|
|
|
Yatırımlara AB ölçüsü |
Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) 2008-2010 Dönemine ilişkin yatırım programlarına göre, AB’ye üyelik yönünde ortaya konulan politika ve önceliklerin hayata geçirilmesi için sürdürülen çalışmaların gerektirdiği yatırımlar hızlandırılacak.
DPT’nin 2008-2010 Dönemine ilişkin ‘’Yatırım Programı Hazırlıkları Genelgesi’’ ve ‘’Yatırım Hazırlama Rehberi’’, Resmî Gazetenin dünkü sayısında yayımlandı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener imzasıyla yayımlanan genelgede, 9. Kalkınma Planında ortaya konulan politika ve önceliklerin, 2007-2013 dönemi için hazırlanacak her türlü plan, program, yatırım programı ve strateji çalışmasında esas alınacağı vurgulandı.
Bu çerçevede, planla uyumlu şekilde hazırlanarak yayımlanan Orta Vadeli Programda (2008-2010) yer alan amaç, politika ve öncelikler ile yine aynı dönem için hazırlanan Orta Vadeli Mali Planda ortaya konulan malî çerçeve ve bütçe tahminleri, program, bütçe ve yatırım programı hazırlıklarına temel olacak.
Yatırım Programı ile ekonomide sağlanan güven ve istikrarın korunması, ekonomik büyümenin kalkınma sürecinin sosyal boyutunu da dikkate alacak şekilde yüksek ve sürdürülebilir kılınması, istihdamın artırılması, kamu hizmetlerinin hız ve kalitesinin yükseltilmesi temel politikası doğrultusunda kamu yatırım ödeneklerinin kullanımında etkinliğin ve verimliliğin artırılması hedefleniyor.
2008-2010 dönemi yatırım programı hazırlıklarında, eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu ve Bilgi Toplumu Stratejisi ile uyumlu e-devlet ve bilgi ve iletişim teknolojileri yatırımlarına öncelik verilecek.
Kamu yatırımları, bölgesel kalkınma ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasında etkili bir araç olarak kullanılacak. AB’ye üyelik yönünde ortaya konulan politika ve önceliklerin hayata geçirilmesi için sürdürülen çalışmaların gerektirdiği yatırımlar hızlandırılacak.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Bağırarak terörle mücadele olmaz |
Partisinin Eskişehir mitinginde halka hitap eden Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, birilerinin çok hiddetlenip bağırınca terörle mücadele olur zannettiğini ifade ederek, “Terörle mücadele, oturup birbirinize lâf yetiştirme değildir” dedi. Ağar, DP iktidarında Türkiye’de silâhların, bombaların patlamayacağını, şehit cenazelerinin üzüntüsünü ortadan kaldırmaya and içerek geldiklerini söyledi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, birilerinin çok hiddetlenip bağırınca terörle mücadele olur zannettiğini ifade ederek, “Terörle mücadele, oturup birbirinize lâf yetiştirme değildir” dedi.
Ağar, partisince Eskişehir’de düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, birilerinin ‘’terörle mücadeleyi ABD’ye havale etmek istediğini, ancak onun altında kaldığını’’ savundu. ‘’Birileri de çok hiddetlenip bağırınca terörle mücadele olur zannediyor’’ diyen Ağar, ‘’Siz hepiniz evde uyurken, yemek yerken ben dağda, bayırda, ovada göğsümü siper ettim’’ diye konuştu. Türkiye’nin her dağını, ovasını, mezraasını, sokağını, yöresini nokta nokta bildiğini dile getiren Ağar, ‘’Türkiye’nin üzerine gelecek tehlikelerin arkasında hangi güç varsa, onun arkasında ne varsa, gölgenin arkasındaki gölgenin hesabını benden başka bilen varsa çıksın istediği televizyonda tartışalım’’ dedi. Muhalefet liderlerine ‘’Bu iktidarı siz getirdiniz’’ diye seslenen Ağar, kendisinin dışında seçime yeni giren bir parti genel başkanının olmadığını ifade etti. Ağar, ‘’Bunlar bu iktidarı getirdi. Ağar bu iktidarı götürecek ‘’ şeklinde konuştu. Terörle mücadelenin akıl, cesaret ve yürek işi olduğunu, ‘’çocuk oyuncağı olmadığını’’ ifade eden Ağar, şunları kaydetti: ‘’Terörle mücadele, oturup birbirinize lâf yetiştirme değildir. Bilmeyenler için Türkiye’de terörün tarihi vardır. Oturup okuyun, Türkiye’de kim ne yaptı, kim hangi riskleri aldı, bu riskleri alanlara sizin tavrınız ne olmuş, tavşan yürekleriniz ne olmuş, açın o sayfalarda okuyun. Herkes temiz olsun. DP iktidarında Türkiye’de silahlar, bombalar patlamayacak. Şehit cenazelerinin üzüntüsünü ortadan kaldırmaya and içerek geliyoruz. Türkiye silahın, terörün olmadığı bir Türkiye olacaktır. Hiç bir çocuğun canını, Allah’ın verdiği tabii ömrü dışında almaya cesaret edemeyecekler.’’
