|
|
|
Bediüzzaman Sempozyumunda adalet konuşulacak |
Otuz ülkeden yüzü aşkın bilim adamı “8. Uluslar arası Bediüzzaman Sempozyumu”nda bir araya gelerek; “insanlık onuruna lâyık bir dünya için adalet” konusunu konuşacak. Bilim adamları, Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında “adalet” konusunda tebliğler sunacaklar.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından tertiplenen uluslar arası sempozyumlardan sekizincisi 18-20 Kasım tarihleri arasında İstanbul da yapılacak. Bilim adamları, Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında “adalet” konusunda tebliğler sunacaklar.
Sempozyumun açılışı bugün (18 Kasım Pazar) saat 09.45 de İstanbul Yeşilköy Havalimanı karşısındaki “İstanbul Gösteri Merkezi;”nde (CNR Fuar yanı) yapılacak. Sempozyumun oturumları ise Pazartesi ve Salı günü Esenyurt Kültür Merkezinde yapılacak. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Sempozyumun Genel Koordinatörlüğünü yürüten Prof. Dr. Faris Kaya, yapılacak olan sempozyumun konusunu “Adalet” olarak belirlediklerini ifade ederek şunları söyledi: “Tarih boyunca insanlık birlikte yaşamanın güzel örneklerini vermiş olmakla birlikte maalesef, genel hatlarıyla nefse ve eneye dayalı ihtiraslar, ırkçılık ve hegemonya arzusunun da etkisiyle büyük tahribatlara sebep olan savaşlardan bir türlü kurtulamamıştır. Özellikle 20. asrın savaşları, tarih boyunca yaşanan toplam vahşeti bile geride bırakmıştır. Yeryüzü, çok genel hatlarıyla ifade etmek gerekirse; “obezite” hastalıklarının yaygınlaştığı aşırı beslenen “Zengin Kuzey” ile, açlık sınırı altındaki yüz milyonların yaşadığı “Fakir Güney”in gel-gitleri arasında bocalamaktadır.
“Her alandaki bu adaletsizliklerin azaltılması ve önlenmesi için yapılmakta olan çalışmaların yeterli olmadığı aşikârdır. Bu tedbirlere ilâve olarak derin ve kalıcı etkileri olan sürdürülebilir teorik ve pratik boyutlu çalışmalarda gereklidir. Tarih boyunca bu anlamda en etkili ve kalıcı çözümler dinler tarafından sunulmuş ve uygulanmıştır. Özellikle İslâmiyet ve ana kaynağı Kur’ân-ı Kerim beşere getirmiş olduğu hükümlerle adaletin tesis ve korunmasına yönelik uygulanabilir bir vizyona sahiptir. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı insanlığın bu kanayan yarasına bir çare sunmak ve insanlık onuruna lâyık bir dünya için nelerin yapılabileceğini tartışmak üzere bu sempozyumu düzenlemektedir. Dünya coğrafyasının değişik yerlerinden gelen İlim ve fikir adamları, genelde dinlerin ve özelde İslâmın ve Kur’ân’ın çağdaş bir yorumu olan Risâle-i Nur Külliyatı ışığında daha yaşanılır bir dünyanın inşası için adaletin yeri ve rolü araştırılacaktır. Umulur ki vakıf olarak bu mütevazı çalışmamızla zulmün azaltılmasına ve adaletli bir dünyanın inşaasına bir katkımız olur.”
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
18.11.2007
|
|
|
Ortak açıklama yaptılar |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının DTP hakkında kapatma dâvâsı açmasını eleştiren İnsan Hakları Derneği Başkanı Hüsnü Öndül ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen, “Biz insan hakları savunucuları, demokrasinin kurumlaştırıldığı bir sistemde her kapatılan siyasal partiyle birlikte demokrasi kültürünün ve birikiminin önemli bir yara aldığını; seçimle gelmiş milletvekillerinin ancak seçimle gidebileceğini savunuyoruz” dediler.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Demokratik Toplum Partisinin kapatılması istemiyle hazırladığı dâvâ dosyasını Anayasa Mahkemesine göndermesinin ardından ortak bir basın açıklaması yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Hüsnü Öndül ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, “parti kapatma dâvâsını”demokrasi kültürünün yara alacağı endişesinden dolayı eleştirdiler.
Demokratikleşmenin önünde engel teşkil eden parti kapatmalarının bir son bulması gerektiği belirtilerek: “Bir ülkede var olan demokrasinin düzeyini gösteren en önemli kriterlerden biri yurttaşların siyasal alana dahil/müdahil olabilme olanaklarıdır. Bu olanakların en başında ise siyasî partiler gelir. Dolayısı ile, bu gerçeklikten yola çıkarak 3 Ekim 2001’de siyasal partilerin kapatılmasını güçleştiren anayasa değişikliği kabul edilmişti. Bizler de bu düzenlemeyi demokratikleşme yolunda atılmış olumlu bir adım olarak değerlendirmiştik. Ancak siyasal partilerin kapatılması ya da kapatılma istemiyle haklarında dava açılması süreci devam ediyor: Bu durumun siyasal yaşamın demokratikleştirilmesinin önünde bir engel olduğu da bir gerçektir. Bu uygulamaların artık son bulmasını istiyoruz.” denildi.
Kürt sorununun çözümünde siyasal temsillerinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiği vungulanarak şöyle devam edildi: “Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü Kürt kökenli yurttaşlarımızın kendi kimlikleri ile de siyasal temsillerinin ve siyasal alana dahil olabilmelerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekmektedir. Oysa aksine bir tutum alınarak, Kürt sorunuyla uzaktan ya da yakından ilişkili gerekçelerle, bugüne kadar Halkın Emek Partisi, Demokrasi Partisi, Demokrasi ve Değişim Partisi, Demokratik Kitle Partisi, Özgürlük ve Demokrasi Partisi, Halkın Demokrasi Partisi ve Demokratik Halk Partisi kapatılmıştır. Bugün de Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmak istenmesinin tüm yurttaşların yakıcı bir ihtiyaç olarak hissettiği söz konusu sorunun demokratik yollardan ve ivedi çözümüne hiç katkıda bulunmayacağı açıktır.”
