|
|
|
İngiltere’de başörtülü polis |
İngiltere’nin Oxfordshire şehrinde 18 yaşındaki Müslüman genç kız Nadia Naeem, başörtüsüyle polislik yapıyor. Hürriyet’in haberine göre, üniforması ve başörtüsüyle sokaklarda devriye gezen genç kız, kıyafetinden ötürü tepki çekmiyor.
Ülkemizde “Her mesleğin bir üniforması var diye” diyerek yasağa bahaneler üretilirken, İngiliz Polis Teşkilâtının, başörtüsüne karşı gösterdiği hoşgörü dikkat çekiyor. Nadia, şüphelileri göz altına alma ve sorgulama gibi önemli görevleri yerine getiriyor.
|
18.08.2007
|
|
|
AİLELERE YARDIM EDİLSİN |
UNICEF Türkiye Temsilcisi Eddie McLaughney, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı yurt ve yuvalarda kalan çocukların 12 bininin ekonomik sebeplerle ailesinden ayrı kaldığını belirterek, ‘’Bizim önerimiz, bu çocukların masrafı için ailelere, ayda 200-250 YTL ödensin, çocuk ailesinden kopmasın’’ dedi.
Yurt ve yuvalarda barınan çocukların durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan UNICEF Türkiye Temsilcisi McLaughney, şunları söyledi:
‘’SHÇEK yuvalarında kalan 20 bin çocuktan 12 bini ekonomik sebeplerle ailesinden ayrı. Yuvalarda bu sebeple kalıyorlar. Bizim önerimiz, bu çocukların masrafı için ailelere 200-250 YTL ödensin ve bunu çocukların giderlerinde kullansınlar, çocuklar ailelerinden kopmasın. Ayrıca aileler için de aile eğitim programı, daha iyi ebeveyn olma programı kullanılsın istiyoruz. Bundan da faydalansınlar. Bizim yaptığımız da fon oluşturmak çalışmak, kurumları harekete geçirmek.’’
“ŞİDDET EN ÖNEMLİ SORUN’’
McLaughney, önemli çocuk hakları ihlâllerinden biri olan şiddete ilişkin ise ‘’TBMM Araştırma Raporununu verileri gibi bizim yaptığımız çalışmalar da ortaya koyuyor ki şiddet ailede başlıyor. Şiddetin temelleri kötü şekilde evde atılıyor. Şiddetin çözümüne ilişkin ne yapılacağı çok zor cevap bulunabilecek bir soru, çözümü de zor’’ diye konuştu.
Çocuklara yuvalarda bakmak yerine ailelere maddî yardım yapılmasına yönelik önerilerinin, çocuğun ailesinden şiddet görmesi ya da istismara uğraması durumunda geçerli olamayacağını anlatan McLaughney, böyle bir durumda çocuğun ve ailenin yapısının uzmanlar tarafından incelenmesi, eve dönmesi durumunda çocuğun nasıl bir ortamda kalacağının ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Çocuğun ailesinin yanında yetişmesinin ve eğitilmesinin araştırmalarla doğrulandığını ifade eden McLaughney, ailesine ya da topluma geri dönme imkanı olmayan çocukların kurumlara ait yuvalarda kalması gerektiğini belirtti.
McLaughney, yeni kurulacak hükümetten de, çocuk koruma programının geliştirilmesini ve iyileştirilmesini istediklerini dile getirdi.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
TÜSİAD: Gül’ün sözlerinin takipçisi olacağız |
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ‘’’Sayın Gül’ün bu görevi layıkıyla sürdüreceğine inanıyoruz’’ dedi.
Cumhurbaşkanı adayı AKP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine destek olunması çerçevesinde TÜSİAD’ı da ziyaret etti. TÜSİAD’ın Ankara’daki şubesine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile birlikte gelen Gül’ü, kapıda, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve yönetim kurulu üyeleri karşıladı. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin sonunda kısa bir açıklama yapan Yalçındağ, ‘’Tüm modern demokrasilerde olduğu gibi bir sivil toplum örgütü olarak görevimiz icraatı izlemek, gerekli eleştiri ve uyarıları yapmak olacaktır’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
MÜSİAD’dan tam destek |
Cumhurbaşkanı adayı ve Kayseri Milletvekili Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki destek ziyaretlerine devam ediyor. Bu çerçevede Gül, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat ve Yönetim Kurulu üyeleri ile görüştü.
Gül, MÜSİAD Ankara Şubesi’ndeki görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, derneğin sadece ekonomik konularla ilgilenmediğini, Türkiye’deki demokrasinin derinleşmesi ve pekişmesiyle ilgili çalışmaları olduğunu söyledi. Siyasi partiler ve sendikaların dışında bazı sivil toplum örgütlerini de ziyaret ettiğini anımsatan Gül, ‘’Şüphesiz ki, çok sayıda önemli sivil toplum örgütümüz var. Takdir edersiniz ki, böyle kısa bir sürede hepsini ziyaret etmem mümkün olmadı’’ dedi.
Bolat ve yönetim kurulu üyelerine TBMM’nin kendisini cumhurbaşkanı seçmesi durumunda nasıl hareket edeceğini anlattığını belirten Gül, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Anayasamızın temel ilkelerine nasıl bağlı olacağımı, Anayasamızdaki Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti ilkelerinden hareket edeceğimi... Yine Atatürk’ün işaret ettiği gibi, muasır medeniyetlerin üzerine ülkemizi taşıyabilmemiz için Türkiye’nin modernleşmesi, ekonomide güçlenmesi, demokrasinin çağdaş, gelişmiş ülkelerin demokrasilerinin standartlarına ulaşması, insan haklarının pekişmesi, temel hak ve hürriyetlerin en gelişmiş ülkelerdeki gibi olması ve Türkiye’de hukukun herkese eşit uygulanabilir bir hale gelmesi için çalışacağımı bütün milleti kucaklayacağımı, Anayasa’nın emri gereği şayet seçilirsem yapacağım yeminin gereği olarak bütün Türk Milletini temsil edeceğimden, bütün milleti kucaklaşacağımı, tarafsız olacağımı, herkese eşit mesafede olacağımı, bunları anlattım.’’
“İnsanlar daima şeffaftır”
MÜSİAD üyelerini de dinlediğini belirten Gül, ‘’Ümit ediyorum ki, tüm bunlar faydalı olmuştur. Söylediklerime inanarak konuşuyorum. Bunu bir kez daha ifade etmek isterim. Ben şuna da inanan bir insanım; insanlar daima şeffaftır. Bir kez rol yaparsınız, iki kez rol yaparsınız. Sizin ne olduğunuz, nasıl hareket edeceğiniz bunlar gayet açık seçik bir şekilde görülür. Bütün söylediklerim ilk yaptığım basın toplantısında sizlerle paylaştığım hususlar. Bunlar inandığım konulardır. Şayet TBMM beni cumhurbaşkanı seçerse bu doğrultuda hareket etmek için bütün gücümü kullanacağım, bütün gayretimi sarf edeceğim’’ diye konuştu.