“DP, MİLLETİN DEĞERLERİYLE
UYUMLU TEK PARTİ”
Milletin; inanç, başörtüsü üzerinden siyaseti reddedeceğini ifade eden Ağar, ‘’Millet arasında olmayan bir bölünmenin, siyaset yoluyla millete dayatılmasına sonuna kadar karşı çıkacağız’’ dedi. DP’nin, milletin değerlerini uyum içerisinde taşıyabilen yegâne parti olduğunu savunan Ağar, iktidarın ve Ana Muhalefet’in milleti böldüğünü ileri sürdü. Ağar, İktidarın çiftçisine vermeye kıyamadığı parayı, yabancı ülkelere vermekte tereddüt etmediğini iddia etti. İktidarın, cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı kendisini mağdur ilan ettiğini söyleyen Ağar, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi, seçim taktiği halinde oynanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir demokrasi meselesi değil, siyasi mücadele işidir’’ görüşünü dile getirdi. Partisinin, CHP’nin ‘’dayatmacı zihniyeti karşısında her zaman kale gibi durduğunu’’ kaydeden Ağar, iktidarın ‘’parti içi çekişmeleri, birbirlerini ekarte etmeleri işini mağduriyet gibi sunduğunu’’ savundu. Başbakanlığın ve Dışişleri Bakanlığının mağduriyet yeri olamayacağını dile getiren Ağar, şunları kaydetti: ‘’İktidar, ‘Bunlar demokrasiye karşı çıktılar. Müslüman cumhurbaşkanı seçtirmediler’ diye fısıltı yapıyor. Ben kaymakamlık, emniyet müdürlüğü, valilik, bakanlık yaptım. Türkiye’de inançlı, imanlı bir Allah’ın kulunun Ağar’dan şikayeti varsa, ben kendimi bütün bu görevleri yapmamış sayacağım. Vicdansızca, insafsızca bize iftira ettiler, ayıp ettiler. Bana açıkça özür borçları var. Çünkü, kendilerinin başları dertte olduğu vakit yıllarca çaldıkları kapı biz olmuşuzdur.’’ Ağar, konuşmasının sonunda partisinin Eskişehir milletvekili adaylarını tanıttı.
|
/ ESKİŞEHİR
06.07.2007
|
|
|
Gül: Seçimler ertelenemez |
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ne olursa olsun seçimlerin ertelenmesinin mümkün olmadığını kaydederek, “Savaş ortamında bile seçim yapılmıştır” dedi.
Gül, Kanal 24’te yayınlanan “Ankara Masası” adlı programda gündeme ilişkin soruları cevapladı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananların Türkiye’nin AB sürecine etkisinin sorulması üzerine Gül, “Bu tip hukukun zedelendiği durumlar şüphesiz ki etkiler” diyerek, Demokrasi kuvvetlendirilse, ülke şeffaf olursa, ekonomimizi rekabetçi bir ekonomi haline gelirse AB’nin Türkiye’ye söyleyebileceği, engelleyebileceği hiçbir şey olmadığını belirtti. Gül, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ama şöyle bir tehlike var. Bunu hiç kimse göz ardı etmesin ki, AB kendi içerisinde de çok sıkıntılar yaşıyor. 27 tane şimdi üyesi var. Çok oldu diyenler var, yeni Avrupa’nın sınırları neresi diyenler var. Böyle bir durumda diyebilirler ki, bu burada kalsın artık, yenileri gelmesin diyebilirler. Yenileri deyince bazı küçük ülkeler onları etkilemez ama unutmayın ki Türkiye 70 milyonluk büyük bir ülke. 70 milyonluk bir ülke demek AB içerisine girdiğinde, Avrupa Parlamentosunda Almanya’dan sonra ikinci büyük grup olacağız biz. Tedirginlikler de var. Eğer biz kendi işlerimi düzgün götürmezsek, bu tip olağanüstü işler yapmaya kalkarsak, sürprizler yaparsak, o zaman o trenden bizi kendi ayaklarımızla indirirler. Bu fırsat kaçtıktan sonra bir daha gelmez.”
Gül, Türkiye’nin geçmişte bir çok kez AB üyeliği fırsatı değerlendiremediğini de bildirerek, “Şimdi işler daha zor. Onun için eğer böyle olağanüstü işler olmaya devam ederse, bütün Avrupa’nın hedef gösterdiği muasır medeniyetlere ulaşmanın bir manivelası olarak gördüğümüz bu sistemin dışında kalır” diye konuştu.
“22 Temmuz seçimlerini erteleme riski var mıdır” sorusuna da Gül, “Böyle bir şey mümkün değil. Ne olursa olsun seçimlerin ertelenmesi mümkün değil. Savaş ortamında bile seçim yapılmıştır” diye cevap verdi.
Gül, yapılan hizmetlerin ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yanlışlıkların AKP’nin oylarını etkileyecek iki şey olduğunu söyleyerek, “Bunları birleştirince, yüzde 40’ın üzerinde olduğumuz görülüyor” dedi.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
AB süreci devam etmeli |
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Tahir Uysal, AB gündeminin uzun bir gündem olduğunu belirterek, ‘’Yeri geliyor çok zor anlar yaşıyoruz. Ama nişanın bozulmaması, aksine hızlanıp devam etmesi gerektiğini düşünüyorum’’ dedi.
