Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Köklü bir anayasa reformu şart

Dr. Şükrü Karatepe başkanlığındaki bir çalışma grubu tarafından hazırlanan “Anayasa Raporu”, MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat tarafından açıklandı. Hükümetin reformlara ciddiyetle devam etmesi istenen raporda, “Türkiye’nin insan hakları, yargı, güvenlik, hukuk devleti, yüksek öğrenim konularında toplumsal krize sebep olan sorunlarını aşabilmek için köklü bir Anayasa reformu gerekmektedir” denildi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Bolat, genel ahlâka aykırı olmamak kaydıyla kamuda kıyafet yasağını sona erdirecek bir düzenlemenin yapılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. MÜSİAD, hukukçu ve akademisyenlerden oluşan Anayasa Çalışma Grubuna hazırlattığı ‘’Yeni Bir Anayasa İçin Görüş ve Öneriler’’ adlı raporu açıklandı.

MÜSİAD Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Genel Başkan Ömer Bolat, Türkiye’de insan hakları, yargı, güvenlik, hukuk devleti ve yüksek öğretim konularında toplumsal krize sebep olan sorunları aşabilmek için köklü bir anayasa reformu gerektiğini söyledi.

1982 anayasasının yasakçı hüviyetleri ağır olan kısıtlayıcı nitelikte olduğunu kaydeden Bolat, “Halbuki anayasalar farklı siyasi düşünce, kanaat, inanç, sosyal sınıf ve statüden insanların barış ve huzur içinde bir arada yaşamasının ortak kurallarını gösteren bir toplumsal sözleşmedir ve öyle olması gerekir” dedi. Türkiye’nin iç gelişmeleri ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerinin, toplumun bütün kesimlerini kucaklayan sivil bir anayasanın hazırlanmasını zorunlu kıldığını ifade eden Bolat, ‘’Yeni anayasanın hukukun üstünlüğünü ele alan, birey ile devlet arasındaki ilişkileri dengeli bir konuma getiren, katılımcı, daha demokratik tarzda hazırlanmış bir anayasa olmasını istiyoruz’’ diye konuştu.

Yeni anayasada devlet için resmi bir ideoloji tarif edilmemesi, tüm düşüncelerin eşit şartlarda yarışarak siyaset yapmasına izin verilmesi önerisinde bulunan Bolat, anayasanın katılımcı bir siyasî rejim öngörmesi, sendika, dernek, öğrenci ve öğretim üyelerinin siyaset yapabilmesi, YÖK’ün yapısının ve siyasî partilerin iç yapılarının demokratikleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Bolat, temel hak ve hürriyetler açısından en fazla korunması gerekenin düşünce, inanç ve teşebbüs hürriyeti olduğunu vurguladı.

/ İSTANBUL

14.12.2007


 

Bakan yasakçıların konumuna düştü

TÜBİTAK’ın Ulusal Bilim Olimpiyatları ödül töreninde başörtülü öğrencinin kürsüye çıkmasına tepki gösterip öğretmenleri ve okul idarecilerine “jet soruşturma” açtıran Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e insan hakları savunucularından “Samimî ol çağrısı” yapıldı. Yeni Asya’ya konuşan MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Bir yandan başbakan kürsüden indirilen Tevhide’ye telefon açıp ‘Bunu düzelteceğiz’ diyor diğer yandan Bakan Çelik, soruşturma açtırıyor. Hükümet büyük bir çelişki yaşıyor” dedi.

Yeni Asya’ya konuşan MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, bir süre önce Kozan’da yaşanan benzer bir olayda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başörtülü Tevhide’yi arayıp sorunun çözüleceğini söylediğini hatırlattı. Gergerlioğlu, “Bir yandan başbakan kürsüden indirilen Tevhide’ye telefon açıp ‘bunu düzelteceğiz’ diyor diğer yandan Bakan Çelik, soruşturma açtırıyor. Hükümet büyük bir çelişki yaşıyor” dedi.

Bakan Çelik’in, “Okuldayken başı açık biri nasıl buraya başı kapalı gelir. Bu iyi niyetli bir davranış değil” sözlerini gazeteden okuduğunda şaşırdığını ifade eden Gergerlioğlu, “Bu sözler olayı daha da vahimleştiriyor. Bakan, bu ifadeleri nasıl kullanabilir? Akıl almaz bir durum. Çok can sıkıcı” şeklinde konuştu.

BAKANIN EŞİ DE BAŞÖRTÜLÜ

Hükümet üyelerinin sürekli “niyet okumadan” şikayet ettiklerine dikkat çeken Gergelioğlu, aynı davranışın kendileri tarafından yapılmasını da anlamadığını söyledi. Gergerlioğlu şöyle konuştu:

“Bakanın eşi de başörtülü. Bu tür törenlere beraber katılıyorlar. Sadece küçük bir çocuk kürsüye çıkınca mı problem oluyor. Son derece boyun eğici, hayal kırıklığı oluşturan bir tavır. Bakan kız çocuğu için iyi niyetli değil demiş. Ne demek? Siz o insanın kafasının içindeki niyeti mi okudunuz? Nasıl böyle yorumlarsınız? Bakan da niyet okuyor. Yasakçılar da aynı şeyi hükümet üyeleri için düşünüyor. Gazeteci Ece Temelkuran Tevhide için senin niyetin şuydu demişti. Bakan Çelik’in Temelkuran’dan ne farkın kaldı? Ağır bir durum.