Açıklamanın sonuç bölümünde ise seçimle gelenlerin ancak seçimle gidebileceği belirtilerek: “Biz insan hakları savunucuları, demokrasinin kurumlaştırıldığı bir sistemde her kapatılan siyasal partiyle birlikte demokrasi kültürünün ve birikiminin önemli bir yara aldığını; seçimle gelmiş milletvekillerinin ancak seçimle gidebileceğini savunuyoruz.” değerlendirmesi yapıldı.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Toptan: Parti kapatmak çözüm değil |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, DTP hakkında açılan kapatma davasına ilişkin olarak, daha önce Türkiye’de parti kapatmaların yaşandığını hatırlatırken, “Parti kapatmak çözüm değil’’ dedi.
Ankara Üniversitesi’nde gerçekleşen ‘’Çocuk Hakları’’ konulu toplantıya katılan TBMM Başkanı Toptan, burada gazetecilerin DTP’nin kapatılması ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkındaki sorularına muhatap oldu. Parti kapatmanın bir çözüm olmadığını söyleyen Toptan, daha önce Türkiye’de parti kapatmaların yaşandığını hatırlatarak, ‘’Parti kapatmak çözüm değil.’’ dedi.
|
Yeni Asya
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Cindoruk: DEP’in kapatılması hataydı |
TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, Meclis Başkanı olduğu dönemde DEP’in kapatılması ve milletvekillerinin Meclisten çıkartılmasının hata olduğunu söyledi.
O dönemde hazırlanan fezlekeye onay vermediğini belirten Cindoruk, “Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından siyasi polisin meclise girerek onları yaka paça dışarı atması Türkiye’nin aleyhine oldu” dedi. Parti kapatma dâvâsı hakkında açıklamalarda bulunan Hüsamettin Cindoruk, 1994 yılında DEP’in kapatılması ve milletvekillerinin Meclis’ten çıkartılmasının hata olduğunu söyledi.
“O dönemde Meclis Başkanı olarak DEP’in kapatılma fezlekesini kabul etmedim” diyen Cindoruk, “Daha sonra ben Amerika’da bir tedaviye gittiğim sırada rahmetli Yılmaz Hocaoğlu, bu fezlekeyi gündeme koydu. Bu konuyla ilgili beyanatlar çıktı, ‘Meclis Başkanının yokluğundan faydalandık’ şeklinde. Üstelik dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından siyasi polisin Meclis’e girerek onları yaka paça dışarı atması Türkiye’nin aleyhine oldu. Bunu dünyaya anlatmak çok zor. Ben o sırada Amerika’daydım. Bunu izah edemedim, bunu anlatamadım insanlara. Yabancı insana Türkiye’nin şartlarını anlatma imkânınız yok. O şartları anlatabilmek için zamana ihtiyacınız var, yargı kararlarına ihtiyacınız var” diye konuştu. DEP’in kapatılıp milletvekillerinin hapis yatması kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kaldırıldığını belirten Cindoruk, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bunlar uzun yılla hapis yattılar sonra milli yargının verdiği karar AHİM tarafından kaldırıldı ve onları salıverdik. Bu mu iyi oldu? Benim dediğim yapılsaydı onlar ilk seçimde barajı aşamayacak ve tasfiye olacaklardı. Demokratik metod işletilseydi iyi olacaktı. O milletvekilleri bizim gibi düşünmüyordu, belki başka amaçları da vardı. Silâhlı eylem olmamak şartıyla onların Meclis kürsüsünde bunları söylemesine müsaade edeceksin. Bu onların gazını alacaktır ve Diyarbakır’ın bir köyünde Türkiye Cumhuriyeti’ne itirazı olan bir vatandaşı rahatlatacaktır. Bu bakımdan Sayın Başbakanı kutluyorum.”
|
/ İSTANBUL
18.11.2007
|
|
|
Selzede Trakya, yara sarma telaşında |
Trakya’da etkili olan sağanak yağış sonucu meydana gelen selin ardından yaralar sarılıyor. Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde selde zarar gören 75 aileye yiyecek, çadır, yorgan ve temizlik malzemesi yardımı yapıldı.
Tekirdağ’da önceki gün meydana gelen sel afetinden sonra şehirdeki çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Ancak ekipler sel mağdurlarına yardımda yetersiz kalıyor. Tekirdağ’da selin meydana getirdiği zararı ortadan kaldırma çalışmaları sabahın erken saatlerinden itibaren şehir merkezi başta olmak üzere, Altınova, Kumbağ, Barbaros, Ördeklidere ve Turgut mahallelerinde başladı. Belediye ekipleri yardım taleplerinin hepsine yetişmekte güçlük çekiyor. Çok sayıda ev hâlâ sular altında. Vatandaşlar yardımlar zamanında ulaşmadığı içini tepki gösterdi. Sel Tekirdağ - Malkara karayolu üzerindeki üst geçit çalışması sebebiyle özellikle Altınova mahallesinde etkili oldu. Mahallede çok sayıda ev ve işyeri sular altında kaldı. Sel mağdurları bu zamana kadar aldıkları bütün eşyalarının kullanılamaz hale geldiğini, sel sırasında yardım istediklerini ancak kimsenin gelmediğini söyleyerek, zararlarının giderilmesini istedi.
300 ev ve işyeri sular altında kaldı
Bu arada 8. Piyade Tugayı’nın duvarı da yıkıldı. Tugay dünkü sel sırasında sular altında kaldı. Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet Aygün şu anda çalışmalarının aralıksız devam ettiğini ve ekiplerin taleplere yetişemediğini belirterek, “Şu ana kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yardımı dışında yardım gelmedi. Kimse Yok mu ve Deniz Feneri dernekleri de zarar gören vatandaşlara yardımlarda bulunacak. Şu ana kadar 300’ün üzerinde ev ve işyerinin sular altında kaldığını tesbit ettik. Ancak bu rakam kesinleşen bir rakam değil. Bu sayı giderek artıyor. Bu rakam 500-1000 olabilir.” dedi
|
/ TEKİRDAĞ
18.11.2007
|
|
|
Kudüs bizi birleştiriyor |
Uluslararası Kudüs Buluşmasını takip eden yabancı gazeteciler, toplantının önemine dair mesajlar verdiler. Sudanlı gazeteci Emine Fadol, Kudüs Buluşmasında ‘Müslümanlar tek bir vücuttur’ mesajı verildiğini belirtirken, Mısırlı gazeteci Nada Kassass ile İranlı Sadık Çelebi de Kudüs’ün Müslümanları birleştirdiğini ifade ettiler.
