Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Karakoç, su kesintileri sebebiyle son günlerde apartmanlara yaptırılan yedek su depoları ve su biriktirmede kullanılan depoların lejyoner hastalığı mikrobu taşıyabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Karakoç, yaptığı açıklamada, büyük kentlerde yaşanan su kesintilerinin vatandaşları mağdur ettiğini belirterek, su kesintilerine karşı tedbir alan bazı vatandaşların apartman veya evlerine su deposu yaptırdığını kaydetti.
Su depolarının lejyoner hastalığı mikrobu taşıyabileceğini ifade eden Prof. Dr. Karakoç, şöyle konuştu: “Durgun sularda ve 25-45 derece sıcaklıktaki sularda bakteri oluşabilir. Bu bakteri lejyoner hastalığına yol açabilir. Bu hastalık bir akciğer enfeksiyonudur. Lejyonella bakterisi nemli ve sulu ortamda yaşayıp çoğalıyor. Hastalık kişinin solunum direncini ve genel vücut direncini zayıflatıyor. Lejyonella bakterisi için en uygun sıcaklık 37 derecedir. Bakteri uygun ortamda 2 saat içinde 2 katına kadar çıkabiliyor. Üremesi 46 derece sıcaklıkta duruyor.’’
Lejyoner hastalığı belirtileri
Prof. Dr. Karakoç, lejyoner hastalığının kuru öksürük, solunum sıkıntısı, halsizlik, bitkinlik, baş ağrısı, kas kasılmaları ve yüksek ateş gibi belirtiler ile kendisini gösterdiğini, belirtilerin zatürre ile benzerlik göstermesinin tehlikeli olduğunu kaydetti. Lejyoner hastasına zatürre tedavisi uygulanmasının can kayıplarına neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karakoç, şöyle devam etti: “Hastalığa yakalananlarda ölüm oranı yüzde 15 ile yüzde 20 arasındadır. Hastalığın insandan insana geçtiğine dair bir bulguya rastlanmamıştır. Birçok insan lejyonella bakterisi almış ve bağışıklık sistemleri sayesinde hastalığa yakalanmamış olabilir. Sigara tiryakileri, bağışıklık sistemini etkileyen ilâç kullanımı, kanser, şeker, böbrek ve akciğer fonksiyonlarındaki bozukluğunu bulunanlar hastalığa daha çabuk yakalanabilirler.’’
Bakteriye karşı alınacak tedbirler
Prof. Dr. Karakoç, Lejyoner hastalığına karşı su depolarının ısıtılması ve deponun yıkanması, klorlanması, ozonlaması, yoğun ultraviyole ışığına maruz bırakılması gerektiğini belirterek, hastalığın en yaygın bulaşma yolunun binalardaki sıhhi tesisat ve klima tesisatı olduğunu bildirdi.
Büyük depo kullanımlarında özel olarak klorlama yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karakoç, şunları kaydetti: ‘’Depodaki su günde en az iki kez sirküle edilmelidir. Dışarıdaki depolar güneş ışınlarına karşı korunmalı ve reflektif boya ile boyanmalıdır. Su deposu bodrumda ise iyi havalandırılan bir bölgede olması gerekir. Depolar belli periyotlarla boşaltılıp, yıkanmalıdır. Duşlar, duş başlıkları ve musluklar rutin olarak temizlenmelidir.
Kullanma suyu filtreleri 1-3 ayda bir temizlenmelidir.’’
|