Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bir yasaklı sınav daha

Öğrenci Seçme Sınavı bugün yapılıyor. “Başları açık olmayan veya kılık kıyafetleri yürürlükteki mevzuata uygun bulunmayan” adayların alınmayacağı ÖSS, Türkiye’de 81 il ve bazı ilçe merkezleri ile KKTC’nin başkenti Lefkoşa’da toplam 5 bin 381 binada, 83 bin 583 salonda gerçekleştirilecek.

Sınava, 1 milyon 640 bin 259 aday katılacak. Adayların, en geç saat 08.45’de sınav yerlerinde hazır bulunmaları gerekiyor.

Adayların sınava gelirken yanlarında sınav giriş ve kimlik belgesi fotoğraflı, resmî onaylı özel bir kimlik belgesi ile bir fotoğraflarını bulundurmaları gerekiyor. Kimlik belgelerinin fotokopisi veya faksı kabul edilmeyecek. Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve pasaport özel kimlik olarak kabul edilecek. Sınavda, salon görevlileri adayı sınava giriş ve kimlik belgesinden tanımakta zorlanırsa adaydan fotoğrafını göstermesini isteyebilecek.

Sınav kimlik belgesi ile özel kimlik belgesini yanında bulundurmayan aday hiçbir şekilde sınava alınmayacak.

YASAKLAR

Adaylar yanlarında çağrı cihazı, cep telefonu ve benzer haberleşme araçlarıyla cep bilgisayarı, saat fonksiyonu dışında fonksiyonu bulunan saat, sözlük işlevi olan elektronik aygıt, hesap makinesi, bilgisayar özelliği bulunan cihazlarla, silâh ve benzeri teçhizatla, müsvedde kâğıdı, defter, kitap, sözlük, pergel, açıölçer, cetvel gibi araçlar bulunduramayacaklar.

“Başları açık olmayan veya kılık kıyafetleri yürürlükteki mevzuata uygun bulunmayan” adaylar sınava alınmayacak. Salona yerleştirme işlemleri tamamlandıktan sonra salon başkanı sınavda uyulacak kuralları hatırlatacak ve test sorularını cevaplamak için kullanılacak cevap kağıtları dağıtılacak. Cevap kâğıdındaki gerekli yerler adaylar tarafından doldurulduktan sonra soru kitapçıkları da dağıtılarak sınav başlatılacak. Soru kitapçıkları dağıtıldıktan sonra adaylar ilk 90 dakika ve son 15 dakika içerisinde sınav salonunu terk edemeyecekler.

SINAV SÜRESİ 195 DAKİKA

Sınav saat 09.30’da başlayacak ve tek oturumda 195 dakika sürecek. Her bir adaya tek soru kitapçığı ve tek cevap kâğıdı verilecek. Soru kitapçıkları kopyanın önlenmesi amacıyla 10 tür basıldı.

Sınavda, 30’ar soruluk toplam 8 test yer alacak. Ön lisans programlarını tercih edecek adayların ilk 4 testi yapmaları yeterli olacak. Lisans programlarını tercih edecek adayların ise bu 4 teste ek olarak, alanları doğrultusundaki 2 testi daha yapmaları gerekiyor. Sınav sonuçları, Temmuz ayının son haftasında açıklanacak.

SINAVDAKİ KURALLAR

Adayların sınav süresince konuşmaları, kopya alıp vermeleri, salondaki görevlilere soru sormaları, birbirlerine kalem, silgi gibi şeyler alıp vermeleri; sigara, pipo gibi şeyler içmeleri ve başkalarını rahatsız edecek şekilde bir şeyler yeyip içmeleri yasak. Bu yasaklara uymadığı tesbit edilen adayların sınava devam etmelerine izin verilmeyecek ve sınavları iptal edilecek.

/ ANKARA

17.06.2007


 

Filistin Devletine zarar veriyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşerek, Filistin’de iç karışıklığın Filistin devletinin geleceğine zarar verdiğine dikkati çekti. Gül, iki kardeş arasında bu anlaşmazlıkların Filistin Devletinin geleceğini zora soktuğunu ve temellerini sarstığını aktardı. Öte yandan, Batı ülkelerinin desteklerini açıkladıkları Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a son destek ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve BM’den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü’nden geldi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşerek, Filistin’de iç karışıklığın Filistin devletinin geleceğine zarar verdiğine dikkati çekti.

Üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisinden alınan bilgiye göre, önceki gün akşam saatlerinde Mahmud Abbas’ı telefonla arayan Abdullah Gül, öncelikle son duruma ilişkin bilgi aldı. Hamas ile El Fetih arasında anlaşmazlığın Filistin halkı ve devletine zarar verdiğini belirten Gül, iki kardeş arasında bu anlaşmazlıkların Filistin devletinin geleceğini zora soktuğunu ve temelerini sarstığını aktardı. Mahmud Abbas da, telefonla aramasından dolayı Gül’e teşekkür ederek, Türkiye’nin yardımına ihtiyaçları olduğunu ve Gül’ün vurguladığı noktaları değerlendirdiğini dile getirdi.Gül’ün, Abbas’ın görevden aldığı Filistin Başbakanı İsmail Haniye’yi de telefonla aradığı, ancak Haniye’nin başka bir yerde olmasından dolayı konuşmanın yapılamadığı öğrenildi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşerek, Filistin’de iç karışıklığın Filistin devletinin geleceğine zarar verdiğine dikkati çekti. Gül, iki kardeş arasında bu anlaşmazlıkların Filistin devletinin geleceğini zora soktuğunu ve temelerini sarstığını aktardı.