Abdullah Gül’e MÜSİAD ziyaretinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya, AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve AK Parti Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin eşlik etti.
MÜSİAD’tan tam destek
Bunun yanısıra MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat da MÜSİAD olarak Cumhurbaşkanı adayı AKP Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’e, Cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklerinin tam olduğunu bildirdi. Bolat, konuşmasının sonunda TBMM’nin cumhurbaşkanlığı seçimini başarıyla tamamlayacağını da sözlerine ekledi.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
Jest mi, rest mi? |
Cumhurbaşkanı Sezer’in, 60. Hükümet listesini, yeni cumhurbaşkanının onaylaması gerektiğini gerekçe göstererek reddetmesi medyada tartışılıyor.
Sezer’in bu tavrını “jest” olarak değerlendirenlere karşılık, Hürriyet’ten Ahmet Hakan, “Bu olsa olsa, Sezer’in AKP ile ilişkilerinde sayısız kez denediği, ‘Bir memnuniyetsizliğin dışavurumu’ olayının yeni bir örneğidir” sözleriyle, Star’dan Mehmet Altan da “Eğer böyle bir jest söz konusuysa, Sezer’in görev süresini çoktan doldurduğu halde oturduğu makamında ‘giderayak’ hiçbir atamayı da imzalamaması gerekmez mi?” sorusuyla eleştirdi.
|
18.08.2007
|
|
|
İlk tur Pazartesi’ye |
Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuru süresi yarın saat 24.00’te sona erecek. Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu 20 Ağustos Pazartesi günü yapılacak.
TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunun yapılacağı 20 Ağustos Pazartesi günü bir sonuç alınamaması durumunda 2. tur 24 Ağustos Cuma günü gerçekleştirilecek. Bu turda da cumhurbaşkanı seçilemezse 3. tur 28 Ağustos Salı, 3. turdan da sonuç alınamaması durumunda cumhurbaşkanı seçiminin son turu 1 Eylül Cumartesi günü yapılacak.
Cumhurbaşkanı seçilmek için ilk iki turda en az 367 oy almak gerekiyor. 3. turda ise TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun (276) oyunu almak cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli olacak. Bu turda da hiçbir adayın bu sayıya ulaşamaması halinde en çok oyu alan iki aday 4. turda yarışacak.
Son turda da adaylardan biri 276 oy alamaması durumunda TBMM derhal seçime gidecek. Meclis, cumhurbaşkanı seçimi yapılacak günlerde saat 15.00’de toplanacak.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
Depremde ölenlere duâ ve mevlid |
Marmara Depremi’nde hayatlarını yitirenler, İzmit ve Gölcük’te de düzenlenen törenlerle anıldı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 17 Ağustos 1999 tarihinde merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğündeki depremde ölenler için Kocaeli Fuar Alanı’nda anma etkinliği düzenledi. Güneş Sahnesi’nde düzenlenen anma etkinliği, deprem şehitleri anısına 1 dakikalık saygı duruşu ve ardından İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Kur'ân-ı Kerim okunan anma etkinliğinde bir konuşma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, depremde vefat edenleri rahmetle andıklarını söyledi.
Kocaeli Depremzedeler Derneği, kimi sivil toplum örgütleri ve sendika temsilcileri de depremde ölenleri andı. Merkez Bankası Kocaeli Şubesi önünde toplanan depremzedeler, ‘’İzmit uyuma, depremi unutma, unutturma’’ sloganı atarak ve düdük çalarak Anıtpark’a yürüdü.
Fenerlerle yaklaşık 2 kilometre yürüyen depremzedeler, daha sonra Anıtpark’taki Deprem Anıtı önünde saat 03.02’de bir dakika saygı duruşunda bulundu.
Öte yandan, 5 bin 383 kişinin öldüğü Gölcük’te de deprem şehitleri için anma töreni düzenledi.
|
/ İZMİT-GÖLCÜK
18.08.2007
|
|
|
17 Ağustos unutulmasın |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’17 Ağustos, depremle yaşamayı öğrenebilmemiz için bize sorumluluklarımızı sürekli hatırlatan bir tarih olmalıdır’’ dedi.
Toptan, yayınladığı mesajda, aradan geçen süreye rağmen depremin zihinlerdeki tazeliğini koruduğunu belirtti. Toptan, depremden sonra halkın gösterdiği büyük dayanışma ve duyarlılığın tüm dünyaya örnek olduğunu ifade etti.
|
18.08.2007
|
|
|
Depreme hazır mıyız? |
İstanbul Valiliği Afet Koordinasyon Merkezinden Sorumlu Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu, İl Afet Yönetim Planına göre yıkıcı bir deprem yaşanması halinde hava ulaşımına ağırlık verileceğini belirterek, kentteki şahıs ve özel kurumlara ait helikopterleri tespit ettiklerini, gerek duyulması halinde bunlara el konulabileceğini bildirdi.
Karahasonğlu, yaptığı açıklamada, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara depreminde İstanbul’da 81 binanın enkaz haline geldiğini, 41 bin 284 konut ve iş yeri ile bin 793 kamu binasının hasar gördüğünü, 18 bin 162 ailenin geçici barınmaya muhtaç kaldığını hatırlatarak, afetzede vatandaşlara yapılan yardım ve verilen kredi miktarının da 34 bin 561 YTL (50 milyon dolar) olduğunu söyledi.
Kocaeli’nde deprem sonrasında yaşanan en büyük sıkıntının haberleşme ve bilgi alışverişi olduğunu anımsatan Karahasanoğlu, bu amaçla İstanbul Valiliği bünyesinde yeni bir Afet Yönetim Merkezi binası yapıldığını ve ‘’Afet FM’’ radyosunu kurduklarını belirtti.
Karahasanoğlu, 12 Kasımda yayına başlaması planlanan radyonun genelde afet konusunda eğitici yayınlar yapacağını, deprem veya başka bir afetin yaşanması durumunda ise bilgilendirici ve yönlendirici hizmet vereceğini, ayrıca radyo ile doğru haberler verilerek dedikodu haberlerinin son bulacağını vurguladı.
Adem Karahasanoğlu, uzmanlara göre İstanbul’da 30 yıl içinde 7 ve üzerinde bir deprem yaşanması ihtimalinin yüzde 47-77 arasında olduğunu dile getirerek, ‘’Bir depremde enkaz altında kalanlara ilk yardımı evinden sağlam çıkan komşuları yapacak. Yürütülen Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) projesi bu anlamda büyük önem taşıyor’’ dedi.
