Yayıncı Ragıp Zarakolu, topluma korku havasının enjekte edildiğini ifade ederek diğer taraftan da başlarını örttüğü için insanlara işkence edildiğini söyledi.
“Düşünce Özgürlüğü için 5. İstanbul Buluşması”, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Uluslararası PEN, Human Rights Watch, IPA Uluslararası Yayıncılar Birliği gibi uluslararası kuruluşların temsilcilerinin, ifade özgürlüğüne dair son iki yıldaki gelişmeleri aktarmasıyla başlayan toplantıda, çok çeşitli kesimlerden şahitler aktarıldı. Toplantıda, 301. maddenin birçok kez gündeme getirilmesinin yanısıra, Hrant Dink’in öldürülmesine kadar götürülen ‘nefret söylemi’ ve başörtüsü yasağı da konuşuldu.
PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Program Direktörü Sara Whyatt, kuruluşlarının, 301. madde gündeme geldiğinden bu yana kaldırılması çağrısında bulunduklarını hatırlattı. Erdoğan’ın bu maddenin benzerinin Avrupa ülkeleri yasalarında olduğunu söylediğini dile getiren Whyatt, 301 benzeri maddelerin sadece Almanya, Polonya ve Hollanda ceza yasalarında olduğunu ancak uzun süredir mahkemelerde kullanılmadığını anlattı.
ZARAKOLU: TOPLUM,
HOŞGÖRÜSÜZLÜĞE İTİLİYOR
Toplantının şahitleri bölümünde, Türk-Yunan savaşıyle ilgili bir hatırat kitabı sebebiyle “Türklüğe ve Türk ordusuna hakaret”ten yargılandığını anlatan Yayıncı Ragıp Zarakolu, “Sivil hakimlerde sivillik ölçüsü ne? Onlar kendilerini hukuktan çok bir ideolojiye bağlı hissediyorlar. Bu, devletten topluma geçiyor sari hastalık gibi. Toplumu çıldırtanlara karşı dava açanlar ise kovuluyor” dedi.
Zarakolu, topluma korku havasının enjekte edildiğini ifade ederek, diğer taraftan da başlarını örttüğü için insanlara işkence edildiğini söyledi. “Buna müdahale edilmiyor, Müslümanlarla empati kuramıyoruz” diyen Zarakolu, bunun sebebinin, toplumun hoşgörüsüzlüğe itilmesi olduğunu belirtti.
ŞAMLI: İNSANDAN İNSANLIĞINI
İNKÂRI İSTENİYOR
Hukukçular Derneği Genel Sekreteri Avukat Yasin Şamlı ise ifadelerin çeşitliliğinin insanların varlığı kadar normal bir durum olduğunu belirterek, “İfade özgürlüğünün kısıtlanması, bir insana, ‘sen kendin olmayacaksın ya da benim gibi olacaksın’ demektir. Burada insanın insanlığını inkar etmesi istenmektedir” diye konuştu.
Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamaları konusunda 301. madde ve başörtüsü yasağına vurgu yapan Şamlı, “301. madde bir semboldür. Gerçekten çok tartışılması lazım. Bu maddede, ‘aşağılama’ yani eleştiri cezayı gerektiriyor. Oysa eleştiri her zaman hakaret anlamına gelmez. Cezayı gerektiren hakaret olmalıdır” dedi.
Şamlı başörtüsü konusuyla ilgili olarak da, “Bu konunun ağırlıklı olarak gözardı edildiği kanaatindeyim. Oysa başörtüsü yasağı sebebiyle ciddi anlamda mağduriyetler yaşandı. Artık başörtülüler asimile olma baskısıyla karşı karşıya” şeklinde konuştu.
Şamlı, insan hakları savunucularının kendi dünya görüşü çerçevesinde çalışmalar yaptıklarına da dikkat çekerek, “Başarıya ulaşılamamasının temel sebeplerinden biridir bu” dedi.
MARKOVA: GERÇEK YASAK DEĞİL AMA GİZLİ
Komşu ülkelerdeki ifade özgürlüğünün anlatıldığı bölümün konuşmacılarından Akademisyen Elitsa Markova, Bulgaristan’da komünizmin devrilmesinden sonra medyanın özgürleştiğini anlatarak, “Bugün gerçek, yasak değil ama gizli saklı kalıyor. İfade özgürlüğü de aynı durumda. Hangi çıkarların ön planda olduğuna bakılıyor” dedi.
Şair Anastassis Vistonitis da Yunanistan’da medyanın ifade özgürlüğünü kötüye kullanması gibi bir durum yaşandığını anlattı. Ülkesinde etik kuralları denetleyen bir komite olduğunu belirten Vistonitis, büyük medya kuruluşlarının, bu kurul tarafından verilen para cezalarını önemsemediğini söyledi.
Kıbrıs’ın Rum kesiminden olmasına rağmen Türk kesiminde hayatını sürdüren Film Yönetmeni Tony Angastiniotis ise çocukluğunda “Türkler insanlığın düşmanıdır” sözleriyle büyütüldüğünü ve yetişkinliğinde karşılaştığı ve bu tezi çürüten olayları anlattı.
İran’dan toplantıya katılan Prof. Dr. Mohammad Hashemi da İran’da İslami devrim sonrasında üç aşamada ifade özgürlüğünün köşeye sıkıştırılmakta olduğunu ifade etti. Bir lidere yönelik eleştirilerin de İran’da siyasi suç sayıldığını belirten Hashemi, bu durumda basın özgürlüğünden sözetmenin mümkün olmadığını söyledi. Özgürlüğün despotizm altında ezileceğini ve insanların özgürlük talep etme kabiliyetlerini kaybedeceğini dile getiren Hashemi, “Bu tip toplumlarda özgürlük arayışında güce başvurulur, despotizm her yere sızar ve entelektüel gelişim durur. Bu sebeple özgürlük insanların zihinsel gelişimiyle yakından alakalıdır” şeklinde konuştu.
Azeri gazeteci Taleh Shahsuvarlı ise, “Azerbaycan’da azınlık çoğunluğun haklarını ihlal ediyor” dedi. Shahsuvarlı, bu çerçevede Azerbaycan’ın yüzde 20’sini oluşturan Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgal altında bulunuşunu ve devletin halka yaptığı baskıları hatırlattı. Shahsuvarlı, ülkesinde de birçok gazetecinin hapiste olduğunu söyledi.
|