Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

301 imaja zarar veriyor

TGC Başkanı Orhan Erinç, Türkiye’de 301. madde ile ilgili gelişmelerin, “sıtma nöbeti gibi’’ zaman zaman gündeme geldiğini söyledi. Kısa bir süre önce 301. maddenin değişeceği sözlerinin ortaya atıldığını dile getiren Erinç, 301. maddeyle ilgili sürecin Türkiye’nin imajına zarar verdiğini kaydetti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Türk Ceza Kanunun 301. maddesiyle ilgili sürecin Türkiye’nin imajına zarar verdiğini kaydetti.Erinç, Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) tarafından Lefkoşa’da düzenlenen ‘’21 yüzyılda medya stratejileri: beklentiler-sorunları konferansı’’nda ‘’Türkiye’de gazetecilerin örgütlenmesi-meslekte hukuki sorunlar’’ konulu bir sunum yaptı.

Türkiye’de gazetecilerin örgütlenme çalışmaları hakkında bilgi veren Erinç, Türk basınında 1990’lı yıllardan itibaren sendikasızlaştırılma yaşandığını ve o günlerin Türk basını için ‘kara günler’ olduğunu kaydetti. Türkiye’de her ne koşulda olursa olsun AB’ye girmeyi savunan basın kuruluşları olduğunu dile getiren Erinç, bu basın kuruluşlarının yöneticilerinin sendikalaşmaya en çok karşı çıkan kişiler olduğunu belirtti. Erinç, ‘’Hem AB’ye girelim diyeceksiniz hem AB’nin olmazsa olmazlarından biri olan sendikaya karşı olmak gibi bir yaklaşımı gündeme getireceksiniz.

Anlamak biraz zor’’ dedi.İfade özgürlüğünün sağlanmasında meslekte örgütlenmenin, özellikle sendikalaşmanın önemli olduğunu dile getiren Orhan Erinç, ifade özgürlüğünün Türkiye’de biraz devekuşuna benzediğini kaydederek, ‘’Adı devekuşu ama ne deve ne kuş’’ ifadesini kullandı.

301 NÖBETİ GİBİ

Orhan Erinç, Türkiye’de 301. madde ile ilgili gelişmelerin, ‘’sıtma nöbeti gibi’’ zaman zaman gündeme geldiğini söyledi. 301. maddenin en çok AB kurumlarının Türkiye ile ilgili hazırladığı raporlarla gündeme geldiğine işaret eden Erinç, Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Başmüzakereci’nin AB ülkelerine giderken kendilerine yöneltilen sorular nedeniyle en kısa yanıt olarak ‘’301. maddenin değiştirileceğini’’ söylediğini ama Türkiye’ye dönüldüğünde böyle bir çabanın söz konusu olmadığını anlattı. Erinç, 301. maddenin kimi kişiler tarafından karşı grubu sindirme gerekçesi olarak kullanılmaya başlandığını ve işin ‘’vatan hainliği’’ suçlamalarına kadar gittiğini belirtti.

Erinç, bu konuda Türk Ceza Hukuku Derneği ile birlikte bir çalışma yaptıklarını anlattı. Kısa bir süre önce 301. maddenin değişeceği sözlerinin ortaya atıldığını dile getiren Erinç, 301. maddeyle ilgili sürecin Türkiye’nin imajına zarar verdiğini kaydetti. Erinç, bundan rahatsızlık duyduklarını ifade etti. Erinç, ifade özgürlüğünün mutlak bir özgürlük olmadığını da sözlerine ekledi.

/ LEFKOŞA

01.12.2007


 

Tuhaf kaza

Atlasjet Havayollarına ait uçak, Isparta’nın Keçiborlu ilçesindeki havaalanından yaklaşık 12 kilometre uzaklıktaki bin 830 metre rakımlı Türbetepe mevkiinde düştü. Kazada 7’si mürettebat, 1’i bebek olmak üzere toplam 57 kişi vefat etti. Kazanın sebeplerini araştırmak üzere oluşturulan kaza kırım heyetinin, enkaz bölgesinde yaptığı arama çalışmaları neticesinde kara kutu olarak adlandırılan CVR ve FDR cihazlarına ulaştığı bildirildi. Yetkililer, adeta bir sırra dönüşen kazanın sebebinin kara kutu incelemesiyle ortaya çıkacağını dile getirdi.

İstanbul’dan Isparta’ya gitmek üzere Atatürk Havalimanı’ndan kalkan Atlasjet Havayolları’na ait uçak, Isparta’nın Keçiborlu ilçesi Çukurören köyü yakınlarında düştü.

İçinde 50 yolcu ile 7 mürettebat bulunan uçak, saat 00.51’de İstanbul’dan havalandı. 4203 sefer sayılı uçakla, saat 01.36’da, Isparta Süleyman Demirel Havaalanı’na inmek üzereyken temas kesildi. Olayın ardından Atlasjet Havayolları’nda ve Isparta Süleyman Demirel Havaalanı’nda kriz masası oluşturuldu.

Atlasjet Havayolları Üst Yöneticisi (CEO) Tuncay Doğaner, uçağın İstanbul-Isparta sefer saatinin 23.20 olduğunu, ancak uçağın Priştine’den İstanbul’a gecikmeli gelmesi sebebiyle rötarlı kalktığını bildirdi.

TEPEYE ÇARPTI

Isparta’nın Keçiborlu ilçesi kaymakamı Alper Faruk Güngör, Atlasjet uçağının Keçiborlu’nun Çukurtepe ve Yenitepe köyleri arasında Türbetepe mevkisinde orman gözetleme kulesinin hemen altındaki tepeye çarparak düştüğünü bildirdi.

BİLİM ADAMLARI DA VARDI

Ölen yolcular arasında Süleyman Demirel Üniversitesinin davetlisi olarak, konferans vermek üzere gelen Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan da bulunuyor. Gelişme üzerine, Süleyman Demirel Üniversitesince (SDÜ) düzenlenen, ‘’Ulusal Türk Hızlandırıcı Merkezi Projesi 4. Çalıştayı’’ iptal edildi.

KARA KUTULARA ULAŞILDI

İstanbul-Isparta seferini yaparken iniş sırasında düşen Atlasjet’e ait uçağın kara kutularına ulaşıldı. Ulaştırma Bakanlığına bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden verilen bilgiye göre, kazanın nedenlerini araştırmak üzere oluşturulan kaza kırım heyetinin, enkaz bölgesinde yaptığı arama çalışmaları neticesinde kara kutu olarak adlandırılan CVR VE FDR cihazlarına ulaşıldı.