Uysal, basın mensuplarına yönelik dernek üyelerinin katılımıyla düzenlediği toplantıda, ‘’Daha İyi Bir Yatırım Ortamı, Daha Çok Yeni Yatırım’’ başlığı altında Türkiye’nin önümüzdeki dönemde rekabet gücünün artması ve yatırım tabanının güçlenmesi için uluslar arası yatırımlar açısından öncelik vermesi ve yeni hükümetin programında yer almasını istediği konuları aktardı.
Türkiye’ye bugüne kadar gelen yabancı yatırımlara bakıldığında özellikle birinci sınıf yatırımların dikkat çektiğini ifade eden Uysal, ‘’Sanırım önümüzdeki dönemde bunun bir miktar değiştiğini gözlemleyeceğiz ve ikinci sınıf, yani küçük ve orta boy işletmelerin faaliyetlerinin arttığını göreceğiz. Böyle bir değişimin yaşandığını ortamda eskiden hep (yabancı sermaye gelsin) diyorduk, sonunda geldiler. 2001’den bu yana 40 milyar dolarlık bir yabancı yatırım miktarını gözlemlemiş bulunuyoruz’’ şeklinde konuştu.
“KAPİTALİN BİR YERDEN GELMESİ LÂZIM’’
Tahir Uysal, bu anlamda çözümlenmesi gereken konuları kayıt dışı ekonomi, vergi ve teşvikler, istihdam ve eğitim, AR-GE faaliyetlerinin artırılması, fikri ve sınai haklar, Türkiye’nin doğrudan yatırım yeri olarak çekici kılınması ve AB süreci olarak sıraladı. Bu konuların hepsinde ilerleme sağlanması gerektiğini kaydeden Uysal, AB katılım sürecinin çok önemli bir çıpa olduğunu söyledi.
Uysal, ‘’Bu konuda sadece Türkiye’de değil yurt dışında da dernek olarak aktif rol almak istiyoruz’ ‘dedi.
Soruları da cevaplayan Uysal, bankacılık sektörüne yabancı sınırı getirilmesi görüşlerinin hatırlatılması üzerine şu görüşleri aktardı:
‘’Bu konudaki zorlamaların doğru olmadığını düşünüyorum. Almanya’da bu oran yüzde 5, Letonya’da yüzde 100. Yani tek bir boyut yok. Gelişmiş ülkelerde daha az, gelişmekte olan ülkelerde daha fazla olduğunu gözlemliyoruz. Kapitalin bir yerden gelmesi lâzım. Yabancı sermayenin bankacılık sektörüne girmesi son derece normal.’’
‘’PARTİLERDEN GÖRÜŞME
TALEBİMİZE CEVAP ALAMADIK’’
Seçime ilişkin bir soru üzerine de Uysal, erken seçim kararından sonra hızlı hareket ettiklerini ve bu konudaki isteklerini Devlet Bakanı Ali Babacan’a ilettiklerini anlatarak, CHP, MHP ve DP ile de görüşme talebinde bulunduklarını, ancak henüz bir cevap alamadıklarını kaydetti.
Türkiye’ye yıl sonu itibarıyla ne kadarlık yabancı yatırım gireceğinin sorulması üzerine de Uysal, geçen yıl 20 milyar dolarlık bir rakama ulaşıldığını hatırlatarak, ‘’Bu yılın ilk 4 ayında bu oran 10 milyar dolar oldu. Böyle giderse öngörümüz 20 milyar doları geçeceği yönünde’’ diye konuştu.
Uysal, YASED olarak gelen yabancı yatırımların faaliyetlerinin ne durumda olduğunu araştıracakları ve bir rapor hazırlayacaklarını bildirdi.
AB sürecinin yatırımları etkileyip etkilemeyeceği sorusuna da Uysal, bu gündemin uzun bir gündem olduğunu belirterek, ‘’Yeri geliyor çok zor anlar yaşıyoruz. Ama nişanın bozulmaması, aksine hızlanıp devam etmesi gerektiğini düşünüyorum’’ cevabını verdi.
|
/ İSTANBUL
06.07.2007
|
|
|
Rehn: Türkiye, neden AB üyesi olmasın? |
AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin, gerekli şartları yerine getirdiği takdirde AB üyesi olmaması için bir sebep görmediğini söyledi.
Rehn, Almanya Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı Franz Müntefering ile birlikte Sosyal Demokrat Parti (SPD) Avrupa Çalışma Grubu’nun Berlin’de düzenlediği toplantıya katıldı. Rehn, burada Türkiye’nin AB üyeliğinin gündeme getirilmesi üzerine, Türkiye’ye, anlaşmalarla verilen sözlerin bulunduğuna işaret ederek, “Türkiye’nin şu sıralar seçim sebebiyle zor günler geçirdiğini, ancak ülkede yapılan reformların küçümsenmemesi gerektiğini” belirtti. Rehn, ‘’Türkiye, şartları yerine getirdiği takdirde neden 10 ya da 14 yıla kadar AB üyesi olmasın? Bu konuda bir sorun görmüyorum’’ şeklinde konuştu.
