|
|
|
Hem sel, hem de kuraklık |
İklim değişimlerinden kaynaklanan meteorolojik afetlerin, Afet Kanunu kapsamına alınması için çalışma yürütülüyor. Afet İşleri Genel Müdürü Nehir Varol’a göre, hazırlanan ‘Türkiye senaryosun’da öne çıkan bazı noktalar şöyle: *Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklıklar 2,5-4 derece arası artacak. *Türkiye’nin güneyi ciddi kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olacak. *Kuzey bölgelerde sel riski artacak.
İklim değişimlerinden kaynaklanan meteorolojik afetlerin, Afet Kanunu kapsamına alınması için çalışma yürütülüyor. Afet İşleri Genel Müdürlüğü, konuya ilişkin mevzuatı güncellemek ve eylem planı oluşturmak amacıyla ‘’İklim Değişimi Komisyonu’’ oluşturdu.
Mevcut Afet Kanununda Türkiye’deki afetler, ‘’deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetler’’ şeklinde tanımlanıyor. Yürütülen çalışma ile kapsama iklim değişimlerinden kaynaklanan meteorolojik afetler ve diğer afetlerin de alınması amaçlanıyor.
İklim Değişimi konusunda, Komisyon ile birlikte çalışan Genel Müdürlük bünyesindeki Avrupa Doğal Afetler Eğitim Merkezi (AFEM) de dünyada iklim değişim konusundaki organizasyon ve toplantıları takip ederek, Türkiye’de bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor. AFEM Müdürü Nehir Varol yaptığı açıklamada, küresel ısınmanın, ‘’insan hayatını etkileyecek, günlük akışı kesintiye uğratacak ve ölümlere neden olacak’’ sonuçlar doğuracağını ifade etti.
İklim değişimlerinin yol açabileceği tabloya ilişkin Türkiye’de hazırlanan bir senaryo bulunmadığını, ancak Intergovermental Panel On Climate Change’in (IPCC) dünya ölçeğinde bir çalışması olduğunu belirten Varol’a göre, IPCC’nin Türkiye senaryosunda öne çıkan bazı noktalar şöyle:
*Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklıklar 2,5-4 derece arası artacak.
* Ege ve Doğu Anadolu’daki artış 4 dereceyi bulacak.
*Türkiye’nin güneyi ciddî kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olacak.
* Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan bölgelerde kış yağışları yüzde 20-50 arası azalacak.
*Kuzey bölgelerde sel riski artacak.
Senaryoda, ayrıca küresel ısınma ile Türkiye’de artması beklenen afetler ‘’kuraklık’’, ‘’seller (şiddetli yağmur ve yıldırımlar)’’, ‘’deniz su seviye yükselmeleri’’, ‘’heyelanlar’’, ‘’kıyı selleri ve fırtına kabarmaları’’ şeklinde sıralandı.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Ağar: Özgürlükleri savunmaya yüreği yeten bizden başka parti yok |
“Başörtüsü namusumuzdur” diyen AKP’yi söylediklerinin arkasında duramamakla eleştiren DP lideri Ağar ise şöyle konuştu: “Benim partimin dışında hakları ve özgürlükleri savunmaya yüreği yeten hiçbir parti yok. Cumhuriyetin gücü başörtülü evlatlarını da, başörtüsüz evlatlarını da yan yana, aynı sırada oturtur. Hepsi bizim evlatlarımız. Bu millet din ve vicdan özgürlüğünün, ‘Elhamdülillah Müslümanım’ diyebilmenin rahatlığını demokrat iktidarlarla hep yaşadı. Milletin değerleri üzerinden hiç kimseyi kavga ettirmeyeceğiz.”
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘“Benim partimin dışında hakları ve özgürlükleri savunmaya yüreği yeten hiçbir parti yok. Cumhuriyetin gücü başörtülü evlâtlarını da başörtüsüz evlâtlarını da yan yana, aynı sırada oturtur. Hepsi bizim evlâtlarımız’’ dedi.
