Kültür-Sanat

En güzel eserler “Çilehane”den çıkıyor

Türkiye’de ağaç oyma san’atını sürdüren az sayıdaki “kündekari’’ ustasından biri olan Cemal Tokgöz, en güzel eserlerini, atölyesinde oluşturduğu ve ‘’Çilehane’’ adını verdiği 10 metrekarelik bölümde yapıyor.

Teknolojinin etkisiyle geçmişten gelen birçok meslek dalı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ ahşaba kendi elleriyle şekil vermeyi tercih eden kündekar Cemal Tokgöz, makine ve ekipmanlarını da kendisi üretiyor.

‘’Çilehane’’ adını verdiği 10 metrekarelik odanın duvarlarına, eserleri yaparken yaşadıklarını not alan, kullandığı bıçkı makinası ve kalıplarını kendisi üreten Cemal Tokgöz (70), işini çok sevdiğini, ancak son dönemlerde çırak bulmakta zorlandığını söyledi.

“İYİ YAPILAN AHŞAP

ESER, YÜZLERCE YIL YAŞAR’’

Mesleğinin bitme noktasına geldiğine işaret eden Cemal Tokgöz, ‘’Bizden sonra bu işi yapan kimse kalmayacak gibime geliyor. Ahşap oymacılık Osmanlı döneminde büyük itibar gören bir meslekti. İyi yapılmış bir ahşap oyma eser, yüzlerce yıl yaşar. Osmanlı döneminden kalan eserlerdeki ahşap işlemelerin günümüze kadar kalması, bunun en güzel kanıtı’’ dedi.

Tokgöz, çalışırken rahatsız edilmemek için kardeşine ait atölyenin üst katını kendisine ayırdığını ve buraya kimsenin girmesine izin vermediğini belirterek, şöyle dedi:

‘’İyi çalışmak için yalnız olmayı tercih ediyorum. Tam çalışırken telefon çalıyor veya biri geliyor. Böylece ne yaptığımı unutuyorum. O yüzden çalıştığım yere kimseyi almıyorum. Bu nedenle insanlar, ‘atölyede lazerli özel araçları var’ diyor. Oymada kullandığım araçları bile kendim yaptım.’’

“İŞİMİ İYİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM’’

Bursa ve Türkiye’nin değişik yerlerindeki tarihî eserlerin ahşap oymalarının tamiriyle ilgili işlerin kendisine geldiğini ifade eden Tokgöz, şunları söyledi:

‘’Ben sadece işimi iyi yapmaya ve hakkını vermeye çalışıyorum. Kendime ait iş yerim yok, aldığım siparişleri kardeşimin iş yerinde bana ayırdığı bölümde yapıyorum. Esere genel kurallara uyarak başlarım, sonrası tamamen benim hayal dünyama göre değişir. Acele etmem, her ayrıntıyla titizlikle uğraşırım. Yaptığım eserlerin uzun yıllar yaşamasını isterim.’’

Bursa Marangozlar ve Benzerleri Odası Başkanı Yaşar Kayahan da Cemal Tokgöz’ün zanaatını çok iyi icra ettiğini, yaptığı eserlere herkesin hayran kaldığını belirtti.

Bursa’da bir caminin ahşap işleri için ihale açıldığını belirten Kayahan, ‘’İhaleye 5 firma katılmıştı. Sonra biz Cemal ustayı ihaleye katılması yönünde ikna ettik. Diğer firmalar Cemal Tokgöz’ün adını duyunca kendi istekleriyle ihaleden çekildi’’ dedi.

20.07.2007

Şanlıurfa'nın altı da üstü kadar zengin

Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cihat Kürkçüoğlu, tarihte önemli ve birçok medeniyete ev sahipliği yapması sebebiyle, zengin bir tarihi içinde barındıran Şanlıurfa’da, yapılan 35 arkeolojik kazıya rağmen, halen ‘’toprak altında zengin bir tarih yattığını’’ söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, bölgenin en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Şanlıurfa’nın, su kaynaklarına yakın oluşu ve ticaret yolları üzerinde bulunması dolayısıyla tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi.

Şanlıurfa’nın, dünyada kültür ve medeniyet merkezi sayılan ve arkeoloji literatüründe ‘’Bereketli Hilâl’’ olarak adlandırılan bölgede yer aldığını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, şehirde 1964 yılında başlayan ilk kazılardan bu yana çeşitli zamanlarda toplam 35 arkeolojik kazı yapıldığını, Harran ve Göbeklitepe’de kazıların sürdüğünü ifade etti.

Kazılardan elde edilen ve paleolitik çağdan günümüze kadar bütün ön Asya ve Orta Doğu’nun tarihine ışık tutan çok sayıda eserin bir kısmının Şanlıurfa Müzesi’nde sergilendiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, Şanlıurfa’nın arkeolojik kazı sayısı bakımından Türkiye’de en şanslı illerden biri olduğunu, ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.

Yapılan çalışmalara rağmen, daha birçok tarihî yapının ortaya çıkarılamadığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, şöyle konuştu:

‘’Şanlıurfa çok zengin bir tarihe sahip. Yüzyıllarca bu topraklarda birçok medeniyet yerleşmiş, yaşam alanları kurmuştur. Bu zenginlik tabi ki beraberinde birçok kalıntıları bırakacaktır. Yapılan arkeolojik kazılar bu zenginliğin az bir kısmını ortaya çıkarmıştır. Tarihte önemli ve birçok medeniyete ev sahipliği yapması nedeniyle zengin bir tarihi içinde barındıran Şanlıurfa’da yapılan 35 arkeolojik kazıya rağmen, halen toprak altında zengin bir tarih yatıyor.’’

20.07.2007

Dergâh Camii yeniden inşa ediliyor

Siirt’in en eski camilerinden biri Dergâh Camii yeniden inşa ediliyor. Daha önce yıktırılan caminin temeli düzenlenen bir törenle atıldı

Yetiştirme yurdu arkasında yer alan caminin temel atma törenine katılan Müftü Mahmut Gürlen, cami yapımını İslâm dini açısından çok önemsediğini belirterek “Dinimizde cami yapımına çok büyük önem veriliyor. Ancak cami yapımı demek yalnız caminin fizikî binasını yapmak değildir. Camilerimizin cemaatini de sağlamak gerekiyor. Bunun dışında Müslümanların temizlik açısından da örnek olması gerekiyor. Müslüman’ın evi, sokağı, mahallesi temiz olmalıdır” dedi. 150 metrekare alan üzerinde yapılacak cami 2 katlı ve biri büyük ikisi küçük 3 kubbeli olacak.

20.07.2007

Mevlânâ’nın gönlünden, Ahmet Özhan’ın dilinden “Aşkın Sultanı”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve Kültür AŞ. tarafından organize edilen ‘2007 Mevlânâ Yılı Etkinlikleri’, 25 Temmuz’da, saat 21:00’de, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek Ahmet Özhan konseriyle devam ediyor.

Özhan, “Mevlânâ’nın Dilinden” adlı albümünde yer alan ve sözleri Hz. Melânâ’ya ait olan Mevlevî Musikisi’nden seçkin örnekleri semâzenler eşliğinde seslendirecek. Konser ücretsiz olup bütün İstanbullular dâvetlidir.

20.07.2007

Bütün haberler