ve mahiyetinin değişebileceği, 2 yıllık tutukluluk hali ve kaçma şüphelerinin olmayı gerekçesiyle tahliye edildi.

Tahliye kararının ardından Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz Hakkâri’ye döndü. Müvekkillerinin işlemlerinin bittiğini dile getiren Avukat Vedat Gülşen, görevlerine en kısa zaman içinde başlayacaklarını söyledi.

/ VAN

16.12.2007


 

TİSK, sosyal güvenlik tasarısından rahatsız

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ‘’Türk-İş topluluğu, sosyal güvenlikle ilgili yasa tasarısından huzursuzdur. Tasarının mevcut haliyle yasalaşmasının sorunlara neden olacağını düşünmektedir’’ dedi.

Kumlu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) 23. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, anayasal ve yasal kuralların, demokrasinin askıya alındığı bir dönemin ürünü olduğunu söyledi. Bu yasaların işçi hak ve özgürlükleriyle ilgili düzenlemelerinin çoğunun ‘’ILO’nun evrensel normlarına aykırı yönlerinin ortadan kaldırılması ve onaylanan uluslararası sözleşmelerin iç hukuka yansıtılmasını’’ isteyen Kumlu, sosyal devleti ortadan kaldırmaya dönük uygulamaların da onarılması güç yaralar açacağını söyledi.

Sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerin ‘’sosyal devlet anlayışını ciddi biçimde yaraladığını ve bir çok olumsuzluk barındırdığı’’ görüşünü dile getiren Kumlu, ‘’Türk-İş topluluğu, sosyal güvenlikle ilgili yasa tasarısından huzursuzdur. Tasarının mevcut haliyle yasalaşmasının sorunlara neden olacağını düşünmektedir’’ diye konuştu.

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu da Türkiye’nin ‘’çok ciddi sorun stokları’’ bulunduğu görüşünü ifade ederek, ‘’Türkiye’nin sorunlarının çözümsüz, çözümlerinin imkânsız olmadığını düşünüyoruz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

16.12.2007


 

Trakya kara teslim

Trakya’yı önceki gün etkisi altına alan kar yağışının, Edirne ve Kırklareli’nde hafta başına kadar devam edeceği bildirildi. Edirne’de, şehir merkezinde kar kalınlığı 10 santimetreye ulaştı.

Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre, Edirne ve Kırklareli’nde kar yağışının bugün ve yarın da devam etmesi bekleniyor. Kar yağışı aralıksız süren Edirne’de, şehir merkezinde kar kalınlığı 10 santimetreye ulaştı. Tekirdağ’ın Hayrabolu ve Malkara ilçelerinde önceki gün etkili olan kar yağışı yüksek kesimlerde yer yer devam ederken, il merkezi ve diğer ilçelerde yağışın yağmur şeklinde olması bekleniyor. Edirne Valiliği Kriz Merkezinden alınan bilgiye göre, bazı köylere ulaşım güçlükle sağlanıyor. Kırklareli şehir merkezinin yüksek kesimlerdeki yerleşim birimleri ve özellikle Dereköy Sınır Kapısı ile bağlantısının kesilmemesi ve muhtemel trafik kazalarının önüne geçilebilmesi için ekipler karla mücadele çalışması yapıyor. Kırklareli Belediye ekipleri de buzlanma riski yüksek olan yerlerde karla mücadele ve tuzlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

/ EDİRNE/KIRKLARELİ/TEKİRDAĞ

16.12.2007


 

Tarlalar sular altında kaldı

Aydın’ın Söke ilçesinde aralıklarla 2 aydır devam eden yağmurlar, yazın kuruyan Büyük Menderes Nehri’ni eski günlerine döndürdü. Son yağışlarla yatağından taşan nehir, Söke Ovası’nın bazı yerlerini su altında bıraktı.

Büyük Menderes’in en uç noktasında kalan Söke ovasında Kalçık, Karaklı, Burunköy, Nalbantlar, Kisir, Akaçakaya ve Pamukçular köylerinde binlerce dönüm araziyi su bastı. Alternatif tarım yapılan sebze tarlaları da taşkından zarar gördü. Nehrin her yağışlı kış sezonunda taşması, Çine Barajı’nın önemini bir kere daha akla getirdi. Son yağmurlarla Büyük Menderes’in su seviyesi 5.43 metreye ulaştı; 6 metre çıkması durumunda Söke-Bağarası karayolunun su altında kalması bekleniyor.