Ağar, partisince Çağlayan Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, hükümeti eleştirerek, ‘’milletin oylarıyla iktidara gelenlerin millete sırtını döndüğünü ve güç odaklarına sırtını dayadığını’’ ifade etti. ‘’Milletin hükümete güvendiğini ama hükümetin milletine güvenmediğini’’ öne süren Ağar, iktidarın milletin yaptırdığı dev eserleri satıp faiz ödediğini kaydetti.
Ağar, iktidara geldiklerinde İstanbul’da ortaya koyacakları projelerle 500-700 bin kişiye iş imkânı sağlayacaklarını ifade ederek, Türkiye’yi, Balkanların ve Orta Doğu’nun, Asya cumhuriyetlerinin güveneceği, sırtını dayayacağı bir merkez haline getireceklerini anlattı. Mehmet Ağar, ‘’Bunlar, şerefli Türk tarihini bilmiyorlar. Replik okumaktan fırsat bulamamışlar. Birileri Atatürk’ün ardına sığınıyor, birileri iple, sehpayla uğraşıyor. Ben, ‘İstanbul’un müdafaası Bosna’da başlar’ diyorum. Bunu anlayamayan Türkiye’de iktidar olamaz. Yozgat’ın istihkâmının neden Musul’dan kazıldığını anlattığımda onu da anlamadılar. Türkiye Cumhuriyeti bütün bu bölgelerin barışçı lideri olacak’’ diye konuştu.
İktidarın, içinden çıktığı mahallelerin insanlarını beğenmediğini, Okmeydanı ve Kasımpaşa’da evlerin yanı sıra kurs binalarını da yıktığını belirten Ağar, ‘’Siz o binayı yıkmadınız, siz gönül mihraplarını yıktınız’’ dedi.
İktidarın millî ve manevî değerlerin üzerinden siyaset yaptığını ifade eden Ağar, konuşmasına, ‘’Söylediklerinin arkasında duramadın. Bel kemiğin zayıf. ‘Başörtüsü namusumuzdur’ diye gezdin, sonra saatte 300 kilometre hızla faciaya çevirdiğiniz uyduruk hızlı treninize bindiniz ve kaçtınız. Dünyada normal trenin adını hızlı tren koyup, sür’atini artırıp raydan çıkaran başka bir iktidar yoktur’’ diye devam etti.
Partisinin dışında hakları ve özgürlükleri savunmaya yüreği yeten hiçbir parti bulunmadığını belirten Ağar, ‘’Cumhuriyetin gücü başörtülü evlâtlarını da başörtüsüz evlâtlarını da yan yana, aynı sırada oturtur. Onlar bizim kadınlarımız. Bu ülkenin insanını, kadının başörtüsü üzerinden böleceklerin karşısında Mehmet Ağar var. Hepsi bizim evlâtlarımız’’ dedi.
Ağar, milletin mübarek millî ve manevî değerlerinin yanında benimsediği Cumhuriyet’in modern değerleri bulunduğuna da dikkati çekerek, şunları söyledi:
‘’Millete kimse akıl satmasın. Birileri manevî değerlerimizin muhafızlığına soyunmuş, birileri Cumhuriyet’in değerlerine, Cumhuriyet’in muhafızlığına soyunmuş. Cumhuriyet seçime girmiyor. Cumhuriyet 1923’te oylandı, bitti. Seçime Halk Partisi giriyor. Yüreğiniz varsa onu söyleyin. Devletimizin kurucusu Atatürk’ün, Cumhuriyet’in arkasına saklanıp siyaset yaptırmam sizlere. Seçime Cumhuriyet değil, Halk Partisi ve genel başkanı giriyor. Birileri de milletin manevî değerlerinin, müşterek değerlerinin muhafızlığına soyunmuş. Bu milletin hiç kimsenin akıl hocalığına ihtiyacı yok. Bu millet din ve vicdan özgürlüğünün, ‘elhamdülillah Müslümanım’ diyebilmenin rahatlığını demokrat iktidarlarla hep yaşadı. Bunun için AK Parti’nin aklına ihtiyacı yok. Bu millet demokrat iktidarlarda kardeşliği, birlikteliği, modernleşmeyi, kalkınmayı, zenginleşmeyi, zenginliği adalet içinde paylaşmayı yaşadı. Onun için milletin değerleri üzerinden hiç kimseyi kavga ettirmeyeceğiz.’’
