Milwaukee Spanish Journal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Robert Miranda (Davud Ali Selâm), 23 Ekim’de çıkan yazısında, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede yaşanan sorunla ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerini aktardı. “Bediüzzaman, sorunun ancak İslâmla çözülebileceğini açıkça ve defalarca dile getirmiştir” diyen Miranda, Türklerle Kürtlerin Osmanlı döneminde asırlarca kardeşçe ve birlik beraberlik içinde yaşadıklarını, onları birbirine bağlayan bağın İslâm kardeşliği olduğunu vurguladı.
Amerikan Dışişleri Ulusal Komisyonu (ADUK-The National Committee on American Foreign Policy) 15 Ekim 2007’de “Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) Silâhsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegrasyonu” başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor Colombia Universitesi misafir öğretim üyelerinden David L. Philips tarafından hazırlandı.
David L. Philips raporda şunu önermektedir: Türkiye ve PKK arasındaki artan çatışmanın daha da büyümeden durdurulması için âcilen uluslararası kuruluşların ve Irak Yerel Kürt Yönetiminin PKK’ya politik baskı yaparak ateşkes ilân etmeye zorlanması, Türkiye ile PKK arasındaki problemin diplomatik yolla çözümlenmesine yardımcı olacaktır.
Marksist-Leninist ideolojiye sahip PKK, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede bağımsız Kürt devleti kurmak istemektedir. PKK Irak’ın kuzeyinden yaptığı saldırılarla ABD tarafından desteklenen merkezî Irak hükümeti ile Türkiye arasında gerginliğe neden olmaktadır.
Buna tepki olarak Türkiye PKK’ya karşı sınırötesi operasyon için Meclisten bir tezkere geçirmesine rağmen, görünüşe göre Türk devleti diplomatik yolu istemektedir. Açıkçası Türkiye askerî çatışmayı istememektedir. Doğrusu bu çözüm Türkiye’nin çıkarınadır. Çünkü askerî çatışma, Türkiye’nin AB’ye üyelik çalışmalarını tehlikeye sokabilir.
Yukarıda sözü edilen raporda bölgedeki sorunun çözümüne yönelik çok önemli öneriler yer almasına rağmen, bunların içinde İslâmın önemli bir rol oynayacağı gerçeği gözden kaçırılmıştır.
Philips, raporunda “İyi bir Avrupa hayranı olan Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı topraklarından geriye kalan kısımda 1923’te modern ve Avrupa’ya komşu bir devlet kurdu. 1920’de Sevr antlaşması ile Türkiye’nin üçte biri Kürtlere verilmişti. Atatürk bu antlaşmaya karşı Kurtuluş Savaşını başlatarak Sevr’i Lozan antlaşması ile bozdu” demekte ve I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı yıkılırken Batının Türkiye’yi parçalama çabalarına karşı yeniden toparlanmaya çalışılan bu dönemde Türkiye’de Türk milliyetçiliğinin aşırı derecede arttığını ifade etmektedir.
Mustafa Kemal ülkesini Batıya karşı korumak için bilinçli bir şekilde Türk milliyetçiliğini savunmuştur. Bu durum Kürtleri izole etmiştir. Philips 1925’te meydana gelen ayaklanmanın “Bağımsız Kürdistan” kurulması için yapıldığını öne sürmektedir. Aslında bu ayaklanma dinden uzaklaşan ve lâdinî inkılâplar yapan yeni Türkiye Cumhuriyeti yönetimine karşı İslâmî bir devlet kurma iddiası ile yapılmıştır.
Kürt lider ve âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursî bu bölgesel sorunun ancak İslâm ile çözülebileceğini açıkça ve defalarca ifade etmiştir. Buna delil olarak da Osmanlı döneminde Türkler ve Kürtlerin yüzyıllarca kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde yaşadıklarını ve bunları birbirine bağlayan bağın İslâm kardeşliği olduğunu belirtmiştir. Şu ifadesi ile de tezini desteklemektedir: “Osmanlıların hürriyeti, koca Asya talihinin keşşafıdır (açıcısıdır). İslâmiyetin bahtının miftahıdır (anahtarıdır), ittihad-ı İslâm sûrunun temelidir.”
Bediüzzaman bu bölgede barışın ancak İslâm birliği ile tesis edilebileceğini ifade ederek şöyle demiştir: “Eğer biz ölsek, milletimiz olan İslâmiyet hayydır, ilelebed bakîdir. Milletim sağ olsun.”
Philips raporunda Müslümanları birbirine bağlayan en önemli unsurun İslâm olduğunu gözardı etmiştir. Sosyalist, laik ve dinden uzak bakış açılı öneriler ileri sürerek çözüm aramıştır. Bu şekliyle rapor sınırlı kalmıştır. Halbuki İslâm birliğini de işlemiş olsaydı araştırma raporu etkili olacaktı.
Bugünkü laik ve AB’ye üyelik yolunda olan Türkiye hükümeti PKK sorununu siyasî yolla çözme çabasındadır. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti Meclisinde önemli pozisyonlarda Kürt kökenli temsilciler vardır. Philips raporunda Kürtlerin çoğunluğunun bağımsız bir ülke istemediklerini tesbit etmiştir. Bu düşüncede bilhassa son dönemde Türkiye’yi idare eden hükümetin katkısı da büyük rol oynamıştır. Mevcut hükümet ve idare, Kürtlerin Türk milletiyle kaynaşması için büyük gayretler sarf etmektedir. Aslında Türkiye geçmişte yaptığı hataları düzeltme ve milletine daha güzel bir hayat hazırlama gayretindedir.
Devletin geçmişte bölgede açılan yaraları kapatmak için, Bediüzzaman Said Nursî’nin çözüm önerilerini de dikkate alması lâzımdır. Bütün güç odaklarının bilmeleri gerekir ki, burada yaşayan halklar Müslümandır. Müslümanları birbirine bağlayan, İslâmiyet bağıdır.
Ayrıca, Türkiye hükümeti Kürtlere anadilde, yani ikili dilde eğitim hakkı tanımalıdır. Sağlık ve ekonomi problemlerini âcilen çözmelidir. Ekonomi ve sağlık alanındaki iyileştirmelerle bölgede istikrar sağlanacaktir. Bunları yerine getirmek zaten İslâm kardeşliğinin de bir gereğidir.
Robert Miranda (Davud Ali Selâm): Amerikan Ulusal Köşe Yazarları birincilik ödülü, Latin Amerikan aktivistlerinden, Esperanza Unida, Inc. Genel Müdürü ve Milwaukee Spanish Journal Genel Yayın Yönetmeni. E-mail: [email protected].
Milwaukee Spanish Journal, 23 Ekim 2007
|