İstanbul’da kentin 250 noktasına ‘’deprem konteynerleri’’ yerleştirildiğini ifade eden Karahasanoğlu, bu sayının 2008 yılına kadar 500’e çıkarılacağını bildirdi.
Karahasanoğlu, diğer önemli projenin de İstanbul Sismik Riski Azaltma ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP)’’ olduğunu belirterek, projenin, Türkiye’de afet öncesi risk azaltıcı ilk proje olma özelliği taşıdığına dikkat çekti.
KAMU BİNALARI GÜÇLENDİRİLECEK
Karahasanoğlu, İSMEP kapsamında kentte kamu binalarının güçlendirilmesi çalışmalarının da sürdürüldüğünü hatırlatarak, 2010 yılına kadar kentte 598’i okul toplam 840 kamu binasının güçlendirileceğini veya yıkılıp yeniden yapılacağını bildirdi.
Adem Karahasanoğlu, oluşturulan İl Afet Yönetim Planına göre deprem gibi yıkıcı bir afet olması durumunda hava ulaşımına ağırlık verileceğini vurgulayarak, ‘’Kentteki kişi ve özel kurumlara ait helikopterleri tespit ediyoruz. Deprem durumunda bedelleri daha sonra ödenmek üzere el konulacak helikopterler, arama kurtarma ekiplerini olay mahalline sevk edilmeleri ve yaralıların taşınması amacıyla kullanılacak. İstanbul Valisinin böyle bir durumda el koyma yetkisi var. Zaten kimsenin de itiraz edeceğini sanmıyorum.’’
ÇIKARMA GEMİLERİ DEVREYE GİRECEK
Karahasanoğlu, deniz ulaşımına da büyük önem verildiğini dile getirerek, hem hava hem deniz yolunun kullanımı konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri ile birliktelikleri olduğunu kaydetti. Vali Yardımcısı Karahasanoğlu, ‘’Yıkıcı bir depremde iskeleler kullanılamaz hale gelirse TSK’ya ait çıkarma gemileri ile arama kurtarma ekipleri ve yaralılar taşınacak ve bazı gemiler yüzer hastane haline getirilecek’’ dedi.
|
/ İSTANBUL
18.08.2007
|
|
|
Elmadağ hafif sallandı |
Ankara’nın Elmadağ ilçesinde tam da 17 Ağustos gecesi hafif şiddette bir deprem meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, saat 00.20’de merkez üssü Ankara’nın Elmadağ ilçesi olan 3.8 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Depremde herhangi bir hasar meydana gelmedi. Deprem, Ankara merkezde de hissedildi.
|
18.08.2007
|
|
|
Gece 03.02'de anma töreni yapılıdı |
Marmara Depremi’nde yaşamlarını yitirenler, Adapazarı’nda, depremin yaşandığı saat 03.02’de anıldı. Depremde 12 yaşındaki kızı Tuğba’yı yitiren acılı anne Firdevs Akgül (45), kızının fotoğrafına sarılarak gözyaşı döktü.
Akgül, yaptığı açıklamada, kızının daha ömrünün baharında hayata gözlerini yumduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kaçak yapılaşma nedeniyle kaybettim ben kızımı. 2 katlı bir evde oturuyorduk ama yolun karşısındaki 5 katlı apartman bizim üzerimize yıkıldı. Ailece enkazda kaldık. Maalesef kızımızı kaybettik. Oğlum, eşim ve ben enkazdan yaralı olarak kurtulduk. İşin en acı olan yanı ne biliyor musunuz? Biz sesimizi ne kadar duyurmaya çalışsak da acımız dinmiyor. Kızımı kaybetmemin üzerinden 8 yıl geçti, çok üzgünüm.’’
Sakarya Sivil Savunma ekiplerinin de katıldığı Atatürk Kültür Merkezi önündeki törene katılan yaklaşık 30 kişilik grup, depremde ölenler için saygı duruşunda bulundu.
|
/ ADAPAZARI
18.08.2007
|
|
|
Cep telefonu vergilerine tepki |
Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, cep telefonunun günümüzde bir ihtiyaç haline geldiğini, bu sebeple özel iletişim vergisi alınmaması gerektiğini bildirdi.
Göktaş, yazılı açıklamasında, depremlerin ardından cep telefonlarına bir takım vergilerin getirildiğini ve bunların hala yürürlükte olduğunu hatırlatarak, uygulamaya son verilmesini istedi. Günümüzde cep telefonun bir ihtiyaç haline geldiğini ve böyle bir konuda özel iletişim vergisinin olmaması gerektiğini ifade eden Göktaş, açıklamasına şöyle devam etti:
‘’KDV, özel iletişim vergisi ve eğitime katkı payı derken faturalar vatandaşlarımıza neredeyse yüzde 50 farklı olarak yansıyor. Bir cep telefonu kullanıcısı olurken ilk etapta 24,15 YTL ÖTV, ardından ilk abonelikte telsiz ruhsatname ücreti adı altında 10 YTL daha ödeyen vatandaşın ödeyeceği vergiler bunlarla da bitmeyip, telsiz kullanım ücreti olarak her yıl 10 YTL 12 eşit taksitle alınıyor.’’
|
/ MERSİN
18.08.2007
|
|
|
Komşu da erken seçime gidiyor |
Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, reformların sürekliliğinin sağlanması için 16 Eylül tarihinde seçim kararı alındığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas ile görüşen Karamanlis, erken genel seçime gitmek için parlamentonun feshini istedi. Görüşme sonrasında açıklama yapan Karamanlis, hükümetin 3.5 yılı aşkın görev süresinde birçok alanda başarılı çalışmalar yaptığını kaydetti. Yunanistan’da, 4 yıllık dönem için seçilen parlamentonun normal görev süresi 8 Mart 2008’de tamamlanıyordu.
|
/ ATİNA
18.08.2007
|
|
|
Ulusal afet politikası lâzım |
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil, “doğru temellere ve planlamaya dayalı ulusal afet politikası oluşturulmasını’’ istedi.