Müntefering de Almanya ve Avrupa’nın da demokrasi deneyiminin henüz başında olduklarını belirterek, Türkiye’nin de demokrasi ve AB yolunda desteklenmesi gerektiğini söyledi. Müntefering ayrıca, Almanya’da yaşayan Türklerin ve Türk medyasının uyuma büyük katkı sağladığını ifade ederek, ülkede yaşayan yabancılar için, geleceğin kalıcı vatandaşları olarak daha hassas ve iyi politikalar geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.
|
/ BERLİN
06.07.2007
|
|
|
ANAVATAN’da Mumcu’ya tepki |
Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, merkez sağda birleşmeyi başaramadığı için ANAVATAN Genel Başkan Erkan Mumcu’nun istifasını istedi. Kurtulmuşoğlu, “Başaramayan insanlar gider, başarabilecek insanlar partinin başına gelir” dedi.
Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, merkez sağda birleşmeyi başaramadığı için ANAVATAN Genel Başkan Erkan Mumcu’nun istifasını istedi ve ‘’Melih Gökçek ile ne konuştun?’’ diye sordu.
Kurtulmuşoğlu, yaptığı açıklamada, Kurtulmuşoğlu, Mumcu’nun, birleşme aşamasında kendilerine hiçbir bilgi vermediğini ileri sürerek, ‘’Bugüne kadar da ne olduğunu bilen hiçbir milletvekili arkadaşım yok. Erkan Mumcu’nun kendi yandaşları dışında, kimsenin bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum’’ dedi.
Kurtulmuşoğlu, Erkan Mumcu’nun, ‘’20 milletvekili benim namusumdur. Ben ne yapacaksam, onlarla birlikte yapacağım’ dediğine dikkati çekerek, ‘’Ama 20 milletvekiline, birleşme aşamasında hiçbir bilgi vermedi. Partinin seçime girip girmeyeceğini bile bize söylemedi. Son zamanda ittifak yapılacaktı. ‘İttifak yapılacak’ diye gidildi ve yapılmadan bozuldu. Melih Gökçek ile 2,5-3 saat ne konuştular? Bir parti lideri, evini parti genel merkezi gibi çalıştırmaz. Ben liderin evine gitmeye mecbur muyum? Bunların hiçbirinden bilgi sahibi olmadık. Sayın Erkan Mumcu’nun, bu aşamadan sonra bilgi vermesi, ne olup bittiğini bize ve topluma izah etmesi lazım. Bu işi başaramadığı için partiden istifa etmesi lazım. Başaramayan insanlar gider, başarabilecek insanlar partinin başına gelir’’ “ diye konuştu.
ANAVATAN’lı bazı milletvekilleri de birleşme sürecinin tamamlanamamasından dolayı eleştirilerde bulundu.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Af Örgütü: Türkiye'de işkence mağdurlarına adalet yok |
Uluslararası Af (AI) örgütü tarafından dün yayımlanan raporda, Türkiye’de işkence, kötü muamele ve kolluk kuvvetlerinin karıştığı cinayetlerin cezasız kaldığı öne sürüldü.
İnsan haklarını ihlal eden polis ve jandarma aleyhine açılan soruşturmaların hakim ve savcıların tutarsız kararlarıyla yanlış yönlendirildiği iddia edildi. AI, temel hakları ihlal edilen vatandaşlar için adaletin geciktirildiğini ya da ortadan kaldırıldığını savundu. Raporda, Türkiye’de kolluk kuvvetleri için yerleşmiş bir dokunulmazlık kültürü bulunduğu ifade edilirken, ihlal iddialarını araştıracak bağımsız bir kurumun olmaması eleştirildi.
Diyarbakır’da 2006’da çıkan olayları hatırlatan AI, gözaltına alınanların yüzde 95’ine işkence ya da kötü muamele yapıldığı iddialarına rağmen hiçbir güvenlik görevlisine soruşturma açılmadığı ifade edildi.
Örgüt, Türk hükümetinin ‘işkenceye sıfır tolernas’ ilkesini memnuniyetle karşıladıklarını, bu politikayla birlikte hak ihlalleri konusunda daha az şikayet aldıklarını bildirdi.
Örgütün Avrupa ve Orta Asya sorumlusu Nicola Duckworth, ceza hukuku sisteminde insan haklarına daha geniş güvenceler getirecek reformlar yapılması gerektiğini söyledi.
|
/ LONDRA
06.07.2007
|
|
|
Arınç’tan Çölaşan’a dâvâ |
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan hakkında, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle 20 bin YTL’lik manevî tazminat davası açtı.
Bülent Arınç’ın, avukatı Yakup Erikel aracılığıyla Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dâvânın dilekçesinde, Çölaşan’ın Hürriyet Gazetesinde 3 Temmuz 2007 tarihinde yayınlanan “Anayasa, Paspas ve Kuduz üzerine’’ başlıklı yazısında, hakaret içeren ifadelere yer verdiği belirtildi. Dilekçede, Çölaşan’ın tekzip edilen gerçek dışı bir açıklamayı bahane ederek, Arınç’a yönelik hakaret ve ithamlarda bulunduğu ifade edildi.
Dilekçede, Arınç’ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle, Çölaşan’dan 20 bin YTL manevi tazminat talep edildi.