“TEKNİK BİR ARIZA DEĞİL”

Atlasjet Havayolları Üst Yöneticisi Tuncay Doğaner, İstanbul-Isparta seferini yaparken düşen uçaktan kurtulan olmadığını bildirdi. Uçağın normal şartlarda Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’na geldiğini ifade eden Doğaner, şunları kaydetti: ‘’Bundan daha güzel bir hava olamaz. Ancak meydan, pist görüldükten sonra, uçağın buraya nasıl düştüğü bir araştırma konusudur. Meydan görüldüğünü ve yaklaşmaya devam ettiklerini kuleye bildirdikten sonra uçakla temas kaybolmuştur. Uçakla temas kaybolduktan sonra bize haber geldi.

Arkasından ilgili bütün birimlere haber gitti. Söylentiler dışında uçakla ilgili herhangi bir temasımız olmadı. Bir hava kurtarma helikopterimizin pilotu ve ekibi, uçağın yerinin meydanın kuzey-batısında Kıraç köyü yakınlarında olduğunu tespit etti.

Hava şartları, görüş şartları herhangi bir yağmur, rüzgar yoktu, uçuşa son derece elverişli. Teknik bir arızayla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.’’

Uçağın düşmesi anlaşılır gibi değil

Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA) Başkan Yardımcısı Altay Yıldırım, Atlasjet Havayollarına ait uçağın, Isparta’ya bağlı Keçiborlu ilçesi yakınlarında düşmesine ilişkin, ‘’(Pist görüldü, yaklaşıyoruz) denildikten sonra bu uçağın bir yere vurması anlaşılır gibi değil’’ dedi.

Yıldırım, uçağın kuleyle bağlantı kurarak inişe geçtiği sırada hava şartlarının da normal olduğunu, ancak ‘’düşmesinin nedeninin anlaşılamadığını’’ ifade ederek, ‘’Uçağın düşüşü bilinmezliklerle dolu. Bilinmezlikler de insanları zor duruma düşürüyor. Yani her şey normal, hava durumu güzel. (Pist görüldü, yaklaşıyoruz) denildikten sonra bu uçağın bir yere vurması, anlaşılır gibi değil’’ diye konuştu. Yıldırım, şunları söyledi: ‘’İnişe geçildiği esnada ‘hava boşluğu’ dediğimiz türbülans olabilir. Belki bundan sonra da irtifa kaybı yaşanmıştır.’’

YOLCU YAKINLARI ENKAZ BÖLGESİNE GELDİ

Enkazın bulunduğu bölgenin belli olmasından sonra, yolcuların aileleri ve yakınlarıyla çevre köylerdeki vatandaşlar da bölgeye geldi. Kalabalık yüzünden cesetlerin toplanma çalışmaları aksayınca, jandarma vatandaşları bölgeden uzaklaştırdı. Jandarma ve sağlık ekipleri bölgede yoğun bir çalışma içine girdi. Bölgeye ulaşan çok sayıda vatandaş,

uçaktaki yakınlarının cesedini görebilmek için

güvenlik şeridini aşmaya çabaladı.

BAKAN YILDIRIM: AİLELERİN

ACILARINI HAFİFLETELİM

Ankara’dan özel bir uçakla bölgeye hareket eden Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Çukurören ve Yenitepe köyü arasındaki Türbetepe mevkisindeki enkazı havadan inceledi. Enkaz bölgesinde bir süre dolaşan uçak daha sonra Süleyman Demirel Havalimanı’na gitti.

Bir gazetecinin ‘’Uçağın yaşının eski olduğu söyleniyor’’ sözlerine Bakan Yıldırım, şu cevabı verdi: ‘’1996 model, 11 yaşında bir uçak. 30-40 yaşında çalışan uçaklar var. Uçağın yaşı değil, kondisyonu önemli. Burada her şey kurallara bağlı. Kaza kırım ekipleri çalışmalarını yapar, her türlü bilgiye, kara kutulara ulaşır. Her şey net olarak ortaya çıkar. Bunun ötesinde yapılan yorumlar, değerlendirmeler boştur. Hiç kimseye de bir faydası yoktur. Onun için yolcularımızın acılı ailelerinin acılarını arttıracak değil, acılarını hafifletecek sorumluluk içinde olayı değerlendirmeyi herkesten bekliyoruz.’’

VALİ: O BÖLGE UÇAĞIN GEÇİŞ NOKTASI DEĞİL

Isparta’nın Keçiborlu ilçesi yakınlarında düşen uçağın enkazı üzerinde helikopterle uçan Isparta Valisi Şemsettin Uzun, ‘’O bölge uçağın geçiş noktası değil’’ dedi.

Vali Şemsettin Uzun, uçağın düştüğü bölgenin üzerinde helikopterle uçup, gözlem ve keşif yaptıktan sonra Isparta Süleyman Demirel Havaalanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi: ‘’Enkazın üzerinde helikopterle uçtuk. Uçak oraya nasıl indi anlamak mümkün değil. Sırtın öbür tarafına düşmüş. Ağaçlık ve biraz kayalık bir bölge. Uçak perişan vaziyette. Üzüntülüyüz. O bölge uçağın geçiş alanında değil. Uçakla irtibatın kesildiğini 03.00’te haber verdiler. Uçağı kuleden görmüşler. Hatta hava raporlarını vermişler. İniş için müsait denilmiş. Burdur üzerinden dönüş yapacaktı. Orada bir irtibatsızlık oldu.’’