Kan üzerinden siyaset yapmayın
Ağar, Türkiye’de birilerinin ip alıp vererek, birbirlerine ‘siyasî terörist’ diyerek siyaset yaptığını dile getirerek, ‘’Kan üzerinden, can üzerinden siyaset yapmayın dedim’’’ diye konuştu.
Birilerinin seçim meydanlarında cumhurbaşkanlığı seçiminin arkasına sığındığını ifade eden Ağar, ‘’Şimdi ‘uzlaşma arayacağız’ diyor. Vaz mı geçti şimdi dindar cumhurbaşkanından? Allah bilir, millet bilir, din iman kimdedir. Bu ülkede inanç üzerinden siyaset yapılamaz. Bırakın bu işleri’’ şeklinde konuştu.
|
/ İSTANBUL
16.07.2007
|
|
|
Erdoğan: Başörtüsü için söz verdiğimi kimse ispat edemez |
“Başörtüsü konusunu siyasî malzeme yapmakla eleştiriliyordunuz. Seçim beyannamenizde de başörtüsü konusunu koymadığınız için seçmeninize gammazlanmak durumuyla karşı karşıya kaldınız. Üniversitede öğrencilerin okullarına istedikleri gibi gitmeleri konusunda AK Parti geri adım mı attı?” sorusuna Erdoğan’ın cevabı: “2002 seçimlerinde benim vatandaşlarıma böyle bir sözüm yok. Ben böyle bir söz vermedim. Kimse kalkıp da ne televizyon, ne yazılı medya, ne basın bunu söyleyemez, bunu ispat edemez. Yok böyle birşey.”
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2002 seçimlerinde başörtüsü yasağının çözümü için söz vermediğini söyledi.
Erdoğan, Samanyolu Televizyonundan canlı yayınlanan Özel Gündem adlı programa katılarak, soruları cevapladı.
Erdoğan, program sunucularının, ‘’Siz, başörtüsü konusunu siyasî malzeme yapmakla eleştiriliyordunuz. Seçim beyannamenizde de başörtüsü konusunu koymadığınız için seçmeninize gammazlanmak durumuyla karşı karşıya kaldınız. Üniversitede öğrencilerin okullarına istedikleri gibi gitmeleri konusunda AK Parti geri adım mı attı’’ sorusunu şöyle cevaplandırdı: ‘’Şimdi bir defa 2002 seçimlerinde benim vatandaşlarıma böyle bir sözüm yok. Ben böyle bir söz vermedim. Kimse kalkıp da ne televizyon, ne yazılı medya, ne basın bunu söyleyemez, bunu ispat edemez. Yok böyle bir şey. Ve bunun iki yolunu ben ortaya koydum. Dedim ki, bir: Toplumsal mutabakat. İki: Kurumsal mutabakat. ‘Türkiye’de bu konuda toplumsal mutabakat var, kurumsal mutabakat yok’ dedim. Bunun sağlanması gerekir. Ben bu olaya bir defa özgürlükler açısından bakıyorum. Özgürlükler açısından bakarak da diğer siyasî liderlerin yaptığı gibi işin istismarını yapmıyorum. Zaten ailemde, çocuklarımda bu işi biz yaşıyoruz. Bu iş konuşulmaz, yaşanır. Mağduriyetini de yaşadık. Bunu konuşanlar, gelsinler bu konsensüsü parlamentoda yapsınlar.’’
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Milletvekilleri veda ediyor |
22. Yasama Dönemi’nin son haftasına giren Mecliste, 22 Temmuzda yapılacak seçim için aday listelerinde ismi bulunmayan milletvekilleri, odalarındaki eşyaları toplayıp, TBMM’den ayrılmaya başladı.
