Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Türk-Kürt çatışması, iç savaş, falan filan...

Artık biraz sakinleşsek iyi olacak. Biraz sakinleşsek ve aklımızı başımıza toplayıp olmadık korkular üretip olmadık senaryolar yazıp durmasak...

Zira, yazılan her senaryo dönüp dolaşıp gerçeğin bir parçası imiş gibi karşımıza dikiliyor ve bizi biraz daha korkutup daha dudak uçuklatıcı senaryolara ilham kaynağı oluyor.

Evet, art arda gelen PKK saldırılarının yol açtığı infial ortamında, duyulan öfkeyi bütün Kürtlere karşı bir husumet kampanyasına dönüştürmek isteyen birileri var Türkiye’de.

Ama bazıları bunun için çalışıyor diye, herkesin de el birliğiyle, sanki bir Kürt-Türk çatışmasının arifesinde imişiz; Güneydoğudaki Kürtler de gözlerini Kuzey Irak’taki oluşuma dikmiş, ayrılmak için fırsat kolluyormuş gibi bir ruh haline girmesinin bir alemi var mı? Ankara’da yapılan gizli bir araştırmaya göre Kürtler arasında ayrılmak isteyenlerin oranı yüzde 30’muş. Böyle yazıyordu bir köşe yazarı. Tabii kim yapmış böyle bir araştırmayı, kaç kişiye sormuş, hiçbir şey belli değil, O zaman nesine inanacağız bu rakamın? Ama inanılıyor işte. Şu anki endişeler, korkular içinde, buna da inanılıyor ve bu kaynağı belirsiz rakam bile, bugünkü korku atmosferinin bir parçası haline geliveriyor. Kabaran ırkçılıkla ilgili olarak da, döne döne aynı örnekler veriliyor: Bursa’da Kürt bir iş adamının iş yeri talan edilesiymiş... Ankara’da birileri “Meclis’i basarız, 23’ünü de asarız” diye bir pankart açmaya kalkmış, bunun gibi birkaç taşkınlık daha... Tamam, böyle taşkınlıklara set çekmek için uyarılarımızı yapalım. Şu DTP’lileri asmaya niyetli tosuncuklar kimse yapışalım yakalarına mesela hemen... Ama sakin olalım.

Bu ülke PKK’yla savaşmaya dün başlamadı. Çeyrek yüzyıldır sürüyor bu ateş. PKK da ilk büyük katliamını bugün yapmadı, biz bunun gibi nice hunhar katliam yaşadık şimdiye kadar, dizim dizim dizilmiş bebe ölüleri gördük... Ama hiçbirinde PKK’ya öfkelenip de dönüp kapı komşumuz olan Kürt’e saldırmadık. Bu yirmi beş yıl boyunca yaşanan bütün o büyük acılar, büyük öfkeler bir kez olsun ciddi bir Kürt/Türk çatışmasına dönüşmedi...

Bunun da bu toplumun içinde derin kökleri, sağlam sebepleri vardı ve hala da var. Toplumlar öyle bir günden bir güne değişmiyorlar. O toplumun temel özelliklerini oluşturan doku öyle kolay kolay yırtılmıyor; yüzyıllardır kardeş kardeş yaşayan iki etnik grup bir ay içinde birbirinin boğazına sarılmıyor.

Üstelik—kimileri tersini düşünse de—zaman, bölünmenin değil, birliğin lehine çalışıyor Türkiye’de. Hem Türkiye’nin kendi iç entegrasyonu, hem global dünyayla ilerleyen entegrasyon, etnik temelde bölünmeyi daha da imkansız hale getiriyor. Evet, bu entegrasyonun, ekonomik ve sosyal gelişmenin çifte etkisi var etnik milliyetçilik üzerinde. Globalleşme ve dünyayla artan iletişim bir yandan ekonomik ve sosyal entegrasyonu güçlendirirken, bir yandan da etnik aidiyet bilincini güçlendiriyor, bu doğru... Ama unutmayalım ki, gelişmişliğin bu düzeyinde ortaya çıkan etnik aidiyet bilinci hiçbir zaman kendini şiddetle ortaya koymaz, hiçbir zaman ırkçı fanatizme dönüşmez; etnik kimliğine sahip çıkma bilincini demokrasi mücadelesi içinde yürütmeyi seçer.

Özetle; kabaran milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı uyanık olalım, tamam, ama uyanık olacağız diye Türk-Kürt çatışması senaryoları, iç savaş senaryoları yazmaya kalkmak “Malezyalılaşıyor muyuz” paranoyalarına benziyor daha çok...

Hani nasıl, bir adam şehirlerarası otobüsü cami önüne çektirdi diye şeriat devleti gelmiyorsa, bir kendini bilmez “Kürtlere ölüm” diye bağırdı diye de iç savaş çıkmaz Türkiye’de... Ama başka bir şey olur: “Kürt Türk çatışması doğuyor” havasından yararlanmak isteyenlere gün doğar. Olağanüstü koşullardan yararlanma konusunda olağanüstü başarılı olanların nelere kadir olduklarını görürüz hep birlikte; dizlerimize vura vura...

Bugün, 28.10.2007

Gülay GÖKTÜRK

29.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  “Barış harekâtı”

  Türk-Kürt çatışması, iç savaş, falan filan...

  Kasr-ı Şirin mi şirin!

  Medyamızın dâhi çocukları


 Son Dakika Haberleri