Arınç’ın, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da Çölaşan hakkında ‘’hakaret’’ suçundan dava açılması için suç duyurusunda bulunacağı belirtildi.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Ekmekte zam beklentisi |
Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, kuraklık ve üretimin düşmesi gerekçesiyle un sanayicilerinin spekülatif bir şekilde un fiyatlarını artırdığını belirterek, ‘’Un fiyatları düşürülmezse, ekmekte yüzde 10-15’lik zam kaçınılmaz’’ dedi.
Balcı, düzenlediği basın toplantısında, kuraklık sebebiyle buğday rekoltesinde yüzde 10’luk bir düşüş yaşandığını, bunu fırsat bilen tüccarın da sürekli buğday topladığını söyledi. Üreticinin de fiyatlarda artış beklentisi ile ürününü satmadığını anlatan Balcı, normalde 1-1,5 milyon ton stok bulundurması gereken Toprak Mahsulleri Ofisi’nin stoklarının ise 300 bin ton düzeyinde kaldığına işaret etti.
Bu gelişmeleri fırsat bilen un sanayicilerinin 50 kg’lık unun çuval fiyatını 32 YTL’den 37-39 YTL’ye yükselttiğini kaydeden Balcı, şöyle devam etti: ‘’Un fiyatlarındaki yüzde 17-20’lik artışı gerektiren bir durum şu anda yok. Gerekli önlemler alınıp un fiyatlarındaki artış düşürülmezse ve diğer girdilerde de artış olursa, yüzde 10-15’lik zam kaçınılmaz olur. TMO stoklarını artırmalı.’’ Halen Türkiye genelinde ekmeğin kg fiyatının 2 YTL’nin altında olduğunu hatırlatarak, ekmek maliyetinin yüzde 30-40’ının undan, yüzde 25’inin işçilikten, kalanının da diğer giderlerden kaynaklandığını belirtti.
EKMEK MALİYETİNDE BUĞDAYIN PAYI YÜZDE 21
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), piyasada ‘’buğday rekoltesindeki düşüşün ekmek fiyatlarının artmasına neden olacağı’’ yönündeki spekülatif açıklamalar üzerine, buğday-ekmek fiyatı konusunda bir hesaplama yaptı. TMO’nun hesaplamalarına göre, ekmek maliyetleri içinde buğdayın yapı yüzde 21 düzeyinde. Buna göre piyasada 50 YKr’ye satılan 300 gramlık ekmeğin içinde 10 YKr’lik buğday var. Hesaplamalara göre, unun maliyetinin yüzde 70’ini buğday oluşturuyor. Ekmeğin maliyeti içinde unun payı ise yüzde 30. Geri kalan yüzde 70’lik maliyeti, genel imalat giderleri, işçilik giderleri, fırıncı kârı, bayi ücreti oluşturuyor.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
İsrafa ambalajlı çözüm |
Fleksıbıl Ambalaj Sanayicileri Derneği (FASD) Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Korkut, ekmeğin ambalajsız satılması ve iyi muhafaza edilememesi sebebiyle yaklaşık 4 milyar adedinin zayi olduğunu söyledi.
Korkut, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de yılda yaklaşık 44 milyar adet ekmek üretildiğini, ekmeğin ambalajsız satılması ve iyi muhafaza edilememesi sebebiyle bunun yaklaşık 4 milyar adedinin zayi olduğunu, bundan kaynaklanan yıllık ekonomik kaybın ise yaklaşık 700 milyon dolar olduğunu kaydetti. Ekmeğin ambalajlanarak satışa sunulmasının ekmek üreticisine yaklaşık yüzde 6-8 maliyet getirse de ekmeğin raf ömrünün 3 gün artmasını sağlayacağına işaret eden Korkut, ayrıca ekmek israfının önlenmesi, bakkal ve marketlerden fırınlara yüzde 10-15 oranında ekmek iadesinin ortadan kalkması, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, buğday ithalatının azalması ve dolayısıyla ekonomik kayıpların önlenmesine katkı sağlaması açısından son derece önem taşıdığını vurguladı.
|
/ İSTANBUL
06.07.2007
|
|
|
Hangi sandıkta oy kullanacaksınız? |
Türkiye Muhtarlar Federasyonu Genel Başkanı Ramazan Özünal, 22 Temmuz’daki milletvekili genel seçimlerinde oy kullanacak vatandaşların, mesaî saatleri içinde muhtarlıklara giderek, hangi sandıkta ve hangi sırada oy kullanacakları belirtilen, adlarına düzenlenmiş bilgi kâğıtlarını alabileceklerini söyledi.
Özünal, yaptığı açıklamada, YSK tarafından geçen ay muhtarlıklara gönderilen ‘’Seçmen Bilgi Kâğıtları’’nın vatandaşlara dağıtımının devam ettiğini söyledi.
Vatandaşların, mesai saatleri içinde muhtarlıklara giderek hangi sandıkta ve hangi sırada oy kullanacakları belirtilen adlarına düzenlenmiş bilgi kâğıtlarını alabileceklerini anlatan Özünal, oy kullanma konusunda sıkıntı yaşamak istemeyen vatandaşlardan bilgi kâğıtlarını biran önce almalarını istedi.
Özünal, bilgi kağıtlarının dağıtımının son güne kadar yapılacağını sözlerine ekledi.