“Uluslar arası Kudüs Buluşması’nın farklı ülkelerden gelen katılımcı misafirlerinin yanı sıra toplantıyı haber yapmak amacıyla gelen gazeteci misafirleri de vardı. Organizasyon heyetinin kendilerine sunduğu imkânlardan memnuniyetlerini dile getirerek sözlerine başlayan misafir gazeteciler, toplantının önemine dair güzel mesajlar da verdi.
KENDİMİ FARKLI BİR ATMOSFERDE HİSSETTİM
Abd Amonem Foad / Sawt Alhak Gazetesi
İsrail’in 1948’de işgal ettiği topraklarda bulunan Ümmüfehm şehrinden geldim. Sawt Ahlak Gazetesi (Özgürlük ve Hak Sesi) editörüyüm. Kudüs Buluşması, bütün teknik sorunlara rağmen çok başarılı bir organizasyondu. Böyle büyük organizasyonlarda mutlaka bir iki hata olur ama yine de başarılıdır. Katılım da çok harikaydı. Katılımcıların hem sayısı çok hem de kalitesi yüksek. Ayrıca çok renkli bir organizasyondu. Müslümanlar vardı, gayrımüslimler vardı, farklı farklı mezhep ve meşreplerden insanlar vardı. Hepsi Kudüs için buraya toplandı. Ben hep basın odasında olduğum için toplantılardaki heyecanı tam izleyemedim. Ama yine de farklı bir atmosferde kendimi hissettim. Biz, 1948’de işgal edilen bölgenin Arapları, on iki seneden beri, “Kudüs Tehlikede” adı altında bir organizasyon yapıyoruz, İsrail İslâm Hareketi organizesini yapıyor. Orada yaşadığımız heyecanın aynısını burada yaşadım.
KUDÜS BİZİ BİRLEŞTİRİYOR
Nada Kassass / Serbest gazeteci
Mısır’dan geldim. 1985’ten beri basında çalışıyorum. Organizasyonda biraz karışıklık vardı, ama bütün bunlar ‘Kudüs Buluşması’nın önemini zedelemedi. Bu buluşmanın önemini gösteren bir işaret var, o da katılım. Çok büyük bir katılım oldu. Biz Mısır’da Kudüs için veya başka konularda uluslar arası toplantılar yaptık, fakat bu kadar insan toplayamadık. Bu kadar hizmet de sunamadık. İkinci fark da renklilik. İran resmî bir şekilde temsil edildi, Suriye resmî ve gayrı resmî bir şekilde, Filistin her rengiyle buradaydı. Suudi Arabistan da vardı. Genelde bu ülkelerin bulunduğu yerde Arabistan bulunmaz ama burada vardı. Bu beraberlik çok güzel.
Biz Müslümanlar çok farklıyız, birbirimizden ayrıyız. Irk, dil, siyasî görüşlerimiz, bütün bu farklılıklara rağmen Kudüs meselesi bizi birleştiriyor. Ben seninle şu anda dolaysız bir şekilde konuşamıyorum, dillerimiz ayrı ama kalplerimiz aynı. Çünkü Kudüs bizi birleştiriyor.
Şu anda Kudüs meselesi bir mücadele konusudur. İşgal ile direniş arasında bir mücadele konusudur. Ve ben sanırım ki İslâm ümmetini birleştiren tek mesele Kudüs meselesidir. Kudüs bizim varoluşumuzun sorusunun cevabıdır. Kudüs varsa biz varız, yoksa yokuz.
Filistin’deki sorunun sebebi, devletlerin müdahaleleri. Onlar sorunu çözmek değil, çıkarmaya yaradılar. İster Arap ülkeleri, ister Batıdan yapılan müdahaleler Filistin meselesini daha kötü duruma getirdi. Ben Mısır’lı olduğum halde ülkemin içişleri bakanının Filistin’e gideceğini öğrendiğimde bir kâbus yaşarım, çünkü kesinlikle bir sorun çıkar. Filistin’de problemlerin çoğu Mısır tarafından geldi.
MÜSLÜMANLAR TEK BİR VÜCUTTUR
Emine Muhammed Fadol / Ra’yül Amm Gazetesi
Sudan’dan geldik bu toplantıya. Çünkü bu toplantının bütün İslâm âlemi için büyük ehemmiyeti var. Kudüs’teki şu andaki gelişmeler bizim için oldukça önemli. Müslümanlar için oldukça önemli şeyler orada, dinî mukaddeslerimiz orada. O yüzden Kudüs hepimizin ortak dâvâsı. Bu toplantı, bütün Müslümanların konu hakkındaki görüşlerini açıklamaları için bir fırsattır. Batı devletlerine, Amerika’ya da şu mesajı vermek istiyoruz, Irak’lı, Sudan’lı ve Türkiyeliler, bütün Müslümanlar tek bir vücuduz. Biz bunu bildirmek için buraya geldik. Ve biz tek vücut olan Müslümanlar, Filistin dâvâsının arkasında duruyoruz.
Annapolis toplantısının Filistin dâvâsına karşı, ona zarar verecek bir toplantı olacağını düşünüyorum. Kudüs Buluşması nasıl Filistin dâvâsına destek verdiyse, Annapolis’teki toplantı da İsrail’in dâvâsına destek verecektir.
KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ
Sadık Çelebi / İRNA
‘Kudüs Buluşması’nın İstanbul’da yapılması çok çok önemli. Başka bir ülkede olsaydı belki bu kadar katılım olmazdı. Peres’in Ankara’ya gelişinin hemen ardından İstanbul’da bu toplantının yapılması da başka bir anlam taşıyor. Bu, toplumun, İslâm toplumunun, özellikle de Türk kamuoyunun Filistin konusunda ne düşündüğünü çok açık bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır. Her şeyin barış yoluyla çözülmesini istiyoruz ama bir de Filistinlilerin vazgeçilmez hakları vardır. Kendi topraklarından göç etmek zorunda bırakılmaları gibi konularda masa başında oturup İsrail’i ikna etmek ne derece mümkün olur bunu anlayamıyorum ben. Ama bu buluşma büyük bir mesaj verdi. Toplantıda Filistin sorununun ne şekilde çözüleceğine dair mesajlar verildi. ‘Kudüs Buluşması’nın diğer önemli yanı, Annapolis’te yapılacak toplantının hemen öncesinde gerçekleştirilmiş olmasıdır. O toplantıyı Amerika’nın gerçekten çok iyi niyetlerle yapmış olduğunu düşünemiyorum. Eğer iyi bir niyet olsaydı zaten Filistin sorunu bugüne kadar çözülmüş olacaktı. Filistin halkının isteği, Kudüs’ün içinde bulunduğu kendi devletlerini kurmak. Biz dünya Müslümanları da bu gibi toplantılarla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, onların dâvâlarının savunucusu olacağımızı gösteriyoruz.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
18.11.2007
|
|
|
Din ve bilim bir arada okutulmalı |
Sempozyuma katılan Malezyalı Profesör Sidek Baba, Malezya’da genel olarak din ve bilim eğitiminin birbirine paralel olarak sunulduğuna dikkati çekti. Özellikle hafızlık kurslarında bu metoda riayet ettiklerini belirten Baba, “Böylece öğrenciler, ileride Kur’ân’ı iyi bilen bilim adamları oluyorlar” dedi.
Değerler Eğitimi Merkezi tarafından 16-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “Müslüman Ülkelerde Din Eğitimi ve Avrupa Okullarında İslâm Öğretimi” uluslar arası sempozyumunun ikinci gün oturumları tamamlandı. İstanbul Süleymaniye'deki Ensar Vakfı merkezindeki ikinci gün oturumlarında Orta Doğu’da Din Eğitimi, Doğu Asya’da Din Eğitimi, Afrika’da Din Eğitimi ve Türk Cumhuriyetleri’nde Din Eğitimi başlıkları altında akademisyenler tarafından çeşitli tebliğler sunuldu.
Gerek Müslüman ülkelerde gerekse Avrupa’da İslâm dini öğretiminin nasıl yapıldığını geniş katılımlı bir çerçevede ele almayı amaçlayan sempozyum Ensar Vakfı’nın Süleymaniye’deki binasında devam ediyor.
Yaklaşık 25 ayrı ülkenin konu edileceği sempozyumun ikinci gün oturumlarında tebliğ sunan akademisyenlerden Uluslararası Malezya İslâm Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sidek Baba, eğitimin İslâm’dan ayrılmaz bir bütün olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak, İslam’ın aynı zamanda bir hayat tarzı olduğuna vurgu yaptı. Batı medeniyetinin İslâm’dan pek çok bilimsel disiplinin temellerini aldığını belirten Baba, konuşmasının devamında bir ara Türkiye’de de ilgi odağı olan Malezya’nın din eğitimi konusundaki tecrübelerini de aktardı.
Toplumun sadece yüzde 60’ının Müslüman’lardan oluştuğu Malezya’da, farklı etnik kökenlerin ve farklı dinlerin çeşitli kültürel değerlerinin de eğitim sistemine adapte edildiğini belirten Baba, “Biz farklı dindeki insanlara İslamiyeti bir medeniyet değeri olarak sunuyoruz. Bu yolla da medeniyetler arası diyaloğa bir katkımız oluyor” ifadelerini kullandı.
İmanın aynı zamanda bilimsel bir manifesto olması gerektiğinin özellikle altını çizen Prof. Baba, Malezya’daki Uluslararası İslâm Üniversitesi’nde İslâmî entellektüelin geliştirilmesi yolunda önemli çalışmalar yapıldığını anlattı.
Malezya’da genel olarak din ve bilim eğitiminin birbirine paralel olarak sunulduğunu ve bunun önemine dikkati çeken Baba, bu duruma örnek olarak Hafızlık okullarını verdi.
Baba’nın aktardığına göre Malezya’daki Hafızlık okullarında Kur’ân ezberleme eğitiminin yanı sıra bilim ve teknoloji dersleri de veriliyor. Böylece gelecekte Kur’ân’ı hakkıyla bilen bilim adamları yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten Baba, “Seçilen başarılı öğrenciler önce İslâmî bir tedristen geçiriliyor. Daha sonra ise bunlar mühendislik, hukuk, tıp gibi bilimsel alanlara yönlendiriliyorlar. Bunların ortak özellikleri hepsi Kur’ân’ı hem hıfzetmiş hem de mânâsıyla biliyor, bilgisayar teknolojisini öğreniyor, aynı zamanda da Arapça’ya hakim bir şekilde yetişiyorlar. Böylece bunlar ileride Kur’ân’ı iyi bilen bilim adamları oluyorlar” dedi.
Daha sonra konuşan Pakistanlı bilim adamı Abdulhay Nayyar ise Pakistan’daki İslâmî radikalizmin hayata ve dolayısıyla eğitim sistemine etkilerinden ve Pakistan tecrübesinden bahsetti. Nayyar özellikle radikal yorumların yerine, aydınlanmış ve modern eğitim anlayışının yerleştirilmesinin önemine vurgu yaptı.
Endonezya’lı Prof. Dr. Raihani ise dindar bireyler yetiştirmek için okullarda verilen eğitimin yeterli görülmemesi gerektiğine vurgu yaparak, “Dindar çocuklar yetiştirmek istiyorsanız, mutlaka din eğitiminin evde de devam ettirilmesi gerekmektedir” dedi.