“Daha dün Tevhide’nin ödül töreninde vahim bir durum yaşandı. Öğrencinin psikolojisini hepimiz gördük. O yüzden olay büyüdü. Bakana bunu sormak isterim. Öğrencinin perişan olduğunu görmek için her tarafa kamera mı koymak gerekiyor? İlla Ahmet Altan’dan Taha Akyol’una kadar hepsi yazdığı zaman mı ayağa kakmak gerekiyor. Tabiri caizse kamuoyunun gazını mı almak gerekiyor?”

SAMİMİ OLUN

MAZLUMDER olarak başörtüsü yasağına karşı yıllardır büyük bir mücadele verdiklerini hatırlatan Gergerlioğlu, “Sivil toplum bunu çözsün diye iktidara büyük destek vermiş. Hala da başörtüsü eylemlerine devam ediyor. Ama hükümet nerede? Ne yapıyor? Büyük bir çifte standart var. Hayal kırıklığı oluşturuyorlar” dedi.

Gergerlioğlu, Bakan Çelik’in tavrının “Biz çözmek istiyoruz, ama izin vermiyorlar” davranışının işareti olabileceğini belirterek, “Sayın Bakanı özgürlükler konusunda samimi olmaya çağırıyorum” çağrısında bulundu.

KORKAKLIK VE TUTARSIZLIK

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci de, “Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in gösterdiği tepki ve aynı hızla Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyla ilgili soruşturma açması Türkiye’de başörtüsü yasağının boyutlarını göstermesi açısından ibret vericidir” dedi.

Şekerci açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Ödül töreninde yaşanan hadise, zıvanadan çıkmış ve tam bir deli saçmasına dönüşmüş olan başörtüsü yasağını AK Parti Hükümetinin çözme iradesinin olmadığını bir kez daha göstermiştir. Sorunu çözme yükümlülüğü olan hükümetin başı Tayip Erdoğan, Tevhide Kütük örneğinde olduğu gibi telefon açarak genç kıza gözyaşlarını silmek için mendil dağıtmakla meşgul. Öte yandan kendisine bağlı bir bakan olan Hüseyin Çelik ise benzer nitelikteki ödül törenine başörtülü bir öğrenci katıldığı için tepki gösteriyor. Bir taraftan Başbakan teselli veriyor öbür taraftan Bakan, Erdoğan’ın teselli vermesine yol açan durumun başka bir yerde faili oluyor”

Bakanlığın tavrını “korkaklık ve tutarsızlık” olarak niteleyen Şekerci, “Sorunu çözmek isteyenler öncelikle tutarsızlıktan uzak bir tutum geliştirmek ve cesaretle davranmak zorundadırlar” değerlendirmesinde bulundu.

‘Suç’u ödül almaktı

Önceki gün yapılan TÜBİTAK 15. Ulusal Bilim Olimpiyatları ve 12. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatı ödül töreninde dereceye giren İstanbul Özel Şefkat Lisesi öğrencisi Elif Büşra Doğan, ödülünü MEB Müsteşar Vekili Mehmet Temel’in elinden almış, Doğan’ın başörtüsüyle sahneye çıkmasına sinirlenen Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ankara’ya gelirken kendisine refakat eden öğretmen ve okul idarecileri hakkında soruşturma başlatmıştı.

Kemal BENEK / ANKARA

14.12.2007


 

Uslu: AB hedeftir

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, AB’nin, Türkiye için ulusal bir hedef olduğunu ve bu hedeften asla taviz verilmemesi gerektiğini bildirdi. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da, Türkiye’nin AB’ye entegrasyonunun kolay ve zahmetsiz olmasını kimsenin beklemediğini, ancak taviz verilmemesi gereken noktanın, tam üyelik olduğunu bildirdi.

Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin olumsuz tutumu nedeniyle’’ AB zirvesi bildirgesinde, Türkiye’nin katılım sürecine doğrudan atıf yapılmadığını kaydetti.

Fransa’nın girişimi sonrasında ortaya çıkan böyle bir yaklaşımın, AB kuralları ve adaylık kuralları ile bağdaşmadığını ifade eden Uslu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: ‘’Katılım olmadan neyin müzakeresi olur. Bu, AB’nin Türkiye’nin üyeliği konusundaki tutarsızlığının bir göstergesidir. AB, Türkiye’ye karşı samimi olmalıdır. AB’nin, bu yanlışlığı, 14 Aralıktaki Devlet Başkanları zirvesindeki bildirgede düzelteceğini umuyoruz. AB, Türkiye için ulusal bir hedeftir ve bu hedeften asla taviz verilmemelidir. Türkiye, bu hedefin gerçekleştirilmesi yönündeki adımlarını kararlılıkla atmaya devam etmelidir. AB de Türkiye’nin tam üyelik yolunda gösterdiği kararlı ve reformist yaklaşımları dikkate almalı ve buna göre bir yol belirlemelidir.’’