Bu arada, seçmen bilgi kâğıdı eline ulaşmayan vatandaşların YSK’nın internet sitesine TC kimlik numaralarını girerek, nerede, hangi sandıkta oy kullanacaklarını öğrenebilecekleri belirtildi.
|
/ ADANA
06.07.2007
|
|
|
Savcı, Tuğluk hakkında 5 yıl istedi |
Van Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim Selçik, Eski DTP Genel Başkan Yardımcısı Diyarbakır bağımsız milletvekili adayı Aysel Tuğluk hakkında, Van’daki Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmadan dolayı başlattığı soruşturmayı tamamladı.
Alınan bilgiye göre, DTP tarafından Van Kalesi civarında düzenlenen Nevruz etkinliğinde konuşan Aysel Tuğluk hakkında, konuşması sırasında, terör örgütü elebaşı için “Sayın Öcalan’’ ifadesini kullandığı gerekçesiyle, Van Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim Selçik tarafından, soruşturma başlatıldı. Soruşturmasını tamamlayan Selçik, Tuğluk’un, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. ile Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddelerine göre yargılanmasını talep etti.Van 4. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan iddianamede, Tuğluk’un 1 yıldan 5 yıla kadar hapsi isteniyor.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Hava sıcaklıkları 6-8 derece azalacak |
Hava sıcaklığının, bugün ve hafta sonu 6-8 derece azalarak, sıcaklıkların mevsim normallerine döneceği bildirildi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Analiz ve Tahminler Şube Müdürü Murat Şahin, yaptığı açıklamada, artan hava sıcaklığının, bugün yurdun kuzeybatı kesimlerinde, hafta sonu da kuzey ve iç bölgelerde 6-8 derece azalarak, sıcaklıkların mevsim normallerine döneceğini belirtti.
Bugün Trakya’da, Marmara’nın doğusunda, Karadeniz Bölgesi’nde ve İç Anadolu’nun kuzey kesimlerinde kısa süreli, lokal ve sağanak yağışların beklendiğini ifade eden Şahin, “Pazar, Pazartesi ve Salı günü ise yurt genelinde yağış beklenmiyor” dedi.
Şahin, yarın Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, İç Anadolu’nun kuzey doğusu ile Doğu Anadolu’nun kuzeyinde görülecek yağışların, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzey doğusunda (Artvin, Rize, Trabzon, Ardahan ve Kars) etkili olacağını kaydederek, vatandaşları, sel, taşkın ve heyelan olaylarına karşı tedbirli olmaları uyarısında bulundu.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
İstanbul’un yatırımı eğitime |
İstanbul İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Büyükdede, 2003-2006 yılları arasında eğitime 644.757.376,07 YTL harcama yaptıklarını ifade etti.
Düzenlenen basın toplantısı ile İstanbul İl Özel İdaresi’nin son dört yıllık faaliyetlerini anlatan Hasan Büyükdede, bütçelerinin yüzde 41’ini eğitime ayırdıklarını belirterek, 2003-2006 yılları arasında 488 okul yaptırdıklarını, 829 okula Bilgi Teknoloji Sınıfı açtıklarını, 862 okulun büyük onarımlarını yaptırdıklarını söyledi. Büyükdede, İstanbul İl Özel İdaresi olarak eğitimdeki hedeflerinin sınıf mevcutlarını 30’a indirmek olduğunu kaydetti. 2005 yılında kabul edilen 5302 sayılı kanuna dayanarak bir stratejik plan hazırladıklarını ifade eden Büyükdede, planın, 2007 ila 2011 yılları arasındaki beş yılı kapsadığını dile getirdi. Faaliyetleri için devletten aldıkları bütçenin 350 milyon YTL olduğunu işaret eden Büyükdede, 2007 yılında 930 milyon YTL’lik bütçe kullanacaklarını söyledi.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
06.07.2007
|
|
|
OKS sonuçları Pazartesi açıklanacak |
Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Nizami Aktürk, OKS sonuçlarının 9 Temmuz Pazartesi günü saat 10.00’da Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından açıklanacağını bildirdi.
Aktürk, sınav sonucunun açıklanmasından sonra yapılacak tercih işleminde, öğrencilerin dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. Aktürk, “Öğrencilerin, yapacakları tercihin tek tercih olduğunu unutmamaları lâzım. Tercihlerini yaparken 20 tercihi dikkatli seçmeleri gerekiyor. Bunun, son şansları olduğunu da unutmamaları gerekir’’ diye konuştu. Sınav sonuçları Millî Eğitim Bakanlığının http://meb.gov.tr internet adresinden duyurulacak.
Tercih işlemleri, Millî Eğitim Bakanlığının “http://oks2007.meb.gov.tr’’ veya “http://www.meb.gov.tr’’ adresli internet sitesinden yapılabilecek. Tercihler, veliler tarafından bireysel olarak ya da ilgili okul müdürlükleri aracılığıyla 11-20 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Adaylar tercih işlemlerini mezun oldukları veya sınav başvurularını yaptıkları ilköğretim okulu müdürlüklerinde yürütebilecekler.
Adaylar, okulların özel başvuru ve tercih şartlarına dikkat ederek en fazla 20 okul tercih edebilecekler.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Arakanlı Müslümanların dramını biliyor muyuz? |
Kendisi de Arakanlı bir Müslüman olan Ahmed Samir, Burma Cumhuriyeti’nde yaşayan Arakanlı Müslüman halkın dramının yeterince bilinmediğinden yakınıyor.
