İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, Türkiye için AB standartlarına ulaşmanın AB üyeliğinden çok daha önemli olduğunu belirtti. Yalçıntaş, “Üyelik, AB sürecinin yan ürünüdür. Üyeliği gözden çıkarabiliriz, ama bu süreci çıkaramayız. Yeter ki demokrasimiz, bürokrasimiz ve yasal standartlarımız AB düzeyinde olsun” diye konuştu.
Brüksel’deki temasları kapsamında AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Genel Müdürü Michael Leigh ve Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten’le görüşen İTO Başkanı Yalçıntaş, yabancı gazetecilerle de bir araya geldi. Avrupa’yla derin siyasi, ekonomik ve kültürel bağları bulunan ve geleceğini Avrupa’da gören Türkiye’nin, kuruluşundan bu yana AB’ye yakın ilgisini her fırsatta gösterdiğini anlatan Yalçıntaş, katılım müzakereleriyle birlikte artık ‘’yolun son dönemecine girildiğini’’ belirtti.
Son aylarda yaşanan krizlerden ‘’başarılı bir demokrasi sınavı vererek yüzünün akıyla çıkan” Türkiye’nin son yıllarda yavaşlayan reform sürecini yeniden hızlandırmaya kararlı olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, Avrupalı bazı liderlerin kamuoylarını Türkiye’nin aleyhine döndürmek için çaba gösterdiğine ve bunun sonucunda Türk halkının AB üyeliğine daha soğuk bakmaya başladığına dikkati çekti.
Yalçıntaş, ‘’Samimiyetle belirtiyorum ki Türkiye’nin AB’ye üye olması Türkiye’den çok AB’nin yararına. Ayrıca, bizim üyeliğimiz sadece AB açısından önem taşımıyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge ve uluslararası toplum için de büyük önem arzediyor’’ dedi.
“AB’NİN TÜRKİYE'YE ‘HAYIR’ DEMESİ OLMAZ”
Dünya Bankası’nın 2007 yılı raporundan örnekler vererek Türkiye’nin önemini anlatan Yalçıntaş, 2025 yılında 61 milyonu çalışan 90 milyonluk Türkiye’nin istikrarlı büyüyen ekonomisi dışında enerji koridoru konumuyla, genç nüfusuyla ve medeniyetler arası ilişkilerdeki dengeleyici rolüyle, üyelik zamanı geldiğinde AB liderlerini Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan kararlarını gözden geçirmeye zorlayacağını ifade etti. Murat Yalçıntaş, ‘’Bizim için AB standartlarına ulaşmak, AB üyeliğinden çok daha önemli. Üyelik, AB sürecinin yan ürünüdür. Üyeliği gözden çıkarabiliriz ama bu süreci çıkaramayız. Yeter ki demokrasimiz,
bürokrasimiz ve yasal standartlarımız AB düzeyinde olsun’’ şeklinde konuştu.
Genişleme politikasını sürdürerek 27 üyeye ulaşan AB’nin nasıl bir birlik olacağı konusundaki kararını vererek esnek fakat dünyadaki rolünü artırmaya dönük bir model benimsediğini anlatan Yalçıntaş, ‘’Eğer AB 15 üyeyle kalsaydı ve ‘biz siyasi birliğe gidiyoruz ve Türkiye’yi istemiyoruz’ deseydi bunu kabul edebilirdik. Ama üye sayısı önümüzdeki birkaç yılda 30’a ulaşması beklenen AB’nin derinleşme bahanesiyle Türkiye’ye ‘hayır’ demesi anlamlı olmaz’’ diye konuştu.
SARKOZY’NİN TAVRI
Yalçıntaş, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’nin üyeliğine karşı çıktığının hatırlatılması üzerine ise Almanya ve Fransa’nın bir önceki liderlerinin Türkiye’ye çok daha sıcak baktığına dikkati çekerek ‘’Politikacılar geçicidir. Yarın başkaları gelir. Ülkeler arasında kalıcı olan, ticaret ve dostluk ilişkileridir. O açıdan biz Avrupalı bazı liderlere bakarak umutsuzluğa kapılmayız’’ dedi.
|