Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Yeni dönemde basın-Genelkurmay ilişkisi

Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’la şu yakınlarda ‘gizli bir görüşme’ yaptı mı, yaptıysa o görüşmeden bir ‘anlaşma’ çıktı mı?

Garip bir soru, ama Türkiye özelinde cevabı da hak ediyor. Asker-sivil ilişkilerinin herkes tarafından bilinen kurallara dayanmadığı, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında Dolmabahçe’de yapılan ‘gizli olmayan’ bir görüşmeden nice senaryolar çıkarılan bir ülke burası. “Cumhurbaşkanı adayı askerlerle gizlice görüştü mü?” diye sorulması bile, burada, önü açık nice yeni senaryolara dâvetiye çıkarma anlamı taşır.

Sorunun hak ettiği cevap Genelkurmay Başkanlığından geldi. Öfkeli bir üslupla kaleme alınmış cevap metninden, Abdullah Gül ile Org. Yaşar Büyükanıt’ın cumhurbaşkanlığı süreciyle ilgili ‘gizli bir pazarlık’ yapmadığı başka hiçbir anlama çekilemeyecek bir açıklıkta anlaşılıyor. Açıklamada, “Genelkurmay kimseyle gizli pazarlık yapmaz” denilmesi önemli.

Ancak daha da önemlisi, Genelkurmay’ın, bütün bu patırtıyı başlatan bir mülâkata tepki verme ihtiyacı duymasıdır. Denilen şu: “Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaç duyduğunda görüşlerini açık bir biçimde ve aracısız olarak kamuoyuyla paylaşmaktadır. Yayımlanan haberde iddia edildiği gibi, herhangi bir kişi veya kurumla tesis edilen üstü kapalı ilişkilerle bu tür haberlerin iletilmesi, Genelkurmay Başkanlığının çalışma yöntemleri içerisinde bulunmamaktadır.” TSK adına açıklama yapma yetkisinin Genelkurmay Başkanı’nda olduğu, onun da bu yetkiyi gerektiğinde 2. Başkan ve Genel Sekretere verdiği ayrıntısı da yer alıyor aynı metinde...

Yapılan açıklama ‘malumun ilâmı’ olarak görülebilir; ancak önümüzdeki döneme ışık tutabilecek yönleri bulunduğu için projektörleri üzerine çevirip bu bölümüne biraz daha yakından bakmakta yarar var.

Medyamızda ‘askere yakın’ diye bilinen yazarlar ve haberciler bulunuyor. Bir bölümü haber merkezlerindeki işbölümü gereği TSK’yı izleyen ‘savunma muhabirleri’ bunların; çoğunlukla TSK haberlerini onların imzasıyla okuyoruz. Bir de TSK içerisinde özel irtibatları olduğu bilinen, kimi asker-kökenli kimi sivil gazeteciler ve yazarlar var; bunların yazdıklarına da ‘kurum içinden bilgi’ değeri taşıdığı için önem veriliyor.

Genelkurmay’ın son açıklaması, bu ikinci kategorideki gazeteci ve yazarlara atfedilen değerin yersiz olduğunu kayda geçiriyor. Sorun da bu noktada başlıyor işte.

Bu hafta başı iki gazetede ‘kışlaya yakın’ bilinen iki gazeteciyle röportajlar yayımlandı. Hayli kıdemli olan gazeteci, ne zaman kafasında bir soru işareti belirse randevu alıp komutanlarla görüştüğünü, yıllar içerisinde kurduğu güvene dayalı ilişkinin bugün de sürdüğünü anlatmış kendisiyle yapılan röportajda. Konuya bu çerçeve içerisinde kendi sütununda da değindi aynı kıdemli gazeteci.

Genç olanı ise, 27 Nisan e-bildirisinden internet sitesine konulmadan yaklaşık iki saat önce haberdar edildiğini, bazı önemli ayrıntıları “Yaşar Paşa’nın her şeyi olan kişi” dediği birinden öğrendiğini söylüyor. Röportajda anlattıklarının bir bölümünü ‘akılcı çıkarsamalar’ saysak bile geri kalanını ‘içeriden aldığı bilgiler’ olarak görmek zorundayız.

TSK’ya yakınlık atfedilen gazetecilerin yansıttıklarında ‘abartı’ elbette olabilir, ama anlattıklarının bütünüyle ‘yalan’ olduğu söylenebilir mi? Bu denli büyük bir meslekî risk üstlenebileceklerini akıl pek almıyor. Belli ki, bunlar, TSK içindeki konumlarını bazı gazetecilerle ilişki kurarken kullanabilen kişilerle temastalar...

Esas yanlış olan da bu işte.

Genelkurmay Başkanlığını açıklama yapmaya zorlayan bu gelişme, ülkemizin en önemli kurumlarından birinin basınla ilişkilerini sağlam bir zemine oturtmamasından kaynaklanmış olabilir. Kimilerini nizamiye önünden geçirmeyen ilişki sistemi, bazılarına ‘kendilerinden biri’ olduğunu hissettirecek bir sıcaklık göstermiş besbelli. Bu ilişki tarzının zararını da kurum çekiyor.

Doğru olan, Genelkurmay’ın, ‘akreditasyon’ uygulaması dahil bütün basınla ilişkiler sistemini yeniden gözden geçirmesidir. Yeni bir döneme giriliyor, Genelkurmay da değişimin fazla uzağında kalmamalı.

Yeni Şafak, 22.8.2007

Fehmi KORU

23.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Freud’un teorileri ve manipülasyonlar demokrasisi

  Yeni dönemde basın-Genelkurmay ilişkisi

  “Biz 367’den, siz ‘halk seçsin’den vazgeçin”

  Disiplinsizlik


 Son Dakika Haberleri