YOLCULARIN İSİMLERİ

YOLCULARIN İSİMLERİ

‘’Özlem Karataş, Nuri Tığlı, Bahri Öndürücü, M.Rafi Taşkent, Muhsin Öndürücü, Şakir Özsoy, Kasım Mehmet Saygılı, Perihan Kutlu, Sinem Kutlu, Aysun Fatime Balcı, Mustafa Zengi, Davut Demirkurt, Hayri Tokgöz, Tevfik Büyükçaylı, Mehmet Yiğitbaşı, Zeliha Yiğitbaşı, Özgen Berkol Doğan, Engin Abat, Engin Arık, Sibel Uysal, Mehmet Yılmaz, Necati Kartal, Saniye Kartal, Hakan Ulutaş, İskender Hikmet, Senel Fatma Boydağ, Fahrettin Oğurlu, Özcan Oğurlu, Hakan Yakup Tullu, Alp Tezcan, Oğuz Cafer Çiftçi, Yusuf Çiftçi, Nazire Kurnaz, Gözen Polat, Mustafa Fidan, Doğan Göktaş, Hazal Kaynak, İsa Çobankaya, Saniye Çobankaya, Yaşar Çobankaya, Burhan Tepebaşı, Ruşen Mustafa Hamza Hemreli, Fuat Güler, Mustafa Çalışkan, Kenan Büyük, Süleyman Hilal, Ayşe Cantürk, Melike Ceylan, Sadettin Baysal.’’ Kazada yolculardan birisinin kucağında bir buçuk aylık Ceren Ceylan isimli bir bebeğin de olduğu kaydedildi.

MÜRETTEBATIN İSİMLERİ

Atlasjet Havayolları’ndan yapılan açıklamada, uçakta World Focus Havayolları personelinden kaptan pilot Ferhat Özdemir, ikinci kaptan Fahir Aksoy ve kabin amiri Çağatay Şirin’in bulunduğu belirtildi. Atlasjet personelinden ise hostesler Mana Topçu, Sinem Hatice Vurgun ve Mümine Bulut’un uçakta görev yaptığı kaydedildi. Uçakta bulunan teknisyenin isminin ise Alaattin Çelik Gürtürk olduğu bildirildi.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Gül: Çok üzüldüm

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Atlasjet uçağının Keçiborlu yakınlarında düştüğü kazaya çok üzüldüğünü belirterek, yakınlarını kaybeden ailelere baş sağlığı diledi.

Gül, Çankaya Köşkü’nde DEİK Türk-Avrasya İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tuğrul Erkin ve beraberindeki yürütme kurulu üyelerini kabul ederek bir süre görüştü. Görüşmenin başlangıcında basın mensuplarının görüntü almasına izin verildi. Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin Atlasjet uçağının düştüğü kazayla ilgili bir mesajı olup olmayacağını sorması üzerine, ‘’Çok üzüldüm. Ailelere baş sağlığı diliyorum. Kazanın nedeni araştırılıp ortaya çıkarılacaktır’’ dedi.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Erdoğan: Acımız büyük

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Isparta’da meydana gelen uçak kazası ile ilgili olarak, ‘’Bu müessif kazadan dolayı milletçe acımız büyüktür’’ dedi.

57 vatandaşın hayatını kaybetmesinden dolayı büyük üzüntü duyduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Bu elim kazanın meydana geliş nedenleriyle ilgili teknik incelemeler devam etmektedir. İnceleme sonucu ortaya çıkacak sonuçlar, benzer elim kazaların tekrarlanmaması için yol gösterici olacaktır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.’’

/ ANKARA

01.12.2007


 

Toptan: Yastayız

TBMM Başkanı Köksal Toptan, başsağlığı mesajında, "Böylesine elim bir kazada yakınlarını kaybeden tüm ailelerin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu kaza, 7’den 70’e tüm vatandaşlarımızı yasa boğmuştur" dedi

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Isparta yakınlarında Atlasjet uçağının düşmesi sonucu 57 kişinin hayatını kaybetmesi sebebiyle başsağlığı mesajı yayınladı. Toptan, mesajında şunları kaydetti: ‘’Atlasjet Havayollarına ait uçağın, İstanbul-Isparta seferini yaparken Keçiborlu yakınlarında düşmesi sonucu 50’si yolcu, 7’si mürettebat toplam 57 vatandaşımızın hayatını kaybetmesinden büyük üzüntü duydum. Böylesine elim bir kazada yakınlarını kaybeden tüm ailelerin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu kaza, 7’den 70’e tüm vatandaşlarımızı yasa boğmuştur.

Elim kazada hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı ve sabır dileklerimi iletiyorum.’’

01.12.2007


 

Demirel'in mesajı

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, düşen Atlasjet uçağının düşmesi nedeniyle Isparta Valisi Şemsettin Uzun’a başsağlığı mesajı gönderdi.

Öte yandan, Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu da yaptığı yazılı açıklamada, kazadan büyük üzüntü duyduğunu belirterek, ‘’Ispartalılar, yolcu yakınlarının ve milletin acısını paylaştığını; ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dilediğini’’ bildirdi.

SHP Genel Sekreteri Uğur Cilasun da başsağlığı mesajında, olaydan büyük üzüntü duyduğunu kaydetti.

Türkiye Kamu-Sen Yönetim Kurulu’nun başsağlığı mesajında da bu tür olayların bir daha yaşanmaması dileğinde bulunuldu.

01.12.2007


 

Teziç'in görev süresi doluyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresi, 8 Aralık 2007 Cumartesi günü sona erecek. Prof. Dr. Teziç, Cumhurbaşkanı kontenjanından YÖK üyeliğine seçildiği için yerine üyeliğe getirilecek kişi de doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacak.

YÖK Başkanlığı’nı 4 yıldır yürüten Prof. Dr. Teziç, Galatasaray Üniversitesi’nin rektörü iken bu göreve 2003 yılında atanmıştı. Yükseköğretim Kanunu’na göre, YÖK Genel Kurulu; Cumhurbaşkanı’nca, rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek suretiyle seçilen 7, Bakanlar Kurulu’nca üst düzeydeki devlet görevlileri veya emeklileri arasından seçilen 7 ve Üniversitelerarası Kurul’ca, kurul üyesi olmayan profesör öğretim üyelerinden seçilen 7 olmak üzere toplam 21 kişiden oluşuyor. Bakanlar Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul’ca seçilen adayların üyeliği, Cumhurbaşkanı’nın onayıyla kesinleşiyor.

