Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanı seçimi konusundaki 367 kararı ve gerekçesiyle ilgili olarak tarih ne yazacak?..
Ya da önceki gün kalp krizinden kaybettiğimiz eski DEP milletvekili Orhan Doğan hakkında tarih nasıl bir not düşecek?..
Aklıma takılıyor:
Hangi tarih?.. Hangi tarihçi?..
Benim gözümde, 367 kararı da, Orhan Doğan’ı on buçuk yıl hapis yatıran zihniyet de demokrasi ve hukuk ayıbıdır.
Tarih de böyle mi yazacak?
(...) İnsanlığın birleştirici gücü! Bu deyiş, Gündüz Vassaf’ın “Tarihi Yargılıyorum”(*) isimli son kitabında geçiyor:
“Tarihimize bakıp aramızdaki farklılıkları abartırken, bizi birleştiren insanlığımızın hayret verici gücünü, teker teker ve hep birlikte neye muktedir olduğumuzu yadsıyoruz.”
Acaba insanlığımıza sarılsak, Kürt sorunu yaşanır mıydı? İnsanlığımıza sarılsak, şiddet yaşanır mıydı? İnsanlığımıza sarılsak, Orhan Doğan’lar onca yıl demir parmaklık arkasında yaşar mıydı?
(...) Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili 367 kararını hukukun eğilip bükülmesi ve siyasete alet edilmesi olarak nitelemiştim.
Kararın gerekçesi de çıktı. Yine farklı düşünmüyorum.
Bu kararın hukuk ve demokrasi adına bir ayıp, hem de çok büyük bir ayıp olduğu kanısındayım. Yüksek mahkeme, bir askeri muhtırayla siyasal baskıların rüzgârını da arkasına alarak vermiş olduğu bu kararla, Türkiye’de demokratik hukuk devleti fikrini geriletmiştir.
“Geleceğin tarihçileri bugünü nasıl yazacaklar?”
Gündüz Vassaf’ın bir sorusu.
Kitabında * ‘terzi tarihçiler’den şöyle söz ediyor: “Terzi vardır, müşterisini memnun etmek için kumaşı öyle diker, biçer ki, duruma göre olduğundan zayıf da gösterebilir, zarif ve görkemli de. Toplumun kırılma noktalarından, darbelerden sonra, geçmişi başka senaryolarla yazma siparişi verilen tarihçiler bu tür terzilerden pek farklı değil.”
Terzi tarihçiler hep olacak. Ama gerçek tarihçiler de...
367 kararı da, Orhan Doğan’ı on buçuk yıl hapse atan zihniyet de, hiç kuşkum yok, ileride bir demokrasi ve hukuk ayıbı olarak yazılacak gerçek tarihçiler tarafından...
İyi pazarlar!
* Tarihi Yargılıyorum, Gündüz Vassaf, İletişim Yayınları, Nisan 07.
Milliyet, 1 Temmuz 2007
|