/ ANKARA

14.12.2007


 

AB zirvesi bugün yapılıyor

AB’nin yeni anayasası Lizbon Anlaşmasının dün imzalanmasından sonra bugün Brüksel’de toplanacak

AB devlet ve hükümet başkanları, “Fikir Grubu” adıyla, AB’nin 2020-2030 dönemine ilişkin öneriler sunacak bir akil adamlar komitesinin oluşturulması yönünde karar alacaklar. AB dışişleri bakanlarının hafta başındaki Genel İşler Konseyi toplantısında genişlemeye ilişkin aldıkları kararların yeniden gündeme getirilmeyeceği zirvede ele alınacak diğer konular arasında Kosova, ortak göçmen politikası, Schengen alanının genişlemesi, terörizmle mücadele, polis ve yargı işbirliği, dış ilişkiler ve küreselleşme üzerine AB deklarasyonu yayınlanması bulunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin akil adamlar komitesi önerisiyle hayata geçirilecek olan Fikir Grubunun eski politikacı, şirket yöneticileri ve akademisyen kökenli 10-12 üyeden oluşması bekleniyor. Diplomatik kaynaklar, Fransa’nın dolaylı da olsa Fikir Grubunun yetkisine Türkiye’yi dahil etmek için çaba gösterdiğini ifade ediyor.

/ BRÜKSEL

14.12.2007


 

Babacan: Müzakere süreci raydan çıkmadı

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin AB ilişkilerinin devam ettiğini vurgularken, “süreç rayında şu anda. Açıklanmış olan karar da müzakere sürecini rayından çıkaran bir karar değil. Üyelik hedefimiz orada duruyor” diye konuştu.

Babacan, önceki akşam Hilton Otelinde düzenlenen TUSİAD kokteyline girişi sırasında, gazetecilerin sorularını cevapladı.

Babacan, Avrupa Birliği (AB) Zirve deklarasyonu taslağında, Türkiye ile sürdürülmekte olan katılım müzakerelerine atıf yapılırken katılım sözcüğünün çıkartılması konusunu değerlendirirken, ‘’Şu anda konseyin almış olduğu bir karar var. Bu kararın sonuç bildirgesinin Cuma günü zirvede onaylanması gerekecek. Dolayısıyla biz resmî açıklamamızı, Cuma günü sonuç bildirgesini gördükten sonra yapacağız. Resmî bir açıklama bugün itibariyle yapmış değiliz’’ dedi.

Babacan, ‘’AB zirvesi ve Türkiye’nin katılımıyla’’ ilgili soruyu cevaplarken, AB sürecinin bir sabır, sebat ve siyasî irade işi olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, bu konudaki kararlılığını sağlam şekilde ortaya koyması halinde başarılı olacağını belirten Babacan, ‘’Bu yol ince, uzun bir yol, inişli- çıkışlı bir yol, zorluklar hep olacak ama biz mücadeleye devam edeceğiz. Böyle fevri tepkilerle hamasetle de bir sonuç alınacağını, ben açıkçası zannetmiyorum’’ dedi.

Siyasi diyalogla, diplomasiyle aşılamayacak sorun bulunmadığını kaydeden Babacan, sorunları işbirliğiyle aşmaya çalışacaklarını söyledi. Babacan başka bir soru üzerine, AB’nin 27 üyeli bir yapı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: ”Bu ülkelerin hepsi demokratik ülkeler ve hepsinde de seçimler oluyor. Her sene bakıyorsunuz 6-7 ülkede seçimler oluyor. Seçimlerle yeni iktidarlar işbaşına geliyor, dolayısıyla bütün ülkeleri yakından takip etmemiz gerekiyor. Bugün bize çok destek veren ülkelerin, farklı siyasi iktidarlar altında farklı tutumları olabilir, bunu yakından takip etmemiz gerekiyor ama en önemlisi hiç yılmamamız, korkmamamız gerekiyor. Zaten bazılarının amacı da Türkiye’yi bu mücadeleden yıldırmak, bıktırmak. Ama biz yılmayacağız, bıkmayacağız. Bu hedefimizin üzerine gideceğiz ve bunu da başaracağız. Asla moral bozukluğuna yer yok, rasyonel hareket etmek zorundayız. Bu sürecin duygusal tepkilere de yeri yok. Tepkiler rasyonel ve sonuç getirici olmalı. Hamaset yok, fevri hareketler yok, akılcı olmayız, akıllı olmalıyız.’’

301'nci madde zamanı gelince değişecek

Babacan, Türkiye’nin AB ilişkilerinin devam ettiğini vurgularken, ‘’süreç rayında şu anda. Açıklanmış olan karar da müzakere sürecini rayından çıkaran bir karar değil. Üyelik hedefimiz orada duruyor’’ diye konuştu. Sürecin kimi zaman hızlı olacağını, kimi zaman da yavaşlayabileceğini belirten Babacan, bunun Avrupa’daki genel siyasi iklime bağlı olacağını söyledi. Babacan, ‘’Avrupadaki genel siyasi iklim ne kadar olumluysa, Avrupanın ne kadar kendine özgüveni varsa, bizim sürecimiz o kadar hızlı ilerleyecek. Avrupa ne kadar kendinden emin değilse, özgüvenden yoksunsa, o dönemler göreceksiniz ki Türkiye ile sıkıntılar da büyümüş. Bu uzun soluklu mücadele, bunlar da aşılır’’ diye konuştu. 301’e ilişkin soruya Babacan, ‘’Defalarca açıkladık, 301 ile ilgili çok konuştuk, artık konuşma değil, adım atma zamanı’’ karşılığını verdi. Değişikliğin ne zaman yapılacağına yönelik soru üzerine de Babacan, ‘’Zamanı gelince değişecek’’ dedi.