BİR HAFTADA 116 ÖLÜ

Öte yandan Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Gazze’de Filistinliler arasında 1 haftadır meydana gelen çatışmalarda, 116 kişinin öldüğünü ve 550 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Kızılhaç’dan yayınlanan açıklamada, bu bilançonun hastaneler ve acil servislerden bugüne dek toplanan bilgiler ışığında hazırlandığı kaydedildi.

Çok sayıda yaralının ameliyata alındığı ve kimi hastanelerde kan sıkıntısının görüldüğü kaydedildi.

ORTADOĞU DÖRTLÜSÜ’NDEN ABBAS’A DESTEK

Batı ülkelerinin desteklerini açıkladıkları Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a son destek ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve BM’den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü’nden geldi. AB’nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana’nın sözcüsü, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, AB Komisyonu’nun Dışilişkilerden Sorumlu Üyesi Benita Ferrero-Waldner, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve Solana’nın, Abbas ile yaklaşık 1 saat süren bir telefon görüşmesi yaptıklarını söyledi.

Sözcü, Ortadoğu Dörtlüsü’nün görüşmede Abbas’a, olağanüstü hal hükümeti kurulmakta olan bu kritik dönemde tam desteklerini dile getirdiklerini belirterek, Dörtlü’nün ayrıca Gazze Şeridi’nde gereksinimi olanlara en çabuk sürede ulaştırılması için insani yardım geçişine izin verilmesi çağrısı yaptığını kaydetti.

Ortadoğu Dörtlüsü, bölgedeki durumu yeniden değerlendirmek için 18 Haziran Pazartesi yeniden temasa geçme kararı aldı.

/ ANKARA

17.06.2007


 

Erdoğan: K. Irak’a operasyonu engellemeyiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Irak’a muhkemel operasyonla ilgili olarak, ‘’Teröre yönelik olarak, Hükümet olarak bir engel koymamız düşünülemez. Biz bu noktada atmamız gereken adımlar neyse; bu adımları bundan önce nasıl attıysak, bundan sonra da atarız. bunda da kararlıyız’’ dedi.

CNN Türk televizyonunda canlı yayınlanan ‘’Liderler Zirvesi’’ programına katılan Başbakan Erdoğan, ‘’Kuzey Irak’ta operasyon yapmaya AKP’nin engel olup olmadığı’’ yönündeki bir soruya şu karşılığı verdi:

‘’Bizim Genelkurmayımızla, bunun yanında güvenlik güçlerimizle zaman zaman yaptığımız istişarelerde, müzakerelerde, teröre yönelik olarak Hükümet olarak böyle bir engel koymamız düşünülemez. Biz bu noktada atmamız gereken adımlar neyse, bu adımları bundan önce nasıl attıysak bundan sonra da atarız. Bunda da kararlıyız’’

Kuzey Irak’a operasyon konusunda Genelkurmay başkanından yazılı talep istenip istenmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, ‘’Bu konularla ilgili böyle bir şey olmadı’’ dedi. Başbakan Erdoğan, sınır ötesi operasyonla ilgili, ‘’Meclis kararı’’ gerektiğini’’ belirterek, ‘’Bu Meclis kararı ile ilgili adımlar atılır, gerekirse Meclis kararı alınır, bunu elimizde tutarız. Bir trafik şu anda devam ediyor. Bu bir diplomasi atağı, bu diplomasi atağından çıkacak netice de bazı şeyleri şekillendirebilir’’ diye konuştu.

‘’Barzani ile görüşme planlıyor musunuz?’’ sorusunu Erdoğan şöyle cevaplandırdı: ‘’Bunu daha önce de açıkladım. Ben Başbakan olarak kabile reisi ile görüşmem, ama bu ülkem içerisinden birilerinin görüşmeyeceği anlamına gelmez. Talabani ile görüşürüm, çünkü Sayın Talabani şu anda oranın Cumhurbaşkanıdır. En son Riyad’da görüştüm, kendisini hastanede de aradım. Onunla bu görüşmeyi bu tür şeyleri yaparım.’’

/ ANKARA

17.06.2007


 

Rumlardan veto tehdidi

Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Yorgos Lillikas, Avrupa Birliği’nin (AB), enerji başlığını Türkiye ile müzakereye açması durumunda veto haklarını kullanacaklarını bildirdi.

Rum radyosunun haberine göre Yorgos Lillikas, Rum Ekologlar ve Çevreciler Hareketi Başkanı Yorgos Perdikis ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Rum yönetiminin bu yönde bir ‘’uyarıda’’ bulunduğunu hatırlatarak, ‘’(Güney) ‘Kıbrıs’, Türkiye ile açılması söz konusu olan her 3 müzakere başlığıyla ilgili tutumunu ortaya koymuştu. Bu tutum, hem başkanlığın, hem de komisyonun bilgisindedir’’ dedi.

Şu anda enerji başlığının masada bulunmadığını belirten Lillikas, ‘’Enerji başlığının açılmasına yeltenilirse ‘Kıbrıs’ hükümeti veto edecek’’ dedi.

/ LEFKOŞA

17.06.2007


 

Laiklik karın doyurmuyor

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, “Karnı aç olan bir insana sadece ‘laiklik’ diye gittiğinizde, laikliğe zarar veriyorsunuz. Adam ‘bana ne laiklikten, karnım aç’ diyebiliyor’’ şeklinde konuştu.

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Türkiye’de 20 milyon insanın yoksulluk, 1 milyon insanın da açlık sınırının altında yaşadığını dile getirerek, siyasî söylemlerin, sosyal ve ekonomik söylem, proje ve programlarla desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Sezer, “Karnı aç olan bir insana sadece ‘laiklik’ diye gittiğinizde, laikliğe zarar veriyorsunuz. Adam ‘bana ne laiklikten, karnım aç’ diyebiliyor’’ dedi.