Afganistan’lı bilim adamı Dr. Amir Muhammed Mansuri ise özellikle ülkesinde kızların eğitimine yeterince özen gösterilmemesinden yakındı.
Uluslararası Sempozyum, bugün Avrupa ülkelerindeki İslâm eğitimi konusundaki sunumlarla son bulacak.
Bu ülkeler arasında karşılıklı fikir alış-verişi ve tartışmalara imkân vermek amaçlanıyor.
Umut YAVUZ - Ahmet CEYLAN
|
/ İSTANBUL
18.11.2007
|
|
|
Bakan Günay: Terörle mücadele dünyanın her yerinde meşrûdur |
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dünyanın her yerinde terörle mücadelenin meşrû olduğunu belirterek, ‘’Hiç kimse bundan alınmaz, gocunmaz’’ dedi.
Günay, Antalya’nın Kemer ilçesindeki Türkiz Otel’de, bölgedeki yerel yöneticiler, turizm birlikleri temsilcileri ve turizm yatırımcıları ile bir araya geldi.
Basına kapalı düzenlenen toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Günay, bölgedeki sorunları ve çözüm önerilerini değerlendirdiklerini söyledi.
‘’Türkiye, Irak’ın kuzeyine olası bir sınır ötesi operasyon düzenlerse turizm etkilenir mi?’’ sorusu üzerine Günay, ‘’Türkiye, büyük bir ülke. Fazla bir etki yapmayacağını düşünüyorum’’ dedi.
Türkiye’nin haklı bir mücadele sürdürdüğüne dikkat çeken Günay, ‘’Dünyanın her yerinde terörle mücadele, meşrû bir mücadeledir. Hiç kimse bundan alınmaz, gocunmaz. Ayrıca Türkiye coğrafyası çok büyük bir ülkedir. Onun için bu tür sorunların lokal kalacağı, turizm alanındaki gelişmelerin aynı hızla devam edeceği umudundayım’’ diye konuştu.
|
/ ANTALYA
18.11.2007
|
|
|
Türkiye'nin eli güçlenecek |
TBMM Dışişleri Komisyonunda görüşülerek kabul edilen ‘’Irak’a Komşu Devletlerle Irak Arasında Terörizm, Sınırdan Yasa Dışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konusunda Güvenlik İşbirliğine İlişkin Protokol’’, Türkiye’nin beklentileri açısından önemli hükümler içeriyor.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan, Protokole ilişkin tasarının TBMM Genel Kurulunda kabul edilip yasalaşmasının önemine işaret ederek, bu protokolün terörle mücadelede Türkiye’nin elini güçlendireceğini söyledi. Protokolün Irak Meclisinde kabul edilmesiyle daha da önemli hale geleceğini vurgulayan Mercan, söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra uygulamanın da önem kazanacağını kaydetti. Ürdün, İran, Bahreyn, Türkiye, Suudi Arabistan, Suriye, Kuveyt ve Mısır tarafından imzalanan Protokolün ilk 5 maddesi terörle mücadele alanında işbirliğini düzenliyor.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Unakıtan: Türk milleti Avrupa'nın Çin'i gibi |
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ‘’Türk milleti Avrupa’nın Çin’i gibi. Hiç kimse bunu daha bilemiyor ama çok değil, birkaç sene sonra göreceksiniz’’ dedi.
Bakan Unakıtan, Eskişehir’in Çifteler ilçesi Devlet Hastanesinde incelemelerde bulundu. Almanya’da birçok hastanede tek yataklı oda bulunmadığını anlatan Unakıtan, ‘’Şimdi, Çifteler’de bulunuyoruz. Hastane çok modern. Yakında burayı modern cihazlarla da donatacağız ve açacağız. Burada örnek, Avrupa standartlarının üstünde bir hastane yapılıyor’’ dedi. Daha sonra Mahmudiye ilçesine geçip Mesudiye köyündeki Soğan Paketleme Tesisinin açılış törenine katılan Bakan Unakıtan, bu açılışın kendisini çok mutlu ettiğini belirtti.
|
/ ESKİŞEHİR
18.11.2007
|
|
|
Emekli paşalara ‘sus’ mesajı |
Kendisine özel bir görev verilmediği halde muvazzaflık dönemindeki görev ve görev yerleri hakkında açıklamalarda bulunanların orduevleri ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri yasaklanabilecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Yönetmeliği’nin ordu evleri ve askeri gazinolara giriş yasağıyla ilgili maddesine yeni bir bent eklendi.
Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan düzenlemeye göre, kendisine özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmi kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilecek.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Ali Babacan’dan muhalefete terör birifingi |
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın, terörle mücadele konusunda yaptığı muhalefeti bilgilendirme ziyaretlerinde, tezkere sonrası gelişmeler, ABD ve Irak hükümetleriyle yapılan görüşmelere ilişkin bilgi sunduğu öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, Babacan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’le yaptığı görüşmelerde, TBMM’de sınır ötesi operasyona ilişkin kabul edilen tezkere sonrası yaşanan gelişmeler hakkında bilgi sundu. Babacan bu çerçevede, Irak ziyareti, Irak hükümetiyle yapılan temaslar ve bölgedeki diğer temasları hakkında bilgi verdi. Dışişleri Bakanı Babacan’ın muhalefet liderlerini, ABD Başkanı George W. Bush ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’la yapılan görüşmeler hakkında bilgilendirdiği de öğrenildi.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Deprem adına yapılması gereken çok şey var |
Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Türkiye’de deprem adına yapılması gereken çok şey olduğunu söyledi.
Bakan Özak, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bir afet ülkesi olduğunu belirterek, ‘’Başta deprem olmak üzere sel, heyelan, kaya düşmesi, yangın gibi afetlerle uğraşıyoruz. Maalesef ülkemizde 100 yılda, 100 bin kişi hayatını kaybetti. Türkiye, 1999 yılında yaşanan depremden sonra konunun ciddiyetini anlamıştır’’ dedi.