/ ANKARA

14.12.2007


 

Wilczek: Türkiye, AB'ye girecek

Polonya’nın İstanbul Başkonsolosu Marcin Wilczek, ‘’Türkiye’nin AB’ye gireceğine inanıyor, bu süreçte tecrübelerimizi dost ülke Türkiye ile paylaşmak istiyoruz’’ dedi

Kocaeli Üniversitesinde akademik ve idari personele yönelik düzenlenecek Erasmus toplantısına katılmak üzere Kocaeli’ne gelen Wilczek, Kocaeli Valisi Gökhan Sözer’i makamında ziyaret etti.

Wilczek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Polonya’nın AB’ye 2004 yılında girdiğini, Türkiye’nin de AB’ye üye ülkeler arasında yerini alacağına inandığını söyledi.

AB’ye üyelik için uyum sürecinin büyük önem taşıdığını ifade eden Wilczek, şöyle konuştu: ’’Türkiye’nin AB’ye gireceğine inanıyor, bu süreçte tecrübelerimizi dost ülke Türkiye ile paylaşmak istiyoruz. Bu amaçla Kocaeli Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler ve AB Ofisi’nin de katılacağı toplantıya davet edildim ve bu toplantıda tecrübelerimi paylaşacağım.’’

/ KOCAELİ

14.12.2007


 

DTP'li Türk: Sorunların çözüm yeri parlamento

DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, “PKK/Kongra-Gel Terör Örgütüne Yönelik Ekonomik ve İdeolojik Desteğin Kesilmesi’’ konulu sempozyumda yaptığı açıklamaları değerlendirirken, ‘’Halkın iradesiyle, oyuyla seçilerek parlamentoya gelen insanlarız. Sorunların çözüm yerinin parlamento olduğuna inanıyoruz’’ dedi.

Türk, TÜSİAD’ın Hilton Otelindeki kokteylinde, gazetecilerin Orgeneral Büyükanıt’ın konuşmasıyla ile ilgili soruları cevapladı.

“Halkın iradesiyle, oyuyla seçilerek parlamentoya gelen insanlar olduklarını’’ kaydeden Türk, “Gelişimiz aslında Türkiye’deki gerginliğini azaltmaya yönelik bir katkı sunmaktır. Barışa, demokrasiye, parlamentonun bütünlüğüne inanan insanlarız, sorunların çözüm yerinin parlamento olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çok fazla spekülasyon yaratıp Türkiye’yi gerginliğe sevkedecek bir tutum içinde olmayız. Herkes de o hassasiyeti göstermeli’’ dedi.

‘’(PKK siyasallaştı, şimdi legallaşme sürecinde) şeklindeki sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusu üzerine de Türk, ‘’Bunu söyleyen biz değiliz, Sayın Genelkurmay Başkanına sorarsınız, söyleyen kendisi. Ama bizim nasıl geldiğimiz belli, hangi kurallar içinde geldiğimiz çok açık. Buna uygun çalışmalarımızı sürdürüyoruz’’ dedi.

/ ANKARA

14.12.2007


 

Şemdinli dâvâsı askerî mahkemede

Kamuoyunda Şemdinli dâvâsı olarak bilinen ve Seferi Yılmaz’a ait ‘Umut Kitapevi’ne el bombası atılmasıyla ilgili 2 astsubay ve bir PKK itirafçısına açılan ve Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nde görevsizlik kararı gerekçesi ile bozulan dâvânın askerî mahkemedeki ilk duruşması bugün görülecek.

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 tarihinde PKK terör örgütü hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitapevi’nin bombalanması olayı ile ilgili 2 yıldır süren yargılama sil baştan yarın tekrar başlıyor.

Şemdinli’de 2 yıl önce meydana gelen bombalama olayından hemen sonra Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlayan soruşturmada olaya karıştıkları belirlenen PKK itirafçısı Veysel Ateş çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanırken, Ateş ile olaya karıştıkları ifade edilen Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ise serbest bırakılarak uzun süre tutuklanamamıştı.

Şemdinli Cumhuriyet Savcısı Harun Ayık, soruşturmada görevsizlik kararı vererek dosyayı Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya tarafından yapılan soruşturmada önce sanık astsubaylar tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ardından soruşturma tamamlanarak, sanıklar hakkında, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs etmek, suç işlemek için anlaşmak’’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle Van 3. Ağır Ceza mahkemesi’ne dava açıldı.