Tamaylıgil, Marmara depreminin 8. yılı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, hükümeti eleştirerek, şunları kaydetti: ‘’Deprem konusunda araştırma ve uyarılar yapan bilim adamlarının ortaya koyduğu projeler için kaynak bulamayan yönetim, seçim propaganda döneminde bina teslim törenlerini görkemli mitinglere dönüştürmek için kaynak bulmakta zorlanmamıştır. Gerek iktidar gerekse yerel yönetimler, seçim propagandası için gösterdikleri çabayı olası depremi önlemek için aynı kararlılıkla ortaya koymamaktadır. AKP’nin deprem konusunda ‘en önemli icraatı’ ne yazık ki Ulusal Deprem Konseyi’ni lağvetmek olmuştur. Bu arada 2002 yılında hazırlanan ve Başbakanlığa gönderilen Yapı Denetim Tasarısı ise aradan 5 yıl geçmiş olmasına rağmen çıkarılmadı.’’
Deprem konusundaki önlemlerin kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini anlatan Tamaylıgil, açıklamasında, ‘’Hükümeti acilen doğru temellere ve planlamaya dayalı ulusal afet politikasını oluşturarak gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya ve göz göre göre ülkemizi afetlere teslim etmemeye çağırıyorum’’ ifadesine yer verdi. Öte yandan, Koop-İş’ten yapılan açıklamada ise ‘’Marmara depreminde yaşananlardan ders çıkarılmadığı’’ öne sürülerek, kaliteli yapı üretimi için getirilen kurallara rağmen birçok yerde deprem olmadan bile yıkılan binalar bulunduğu görüşüne yer verildi.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
Eğitimcilerin sabrı taştı |
Eğitimcilerin % 90.5’inin yoksulluk, % 11.5’inin açlık sınırı altında ücret aldığına dikkat çeken Yard. Doç. Dr. Hanefi Bostan, “Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Vakit eğitim çalışanının sesini duyma vaktidir” dedi.
İstanbul’daki eğitim çalışanlarının sorunlarını tesbit etmek amacıyla yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıklayan Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, artık seslerinin duyulmasını istedi. İstanbul ilinde, 288 bayan ve 952 erkek olmak üzere 1240 eğitim çalışanı ile yaptıkları anket sonucunda ulaştıkları verileri aktaran Bostan, “Eğitim çalışanlarının %75.6’lık bölümünün aile nüfusu 4 ilâ 5 kişiliktir ve %37’si tek maaşla geçimlerini sağlamak durumunda bulunmaktadır” dedi.
Sadece mesleklerini yapmaları karşılığında eğitimcilerin ellerine geçen ücretlerin sefalet düzeyinde olduğunu belirten Bostan, “Çünkü genel olarak % 90.5’i Yoksulluk Sınırı’nın ve en alt kesim olan %11.5’lik dilim ise, Açlık Sınırı’nın altında ücret almaktadır. %78.4’ünün banka kredisi ya da kredi kartı borcu bulunmaktadır. Bunun anlamı ise her beş eğitim çalışanın yaklaşık dördü hayatını borçlanarak sürdürmek zorunda olduğudur” şeklinde konuştu.
Bostan, iktidarın kendileriyle toplu görüşme yapacaklarını da hatırlattığı konuşmasında, en azından eğitimcilerin maaşlarının % 25-30 açık verme durumunun bitirilmesini beklediklerini dile getirdi.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
18.08.2007
|
|
|
Diplomalı işsizler artıyor |
DİSK tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de üniversite mezunu çalışabilir nüfusun yüzde 29’u ekonominin dışında kalıyor.
AB ülkelerinde ise bu oran yüzde 16 seviyesinde bulunuyor. DİSK-ARGE tarafından yapılan araştırmada, AB ülkelerinde ve Türkiye’de eğitim düzeyi ile işsizlik arasındaki ilişki karşılaştırıldı. Araştırmada, AB ülkelerinin 1997 yılında oluşturdukları Avrupa İstihdam Stratejisi (Lizbon Bildirgesi) ile istihdam oranlarını 2010 yılına kadar yüzde 70’e çıkarma hedefini önlerine koydukları belirtildi. AB’ye üye 27 ülkenin istihdam oranının şimdiden 65’i bulduğu belirtilen araştırmada, ‘’Türkiye’nin bu hedefin oldukça uzağında kaldığı ve 15 yaş üstü çalışabilir nüfusun yarısından fazlasının iş gücünün dışında kaldığı’’ kaydedildi.
Türkiye’de her 100 kişiden sadece 46’sının istihdam edildiği ifade edilen araştırmada, ‘’Aynı göstergeyi nitelikli iş gücü sayılabilecek üniversite mezunlarına göre incelediğimizde de aynı sonuç çıkmaktadır. Türkiye’de üniversite mezunu çalışabilir nüfusun yüzde 29’u ekonominin dışındayken, AB ülkelerinde bu oran yüzde 16’’ denildi.
İŞSİZLİĞİN SEBEPLERİ
Kültürel ve sosyal sebepler bir tarafa bırakılıp, soruna sadece iş gücü talebi ve arzı açısından bakıldığında bu durumun muhtemel iki sebebi olabileceğine yer verilen araştırmada, bunlardan birincisinin ‘’ekonominin, nüfus artışı ve göç gibi sebeplerle artan iş gücü talebini emme kapasitesinin bulunmaması’’, ikincisinin ‘’Türkiye’deki 15-65 yaş arası çalışma çağında bulunan nüfusun istihdam edilebilir vasıflara sahip bulunmaması’’ olarak gösterilebileceği belirtildi. Araştırmada, ‘’Bu sebeplerden birincisine yönelmek doğrudan Türkiye’de bugüne kadar uygulanan ekonomik politikaların eleştirisini gerektirdiği gibi sermaye sahibi kesimlerinde çalışma biçimlerini sorgulamaya tutacaktır. Herhalde bu sebeple olsa gerek, istihdam ve işsizlik sorunlarının ele alındığı her toplantıda eğitim tek çıkış yolu olarak gösterilmekte ve birinci sebepten böylelikle uzak durulmaktadır’’ değerlendirmesinde bulunuldu.
“ÜNİVERSİTE MEZUNU OLMAK DA
DURUMU DEĞİŞTİRMİYOR”
AB ülkelerindeki verilerin eğitim düzeyi ilerledikçe işsizliğin azaldığı belirtilen araştırmada, şunlar kaydedildi:
‘’AB ülkelerinde ilköğretim seviyesindekiler arasında işsizlik oranı yüzde 12 civarındayken, üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı belirgin bir düşüşle yüzde 4,6’ya inmektedir. Oysa Türkiye eğitim ile çalışma hayatı arasında bir kopukluk sözkonusu. Eğitim düzeyinin yüksek olması ne işin niteliğini ne de işsizliği belirliyor. AB ülkelerinde eğitim ile işsiz sayısı arasında ters yönlü bir ilişki gözlemlenebilirken, Türkiye’de böyle bir ilişki yok. Avrupa’da eğitim artarken işsizlik azalıyor. Bu süreç Türkiye’de aynı biçimde ilerlemiyor. Türkiye’de ortaokul ve ilköğretim mezunlarının yüzde 13’ü işsiz, üniversite mezunu olmak da durumu değiştirmiyor. Türkiye’de lise mezunlarının yüzde 13’ü, üniversite mezunlarının yüzde 10’u işsiz.’’