Yapılan Deprem Şûrâsı’ndan sonra çeşitli çalışmalar gerçekleştirildiğini ifade eden Bakan Özak, “Özellikle zeminle ilgili il ve ilçelerdeki fay hatlarında çalışmalar yapılıyor, bunları tamamlamaya çalışıyoruz. Meclisten bir süre önce geçirdiğimiz kat mülkiyeti ile ilgili yasa, binaları güçlendirmeyle ilgili önemli zorlukları aşmamıza yardımcı olacaktık’’ diye konuştu.
|
/ TRABZON
18.11.2007
|
|
|
“Vizesiz Avrupa” sempozyumu düzenlenecek |
Akdeniz Üniversitesi’nde (AÜ) ‘’Vizesiz Avrupa ve Avrupa’daki Haklarımız’’ sempozyumu düzenlenecek.
AÜ Rektörlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi dekanlıkları, Akdeniz Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi, Almanya’da Öğrenim Görmüş Akademisyenler Derneği, Avrupa-Türkiye Araştırmaları Enstitüsü ve Euromaster-Avrupa Çalışmaları Ortak Yüksek Lisans Programı tarafından, 22-23 Kasımda ‘’Vizesiz Avrupa ve Avrupa’daki Haklarımız’’ konulu sempozyum yapılacağı bildirildi.
Sempozyumun uluslararası katılımlı olacağı kaydedildi.
|
/ ANTALYA
18.11.2007
|
|
|
Çelik: Alevi vakıflarının serzenişi haklı değil |
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bazı Alevi vakıf ve derneklerinin, müfredattaki Alevilikle ilgili bölümleri kendilerinin yazması gerektiği yönünde serzenişte bulunduklarını ifade ederek, ‘’Bu serzeniş haklı değildir. Biz Ortodoksluk bölümünü Rum Patriği Bartholomeos’a yazdırmadık’’ dedi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, de önceki gün Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen ‘’Uluslararası Müslüman Ülkelerde Din Eğitimi ve Avrupa’da Okullarda İslâm Öğretimi’’ konulu sempozyumun resmi açılışında konuştu. Bakan Çelik, bazı Alevi vakıf ve derneklerinin, müfredattaki Alevilikle ilgili bölümleri kendilerinin yazması gerektiği yönünde serzenişte bulunduklarını ifade ederek, ‘’Bu serzeniş haklı değildir. Biz Ortodoksluk bölümünü Rum Patriği Bartholomeos’a yazdırmadık’’ dedi.
Çelik, çocuklara tarih, coğrafya, hayat ve geçmişle ilgili bir çok şey öğretildiği gibi dinin de öğretilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’de din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilk ve orta öğretim kurumlarında zorunlu dersler arasında olduğunu hatırlattı.
Çelik, Avrupa ülkelerinde mezhebe dayalı din eğitimi ve mezhepler üstü din öğretimi yapıldığını belirterek, ‘’Türkiye’de din eğitiminin dört başı mamur yapıldığını, hiç kusur olmadığını söylemek mümkün değil’’ dedi.
İslâm dünyasında din eğitimi sağlıksız
İstanbul Müftüsü Mustafa Çağırıcı, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, ‘’Bugün dokunsanız patlayan bir İslâm dünyası var. Bu durum, uyguladığımız din öğretimi ve eğitiminin çok da sağlıklı olmadığını ortaya koyuyor’’ dedi. Çağırıcı, Türkiye’deki 80 bin camide verilen vaaz ve hutbelerle toplumu dinle ilgili konularda bilgilendirmeye çalıştıklarını anlattı.
|
18.11.2007
|
|
|
‘Sosyal market’ sevindiriyor |
Batman’ın Beşiri ilçesinde hayırseverlerin yardımlarını dar gelirlilere ulaştırmak için kurulan Sosyal Market, ihtiyaç sahibi öğrencilere ayakkabı dağıttı.
Beşiri Kaymakamı Arif Yalçın tarafından oluşturulan Sosyal Market aracılığıyla hayırseverlerin yardımları, dar gelirliler ve dar gelirli ailelerin öğrencilerine giyim, ayakkabı, kırtasiye ve benzeri ürünler olarak ulaşıyor.
Randevu sistemiyle çalışılarak izdiham ve diğer tatsız durumların yaşanmasına engel olduklarını vurgulayan Yalçın, şöyle konuştu: ‘’Hayırsever iş adamları tarafından verilenleri yardıma muhtaç ailelere dağıtımını buradan yapıyoruz. Tespit ettiğimiz ailelere randevu veriyoruz. Daha sonra onları buraya çağırarak ihtiyaçları olan eşyaları veriyoruz. Bu sistem sayesinde izdihamın önüne geçtik.’’
|
/ BATMAN
18.11.2007
|
|
|
Servis şarampole yuvarlandı: 23 yaralı |
Zonguldak’ın Üzülmez semtinde öğrencileri taşıyan servis minibüsü şarampole yuvarlandı. İlk belirlemelere göre, ormanlık araziye saçılan ve araçta sıkışan 15’i öğrenci toplam 23 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Yayla İlköğretim Okulu ana sınıfı öğrencilerini taşıyan Tevfik K. idaresindeki 67 S 0021 plakalı minibüs, Üzülmez semtine çıkarken Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüğü ulaştırma garajının bulunduğu yere yuvarlandı. İlk belirlemelere göre, takla atıp şarampole uçan araçta bulunan 19 öğrenci ve 4 veli yaralandı. Ormanlık araziye saçılan araç içerisinde sıkışan yaralılar, olay yerine yakın bulunan madenciler ve olay yerine gelen görevliler tarafından kurtarılarak, ambulanslara konuldu. Zonguldak’ta bulunan çeşitli hastanelere kaldırılan yaralıların 2’sinin durumun ağır olduğu ifade edildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
|
/ ZONGULDAK
18.11.2007
|
|
|
Yoksula yardım yerine iş |
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün (SYDGM) çalışabilir durumdaki yoksul vatandaşlara maddî yardım yerine istihdam imkanı sağlayan projelerinden 4 yılda 616 bin 30 kişi yararlandı.