Savcı Sarıkaya, başta Genelkurmay Başkanı orgeneral Yaşar Büyükanıt olmak üzere çok sayıda üst düzey komutanlar hakkında soruşturma başlatıp görevsizlik kararı ile dosyaları Genelkurmay Başkanlığı Askeri savcılığa gönderdi. Bunun üzerine başlayan tartışmalarda Savcı Sarıkaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından mesleğinden ihraç edilmişti. Mahkeme açılan davayı kabul ederek yaptığı yargılamada sonunda sanıklar Ali kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş’e ‘Suç için anlaşmak, adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs etmek ve adama yaralamak’ suçlarından 39’ar yıl 10 ay 27’er gün hapis cezası verildi. Sanık avukatları kararı temyiz için Yargıtay’a götürdü. Yargıtay 1. ve 9. daireleri arasında gidip gelen dosya en son 9. Daire tarafından görevsizlik ve eksik soruşturma gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.

Van 3. Ağır Ceza Mahkeme ilk önce Yargıtay’ın kararına kısmen uyarak davanın genişletilmesine karar vererek, dosyayı askeri mahkemeye gönderilmesine karşı çıktı. Adli yargı ataması döneminde Van 3. ve 4. Ağır Ceza Mahkemeleri başkan ve üyelerinin tamamına yakının tayini başka illere çıkınca yerlerine atanan yeni üyeler atandı. Van’a yeni atanan hakimler önlerine tekrar gelen Yargıtay kararına uyarak dosyayı Askeri Mahkeme’ye göndermeye karar verdi. Van’da bu süreç işlerken Yargıtay, 27 Kasım 2007 tarihinde görevsizlik kararını onadı. Böylece 2 yıldır tartışmalar arasında süren Şemdinli davası Van Jandarma Asayiş kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde sil baştan bugün tekrar görülmeye başlanacak. İlk duruşma saat 09:00 görülelmeye başlanacak. Duruşmaya sanıklar, müdahiller, müdahil ve sanık avukatları hazır bulunacak.

Şemdinli’de 9 Kasım 2005 tarihinde Umut kitabevi’ne yapılan bombalı saldırıda ve sonrasında meydana gelen olaylarda 2 kişi ölmüş, 5 kişi yaralanmıştı. Atılan bombayla ilgili Astsubaylar Ali Kaya Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş tutuklu olarak yargılanıyor.

/ VAN

14.12.2007


 

YÖK başkanı Özcan rektörlerle tanışacak

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, yarın yapılacak Rektörler Komitesi toplantısında, üniversitelerin rektörleriyle tanışacak. Prof. Dr. Özcan, yarın YÖK’te ilk kez Rektörler Komitesine başkanlık yapacak.

Rektörler Komitesi toplantısının ardından Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın başkanlığında, rektörler ve üniversitelerin temsilcilerinden oluşan Üniversitelerarası Kurul toplanacak. Akaydın, yaptığı açıklamada, Üniversitelerarası Kurul toplantısının tarihinin önceden belirlendiğini ancak yeni YÖK Başkanı Özcan’ın bu toplantının yanı sıra Rektörler Komitesi toplantısı da yapmak istediğini belirtti. Rektörler Komitesi toplantısının yeni başkanın rektörlerle tanışma toplantısı niteliğinde olacağı bilgisini aldıklarını ifade eden Akaydın, Yusuf Ziya Özcan ile kendisinin de ilk kez tanışacağını söyledi. Akaydın, ‘’Kendisiyle ilgili akademisyenlerden olumlu şeyler duyduk. Liberal ve demokratik bir kişi olduğu söyleniyor. Umarız demokratik, hoşgörülü bir ortamda iletişim kurabiliriz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

14.12.2007


 

Doğu esnafı operasyon haberlerinden şikayetçi

Şırnak ve ilçelerinde oturan vatandaşlar, operasyon haberlerinin adeta şehir merkezlerinde çatışma varmış izlenimi uyandırmasından şikâyetçi. Çatışma haberleri dolayısıyla, şehre geliş gidişlerin durma noktasına geldiği belirtildi.

Cizre ilçesindeki esnaftan Nimet Sirkeci (57) televizyonlarda çıkan haberler sebebiyle artık bölge dışından kimselerin gelmez olduğunu belirterek, çarşıda işlerin yarı yarıya düştüğünü ifade etti.

Sürekli stres yaşadıklarını anlatan Sirkeci, ‘’Artık gelen giden yok, zaten memlekette iş yoktu, halk perişan, esnaf perişan. Haberleri dinliyoruz, ‘Tanklar toplar geçti, Irak sınırında şöyle oldu, böyle oldu’ deniliyor. Sürekli stres yaşıyoruz. İşlerimiz yarı yarıya düştü. Artık işçi ücretlerini ödeyemez duruma geldim’’ dedi.

