Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

ANAVATAN birleşmekten vazgeçti

ANAVATAN 9. Olağan Büyük Kongresi ASKİ Spor Salonunda yapıldı. Anavatan Partisi ile DYP'nin DP çatısı altında birleşmesi dün Erkan Mumcu'nun açıklamalarıyla sona erdi. Mumcu, “Bu birleşmeyi millet için bir çare olmaktan çıkarıp kendileri için iktidar ortaklığına dönüştürmek isteyenlere meydan okuyorum” dedi.

DYP-ANAVATAN birleşmesinin akıbeti ANAVATAN Partisi’nin kongre sürecinde netleşecek.

Şu ana kadar beklentilerinin karşılanmadığını açıklayan ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, kongre sürecinde pürüzlerin çözülmemesi halinde yolların ayrılacağı mesajını verdi. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Mumcu, DYP’nin şu ana kadar mazeretler öne sürerek yazılı protokol hükümlerini yerine getirmediğini söyledi.

Mumcu, teşkilâtların bütünleşmesi, Genel İdare Kurulu’nda eşit temsil, ANAVATAN Partisi’ne adaylık müracatında bulunanların adaylıklarının hangi yöntemle değerlendirileceği konusunda açıklık istedi.

Aday listeleri konusunda da sıkıntı olduğunu belirten ANAVATAN lideri, DYP’nin mazaretlerinin haklı da olabileceğini ifade etti. Erkan Mumcu, iki günlük kongre süreci tamamlanmadan pürüzler aşılamazsa herkesin yoluna devam edeceği mesajını verdi.

ANAVATAN Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Erdemir de kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, “Bizim kendilerini çok önemli gören adamlarla işimiz bitmiştir. Biz milletin önemli gördüğü insanlarla bu işi yürüteceğiz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Sarkozy de fikir değiştirecek

Son dönemde Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olumsuz bakış açılarının dile getirildiğinin hatırlatılması üzerine Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, bu konuda Fransa’nın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin Türkiye’ye karşı olumsuz tavrını değiştireceğine inandığını belirtti. Schröder, Almanya’daki koalisyon hükümetinin programında da Türkiye’nin AB sürecinin desteklenmesinin yer aldığını bildirdi.

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, sadece Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı olmadığını, Avrupa’nın da siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirtti.

Koç Üniversitesi tarafından kendisine verilen şeref doktorası unvanını almak için Türkiye’ye gelen Schröder, Anadolu Ajansına verdiği demeçte,

Türkiye’nin, AB’ye üye olması gerektiği düşüncesinde bir değişiklik bulunmadığını ve müzakerelerin demokratikleşme gibi alanlarda atılan adımlardan sonra başladığını ifade ederek, ekonomik, siyasî ve kültürel sebeplerle hedefin, mutlaka tam üyelik olması gerektiğini vurguladı.

Son dönemde Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olumsuz bakış açılarının dile getirildiğinin hatırlatılması üzerine Schröder, bu konuda Fransa’nın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin Türkiye’ye karşı olumsuz tavrını değiştireceğine inandığını belirterek, Almanya’daki koalisyon hükümetinin programında da Türkiye’nin AB sürecinin desteklenmesinin yer aldığını bildirdi.

Gerhard Schröder, AB ülkelerinde Türkiye’nin üyeliği konusunda bir isteksizlik bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, “bu konunun bu şekilde değerlendirilmemesi gerektiğini” ifade ederek, “2004 yılında alınan karara göre, müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanacağını, her ne kadar uzun bir yol olsa da hedefte herhangi bir sapma bulunmadığını belirtti.

“Türkiye’deki istikrarlı siyasetin, uluslararası siyaset için önemli bir olgu olduğunu” dile getiren Schröder, ‘’Köktendinci olmayan bir Türkiye’yi Avrupa değer algılamasıyla bir araya getirdiğiniz zaman, Avrupa için de istikrarı beraberinde getirecektir. Yani sadece Türkiye’nin Avrupa’ya ihtiyacı olmakla kalmıyor, Avrupa’nın da siyasî, ekonomik ve kültürel açıdan Türkiye’ye ihtiyacı var’’ dedi. Schröder, “Türkiye-AB ilişkilerinde tam üyelik dışında akılcı bir alternatifin bulunmadığını” da ifade etti.

AB üyeliği için istikrar şart

Schröder, ‘’Türkiye’nin ekonomik gücü, şu anda bile bazı AB üyesi ülkelerden çok daha yüksek. Buna böyle baktığımız zaman AB üyeliği ön şartlarına şimdi düşündüğümüzden çok daha çabuk ulaşabilecek. Tabiî ki istikrar çok önemli ve ön koşul da istikrarın süregelmesi’’ diye konuştu.

Avrupa ülkelerindeki olumsuz tartışmaların, Türkiye’de ‘’Avrupalılar bizi istemiyor’’ şeklinde bir hava oluşturduğuna dikkat çeken Schröder, bunun AB taraftarı olanlarda bir azalma oluşturduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’AB siyaseti, Türkiye’deki tutuma karşı bir sorumluluğu olduğunu anlamalıdır. AB stratejisinin bu alanda yanlış olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Avrupa’ya olan coşkunun gerilemesi, eğer bu böyle ise Brüksel’in veya AB’nin farklı başşehirlerinin yapmış olduğu yanlış siyasetten kaynaklanmaktadır. ‘Türkiye’yi istemiyoruz’ gibi bir tutumları varsa bu aynen Türk halkına da yansıyacaktır. Dolayısıyla Avrupa’nın da belirli sorumlulukları var. Olumsuz tartışmalarla Türkiye’nin AB’ye tam üyelik isteğini bir anlamda yarı yolda bırakmamalı.’’

Schröder, ‘’Müzakereleri yapanlar şunu anlamalıdırlar; Bütün bu müzakerelerin başarıya yönelik sürdürülmesi gerekir. ‘İstemiyoruz, şunu yapmıyoruz’ gibi düşünceleri aktarmamalılar. Bu, bütün müzakere süreci için söz konusu’’ dedi.