Yeni yasama dönemi hazırlıkları kapsamında, TBMM’nin bazı bölümlerinde boya ve badana işleri, eski kaldırım ve bordür taşlarının yenilenme çalışmaları devam ederken, 22 Temmuzda yapılacak seçimde, aday listelerinde yer bulamayan milletvekillerinin bir bölümü veda etmeye başladı.
Bu arada, kadrosu başka kurumlarda olup da geçici görev yapan başta sekreterler olmak üzere bazı danışmanlar ve şoförlerin seçimden sonra nerede görev yapacakları ise henüz netlik kazanmadı. Bu durum personelde tedirginliğe sebep olurken, 23 Temmuzdan sonra Mecliste çalışıp çalışmayacakları konusunda kendilerine tebligat yapılmadı. Ancak maaşlarını peşin alan sekreterler için 1 haftalık maaş bordrosu düzenlendiği, 15 Temmuzda bu maaşların ödeneceği öğrenildi.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Demokrasinin ve özgürlüklerin önü açılmalı |
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Deniz Ülkü Arıboğan, “Meclise giren insanlar gereğini yapıp özgürlüklerin ve demokrasinin önünü açmalı. Ben öğrencime ‘şu giyside veya bu giyside, şu etnik yapıda’ diye ayrım yaparsam mesleğimin ahlâkına aykırı davranmış olurum. Benim öğrencilerim arasında başörtüsü ayrımım olamaz, hepsini de ayrı ayrı sevdim. Onlar benim çocuklarım” dedi.
Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Arıboğan şöyle konuştu: “Biz kalıplaşmış yapılarımızla, birbirimizle olan ilişkilerimizle devam etmeye çalışıyoruz. Daire içinde döner gibi aynı yolu defalarca gidiyoruz. Bir yerde ‘dur’ deyip bu paradigmayı değiştirmeliyiz. Artık birbirimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Aslolan hepimizi bir araya getiren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır, hepimiz bu gök kubbede nefes alıyoruz.”
RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN
|
Hasan Hüseyin KEMAL
16.07.2007
|
|
|
Dış politikada başarı ehil kadrolardan geçer |
Demokrat Parti (DP), İskenderun ve çevre beldeleri, Sarıseki, Bekbele, Denizciler, Azganlık, Karayılan seçim bürolarının açılışı Milletvekili Adayı Nurettin Tokdemir ve çok sayıda partili ve vatandaşın katılımıyla gerçekleştirildi.
Milletvekili Adayı Tokdemir açılışta yaptığı konuşmada kıratın Hatay’da şahlanacağını belirtti. Tokdemir, partilerinin iktidara geldiği yıllarda dış politikada çok önemli işlere imza attıklarını belirterek, DP iktidarı döneminde Türkiye’nin 1959 Londra, 1960 Zürih anlaşmalarıyla garantörlük hakkı elde ettiğini söyledi. Tokdemir şunları söyedi: “Ama bugün Kıbrıs dâvâsının durumu ortadadır. Dış politikada başarı ehil kadrolardan geçer. 1952’de NATO’ya eşit üyelik statüsüyle girdik ve itibarımızı her zaman koruduk. Başörtüsü, Kur’ân kursu, imam hatip liseleri konusuna nasıl çözüm getirdiler? Bunlar şimdi cumhurbaşkanlığı seçiminde mağdur rolü oynuyorlar. Bugün bunları yaşıyor ve görüyoruz.”
Hanifi Demirkıran - Semih Ağca
|
Yeni Asya
/ İSKENDERUN
16.07.2007
|
|
|
Belirsizlik uzamasın |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’de, seçim öncesinde, bir kısımın içinde bulunduğu ‘’Bekle-Gör’’ yaklaşımının, tüketim ve özel sektör yatırım harcamalarında biraz yavaşlamaya sebep olduğunu söyledi.