Araştırmada, eğitim ve istihdam arasındaki kopukluğun sebepleri ‘’Üretimin düşük katma değerli, emek yoğun işlerde yoğunlaşması sebebiyle nitelikli emek ihtiyacı artmaması’’ ve ‘’Üniversiteler de dahil olmak üzere eğitimin ülke ihtiyaçlarına göre şekillendirilmemesi’’ olarak gösterildi.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
Meclis partilere dar geldi |
23. Dönem Parlamentosunda 4 parti grubunun bulunması, oda sıkıntısına sebep oldu. Bir ihtisas komisyonunun toplantı odası 3’e bölünerek, 2 komisyon başkanı için makam odası ve sekreteryası olarak kullanılacak.
AKP ve CHP gruplarına MHP ve DTP gruplarının eklenmesiyle, 23. Dönemde grup sayısı 4’e çıkan Parlamento’da grupların çalışacağı yerler belli olurken, bazı ihtisas komisyonlarının yerlerinde de değişiklikler yapıldı.
AKP Grubu, geçen dönemde de kullandığı ana binadaki 2. katta yer alan bölümde çalışmalarını sürdürecek. 5 grup başkanvekilinden 4’ü değişen AKP’de, yeni seçilen grup başkanvekilleri odalarına yerleşti. Grup başkanvekillerinden Nurettin Canikli, eski grup başkanvekillerinden Faruk Çelik’in, Bekir Bozdağ Eyüp Fatsa’nın, Mustafa Elitaş Salih Kapusuz’un, Nihat Ergün de İrfan Gündüz’ün odasını kullanacak. CHP Grubu da yine ana binada 2. katta bulunan bölümü kullanacak. Geçen dönemde de grup başkanvekili olan İzmir Milletvekili Kemal Anadol eski odasını kullanırken, yeni seçilen grup başkanvekili, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, eski grup başkanvekili Ali Topuz’un odasına yerleşti. CHP eski Grup Başkanvekili Haluk Koç’un odası ise CHP’ye 3. grup başkanvekili verilme ihtimaline karşılık boş tutuluyor.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
DTP odasına yerleşti |
Parlamento’ya bağımsız milletvekilleriyle girip grup kuran DTP de 23. Dönemde TBMM Dilekçe Komisyonunun ana binada 1. katta kullandığı bölüme yerleşti.
DTP’ye, Dilekçe Komisyonunun odalarının yanı sıra eski TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç’ın odası da tahsis edildi.
|
18.08.2007
|
|
|
DSP’nin de yeri var |
TBMM’ye CHP listelerinden 13 milletvekiliyle giren DSP ise Halkla İlişkiler Binası A Blok’ta, geçen dönem DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın kullandığı makam odası ve sekreteryasında çalışacak.
|
18.08.2007
|
|
|
MHP, ANAVATAN’ın yerini kullanacak |
MHP Grubu ise geçen dönem Anavatan Partisinin kullandığı, ana binada 2. katta yer alan odalara yerleşti.
Yeni dönemde, eski TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ile eski TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy’un odaları da MHP Grubuna tahsis edildi.
|
18.08.2007
|
|
|
MHP’nin köşk adayı Çakmakoğlu |
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanı Adayı Kayseri Milletvekili Sebahattin Çakmakoğlu oldu.
Çakmakoğlu, AK Parti’nin Kayseri Milletvekili Gül ile yarışacak. Eski Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu 22 Temmuz’daki seçimlerde MHP’nin Kayseri’den tek milletvekili olarak Meclis’e girmişti. Bu durumda TBMM’de yapılacak Köşk oylamasında iki Kayserili milletvekili yarışacak. AKP’nin adayı Abdullah Gül de Kayseri milletvekili olarak cumhurbaşkanlığına aday gösterilmişti.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
Partilerde kongre dönemi |
Genel başkanlıktan istifa ederek seçimlere bağımsız aday olarak katılan Ahmet Türk, Ufuk Uras ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun yeniden partilerine dönmesinin ardından, DTP, ÖDP ve BBP kongreye gidiyor.
Kongresini ilk toplayacak parti BBP olacak. BBP, 3. Olağanüstü Kongresini 19 Ağustos Pazar günü Sürmeli Otel’de yapacak ve kongreye, Muhsin Yazıcıoğlu, tek genel başkan adayı olarak girecek. DTP de Parti Meclisi üyelerinden oluşan bir kongre hazırlık komisyonu oluşturdu. Komisyon, kongre takvimini ve çalışmalarını belirleyecek. DTP, 2. Olağanüstü Kongresini Eylül ayında yapmayı planlıyor. Bu hafta sonu Parti Meclisini toplayarak, seçim sonuçlarını değerlendirecek ÖDP’de de kongre takvimi belirlenecek. ÖDP de DTP gibi kongresini Eylül ayında gerçekleştirecek.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
İşsizlerin gözü büyük şehirlerde |
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) hazırladığı raporda 24 yılda 6 milyon kişiye istihdam sağlayan Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) hedefini yakalaması için 2010’a kadar 14 milyon kişiye istihdam sağlaması gerektiği vurgulandı.
İSMMMO tarafından hazırlanan ‘’İşsizliğin Göç Haritası’’ raporu açıklandı. Odanın, TÜİK, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ve Dünya Bankası’nın 2006 tarihli verilerinden hazırladığı rapora göre, 1980 yılında 15,7 milyon olan istihdam, 24 yılda ancak 21,7 milyon kişiye çıkarken, bunun sonucu olarak da ülkedeki istihdam oranı yüzde 44’te kaldı.
Bu oranın dünyadaki en düşük istihdam düzeyleri arasında yer aldığı ve AB ülkelerinde bu oranın ortalaması yüzde 65’i bulduğu kaydedildi.
Rapora göre, 1980- 2004 yılları arasında, Türkiye’de çalışma yaşındaki nüfus 23 milyon artmasına karşın bu dönemde sadece 6 milyon kişiye iş yaratılabildi. 24 yılda, 2004’e kadar toplam 6 milyon kişiye istihdam oluşturan Türkiye’nin AB Devlet ve Hükümet Başkanlar Konseyi’nce belirlenen Lizbon hedefini yakalaması için 2010’a kadar 14 milyon kişiye istihdam alanı oluşturması gerektiğine dikkat çekildi.