/ İSTANBUL

03.06.2007


 

Ağar: Kongrenin sonucunu bekliyorum

Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, yazılı bir açıklama yaparak ANAVATAN lideri Erkan Mumcu’ya cevap verdi. Ağar, “Biz DP adını aldık, sıra ANAVATAN’ın birleşme kararında. Kongrede başarılar dileriz’’ dedi.

DP lideri Ağar, Ankara’dan İstanbul’a gelişinde, Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Ağar, “Kongreye de gidecektim. Ancak bir haber aldım. Merkez Karar Yürütme Kurulu’nda katılmama kararı çıkmış. O zaman bizi kongreye davet etmenin bir anlamı yok ama her şeye rağmen ben sağ duyunun hakim olacağını ümit etmek istiyorum” dedi.

Ağar, sabah saatlerinde ANAVATAN 9’uncu Olağan Kongresi’ne bir mesaj gönderdi.

Ağar’ın mesajı şöyle: “Varılan mutabakat üzerine, DYP 27 Mayıs tarihinde gerçekleştirdiği merkez sağda birlik sağlamak ve bunun çatısını oluşturmak amacıyla ‘Demokrat Parti’ adını almış, merkez sağın tarihi tecrübesi ve mirası istikametinde ülkenin geleceğini kucaklamak amacıyla bir büyük bütünleşmenin yolunu açmıştır. Sırada ANAVATAN Partisi’nin kongresini gerçekleştirerek DP ile bütünleşmeyi sağlayacak hayırlı kararı alması vardır. Bu vesile ile ANAVATAN Partisi’nin kongresini tebrik eder, milletimize hayırlar getirmesini temenni ederiz.”

/ ANKARA/İSTANBUL

03.06.2007


 

İbadete yasak olmaz, namaz serbest olmalı

İsveç’in önemli sol partilerinden ve önceki hükümetin ortaklarından Yeşiller Partisi lideri Maria Wetterstrand, İsveç’teki okullarda serbestçe ibadet edilebileceğine de değinerek Müslüman bir ülke Türkiye’de bunun problem edilmesine bir anlam veremediğini söyledi.

Wetterstrand, “Eğitimlerini engellemediği sürece bir öğrenci bir odaya gidip namazını kılabilmeli, bizler için fark etmez. Tabiî ki kılacaklar namazlarını” dedi.

Beş yıldır İsveç meclisinde olduğunu ve şu an 33 yaşında olduğunu söyleyen Wetterstrand, “İnsanlar değişik değişik olabilir ama bir arada yaşayabilmek mümkün, hangi dinden ve kültürden olursa olsun” şeklinde konuştu.

İsveç’teki okullarda, üniversiteler dahil, değişik dinlerden insanların ibadetlerini rahatça yapabildiğini söyleyen Wetterstrand, “İslâm İsveç’te bu kadar büyük bir din olarak yenilerde var. Şu an ikinci büyük din. Daha henüz her yerde hususî yerler tahsis edilmiş olmayabilir. Ama bizde genel olarak bir problem yok” dedi.

/ STOCKHOLM

03.06.2007


 

İsveç’teki öğrenciler: İnancımıza saygı var

İstanbul Bağcılar’daki lisedeki kız öğrencilerin bir odada namaz kılmaların gizli kamera görüntülerinin yer alması, Türkiye içindeki insanları olduğu kadar, yurtdışındakiler tarafından da şaşkınlıkla karşılandı.

İsveç’te okuyan Türk kızları, İsveç’teki okullarda rahatça namaz kılınabileceğini belirterek “Türkiye’de niye olmasın?” dedi.

İsveç’in başşehri Stockholm’deki bir üniversitede okuyan, aslen Ankaralı üniversite öğrencisi Pınar Bayazit, “Okullarda namaz kılmanıza karışıldığına dair herhangi bir olayla karşılaşmadım. İbadetinizi etmek istediğinizi söylediğinizde hemen size bir yer gösteriyorlar” şeklinde konuştu. Okuduğu üniversite yönetimine zamanında ricada bulunulmuş olduğunu ve okula başladığında böyle bir yerin varlığını gördüklerini söyleyen Pınar isimli öğrenci, burada başörtüsünden tespihe ve Kur’ân’a kadar, malzemelerin olduğunu ve kendilerinin de evden seccade götürdüklerini belirtti. Müslümanlar haricinde, diğer dinden insanların da ibadetlerini serbestçe yerine getirebildiğini söyleyen Bayazit, İsveç’te büyüdüğünü ve bütün okul hayatı boyunca durumun böyle olduğunu ifade etti.

Stockholm’ün Jakobsberg bölgesindeki bir lisenin üçüncü sınıfında okumakta olduğunu söyleyen Rabia Baloğlu isimli kız öğrenci, “Her dinden insan burada çok şanslı, çünkü ibadetlerini yerine getirebiliyorlar. Çünkü talep ettiğinizde hemen size bir oda açıyorlar, bunu da normal bir şekilde karşılıyorlar” dedi.

/ STOCKHOLM

03.06.2007


 

Almanya’da serbest olan Türkiye’de yasak olur mu?

Üniversite eğitimini Almanya'da alan (Fachhochschule Münster / Universty of applied Sciences) Gülsüm Çerman, namaz kılabilmek için fakültenin sekreteri ve dekanıyla görüştüğünü hatırlatıp, “Talebimi gayet nazik ve olumlu karşıladılar. Hemen namaz kılabileceğim bir oda tahsis ettiler” dedi. Çerman, Türkiye'de bazı kimselerin 'namaz düşmanlığını' da anlayamadığını söylüyor.

Almanya’da öğrenci iken namaz kılacak yer talebinin hemen kabul edildiğini ifade eden Gülsüm Çerman, “Her şeyiyle yabancısı olduğum Hıristiyanların ülkesinde namaz kılacak oda talebim son derece pozitif karşılandı ve oda ayarlandı. Orada bunları yaşarken Türkiye’de namaz kılan öğrencileri medyanın böyle yansıtmasını aklım almıyor” dedi. Çerman, yapılanların, insanların dikkatlerini bir yerden başka bir yere çevirmek amaçlı olduğunu dile getirdi.