Babacan, özellikle son birkaç aydan bu yana tüketim ve özel sektör yatırım harcamalarında görülen yavaşlamanın, ‘’Bekle-Gör’’ yaklaşımından kaynaklandığını vurguladı. Türkiye ekonomisinin güçlü ve istikrarlı bir şekilde büyüdüğüne işaret eden Babacan, bu yılın ilk çeyreğindeki büyümenin ise daha çok dış talepli bir büyüme olduğunu belirterek, ‘’Bekle-Gör’ yaklaşımı uzun sürerse, bu durum 2007 büyüme rakamlarını da olumsuz etkileyebilir’’ dedi.
Türkiye’deki öngörülebilirliğin güçlendiğini ifade eden Babacan, bu sebeple gelen yatırımların da kalıcı yatırımlar olduğunu, büyümenin istikrarlı bir biçimde devam etmesi açısından belirsizliğin de olmaması gerektiğini kaydetti.
Belirsizliğin kısa sürede atlatılmasının önemine dikkat çeken Babacan, ‘’Bekle-Gör’ yaklaşımının ve dolayısıyla belirsizlik sürecinin kısa sürede atlatılması, yeni Meclisin oluşması, Hükümetin kurulması ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hızına endeksli’’ diye konuştu.
“ELEKTRİK VE DOĞALGAZA
ZAM YOK...’’
Devlet Bakanı Ali Babacan, bazı haberlerde; ertelenen bazı kamu zamlarının, seçimlerin ardından yürürlüğe sokulabileceğine dair iddialar üzerine, Nisan ayında, bütçeyi gözden geçirerek GSMH’nin yüzde 0,6’sı oranında tedbirler paketi açıkladıklarını ve bu tedbirler paketinde de elektrik ile doğal gaza zam öngörülmediğini ifade etti.
Şimdiye kadar verdikleri bütün sözleri tuttuklarını vurgulayan Babacan, ‘’Petrol fiyatlarında olağanüstü bir gelişme olmadıkça, elektrik ve doğal gaza zam yapılmaz’’ dedi.
“İMKB’DEKİ YÜKSELİŞ NORMAL...’’
Babacan, İMKB’deki rekor düzeydeki yükselişin, daha önceki kaybın telâfisi niteliğinde, beklenen ve normal bir gelişme olduğunu da bildirdi.
Bakan Babacan, birkaç ay önce, Türkiye’deki iç gelişmelere sebebiyle, İMKB ile diğer gelişmekte olan ülke borsaları arasında performans farklı oluştuğunu kaydetti.
Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin, AKP’nin yeniden tek başına iktidara geleceğine inanması sebebiyle, yatırımlarını arttırdığını vurgulayan Babacan, Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin ‘’kalıcı’’ nitelikte bir sermaye olduğunu ve seçim sonrasına da yatırım yaptığını söyledi.
Babacan, borsadaki yükselişin bir diğer sebebinin de küresel piyasalardaki olumlu gelişmeler olduğunu, ancak Türkiye’nin de AB sürecinde yabancı yatırımcılar tarafından yoğun bir şekilde tercih edildiğini ifade etti.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
AB fonları daha etkin kullanılacak |
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde, Türkiye’ye verilen 2007-2013 dönemini kapsayan AB yardımlarının etkin kullanımı için sistem değişikliğine gidiliyor.
Edinilen bilgiye göre, kurulacak yeni sistemle “Bölgesel Kalkınma ve İnsan Kaynaklarını Geliştirme” kapsamındaki mali yardımlar yakından izlenerek, yardımların en iyi şekilde kullanımı sağlanacak. Buna göre, AB müktesebatına uyum için IPA kapsamında yararlandırılan “kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, bölgesel ve sınır ötesi işbirliği, bölgesel kalkınma, insan kaynakları ve kırsal kalkınma” alanında sağlanan yardımlardan, bölgesel kalkınma ve insan kaynaklarını geliştirmeye dönük mali yardımlar ilgili 4 bakanlığın hazırlayacağı operasyonel programlar çerçevesinde izlenecek. Sisteme göre, Ulaştırma Bakanlığı “ulaştırma”, Çevre ve Orman Bakanlığı “çevre”, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı “insan kaynakları”, Sanayi ve Ticaret bakanlığı ise “bölgesel rekabet edebilirlik” operasyonel programları yönetiminden sorumlu olacak. Söz konusu bakanlıklar operasyonel programlar çerçevesinde AB yardımlarının nasıl kullanıldığını takip etmek amacıyla “izleme komiteleri” kuracak.