Lokantada işçi olarak çalışan Sabri Kültür ise dağlık alanda yaşanan çatışmaların şehir merkezinde oluyormuş gibi lanse edildiğini ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Canlı yayın yapılıyor. Çatışma bölgesinden 100 kilometre uzakta olmamıza rağmen çatışma bölgesinin tam içindeymişiz gibi anlatılıyor. Kasrik Boğazı’nda yayın yapılıyor, ama ‘Gabar’dayız’ deniliyor. Atış poligonunda çekilen görüntüler için ‘Tanklar Gabar’ı dövüyor’ deniliyor. Bu kadar abartılmasın. Buraya çeşitli sebeplerle dışarıdan insanlar geliyordu. Irak’a gidenler burada kalıyordu. Artık kimse gelmiyor. Bayram öncesinde bayram havası yok şimdi. Çünkü gelen giden yok, hareketlilik bitti.’’

Şırnak-Cizre kara yolu üzerindeki Kasrik Boğazı’nda tesis işleten Metin Kültür ise 1-2 ay öncesine kadar günde en az 150 müşterisi olurken, şimdi sayının 10-15’e kadar düştüğünü ve iş yapamaz duruma geldiklerini belirtti. Yayınlarda, dağlık alanlarda meydana gelen çatışmaların Kasrik’te olmuşçasına anlatıldığını belirten Kültür, ‘’Anlatıldığı gibi herhangi bir olay yok’’ dedi.

/ ŞIRNAK

14.12.2007


 

Gül: Bayramda gönül seferberliği yapılsın

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla yükselen yardımlaşma ve dayanışma duygularının, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ihtiyaç sahiplerine yönelmesi ve bir gönül seferberliğine dönüşmesi gerektiğini belirtti.

Gül, ‘’Millet olma hissimiz ve aidiyet duygumuzu güçlendiren bu kampanyaların bütün vatandaşlarımız tarafından desteklenmesi, millî birlik ve beraberliğimize pozitif katkılarda bulunacaktır’’ dedi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, Gül’ün 11 Aralık’ta bazı yardım kuruluşları temsilcilerinden oluşan bir heyeti kabul ederek, kuruluşların taleplerini dinlediği belirtildi.

Bu konuyla ilgili olarak vatandaşlara hitaben yazılı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül, yardımlaşma ve dayanışmanın önemine dikkati çekerek, ‘’Yardımlaşma ve dayanışma milletimizin temel hasletleri arasında yer almaktadır. Dinî ve milli bayramlarımız, bu hasletlerin hayata geçtiği müstesna günlerdir’’ dedi.

Milletin medeniyet yolunda ilerlemesiyle yardımlaşma ve dayanışmanın ifade şekillerinin de değiştiğini belirten Gül, açıklamasında şunları kaydetti:

‘’Eskiden geleneksel çevremizde yaptığımız yardımlar ve sergilediğimiz dayanışma, artık giderek bir büyük aileye dönüşen Türkiye ailesine, Türk milletine yönelmektedir. Böylece ortaya yardımları toplayıp ihtiyaç sahiplerine dağıtan sivil toplum kuruluşları çıkmaktadır. Türkiye, modernleşip geliştikçe coğrafi sebeplerle bu sürece tam intibak edemeyen yörelerimizdeki yardımlaşma ve dayanışma ihtiyacı daha çok ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaç, bilhassa terörün yoğun olarak yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde hissedilmektedir.

Yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle milletimizden yükselen yardımseverlik ve dayanışma duyguları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ihtiyaç sahiplerine yönelmeli ve vatandaşlarımızın alâkası bir gönül seferberliğine dönüşmelidir. Millet olma hissimiz ve aidiyet duygumuzu güçlendiren bu kampanyaların bütün vatandaşlarımız tarafından desteklenmesi, milli birlik ve beraberliğimize pozitif katkılarda bulunacaktır.

İmkân sahibi vatandaşlarımızın Kurban Bayramı vesilesiyle ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı, özellikle terör yüzünden mağdur olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kardeşlerimizi bularak yardım etmeleri her türlü takdirin üstündedir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün vatandaşlarımızın bu vesileyle yeniden bu büyük ve aziz millete mensup olmaktan iftihar duyacağı bu gönül seferberliğini, Cumhurbaşkanı olarak şahsen her aşamasında desteklediğimi sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum.’’

/ ANKARA

14.12.2007


 

Isparta'da kaza: 17 yaralı

Isparta'nın Büyükkabaca beldesinden Isparta'ya yolcu taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu 17 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Ramazan Güllü'nün (38) kullandığı 32 NA 975 plakalı Büyükkabaca-Isparta seferini yapan minibüs, Eğirdir-Isparta yolunun 15. kilometresinde, yağış sebebiyle kayganlaşan yolda şoförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yan yattı. Minibüsteki yolculardan 17'si yaralandı. Yaralılardan bir kısmı Isparta Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınırken, bir kısmı ise Gülkent Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

/ ISPARTA

14.12.2007


 

İstanbul'da elektrik kesintisi

Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş., şebeke düzenleme çalışmaları sebebiyle 15-16 Aralık tarihlerinde İstanbul'un bazı yerlerinde elektrik kesintisi uygulanacağını bildirdi.