Fachhochschule Münster / Universty of applied Sciences’ta öğrenci iken namaz kılacak yer ayarlanması için okul dekanı ve sekreteri ile yaptığı görüşmeleri aktaran Gülsüm Çerman, talebinin gayet nazik ve olumlu karşılandığını söyledi. Sözkonusu olay gerçekleştiğinde 2002 yılında ikinci sınıfta öğrenci olduğunu belirten Çerman, “Kış aylarına denk geldiği için vakitler dardı. Molalar arasında mutlaka namaz kılmam gerekiyordu. Boş oda nerede var, ben namazımı nerede kılabilirim paniğini yaşıyordum hep. Bu sebeple konuyu dekanla görüşmeye karar verdim” dedi. Evi okula uzak olduğu için izin alana kadar boş bulduğu odalarda namazını kıldığını anlatan Çerman, “Ben namaz kılarken odaya girip görenler oluyordu. Ama böyle birşey Almanya’da haber malzemesi olmaz” dedi.

Ders aralarında namaz vakitleri girdiğinde namazını kılabileceği bir yer ayarlanmasını istemek üzere önce dekanın sekreterine gittiğini söyleyen Çerman, “Dekanla görüşmek istediğimi söyledim. Bana görüşmek istediğim konuyu sordu. 11 Eylül 2001 ‘İkiz Kule saldırıları’ çok uzak değildi. Her derste, her yerde bu konu gündeme geliyordu. O yüzden benim namaz için yer ayarlanması isteğimi nasıl karşılayacaklarını bilmiyordum ve heyecanlanmıştım. Sekretere, ‘Namaz kılmam gerekiyor. Bir oda temin edilmesini talep edeceğim’ dedim. Tepkisi benim için çok şaşırtıcıydı. Çok pozitifti. Sonra dekana yönlendirdi beni. Dekan hanımla da görüştüm. ‘Tamam. Bir kişi misin, kalabalık mısınız?’ diye sordu. Ben, ‘Şu an tek kişiyim’ dedim. ‘Grup olsaydınız yazılı bir prosedür takip etmemiz gerekirdi. Ama tek kişi olduğun için buna gerek yok’ dediler. Ve saatleri ayarlamak için ders programımı istediler” sözleriyle olayı anlattı.

Almanya’da da bazı okullarda başörtülü arkadaşlarına biraz tepkili yaklaşanlar olduğunu belirten Çerman, Sosyal Pedagoji eğitimi aldığı okulunda herkesin farklılıklara açık olduğunu ifade etti. “Okulumuzda çok farklı giyim tarzlarına, farklı felsefelere, düşüncelere sahip olanlar vardı. Bu konular hiç sorun oluşturmazdı” diyen Çerman, kendisinin de bir başörtülü Türk olarak ilgi odağı olduğunu, arkadaşlarının sıkça başörtüsüne, Türkiye’ye, Türk kültürüne dair sorular sorduğunu dile getirdi. “‘İnşallah dekan da böyle bir yapıya sahiptir’ diye düşünüyordum. Ve öyle çıktı. O yüzden sorun yaşamadım elhamdülillah” diyen Çerman, Türkiye’de bir lisede namaz kılan öğrencilerin suç işliyorlar gibi yansıtılmasına karşı şaşkınlığını dile getirdi.

İŞYERİMDE DE NAMAZ YERİ AYARLANMIŞTI

Üniversitede öğrenciyken aynı zamanda bir kurumda çalıştığını söyleyen Çerman, “İşyerimde de bize namaz için bir oda tahsis edilmişti” dedi. Namazın, insanın Yaratıcısıyla birebir görüşme vasıtası olduğunu belirten Çerman, insanı rahatlatıp özüne döndüren bir şey olarak da psikoloji biliminde de kabul edildiğini söyledi.

Bağcılar Lisesi’ndeki namaz olayı gibi haberlerin, insanların dikkatini bir yerden alıp başka bir şeye yönlendirmek amaçlı olduğunu düşünen Çerman, “Ben bir buçuk yıldır Türkiye’de yaşıyorum, ister istemez her şeyi Almanya’yla kıyaslıyorum ve çok eksik görüyorum. Ki ben İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorum. İstanbul’da neden hâlâ elektrikler kesiliyor. Neden kaldırımlar doğru kullanılamıyor. Tekerlekli sandalye kullanan insanlar İstanbul’un yollarında nasıl yürüyor, nasıl üst geçitleri kullanıyor, nasıl karşıya geçiyorlar? Bunlar gibi çözüm bekleyen öyle çok sorun var ki. Bunlarla uğraşılması gerekirken neden başörtüsüyle, namazla uğraşılıyor?” şeklinde konuştu.

Çerman, televizyonda izlediği bir tartışma programında açık bir bayanın, “Biz artık Nişantaşı’ndan çıkamaz olduk” ifadelerinde bulunduğunu da dile getirdiği konuşmasında, “Sanki açıklık yasaklanıyormuş gibi bu konu ediliyor. Oysa Şirinevler’de mini etekli bir kız rahatça otobüse binip hiç kimseden tepki görmüyor. Sen nasıl sadece Nişantaşı’na hapsedilmiş oluyorsun? Böyle bir şey olabilir mi? Ben anlayamıyorum” sözleriyle şaşkınlığını ifade etti.