Cumhurbaşkanı, genel kurul üyeleri arasından 4 yıl süreyle bir başkan seçiyor. Kanun ve yönetmelik hükümleriyle Yükseköğretim Genel Kurulu ve Yürütme Kurulu kararlarının uygulanmasından sorumlu olan başkan, seçimi kurula verilen akademik personelin ve diğer kişilerin atamalarını yapıyor.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Babacan: Balkanlar'ın, yeni bir krize tahammülü yok

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Kosova’nın nihai statüsünde yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili olarak ‘’Balkanlar’ın yeni bir krize tahammülü yok’’ açıklamasını yaptı.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT), İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlediği 15. bakanlar konseyi toplantısına katılan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Kosova’nın nihai statüsünde yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili olarak ‘’Balkanlar’ın yeni bir krize tahammülü yok’’ açıklamasını yaptı. İspanya’nın dönem başkanlığını yaptığı toplantının ilk gününe katılan Ali Babacan, Madrid’den ayrılmadan önce Türk basınına yaptığı genel değerlendirmede, AGİT konferansının ana maddesinin Kosova olduğunu söyledi. ‘’AB, ABD ve Rusya’dan oluşan Troyka’nın gözetiminde dün Avusturya’da yapılan toplantıdan maalesef bir uzlaşma çıkmadı’’ diyen Babacan, ‘’Yılllardır savaşla, katliamlarla, acıyla uğraşan bölgeye son dönemde belli bir oranda istikrar sağlanmışken Kosova’nın nihai statüsünün belirlenmesi gerekiyor. Bizim Türkiye olarak ümidimiz, amacımız Kosova’ya ve komşularına barış, huzur, istikrar getirecek bir çözüm olması. Kosova’nın nihai statüsü Türkiye’yi son derece yakından ilgilendiriyor’’ diye konuştu.

/ MADRİD

01.12.2007


 

Sorunları ittifakla çözelim

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Biz, Balkanlardaki mevcut tüm sorunların, medeniyetler çatışmasına değil, medeniyetler ittifakına örnek olacak bir şekilde çözüme kavuşturulmasını arzuluyoruz’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret için Ankara’da bulunan Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç onuruna Çankaya Köşkü’nde akşam yemeği verdi.

Yemeğe, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in de aralarında bulunduğu davetliler katıldı.

Cumhurbaşkanı Gül, burada yaptığı konuşmada, Boris Tadiç’in Türkiye’yi ziyaret eden ilk Sırbistan Cumhurbaşkanı olmasından mutluluk duyduğunu belirterek, ziyareti, Türkiye ile Sırbistan arasında son yıllarda yeniden canlanan ilişkilerin önemli bir adımı olarak gördüğünü kaydetti.

Tadiç’in geçmişte yaşanan bazı acı gelişmeleri tarihe mal edecek cesaret, vizyon ve açık yürekliliği gösterdiğini, tüm savaş suçlularının cezalandırılmalarını savunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Gül, bu yoldaki çabalarını da takdirle karşıladığını vurguladı.

Sırbistan’ın bu aşamalardan sonra Avrupa ile bütünleşme sürecini tamamlaması sonucunda, bölgede istikrar sağlayan bir ülke konumuna geleceğine olan inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi: ‘’Önümüzdeki görünür gelecekte tüm Balkanların Avrupa Birliği ile bütünleşecek. Bu sayede sınırların kalkacak.İnsanlar, mallar ve sermaye serbestçe dolaşacak. Biz, Balkanlardaki mevcut tüm sorunların, medeniyetler çatışmasına değil, medeniyetler ittifakına örnek olacak bir şekilde çözüme kavuşturulmasını arzuluyoruz. Zaten, benimsediğimiz evrensel değerler bunu gerektirmektedir.

Bölgenin istikrarı bakımından büyük rol oynayacağını düşündüğümüz Sırbistan’ın da bölgemizde mevcut sorunların, barış ve istikrara katkıda bulunacak, uzlaşı ve hoşgörü kültürünün yerleşmesine hizmet edecek şekilde çözümlenmesi yolunu tercih edeceğinden eminiz.’’

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bugün, Balkan coğrafyası geleceğe birlikte uzanacağımız ortak yaşam alanımızdır. Kültürlerimiz arasındaki benzerliklerin, Avrupa şemsiyesi altında yaşamayı umduğumuz gelecekte daha da yakınlaşmamıza katkı sağlayacağına şüphe yoktur. Bölgemizde ‘inatlaşma’ döneminin sona ermesi ve bölgede hoşgörü anlayışının yerleşmesi için ‘inatla’ çalışmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum.’’

AVRUPA’NIN SINIRLARI TARTIŞILIYOR

Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç de konuşmasında, Avrupa’nın sınırlarının tartışıldığı, ‘Avrupa nerede bitiyor’ sorusunun sıkça sorulduğu bu dönemde, her iki ülkenin Avrupa’da olduğunu düşündüğünü belirtti. Tadiç, ‘’Avrupa ne Türkiyesiz ne de Sırbistansız bir bütündür’’ dedi.

Bugünlerde alınan önemli kararların, Avusturya’dan Irak’a dünyanın bir çok bölgesini etkileyeceğini belirten Tadiç, bu bölgede medeniyetlerin çatışması değil, birleşmesinin söz konusu olması gerektiğini ifade etti.‘’Halklarımızın çıkarlarını savunurken vizyonlarımızı ve halklarımızın ortak çıkarlarını da savunmamız gerekiyor’’ diyen Tadiç, Sırbistan’da yaşanan en büyük sorunun Kosova’nın statüsüyle ilgili olduğunu kaydetti.

Tadiç şunları kaydetti:’’Biz Arnavut vatandaşlarımızla birlikte yaşamak istiyoruz. Biz barış mesajı göndermek istiyoruz ve savaşmak istemiyoruz. Sadece Sırbistan’ın değil Bosna-Hersek’in ve diğer cumhuriyetlerin toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz. Farklı bir bakış açısı olumsuz sonuçları getirebilir.’’

TADİÇ: ’VİZYONUMUZ NETTİR, AB’YE ÜYELİK

Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, vizyonlarının AB’ye üyelik olduğunu belirterek, ‘’Türkiye’nin de AB’ye üyelik amacı var. Yani stratejik hedefimiz aynı. Görüyoruz ki aynı yolda yürüyoruz’’ dedi. Cumhurbaşkanı Tadiç, beraberindeki iş adamları heyetiyle birlikte Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk-Sırp İş Konseyinin İstanbul’da düzenlediği toplantıya katıldı. Konuk Cumhurbaşkanı burada yaptığı konuşmada, Türkiye’de bulunmaktan onur duyduğunu, siyaset ve iş dünyası temsilcileriyle bir arada olmaktan büyük keyif aldığını söyledi. Tadiç, ticari ilişkilerde son bir kaç yıldır ilerleme kaydedilse de bunun istenilen derecede olmadığına dikkat çekti. Tadiç, Türkiye’nin Sırbistan’a model teşkil ettiğini belirterek, ‘’Türkiye’nin Avrupa’ya giden en güzel yolu Sırbistan... Bunu göz ardı edemeyiz. Neden Türkiye ve Sırbistan bunu daha önce kullanamadı anlayamıyorum. En hızlı adımlarla en kolay ilerleyecek noktalarda buluşabilirdik’’ diye konuştu.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Prof. Dr. Çapoğlu: Amerika ile hiçbir zaman stratejik ortak olmadık

Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Çapoğlu, Türkiye ile ABD arasında hiçbir zaman stratejik ortaklığın söz konusu olmadığını belirterek, ‘’Burada ABD’nin Türkiye’yi kullanması her nedense Türk yetkililerin de sürekli olarak kendilerini ve kamuoyunu kandırması söz konusu’’ dedi.

Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği’nde (UGSAD) konferans veren Çapoğlu, yazar Samuel Huntington’ın medeniyetler çatışması tezini hatırlatan Çapoğlu, bu teze göre bir düşman oluşturmak gerektiğini anlattı. İsrail’in ABD politikası üzerinde çok etkili olduğunu ifade eden Çapoğlu, Stratejik ortaklığın tanımına göre çıkarların ve bu çıkarlara ulaşılacak politikaların beraber belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Çapoğlu, ‘’Türkiye ile ABD arasında hiçbir zaman stratejik ortaklık diye bir şey söz konusu değil. Burada ABD’nin Türkiye’yi kullanması her nedense Türk yetkililerin de sürekli olarak kendilerini ve kamuoyunu kandırması söz konusu’’ diye konuştu. Çapoğlu, 1990’lı yıllarda Türkiye’nin ‘’üç büyük hata yaptığı’’ görüşünü dile getirerek, bunlardan birincisinin ‘’Çekiç Güç’ün Türkiye topraklarına konuşlanmasına izin verilmesi’’, ikincisinin ‘’Gümrük Birliği anlaşması’’, üçüncüsünün ise ‘’İsrail ile yapılan anlaşmalar ve yakınlaşma olduğunu’’ söyledi.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Eski bakan Güneş, müsteşar oldu

İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına Kayseri Valisi Osman Güneş atanırken, Bakanlık Müsteşarı Şahabettin Harput da Bursa Valiliğine getirildi. Osman Güneş 22 Temmuz seçimleri öncesinde Kayseri Valiliği görevindeyken İçişleri Bakanlığı görevine getirilmişti.

Konuya ilişkin atama kararnamesi Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığının yanı sıra merkeze alınan 6 il valisi yerine de atama yapıldı.

Bakanlık Müsteşarı Şahabettin Harput Bursa Valiliğine getirildi, Harput’tan boşalan İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı’na ise Kayseri Valisi Osman Güneş atandı.

Merkeze alınan valililerin isimleri ise şöyle: ‘’Nihat Canpolat (Bursa Valisi), Mustafa Kara (Kastamonu Valisi), Selahattin Aparı (Şırnak valisi), Vehbi Avuç (Bingöl Valisi), Gündüz Beder (Niğde Valisi), Mustafa Küçükkurt (Bayburt Valisi)’’ Bu illere atanan valiler ise şu şekilde: İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Kerem Al Bayburt Valiliğine,

Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü Mevlüt Bilici Kayseri Valiliğine, Bağcılar Kaymakamı İrfan Balkanlıoğlu Bingöl Valiliğine, İstanbul Vali Yardımcısı Nurullah Çakır Kastamonu Valiliğine, Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürü Ali Yerlikaya Şırnak Valiliğine, Osmangazi Kaymakamı Sebahattin Öztürk Niğde Valiliğine.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Wilson'a sömürge valisi benzetmesi

ABD Büyükelçisi Ross Wilson’ın bazı eski ve yeni milletvekilleriyle yaptığı görüşmeler, bazı sendika, sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyeleri tarafından protesto edildi.

KESK ve TMMOB’un çağrısıyla bir araya gelen gruptakiler, Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları anıtı önünde ABD’yi protesto eden sloganlar attılar.

KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, yaptığı ortak açıklamada, ABD Büyükelçisi Ross Wilson’ın ‘’Kürt sorununun çözümü’’ konusunda doğrudan müzakereler yürütmeye başladığını savundu. ‘’Kürt sorunu Türkiye’nin sorunudur’’ diyen Tombul, ‘’Çözümü de Türkiye’nin içindedir. Kürt sorunu ancak ülke toprakları bütünlüğü içinde barışçıl ve demokratik bir zeminde, Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle çözülebilir’’ şeklinde konuştu.

ABD’nin yıllardır yürüttüğü sistematik politikalarla Ortadoğu halklarını birbirine kırdırdığını, bölgeyi adeta bir kan gölüne çevirdiğini ifade eden Tombul, şunları kaydetti: ‘’Amerika’nın ‘Kürt sorununu çözme’ yolunda girişimlerde bulunması masum bir çaba olarak değerlendirilemez. ABD’nin Ortadoğu halklarına yapacağı en büyük iyilik bölgeyi terk etmektir. Görevi iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri yürütmekten ibaret olan

ABD Büyükelçisi Wilson’ın ‘bir sömürge valisi’ edasıyla toplumun çeşitli kesimleriyle müzakereler yürütmesi doğru değildir. Büyükelçi derhal bu faaliyetlerine son vermelidir. "

/ ANKARA

01.12.2007


 

Rahip serbest bırakıldı

Süryani Turabdin Mor Gabriel Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kuryakos Ergün, Mardin’in Midyat ilçesinde kaçırılan rahip Edip Savcı’nın telefonla kendilerini arayarak Batman’da serbest bırakıldığını bildirdiğini söyledi.

Ergün gazetecilere yaptığı açıklamada, rahip Savcı’nın Deyrul Umur Manastırı’nı arayarak Batman’da serbest bırakıldığını, tanıdığı bir ailenin yanında olduğunu ve sağlık durumunun iyi olduğunu aktardığını ifade etti. Bilgiyi doğrulayan Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, Midyat ilçesinde kaçırılan rahip Edip Savcı’nın Batman’da serbest bırakıldığını söyledi. Vali Kılıçlar, rahib Edip Savcı’nın Batman şehir merkezinde serbest bırakıldığını belirterek “Güvenlik güçleri birazdan kendisine ulaşacak’’ dedi.