Sarıyer'de gerçekleştirilecek çalışmalar dolayısıyla, 15 Aralık Cumartesi günü, 09.00-15.00 saatleri arasında İstinye Mahallesi'nin bazı sokaklarına, 16 Aralık Pazar günü 07.00-09.30 saatleri arasında ise Merkez, Yeni, Rumeli Kavağı, Tarabya, Kireçburnu, Çayırbaşı, Cumhuriyet, Büyükdere mahalleleri, Bahçeköy Beldesinin tamamı, Kocataş, Maden, Kâzım Karabekir mahalleleri, Sarıyer Devlet Hastanesi ve civarlarına elektrik verilemeyecek.

/ İSTANBUL

14.12.2007


 

Bakan Çelik’ten gazetecilere kazanılmış hakları koruma sözü

Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Meclis alt komisyonunda görüşülen tasarıda gazetecilerin yıpranmayla ilgili kazanılmış haklarının korunması hakkında düzenleme yapılacağını belirtti.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Yönetim Kurulu üyeleri, çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i ziyaret etti. BGC’den yapılan açıklamaya göre, BGC Başkanı Nuri Kolaylı, bakanlıktaki makamında gerçekleşen ziyarette, Çelik’e yerel basının sorunlarıyla ilgili bir dosya sundu.

Kolaylı, basın çalışanlarını yakından ilgilendiren ‘’Fiili hizmet zammı’’yla ilgili 40. maddenin yeniden ele alınması konusunda Bakan Çelik’ten talepte bulundu. Gazetecilerin çok zor şartlarda çalıştığını ifade eden Kolaylı, pek çok meslektaşının tasarıda yer alan bu maddeyle ilgili kaygılarını dile getirdi.

Ziyarette, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yürütülen çalışmalar hakkında BGC yöneticilerine bilgi veren Bakan Çelik BGC Başkanı Kolaylı’nın sunduğu yerel basının sorunlarıyla ilgili dosyayı inceleyeceğini ifade etti. Çelik, Meclis alt komisyonunda görüşülen tasarıda gazetecilerin yıpranmayla ilgili kazanılmış haklarının korunması hakkında düzenleme yapılacağını belirtti.

Çelik, bu tasarıya paralel olarak ocak ayında gündeme gelecek olan Sendikalar Yasası ile birlikte fikir işçilerini ilgilendiren 212 sayılı yasanın ele alınması konusunda çalışma yapılacağını açıkladı. Bakan Çelik, ‘’Sisteme girmiş kişilerin kazanılmış haklarının korunması için bir şeyler yapacağız. Yeni işe girmiş olanlar için de kademeli geçiş sağlayabiliriz’’ dedi.

/ BURSA

14.12.2007


 

e- Devlet kapısı 2008'de hizmete başlayacak

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, vatandaşların hayatını kolaylaştırma ekseninde iş yapmayı önemsediklerini ve GSM işletmecilerini de buna teşvik ettiklerini belirterek, ‘’Tabii ki 3. nesil de olacak, wimax de olacak, dördüncüsü de sonrakileri de olacak ama bunu yaparken temel haberleşme hizmetlerinin yurdun her köşesinde eksiksiz veriliyor olması lazım’’ dedi.

Bakan Yıldırım, Sheraton Oteli’nde düzenlenen ‘’Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’’nın açılışında yaptığı konuşmada, 19 ve 20. yüzyıllarda sanayileşme süreci yaşanırken, bu yüzyılda gelişmenin yeni sihirli alanının bilgi ve iletişim teknolojileri veya bilgi toplumuna geçiş olduğunu ifade etti.Yıldırım, Türkiye’nin bilişim toplumuna dönüşümünde bazı hizmetlerin internet üzerinden tek bir adresten verilmesini içeren e-devlet projesinin çok önemli bir proje olduğunu, işlemlerin güvenliği ve hızı açısından böyle bir kapıya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. e-Devlet kapısı konusundaki çalışmaların hızlı bir şekilde sürdürüldüğünü kaydeden Yıldırım, ‘’2008 ortalarında e-devlet kapısı vatandaşlara hizmet vermeye başlayacak’’ dedi. Ülkenin her köşesindeki vatandaşı, teknolojinin nimetlerinden yararlandırmanın boyunlarına bir borç olduğunu ifade eden Yıldırım, numara taşınabilirliği konusuna da değinerek, ‘’Numara taşınabilirliği zaten yoluna girdi, herhangi bir sorun gözükmüyor’’ dedi.

/ ANKARA

14.12.2007


 

Kış doğuyu da batıyı da zorluyor

Doğu Anadolu Bölgesi'nde, bugün ve Cumartesi günü etkili kar yağışı bekleniyor. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, dün sabah saatlerinde Kars ve Ardahan'da başlayan kar yağışının, bölge genelinde kar ve karla karışık yağmur şeklinde devam edeceğini bildirdi.

Bölgede gece en düşük hava sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Kars ve Ardahan'da 4, Erzurum ve Iğdır'da 1 derece; Ağrı'da sıfır, Erzincan'da ise 4 derece olarak ölçüldü.

Bolu'da ve Bolu Dağı'nda da etkili olan kar yağışı günlük hayatı ve ulaşımı olumsuz etkilerken Düzce'nin Akçakoca ilçesinde balıkçılar denize açılamadı. Önceki akşamdan itibaren etkili olan sağanakta dün sabah saatleri itibariyle metrekareye 26 kilogram yağış düştüğü Akçakoca'da esen kuzey rüzgârları ve poyraz sebebiyle dalga boyu 3,5 metreye kadar yükseldi. İlçede balıkçılar rüzgâr sebebiyle denize açılamadı.