İstanbul’da 104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo’da hafta içi yayınlanan Gündemin Nabzı programının konuğu Burma Cumhuriyeti’nde zulüm gören Arakanlı Müslümanlara yardım götüren El Najda Vakfı’nın temsilcisi Ahmed Samir idi.
Türkiye’deki Müslümanlara Arakan’da yaşanan dramı anlatmaya çalıştığını söyleyen Samir, bu konuda duyarlılığın geliştirilmesinin kendileri için çok önemli olduğunu ifade etti.
Kendisi de Arakanlı bir Müslüman olan Samir, küçük yaşlarda, ülkelerinden çıkarılarak Bangladeş’e iltica etmeye zorlanan binlerce Arakanlı ailenin yaşadığı trajediyi yaşamış. Arakanlı Müslümanların yaşadıklarını Bizim Radyo’da anlatan Samir, Türkiye’den o bölgelere yardım götüren İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın Bangladeş’te partnerliğini de yürütüyor. 5 yaşında göç etmek zorunda kaldığı vatan topraklarına İHH yardımlarını ulaştırmak maksadıyla birkaç defa gizlice girdiğini ifade eden Samir, halen orada yaşayan 2 milyon dolaylarında Müslümanın çok zor şartlar altında yaşama mücadelesi verdiğini ifade etti.
Müslümanlara zulüm
Programda Umut Yavuz’un sorularını cevaplayan Samir, Burma Cumhuriyeti’ndeki askerî cunta yönetiminin sırf Müslüman oldukları için Arakan bölgesinde yaşayan insanlara büyük zulümleri reva gördüğünü, eğitim haklarını vermediğini, mülk edinme haklarının olmadığını ve daha da ilginci Burma cunta yönetiminin izni olmadan Arakanlı Müslümanların evlenmeye bile izinleri olmadığını ifade etti. Bu sebeple daha önce 4 milyon olan Arakan’daki Müslüman sayısının göçler, fakirlik ve kısıtlamalar neticesinde bugün 2 milyona kadar düştüğünü ve programlı uygulanan asimilasyon politikalarıyla tamamen yok edilmek istendiklerini belirten Samir, ezan okunmasının, cami inşa edilmesinin ve Kur’ân kursu açılmasının askerî yönetim tarafından yasaklandığını da sözlerine ekledi.
60 milyon dolaylarında nüfusu olan Burma Cumhuriyeti’nin yüzde 80’inin Budist inancına sahip olduğunu, Müslümanların bir çoğunun 3 büyük göç dalgasıyla çevre ülkelere özellikle Bangladeş’e iltica etmek zorunda kaldıklarını anlatan Samir, şu anda Bangladeş sınırının yakınlarında bulunan mülteci kamplarında 35 bin dolaylarında Arakanlının yokluk ve kıtlık tehlikesi altında yaşamaya çalıştıklarını ifade etti. Yaklaşık 10 yıldır mülteci kampından çıkmalarına izin verilmeyen Arakanlıların dramını kendisi de bir mülteci kampında büyüdüğü için çok iyi anladığını ifade eden Samir, Türkiye’den buralara yardımlar götürmeyi kendine vazife edindiğini ifade etti.
İHH’nin ve diğer yardım kuruluşlarının Arakan için yaptıkları çalışmaları anlatan Samir, bölgeye ne kadar yardım yapılırsa yapılsın hep daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtti. İHH’nin mülteci kampında okul ve hastane açacak olmasının çok önemli olduğunu söyleyen Samir, Türkiye’de yaşayan Müslüman halkın sağduyusuna, yardımseverliğine çok güvendiklerini vurguladı.
Umudumuz Türkiye
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Sultan Abdülhamid tarafından Arakanlı Müslümanların bağımsızlık mücadelesi için Anadolu’dan binlerce asker gönderildiğini hatırlatan Samir, “Bugün biz Arakanlılar tıpkı Osmanlı’nın bize sahip çıktığı gibi, Türkiye’deki Müslümanların ve devletin de sahip çıkmasını umut ediyoruz” dedi.
“Arakan’daki problemi çözse çözse ancak Türkiye çözer” diyen Samir, Burma Cumhuriyeti’nin askerî cunta yönetiminin Arakanlılara yaptığı zulümleri sona erdirmesi adına Türkiye devletinden de siyasî baskı ve irade anlamında çok şeyler beklediklerinin de altını çizdi.
Son olarak Bizim Radyo frekanslarından dinleyicilere seslenen Samir, “Türkiye’de Arakan’ın dramı diğer yerler kadar bilinmiyor. Amacım Müslüman olan halkımızın yaşadığı trajediyi anlatmak. Türkiye halkının bu konuda duyarlı davranacağına hiç şüphem yok” ifadelerini kullandı.
Arakan’a yardım için www.ihh.org.tr adresine uğramak veya 0 212 631 21 21 nolu İHH telefonundan bilgi almak mümkün.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
06.07.2007
|
|
|
Trafik kazalarında ağır fatura |
2007’nin ilk 5 ayında meydana gelen 287 bin 754 kazada bin 184 kişinin öldüğünü, 50 bin 518 kişinin yaralandığını, kazalardaki maddî hasarın ise 488 milyon 851 bin YTL olduğu belirtildi.
