İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kabaalioğlu, AB’ye katılım müzakerelerinde özel sektör temsilcilerinin bulunmasının çok önemli olduğunu belirterek, “Bugüne kadar bunun sağlanamamış olması bence büyük bir eksikliktir’’ dedi.
Haziran ayında İKV Başkanlığına seçilen Kabaalioğlu, Türkiye-AB ilişiklerinde yaşanan gelişmeler ve İKV’nin önümüzdeki dönem için planladığı çalışmaları anlattığı basın toplantısı gerçekleştirdi. Kabaalioğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, bugünkü konjonktüre genel anlamda bakıldığında yaklaşan seçimler sebebiyle AB ile ilişkiler konusunda belirli bir odak kayması yaşandığının görüldüğünü, ancak seçim öncesi bunu doğal karşıladıklarını söyledi.
Müzakere sürecine Türkiye açısından bakıldığında özel sektörün sürece katılımının arzu edilen düzeyde olmadığına dikkat çeken Kabaalioğlu, ‘’AB’ye katılma müzakerelerinde mutlaka özel sektör temsilcilerinin bulunması hususu çok önemlidir. Bugüne kadar bunun sağlanamamış olması bence büyük bir eksikliktir’’ dedi. Kabaalioğlu, 22 Temmuz seçimlerinden sonra oluşacak yeni hükümetin bu konuya gündeme alması gerektiği kanaatinde olduğunu aktardı.
Kabaalioğlu, 2004 Mayıs’ında AB’ye üye olmuş ülkelerin tamamında iş dünyasının müzakere sürecinde aktif rol aldığını ve bunun büyük yararının görüldüğünü vurguladı.
Müzakere sürecine AB açısından bakıldığında, bu aşamada yapılabilecek en önemli gözlemin Türkiye-AB ilişkilerinin sorunlu bir dönemden geçtiği olduğunu ifade eden Kabaalioğlu, 3 Ekim 2005’te başlayan müzakere sürecinin arzu edilen hızda devam etmediği, müzakerelerin açılmasının üzerinden iki yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, bugüne kadar geçici olarak kapatılan tek faslın bilim ve araştırma olduğunu hatırlattı.
“AVRUPA’NIN TANIMLANMASI
ŞU VEYA BU LİDERE BAĞLI DEĞİL’’
AB’nin temel güçlerinden ikisi olan Fransa ve Almanya’da muhafazakar liderlerin iktidara gelişinin, Türkiye’nin üyeliğine açık şekilde karşı çıkan siyasi anlayışı öne çıkardığına işaret eden Kabaalioğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ‘’Avrupa’nın sınırlarını yeniden tespit edilmesi’’ yönündeki görüşlerini doğru bulmadığını söyledi. Avrupa’nın tanımlanmasının şu veya bu lidere bağlı olmadığı görüşünü aktaran Kabaalioğlu, böyle bir söylemin ne Avrupalı anlayışa yakıştığını, ne de mevcut anlaşmalara uygun bir durum olduğunu belirtti.
Haluk Kabaalioğlu, ‘’3-5 milyon nüfuslu bazı Balkan ülkeleriyle karşılaştırarak Türkiye’nin üyelik sürecinden çıkarılması pek mümkün değildir. O bakımdan ‘Türkiye’nin üyelik yolunun değiştiği veya Avrupa sınırlarını yeniden belirleyelim’ anlayışının doğru olmadığı kanaatindeyim’’ diye konuştu.
Türkiye’nin AB konusunda nihai hedefinin tam üyelik olması gerektiğini vurgulayan Kabaalioğlu, ‘’Normal olarak bu sürecin 4-5 yıl sürmesi gereklidir. Bu bakımdan Türkiye’nin belirleyici bir hedef tarihi almasına gerek vardır’’ görüşünü dile getirdi.
|