CHP-DSP seçim işbirliği süreci ve sonuçlarına ilişkin soruları cevaplandıran Zeki Sezer, CHP ile yapılan işbirliğini toplumun doğru algıladığını savundu. İşbirliğinin sonucundan memnun olduklarını belirten Sezer, ‘’Bizim şu anda geldiğimiz noktada, bu işbirliğinden Türkiye’nin önünü açabilecek bir iktidar seçeneği çıkacağını düşündüğümüz için memnunuz’’ dedi.

Sezer, 22 Temmuz’daki milletvekili seçiminde CHP’nin iktidar ya da iktidar ortağı olması halinde kabinede bir görev alıp olmayacağı konusunda da ‘’CHP iktidar olacaksa DSP ile birlikte iktidar olacaktır. Milletvekili adaylığını peşin reddetmiştim ama Bakanlar Kurulu’nda görev almayı kabul edebilirim. O koşullara bağlı’’ değerlendirmesinde bulundu.

“BANA NE LAİKLİKTEN, KARNIM AÇ”

Sezer, Türkiye’de 20 milyon insanın yoksulluk, 1 milyon insanın da açlık sınırının altında yaşadığını dile getirerek, siyasî söylemlerin, sosyal ve ekonomik söylem, proje ve programlarla desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Sezer, “Karnı aç olan bir insana sadece ‘laiklik’ diye gittiğinizde, laikliğe zarar veriyorsunuz. Adam ‘bana ne laiklikten, karnım aç’ diyebiliyor’’ şeklinde konuştu.

“Köktendinciliğin alternatifinin köktenlaikcilik olmadığını’’ söyleyen Sezer, laikliği korumanın yolunun ekonomiyi geliştirme, işsizliği önleme olduğunu kaydetti.

Sezer, öteden beri kendini solda gören bazı kesimlerin ‘’dindar insan laik olamaz’’ düşüncesiyle her iş yapanın da ‘’sağcı ve kapitalist’’ şeklinde görülmesinin de ‘’hata’’ olduğunu söyledi.

Son dönemlerde varoşlarda solun oyunun düştüğünü belirten Sezer, ‘’Bunu çevirmek lâzım. Burada solcuların üzerine düşen görevler var. Solun varoşu, gecekonduyu ihmal etmemesi, oralara gitmesi gerekiyor. Ama gittikten sonra da sorunlara çözüm üretmek, gerekli yatırımları yapmak lâzım’’ diye konuştu.

Sezer, ‘’sağ, sol’’ diye bir şey kalmadığı yönündeki söylemleri de eleştirerek, ‘’Eğer yoksulluk varsa sol her zaman var. Özgürlük, bağımsızlık isteniyorsa sola her zaman ihtiyaç var’’ dedi.

/ ANKARA

17.06.2007


 

TÜSİAD Başkanı: AB’ye tam üyelik yürüyüşümüzü sürdürmeliyiz

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “AB ile ilişkilerimizde kısa vadeli gelişmelere odaklanmadan masada oturmanın getirilerinden yararlanarak, 2014 yılındaki tam üyelik hedefine doğru yürüyüşümüzü kesintisiz biçimde sürdürmeliyiz” dedi.

Arzuhan Doğan Yalçındağ, Berlin Parlamento binasında Heinrich Böll Vakfı’nın düzenlediği konferansta yaptığı konuşmada, TÜSİAD olarak Türkiye’nin AB ile sürdürdüğü üyelik müzakere sürecinin başlangıcından bugüne, süreci hem Avrupalıların hem de Türklerin bakış açısından görmeye çalıştıklarını söyledi. Avrupa’nın geleceğini göz önünde tutarak duruşlarını ona göre belirlediklerini kaydeden TÜSİAD Başkanı şöyle devam etti:

“Bu nedenle Türkiye’yi ilgilendiren konuların yanı sıra AB’nin mevcut sorunları hakkında çalışma yürüterek, Avrupa’da süren tartışmalara katkı sağlayabilmeyi arzu ediyoruz. Çünkü biz bir gün üyesi de olacağımız AB’nin küresel rolünün bugünkü düzeyinden çok daha ileri bir noktada olacağına inanıyoruz. Bu alanda Almanya’daki muhatap kuruluşumuz olan BDI’ın (Alman Sanayi Federasyonu) da içinde yer aldığı Businesseurope’a 1988 yılından beri üyeliğimiz AB’nin gelecekteki politikaları hakkında söz sahibi olmamızı sağlıyor. AB ile ilişkilerimizde kısa vadeli gelişmelere odaklanmadan masada oturmanın getirilerinden yararlanarak, 2014 yılındaki tam üyelik hedefine doğru yürüyüşümüzü kesintisiz biçimde sürdürmeliyiz. Bu anlayış doğrultusunda TÜSİAD olarak AB düzeyindeki karar vericiler ve iş dünyası düzeyindeki lobi çalışmalarımızın ötesinde AB kamuoylarına yönelik iletişim faaliyetlerimizi de yürütmeye devam edeceğiz. AB’nin de Türkiye’nin özgün örneğinin kendisi açısından önemini tam anlamıyla idrak ederek ilişkileri bu gerçeğe uygun şekilde sürdürmesini diliyorum.”

/ BERLİN

17.06.2007


 

Steinmeier: Yeni başlıklar açılmalı

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye’yle sürdürülen AB üyelik müzakerelerinde 3 yeni başlığın da açılmasından yana olduğunu belirtti.