/ MARDİN

01.12.2007


 

Polisin vurduğu genç öldü

İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, 5 gün önce, polis ekiplerinden kaçarken kaza yapan ve başına kurşun isabet ettiği belirlenen 20 yaşındaki Baran Tursun, tedavi gördüğü hastanede öldü.

Alınan bilgiye göre, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beyin Cerrahi Servisinde yaşam destek ünitesine bağlı bulunan Baran Tursun, sabah saatlerinde öldü. Karşıyaka ilçesi Bayraklı semtinde, 5 gün önce, polis ekiplerinin ‘’dur’’ ihtarına uymadığı için kovaladıkları Baran Tursun yönetimindeki 35 AL 9207 plakalı araç, Manas Bulvarı’ndaki Tekel depoları yakınında ağaçlara ve elektrik direğine çarpmıştı. Ağır yaralanarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan ve başının arka kısmında kurşun yarası tespit edilen Tursun, yaşam destek ünitesine bağlanmıştı. Tursun’un kullandığı aracı durdurmak için tabancayla uyarı ateşi açtıkları belirlenen polis memurlarından O.A. çıkarıldığı mahkemece tutuklanmış, V.A. ise savcılık tarafından serbest bırakılmıştı.

/ İZMİR

01.12.2007


 

Sendikalar vekillere sosyal güvenliği anlatacak

Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu’nun emek kanadını oluşturan örgütler, sosyal güvenlikle ilgili yasa tasarısı konusunda başta milletvekilleri olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerini bilgilendirmek amacıyla 3 Aralık’ta Ankara’da bir toplantı düzenleyecek.

Alınan bilgiye göre, Türk-İş, DİSK, KESK, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odaları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği ve Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı’na karşı kanunla ilgili tüm kesimleri bilgilendirmek amacıyla birlikte hareket etme kararı aldı.

Bu konuda hazırlık yapmak için geçtiğimiz günlerde teknik bir toplantı gerçekleştiren örgüt temsilcileri, geniş katılımlı bir bilgilendirme toplantısı düzenlemeyi kararlaştırdılar. Bu karar doğrultusunda 3 Aralık

Pazartesi günü 13.30-17.00 saatleri arasında tasarı hakkında görüş ve önerileri paylaşmak ve talepleri doğrudan muhataplara iletebilmek amacıyla İnşaat Mühendisleri Odası Toplantı Salonu’nda bir toplantı düzenlenecek. Toplantıya, yasa tasarısının TBMM’ye sevk edilmesi dolayısıyla başta milletvekilleri olmak üzere 2 bine yakın kişi ve kurum davet edildi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, yaptığı açıklamada, toplantı düzenleme fikrinin 13 örgütün ortak iradesi olduğunu söyledi. Görüşlerini anlatmak için böyle bir platform oluşturmanın zorunluluk haline geldiğini vurgulayan Çelebi, TBMM’deki kısa komisyon çalışmalarında görüş ve önerilerini anlatmalarının mümkün olmadığını kaydetti. Toplantıya tüm milletvekillerinin davet edilmesinin özel bir anlamı olduğunu söyleyen Süleyman Çelebi, ‘’Milletvekillerinden TBMM çalışmalarında tasarının bu haliyle yasalaşmaması için çaba harcamalarını isteyeceğiz. Bu toplantı aynı zamanda sosyal güvenlikte yapılmak istenen düzenlemelere karşı yürüteceğimiz kampanyanın da başlangıcı olacak’’ dedi.

/ ANKARA

01.12.2007


 

Kozan’daki sorumlulara suç duyurusu

Tüm Türkiye'yi ayağa kaldıran, Kozan ilçesinde başörtülü bir öğrencinin tören salonundan çıkarılması olayıyla ilgili Hukuk-Der Ankara Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Hakların Korunması ve Hukuki Araştırmalar Derneği (HUKUKDER) 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Adana’nın Kozan ilçesinde meydana gelen olay için Kozan Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda Kozan Kaymakamı Aydın Tetikoğlu, Garnizon Komutanı Hüseyin Çopur ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canpolat hakkında kamu davası açılması istendi.

Hukukder adına suç duyurusunda bulunan Genel Başkan Av. Fikret Karapekmez, Kozan İmam Hatip Lisesi 11 C sınıfı öğrencisi Tevhide Kütük’ün dışarı çıkarılmasının hukuk ile bağdaşmadığını belirterek, suç duyurusu metninde şunları kaydetti: “Öğrenci zor kullanılarak kürsüden indirilmiş ve dışarı atılmıştır. Ödül almak üzere kürsüye gelmiş 15 yaşındaki bir öğrenciyi sinema salonundan atmanın hiç bir hukuki dayanağı yoktur. Herkes yasalar önünde eşittir, hiçbir kimse görevi ne olursa olsun yasada almadığı bir yetkiyi kullanamaz, suç işlediği takdirde cezasız bırakılmaz.”

Öğrenci Tevhide Kütük’ün söz konusu olay nedeniyle çok ağır harekete maruz kalındığı belirtilen suç duyurusunda, “Hakarete uğrayanın masum 15 yaşında bir çocuk olması hakaret edenlerin de ilçenin en yetkili bürokratlarının olması suçun vasfını ağırlaştırmaktadır. İdarecilerin kendi maiyetindekilere karşı suç işlemesi ağırlaştırıcı nedendir” diye belirtildi. Duyurunun son kısmında ise “Sanıklar hakkında kovuşturma başlatılarak sanıkların tecziyesi için haklarında kamu davası açılmasını istiyoruz” ifadeleri yer aldı. Ayrıca Hukukder tarafından Kozan Kaymakamı Aydın Tetikoğlu ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Mutlu Canpolat’a idari ceza verilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunuldu.

Ahmet TERZİ / ANKARA

01.12.2007


 

Melen Suyu törenle İstanbul’a geliyor

İstanbul’un su sıkıntısını gidermek amacıyla hayata geçirilen “Melen Çayı’nın İstanbul’a Akıtılması Töreni”, 2 Aralık Pazar günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımı ile gerçekleştirilecek.