Operasyonel programları kapsamında elde edilen sonuçlar da ilgili bakanlıklar, DPT ve çeşitli kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığı ‘Bölgesel Kalkınma ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Komitesi”ne sunulacak. DPT yeni sistemde “Stratejik Koordinatör” olarak söz konusu mali yardımların koordinasyonunu yürütmek ve sistemin düzenli bir şekilde işlemesini sağlamakla görevli olacak.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Emniyetten, terör haberleri uyarısı |
Ankara Emniyet Müdürlüğü, medyada yer alan haberlerin terör örgütlerinin propagandasını içermemesi ve detaylar verilerek gençleri özendirici olmaması gerektiğini bildirdi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü, sayfa yapısını değiştirerek hizmete soktuğu yeni internet sitesinde daha önceden yürüttüğü online hizmetlerin yanı sıra yeni duyuru ve hatırlatmalara da yer verdi. İnternet sitesinde “medyaya düşen görevler” başlığıyla yayımlanan yazıda, haber vermenin medyanın en temel işlevi olarak bilindiği belirtilerek, haberin toplumun vazgeçilmezleri arasında yer aldığına dikkat çekildi. Yazıda, haberin tanımı “insanları ilgilendirecek, zamanlı olan bir düşüncenin, olayın veya sorunun özeti” olarak yapılırken, medyanın, toplumu bilgilendirmek üzere verdiği haberler konusunda yansız ve objektif olması, haberlere kendinden bir şey ilave etmeden vermeye dikkat etmesi, haber ve yorum/değerlendirme kavramlarını birbirine karıştırmaması gerektiği kaydedildi. Medyanın, özellikle gençliği, zararlı alışkanlıklara, ideolojilere, zararlı akımlara özendirici yayınları asla yapmaması gerektiği kaydedilerek, “terör örgütlerinin medyada yer bulduğu ölçüde etkinlik kazandığı, moral bulduğu ve örgüt içi disiplini sağlayarak sempatizanlarının örgüte bağımlılığını arttırdığı” belirtildi.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Yakıt deposunda elim kaza: 4 ölü |
Van’da, bir petrol istasyonunun altında bulunan temizlemeye çalışan aralarında istasyon sahiplerinin de bulunduğu 4 kişi hayatını kaybetti.
Yoğun gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden 4 kişiyi kurtarmaya çalışan 2 kişi ise zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Olay Van-Hakkâri Karayolu’nun 40. kilometresinde bulunan bir petrol istasyonunda meydana geldi. Hayatlarını kaybedenlerin yakınları olay yerinde sinir krizi geçirdi. Cesetler 112 Acil Servis ambulansları ile Van Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
|
/ VAN
16.07.2007
|
|
|
Kapıkule’de TIR kuyruğu |
Kapıkule Sınır Kapısı’nda, yurt dışına çıkış yapacak yaklaşık 400 TIR, 8 kilometre uzunluğunda kuyruk oluşturdu.
Kapıkule’de TIR’ların işlemlerinin kısa sürede tamamlandığını ifade eden yetkililer, Bulgaristan gümrüğünde nöbet değişiminden kaynaklanan sebeplerden dolayı, TIR’ların Türk tarafında beklediklerini bildirdiler.
|
/ EDİRNE
16.07.2007
|
|
|
Engelli çocuklara yunus terapisi |
Muğla’nın Bodrum ilçesindeki bir tesis 2008 yılından itibaren ‘’spastik engelli çocuklara yunuslarla terapi’’ uygulaması başlatacak.