Steinmeier, Frankfurter Rundschau gazetesine verdiği röportajda, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğu için Alman iktidar partileri arasında er ya da geç bir görüş ayrılığı oluşturup oluşturmayacağı şeklindeki bir soruya karşılık, şunları söyledi:

‘’Ben Türkiye’yle AB üyelik müzakerelerinin sadece şekli olarak sürdürülmesinden yana değilim. Bu nedenle 3 yeni müzakere başlığının da açılmasından yanayım. Eğer sonuçta sadece bir başlık açılırsa bu Türkiye’de, AB’nin müzakereleri ciddi bir şekilde sürdürmek istemediği şeklinde algılanacaktır. Bu da, zor bir iç siyasi ortamda, zor şartlar altında Türkiye’nin Avrupa yolu için çaba harcayan insanların yüzüne indirilmiş ağır bir darbe olacaktır.’’

Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, ABD ve Rusya arasında Doğu Avrupa’daki füze kriziyle ilgili olarak da AB’nin çabalarını överek, AB’nin bu konuyu açıkça dile getirmesi sonucunda bu iki ülkenin en azından bir diyaloğa girdiklerini söyledi.

/ BERLİN

17.06.2007


 

Cumhurbaşkanı Sezer CHP’yi sevindirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını öngören anayasa değişikliği paketini halkoyuna sunulmak üzere Başbakanlığa göndermesine ilişkin, ‘’Cumhurbaşkanı, çok isabetli bir karar vermiştir’’ dedi.

Onur Öymen, DSP Bursa İl Başkanlığı’nı ziyaretinde, AKP’nin, ‘’Sizin partinizin içinden ortak aday belirleyelim’’ önerisini kabul etmediğini ve ‘’dayatmak istedikleri’’ adayı anayasayı zorlayarak seçtirmek istediğini iddia etti. Öymen, şöyle konuştu: ‘’Bunun sonucunda Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk ve orada hem siyaseten hem hukuk açısından büyük bir hukuk yenilgisine uğradılar. Bunun verdiği hırs ve hınçla, ‘O zaman anayasayı değiştirir, yine dayattığımız insanı seçtiririz’ dediler. Orada da hata yaptılar çünkü 367 oyu tutturamadılar. Biz de Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Umut ediyoruz ki Anayasa Mahkemesi, bizim istediğimiz doğrultuda karar verecektir.’’

Öymen, Anayasa Mahkemesi kararını vermeden Cumhurbaşkanı Sezer’in 15 günlük sürenin dolması nedeniyle bir karar vermek zorunda olduğunu ve kararını referandum yönünde kullandığını belirterek, ‘’Cumhurbaşkanı çok isabetli bir karar vermiştir. Kararını saygıyla karşılıyoruz. Bu durumda anayasaya göre referandum süresi 120 gündür. Bu karardan sonra yeni parlamento, normal şartlarda, mevcut anayasayla, öngörülen sistemle yeni cumhurbaşkanını seçecektir’’ diye konuştu. “Cumhurbaşkanını halkın seçtiği rejimler daha demokratik” demenin akla aykırı olduğunu iddia eden Öymen, Ya bilgileri yok ya da halkı kandırmak istiyorlar. Meclisin cumhurbaşkanını seçmesi, halktan kaçma değildir. Bu konuyu tartışmak istiyorsanız 4.5 yılınız vardı. Niye bu sürede tartışmadınız da maçı kaybettikten sonra böyle bir tartışma açtınız, girişimde bulundunuz’’ diye konuştu.

/ BURSA

17.06.2007


 

Milletvekilini millet seçsin

TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Milletvekilinden hesap sorabilmemiz için onları genel başkanlar yerine millet seçmelidir’’ dedi.

Rifat Hisarcıklıoğlu, ilk olarak Karaman Valiliği’ne gelerek Karaman Valisi Fatih Şahin’i ziyaret etti. Şahin, Hisarcıklıoğlu’na şehrin sosyo-ekonomik durumu ve sorunları hakkında bilgi verdi. Ardından Karaman Ticaret ve Sanayi Odası’na geçen Hisarcıklıoğlu, burada oda üyeliğinde 40 yılını dolduranlara ödül verilmesi törenine katıldı.

Hisarcıklıoğlu, Karamanlı sanayici ve işadamlarına yönelik konuşmasında, ünlü Türkçe Fermanı’nın yayınlandığı Karaman’ın, Türkçe’nin başşehri olduğunu belirterek, ‘’En önemli icraatlarımızdan biri olan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde, benzer okulların aksine yabancı dilde eğitim yerine Türkçe eğitim yapıyoruz. Çünkü bu yöntem, bilginin aktarılması ve sanayide değerlendirilmesinde büyük avantaj sağlıyor’’ dedi.

Genel seçimin yaklaşmakta olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

“Siyasî partiler propagandalarını sürdürürken, milletvekili adayları da tatlı bir heyecan içinde. Seçime gidiyoruz ancak, yıllardır aşamadığımız bazı sorunlarımız var. Bu sorunları çözüp, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla oturtmak için kararlı adımlar atmalıyız. Bugün aramızda milletvekili adayları da var. Milletvekili adaylarının seçilince ilk işi, Seçim ve Siyasî Partiler Yasası’nı değiştirmek olmalıdır. Çünkü milletvekilinden hesap sorabilmemiz için onları genel başkanlar yerine millet seçmelidir.”

/ KARAMAN

17.06.2007


 

İptali istenen paket Resmî Gazete’de

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliği paketi, halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazete’de yayımlandı. Sezer, paketi Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini bildirmişti.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, genel seçimin 4 yılda bir yapılmasını öngören Anayasa değişikliğine ilişkin 5678 sayılı Kanun, halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazete’de yayımlandı.

Kanun, referandumda tümüyle oylanacak. Kanunun birinci maddesiyle Anayasa’nın 77. maddesinde yapılan değişiklik, 5 yılda bir yapılan TBMM seçiminin 4 yılda bir yapılmasını öngörüyor.