İstanbul’un 2040 yılına kadar olan uzun vadeli içme ve kullanma suyunun temini için tasarlanan büyük İstanbul İçme Suyu II. Merhale Melen Sistemi Projesi ile, ilk aşamada yılda 268 milyon metreküp, tüm aşamalar tamamlandıktan sonra da yılda 1.18 milyar metreküp içme ve kullanma suyu temin edilmesi öngörülüyor. Proje, toplam 1 milyar 114 milyon YTL’ye mal oldu. Şu ana kadar, 105 kilometrelik boru hattı, regülatör, pompa istasyonu, terfi hattı ve terfi deposu yapımının tamamlandığı Melen Projesi’nden, ilk aşamada temin edilmesi planlanan 735 bin metreküp su ile, günlük su tüketiminin 2 milyon metreküp olduğu düşünülen İstanbul’un günlük ihtiyacının yaklaşık üçte biri karşılanabilecek.

/ İSTANBUL

01.12.2007


 

Zehir sattıran yalanlar

Türkiye’de neredeyse her gün 300 kişinin ölümüne yol açan sigaranın, şirketlerce halka birçok taktik kullanılarak pazarlanmaya çalışıldığı belirtiliyor.

EDİRNE - Temiz Nefes Sigarasız Yaşam Derneği’nden alınan bilgilere göre sigara üreticilerinin, tüketimi arttırmak için, sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde günde 23 milyon dolar pazarlama bütçesi harcıyor. Türkiye’de neredeyse her gün 300 kişinin ölümüne yol açan sigaranın, şirketlerce halka birçok taktik kullanılarak pazarlanmaya çalışıldığı belirtiliyor.

Şirketlerin çocukları, gençleri ve kadınları da hedef alarak acımasız pazarlama taktikleri uyguladığı belirtilirken, şirketlerin pasif sigara içme konusundaki bilimsel gerçekleri çarpıttığı, tüketicileri düşük katran ve düşük nikotin gibi sahte tanımlamalar ile aldattığı ifade ediliyor.

Sigarasız ortam yasalarını engellemek üzere sigara şirketlerinin bazı söylemler ürettiği ve sigara firmalarının, ölümcül ürünlerini satabilmek için sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 8,4 milyar dolar, günde ise 23 milyon dolar pazarlama bütçesi harcadığı belirtiliyor.

SÖYLENTİLER

İşte sigara ile ilgili söylentiler ve gerçekler şu şekilde:

SÖYLENTİ: Çevresel tütün dumanı sadece sevimsiz, can sıkıcı bir konudur.

GERÇEK: Sadece can sıkıcı değil, sağlığı, hayatı tehdit eden bir tehlikedir. Ülkemizde binlerce insanın ölümü basit bir konu olarak ele alınamaz. Tütün endüstrisi, bu söylentilerini desteklemek için yalan bilim üreterek, delil düzeyleri yetersiz olan çalışmalar ile çevresel tütün dumanının zararlı olmadığını iddia edebilmektedir. Ancak çevresel tütün dumanının zararlı olduğu kesindir ve yıllardır bilinmektedir. İş yerlerinde iş ilişkili ölümlerin yüzde 14’ünden, bütün akciğer kanserlerinin yüzde 2.8’inden çevresel tütün dumanı sorumludur. Ölen işçilerin çoğu ikram ve servis sektöründe çalışmaktadır. Ancak çevresel tütün dumanı her meslek grubunda sorun oluşturabilir.

SÖYLENTİ: Kişisel tercihlere saygılı olmak gereklidir. Sigara içmeyen kişilerin, içenlerin sigara içme özgürlüğüne saygılı olmaları zorunludur.

GERÇEK: Bu taktik, tütün endüstrisinin en sık başvurduğu yaklaşımdır. Çevresel tütün dumanının oluşturduğu sağlık risklerinin yanında, sigara içmeyenlerin duman altı olmaktan rahatsız olmaları ve bunu istememeleri de bir diğer kişisel tercih olup, bu isteğe de saygı gereklidir. Gerçek ve etkili çevresel tütün dumanının engellenmesi ile Finlandiya, İrlanda, Yeni Zelanda, Uruguay gibi ülkelerden çok olumlu geri bildirimler alınmıştır.

SÖYLENTİ: Dumansız ortam girişimleri sonuçsuz kalır. Tam Dumansız Ortam (TDO) sigara içen ve içmeyen herkes tarafından desteklenmekle birlikte bu şartı sağlamak imkânsızdır.

GERÇEK: İrlanda, Norveç, Yeni Zelanda verilerine dayanarak TDO uygulamaları fazlasıyla işe yaramaktadır ve uygulaması hiç zor değildir.

SÖYLENTİ: Dumansız çevre girişimleri ile restoran ve kafeteryalarda iş kayıpları olur.

GERÇEK: Tütün endüstrisi kendi iş kaybından korkmaktadır. Kanada, İrlanda, İtalya ve Norveç’ten yayınlanan raporlarda, iç ortamlarda sigara yasağı uygulanması iş yerlerinin gelir düzeylerini azaltmamıştır.

SÖYLENTİ: Sigara yasakları, içenlerin hak ve özgürlüklerine aykırıdır.

GERÇEK: Çok sayıda insanın sigara içmediği, içmekte olan çoğu insanın da bırakmak istediği göz önüne alınarak, dumansız çevre yasaları insan haklarına aykırı değildir.

Bütün bu söylentileri uyduran tütün endüstrisi gerçekte kendi gelirlerinin kaybından endişe duymaktadır. Sigaranın sağlığı tehdit ettiği konusunda şüpheleri yoktur ve bu gerçeği yıllardır bilmektedirler.

/ EDİRNE

01.12.2007


 

Şiddet görüntüleri, halk sağlığını bozuyor

Filmler, televizyon programları ve video oyunlarında yer alan şiddet unsurlarının, erişkinler ve genç izleyicilerde saldırgan davranış riskini arttırdığı ve halk sağlığı üzerinde ciddî tehdit oluşturduğu belirtildi.

Medyadaki şiddetin etkileri üzerine 50 yıllık araştırmayı yeniden değerlendiren Michigan Üniversitesinden L. Rowell Huesmann ile meslektaşı Brad Bushman çalışmalarında, halk sağlığı üzerindeki en büyük tehdidin sigara, ardından da medyadaki şiddet görüntülerine maruz kalmak olduğu sonucuna vardı.

Huesmann, ‘’halk sağlığına ilişkin bilinen tehditler içinde en büyük tehdidi, sigara hariç, medyadaki şiddet unsurlarına maruz kalmanın oluşturduğunu’’ söyledi. Saldırganlık üzerinde etkisi bulunan medyadaki şiddetten biraz daha fazla sağlık tehdidini sigara içmenin oluşturduğunu belirten Huesmann, sigara içmenin akciğer kanserine yol açtığına işaret etti.