MEDYA KULLANILIYOR

İnsanların beyninin bu tür haber ve konuşmalarla sürekli yönlendirildiğini, medyanın bunun için kullanıldığını vurgulayan Çerman, Türkiye’deki başörtüsü yasağıyla ilgili olarak da şunları dile getirdi: “Rize’de dayımın kızı var. Okumayı çok istedi. Üniversite ortamında bulunmak, o kültürü yaşayarak okumak istedi. Teyzemin kızı psikoloji okuyordu, son yılında başörtüsü yasağı sebebiyle bırakmak zorunda kaldı. Bu durumda olanlar için gerçekten içim acıyor. Kendime sürekli şunu soruyorum: Ben Almanya’da değil de burada yaşıyor olsaydım başımı açar mıydım? Veya açmasaydım bu benim psikolojimi nasıl etkileyecekti? Okumak isteyip de okuyamamak çok kötü. İçler acısı bir şey. Siz kendiniz engelli değilsiniz, aileniz sizi engellemiyor ama başka birşeyler sizi engelliyor. Ben çocuğumu okuyabilsin diye yurtdışına mı göndermeliyim? İnsanların zihninin böyle şeylerle meşgul olmak zorunda olması bile çok üzücü.”

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

03.06.2007


 

CHP’de vekiller tedirgin

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Taban istiyor, değişim şart” sözleri yeniden aday olan milletvekillerini tedirgin etti.

CHP’de milletvekilli adaylarının belirlenmesine yönelik çalışmalar sürüyor. Yüksek Seçim Kurulu’na 4 Haziran’da bildirilecek isimler bugün toplanacak Parti Meclisi (PM) toplantısında oylanacak. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Taban istiyor, değişim şart” sözleri yeniden aday olan milletvekillerini tedirgin etti. Baykal’ın, “şimdi küsme ve kırılma zamanı” değil yönündeki açıklamaları ise, mevcut vekillerden yüzde 60’a yakının yerlerinin garanti olmadığı şeklinde yorumlandı. Listeye giremeyen bazı vekillerin parti içinde sıkıntı oluşturabileceği ifade ediliyor.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Rice: AB, Türkiye ile güç kazanır

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Müslüman gelenekleriyle laik demokrasisini entegre etmeyi sürdüren Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmasının, AB’yi güçlendireceğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Rice’ın Almanya’da Eric M. Warburg ödülünü aldığı gala yemeğinde yaptığı konuşmanın metnini yayınladı. Bu metne göre Rice, transatlantik ilişkilere değinirken, ‘’Türkiye, Müslüman gelenekleriyle laik demokrasisini entegre etmeyi sürdürürken, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi içine almasının gerçekleşeceğini umuyorum. Çünkü bu Avrupa’yı güçlendirecektir. Zayıflatmayacaktır’’ ifadelerini kullandı.

/ WASHINGTON

03.06.2007


 

Ayağ ve Gaydalı istifa etti

Edirne Milletvekili Ali Ayağ ve Anavatan Partisi Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı, partilerinden istifa etti.

Ayağ’ın istifasıyla AKP’nin TBMM’deki sandalye sayısı 351’e düşerken, Gaydalı’nın istifasıyla Anavatan Partisi’nin sandalye sayısı da 19’a düştü. Bağımsızların sayısı ise 16’ya yükseldi.

TBMM’deki son sandalye dağılımı şöyle:

AK Parti : 351

CHP : 149

ANAVATAN : 19

DYP : 3

SHP : 1

HYP : 1

GP : 1

BAĞIMSIZ : 16

BOŞ : 9

/ ANKARA

03.06.2007


 

MHP: İttifak ya da koalisyon yapmayacağız

MHP Genel Başkan yardımcısı Mehmet Şandır, ‘’Seçimlerden önce veya sonra kimseyle ittifak ya da koalisyon yapmayacağız. Hedefimiz tek başına iktidar’’ dedi.

Şandır, gazetecilerin, ‘’Parti olarak seçimlerde her hangi bir parti ile ittifak yapacak mısınız?’’ sorusunu şöyle cevaplandırdı: ‘’MHP olarak Türkiye’yi tek başımıza yönetmek iddiasındayız. Toplama bir iktidar değil, değer ekseni olan, milletle paylaşılan bir iktidarı hedefliyoruz. Merkez sağda ve solda birleşmeleri izliyoruz. Siyasetin ana mecralarına dönmesini olumlu buluyoruz. Birleşmelerin hayırlı olmasını dileriz. Ümit ederiz ki başarırlar. Ancak bunun çok da ülkenin hayrına olmadığı inancındayız. Çünkü önümüzdeki dönemde Türkiye’nin birbirine inanan ve güvenen kadrolara ihtiyacı var. Biz MHP olarak, seçimlerden önce veya sonra kimseyle ittifak ya da koalisyon yapmayacağız. Hedefimiz tek başına iktidar.’’

/ İSKENDERUN

03.06.2007


 

Göçler tehdit ediyor

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, Türkiye’nin de uzun yıllar gündeminde olan terörizmin son dönemde yeniden gündemdeki ağırlığını artırdığını belirterek, terör olaylarının artmasında iç göçlerin ve küreselleşmenin getirdiği sorunların etkisi olduğunu söyledi

Küreselleşme ve göçlerin sebep olduğu kimlik tehditlerinin terörizme fırsat veren önemli kaynaklardan biri olduğu bildirildi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, Erciyes Üniversitesinde Sabancı Kültür Sitesinde ‘’Globalleşme, kimlik ve terör’’ konulu konferans verdi. Küreselleşmenin, değişimi hızlandırdığını ve her zaman olumlu sonuçlar doğurmadığını vurgulayan Çevik, Batı’nın değerlerini kabullenme ve reddetme ikilemine sebep olduğunu bildirdi.

Küreselleşmenin, birey ve toplumu kendi normlarına uymaya zorlayan bir olgu olduğunu ifade eden Çevik, şunları söyledi: ‘’Küreselleşme ve göçler, bireylerin ve toplumların üzerinde ciddî kimlik tehditleri yaratıyor. Bu tehditler, kimlik kaybı ve buna bağlı olarak daha ilkel savunma mekanizmalarının ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bunun sonucunda da bireylerin ve toplumların tepkilerinde daha ilkelleşme olabiliyor.

Küreselleşme ve göçler, dünyada kaçınılmaz bir olgu haline geldi. Bu durum, tehdit sonucu olabildiği gibi yeni kimlik algılamalarından yararlanma da mümkün olabilir. Avrupa’ya giden Türkler, oradaki olumlu özellikleri kendi kimliklerine katarak zenginleşme sağlayabiliyorlar.