Anayasa’nın ‘’Cumhurbaşkanının nitelikleri’’ başlıklı 101. maddesindeki değişiklik, Cumhurbaşkanı’nın, 40 yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış TBMM üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilmesi kuralını getiriyor.

Söz konusu düzenleme, Cumhurbaşkanının görev süresini 5 yıl olarak belirliyor ve bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğini hükme bağlıyor.

Yasa, Cumhurbaşkanlığına TBMM üyeleri içinden veya TBMM dışından aday gösterilebilmesini yirmi milletvekilinin yazılı teklifi şartına bağlıyor, son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasî partilerin ortak aday gösterebilmesine imkân tanıyor.

Anayasa’nın 96. maddesinin birinci fıkrasının ise ‘’Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam sayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz’’ şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

/ ANKARA

17.06.2007


 

Emekli Yüzbaşı Tekin yeniden gözaltında

Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, İstanbul’da gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’i yeniden gözaltına aldığı bildirildi.

Gözaltına alınma gerekçesi açıklanmayan Tekin, Danıştay 2. daire başkan ve üyelerine yönelik silâhlı saldırı olayına ilişkin gözaltına alınmıştı. Tekin, savcılık tarafından “suç örgütüne yardım ve yataklık’’ suçundan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğine sevk edilmiş, buradan serbest bırakılmıştı.

/ İSTANBUL

17.06.2007


 

27 el bombası ile ilgili 3 tutuklama

Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası, TNT kalıpları ile fünyelere ilişkin adliyeye sevk edilen 3 kişi tutuklandı.

İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gönderilen şüpheliler emekli astsubay Oktay Y, ev sahibi Mehmet D. ve Ali Y, nöbetçi cumhuriyet savcısı Selim Berna Altay tarafından sorgulandı. Şüpheliler daha sonra, “patlayıcı madde bulundurmak’’ suçundan tutuklanmaları talebiyle mahkemeye gönderildi. Nöbetçi mahkemece yeniden sorgulanan Oktay Y, Mehmet D. ve Ali Y’nin tutuklandığı belirtildi.

/ İSTANBUL

17.06.2007


 

AKP’ye saldıran kişi cezaevinde

AKP eski genel merkezinde tabancayla havaya 2 el ateş eden Murat K., ''hürriyeti kısıtlama, 6136 sayılı Ateşli Silahlar Hakkındaki Yasaya muhalefet'' suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Zanlı Murat K. ile sevgilisi olduğu belirtilen Beyhan C. adlı kadın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat Bürosu Savcısı tarafından sorgulandı. Savcı, Beyhan C.'yi serbest bırakırken, Murat K.'yı ise tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevketti. Ankara Nöbetçi 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargıç karşısına çıkan Murat K., ''görevli memura mukavemet, hürriyeti kısıtlama ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar Hakkındaki Yasaya muhalefet'' suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

/ ANKARA

17.06.2007


 

Çiçekler babalara

Bugün Babalar Günü... Evlâtların babalarına duydukları sevgi, milyonlarca kalbin bir arada attığı bu özel günde yeniden ifadesini bulacak.

Haziran ayının 3. pazarında kutlanan Babalar Günü’nün tarihçesine ilişkin iki ayrı kaynak bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, Babalar Günü Batı Virginia’da ortaya çıktı. Burada yaşayan John Dowdy, annesini kaybettikten sonra onun yerini alan babası için böyle özel bir gün kutlanmasını istedi.

Bu özel gün de tıpkı Anneler Günü ve Sevgililer Günü gibi hediyelik eşya mağazalarının yüzünü güldürüyor. Babaların seveceği gömlekler, kravatlar, giysiler, parfümler, çakmaklar, hobilerine göre olta takımları, evlerinde boş zamanlarında yaptıkları tamirat işlerinde kullanacakları alet takımları, müzik dinlemekten zevk alan babalara sevdikleri albümler, akla gelebilecek her şey mağazalarda bekliyor. Bu yönüyle de babalar günü, bir tüketim günü olarak değerlendiriliyor.

17.06.2007


 

Diyarbakır karpuz kesti

4. Geleneksel Diyarbakır Mezunları Karpuz Kesme Günü geçtiğimiz günlerde Mir Yıldız Sosyal Tesisleri’nde düzenlendi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen gönül dostlarıyla beraber, eski ve yeni mezunların bir arada buluştuğu ve kaynaştığı bu program, Diyarbakır Eğitim Grubu Sosyal Kültür-Spor Koordinatörlüğü tarafından düzenlendi.

700 kişilik salonda oturacak yer kalmazken, bazı konuklar programı ayakta takip etmek zorunda kaldılar.

Program, Nedim Sarı Hocanın Kur’ân-ı Kerim’den bir aşir okumasıyla başlarken Diyarbakır’daki çalışmalarda önemli bir paya sahip Askeri Ağabeyin, Risâle-i Nur’dan ezbere okuduğu bölümü izledi.

Prof. Dr. Mehmet Aybak, ‘Hoşamedi’ konuşmasında; “Nasıl ki mevsimler içerisinde yaz mevsimi maddî çalışmalar itibarıyla bir hasılat mevsimi ise, aynen öyle de bu mevsim manevî hizmetlerimiz cihetiyle de bir nevî hasılatı toplama vakti ve zamanıdır. Ekmiş olduğunuz tohumların günümüzde çiçek açmış meyvelerini kopararak doyumsuz ruhanî bir lezzeti tadacaksınız” dedi.

Konuşmasının sonunda, programda emeği geçen herkese teşekkür eden Mehmet Aybak, bu programın geleneksel olarak yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Program içerisinde 2006-2007 döneminde gerçekleştirilen çalışmaların fotoğraflardan oluşan sinevizyon gösterisi düzenlendi. Sinevizyonun hemen ardından izleyiciler, miniklerden kurulu ‘Minik Duâlar’ grubunu beklerken, karşılarında uzun beyaz fistanlı, güneş gözlüklü enli boylu büyükleri buldular. Sahnedeki performanslarıyla izleyicileri gülmekten kırıp geçiren grup, ‘Minik Kurbağa’ isimli şarkıyı seslendirdi. Bu bölümün ardından sahneye çıkan genç üniversiteli komedyen Zülküf Özkul, ‘Mantıksız’ adlı tek kişilik Stand Up gösterisi ve Doğu-Batı karışımı ilginç giyim tarzıyla izleyenlere keyifli anlar yaşattı. Daha sonra ise Diyarbakır’a özgü projelerle gündemden düşmeyen yerel Heyvo TV’nin özel çekilişi çekildi. Sorulan sorular karşısında terledikleri gözlenen katılımcılar, çok basit (!) olan sorulara cevap veremeyince, çekilişin tek doğru cevabını bilen kişiye büyük(!) ödül olarak tost makinesi hediye edildi.

Programın bir sonraki bölümünde, Eşref Edip’in Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile yapmış olduğu röportaj canlandırıldı. İzleyicilerin alkışlarıyla arada bir kesintiye uğrayan skeç, çok yoğun bir ilgi gördü. Hemen ardından sahneye çıkan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ferhat Tekeş, perdeye yansıtılan Bediüzzaman ve yaşadığı mekânlardan karelerin olduğu fotoğraflar eşliğinde Kasım Aybak tarafından yazılan “Seni Gördüm” adlı şiiri okudu. Tekeş’in ardından sahneye dâvet edilen Erdem ve Seyyidoğlu ailelerine sorular yöneltildi, ilâhî söylemeleri istendi. Birinci olan aileyi ise patates soyma yarışması belirledi. Erkeklerin bayanlardan daha hızlı patates soyduğu gözlenirken (öğrencilerin bir arada kalmasının bu dünyada dahi faydadan hali olmadığı), yarışmayı patatesleri daha erken soyan Erdem ailesi kazandı.

Yarışmayı müteakiben Diyarbakır’da uzun yıllar hizmette emek vermiş Abbas Ağa’nın hayat serüveni sinevizyon gösterisi eşliğinde sunuldu. İzleyiciler, Abbas Ağa’nın hayat hikâyesini dinlerken kimi zaman güldü, kimi zaman da hüzünlendi. Programın bir sonraki bölümünde ise “Hasbi Rabbi” ve “Çamdağı” ilâhisi seslendirildi. Etkinlikler arasında ise sezon boyunca yapılan etkinliklerde dereceye girenlere, bilgi yarışması birincilerine, futbol turnuvalarında dereceye girenlere, gol krallarına, ilköğretim öğrencileri resim yarışması, lise öğrencileri kompozisyon yarışması ve üniversiteli öğrencileri şiir yarışması birincilerine ödülleri verildi.

Programın ilerleyen bölümlerinde geçen sene senaryo gereği sahnede vurularak öldürülen Molla İdris, yerini oğluna bıraktı. Molla İdris’in oğlu sivri diliyle ağabeylerine eleştiri okları yöneltirken, salonda kahkaha fırtınasının kopmasına sebep oldu. Bir diğer bölümde ise merakla beklenen ve ünlü mafya filmi The Godfather (Baba) filminden esinlenerek çekilen ‘The Abé’ filminin gösterimi yapıldı. Tamamen “Heyvo TV” yapımı, orijinal ve çekimleri beş farklı mekânda gerçekleştirilen bu kısa metrajlı film, Hollywood yapımlarına adeta taş çıkardı. Küçükken ailesini öldüren, katili bulup intikamını almak isteyen Kadir’in hikâyesinin anlatıldığı film, Kadir’in intikamını aldıktan sonra Risâle-i Nurlarla tanışıp değişmesini konu edindi. Daha sonra ise ilâhilerden ve yerel Diyarbakır türkülerinden oluşan repertuarıyla midi bir konser vermek üzere, Tasavvuf Musikisi Grubu sahneye dâvet edildi. İzleyenlerin, yoğun geçen programın ardından dinlenmesini sağlayan grup başarılı performanslarıyla büyük beğeni topladılar. Hemen ardından ise, büyük bir merakla beklenen Diyarbakır Eğitim Grubunun Yılın Büyük Ödülleri dağıtımına geçildi. Yılın “Onur Ödülü”, “Sadakat Ödülü”, “Vefa Ödülü”, “Cefa Ödülü” ve “Jüri Özel Ödülleri”ni hak kazananlara, salondakilerin ayağa kalkarak büyük bir teveccühü ve alkış tufanı eşliğinde dağıtımı yapıldı. Program, omuzlarda sahneye gelen yeni mezunlar ile eski mezunların toplu fotoğrafının çekimi ve kesilen karpuz ile birlikte son buldu.

Program esnasında ise bayanların hazırlamış olduğu leziz yerel yemekler ve çok çeşitli tatlılardan oluşan kermes düzenlendi. İzleyenlerin hem katkıda bulunmak hem de açlıklarını yatıştırmak için yedikleri yiyecekleri çok beğendikleri ve benzerlerini gelecek sene de tatmak istedikleri dile getirildi.

Said M. Kızmaz - Osman Solmaz

/ DİYARBAKIR

17.06.2007


 

Engelli öğrencilerden şenlik

Bağcılar Belediyesi Engelliler Rehabilitasyon Merkezinde eğitim gören yaklaşık yüz engelli öğrenci, yıl sonu faaliyetlerinde bir araya geldi.

Bir yıl boyunca sosyal hayata adaptasyon konusunda uzman eğitmenler tarafından eğitim verilen engelli öğrenciler, kendilerinin hazırladığı folklör gösterilerini sundular ve yazdıkları şiirleri okudular.

Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da engelli çocukların hazırladığı programa katılarak kısa bir konuşma yaptı. Feyzullah Kıyıklık’la devam eden engellilere olan özel ilginin, artarak devam edeceğini vurgulayan Çağırıcı, Bağcılar’da yaşayan engellilerin sorunlarının büyük kısmının çözüldüğünü belirtti.

Yeni Asya / İSTANBUL

17.06.2007


 

Doğu Karadeniz’de sel ve heyelan tehdidi

İklim ve coğrafi yapısı dolayısıyla sık sık heyelan ve sellerin yaşandığı Rize’de, yüzyılın sonuna doğru yüzde 40 oranında artması beklenen yağışlar sonrasında sel ve heyelan olaylarında da ciddî artışlar yaşanabileceği belirtildi.

TÜBİTAK, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Rize Valiliği ve Rize Belediyesi tarafından ortaklaşa yürütülen Meteorolojik Afet Erken Uyarı Sistemi çalışması devam ediyor. Çalışmada gelinen durumla ilgili Rize Valiliği’nden yapılan açıklamada ürkütücü sonuçlar ortaya çıktı. Buna göre; yüzyılın sonuna doğru Doğu Karadeniz Bölgesi’nde özellikle kış mevsiminde yağışların yüzde 40 oranında artması beklenirken, bu durumun başta Rize olmak üzere bölgede sıkça görülen sel ve heyelanları de tetikleyebileceğine dikkat çekildi.

Yağışlarda yaşanacak artışların bölgenin en önemli iki tarım ürünü olan çay ve fındık üzerinde de olumsuz tesirlerinin görülebileceğine dikkat çekilen açıklamada, gerekli tedbirlerin şimdiden alınmaya başlanılması gerektiğini ifade edildi.

/ RİZE

17.06.2007


 

Suçun kaynağı eğitimsizlik

Elazığ E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda kalan 40 tutuklu ve hükümlü üzerinde yapılan araştırmada, kronik suçluluğun, düşük öğrenim düzeyi ve okulla ilgili yaşanan ciddî sorunlarla ilişkili olduğu tesbit edildi.

Fırat Üniversitesi (FÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zahir Kızmaz, son şartlı tahliye yasasıyla birlikte salıverilen suçlulardan bazılarının yeniden suç işleyip cezaevine dönmeleri üzerine Elazığ E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda, ‘’Cezaevi Müdavimleri: İnatçı Suçlular Araştırması’’nı yapmaya karar verdiğini söyledi.

Kızmaz, araştırmada, bireylerin neden suç işlediklerini ve suç işleme eğilimi gösterdiklerini, cezaevine giren suçluların, çıktıktan sonra neden yeniden suç işlediklerini ortaya koymayı amaçladığını belirtti. Araştırmayı, mülâkat, suçlu kayıt ile dosyalarını inceleme ve anket formu uygulama şeklinde yaptığını ifade eden Kızmaz, suçluların cezaevi öncesi, cezaevi ve cezaevi sonrası dönemlerini incelediğini bildirdi.

Kızmaz’ın, tümü erkek olan 40 hükümlü ve tutuklu üzerinde yaptığı araştırmaya göre, mahkûmların yüzde 90’ının 3 ve daha fazla cezaevine girip çıktığı tespit edildi. Araştırmaya katılan ve yüzde 75’i bekâr olan suçluların yüzde 62.5’inin ailesinden ve birinci dereceden akrabalarından en az birinin suçla ilişkisi olduğu, yüzde 60’ının da aile içinde huzursuzluk, tartışma, ilgisizlik, ekonomik sıkıntı ve şiddet gibi sorunlar yaşadığı belirlendi. Suçluların yüzde 57.5’nin eğitim gördüğü okulu terk ettiği, yüzde 25’inin ise ilkokul mezunu olduğu tesbit edildi.

İLK SUÇLARI HIRSIZLIK

Araştırmada incelenen kişilerin suça ilk önce hırsızlıkla başladıkları, zamanla cinayete kadar giden bir seyir izleyebildikleri ortaya çıktı. Bu kişilerin yüzde 50’sinin 15 yaşına gelmeden suç işlemeye başladıkları belirlendi.

Araştırmayı yapan Kızmaz, bu belirlemelerin kronik suçluluğun, düşük öğrenim düzeyi ve okul ile ilgili yaşanan ciddi sorunlarla ilişkili olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Özellikle okuldan atılmanın gelecekteki suçluluğun ön habercisi olabileceğini vurgulayan Kızmaz, şöyle konuştu:

‘’Bu sebeple bu bireylere, daha okul döneminde iken gereken müdahalenin yapılması gerekmektedir. Bu kişilerin, okuldan atılmaları yerine aile-okul işbirliği çerçevesinde topluma kazandırılmaları yönünde çaba sergilenmelidir. Sıklıkla suç işleyen kişiler daha küçük yaşlarda suçla tanıştıkları için suçu normal karşılamaya başlıyorlar. Bu kişilerin arkadaş çevrelerinin kendileri için çok önemli olduğunu gördüm.

Araştırma esnasında suçluların arkadaşlarıyla aile ortamından daha sıcak bir hayat veya ilişki biçimini geliştirmiş olduğunu gördüm.’’