Rapora göre, işsizlik sorununu çözemeyen Türkiye’den göçün en büyük nedenlerinden biri de istihdam arayışı oldu. Raporda, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana ve Mersin’in hala işsizlere umut vaat eden kentlerin başında geldiği belirtildi. Yoğun göç alan kentlerin başında yer alan İstanbul, 2004 ile 2006 yılları arasında 359 bin kişiye istihdam oluşturmasına rağmen 467 bin olan resmi işsiz sayısını sadece 1000 kişi azaltabildi. 2007 yılının başında kentteki işsiz sayısı ancak 466 bine geriledi.
PATLAMA YAPAN ŞEHİRLER
Rapora göre, ülke genelinde 2000 yılında 1 milyon 497 bin olan işsiz sayısı 2007 yılının Ocak, Şubat ve Mart döneminde 1,3 milyon kişi artarak 2 milyon 796 bine ulaştı.
2000 yılında 21 milyon 581 bin kişiye istihdam oluşturulurken, 2007 yılının mart ayı itibarıyla bu rakam 183 bin kişi azalarak, 21 milyon 398 bine indi. 3 yıl içinde ülke genelinde istihdamı gerileyen il sayısı 38’e ulaştı. Diğer illere göre ‘’en çok göç veren’’ iller Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 14 şehir oldu.
|
/ İSTANBUL
18.08.2007
|
|
|
Mardin, turizmin gözdesi |
Mardin’deki turizm potansiyelini keşfeden yatırımcılar otel açmak için sıraya girdi.
Ortalama her yıl 500 ile 700 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği 7 bin yıllık tarihi şehir, kültürel yapısı ve mimarî dokusu ile gondolları ile meşhur İtalya’nın Venedik ve Beyrut’un ünlü Kudüs şehrinden sonra dünyanın üçüncü sit alanı içinde yer alıyor.
|
/ MARDİN
18.08.2007
|
|
|
Kendi okullarını kendileri yaptırıyor |
Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Koçlu köyünde köy halkı mevcut okulun yetersiz gelmesi sebebiyle köy muhtarının öncülüğünde okul yaptırıyor.
246 hanesi bulunan ve 1150 nüfusu sahip köydeki okulun çok eski olduğunu söyleyen Koçlu Köyü Muhtarı Ali Palıt, “Koçlu köyü sakinleri olarak 12 derslikli yeni bir okul yapmaya karar verdik. Okul muhtarlığın köy bütçesi ve köylülerin desteğiyle inşaatına başlanan okulumuzu 20072008 eğitim öğretime yetiştirmeye çalışıyoruz’’ dedi.
|
/ OSMANİYE
18.08.2007
|
|
|
İstanbul’da işgücü artsa da işsiz sayısı azalmıyor |
Rapora göre, 2006 yılında 3 milyon 677 bin kişiye istihdam sağlayan İstanbul, yurdun pek çok şahirdeki işsiz için ‘’çekim merkezi’’ oldu. 2004 yılında şehrin 3 milyon 784 bin kişilik iş gücü 2006 yılında göçün de etkisiyle 4 milyon 143 bine yükseldi.
İş gücüne 359 bin yeni katılım gerçekleşti. Bu arada, 2004 yılında 467 bin olan işsiz sayısı 2006 yılına gelindiğinde ancak 466 bine gerileyebildi.
Diğer bir ifadeyle, ancak iş gücüne yeni katılanların sayısı kadar istihdam oluşturulmuş oldu. Şehrin işsiz sayısı değişmedi. İstanbul’un işsizlik oranı yüzde 11’lerde seyretmeye devam etti. İstihdam şehrin işsizlerine bile yetmeyince, çareyi geri dönmekte bulan, ancak parası olmayanlar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi kampanya başlattı.
Bu kapsamda, 2007 yılının ilk beş ayında Diyarbakır’a 14 ailenin, Hatay’a 13 ailenin, Adana, Samsun ve Ordu’ya 11 ailenin, Tokat’a 10 ailenin, Kahramanmaraş ve Gaziantep’e 9 ailenin, Malatya ve Mardin’e de 8 ailenin geri dönmeleri sağlandı. Belediyenin 2007 yılının ilk beş ayında eşyalarıyla birlikte memleketlerine geri gönderdiği İstanbul’a göç etmiş aile sayısı toplamda 229’a ulaştı.
|
18.08.2007
|
|
|
Hayme Ana’yı anma hazırlıkları sürüyor |
Kütahya’nın Valisi Şükrü Kocatepe, Domaniç ilçesine bağlı Çarşamba köyünde 2 Eylülde düzenlenecek, ‘’Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenlikleri’’ne ilişkin hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu bildirdi.
Kocatepe, şenliklerin sorunsuz ve en iyi şekilde yapılabilmesi için çalışıldığını söyledi. Kocatepe, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin ninesi, Ertuğrul Gazi’nin annesi olan ve Domaniç’te türbesi bulunan Hayme Ana’nın, Türk tarihi açısından önemli bir şahsiyet olduğunu belirtti.
|
/ KÜTAHYA
18.08.2007
|
|
|
Kapalıçarşı esnafı sigarayı bırakacak |
Kapalıçarşı Esnafları Derneği, Türk Kalp Vakfı ve I Quit Smoking (IQS) tarafından düzenlenen ‘’Sağlıklı Hizmet, Sağlıklı Esnaf’’ projesi kapsamında çarşı esnafının sigarayı bırakmasının sağlanması amaçlanıyor.
Kampanyanın tanıtımı için Kapalıçarşı’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Dernek Başkanı Hasan Fırat, Kapalıçarşı’nın toplam 68 caddesinde 3 bin 600’den fazla dükkanda faaliyet gösteren 25 bin esnafın, yoğun çalışma temposu içerisinde sağlığına zaman ayıramadığını gördüklerini, bu sebeple sağlık hizmetini tüm çarşı esnafının ayağına götürme kararı aldıklarını söyledi. Fırat, ‘’Sağlıklı Hizmet, Sağlıklı Esnaf’’ başlığını taşıyan proje kapsamında ‘’sigaradan kurtulmak’’, ardından ‘’kalp ve damar tarama tetkikleri’’ ve son olarak da ‘’Kapalıçarşı’ya tam teşekküllü bir hastane ve ambülans kazandırmak’’ hedefinde olduklarını dile getirdi.
|
/ İSTANBUL
18.08.2007
|
|
|
Hasta ve yakınlarına ücretsiz otel hizmeti |
Kayseri’de faaliyet gösteren Melikgazi Hizmet Vakfı’nın, hasta ve yakınlarının konaklayıp her türlü ihtiyaçlarının ücretsiz olarak karşılandığı Karamancı misafirhanesinde günlük 125 kişiye hizmet verdiği bildirildi.