Bodrum’un Mumcular Beldesi Güvercinlik Köyü’ndeki tesisin sahibi İsmet Parmak, yaptığı açıklamada, tesiste ‘’West, Ada, Meriç ve Şila’’ isimli dört yunus balığı bulunduğunu ve bu yunusların önümüzdeki yıldan itibaren spastik engelli çocuklara terapi uygulamasında kullanılacağını söyledi. Yurt dışından gelecek uzman personelin bu projede görev alacağını belirten Parmak, ‘’Bu uygulama şu anda Marmaris, Kaş ve Antalya’da da yapılıyor. Proje bu yıl yetişmedi ama önümüzdeki yıl mutlaka hayata geçecek. Rusya ve ABD’de uygulanan bu sistemle hastaların iyileşmesinde yüzde 60 oranında başarı sağlandığı bilgisine ulaştık’’ şeklinde konuştu.
|
/ BODRUM
16.07.2007
|
|
|
Kalsiyum için D vitamini şart |
Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Uzman Dr. İsmail Topal, vücutta bulunan kalsiyumun, D vitamini olmadan bir yararı olamayacağını söyledi
Topal, kalsiyumun, kemiklerin oluşumunu ve sağlamlığını sağlayan, kalp kasları ile diğer kasların kasılmasında etkili olan ve kan pıhtılaşmasında önemli rol oynayan, vücut için zorunlu minerallerden birisi olduğunu belirti.
Vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan ve yüzde 98’i kemiklerde bulunan kalsiyumun, süt, peynir, yoğurt gibi süt ürünleri ile karnabahar, brokoli, kurutulmuş meyveler, susam, fındık, pekmez gibi gıdalarda bulunduğunu kaydeden Topal, vücut için önemli vitaminlerden biri olan D vitamininin, bağırsaklardan kalsiyum ve fosforun emilimini sağlayarak kemiklerde kalsiyum depolanmasını sağladığını dile getirdi.
Bebeklerin büyüyüp gelişebilmesi için yeterli miktarda D vitamini ve kalsiyum ihtiyacının karşılanması gerektiğini ifade eden Topal, ‘’D vitamini olmadan vücuttaki kalsiyumun yararı olmaz. D vitamini eksikliğinde, ‘raşitizm’ dediğimiz kemik zayıflığı oluşmaktadır. Özellikle bebeklerde kemiklerin ve dişlerin güçlenebilmesi için D vitamini son derece önemlidir’’ dedi.
|
/ TRABZON
16.07.2007
|
|
|
Yalnız yaşlılar ilâca daha fazla bağlı |
Eşini kaybetmiş veya ayrılmış olan yaşlılar, daha fazla ilâç tüketiyor. Herhangi bir işte çalışan ve üretkenliğini sürdüren ileriki yaştaki kişilerde çoklu ilâç kullanım oranı ise düşük.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, Türkiye’nin 12 farklı şehrinde 65 yaş ve üzerindeki bin 433 yaşlı ile görüşülerek ‘çoklu ilâç kullanımını’ araştırdı.
Araştırmaya katılan yaşlıların yüzde 67.3 ünü kadınlar, yüzde 32.7 sini erkekler oluşturdu. Katılımcıların yüzde 43,8’i 65- 69 yaş grubunda; yüzde 32,2’si 70-74 yaş grubunda; yüzde 24’ü ise 75 ve üzeri yaş grubunda yer aldı.
Araştırma sonucuna göre, yaşlıların yüzde 84,7’sinin sürekli kullandığı bir ilâcı bulunurken, yüzde 15,3’ü kullandığı herhangi bir ilâcın olmadığını belirtti.
Çalışmaya katılanların yüzde 23,2’si sadece 1 ilâç kullandığını; yüzde 17’si 2 ilâç; yüzde 19,2’si 3 ilâç; yüzde 38,2’si ise 4 veya daha fazla ilâç kullandığını ifade etti.
İleri yaştaki ev hanımlarında ilâç kullanım oranının ise en yüksek olduğu ortaya çıktı. Bir gün içinde 2-4 adet ilâç alan yaşlı ev hanımı oranı yüzde 49.9 olarak belirlendi.