Zenginleşme olarak algılandığı zaman bireylerin ve toplumların kendilerini zenginleştirmesi mümkün olabilir. Böyle olmadığı zaman terörizme fırsat veren önemli kaynaklardan biri olabiliyor.’’

Türkiye’nin de uzun yıllar gündeminde olan terörizmin son dönemde yeniden gündemdeki ağırlığını artırdığını kaydeden Çevik, terör olaylarının artmasında iç göçlerin ve küreselleşmenin getirdiği sorunların etkisi olduğunu belirtti.

/ KAYSERİ

03.06.2007


 

Tuksaklar serbest bırakılsın

Özgür-Der, Irak Kürdistanı’nda bir yıldır tutsak bulunan üyeleri Metin Demir, Mustafa Eğilli ve Hasip Yokuş’un serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Sirkeci Postanesi önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, hukuksuzluğun boyutlarına ve yapılam bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığına değindi. Savaş tamtamlarının değil, insanî diyaloğun kurulmasını istediklerini vurgulayan Şekerci, Irak’ta tutsak olan üyelerinin serbest bırakılması haberini beklediklerini de dile getirdi.

Konuşmaların ardından Irak KDP Ankara Temsilciliği ve T.C. Dışişleri Bakanlığı’na mektup gönderilerek bir an önce hukuksuzluğa son verilmesi istendi. Özgür-Der Diyarbakır Şubesi de konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

/ İSTANBUL

03.06.2007


 

Genelkurmay, 291 memur alacak

Genelkurmay Başkanlığı, çoğunluğu Ankara ve İstanbul olmak üzere Erzurum, Diyarbakır, Elazığ, Sarıkamış, Van, Edirne, Sinop, Çanakkale, İskenderun, Kars, Tekirdağ ve Kayseri’deki çeşitli birliklerde görevlendirmek için 291 memur alacak.

Avukattan, berbere kadar pekçok meslek dalında yapılacak alımlar için şartlar internet üzerinden yayınlanırken, Ankara Gazi Orduevi’ne yapılması istenen başvurular için son tarihi 13 Haziran 2007 mesai bitimi olarak belirlendi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, ilk defa atanacak kadrolar için açıktan atama yapılacağı bildirildi.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Polisin yetkileri arttırılıyor

TBMM Genel Kurulunda, kolluk kuvvetlerine, suçun önlenmesine ilişkin yeni yetkiler tanıyan kanun teklifinin 3 maddesi, değişikliklerle kabul edildi.

Kanun teklifinin 1. maddesinde verilen önergeyle, ‘’Polisin kimlik sorgulaması süresince vatandaşı ve aracını bekletebileceğine’’ ilişkin düzenleme, tekliften çıkarılarak, teklife, ‘’Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan vatandaşa, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilmesini’’ öngören hüküm eklendi.

‘’Parmak izinin, bunu alan genel kolluk birimlerine ait mevcut sisteme kaydedileceği’’ şeklindeki düzenleme değiştirilerek, ‘’Alınan parmak izinin, ait olduğu kişinin kimlik bilgileri ile birlikte, ne zaman ve

kim tarafından alındığı belirtilmek suretiyle, bu amaca özgü sisteme kaydedilerek saklanacağı’’ hükmü getirildi. Kanun teklifinin ‘’önleme aramasını’’ düzenleyen 3. maddesinde de değişikliğe gidildi.

Öğretim ve eğitim özgürlüğünün sağlanması için her derecede öğretim ve eğitim kurumunda önleme araması yapılabilmesine, ‘’idarecilerinin talebi’’ şartı getirildi. Yeni düzenlemeye göre, konutta, yerleşim yerinde ve kamuya açık olmayan işyerlerinde ve eklentilerinde önleme araması yapılamayacak.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Referandum süresi ile ilgili teklif kabul edildi

TBMM Anayasa Komisyonu’nda anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulmasında öngörülen 120 günlük sürenin 45 güne indirilmesini düzenleyen kanun teklifi kabul edildi. Düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda yasalaştırılacak.

Düzenlemenin görüşmeleri sırasında söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türkiye’nin içinde bulunduğu süreçte böyle bir yasa değişikliğine ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, anayasa değişikliklerinin cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulması kararı alınması durumunda, bunun en kısa sürede yapılmasını hedeflediklerini söyledi. CHP Adana Milletvekili Uğur Aksöz de kanun teklifinin, anayasanın “seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler, seçimlere 1 yıla kala uygulanmaz’’ hükmüne aykırı olduğunu ileri sürdü. Aksöz, 120 günlük süreyi 45 güne indirmeyi öngören maddenin de “geçici madde’’ olarak hazırlandığına dikkati çekerek, “Bu da değişikliğin sadece bu anayasa değişikliğine özgü olduğu anlamına gelir. Unutmayın ki yanlış hesap Bağdat’tan döner’’ dedi.

Görüşmelerde zaman zaman tartışmalar da yaşandı. Yaşanan tartışmaların ardından teklif kabul edildi. Teklife göre, referandum süresi 120 günden 45 güne indirilecek.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Silâhlar kalem olsun

Düğünlerde silâh kullanılmayacağına dair sözleşme isteyen Osmaniye polisi, ‘’Silâhlar Kalem Olsun’’ kampanyasını da çeşitli vasıtalarla yürütüyor. Osmaniye Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, yaptığı açıklamada, bütün toplumların yasalarında, anayasalarında, insan hakları sözleşmelerinde ve kutsal kitaplarda teminat altına alınmış en temel hakkın, insanın hayat hakkı ve vücut bütünlüğü olduğunu söyledi.

Çağdaş hayatın öngördüğü ilkelerden birisinin, bir başkasının hakkına saygı duyulması olduğunu belirten Yılmaz, bu şekilde, toplumsal barış ve huzurun da beraberinde sağlanacağını ifade etti.