/ AYDIN

16.12.2007


 

Gül’den işadamlarına destek

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kazakistan’da faaliyet gösteren Türk iş adamlarına, ‘’Burada büyük bir potansiyel var ve bunu değerlendirmek gerekiyor. Biz devlet olarak, sizin arkanızdayız, siz yeter ki gayret içinde olun’’ çağrısında bulundu.

Gül, Almatı Intercontinental Ankara Oteli’nde Türk iş adamları ve orada yaşayan vatandaşlarla bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül, iş adamlarını dinledikten sonra yaptığı konuşmada, Kazakistan kapılarının Türk iş adamlarına sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından iç sorunlarını çözmüş, komşularıyla sınır güvenliği sorunu olmayan bir ülke konumuna geldiğini ve dengeli bir politika yürüttüğünü anlatan Gül, şöyle konuştu:

‘’Burada büyük bir potansiyel var ve bu potansiyeli değerlendirmek gerekiyor. Tüm dünyayı yatırıma dâvet etmişler, herkes koşarak geliyor. Türk iş adamlarımızın da takdir edilecek başarılı çalışmaları var. İnşaat işleri devam etsin, ama mevcut durum potansiyelin çok altında. İş adamlarımız diğer alanlara da girmeli. Biz devlet olarak sizin arkanızdayız. Yeter ki siz gayret içinde olun. Sizler ne kadar güçlü olursanız, Türkiye de o kadar güçlü olur.’’

Cumhurbaşkanı Gül, Türk şirketlerinin enerji ve petrol alanlarına konsorsiyum oluşturarak girebileceğini yineleyerek, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in bu fikir karşısında memnun olduğunu aktardı.

Gül, Türk iş adamlarının Kazakistan’a yatırım konusunda ısrarcı olmasını istedi.

/ ALMATI

16.12.2007


 

Yola döşenen mayın imha edildi

Hakkari’nin Çukurca ilçesinde, terör örgütü PKK tarafından kara yoluna yerleştirilen mayın, Jandarma Komutanlığı ekiplerince imha edildi.

Edinilen bilgiye göre, Çukurca-Hakkari kara yolunda rutin mayın taraması yapan Mehmetçik, sabah saatlerinde Cevizli ve Kurudere köyü yol ayrımında, terör örgütü PKK tarafından önceden yola döşenen mayını tespit etti. Tarama cihazıyla fark edilen mayın, yolun trafiğe kapatılması ve çevrede güvenlik tedbiri alınmasının ardından, uzman ekipler tarafından imha edildi.

/ ÇUKURCA

16.12.2007


 

301’e benzer 14 madde var

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, TCK’nın 301. maddesi dışında 14 maddenin ifade özgürlüğünü sınırlandırdığını söyledi.

İnsan Hakları Haftası faaliyetleri kapsamında Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda ‘’Türkiye’de ifade özgürlüğü önündeki engeller’’ konulu panel düzenlendi. Panelde konuşan İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül ise hiç kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını belirtti. İfade özgürlüğünün hem bireysel hem de kolektif bir hak olduğunu, susma hakkının düşünce özgürlüğünün ayrılmaz bir hakkı olduğunu belirten Öndül, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki en büyük engelin otoriter ve ayrımcı zihniyetin olduğunu kaydetti.

Akademik özgürlüğün mutlak olduğunu ve sınırlanamayacağını ifade eden Öndül, şöyle dedi:

‘’Türkiye’de son dönemlerde yoğunlaşan kişiler, bireyler, siyasal örgütlenmeler ve diğer örgütlenmelerdeki yönetici ve üyelerine, tüzel kişiliklerine, açıklamadıkları düşünceleri açıklamaları doğrultusunda baskı yapılıyor. Düşünce ve kanaatlerini açıklamaya yönelik kurulan baskılar insan hakları hukukunun karşı çıktığı ve insan hakları uygulamalarına aykırı uygulamalardır.’’

2007 yılının ilk 6 ayında 451 kişi hakkında 93 dava açıldığını, TCK’nın 301. maddesi dışında 14 maddenin ifade özgürlüğünü sınırlandırdığını ifade eden Öndül, ilk 6 ayda 301. maddeden açılan dava sayısının 17 olduğunu kaydetti.