Yoksul vatandaşlara ayni ve maddî yardımda bulunan SYDGM, aynı zamanda
çalışabilir durumdaki yoksul kişilerin meslek edinmeleri için projelere destek veriyor. Böylece, vatandaşlar meslek eğitimi alarak istihdam ediliyor veya projelerini hayata geçirip kendi işlerinin sahibi oluyorlar. ‘’Kırsal alanda sosyal destek’’, ‘’sertifikalı tarım işçileri’’, ‘’Bilişim çırakları’’, ‘’el san’atlarını destekleme’’, ‘’istihdam eğitimi’’, ‘’Diyarbakır İş Destek’’, ‘’Toplum Kalkınması’’ ve ‘’Geçici istihdam’’ projelerini destekleyen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, verdiği faizsiz desteklere geri ödeme zorunluğu getirerek, istihdamın sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefliyor.
580 MİLYON YTL KAYNAK
Edinilen bilgiye göre, SYDGM’nin 2003-2007 yılları arasında üretime ve istihdama yönelik projelerinden 616 bin 30 kişi doğrudan veya dolaylı olarak yararlandı. Projelere, 4 yılda 580 milyon 190 bin 918 YTL kaynak aktarılarak, 616 bin 30 kişinin yararlanması sağlandı. Bunun 524 milyon 105 bin 216 YTL’si çalışabilir durumdaki yoksul vatandaşları üretken duruma getirmeye yönelik gelir getirici ve istihdam eğitimi projeleri için kullanıldı. Gelir getirici 7 bin 293 proje için toplam 508 milyon 722 bin 347 YTL kaynak aktarılarak, 91 bin 610 kişi iş sahibi oldu ve gelir elde etti.
Meslek eğitimi verilen 438 proje için ise toplam 15 milyon 377 bin 869 YTL kaynak aktarılarak 16 bin 181 vatandaşa mesleki eğitim verildi, böylece istihdam piyasasında meslek edinmeleri kolaylaştırıldı.
SOSYAL PROJELER
Genel Müdürlükçe sürdürülen sosyal içerikli projelerle de yoksulluk ve sosyal dışlanmaya maruz kalan veya bu risk altında olan dezavantajlı birey ve grupların ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması ve hayat kalitelerinin yükseltilerek toplumsal dayanışma ve bütünleşmenin sağlanması hedefleniyor. Sokakta çalışan/yaşayan çocuklara, engellilere, yaşlılara, korunmasız kadın ve erkeklere, işsiz gençler ve yoksullara sağlanan düşük maliyetli sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması için toplum merkezleri veya sosyal amaçlı merkezlerin kurulması veya mevcut merkezlerdeki programların çeşitlendirilmesini amaçlayan bu projeler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile işbirliği içinde yürütülüyor. Sosyal muhtevalı 2 bin 489 proje için SYDGM tarafından 45 milyon 602 bin 771 YTL kaynak aktarılarak, 497 bin 465 kişinin doğrudan ve dolaylı olarak yararlanılması sağlandı.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
En çok ezandan etkilendim |
Müslüman bir gençle evlendikten 8 yıl sonra kendi isteğiyle İslâmiyeti seçen Polonya asıllı Daniela, Türkiye'de en çok okunan ezanlardan etkilenmiş.
Polonya’da 8 yıl önce tanıştığı Müslüman genci Hakan Kıldıroğlu ile evlenen Cornelia Daniela evliliğinin 8. yılında kendi rızası ile İslâmiyet’i seçti. Batman Müftülüğü’nde düzenlenen ihtida merasimi ile resmen Müslüman olan Polonya asıllı Cornelia Daniela, Medine Sedef ismini aldı.
Kur’ân-ı Kerim ve Türkçe meâlinin okunması ile başlayan ihtida töreninde, hazır bulunanların önünde Kelime-i Şehadet getirerek resmen Müslüman olan Polonya asıllı gelin gözyaşlarına hakim olamadı.
Müslüman olan Medine Sedef ve eşine, İl Müftüsü Üskülüplü ihtida belgesi, Kur’ân-ı Kerim ve Meâli, 2 cilt İslâm İlmihali, İbadetim ve Peygamberim adlı kitapları hediye etti.
8 yıllık evliliği boyunca kendi dinine göre yaşadığını belirten Medine Sedef (Cornelia Daniela), Türkiye’ye geldiğinde en çok okunan ezandan etkilendiğini söyledi.
Evliliği boyunca eşinden ve eşinin ailesinden bu konuda hiç baskı görmediğini belirten Medine Sedef, zaman içinde İslâmiyet’i araştırarak kendi rızası ve annesinin desteği ile Müslüman olduğunu ifade etti.
|
/ BATMAN
18.11.2007
|
|
|
İstanbul’da iklim değişimi araştırılacak |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), İTÜ ve Teksas Üniversitesi ile ortak yürüttüğü çalışmalar kapsamında oluşturulan ekip, şehirde küresel iklim değişiminin etkilerini ve bulut yapılarını araştıracak.
İBB’den yapılan yazılı açıklamada, bilimsel araştırmanın, Büyükşehir Belediyesi, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü, ABD NCAR (Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi) ve Teksas Üniversitesi ile ortak yürütüleceği belirtildi. Araştırma çalışmalarında ABD’li 9 bilim adamı, 2 teknisyen, 1 meteorolog, İTÜ’den 4 bilim adamı ve Büyükşehir Belediyesi AKOM ve İSKİ meteoroloji mühendislerinin görev alacağı kaydedildi. Çalışmalar kapsamında İstanbul atmosferinde uçakla ölçümler yapılacağı, yağış rejiminin araştırılacağı, bulut özellikleri ve yağış oluşum mekanizmalarının gözlenerek inceleneceği, İstanbul havasındaki aerosoller, gazlar ve kirleticilerin yağış oluşumu üzerine etkisinin inceleneceği, doğal ve yapay bulut modifikasyonunun araştırılacağı, ölçümler sonunda İstanbul’da hangi tip modifikasyonun daha faydalı olup olmayacağının tesbit edileceği bildirildi.
|
/ İSTANBUL
18.11.2007
|
|
|
Demiryolları bayramda yolcu kaçırmayacak |
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü, Kurban Bayramı’nda sefere konulacak ek trenlerin biletlerini ilk kez bir ay öncesinden satışa çıkardı.