Yılmaz, Türkiye’de futbol maçlarında, düğünlerde, asker uğurlamalarında ve hemen her tür suçta silâh kullanıldığına dikkati çekerek, ‘’Rakamsal verilere göre 2005 yılında ülke genelinde 16 bine yakın silâh suçta kullanılmış, bu suçlarda 7 binin üzerinde vatandaşımız mağdur olmuştur. Aslında, bu suçların faili olan vatandaşımızı da silâh mağduru olarak kabul etmek gerekir’’ dedi.

Osmaniye Emniyet Müdürlüğü olarak, bazı sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de katılımıyla belirli aralıklarla toplantılar yaptıklarını anlatan Yılmaz, şehirde, vatandaşların can ve mal güvenliğinin korunması, suç oranının en asgariye düzeye indirilmesi ve trafik kazalarının önlenmesine yönelik önemli kararlar alındığını söyledi.

Yılmaz, düğün ve kutlamalarda ateşli silâhlarla dikkatsizlik sonucu ölüm ve yaralanmaların önüne geçmek amacıyla, Osmaniye Güvenlik Hizmetlerini Geliştirme Derneği tarafından ‘’sözleşme’’ uygulaması başlatıldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: ‘’Yaptığımız toplantılarda alınan kararlar kapsamında, kentte böyle bir uygulama başlatıldı. Yaklaşık 6 ay önce başlayan uygulama ile, düğün ve kutlama yapacak olan aile reisleri, bu derneğe giderek ateşli silâh kullanılmayacağına dair sözleşme imzaladıktan sonra bizden izin alıyor. Uygulama, çevredeki bazı illere de örnek oldu.’’

“HAYATLAR KARARACAĞINA

KALEMLE AYDINLANSIN’’

Yılmaz, silâhsızlanma çabalarını toplumun her kesimine yaymak amacıyla yaptıkları çalışmalardan birini de, ‘’silâhlar Kalem Olsun’’ kampanyasının oluşturduğunu söyledi.

Osmaniye 19 Mayıs Lisesi öğrencisi Hasan Polat’ın bir tüfeği 6 farklı çizimle kalem haline dönüştürmesinin, toplumsal bir özlemi dile getirdiğini, bunun kendilerini çok etkilediğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

‘’Biz de ‘silâhlar kalem olsun’ diyoruz. silâhlar kalem olsun ki, vatandaşlarımız silâh nedeniyle mağdur olup hayatları kararacağına, kalem ile aydınlığa yönelsin. Bu amaçla başlattığımız kampanyada, ateşli silâhları dikkatsizce kullanan vatandaşları duyarlı hale getirmeye çalışıyoruz. Vatandaşlarla yüz yüze yapılan görüşmeler, imza kampanyaları ve internette yürütülen bu kampanya ile bireysel silâhsızlanmanın desteklenmesi, başta öğrenciler olmak üzere geniş toplumsal kesimlerin silâh simgesinden kalem simgesini tercih etmelerini sağlamak ve böylece eğitimi destekleyerek karanlıktan aydınlığa geçişi özendirmeyi amaçlıyoruz. Günlük yaşantıyı olumsuz etkileyen silâh kullanımının önlenmesi, bireylerde ve özellikle gençlerde sorumlu yurttaş olma bilincinin gelişmesi ve ülkemizde hızla artan silâhlanma ve kullanımı sonucu yaşanan acıların son bulması en büyük temennimiz.’’

Yılmaz, Osmaniye’ye gelenlerin Emniyet Müdürlüğü hizmet binasında kampanyaya katılabileceği gibi ‘’www.osmaniye.pol.tr’’ den de bir tıkla kendilerine destek olabileceklerini bildirdi.

/ OSMANİYE

03.06.2007


 

10 bin yeni korucu

Geçici köy korucularının sosyal haklarında iyileştirme yapan ve korucuların sayısını 30 binden 40 bine çıkarmayı öngören 5673 sayılı ‘’Köy Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.

Kanuna göre, Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek illerde, olağanüstü hal ilânı gerektiren sebeplere ve şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması halinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile yeteri kadar geçici köy korucusu görevlendirilecek. Bu şekilde görevlendirilecek geçici köy korucusu sayısı 40 bin kişiyi geçemeyecek. Bakanlar Kurulu, bu sayıyı yüzde 50 oranında artırabilecek. Görevlendirmeyi gerektiren hallerin ortadan kalkması veya idarî zaruret halinde, görevlendirmeye ilişkin aynı usul uygulanmak suretiyle geçici köy korucusu olarak yapılan görevlendirmeye son verilebilecek. Geçici köy korucularına, hizmetin devamı süresince her ay 11 bin 500 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan aylık katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda ücret ödenecek.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Madde bağımlılığı şiddete yöneltiyor

Hatay’da ‘’Madde Bağımlılığının Şiddet ile İlişkisi’’ konusunda lise ve üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırmaya göre, sigara kullananların yüzde 68’inin şiddete uğradığı, yüzde 52’sinin de başkasına şiddet uyguladığının tesbit edildiği bildirildi.

Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Tacettin İnandı, yaptığı açıklamada, özenti ve kendini ispatlama düşüncesiyle madde bağımlılığı kullanımının 11 yaşın altına kadar düştüğünü söyledi.

Kent genelinde bin 629 lise ve 396 üniversite öğrencisi arasında anket çalışması yaptıklarını vurgulayan İnandı, şöyle devam etti: ‘’Araştırmaya göre, lise öğrencilerinin yüzde 38’i sigara, yüzde 30,5’i alkol kullanıyor. Üniversite öğrencilerinin de yüzde 73,2’si sigara, 56,6’sının da alkol kullandığı tesbit edildi. Sigara kullanan gençlerin yüzde 68’i şiddete uğruyor ve yüzde 52’si de bir başkasına şiddet uyguluyor. Ayrıca alkol kullananların da yüzde 59’u şiddete uğruyor ve yüzde 46’sı şiddet uyguluyor. Maddeye ulaşamayan gençler agresif davranıyor ve bu da aileleri ve arkadaşları ile ilişkilerinin gerginleşmesine sebep oluyor, toplumumuzda şiddet olayları daha da artıyor.’’