Melikgazi Sağlık Vakfı Başkanı Ahmet Hasyüncü, bir kaç yıl önce hastane koridorlarında yatan hasta ve yakınlarının dramını gazetelerden okuduklarında vakıf olarak bu konumdaki insanların mağduriyetlerini giderebilmek için Erciyes Üniversitesi (EÜ) ile işbirliği yaparak Hisarcık beldesindeki Karamancı Sağlık Ocağı binasına misafirhane açtıklarını söyledi.
Vakıflarının amacının fakir ve yardıma muhtaç hasta ve yakınlarının her türlü ihtiyacını karşılamak olduğunu da belirten Hasyüncü, şöyle devam etti: ‘’Bizim öncelikli hedefimiz yolda kalmış, imkânı olmayan hasta ve yakınlarının konaklama, yeme içme ve sair ihtiyaçlarını karşılamak. Bu konuda Erciyes Üniversitesi ile işbirliği yaparak Hisarcık beldesindeki Karamancı Sağlık Ocağı’nın 3 katında misafirhane oluşturduk. Burada insanlar yatıp, 3 öğün yemek, çamaşır, banyo ve ütü gibi ihtiyaçlarını hiçbir ücret vermeden karşılayabiliyorlar. Biz de bu insanları Erciyes Üniversitesi ve Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden otobüs ve minibüslerle alıp misafirhaneye getiriyoruz, sabahları tekrar hastanelerine götürüyoruz. İlk yıllarda 55-60 olan yatak kapasitemizi şu anda 125’e çıkardık. Hedefimiz hasta ve yakınlarının her türlü ihtiyacını karşılamak.’’
|
/ KAYSERİ
18.08.2007
|
|
|
Otobüs şoförlerine alkol kontrolü |
Halen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bünyesinde faaliyet gösteren Nilüfer Turizm, tüm kalkış noktalarına dağıttığı alkolmetrelerle yola çıkmadan önce tüm kaptanları alkol kontrolünden geçiriyor.
Yola çıkmadan hemen önce alkolmetrelere üfleyen kaptanlar, ancak ‘0’ değer ekranda gözükmesi halinde yola çıkma izni veriliyor. Bilgisayarlı ve yazıcılı olan yeni alkolmetrelerde kontroller hafızaya kayıt ediliyor.
|
/ BURSA
18.08.2007
|
|
|
Öğretmen, düğün parasını kaptırdı |
Adana’da, bir öğretmen düğün yapmak için biriktirdiği parayı kapkaççılara kaptırdı. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde matematik öğretmenliği yapan Cuma Ali Arıkan (26) Adana’nın merkez Yüreğir ilçesinde, İş Bankası Karşıyaka Şubesi’nden kendisine ait 7 bin 500 YTL çekti.
Arıkan, siyah poşetin içine koyduğu para ile evine dönerken Köylü Garajı civarında motosikletli iki kapkaççının saldırısına uğradı.
Arıkan’ın elindeki poşeti alan kapkaççılar, hızla olay yerinden uzaklaştı. Uzun süre motosikletli iki kapkaççıyı kovalayan Arıkan, “Düğün yapacaktım, parayı da o sebeple çektim. Şimdi ne yapacağımı bilemiyorum.” diyerek yakındı. Polis, kapkaç olayının aydınlatılması için çalışmalarını sürdürüyor.
|
/ ADANA
18.08.2007
|
|
|
Ankara’nın suyu Gerede’den |
Ankara’nın 2011-2027 yılları arasındaki su ihtiyacını karşılaması öngörülen Gerede sisteminden Ankara’ya yılda 210 milyon metreküp su verilebilecek.
Devlet Su İşleri (DSİ) 5. Bölge Müdürü Halit Uzunkaya, Mart 2007’de hazırlanan hidroloji raporuna göre Gerede sisteminde çevrilebilecek su potansiyelinin yılda 265.90 milyon metreküp olduğunu bildirdi. Uzunkaya, ASKİ Genel Müdürlüğü ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında yapılan protokol gereği, Gerede Sistemi Revize Projesi ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
|
/ BOLU
18.08.2007
|
|
|
Sularını beraberinde götürüyorlar |
Muş’tan Ankara’ya giden bazı vatandaşlar, başşehirdeki su sorunu sebebiyle içme suyu bulunan bidonlarını da beraberlerinde götürüyorlar.
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TODEF) Yönetim Kurulu Üyesi ve Muş Şube Temsilcisi Rüstem Sayım, 17 yıldır şehirler arası yolcu taşımacılığı yaptığını belirterek, ‘’Vatandaşlarımızın beraberinde çok ilginç şeyler taşıdıklarını gördüm. Ancak ilk kez su götüren insanlarla karşılaşıyorum’’ dedi.
|
/ MUŞ
18.08.2007
|
|
|
Yeşil alanlar yakıt tankeriyle sulanıyor |
Kuzey Irak’tan taşımacılık yaparken son yıllarda ortaya çıkan işsizlik sebebiyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerde atıl bekleyen yakıt tankerleri şimdi Başkentteki yeşil alanlara su taşıyor
Ankara Büyükşehir Belediyesi ANFA Genel Müdürü Ferhat Ertürk, sulama için daha önce yakıt taşıyan yaklaşık 300 tankerin çalıştığını, ancak bunların sulama için kullanılmaya başlanmadan önce tazyikli suyla temizlendiğini kaydetti.
Ankara Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ise, Büyükşehir Belediyesi tarafından kentin yeşil alanlarının yakıt tankerleriyle sulanmasının bitkiler üzerinde “olumsuz etkilere neden olacağını’’ iddia etti.
|
/ ANKARA
18.08.2007
|
|
|
“Şehirde ne varsa, köyde de o olacak” |
Bartın Valisi İsa Küçük, köy yolu ve içme suyu çalışmalarından meydana gelen 593 projeden oluşan KÖYDES çalışmalarının Eylül ayı başına kadar bitirileceğini söyledi.
Vali Küçük, Köylerin Alt Yapısının Desteklenmesi (KÖYDES) Projesi kapsamında yürütülen çalışmalardan büyük ilerlemeler kat ettiklerini belirterek, “(Şehirde ne varsa, köyde de o olacak), sloganımız gerçekleşti hatta köyler şehirleri bile geçmeye başladı, köylerimizde yaşayan vatandaşın da en iyi şekilde yaşama hakkı vardır” dedi.
|
/ BARTIN
18.08.2007
|
|
|
Pamuk tarlasından Tıp Fakültesine |
Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde yaşayan, yazın ailesine pamuk tarlasında yardım eden İbrahim Halil Özyavuz, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesini kazandı. 7 kardeşli bir ailenin en büyüğü olan 17 yaşındaki Özyavuz, babasının çiftçilikle uğraştığını söyledi.
