ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, bu haftaki Ortadoğu gezisine çıkmadan kısa süre önce, Amerikan hükümetinin ‘ılımlı’ Arap müttefikleriyle İsrail’e birkaç milyar dolarlık askeri yardım yapmayı planladığını teyit etti. Rice’ın açıklaması, ABD’nin bölgedeki tutarsız dış politikasındaki son değişikliğe işaret ediyordu.
Irak savaşı sonrasında ABD küresel bir demokrasi savunucusu olarak ortaya çıkarak, Ortadoğu’da özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünü yayma sözü verdi. Bölgedeki Arap ve Müslümanlar ABD’nin gerçek gündemine dair haklı şüpheler besledi ama ABD açıkladığı amaçlar konusunda tutarlı davransa bu şüpheler de kaybolabilirdi. Tutarlılık şöyle dursun, Bush yönetimi bu dış politika hedeflerini işine geldiğinde kullandı; Filistin ve Mısır’da İslamcılar halk desteğiyle demokratik güç olarak ortaya çıktığındaysa kendi söylediklerini görmezden geldi.
Rice’ın silah anlaşmalarını açıklamasıyla birlikte, ABD’nin demokrasi gündemini hemen hemen tümüyle gözden çıkardığı artık kesinleşti. Demokrasiyi rafa kaldıran ABD, bunun yerine dünyayı ‘ılımlı’ güçlerle ‘aşırılık yanlısı’ güçler arasında savaş alanı gibi gösteren, düzmece bir hikâyenin etrafına kurulmuş siyaseti tercih ediyor. Bu hikâye Araplar ve Müslümanların, İsrail’e ve Amerikalı destekçisine duyduğu öfkenin kaynağında bulunan, sivillerin öldürülmesi, evlerin yıkılması, insanların kent ve köylerinden zorla çıkarılması, toprak ilhakı ve ayrımcı bir sistemin sistematik olarak dayatılması gibi gerçek olayları görmezden geliyor.
ABD liderleri, Amerikalı öğrencilerin okulda her gün bayrak töreninde söylediği ‘herkes için özgürlük ve adalet’ sözlerinde tezahür eden kutsal Amerikan ilkelerine karşı hareket ettikçe, aşırılık yanlıları da yeni bataklıklar bulmakta zorlanmaz. ABD bölgeyi ordulara boğmak ve Amerikan malı silahlarla katledilmiş sivillere yenilerinin eklenmesine yol açmak yerine, kaynaklarını İsrail ve Araplar için özgürlük ve adalete dayalı bir barış sürecinin izlenmesine yönlendirse iyi eder. Bölgeyi son haddine kadar silahlandırmakla ABD müttefiklerine, ‘aşırılık yanlıları’ dediği çevrelere karşı birkaç savaş kazanmaya yetecek gücü sağlayabilir. Ama bu küçük zaferlere karşın, Arap ve Müslümanların kalpleri ve akıllarını kazanmaya yönelik büyük savaşta feci bir hezimet yaşayacak.
(Lübnan’da İngilizce yayımlanan gazete, başyazı, 1 Ağustos 2007)
Radikal, 2 Ağustos 2007
|