Üzüntü, sıkıntı, işsizlik, başarısızlık gibi sebeplerin madde kullanımını artırdığına dikkat çeken İnandı, ailelerin özellikle ergenlik döneminde çocukları ile ilişkilerine çok dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

AÇIK SİGARA SATIŞI YASAKLANMALI

Avrupa’da madde kullanımı ile ilgili çok ciddî tedbirler alındığına işaret eden İnandı, ‘’Türkiye’de gençlerin sigara, alkol, uyuşturucu maddeye ulaşma olasılığı çok yüksek. Örneğin okul önlerinde paket yerine tek sigara satışı yapılarak çocuklarımız bunu kullanmaya teşvik ediliyor. Bu uygulama kesinlikle yasaklanmalı. Ayrıca marketlerde yasak olmasına rağmen yaşları sorulmadan sigara satışı yapılıyor. Bunlarla ilgili ağır cezaî yaptırımlar getirilmeli ve sigara fiyatları arttırılmalı ki gençlerimizin bunlara ulaşma şansı kalmasın’’ diye konuştu.

/ HATAY

03.06.2007


 

‘Kene’ ölüm sebebi

Geçen yılın ilk 5 ayında teşhis konulan kene vaka sayısının 94 olduğu, bunlardan 5’inin öldüğü, bu yılın aynı döneminde ise 107 vaka görüldüğü, bunlardan yine 5’inin öldüğü belirtildi.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Turan Buzgan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını geçirenlerin kanlarındaki koruyucu antikorlardan elde edilecek bir serum üzerinde çalışmaların sürdüğünü belirterek, ‘’Uygulama yakında başlayacak. Nasıl bir sonuç ortaya çıkacağını bilmiyoruz, ama ümitliyiz’’ dedi.

Buzgan, Sağlık Bakanlığı KKKA Bilimsel Danışma Kurulu üyelerinin de katılımıyla bakanlıkta yaptığı açıklamada, geçen yılın ilk 5 ayında teşhis konulan vaka sayısının 94 olduğunu, bunlardan 5’inin öldüğünü, bu yılın aynı döneminde ise 107 vaka görüldüğünü bunlardan yine 5’inin öldüğünü söyledi.

Hastalığın aşısı ve ilâcı bulunmadığını, destek tedavisinin önemli olduğunu kaydeden Buzgan, vatandaşların korunma tedbirlerini almaları ve bilgilenmelerinin gerekli olduğunun dile getirdi.

Kırsal alanda çalışanların vücutlarında kenelerin girebileceği açıklık kalmaması ve vücut muayenelerini sık sık yapmaları gereğini de anlatan Buzgan, vücutta bulunan kenelerin patlatılmadan uzaklaştırılmasının önemli olduğunu bildirdi.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Sıcaklar, kalbe zarar

Sağlık Bakanlığınca, Türkiye’de bütün ölümlerin ilk sırasında kalp-damar hastalıklarının yer aldığı, vatandaşların özellikle yaz aylarında daha fazla dikkatli olmaları gerektiği bildirildi.

Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon koroner kalp hastası bulunduğu ve bu hastaların yılda 130 bininin hayatını kaybettiği ifade edildi. Türkiye’de gerçekleşen bütün ölümlerin ilk sırasında kalp-damar hastalıklarının yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, vatandaşların özellikle yaz aylarında daha fazla dikkatli olmaları gerektiği belirtildi. Erken ölümlere yol açan ve hayat kalitesini olumsuz etkileyen kronik hastalıklardan korunmanın alınacak koruyucu tedbirlerle mümkün olduğu ifade edilerek, dünyada her yıl yaklaşık 17 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan kalp damar hastalıklarının ülke de en önemli halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürdüğüne dikkat çekildi.

/ ANKARA

03.06.2007


 

YSK’dan Meltem ve Mesaj TV’ye ceza

Yüksek Seçim Kurulu, seçim yasaklarına uymadıklarına karar verilen Meltem TV ve Mesaj TV’ye 3’er kez program durdurma cezası verdi.

RTÜK, 4 Mayıs günü başlayan seçim yasaklarını ihlâl eden televizyonları YSK’ya bildirmeye devam ediyor. YSK bu bildirimler sonrasında yaptığı incelemelerde, seçim yasaklarını ihlâl ettiklerine karar verdiği kanallara ceza veriyor. Yeni cezalar ise 1 hafta boyunca haber bültenlerinde, Haydar Baş’ın Genel Başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi’nin reklâmını yayınlayan Meltem TV ile Mesaj TV’ye geldi. YSK, haber bültenleri dışında, partinin reklâmlarına da yer veren bu kanallara 3’er kez program durdurma cezası verdi. “Siyasî partiler arasındaki fırsat eşitliği” ilkesine zarar verdiği düşünülen bu ihlâller için verilen cezaları ise RTÜK uyguluyor.

/ ANKARA

03.06.2007


 

İş kazası ve ölümleri artıyor

İş kazaları ve bu kazalar sonucu meydana gelen ölüm ve sakatlıklar artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş teftiş raporuna göre, kazalar sonucu 916 işçi öldü, 3 bin 233 işçi yaralandı, 758 işçi sakat kaldı, 121 işçide de çeşitli sağlık sorunları oluştu.

Raporda son üç yılda iş kazalarının da, ölülerin de giderek arttığı belirtildi. En tehlikeli sektör inşaat olurken, her beş iş kazasından ve her üç ölümden biri inşaat sektöründe gerçekleşti. İnşaatların gerekli izinler açısından çok sorunlu olduğu da kaydedilirken, 532 inşaattan sadece 28’inin işletme belgesi, 6’sının kurma izni olduğu tesbit edildi.

/ ANKARA

03.06.2007


 

İHH gezici aşevi sel bölgesinde

Ağrı ve Van’da meydana gelen sel felaketinin ardından bölgeye giden İHH ekipleri gerekli yardım malzemelerini dağıttı. İHH Gezici Aşevi ise hergün selzedelere sıcak yemek dağıtıyor.

On kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda insanın evsiz-barksız kaldığı ve iki bine yakın hayvanın telef olduğu Ağrı’ya İHH İnsani Yardım Vakfı da el uzattı. Sel felaketinin meydana geldiği 27 Mayıs 2007 günü İstanbul’dan yola çıkan İHH Gezici Aşevi ertesi gün sel bölgesine ulaştı. Bölgeye giden İHH ekibi, öncelikle aşevi olan tırın sel felaketinin yaşandığı köylere ulaşıp ulaşamadığını inceledi. Vakıf yetkilileri, köy yollarının ve köprülerinin tahrip olması sebebiyle; Kaçmaz, Uğurtaş, Demirkapı, Seyithanbey, Özdirek, Danakıran ve Karlıca köylerine tırla gidemeyen ekiplerinin, yardımı küçük araçlarla yaptığını ifade etti.

Yeni Asya / İSTANBUL

03.06.2007


 

Avustralyalılar, Gelibolu’da atalarını andı

Avustralya’da faaliyet gösteren bir tuğla fabrikasının bayilerine yönelik düzenlediği gezi kapsamında, yaklaşık 250 turist yolcu gemisiyle geldikleri Gelibolu Yarımadası’nda atalarını andı.

Edinilen bilgiye göre, Avustralya’daki ‘’Australbricks’’ adlı tuğla fabrikasının yöneticileri, bayilerine yönelik İstanbul-Venedik arasında deniz turu düzenledi. Avustralyalıları taşıyan ‘’Seabourn Spırıt’’ adlı yolcu gemisi, İstanbul dönüşü sonrası Kabatepe Limanı açıklarında demirledi. Filikalarla kıyıya çıkan turistler, daha sonra otobüslerle törenin yapılacağı Anzak Koyu’na hareket etti. Fabrikanın Genel Müdürü Lindsay Partridge, tören öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, tur kapsamında Türkiye’ye geldiklerinde, 92 yıl önce Gelibolu Yarımadası’nda savaşıp, hayatını kaybeden atalarını anmadan gidemeyecekleri için Anzak Koyu’nda özel bir tören düzenlemek istediklerini söyledi. Gezi sırasında Türk halkının kendilerine çok yardımcı olduğunu belirten Partridge, ‘’Türklerin gösterdiği yakınlık ve sıcaklık bizleri ayrıca mutlu etti’’ dedi.

Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Peter Rennert ise törende Çanakkale Savaşları’ndaki bir Türk askerinin cephede yaşadığı hatırasını anlatan konuşma yaptı. Törende, Avustralyalılara Çanakkale Savaşları, Avustralyalı, Yeni Zelanda ve Türk askerleriyle ilgili bilgiler verildi.

/ ÇANAKKALE

03.06.2007


 

4 kişinin öldüğü otomobilde ‘hayalet silah’

Afyon’da meydana gelen trafik kazasında 4 kişi öldü, 2 kişi hafif yaralandı. Kazada hayatını kaybeden 4 kişinin içinde bulunduğu otomobilde bir adet “hayalet silâh” olarak bilinen Glog marka silâh, bir otomatik silâh, bu silâhlara ait şarjör ve mermiler ile içimlik esrar bulundu.

Edinilen bilgiye göre, Afyon-Dinar Karayolunun 20. kilometresinde içinde 4 kişinin bulunduğu Mehmet Şanlı (56) idaresindeki 34 ZD 6337 plakalı otomobil, dün 05.30 sıralarında, karşı yönden gelen İbrahim Anık’ın (52) kullandığı 20 ZK 469 plakalı kamyon ile çarpıştı. Kazada otomobil sürücü Şanlı ile yanındaki kimlikleri henüz tespit edilemeyen 3 kişi, olay yerinde öldü. Kamyon sürücüsü İbrahim Anık ve yanındaki Güngör Bozaba (32) ise hafif yaralandı. Yaralılar Dinar Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Kaza yerine gelen savcının yaptığı incelemede otomobilde, içimlik esrar, biber gazı, bir adet “Glog” marka tabanca, bir adet otomatik silâh, bu silâhlara ait şarjör ve mermiler bulundu.

/ AFYON

03.06.2007


 

Yargıtay'dan Gülen dâvâsına bozma talebi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Terörle Mücadele Yasası’na muhalefetten yeniden yargılandığı dâvâda beraat eden Fethullah Gülen hakkındaki kararın, ‘’zamanaşımı süresinin dolması’’ sebebiyle bozulmasını istedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin temyiz edilen kararıyla ilgili tebliğnamesini tamamladı ve dosyayı Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Gülen hakkında ‘’Terörle Mücadele Yasası’ndaki değişiklik nedeniyle beraat kararı verildiği’’ hatırlatılan tebliğnamede, Gülen’in üzerine atılı suç yönünden ‘’zamanaşımı süresinin dolduğu’’ belirtildi. Tebliğnamede, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının, ‘’5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu’’ için dâvânın ortadan kaldırılması yönünde bozulması talep edildi.

/ ANKARA

03.06.2007


 

Kartal, AB yolunda

Kartal Belediyesi Strateji Geliştirme Müdürlüğü’nce düzenlenen “Türkiye’nin AB Yolculuğu, AB Destekli Proje Üretimi” konulu sempozyum, Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Seminere; gazeteci Zeynep Göğüş, AB Proje ve Stratejiler Uzmanı Prof. Dr. Ali Beba, AB Genel Sekreterliği Ulusal Program Daire Başkanı Nilgün Arısan Eralp, İVİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve İşadamı Barış Dumankaya, Kartal Belediyesi Strateji Geliştirme Müdürü Doç. Dr. Ömer Nasuhi Şahin, Kartal Belediye Başkanı Arif Dağlar ve Kartal Kaymakamı Hasan Bağcı katıldı. Seminere katılan konuşmacılar, AB’ye uyum süreci, aşılması gereken engeller, üyeliğin getireceği yararlar ve karşılaşılacak problemler üzerine görüşlerini ifade ettiler.

Yeni Asya / İSTANBUL

03.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004