Şanlıurfa’da ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nden mezun olduğunu belirten Özyavuz, başarısı dolayısıyla dershaneye ücretsiz gittiğini ifade etti. ÖSS-1 puan türünde sözel alanda 374 puanla Türkiye 242’ncisi, ÖSS-2 sayısal alanda ise 368 puanla Türkiye 1004’üncüsü olduğunu bildiren Özyavuz, ayrıca Şanlıurfa üçüncüsü olduğunu söyledi. 7 tercih yaptığını, bütün tercihlerinin tıp fakültesi olduğunu söyleyen Özyavuz, dördüncü tercihi olan İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesini 368 puanla kazandığını bildirdi.
|
/ ŞANLIURFA
18.08.2007
|
|
|
Dişlerinizi ihmal etmeyin |
Toplum olarak ağız sağlığına gereken önemin verilmediğini belirten uzmanlar, dişlerin fırçalanmaması için ‘zamanım yok’ şikâyetlerinin yersiz olduğunu belirtiyor.
Genelde bir diş fırçasının 3-4 ay kullanılabileceğine işaret çeken uzmanlar, “Diş fırçasının bozulduğunu kıl demetlerinin birbirinden ayrılmasından, dağılmasından ve eğilmesinden anlayabilirsiniz. Sert kıllı fırçalar dişlerinize zarar verebilir. Çocuklar ise henüz doğru fırçalamayı tam olarak uygulayamadıklarından daha çabuk fırça eskitirler” uyarısında bulunuyor.
YANLIŞ FIRÇA DARBESİ DİŞE ZARAR VERİR
Duaçınarı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin internet sitesinde yer alan yazıda, doğru diş fırçalama teknikleri de yer alıyor. “Öncelikle fırça 45 derecelik bir açıyla dişe yaklaştırılmalı ve dişin eni doğrultusunda ileri-geri hareketlerle fırçalanmalıdır. En son dişetinden aşağıya doğru bir süpürme hareketiyle işlem tamamlanır. Dişlerin iç yüzeyleri, özellikle ön bölgeler dar olduğundan fırça dik olarak sokularak fırçalanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bakteri plağı ve yiyecek artıklarının yoğun olduğu dişlerin arka yüzleri, arka dişler ve dil de temizlenmelidir. Genellikle sadece ön dişlerin ön yüzeyleri fırçalandığından çürükler daha çok arka bölgelerde oluşmakta, diş taşları ise çok az fırçalanan alt ön bölgede olmaktadır. Dişler çok sert bir tabaka olan mine ile kaplı olmasına rağmen sadece yanlış bir teknikle uygulayacağınız bir fırçadan bile büyük zarar görebilir. Hem dişin üst kısmında, hem de kökü kaplayan tabakada aşınmalara, dişetlerinde de çekilmelere yol açabilir. Bu durumda dişler çürüğe daha yatkın hale gelir. Dişleri aşındıracak kadar büyük bir kuvvetle diş fırçalamaktan kaçınılmalı ve yumuşak hareketlerle fırça oynatılmalıdır” ifadelerinin yer aldığı yazıda, diş iplerinin diş aralarını temizlemede sık kullanılan yararlı bir araç olduğu vurgulandı.
Diş çürüğünün belirtilerinin de dile getirildiği yazıda şu ifadelere yer verildi: “Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş hekimi ancak yardımcı teşhis araçlarıyla (meselâ diş röntgeni gibi) teşhis koyabilir. Çoğu zaman çürük, diş tüberküllerinin yani tümsekciklerin birbiriyle kesiştiği yerde veya dişin boyun kısmında görülür. İki diş arasında kalan gizli çürükler uzun süre fark edilmez. Bu tür çürüklerde ‘akşam yemek yerken dişime taş geldi zannettim, bir de baktım, dişimin bir parçası ağzımda’ denildiğini sıkça duyarız. Diş çürüğünde diş hekimine başvurmayı gerektiren en önemli belirti ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir ve etken ortadan kalkınca ağrı da geçer; fakat tedavi edilmeyen çürüklerde ağrılar bir süre sonra sürekli olmaya başlarlar. İlk yapılması gereken şey diş hekimine gitmek ve onun tekliflerine uymak olmalıdır.
Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.”
|
/ BURSA
18.08.2007
|
|
|
Katkı maddeleri sağlığı tehdit ediyor |
Denetlenemeyen firmaların yasak olan katkı maddelerini kullanması büyük sağlık problemlerine yol açabiliyor.
Tükettiğimiz birçok gıdanın üretiminde katkı maddeleri kullanılıyor. Dayanıklılığı arttırmak veya ürüne birtakım özellikler kazandırmak için kullanılan bu maddeler insan sağlığını tehlikeye atabiliyor.
Tükettiğimiz hemen her ürün, gıda katkı maddeleri içeriyor. Bu maddeler ürünün rengini korumak, kalitesini artırmak, raf ömrünü uzatmak ve tat kazandırmak gibi çeşitli amaçlarla kullanılıyor. Ancak bu maddelerin fazla kullanımı çeşitli sağlık problemlerine yol açabiliyor. Meselâ unları beyazlatmak için kullanılan “benzoil peroksit” doz aşımında kırmızı kan hücrelerini olumsuz etkiliyor. Konserve ve çerezlerde kullanılan E-127 maddesi ise öngörülen oranın üzerine çıktığında guatr kanserine sebep olabiliyor.
Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ali Haydar Süslü, gıda katkı maddesi kullanımıyla ilgili en büyük sorunun denetlenemeyen firmalar olduğunu belirtiyor: “Problemimiz katkı maddelerinin hatalı kullanımı ya da yasak olan katkı maddelerinin kullanımıyla ilgili kayıtdışı olan firmaların yaptığı üretimlerdir. Bu ancak şikâyet olursa ilgili Tarım İl Müdürlüğü ya da Bakanlık bunu tesbit edebilir. Yoksa onun haricinde rutin kontrollerde bunun denetimi yapılmadığı için bunun ortaya çıkması çok zor.”
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Sekreteri Firdevs Koroğlu ise bu konuda çalışma yapmak istediklerini söylüyor:
“Bugün hangi katkı maddesinin hangi oranda kullanıldığını ya da o katkı maddesinin yasalara uyup uymayacağını tesbit ettirmek çok pahalı bir iş. TÜKODER’in böyle bir bütçesi ve kaynağı yok. Onun için mevcut laboratuvarlardan TÜKODER’in belli miktarlarda ücretsiz kullanım hakkını sağlamaları gerekiyor.”
|
/ İSTANBUL
18.08.2007
|
|
|
|