Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Olup biteni nasıl okumalı?

Bir kere...

Çok ciddi bir kavga... Hatta savaş... Hatta meydan savaşı var. Nerede?

Devletin içinde. Kimle kim arasında?

Değişimcilerle... Statükocular arasında. Statükocu... Değişime karşı bir güç.

Gizli gizli ABD’de ittifak mı arıyor?

İçerde kanlı senaryolar peşinde koşarken ABD’de silahçılara ulaşıp onlarla sarmaş dolaş olmaya mı çalışıyor?

Bunu yaptığı an...

Yalanla...

Dolanla...

Yüz kızartıcı bir inkarla...

Daha da beter bir duruma düşüyor.

* * *

Üstelik...

Askeri vesayet rejimine ABD’de payanda arayanlar...

Orada da kavga olduğunu unutmakta.

Amerika’da Dışişleri başka bir telden...

Savunma Bakanlığı ise çok daha başka bir telden çalmakta.

‘Demokrasiyi boşver’ diyen Savunma Bakanlığı ile lehimlenmeye çalışanı...

Sadece bizim devletin değişimden yana olan kısmı yakalamıyor...

Bir de ABD Dışişleri açığa düşürüyor.

* * *

Amerika’da da birçok Amerika var.

Bilgisayarcıların Amerika’sı başka...

Silahçılarla, petrolcülerin Amerika’sı başka.

Bu iki sektör de gırtlak gırtlağa.

‘Biz adam da vururuz...

Bomba da atarız...

Arıza da çıkarırız...

Sen silah satar para kazanırsın...

Bizim de içerdeki egemenliğimiz sürer’ mantığı, ABD’yi de doğru dürüst tahlil edemiyor.

* * *

27 Nisan sonrası da aynı şey...

Sade devlette değil...

Devletin her kurumu içinde de...

Değişimcilerle statükocular arasında ayrışma var.

Seçim süreci bu açıdan önemli.

Bu seçim sadece siyasal iktidarı belirlemeyecek, değişim ile statüko arasındaki durumu netleştirecek..

* * *

Bombalı...

Fünyeli...

Paramiliter çetelerin ipliği bir kez daha mı pazara çıkıyor?

Bilin ki ardında ‘gerçek ve düzgün bir devlet’ arzulayanların soluğu var.

Hepsi büyük resmin parçaları.

* * *

Neden böyle oldu?

Aslında cevabı tarihte...

Üstelik tam yüz yıl öncesinde...

Bizim bugünkü AB sürecine benzer 2. Meşrutiyet ne zaman ilan ediliyor?

1908’de.

Sonra...

Sonra o güne kadar görülmemiş bir özgürlük... Çoğulculuk... Renklilik... Sosyal zenginlik.

* * *

Peki ardı geliyor mu?

Nerdee...

Gele gele İttihat ve Terakki’nin darbeciliği... Silahı... Sopası geliyor.

AB burayı özgürleştirir gibi mi oldu...

Neo-İttihat Terakkiciler hemen harekete geçti.

Kapak gibi Türkiye’nin üzerine kapanacaklar...

Yeter ki iç sömürge iktidarı kaybolmasın.

* * *

Sanırım, devletin içindeki değişimci güçler de bu noktada rahatsız.

Çünkü Osmanlı’da İttihat ve Terakki darbecilikle iç iktidarı aldı ama ülke yok oldu.

Bugün de böyle bir tehlike çok uzakta değil.

Ne oluyor?

Tarihi durdurmak isteyenlerle...

Tarihin gidişatıyla uygun yürümek isteyenler çatışıyor.

Elalemin enstitüsünde Türkiye’ye kanlı elbise biçmekten tutun da dere yatağında bulunduğu söylenen bombalara kadar kirli çarşaflar ortaya çıkıyor ise...

Bunu sağlayan aklı başında bir güç var.

Türkiye’nin yaşamasını... Özgürleşmesini... Zenginleşmesini isteyen bir güç.

* * *

Tarihi durdurmaya çalışaNlar egemen olurlarsa...

Osmanlı gibi Türkiye de kalmayabilir.

Zor...

Sıkıntılı...

Çok tatsız ve tehlikeli bir dönemdeyiz..

Dileriz, bu sefer sonuç değişik olur...

Kaderimiz Osmanlı’nın kaderine benzemez.

gazetem.net, 23 Haziran 2007

Mehmet ALTAN

25.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Yanlış politikalar

  Refleks harekete geçmedi

  Rejimin değişen “in”leri ve “out”ları

  Olup biteni nasıl okumalı?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004