AB ilerleme raporunda, 2005 yılına göre 2006 yılında ifade özgürlüğü hakkı nedeniyle yargılanan insan sayısının 2 katına çıktığını, 2007 yılında da hızlanarak sürdüğünün belirtildiğini dile getiren Öndül, ‘’Bu nedenlerin başında insan haklarını ve özgürlüklerini koruması gereken yargının, insan haklarını algılayışıyla ilgili bir problemi var. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlık sorunu var’’ diye konuştu.

/ DİYARBAKIR

16.12.2007


 

Dünyanın hiçbir yerinde başörtüsü yasağı yok

Başbakanlık İnsan Hakları Dairesi Başkanı Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde üniversitelerde başörtüsü yasağı bulunmadığını söyledi.

Fendoğlu, Türkiye’nin de daha özgürlükçü bir ülke olmasını istedi. Dünya İnsan Hakları haftası sebebiyle bazı programlara katılmak üzere Malatya’ya gelen Fendoğlu, Vali Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret etti. Valilik çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Fendoğlu başörtüsü konusuna değindi. Türkiye’nin bir takım fay hatları bulunduğunu dile getiren Fendoğlu, bu tür konularda insanların birbirine düşürülmeye çalışıldığını söyledi. Sorunun gerçek çözümünün daha fazla özgürlükte olduğunu dile getiren Fendoğlu, insanların dar kalıplara mahkum edilmesini doğru bulmadığını dile getirdi. Dünyanın hiçbir yerinde üniversitelerde başörtüsü yasağı bulunmadığını belirten Fendoğlu, “Bir ikinci ülke varsa ben duymak istiyorum. Tabii sonuçta kararı yöneticilerimiz verir ama Türkiye’nin daha özgür bir ülke olması gerekir.” şeklinde konuştu.

/ MALATYA

16.12.2007


 

Alo şiddet hattı kurulsun

Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Hakan Genç, “Alo Şiddet Hattı’’ oluşturulmasını istediklerini belirterek, “Şiddet gören kadınlara, adlî destek de dahil olmak üzere gerekli yardımın yapılması için Alo Şiddet Hatları ilk ve çok önemli bir aşama’’ dedi.

ANKARA - Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Hakan Genç, yaptığı açıklamada, kadınların hem aile içinde hem de toplumda şiddete maruz kaldığını söyledi. Uluslararası Af Örgütü’nün Mart 2004’de ‘’kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlâlidir’’ sloganıyla başlattığı ‘’Kadına Yönelik Şiddete Son’’ kampanyası çerçevesinde, kadınlara uygulanan şiddeti bütün dünyada önlemeye çalıştığını hatırlatan Genç, kampanya kapsamında yetkililerden kadın sığınma evlerinin sayısının arttırılmasını ve ‘’Alo Şiddet Hattı’’ kurulmasını istediklerini belirtti.

Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi amacıyla çıkarılan yasaların işlerlik kazanması üzerine çalışmalar yaptıklarını anlatan Genç, ‘’Kadına Yönelik Şiddete Son’’ kampanyasının 2010 yılına kadar sürdürme kararı aldıklarını, ancak bu tarihten sonra da Türkiye’deki duruma göre kampanyaya devam etmeyi planladıklarını kaydetti. Genç, ayrıca erkeklerin de kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalara katılmasını sağlamaya çalıştıklarını ifade etti.

SIĞINMA EVLERİNİN KADINLARA KATKILARI

‘’Aile içi şiddet olaylarında kadınların, kalmak için güvenli bir yere acil ihtiyaçları oluyor’’ diyen Genç, birçok kadının şiddetten kaçarken yanlarına bir şey alamadan evlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını anlattı. Sığınma evlerinin amacının, kadınları maruz kaldıkları şiddetten uzaklaştırmak olduğuna ifade eden Genç, Türkiye’de sığınma evlerinin sayısının arttırılmasını istediklerini kaydetti.

Sığınma evlerinin, kadınlara ‘’şiddetten uzak bir hayatın mümkün olduğunu’’ gösterdiğini belirten Genç, ayrıca kadınların şiddet dolayısıyla kaybettikleri öz güvenlerini sığınma evleri aracılığıyla geri kazanabileceklerini söyledi.