TCDD Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre,15-19-23 Aralık 2007 tarihlerinde Ankara-İstanbul arasında karşılıklı olarak saat 12.00’de hareket edecek şekilde ek tren sefere konuldu. Toplam 6 sefer yapacak ek tren için biletler şimdiden satışa çıkarıldı. TCDD Genel Müdürlüğü, daha önceki uygulamalarında, ek trenin biletlerini birkaç gün önce satışa sunuyordu.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Marmara depremi, bölgeyi etkileyecek |
Muhtemel Marmara depreminin, bölgedeki bütün il ve ilçeleri etkileyeceği ifade edildi.
stanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Bekirpaşa Belediyesince düzenlenen ‘’Beklenen Marmara Depremi ve Kocaeli’ne etkileri’’ konulu seminerde muhtemel Marmara depremi öncesinde önlem alınması gerektiğini söyledi. Şu ana kadar alınan tedbirlerin yeterli olmadığını savunan Gündoğdu, şöyle devam etti: ‘’Deprem İstanbul’da değil Marmara’da olacak. Ancak, deprem olduğunda İstanbul’un birçok yerine giremeyeceğiz. Çünkü hâlâ yeterli önlem alınmış değil. Ankara bir kez iyi şekilde sallansa o zaman bizim sorunumuzu daha iyi anlayacaklar. Çankaya sallandı, ancak o küçüktü. 3.1 veya 3.4 şiddetinde sallandı. Marmara’da meydana gelecek 7’nin üzerindeki olası deprem, bölgedeki tüm il ve ilçeleri etkileyecek. 17 Ağustos Marmara depremini ve Düzce depremini yaşayan Kocaeli, olası depremden de etkilenecek. Çünkü, binaların durumları çok net değil. Kocaeli bir sanayi kenti olduğu için yangın çıkma riski mevcut. Çıkacak yangınlar için şimdiden önlemler alınmalı.’’
|
/ KOCAELİ
18.11.2007
|
|
|
Eğitim yardımı alacak öğrenciler belli oldu |
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, dar gelirli ailelerin ilköğretim, lise ve üniversitede okuyan çocuklarına yönelik vereceği Eğitime Katkı Payı yardımlarını alacak öğrenciler belli oldu.
Büyükşehir Belediyesi’nin Eğitime KatkıPayı yardımlarından 2007-2008 eğitim-öğretim döneminde toplam 20 bin öğrenci yararlanacak. 7 bin 500 ilköğretim, 5 bin lise ve 7 bin 500 üniversite öğrencisinin yararlanacağı yardımlardan, ilköğretim öğrencileri aylık 20 YTL, lise öğrencileri 25 YTL ve üniversite öğrencileri de 50 YTL alacaklar.
Eğitim yardımı almak için başvuru yapan öğrenciler, sonuçları “www.ankara-bel.gov.tr” adresinden öğrenebilecekler.
|
Şaban YILMAZ
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Güneydoğu valileri toplanıyor |
İçişleri Bakanı Beşir Atalay başkanlığında, Diyarbakır’da bugün 11 ilin valilerinin katılacağı bir toplantı yapılacak.
İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, toplantıda, Köylerin Altyapısını Destekleme Projesi (KÖYDES), Belediyelerin Altyapısını Destekleme Projesi (BELDES), terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanması, köye dönüş, duble yol yatırım hizmetleri ile emniyet ve genel asayiş konularının görüşüleceği bildirildi.
Açıklamada, ileri tarihlerde diğer bölgelerde de gerçekleştirilmesinin planlandığı kaydedilen Valiler toplantısının ilkine; Diyarbakır, Mardin, Siirt, Van, Tunceli, Muş, Bingöl, Bitlis, Şanlıurfa, Hakkari ve Şırnak valilerinin katılacağı belirtildi.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
Dünyayı ABD kirletiyor |
Dünyayı en çok kirleten ülkenin ABD, en çok kirleten halkın ise Avustralya halkı olduğu bildirildi.
“Center for Global Development” düşünce kuruluşunun desteğiyle dünya genelinde yapılan araştırma, karbon salımında kişi başına düşen pay hesap edildiğinde Avustralyalıların, ülkeler listesinin ikinci sırasındaki Çin’in büyük farkla önünde olduğunu gösterdi.
50 bin kadar elektrik santrali ve 4 bin firmayı dahil ederek yapılan araştırmaya göre, kişi başı karbon salımında 10 ton ile başı çeken Avustralyalıları, 8 ton ile Amerikalılar izliyor. Genel olarak bakıldığında ise listenin başında ABD, ikinci sırada ise Çin yer alıyor.
Araştırmada, ABD’nin sahip olduğu elektrik santrallerinden atmosfere her yıl 2,5 milyar ton karbon salındığına, bu alanda ikinci sırada ise 2,4 milyar tonla Çin’in yer aldığına dikkat çekiliyor.
Karbon gazı salımında başı çeken ülkeler listesinde ilk 10 sırada şu ülkeler yer alıyor:
1- ABD- 2,530 milyar ton
2- Çin- 2,430 milyar ton
3- Rusya- 600 milyon ton
4- Hindistan- 529 milyon ton
5- Japonya- 363 milyon ton
6- Almanya- 323 milyon ton
7- Avustralya- 205 milyon ton
8- Güney Afrika- 201 milyon ton
9- İngiltere- 192 milyon ton
10- Güney Kore- 168 milyon ton
Kişi başına düşen karbon salımında ise liste şu şekilde oluştu:
1- Avustralya- 10 milyon ton
2- ABD- 8,2 milyon ton
3- İngiltere- 3,2 milyon ton
4- Çin- 1,8 milyon ton
5- Hindistan- 0,5 milyon ton.
|
/ ANKARA
18.11.2007
|
|
|
|