“Said Nursî’nin eserleri, Rus toplumunu ıslah ediyor”
Rusyalı bir Hıristiyan olan Datsun Nikolay Pavloviç, mektubunda, Risâle-i Nur’un Rusya’da yasaklanmak istenmesinin perde arkasını şu sözlerle deşifre ediyor: “Eğer biz milletimizi sarhoş görmeyi ve her zaman narkotik tiryakiler ile karşılaşmayı istesek, mutlaka Rusya’da Said Nursî’nin eserlerinin yayınlamasını yasaklamamız lâzım. Çünkü onun eserleri, İslâmiyetin esaslarını açıklıyor, ahlâkı öğretiyor ve sırf elem ve belâ getiren kötülük ve ahlâksızlıklardan kurtulmaya çağırıyor.”
Şubat 2006. Babamın 80 yaşını kutlamaya akrabalarım toplanmışlardı. Başkurdistan’dan da akrabalar gelmişti. Amcamın ailesi...
Amcamın hanımından, çocukları, torunları hakkında sormuştum. Bir kız torunu için çok üzüldüğünü söylemişti. Çünkü bir Tatar ile evlenmiş. Ona “Bunda kötü birşey yok” deyince, o da cevaben “Onlar bizim dinimizden değil ki… Biz Hristiyanız, o ise Müslüman” demişti.
Ben de meraklandım: “Bu İslâm dininin ne kötülüğü var, neyinden sakınmam lâzım?”
Kaleningrad şehrine gelince buradaki Müslümanlarla tanıştım, İslâmiyeti yakından öğrenmeye başladım. Bana İslâm akidesinin sırlarını açan Said Nursî’nin kitapların okumam için verdiler. Sohbetlere, derslere katılmaya başladım.
Risâle-i Nur dersleri nasıl oluyor? 7-8 kişi toplanıyor ve sırayla Said Nursî’nin kitaplarını okuyorlar. Sonra çay içiyorlar. Çay zamanında güzel sohbet ediyorlar. Sonra namaz kılıp evlerine dağılıyorlar.
İlk bakışta bunda bir fevkalâdelik yok. Ama ben kendimde bazı değişmeler farketmeye başladım. Ben kimim? Ben bir marangoz, bir ameleyim. Ve her amele gibi ağır iş gününden sonra stresi gidermek için bira ve bazen bayramlarda daha da sert içkiler içmeyi seviyordum. Ama birden bire ben birşey fark ettim... Müslümanların sohbetlerine katıldıktan sonra, içkiye karşı meylim yok oldu. Bira içmeyi de bıraktım, içkiye olan düşkünlüğüm kayboldu. Ben sigara içiyorum, ama hissediyorum… Zamanla sigaraya olan meylim de yavaş yavaş sönüyor, şimdi daha az sigara içmeye başladım.
Ama bunların hepsi, büyük oğlumun problemi yanında hiç hükmünde denilebilirdi, çünkü o narkotik müptelâsıydı. Tedavi etmeye çalıştık. Kendisi de anlıyordu… Narkotiği bırakmasa yakında hayatı bitecek, o iptilâdan kurtulmaya çalışıyordu. Narkotiği kullanmamak için içki içmeye başladı. İşini kaybetti, sonra başka işe girdi… Onu da az kaldı kaybedecekti. Şimdi ise o, içkiyi de, narkotiği de bıraktı. Ben oğluma ne yaptım? Hiçbir şey... Onu sadece Said Nursî’nin eserlerini mütalaa eden Müslümanların sohbetine katılmaya davet ettim. Ve bu, onun kötü alışkanlıklarının kaybolması için yol açtı, kâfî oldu.
Geçenlerde duydum ki Said Nursî’nin eserleri hakkında bir mahkeme olmuş, onun kitaplarını Rusya’da yasaklamaya karar vermişler. Doğru yapmışlar! Yasaklamak lâzım! Toplumun normal yaşamasını engelleyen herşeyi gidermek ve yasaklamak lâzım! Şimdi Rusların normal hayat tarzı nedir? Sarhoşluk ve narkotik tiryakiliği! Eğer ben Said Nursî’nin eserlerini okuyarak sarhoşluğu bırakmışsam, demek ki ben alkolik ve narkomanlar toplumunun normal hayatını bozuyorum. Buna Said Nursî’nin eserleri sebep oldu. Demek sebebin giderilmesiyle herşey yine normale dönecek.
Said Nursî’nin eserlerinden bir satır okumayan, bilmeyen avamı da kandıracağız!.. Diyeceğiz ki bu kitaplar ekstremizm (aşırı radikalizm) ve millet ve dinler arası bölücülük çağrısı yapıyor!.. Hatta ‘Terörizmi destekliyor’ diye lekelendirsek de olur! Sen de ey avam!.. Buna karşı ne diyebilirsin ki? Çünkü sen bu kitapları okumamışsın, bilmiyorsun. Biz ise okumuşuz ve dediğimizi biliyoruz. Biz diyoruz ki yasaklamalı! O zaman sen ey avam, rahat uyuyabilirsin.
Sarhoşluk ve narkotik ile devlet de mücadele ediyor, şiddetli kanunlar çıkartıyor. Meselâ yakın zamanda umumî yerlerde içki içmeyi yasakladı. Şiddetli kanun, ama kim ona itaat ediyor ki… Nasıl içiyorlardı öyle devam ediyorlar, sadece gizli içiyorlar. Eğer biz milletimizi sarhoş görmeyi ve her zaman narkomanlar (narkotik tiryakileri) ile karşılaşmayı istesek, mutlaka Rusya’da Said Nursî’nin eserlerinin yayınlamasını yasaklamamız lâzım. Onun eserleri böyle topluma büyük bir zarar getiriyor!
Ben daima Müslümanlarla görüştüğüm halde bana hiç kimse zorla İslâmiyeti kabul ettirmeye çalışmıyor. Onlar ‘Sen başka dindensin’ diye benden çekinmiyorlar, beni sadece bir insan olarak kabul ediyorlar. Zaten onların fikrince, her insana saygı göstermeli. Eğer başka insanları saymıyorsan, demek ki sen onların Yaratıcısını da saymıyorsun. Hakikî dindar Müslüman, hiçbir zaman ekstremist (aşırı radikalist) olamaz. Zaten Said Nursî’nin eserleri İslâmiyetin esaslarını açıklıyor, ahlâkı öğretiyor ve sırf elem ve belâ getiren kötülük ve ahlâksızlıklardan kurtulmaya çağırıyor.
Sonuç olarak Said Nursî’nin şu sözlerin aktarmak istiyorum: “Lüzumsuz, geçici, günahlı zevklerin akıbeti elemler, teessüflerdir.”
Burada söylediğim herbir sözümü tasdik etmeye hazırım. Bu mektup, sırf gönül rızasıyla yazılmış olduğundan ben adımı ve adresimi gizlemiyorum, aynen yazıyorum.
Datsun Nikolay Pavloviç
Kaliningrad / Rusya
([email protected])
|