ALO ŞİDDET HATTI

Genç, Türkiye’de şiddete uğrayan kadınların rahatlıkla ulaşabilecekleri bir hatta ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kadınların çoğunun şiddete uğradıklarını kimseye anlatmadıklarını ifade eden Genç, ‘’şiddet gören kadınlara, adlî destek de dahil olmak üzere gerekli yardımın yapılması için bu hatlar ilk ve çok önemli bir aşama’’ dedi. Bu hatlarda eğitimli ve profesyonel kişilerin çalışması ve her gün her saat Türkiye’nin her yerinden ulaşılabilir olması gerektiğini belirten Genç, ‘’Avrupa’da bu konuda birden fazla dilde hizmet veren acil yardım hatları var. Bu hatlar Türkiye’de de yaygınlaştırılmalı. Ayrıca hat sadece yerelde değil, tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde olmalı’’ diye konuştu.

/ ANKARA

16.12.2007


 

Atıl tankerler hurdacı bekliyor

Irak’a benzin ve motorin sevkiyatının azalmasıyla kamyonlardan sökülen yaklaşık 10 bin tanker, Şırnak ve çevresinde hurdacıya satılmayı bekliyor.

Silopi Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Heşar Haşimoğlu, 2006 yılı başlarına kadar devam eden sevkiyatlar dolayısıyla nakliyat şirketleri ve kamyon sahiplerinin araçlarının kasalarını sökerek, 7 ile 10 bin YTL’ye akaryakıt tankı monte ettirdiğini anlattı. Haşimoğlu, şöyle devam etti: ‘’Şırnak ve çevresinde 10 bine yakın akaryakıt tankı hurdacı bekliyor. Yüzlerce kamyon sahibi bu işten zarar etti. Banka kredisi çekerek kamyonunu tankere çeviren esnaf, harcadığı parayı çıkaramadan sevkıyat bitti. Şimdi binlerce tanker Şırnak, Cizre, Nusaybin ve Silopi çevresinde boş arazilerde kaderine terkedilmiş durumda. 7 ile 10 bin YTL’ye maledilen bu tankerleri 500-600 YTL’ye hurdacılar alıyordu, artık onlar da almaz oldu. Çevrede sağlıksız ve kötü görüntü oluşturuyor.’’

/ SİLOPİ

16.12.2007


 

Körfez uçakla denetlenecek

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmit Körfezi’ndeki çevre ihlâllerini denetlemek üzere kısa bir süre önce deneme uçuşlarına başlattığı deniz uçağını kiralayacak.

Deniz uçağı, Körfez’i kirleten, atıklarını bırakan gemileri anında tesbit edecek. Bunun yanı sıra yangınların tesbitinde ve büyümeden önlenmesinde de hava aracından önemli ölçüde yararlanılacak. Deniz uçağının kiralanmasıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de havacılıktan yararlanan belediyeler arasına girecek. Belediye, şehrin her köşesinde yürüttüğü çevre denetimlerine yeni bir boyut kazandırıyor. Çevre ve deniz kirliliğine karşı yaptığı mücadelede büyük aşama kaydeden Büyükşehir Belediyesi denetimlerini daha hızlı yapabilmek için uçak kiralayacak. Mürettebatı ve bütün tedarikleriyle beraber kiralanacak olan uçak denize inebilen özellikte olacak. Sözkonusu hizmet için ihale açıldı. Bu çerçevede yapılan ihaleye tek firma katıldı. İhalede Hakan Osanmaz Havacılık İşletmesi 510 bin YTL teklif sundu.

/ KOCAELİ

16.12.2007


 

Isınırken zehirlenmeyin

Kışın bastırmasıyla karbonmonoksit ve doğalgaz zehirlenme vak'alarında artış gözleniyor. Uzmanlar karbonmonoksitin renksiz, kokusuz, tatsız ve tahriş yapmayan bir gaz olduğunu hatırlatıyorlar.

Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Burhanettin Alkan, “Karbonmonoksit (soba) zehirlenmesi odun, kömür, gaz yağı ve doğal gaz gibi organik yakıtların tam olarak yanmaması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazının solunması ile meydana gelen klinik tablodur. Renksiz, kokusuz, tatsız ve tahriş yapmayan bir gazdır. Bu özelliklere sahip olan gaz (duyu organları ile kolayca fark edilemediği için) zehirlenmeye yol açmaktadır. Yüksek yoğunlukta maruz kalma nadirdir.” dedi.