Halen herhangi bir işte çalışmakta olan ve üretkenliğini sürdüren ileri yaştaki kişilerde çoklu ilâç kullanım oranı daha düşük çıktı.
Eşini kaybetmiş veya ayrılmış olan yaşlıların daha fazla ilâç tükettiği belirlendi. Bu kişilerin oranı yüzde 48 olarak belirlendi.
Yaşlılarda en fazla ilâç tüketimi olan şehirlerin ise, Zonguldak (yüzde 42) , Bursa (yüzde 32) ve Manisa (yüzde 30) olduğu kaydedildi.
BAZI SORUNLAR İLÂÇSIZ DA ÇÖZÜLÜR
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Yeşim Gökçe, yaşlıların her belirti veya yakınma için hemen ilâç almayı düşündüklerine dikkat çekti. Bazı sorunların ilâç dışı yaklaşımlar ile de çözülebileceğine dikkat çeken Gökçe, “Yaşlılar, aldıkları her yeni ilâcın halen var olan başka hastalıklarını olumsuz etkileyebileceğini veya kullanmakta oldukları diğer ilâçlar ile etkileşime girerek etkisini azaltabileceğini veya artırabileceğini göz önünde bulundurmuyorlar” diye konuştu. İlâçların doktorun tavsiye ettiği dozda alınması ve tedavi şemasına uyum gösterilmesi yanında sorun veya sorular var ise, mutlaka doktora yöneltilmesi ve kullanılan ilâçlar ile ilgili her türlü yan etkinin de mutlaka hekime iletilmesi gerektiğini söyleyen Gökçe, “Hekim olmayan eş, dost, komşu ve benzeri kişilerin önerileri ile ilâç almaktansa en yakın sağlık kuruluşundaki hekime danışmak daha uygun bir yaklaşımdır” dedi.
|
/ ANKARA
16.07.2007
|
|
|
Kaşar Festivalinde renkli görüntüler |
Ardahan’ın Göle ilçesinde 12.’ncisi düzenlenen Kaşar Festivali renkli görüntülere sahne olurken, festivalin en ilgi çekici olayı ise daha önce Göle Belediyesi, Kaymakamlığı ve sivil toplum örgütlerinin başlatmış olduğu Göle’de fakülte ve yüksekokul kurulması ısrarı burada da sürdü.
Festivalde imza kampanyası başlatan Göleliler, yaklaşık 5 bin imza toplamayı hedeflediklerini dile getirdiler. Vali Murat Yıldırım’ın da destek için imza attığı kampanyanın festival boyunca devam edeceği bildirildi.
Halk oyunları gösterisi ile başlayan Kaşar Festivali, Göle Yaylası mevkiinde devam etti. Festivalin açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Sabri Muratoğlu, “Hayvansal ürünlerin tanıtımında bu gibi festivallerin önemi çok büyük, bizim vazgeçilmez ürünümüz ise kaşar. Kaşarı bu tür faaliyetlerle tanıtmayı başardığımıza inanıyorum” dedi.
Muratoğlu, festivale dışarıdan gelen çok sayıda Göleli olduğunu belirterek, “Onlara da sesleniyorum, gelin Göle’ye yatırım yapın, yaptığınız yatırımlara adınızı verelim. Böylece ilçemiz kalkınsın.” diye konuştu. Vali Murat Yıldırım ise bölgenin geçim kaynağının hayvancılık olduğunu dile getirerek, bu tür festivallerde hayvansal ürünlerin iyi tanıtılması gerektiğinin altını çizdi.
Bu arada festivalin bu yıl ki kaşar ağası ise açık artırmayla seçildi. Açık artırma sonucu bu yıl ki festival ağası ise Göleli işadamı Mustafa Bakış oldu. Bakış, 160 bin YTL vererek ağalık ünvanını elde etti. İki gün süren festival, yöresel san’atçıların söylediği şarkı ve halk oyunlarıyla son buldu.
|
/ ARDAHAN
16.07.2007
|
|
|
|