Sanatçı Barış Akarsu’nun hayatını kaybetmesi üzerine yazılı açıklama yapan Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Genel Başkanı Derviş Günday, 2007’nin ilk 5 ayında meydana gelen 287 bin 754 kazada bin 184 kişinin öldüğünü, 50 bin 518 kişinin yaralandığını, kazalardaki maddî hasarın ise 488 milyon 851 bin YTL olduğunu kaydetti. Günday, “Bu kazalardan artık ders alınmalı” dedi.
Feci kaza: 10 ölü 7 yaralı
Bursa’nın, İnegöl ve Manisa’nın Demirci ilçelerinde meydana gelen kazalarda toplam 13 kişi öldü; 24 kişi yaralandı.
Bursa’nın İnegöl ilçesi yakınlarında meydana gelen trafik kazasında, cenazeye yetişmeye çalışan aynı aileden 10 kişi öldü. Bitlis’te yaşayan Mercan ailesi, Bursa’da vefat eden babalarının cenazesine yetişmek için dün Bitlis’ten bir minibüsle yola çıktı. Kerem Atalay (49) idaresindeki 13 Y 0107 plakalı minibüs sürücünün uyuması sebebiyle köprü korkuluklarına çarptı. Sabah saat 04.00 sıralarında İnegöl ilçesine 15 kilometre uzaklıktaki Mezitler 3 Köprüsü’nde meydana gelen kazada 10 kişi öldü, 7 kişi de yaralandı.
Manisa’nın Demirci ilçesinde önceki akşam işçi taşıyan traktörün devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 17 kişi de yaralandı.
|
/ ANKARA/BURSA/MANİSA
06.07.2007
|
|
|
Sağlıkta insan odaklı dönüşüm |
Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, “Sağlıkta dönüşüm ile birlikte kurum odaklı değil, insan odaklı bir anlayış başladı” dedi.
Prof. Dr. Aydın, sağlık sektöründeki son gelişmeleri değerlendirmek ve sektörün geleceği hakkında işadamlarına bilgi vermek için MÜSİAD’ın düzenlediği “Sağlıkta Dönüşüm” konulu paneline katıldı. Cumhuriyet’in kurulmasından bugüne kadar sağlık alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Aydın, Genel Sağlık Sigortası’nın ilk adımlarının 90’lı yıllardan sonra atıldığını belirti. Aydın, “Geçmiş yıllarda sağlık alanında yapılan çalışmalar, 1980 sonrası trendler ile ülkelerin tecrübelerinden yararlanılarak ‘Sağlıkta dönüşüm’ adında kısa bir metin hazırladık ve bu metnin yüzde doksanını hayata geçirdik. İnsan odaklı bir sistem hayata geçirdik” dedi.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
06.07.2007
|
|
|
Dönere standart getirildi |
‘’Türk fast food’’u dönere de üretim standardı geliyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, işlenmiş kırmızı ve beyaz et ürünleri mevzuatının kapsamına döneri de alıyor. Böylece, dönerin hazırlanmasına da standart getirilmiş olacak.
Hazırlanan taslağa göre, kırmızı et dönerindeki yağ oranı yüzde 25’ten, beyaz et dönerindeki yağ oranı yüzde 15’ten, tuz oranı yüzde 2’den fazla olmayacak. Döner üretiminde, nişasta ve nişasta içeren bağlayıcı madde kullanılmayacak. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Türk Gıda Kodeksi kapsamında, ‘’Çiğ Kırmızı Et ve Hazırlanmış Kırmızı Et Karışımları Tebliği’’ ile ‘’Çiğ Kanatlı Eti ve Hazırlanmış Kanatlı Eti Karışımları Tebliği’’nde yapmayı öngörüyor. Hazırlanan değişiklik taslakları kamuoyunun görüşüne açıldı. Tebliğ taslağında, kırmızı et döneri üreten ve satan iş yerlerine, uyum için 3 ay süre verilmesi öngörülüyor.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
Dünyada şimdi herkes turist |
Dünya turizm hareketine katılanların sayısının gün geçtikçe arttığı belirtilerek, dört ayda dünyayı 252 milyon kişinin dolaştığı bildirildi. Dünya turizminin 2007 yılında öngörülenin üstünde büyüme gösterdiği bildirildi.
Turizm Haber.eu’nun Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) ‘’Dünya Turizm Barometresi’’ adlı araştırmasından derlediği bilgiye göre, 2007 yılının Ocak-Nisan aylarında dünyada dolaşan turist sayısı yüzde 6,3’lük büyüme ile 252 milyona ulaştı. Araştırmada bu rakamın geçen yılın aynı dönemine göre 15 milyonluk artışa denk geldiği belirtildi. Dört ayda dünyada 252 milyon kişinin turist olarak dolaştığı kaydedilen araştırmada, dünya turizm hareketine katılanların sayısının gün geçtikçe arttığı ifade edildi.
UNWTO’nun ‘’Dünya Turizm Barometresi’’ çalışmasına göre, bu yılın ilk dört aylık döneminde en fazla turist artışı yüzde 9 ile Asya-Pasifik bölgesinde yaşandı.
|
/ ANKARA
06.07.2007
|
|
|
|