Huesmann, çocukların her gün ortalama üç saatlerini televizyon izleyerek geçirdiğini belirterek, televizyon programlarının yüzde 60’dan fazlasının şiddet içerdiğini, bunların yüzde 40’ında da aşırı şiddet unsurunun bulunduğunu vurguladı. Ergen Sağlığı Dergisi’nde yayınlandığı çalışmada, ‘’şiddet içeren televizyon görüntülerini izleyen, izledikleri karakterlerle kendilerini özdeşleştiren ve onların gerçek olduğuna inanan çocukların büyüdüklerinde saldırgan olma ihtimalinin arttığı’’ yönündeki daha önce yapılan araştırmalar doğrulandı. Çalışmada, araştırmanın, sanal şiddete maruz kalmanın hem çocuklarda, hem de erişkinlerde saldırgan davranışa yönelme riskini arttırdığını açıkça gösterdiği belirtildi. Huesmann, medyada şiddete maruz kalan bütün çocukların saldırgan kişilere dönüşmeyeceğini ancak bunun, ailelerin ve toplumun çocukların filmlerde, video oyunlarında ve televizyon programlarında neyi izlediklerini daha iyi kontrol etmeleri gereğini azaltmadığını vurguladı.

/ NEW YORK

01.12.2007


 

Akıllı tahta ile interaktif eğitim

İthal edilen akıllı tahtalar (Activboard) sayesinde, öğrencilerin derse katılımınında ve eğitim kalitesinde yüzde büyük artış sağlandığı bildirildi.

Akıllı tahtaların satışını yapan şirketin Adana Bölge Müdürü Cem Sayılkan, ‘’Hedefimiz Türkiye genelinde interaktif sınıflar oluşturarak, eğitimin kalitesini daha da yükseltmek’’ dedi. Özel dershanelerin yanı sıra devlet okullarından da talep aldıklarını anlatan Sayılkan, tüm ürünlerin kablosuz şekilde çalıştığını ve ödüllü yazılımlar kullanıldığını ifade etti.

Sayılkan, şöyle konuştu: ‘’Öğretmen, güncel yazılımların bulunduğu sistemde, her türlü görselliği kullanarak dersleri daha zevkli bir şekilde öğrencilere anlatabiliyor. Sistem öğretmeni daha aktif yaparken, öğrenciyi kontrol imkanı tanıdığı için, öğrenci takibini de kolaylaştırıyor.’’

Sayılkan, eğitimde en önemli eksikliğin, konunun örneklerle desteklenememesi olduğunu belirterek, bu eksikliğin ise akıllı tahta uygulaması ile ortadan kalktığını söyledi. Tahtayı, projeksiyon ve bilgisayarı aynı anda kullanmayı sağlayan sistemin, eğitimin verimini yüzde 70 oranında artırdığının belirlendiğini kaydeden Sayılkan, sistemin ders konularını destekleyici 10 bine yakın animasyon, grafik ve resimi de öğretmen ve öğrencilere sunduğunu bildirdi.

/ ADANA

01.12.2007


 

Çocuk yapanlara altın

Elazığ’ın Ağın ilçesi Belediye Başkanı Mustafa Yentür, ilçede genç nüfusu artırmak amacıyla çocuk yapacak ailelere altın hediye edecek.

Yentür, ilçenin nüfusunun 15 yıl öncesine kadar yaklaşık 10 bin olduğunu, bugün ise nüfusun 2 binlere düştüğünü söyledi.

İlçedeki nüfusun büyük çoğunluğunu emekli insanların oluşturduğunu belirten Yentür, ‘’Ben de ilçedeki genç nüfusu artırmak, aileleri çocuk yapmaya teşvik etmek için böyle bir yola başvurdum’’ dedi. Belediye Başkanı Yentür, ilçede genç nüfusun artması için çocuk yapacak ailelere bir altın hediye edeceğini ve bunu bir kampanya haline getireceğini bildirdi.

/ ELAZIĞ

01.12.2007


 

Köprüyü köylüler yaptırdı

Kütahya’nın Gediz ilçesine bağlı Aksaklar köyü sakinleri, Gediz Nehri üzerine kendi imkanlarıyla 20 metre uzunluğunda betonarme köprü yaptı.

Aksaklar Köyü Ova Mahallesi Muhtarı Mustafa Akkanat, köylerini Gediz-Uşak kara yolundan ayıran Gediz Nehri üzerine devlet eliyle köprü yapılması için gerçekleştirdikleri girişimlerin sonuçsuz kaldığını ileri sürdü. Muhtar Akkanat, şöyle konuştu: ‘’Kanayan yara halini alan köprü meselesini kendimiz çözmeye karar verdik. Başta Ahmet Dündar olmak üzere köy halkı ile kolları sıvayıp aramızda topladığımız 50 bin YTL ile köprü yapımına başladık. Ancak, biriktirdiğimiz para yetmeyince 12 bin YTL daha borcumuz oldu. Köyümüz borçlandı diye halkımız üzülmesin o parayı da traktörümü satıp karşılayacağım.’’

/ KÜTAHYA

01.12.2007


 

Mars yolunda meyve-sebze ekilecek

Mars’a 2030’lu yıllarda insan göndermeyi planlayan Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) raporuna göre. astronotlar uzun yolculukları sırasında yolda kendi meyve sebzelerini yetiştirecekler.

Mars’a 2030’lu yıllarda insan göndermeyi planlayan Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Kızıl Gezegen’e göndereceği uzay gemisinin montajını Dünya’nın yörüngesinde yapacak. Ayrıntıları Houston şehrinde düzenlenen bir toplantıda belirlenen Mars yolculuğuyla ilgili bir rapor hazırlayan NASA, 400 ton ağırlığında bir uzay gemisiyle yapılacak ve gidiş-dönüş 30 ay sürecek yolculukla Kızıl Gezegen’e göndereceği mürettebatın sayısını en azda tutmayı planlıyor. NASA raporuna göre, uzun yolculukları sırasında yolda kendi meyve ve sebzelerini yetiştirecek ve böylece aynı zamanda ‘’psikolojik sağlıklarına’’ olumlu katkıda bulunacak astronotlar, vardıktan sonra 16 aylarını Mars yüzeyinde geçirecek ve yerleşimlerinin enerjisini üretmek nükleer güçten yararlanacaklar.

/ ANKARA

01.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri