Avrupalı hukukçular, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in “Avrupa’da da var” dediği TCK’nın 301. maddesinin kapsam ve uygulama olarak Avrupa’daki düzenlemelerle karıştırılamayacağı noktasında birleştiler. Bilgi Üniversitesi’ndeki konferansta konuşan Ceza Hukuku Birliği Alman Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Schröder, “301 kapsamındaki ‘Cumhuriyet’e hakaret’ suçuna Almanya’da yaptırım yok denecek kadar az, askerlerin aşağılanması gibi bir suç ise yok” dedi.
Avrupalı hukukçular, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in “Avrupa’da da var” dediği Ceza Yasası’ nın 301. maddesinin kapsam ve uygulama olarak Avrupa’daki düzenlemelerle karıştırılamayacağı noktasında birleştiler. Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “İfade Özgürlüğü ve Sınırları, Türkiye ve AB Ülkelerinde Ceza Hukuku ve İfade Özgürlüğü” başlıklı uluslar arası konferans, sadece Türkiye’de değil, Fransa, İspanya ve Britanya’da ceza yasaları ve ifade özgürlüğü ile ilgili sorunlar konusunda bilgilendirici oldu.
“Ceza Hukuku ve İfade Özgürlüğü: Almanya ve İtalya” konulu oturumda konuşan Ceza Hukuku Birliği Alman Ulusal Komitesi’nin başkan yardımcısı Prof. Dr. Friedrich- Christian Schröder, Almanya’da Nazi dönemine tepki olarak devlet organlarını koruyan çok az düzenleme bulunduğunu belirterek, “Dâvâlıların aleyhinde de çok az hüküm vardır” dedi.
Parma ve Floransa Üniversiteleri’nde ceza ve karşılaştırmalı ceza hukuku bölümlerinde öğretim görevlisi olan Dr. Cristina Pavarani de, İtalya Anayasası’nın 21. maddesinin basın ve ifade özgürlüğünü güvence altına aldığını ancak bazı uygulamaların İtalya’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkûm olmasına sebep olduğunu söyledi.
Yasaların tarihsel süreçlerin izlerini taşıdığını ifade eden Schröder, Nazi döneminde Polonya ilhak edildiğinde, “Polonya ve Alman devletinin itibarına karşı sözlere” yasaların ölüm cezası veya ağır hapis cezası öngördüğünü hatırlatarak, bu düzenlemelerin savaş sonrasında yürürlükten kaldırıldığını ifade etti. Almanya’da en ağır yaptırımın “toplu ölümler, insanlığa karşı suçlar ve soykırımı savunma”ya olduğunu açıklayan Schröder, “Meselâ, sadece 2 milyon Yahudi öldürüldü diyemezsiniz” dedi.
Almanya’da Cumhuriyet ve bayrağa hakaret suçuna para cezası verildiğini ancak her vakanın da ağırlığı ve hukuki yönüyle değerlendirildiğini, Türkiye’de 301. madde kapsamına giren “Cumhuriyet’e hakaret” suçuna yaptırımın yok denecek kadar az ve çok hafif olduğunu kaydetti.
Anayasaya sözlü saldırıya yaptırım bulunduğunu ancak silâhlı kuvvetlerle ilgili böyle bir durum olmadığını belirten Schröder, “Federal Anayasa Mahkemesi kararlarıyla daima ifade özgürlüğüne vurgu yapılıyor” dedi.
1999’da AİHM’in aldığı Perna/İtalya davasına atıf yapan Pavarani, bir gazetecinin yazısında Sicilya’da bir yargıcın siyasi etki altında kalarak kararlar verdiğini savunması üzerine Ceza Yasası’nın 595. maddesi uyarınca ve “basın yoluyla hakaret” iddiasıyla cezalandırıldığı, kararın onanmasıyla AİHM’e başvuru yapıldığını hatırlattı. Pavarani, “kamu makamlarının inandırıcılığına zarar verildiği” düşüncesiyle açılan dâvâda AİHM’in gazetecinin yazısının dengeli ve doğru olduğuna, eleştiri hakkını barındırdığına ve kamu yararı bulunduğuna karar vererek İtalya’yı mahkum ettiğini söyledi. 1930’da İtalyan Ceza Yasası yürürlüğe girdiğinde ulus kavramının “ideallerin ayakta tutulması için” çok güçlü olduğunu kaydeden Pavarani, 2006’da “Cumhuriyeti aşağılama” ve “İtalya bayrağına karşı suçlar” kapsamında reformlar yapıldığı ve cezaların sembolik düzeylere çekildiğini açıkladı.
|