/ ELAZIG

17.06.2007


 

GAP Havaalanı bugün açılıyor

Türkiye’nin yeni hava hudut kapılarından birisi olacak GAP Uluslararası Havaalanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı törenle bugün hizmete açılacak.

Ulaştırma Bakanlığı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre, GAP kapsamında; yörenin gelişen ekonomisine, özellikle de GAP ile artacak kargo trafiğine yönelik ihtiyaçlara hizmet vermek üzere Şanlıurfa’da uluslar arası bir havaalanının yapımı planlandı. Temeli 9 Mayıs 1998 tarihinde atılan GAP Uluslararası Havaalanı terminali 8 bin 916 metrekare alan üzerinde ve yıllık 2 milyon yolcu kapasiteli olarak yapıldı. Havaalanının yapımı için bugüne kadar yaklaşık 200 milyon YTL harcandı.

GAP Uluslararası Havaalanı, henüz ‘’havalimanı’’ olarak ilân edilmediği için havaalanı statüsünde anılıyor. Alanın kısa süre içinde ‘’havalimanı’’ olarak ilan edilmesiyle GAP Uluslararası Havaalanı Türkiye’nin yeni hava hudut kapılarından birisi olacak. GAP Uluslararası Havaalanının 30 Haziran 2007 tarihinden itibaren fiili olarak uçuşlara açılacağı belirtildi.

/ ANKARA

17.06.2007


 

Hastanede muayene fişi çilesi

Mardin Nusaybin Devlet Hastanesi’nde, muayene fişi alabilmek için saatler öncesinden kuyruğa giren vatandaşlar, hastane yönetimine tepki gösterdi.

Muayene fişi almak için hastaneye geldiğini söyleyen Mehmet Zeki Demir isimli vatandaş, “Haftalardır çocuklarımızı muayene ettirmek için bir fiş bulamadık. Ancak sabaha karşı hastaneye geliyoruz. Sıraya giriyoruz, mesaî saati başladıktan sonra fiş bulabilirsek muayene olabiliyoruz. Yaklaşık 150 bin nüfuslu ilçede, devlet hastanesinde ve 120 metrekarelik hasta bekleme salonunda bekleyen hastalar arasında çile çekiyoruz. Yetkililerden bir an önce bu sorunu çözmelerini istiyoruz” dedi.

/ MARDİN

17.06.2007


 

Öğretmenler öğrencilerinin elektrik borcunu ödedi

Siirt’te bir grup öğretmen, okullarındaki bir kız öğrencinin evinin, borcu sebebiyle kesik olan elektriğini aralarında para toplayarak açtırdı.

Siirt’te Ulus mahallesinde bulunan Cumhuriyet İlköğretim Okulu 7. sınıfı öğrencisi M.B’nin ailesinin elektrik borcunu öğretmenler kendi aralarında topladıkları para ile ödedi. Ailenin elektriklerinin kesik olduğunu komşularından öğrendiklerini belirten Okul Müdürü Fethi Çalapçıkay, okulun en başarılı öğrencilerinden biri olan 7. sınıf öğrencisi M.B’nin evlerinde kesik olan elektrik sebebiyle kardeşleriyle komşularında ödevlerini yaptığını söyledi. Yasal faizi ile toplam bin 200 YTL olan borcu kendi aralarında topladıkları para ile ödediklerini belirten Çalapçıkay, “Borç ödendikten sonra ailenin elektriği yeniden bağlandı. Artık öğrencilerimiz evlerinde ders çalışabiliyor’’ diye konuştu.

/ SİİRT

17.06.2007


 

Yediklerinize göre diş bakımı

Çikolata, cips, bisküvi, gofret, mısır, simit, kek gibi atıştırmaya yönelik gıdaların çürük oluşumunu artırıyor. Bu sebeple bu tür gıdalar tüketildikten sonra ekstra ağız ve diş bakımı yapılması gerekiyor.

Diş Dostu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Diş Hekimi Oktay Dülger diş çürüğünün, doğru beslenme, doğru diş fırçalama ve düzenli diş hekimi kontrolüyle önlenebilen bir hastalık olduğunu söyledi.

Araştırmaların yalnızca günde üç defa diş fırçalamanın, diş çürüklerini önlemede yeterli olmadığını gösterdiğini ifade eden Oktay Dülger, sağlıklı dişler için ekstra bakım gerektiren durumlar bulunduğunu belirtti. Öğünler arasında yenilen şekerli ve nişastalı gıdaların diş ve dişeti hastalıklarına yol açtığını söyleyen Dülger, “Çikolata, cips, bisküvi, gofret, mısır, simit, kek gibi atıştırmaya yönelik tüm gıdalar, çürük oluşumunu arttırıyor. Bunları tükettikten sonra ekstra ağız ve diş bakımı yapılmalı” dedi.

Dülger şöyle devam etti: “Nişasta ağız içinde şeker haline gelir, şeker ise diş yüzeylerinde çürük yapan asite dönüşerek diş dokularını eritir. 15 dakikada gözle görülür şekilde çürük oluşabiliyor. Nişastalı, şekerli gıdalardan hayat boyu uzak durmak mümkün değil. Bu nedenle diş bakımını yeme düzenine göre yapmalıyız. İsviçre, çikolatanın en fazla tüketildiği ülkelerden biri olmasına rağmen, koruyucu diş hekimliğinde gelişmiş bir ülke olması nedeniyle diş çürüğü oranının da oldukça düşük olduğu bir ülkedir.”

Dülger, diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi, dil fırçası, ağız gargarası ve ağız duşunun da diş sağlığı için olmazsa olmazlar arasında yer aldığını vurguladı. Oktay Dülger, en az altı ayda bir diş hekimi kontrolünün şart olduğunu söyledi.

/ BURSA

17.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004