İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 29. Kıtalararası Avrasya Maratonu bu yıl diğer yıllardaki organizasyonlara göre daha görkemli ve daha çok ses getirdi. Maratona katılan 100 bin kişinin yaşadığı coşkuyu birçok gazetede birinciyi sayfaya taşındığını gören Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bu duruma en çok sevinen kişi oldu..
Çünkü Avrasya Maratonu’nu uluslararası bir marka haline getirmek istediğini her fırsatta dile getiren Başkan Topbaş, zaman zaman görülen katılım düşüklüğünü ortadan kaldırmak, dereceleri daha iyi bir noktaya taşımak ve daha çok sayıda ünlü atletin katılımını sağlamak amacıyla, bu yıl dağıtılacak toplam ikramiyede büyük bir artış yapılması talimatını verdi. Büyükşehir Belediyesi, 2004 yılında 125 bin dolar olan para ödülünü her yıl ikiye katlayarak 2005’te 200 bin dolara, 2006’da da 572 bin dolara çıkartmıştı. Bu yıl ise ödül miktarı bir milyon bin dolara yükseltildi. Bu rakam Türkiye'de bir spor yarışmasında verilen en büyük para ödülü olarak tarihe geçti..
Maratonu Kenyalı atlet David Emanuel Cheruiyot, parkur rekoru kırarak kazandı. Tavşan atletlerin tempoyu belirli zamanlarda arttırması rekorun geleceğini haber vermişti. Cheruiyot, geçen yıl 2.12.52’lik derece yaparak parkur rekoru kıran Litvanyalı Mindaguas Pukstas'ın derecesini geride bırakarak 2.10.56’lık derecesiyle yeni parkur rekorunun da sahibi oldu. Böylece birincilik ödülü olan 60 bin doların üstüne parkur rekoru olarak ekstra 10 bin dolar daha alarak ülkesine 70 bin dolarla döndü. Maratonun bayanlar kategorisinde ise Etiyopyalı Bayisa Alseda Tesema, 2.29.05’lik derecesiyle birinci olarak ailesine 60 bin dolar kazandırdı. Afrikalı atletler için bir servet olan bu para ödülüne yıllardır hiçbir Türk atletin ulaşamaması en büyük üzüntümüz oldu..
50 ülkeden 5 bine yakın atletin yarıştığı maratonda İstanbullular güzel bir sonbahar sabahında Boğaziçi Köprüsü’nden yürüyerek geçmenin tadını da çıkardılar. Engelliler ile turistlerin yine yoğun ilgi gösterdiği maratonda, her yıl olduğu gibi muhteşem İstanbul Boğazı manzarası eşliğinde çok renkli görüntüler yaşandı. Burada TRT'nin de hakkını verelim. Maratonu her yönüyle ekranlara taşıyarak İstanbul'u çok güzel tanıttı.
İstanbul Maratonu, bir Berlin, bir Londra veya bir Amsterdam maratonuna göre katılımcı açısından daha büyük ve görkemli olmasına karşılık, yarışı bitirenler açısından gerilerde kaldı. Türk insanı bu yarışı sadece bir organizasyon olarak görüyor. Koşmayı ve yarışmayı düşünmüyor. Halbuki Berlin Maratonunda 20 bin kişi koşarken, katılımcıların en az 10 bini bir atlet gibi yarışı tamamlıyor. Bizde ise 2-3 kilometre koştuktan sonra yarış terkediliyor. Atletizm Federasyonu'na bu konuda büyük bir görev düşüyor. İnsanlarımızı koşmaya ve spor yapmaya teşvik edici faaliyetlere yıl içinde mutlaka daha fazla yer ayırmalı..
|