Türkiye’de havalandırması yetersiz olan küçük alanlarda bacasız soba, mangal ve şofben kullanımının sıkça ölümle sonuçlanan karbonmonoksit zehirlenmelerine yol açtığını anlatan Alkan, ayrıca yakıt olarak petrol kullanan jeneratörlerin veya otomobillerin kapalı alanlarda uzun süre çalıştırılması ve itfaiyecilerde olduğu gibi yoğun olarak yangın dumanı ile karşılaşmanın yüksek düzeyde karbonmonoksit maruziyetine sebep olduğunu kaydetti.

Solunan karbonmonoksitin hızla kırmızı kan hücrelerindeki oksijen bağlanan hemoglobine bağlandığını ve oksijenin bağlanmasını engellediğini vurgulayan Dr. Alkan, “Dokulara ve hücrelere oksijen yerine karbonmonoksit bağlanır. Kanda bulunan karbondioksit gazının tek atım yeri ise Akciğerlerdir. Doku ve hücreler oksijen yerine zehirli olan karbonmonoksit gazı almış olurlar.” şeklinde konuştu.

Alkan, “Kendine has belirgin bir belirtisi yoktur. Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, bulantı gibi gribal enfeksiyon belirtileri olabileceği gibi aşağıda sıralanan daha ağır belirtilerde olabilir. Çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bulanıklık, ishal, karın ağrısı, yer ve zaman konsantrasyon bozukluğu, görme bozukluğu, yürüme bozukluğu, bilinç bozukluğu, derin uyku hali, koma görülebilir. Solunum durması en son oluşan durumdur. Hastanın hikâyesi çok önem arz eder. Hasta hemen temiz havaya çıkarılır. Bilinci kapalı ise yan çevrilir. Soluması sağlanır. Hemen 112 Acil Servis’e haber verilir. Uyurken sobanın söndürülmesi gerekir. Özellikle lodos çok olan yerleşim alanlarında lodos zamanı çok dikkatli olmalı, gerekirse soba yakılmamalıdır. Ayrıca kış mevsimi girerken bacalar kontrol edilmelidir.” diye konuştu.

/ BURSA

16.12.2007


 

Facianın eşiğinden dönüldü

Ankara’da akşam saatlerinde aynı aileden 3 kişi doğalgazdan zehirlendi.

Evi tamamen etkisi altına alan gaz sebebiyle bayılan anne ve ablasını farkeden genç kız, muhtemel bir facianın önüne geçti. Genç kızın durumu sağlık ekiplerine bildirmesiyle, yaralılar ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Olay, akşam saatlerinde Çankaya, Birlek Mahallesi 3’üncü Cadde Pınar Apartmanı 2 numaralı dairede meydana geldi. Alınan bilgiye göre, ailenin küçük kızı Aysel Uysaler, annesi Zemzem ile ablası İlknur Uysaler’in hareketsiz şekilde yattığını fark etti. Ablası ve annesinin bayıldığını anlayan genç kız, bir süre ailesini ayıltmaya çalıştı. Bu girişiminde başarılı olamayan Aysel Uysaler, daha sonra durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri baygın halde olan Zemzem ve İlknur Uysaler’e ilk müdahaleyi yaptı. Yaralıları uyandıran sağlık ekipleri, ailenin doğalgazdan zehirlendiğini belirtti.

Zehirlenen aile bireyleri, basın mensupları ve vatandaşların yardımıyla ambulansa taşınarak hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan ailenin son durumunun iyi olduğu öğrenildi.

/ ANKARA

16.12.2007


 

Sakarya’da 5 kişi sobadan zehirlendi

Sakarya’nın Ferizli ilçesinde sobadan sızan gazdan zehirlenen 5 kişi çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

Alınan bilgiye göre, İstiklâl Mahallesi’nde bir apartmanda yaşayan İkbal (44), Şevval (19), Sibel (28) ve Arda Gündoğan (1) ile eve misafirliğe gelen Fatma Dur (17) sobadan sızan karbonmonoksit gazından etkilendi. Kızını misafirliğe gönderen Sezai Dur (46), evdekilerin telefona cevap vermemesi üzerine durumdan şüphelenerek dairenin kapısını kırdı. Kızını ve evdekileri baygın halde bulan Dur, komşulardan yardım talebinde bulundu. Apartmanın 5. katından indirilen yaralılar, polis aracıyla ilçe Sağlık Ocağı’na kaldırıldı.