/ ERZURUM

14.12.2007


 

Kediden korkmayan fare

Ezelden beri varolan kedi-fare husûmetine son verebilecek bir çalışmaya imza atan Japonlar, genetik değişikliğe uğratmak suretiyle “korkusuz” fare yetiştirdiler

Tokyo Üniversitesi bilim adamları, genetik mühendislikle bir farenin kedi gördüğünde veya kedi kokusu aldığında korkup sinmesine yol açan içgüdülerini değiştirmeyi sağladıklarını bildirdiler. Japon araştırmacıların böylece, korkunun deneyimle öğrenilen bir şey olmaktan ziyade genetik yapıda bulunduğunu da gösterdikleri belirtildi.

/ TOKYO

14.12.2007


 

Tabiî afetler arttı

Dünyada tabiî afetlerin sayısının son bir yılda yaklaşık yüzde 20 oranında arttığı ve bu yıl 500’ün üzerine çıkarak rekor sayıya ulaştığı bildirildi.

Uluslararası Kızılhaç Federasyonu’nun yıllık afet raporunda, afet sayısındaki artış küresel ısınmanın sonuçlarına bağlanarak, geçen yıl, 2004’e oranla yüzde 70 artışla 427 tabiî afet belirlendiği belirtildi.

1997-2006 arasındaki on yıllık dönemde meydana gelen afet sayısının, 1987-96 arasındaki bir önceki on yıllık döneme göre yüzde 60 arttığı, aynı dönemler arasında ölü sayısının 600 binden 1,2 milyona ulaşarak ikiye katlandığı, bu afetlerden etkilenen yıllık ortalama insan sayısının da 230 milyondan 270 milyona yükseldiği kaydedildi.

Genellikle ayrımcılığa uğradıkları belirtilen kadınlar, azınlıklar, yaşlılar ve engellilere de dikkat çekilen raporda, bu kesimlerin tabiî afetler sırasında da cezalandırıldıkları vurgulandı. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Federasyonu Genel Sekreteri Markku Niskala, “bu insanların gözden kaçtığını ve yardım göremediklerini, bunun kabul edilemez olduğunu” belirtti. Raporu hazırlayanlardan Mohammed Mukhier, Asya’da aralık 2004’te meydana gelen tsunami felâketinde ölen kadın sayısının erkek sayısından üç kat fazla olduğunu bildirdi ve bunun sebebinin kadınların felâket anında evde bulunmaları olduğuna dikkat çekti.

Raporda, Hindistan’daki Dalitler veya Sri Lanka’daki Tamiller gibi bazı azınlıkların, tsunami felâketinin ardından siyasî, etnik veya dinî sebeplerle eşit miktarlarda yardım alamadıkları ifade edilerek, yaşlıların da hızlı hareket edememelerinden veya özellikle şehirlerde yalnız bırakılmalarından dolayı felâketlerden daha fazla etkilendiklerine değinildi.

/ CENEVRE

14.12.2007


 

2007 en sıcak yıl oldu

2007’nin, dünyadaki kara yüzeyi ısısı açısından en sıcak yıl olduğu bildirildi.

Japon Meteoroloji Kurumunun raporunda, kara yüzeyi ısısı açısından bu yıl Ocakla Kasım arasının, Güney Amerika hariç dünyanın bütün bölgelerinde, 1880’de ölçümlerin alınmaya başlamasından beri en sıcak dönem olduğu belirtildi. Buna göre, 2007’de ortalama küresel kara ısısı, 1971-2000 arasındaki 30 yıllık dönemin ortalama ısısının 0,67 santigrat derece üzerinde çıktı. 2005 ve 2006 yıllarında ise kara ısısı 30 yıllık ortalamanın 0,58 santigrat derece üzerinde olmuştu. Okyanus yüzeyi ısısı ise doğu Pasifik okyanusunun ekvator civarındaki bölgesi hariç diğer bölgelerde önceki yıllara oranla yüksek çıktı. Kurumun raporunda, sera gazları emisyonuyla tabiî iklim dalgalanmalarının ısı artışına katkıda bulunduğu kaydedildi. Bilim adamları, sera gazları emisyonu yüzünden küresel ısının 1,8 ila 4 derece artacağını söylüyorlar.

/ TOKYO

14.12.2007


 

Çılgın sporcu gökdelenden atladı

Avusturyalı Base-Jumping sporcusu Felix Baumgartner (38), dünyanın en yüksek binası olan, 508 metrelik “Taipei 101 Tower”dan atladı.

Baumgartner, üç yıl önce resmen tamamlandığından bu yana, gözünü dünyanın en yüksek binasından atlamaya dikmişti. Geçtiğimiz yıl kuleyi iyice araştırmak için gerçekleştirdiği iki keşif görevinin ardından, Salı günü (11 Aralık 2007), 390 metre yüksekliğindeki platformdan atlayışını yaptı ve güvenli bir iniş yaptı.

DIŞ HABERLER

14.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri