İnsan sürekli olarak yaşadığı ülkeden şikayet eder mi?
Ne bıktırıcı bir şey bu…
Ama her geçen gün bir başka rezaletle karşılaşıyoruz.
Yahu, ne demek bir çete sanığına “üstün hizmet madalyası” vermek?
Veren de bir general.
Üstelik şu anda görevde.
“Sanığın” işlediği iddia edilen suçlar ise öyle az buz şeyler değil.
Danıştay baskınından Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanmasına kadar birçok “provokasyonu” gerçekleştiren bir örgütün yöneticilerinden olmakla suçlanıyor.
Amacı, bu toplumun dengesini ve güvenliğini yok etmek olan bir örgütten söz ediyoruz.
Bir ordunun generali, böyle bir sanığa neden madalya verir?
Bu “madalyanın” anlamı ne?
“Üstün hizmet” ne demek?
Kime hizmet etmiş?
Bu ülkenin halkına hizmet etmediği çok açık.
Öyle çok soru işaretiyle karşı karşıyayız ki…
Madalyayı veren general bunu kendi inisyatifiyle mi yaptı?
Yoksa madalyayı veren generale üstlerimi emir verdi?
Son zamanlarda her türlü tuhaf olayın altından bizim ordu çıkmaya başladı.
Amerika’da Türkiye’yi karıştıracak senaryoların konuşulduğu bir toplantı yapılıyor.
Katılanların arasında bizim generaller.
Anayasa Mahkemesi’nin başkanını öldürmekten, Beyoğlu’nda elli kişinin ölümüne yol açacak bombalamalardan söz ediyorlar.
PKK’nın reislerinin teslim edilmesinin iyi olmayacağını söylüyorlar.
Şemdinli’de görevli astsubaylar dükkan bombalayıp adam öldürüyorlar.
Genelkurmay’ın internet sitesinde yasalara aykırı biçimde muhtıra yayınlayıp toplumu da, siyaseti de, devleti de çığrından çıkartıyorlar.
Ne oluyor?
Ne istiyor ordu?
Yasalarla ve hukukla böylesine zıtlaşan bir ordu olabilir mi?
Biliyorsunuz ülkenin her yanından içinde “emekli subayların” olduğu çeteler fışkırıyor.
Şimdi emekli de olsalar bir zamanlar askerdi bu adamlar.
Teröre, çeteye, suça bu kadar rahat bulaşacak bu adamları nasıl ve kim yetiştirdi?
Kim örgütledi?
Neden örgütledi?
Ve, şimdi neden bu adamlara madalya veriyorlar?
Eğer bu çeteler amaçlarına ulaşsalardı, Türkiye şu anda kanlı bir terör bataklığının içinde debeleniyor olacaktı.
Cinayetlerle, bombalamalarla, ölümlerle sarsılacaktık.
Bizim ordu bütün bu olaylardan sonra “orduyu yıpratmayalım” diye açıklamalar yapıyor.
Bu rezaletleri eleştirenleri “ordu düşmanı” ilan ediyor.
Bence de “orduyu yıpratmayalım.”
Ama ordu, “kendinize çeki düzen verin” diyenler tarafından yıpratılmaz.
Orduyu yıpratmak isteyen biri, “hukuk çizgisinin içinde durun” der mi hiç?
Hukuka saygı göstermek, orduyu yıpratmaz...
Bir ordu, “çete sanıklarına” madalya vererek yıpranır.
Bırakın, saygıdeğer, suçtan uzak, hukuk çizgisinde, güvenilir bir ordumuz olsun.
Mayınların patlamasını önleyin, askere gönderdiğimiz çocuklarımızı iyi koruyun, ardı ardına gelerek insanlarımızı ağlatan şehit cenazelerinin sayısını azaltacak yöntemler bulun, sınırlarımızı savunun, teknolojinizi geliştirin.
Çetelerden uzak durun.
Siyasete karışmaktan vazgeçin.
Bakın, bu ülkenin çok ciddi sorunları var, eğitimi var, sağlığı var, tarımı var; izin verin de onlarla uğraşalım.
Çetecilere madalya vermek de nereden çıktı Allah aşkına.
Niye yapıyorsunuz bunları?
gazetem.net, 16.7. 2007
|