Burada yapılan ilk müdahalenin ardından yaralılardan Arda Gündoğan, Sakarya Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi’ne diğer yaralılar ise Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

/ SAKARYA

16.12.2007


 

10 bin sözleşmeli öğretmen atanacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 10 bin sözleşmeli öğretmen atamasını 18 Aralık Salı günü yapacak.

MEB, öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 31 alandan toplam 10 bin 324 kontenjana, KPSSP10 (Öğretmen atamalarında esas alınan puan türü) puan üstünlüğü esasına göre sözleşmeli öğretmen görevlendirecek. 10 bin sözleşmeli öğretmen ataması için 22 bine yakın kişi başvurdu. Onaylanmış başvurularla ilgili Bakanlıkça yapılacak değerlendirme sonucuna göre atamalar bilgisayar ortamında gerçekleştirilecek. Atananların, adreslerine yapılacak tebligattan itibaren 15 gün içinde görevlerine başlamaları gerekiyor.

/ ANKARA

16.12.2007


 

Kâbe aşığı Hac’da öldü

Yıllardır Kâbe özlemi çeken Çankırılı Ömer Nalbant amca, Kabe’ye kavuştuktan 15 gün sonra vefat etti.

Memleketinden binlerce kilometre uzaklıkta eşini kaybeden Gülbahar teyze hem acısını unutmak hem de eşine duâ etmek amacıyla her gün kendisi ve Ömer amca için en az birer tavaf yapıyor. Gülbahar teyze, “Uzun zamandır hac görevini yerine getirme hayali kuruyordu. Traktörümüzü satıp hac parasını tedarik ederek hacca kaydolduk. Memleketten ayrılırken sanki dönmeyeceği içine doğmuştu. Herkesle böyle vedâlaştı” diye konuştu.

/ MEKKE

16.12.2007


 

Kurban kesecek kasaplara kimlik

Adana Kasaplar, Tavukçular ve Balıkçılar Odası, Kurban Bayramı’nda kesim yapacak üyelerini sözlü sınavdan geçirip, başarılı olanlara ‘’kurban kesebilir kartı’’ veriyor.

Oda Başkanı Murat Yağmur, şehirde faal bin 775 kasabın bulunduğunu, Kurban Bayramında ehil olmayan kişilerin kesim yapmasını engellemek için üye kimlik uygulamasını başlattıklarını belirtti.

Yağmur, kasap olmayan kişiler tarafından yapılan kesimlerde yaralanmalar yaşandığını ve hayvana çoğu zaman acı çektirildiğini, bu sebeple vatandaşların kesim için kasapları tercih etmesinin doğru olacağını söyledi.

/ ADANA

16.12.2007


 

AKBİL paralarını taşıyan İETT aracı soyuldu

Ümraniye’de, bazı AKBİL gişelerinden aldığı parayı taşıyan İETT aracı soyuldu.

Alınan bilgiye göre, Anadolu yakasındaki bazı AKBİL dolum gişelerinden aldığı parayı Hasanpaşa’daki merkeze götüren İETT otobüsü, Alemdağ Caddesi Tepeüstü mevkisi Şile Yolu katılımında, silahlı 2 kişi tarafından durduruldu. Bu kişiler, araçtaki yaklaşık 25 bin YTL’yi alarak kaçtı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, İETT görevlilerinin giydiklerine benzer kıyafetler giydikleri ifade edilen zanlıları yakalamak için çalışma başlattı. Öte yandan, Sultanbeyli Ahmet Yesevi Durağında, kimliği belirsiz kişilerce önü kesilen ‘’131 A’’ numaralı, Ümraniye-Sultanbeyli hattında çalışan İETT otobüsüne molotofkokteyli atıldı.Saldırıda ön camları kırılan otobüsün sol tarafınının bir bölümü de yandı.

/ İSTANBUL

16.12.2007


 

Ayda bir oruç kalbi koruyor

Tıp uzmanlarının yaptığı araştırma ayda bir tutulan orucun kalp hastalıklarını önlemeye yardımcı olduğunu ortaya çıkardı. Bu çalışma, Müslümanların Ramazan ayı dışında tuttukları Pazartesi ve Perşembe oruçlarının sağlıklı hayat açısından önemli olduğu görüşünü de destekliyor.

Utah eyaletinde inançları gereği sigara gibi bazı kötü maddeleri kullanmayan Mormonlar üzerine yapılan araştırma ilginç sonuçlar verdi. Yasak olduğu için sigara içmeyen Mormonların daha az kalp rahatsızlığına yakalandığını tesbit eden bilim adamları, yeni araştırmada Mormonların ayda bir tuttukları orucun da kalp sağlığına yardım ettiğini ortaya çıkardı. Mormonların yoğun olarak yaşadığı Utah’da yapılan araştırma, ayda bir oruç tutanların, düzenli olarak oruç tutmayanlara göre daha az kalp damar tıkanıklığı hastalığına yakalandığını ortaya koydu.

Utah Salt Lake City Üniversitesi uzmanları araştırmayı, 1994-2002 yılları arasındaki hastalar arasında, oruç tutanların tıbbi kayıtlarını inceleyerek gerçekleştirdiler. Bütün hastaların 4 bin 629’unda (yüzde 70) kalp hastalığı ya da kalp yetmezliği teşhis edildi. Mormonlarda kalp hastalığı oranı yüzde 61, Mormon olmayanlarda ise yüzde 66 oldu.

515 Mormon üzerinde yapılan çalışma; sadece oruç tutmanın kalp riskinde büyük bir değişiklik yaptığını ortaya koydu. Oruç tutanların sadece yüzde 59’una kalp hastalığı teşhisi konurken, oruç tutmayanlarda kalp damar tıkanıklığı hastalığı oranı yüzde 67 çıktı. Kilosu, yaşı, şekeri, yüksek kolesterolü ve kan şekeri olanları işin içine kattıklarında bile oruç tutanlarda yüzde 8 oranında kalp hastalığı düşük tespit edildi.

Utah Salt Lake City Üniversitesi Intermountain Medical Center kalp hastalıkları araştırma merkezi yetkililerinden Benjamin Horne, bölgede yaşayan ve oruç tutan insanların yeme alışkanlıklarını diğer bölgelerde yaşayan insanlara göre daha iyi kontrol edebildiklerini söyledi. Çalışma sonucu ortaya çıkan yeni rapor, American Heart Association’a (Amerikan Kalp Derneği) sunuldu. Amerika’nın Utah eyaletinde yaşayanların yüzde 70’ini oluşturan Mormonlar, inançları gereği her ayın ilk Pazar günü oruç tutuyorlar.

/ NEWYORK

16.12.2007


 

Japonlardan akıllı eldiven

Japonya’da bir firma, kullanıcının tuttuğu cisimleri tanıyan ve yapabileceği hatalar konusunda uyarabilen, hatta hava durumunu bile bildiren bir “akıllı eldiven” geliştirdi.

Japon Global Original Vivid şirketi tarafından geliştirilen ve üzerine bir “barkod okuyucusu” yerleştirilen eldiven, meselâ, kullanıcısı çantasını, cep telefonunu ve anahtarlarını sırasıyla aldığında, topladığı verileri bilgisayara iletiyor. Gelen veriler doğrultusunda, bu kişinin gitmekte olduğunu anlayan bilgisayar da bir hoparlör aracılığıyla bu kişinin televizyonu kapatmadığını, pencerenin aralık kaldığını, bir şemsiye alsa iyi olacağını, zira meteorolojinin yağmur uyarısı yaptığı gibi uyarılarda bulunuyor.

/ TOKYO

16.12.2007


 

Bayramda sigara ikram etmeyin

Tütünsüz Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Akdur, bayramda konuklara sigara ikram edilmemesi gerektiğini belirterek, ‘’Bayramda sigara ikram edilmesi, çocukların bunu şeker, çikolata gibi basitçe alınacak bir gıda olarak algılamalarına neden oluyor’’ dedi

Akdur, Tütünsüz Yaşam Derneği olarak ‘’Sigarasız Kurban Bayramı’’ sloganıyla bir kampanya başlattıklarını kaydederek, vatandaşlara bu kampanyaya katılmaları çağrısı yaptı.

Bayramda hem sigara içenlerin hem de içmeyenlerin daha duyarlı davranması gerektiğini ifade eden Akdur, bayramlarda kalabalık gruplar halinde bir araya gelindiği için tiryakilerin özellikle çocukları daha fazla zehirlediklerini söyledi.

/ ANKARA

16.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri