|
|
|
Sezer'den beklenen veto |
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanının 5+5 formülüyle halk tarafından seçilmesini de öngören anayasa değişikliğini TBMM’ye iade etti.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören Anayasa değişikliğini iade etti.
Cumhurbaşkanı Sezer, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören ve anayasa değişikliği içeren 5660 sayılı ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’’u iade etti. Sezer, kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce bir kez daha görüşülmesini istedi.Sezer, iade gerekçelerini şöyle açıkladı:
“Cumhurbaşkanı Anayasa paketinin veto gerekçesi, değişiklikler, halk seçimiyle sınırlı kalmış. Parlamenter rejimden uzaklaşılıyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi iktidar gücü oluşturulabilir. Cumhurbaşkanının üzerinde fazla yetki var. Değişikliğin rejimi sıkıntıya sokacağı açıktır. Siyasal yönden sistem iki başlı olacak yürütme erkini durduracak. Cumhurbaşkanının yetkisi icracı niteliğe dönüştürülüyor.”
TBMM Genel Kurulu’nda, 10 Mayıs’ta milletvekili genel seçimlerinin 4 yılda bir yapılmasını, cumhurbaşkanının halk oyuyla ve 5 artı 5 sistemiyle seçilmesini de içeren Anayasa değişikliği teklifinin tümü, 1 ret oyuna karşı, 376 oyla kabul edilmişti.
AKP ve ANAVATAN Partisi ile bağımsız milletvekillerinin destek verdiği paket her oylamada 367’nin üzerinde oy alarak referandum sınırını aşmıştı.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Askeri harekât sonuç vermez |
Ulus’taki menfur saldırının ardından gündemin ilk sırasına oturan Kuzey Irak’a operasyon tartışmaları sürüyor. Irak’a yapılacak bir sınır ötesi harekâtın yol açacağı olumsuzlukları sıralayan uzmanlar, Türkiye’nin bundan büyük zarar göreceğini vurguluyorlar. Böyle bir girişimin macera olacağını savunan dış politika yorumcuları muhtemel harekâtın bizi AB nezdinde de zor durumda bırakacağını belirtiyorlar. Sınır ötesi harekât konusunda bugüne kadar isteksiz davranan hükümetin bundan sonra direnemeyeceğini belirten Prof. Dr. Doğu Ergil, “Askerî harekât hiçbir sonuç vermeyecektir” dedi.
Ankara Ulus’taki menfur saldırının ardından gündemin ilk sırasına oturan Kuzey Irak’a operasyon tartışmaları sürüyor.
Irak’a yapılacak bir sınır ötesi harekâtın yol açacağı olumsuzlukları sıralayan uzmanlar, Türkiye’nin bundan büyük zarar göreceğini vurguluyorlar. Bir operasyonun macera olacağını savunan dış politika yorumcuları bu harekâtın bizi AB nezdinde de zor durumda bırakacağını belirtiyorlar. Sınır ötesi harekât konusunda bugüne kadar isteksiz davranan hükümetin bundan sonra direnemeyeceğini belirten Prof. Dr. Doğu Ergil, “Askerî harekât hiçbir sonuç vermeyecektir” dedi.
Prof. Dr. Doğu Ergil, bianet’ e yaptığı yorumda “AKP’nin onayıyla Irak’a girmek ve Irak’ta önemli zorluklarla karşılaşmak hükümetin seçilme şansını fevkalâde azaltacaktır” dedi.
Elde yeterince somut veri bulunmadığı için yorumlarının bilimsel değil spekülatif olduğunu vurgulayan Ergil, öncelikle Ulus saldırısının halkta belirsizlik ve güvensizlik yaymayı amaçladığını belirtti. Olayların AKP’ye etkisi konusunda ise Ergil, “Hükümet, 27 Nisan’dan sonra askerin karşısında boynu büyük olduğu için operasyona ‘hayır’ diyemez. Olası bir operasyona, istenildiği kadar verimli olmasa bile, hükümet onay verecektir” yorumunda bulundu.
“SORUNUN KAYNAĞI TÜRKİYE’DE”
Ergil, operasyon ihtimali üzerine şu değerlendirmede bulundu:
“Bombalamalar orada değil Türkiye’de oluyor. Kendini sürekli bir savaşa adayan veya intihar ederek feda eden insanların yetiştiği ortamı anlamalı ve onu ortadan kaldırmalı. Türkiye’de ‘her türlü belânın arkasında PKK vardır’ diye düşünülür... PKK’nin etkisinin Kuzey Irak’ta konuşlanmış olmasından geldiğine inanılır. Bence bu ne stratejik olarak, ne de siyasal olarak sonuç verebilecek bir saptama. Çünkü PKK daha büyük bir sorunun meyvesi, kökü Türkiye’de. Sınır ötesi bir operasyonda karşımızdaki militanlar dağılır, bir başka yerde toplanır. Belirgin bir kitle, sabit bir hedef teşkil etmez çünkü muntazam bir askerî teşkilât değildir. Bu örgütü oluşturan koşulları ortadan kaldırmak gerekiyor, bu da askerî bir konu değil.”
“MESELE İŞİN KÖKÜNE İNMEK”
Ergil, “saldırılar devam edecektir” ifadesini en yetkin ağızlardan duymanın terörizmin korku ve yılgınlık yayma amacına hizmet ettiğini ifade etti. Prof. Dr. Doğu Ergil şöyle devam etti: “Güvenlikle iştigal edenler güven duygusu yaymalılar. Zaten korkmuş insanları daha fazla korkutmak terörün dehşet salma amacına uygun. Terörizm yerine teröristle mücadele ediyoruz, ağacın dallarını budayıp duruyoruz. Mesele işin köküne inmek...”
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Ağar: Önce sınırlarına hakim ol |
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, CNN Türk’te katıldığı Ankara Kulisi’nde, Kuzey Irak’la ilgili bir soru üzerine, “Türkiye’nin dışında diyorlar, ama sen önce içine sahip ol. Onu da sorarlar adama. İçerde ne yaptığı da belli değil. Şu açıktır, bu hükümetle yola devam edilemez” dedi.
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘’Kuzey Irak’da operasyon olacaksa davul zurna çalarak olmaz. Televizyon aracılığıyla Genelkurmay Başkanı’na davetiye de çıkarılmaz’’ dedi.
Ağar, CNN Türk’te katıldığı Ankara Kulisi’nde soruları cevapladı. Ağar, Ankara’daki patlama ve ardından Şırnak’ta meydana gelen mayın patlamasının hatırlatılması üzerine de bu olayların devamından büyük endişe duyduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir televizyon yayınında Kuzey Irak’a operasyon konusundaki bir soruya karşılık yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine de Ağar, şunları kaydetti:
‘’Türkiye’de ilk kez televizyon aracılığıyla Genelkurmayla görüşen bir Başbakan var. Anayasa’nın 118. maddesi açıktır, getirirsiniz meseleyi Millî Güvenlik Kuruluna, orada tartışırsınız. Hükümete, oradan da parlamentoya getirirsiniz. Yani sizin bir sorumluluğunuz yok mu? Bunlar seçim yatırımı olamaz, bunlar devletin ciddî meseleleri. Kuzey Irak’da operasyon olacaksa, bu davul zurnayla falan olmaz. Televizyon aracılığıyla Genelkurmaya davetiye çıkarılmaz. Birlikte konuşulur, tartışılır, karar verilir. Bu hükümetin sokaktaki asayiş, terör konusunda bir iradesinin olmadığı ortadadır.’’
Ağar, halkın teröre karşı meydanlara çıkarak tavır koymasının yarar sağlayıp sağlamayacağına ilişkin bir soruyu yanıtlarken de ‘’Fevkalâde doğru olur. Milletimiz marjinal bir kesim dışında tümüyle teröre karşı tavır koymaktadır. Bu konunun ısrarla iç politika malzemesi yapılmaması gerektiğini savunduk. Ama bugün seçime bir buçuk ay kalmış Başbakan çıkıyor bir televizyona, orada Genelkurmaya davetiye çıkarıyor; siz şunu yaparsanız, biz bu kararı veririz... Ayıptır, böyle siyaset, devlet yönetimi olmaz. Olmayacağını da millet size gösterecektir’’ diye konuştu.
SİYASETİ MİLLET BELİRLER
Ağar, 2005 yılında kendisinin genel başkan seçildiği DYP kongresinin iptali talebiyle açılan dâvâya ilişkin bir soru üzerine, ‘’Türkiye’de yeni bir yol açıldı. Siyaset sandıktan çıkmıyor, mahkemeden çıkar hale geldi. Mahkemeler siyaseti belirleyemez. Hukuki bir yanlışlık varsa düzeltilir. Siyasette temel belirleyici millettir, mahkemeyle siyaset sonucunu değiştiremezsiniz’’ dedi.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Güneş: Tuzak bozulacak |
İçişleri Bakanı Osman Güneş, “hain saldırılarla bir yere varılmasının mümkün olmadığını” belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu tür haince tuzakları, oyunları, dün bozmuştur. bugün de bozmaktadır ve yarın da bozacak güç, kuvvet ve iradeye sahiptir” dedi.
Milletvekili genel seçiminin yapılacağı 22 Temmuz’da seçimlerin huzur ve güven içinde yapılmasının sağlanması ve birimlerce alınacak tedbirlerin değerlendirildiği ‘Seçim Güvenliği Bölge Toplantıları’nın birincisi Diyarbakır’da yapıldı. Toplantıda seçimin huzur ve güven ortamında yapılması için nelerin yapılması gerektiğini masaya yatırıldı. İçişleri Bakanı Osman Güneş başkanlığında toplantıya, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Malatya, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Batman ve Şırnak valileri, il jandarma komutanları, il emniyet müdürleri, İçişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri ile Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı yetkilileri katıldı.
Toplantıda konuşan İçişleri Bakanı Osman Güneş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti haince tuzakları, oyunları her zaman bozduğunu, yarın da bozacak güç, kuvvet ve iradeye sahip olduğunu kaydetti. Seçimlerin huzur ve güven ortamında gerçekleştirilmesi, milletin hür iradesinin fert olarak tecellisinin sağlanmasının devletin en başta gelen görevi olduğunu anlatan Güneş, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığında olmak üzere iki seçim harekât merkezi oluşturulduğunu dile getirdi. Türkiye’nin seçim atmosferine girdiğini anlatan Bakan Güneş, İçişleri Bakanlığının görev alanına giren bütün tedbirlerin alınması konusunda bakanlık teşkilâtının seferber olduğunu ifade etti. Güneş, bu kapsamda amaçlarının siyasî partilerin ve adayların yasalar çerçevesinde herhangi bir baskı ve kısıtlamaya maruz kalmadan faaliyetlerini yürütmeleri ve vatandaşların, özgürce oy kullanmalarını sağlamak olduğunu dile getirdi.
“Herkese eşit mesafede olacağız. Alacağımız her türlü önlemi, yasalara ve yasalara dayanarak verilen emirlere uygun bir şekilde alacağız.” diyen Güneş, aldıkları tedbirleri kararlıklıkla uygulayacaklarını vurguladı. Bakan Güneş, görevlerinin vatandaşlara hiçbir rahatsızlık ve tedirginlik duymayacakları bir seçim süreci yaşatmak olduğunu aktardı.
|
/ DİYARBAKIR
26.05.2007
|
|
|
Din hürriyeti temel hak |
Alman parlamentosundaki Türk milletvekili Prof. Dr. Hakkı Keskin, “Din özgürlüğü temel hakkı pazarlık konusu edilemez; bu aynı zamanda din ve devlet işlerini ayrı tutan hukuk devleti için de geçerlidir” dedi. Keskin, Almanya’da yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğunun, din ve devleti ayrı tutan bir İslâm anlayışına sahip olduğuna dikkat çekti.
Türk milletvekili Prof. Dr. Keskin, yaptığı yazılı açıklamada, yazar Ralph Giordano, “Köln’de yapılması planlanan bir cami inşaatıyla ilgili olarak büyük bir caminin, Müslümanların başarılı uyumu varsayımıyla göz boyamacılığı olacağından yanlış bir sinyal olduğunu” söylediğini hatırlattı. Keskin, “Bazı medya çevrelerinin Giordino’yu, İslâm’ı eleştiren sözlerinden dolayı aşırı sağ ve Yeni Nazi hareketine dahil etme çabaları çok yanlıştır ve kabul edilemez. Giordino’nun İslam hakkında genelleme bir yargıyla bu dini tümden karalayan sözleri, eleştirilmelidir” diye konuştu.
Prof. Dr. Hakkı Keskin açıklamasında şöyle dedi: “Almanya’da yaşayan Müslümanların büyük çoğunluğu, din ve devleti ayrı tutan bir İslâm anlayışına sahiptir. Var olan uyum sorunlarına karşın, Müslümanların genel olarak uyumdan taraf olmadığı ya da hatta uyum yeteneğinden yoksun şeklinde gösterilmeleri, kesinlikle kabul edilemez. Uyum sorunlarının öncelikli nedeni, Alman politikasının onlarca yıldan beri çok kültürlülük gerçeğine gözlerini kapatması ve bu yüzden de uyumu destekleyici çerçeve koşullarını gerçekleştirmemiş olmasıdır. Bunun yanısıra Alman Anayasasındaki din özgürlüğü temel hakkı, yalnızca Hıristiyan dini için bir imtiyaz anlamına gelmez, aksine bütün diğer dinlere inananlar için de geçerlidir. Eğer din özgürlüğü temel hakkı Müslüman olmayan Alman halkın çoğunluk istencine bağlı kılınacak olursa, o zaman hukuk devletinin genel ilkeleri sarsılmış olur. Din özgürlüğü temel hakkı pazarlık konusu edilemez; bu aynı zamanda din ve devlet işlerini ayrı tutan hukuk devleti için de geçerlidir.”
|
Recep GÖREN
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Mazlum-Der: Cezalar din özgürlüğüne müdahale |
Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı M. Halit Çelik, Kutlu Doğum Haftası faaliyetlerine ilişkin yapılan disiplin cezalarının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu cezalandırma doğrudan din özgürlüğüne müdahaledir. Herkes dilediği dine inanabilir ve onun gereklerini yerine getirebilir. Bu önemli günlerde kutlama programı ve dinin tebliğini de içine alan bir özgürlüktür” dedi.
“Din ve vicdan özgürlüğü ile düşünce özgürlüğü insan haklarının en temel direklerinden ikisi olduğunu, bunların teminat altına alınamadığı bir ülkede insan haklarına dayalı olmak bir tarafa, saygılı bir devletten dahi bahsedilemeyeceği”ni dile getiren Çelik, Türkiye’de insan haklarının teminat altına alınması için bir dizi gelişmeler yaşanmışken son zamanlarda olanlar geri gidişin sinyallerini verdiğini söyledi. Çelik, Genelkurmay Başkanlığı sitesinde yer alan muhtırada işaret edilen Kutlu Doğum Haftası etkinliği düzenleyen ve katılanlara disiplin cezası verilmiş olmasının bu açıdan kabul edilemez olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Denizli’de bir okulun salonunda yapılan Kutlu Doğum Haftası etkinliğine katılan vali yardımcısı ve iki müftüye ayrıca belediye önündeki programda başörtülü kızların ilahî okumasını sağlayan imama çeşitli disiplin cezaları verilmiştir. Bu cezalandırma doğrudan din özgürlüğüne müdahaledir. Herkes dilediği dine inanabilir ve onun gereklerini yerine getirebilir. Bu önemli günlerde kutlama programı ve dinin tebliğini de içine alan bir özgürlüktür.”
Çelik, İslâm dinine mensup olanların, o dinin peygamberinin doğum yıldönümünde kutlama yapmalarından tabii bir durumun olamayacağını da söyleyen Çelik, “Yeter ki başkaları da kutlamaya katılmaya zorlanmasın. Din mensuplarının dini tören yapmalarına devletin engel olması, katılanları cezalandırması din karşısında devletin taraf olması anlamına gelir. Bu da devletin demokratik olmadığını gösterir. Devlet görevlisi olan kişinin tüm hayatını devlet denetim ve gözetim altına alamaz” dedi.
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Belçika’nın AB desteği sürüyor |
Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt, Türkiye’nin AB üyeliğine en başından beri destek verdiğini belirterek, ‘’Müzakerelerin devam etmesi talebimi hala koruyorum’’ dedi.
Türk kökenli iş adamlarının kurduğu Aktif Girişimciler Birliği’nin (UNACO) toplantısında konuşan Verhofstadt, Belçika’nın çok kültürlü yapısına dikkat çekerek, ‘’birlikte barış içinde yaşamak için herkesin el ele vermesini’’ istedi. Belçika örneğinin AB için de geçerli olduğunu anlatan Verhofstadt, ‘’Hoşgörülü ve karşılıklı anlayışın hakim olduğu toplum modelini sadece Belçika için değil, tüm AB için düşünmeliyiz. Çünkü son zamanlarda Avrupa’da korkuları ve ayrışmaları körükleyen söylemlerin arttığını gözlemlemekteyiz’’ şeklinde konuştu.
AB’nin bugün yaşadığı sıkıntıların genişleme politikasına şüpheyle yaklaşılmasına yol açtığını ifade eden Verhofstadt, ‘’Bu yüzden bazıları (önce derinleşelim, sonra genişleyelim) diyorlar. Oysa bana göre bir taraftan genişleme sürerken diğer yandan derinleşmek mümkün’’ dedi.
Verhofstadt, AB’deki genişleme tartışmalarında öncelikle Türkiye’nin öne sürüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
‘’Bana göre AB’nin temelinde din yok. AB şu ya da bu kültürün birliği değildir. AB bir değerler bütünüdür. Ortak değerlerimizin oluşturduğu bir yapıdır. Burada Türkiye’nin de yeri olmalıdır. En başından beri Türkiye’nin üyeliğine destek verdim ve müzakerelerin devam etmesi talebimi hala koruyorum.’’ Verhofstadt, Çarşamba günü görüştüğü Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye Türkiye ile müzakereler konusunda ‘’yangına körükle gitmemesi’’ uyarısında bulunmuştu.
|
/ ANVERS
26.05.2007
|
|
|
Düşünce için buluştular |
Düşünce Özgürlüğü Derneği’nin öncülüğünde gerçekleştirilen Düşünce Özgürlüğü için 5. İstanbul Buluşması katılımcıları dün biraraya geldi. Katılımcılar bugün ve yarın Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde ifade özgürlüğünü ve ona yönelik tehditleri konuşacak.
İlki on yıl önce gerçekleştirilen Düşünce Özgürlüğü için İstanbul Buluşması’nın beşincisi dün gerçekleştirilen basın toplantısıyla başladı. Üsküdar Kızkulesi’nde düzenlenen toplantının açılış konuşmasını yapan Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü Şanar Yurdatapan, on beş ayrı ülkeden otuz altı misafirle iki gün boyunca düşünce özgürlüğünü konuşacaklarını ifade etti.
Toplantıya destek verenler arasında yer alan Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır da ifade özgürlüğünün temel olduğunu vurguladı. “İfade özgürlüğü insanların sahip olması gereken en temel özgürlüklerden biridir. Bunu bir anahtar olarak telâkki edebiliriz” diyen Çakır, bu anahtarın kaybedilmesinin bütün değerlerin kapılarının anahtarlarını kaybetmek anlamına geldiğini söyledi.
Programa Uluslararası Af Örgütü adına katılan Andrew Gardner, Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki en temel engellerin bazı yasa maddeleri olduğunu söyledi. “İfade özgürlüğü küresel bir problem. Türkiye’de de 301, 288 ve 216. maddeler ifade özgürlüğüne karşı ciddî engeller oluşturuyor” şeklinde konuşan Gardner, özellikle 301. maddenin kaldırılması gerektiğini belirtti.
Kıbrıs’tan Düşünce Özgürlüğü için 5. İstanbul Buluşması için gelen Şair Neşe Yaşin de, ifade özgürlüğüyle ilgili dâvâların devam ettiği Türkiye’de böyle bir toplantının yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Yaşin, devletlerin, kurumların kendilerini korumak için geliştirdiği baskıcı, otoriter yaklaşımların ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engeller olduğunu söyledi. Düşünce Suçuna Karşı Girişim sözcülerinden Abdurrahman Dilipak da özellikle iktidar güçleri ve sermayenin her şeyin serbestçe konuşulmasından rahatsızlık duyduğuna dikkat çekti.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
26.05.2007
|
|
|
Manisa’da feci kaza |
Manisa-İzmir karayolu Sabuncubeli mevkisinde, yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada 8 kişinin öldüğü, 13’ü ağır, 32 kişinin yaralandığı bildirildi.
Alınan bilgiye göre, Turgay Balta’nın kullandığı 34 FGR 96 plakalı İzmir-İstanbul seferini yapan yolcu otobüsü, Sabuncubeli mevkiinde önce bariyerlere çarptı, daha sonra yan yatarak sürüklendi. Kazada, otobüsteki yolculardan Yakup Erdur, Ali İhsan Durmuş, Gülşen Yağmaha, Ömer Şerif Çamlıbel ve Abdülcelil Aycan olay yerinde öldü.
Yaralı olarak Ege Üniversitesine kaldırılan İsmail Gündoğan (31) ile kimliği belirlenemeyen 30-35 yaşlarındaki kadın yolcu ve Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan Tayfun Özyılmaz kurtarılamadı. Yaralılar bölgedeki çeşitli hastahanelerde tedavi altına alındı. Otobüs sürücüsü Turgay Balta gözaltına alınırken, Manisa Cumhuriyet Savcılığı kazayla ilgili soruşturma başlattı.
|
/ MANİSA
26.05.2007
|
|
|
Trafik kazaları terörden beter |
Polis sorumluluk bölgesinde geçen hafta meydana gelen trafik kazalarında 93 kişinin öldüğü bildirildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan haftalık değerlendirmeye göre, geçen hafta ölümlü 60 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 93 kişi öldü, 125 kişi de yaralandı.
Asayiş olaylarında ise 26 kişi öldü, 27 kişi de yaralandı. Bu olaylarla ilgili 269 kişi gözaltına alındı.
Yurt genelinde 16-23 Mayıs 2007 tarihleri arasında terör nitelikli 56 olay meydana geldi. Olaylarda 8 vatandaş hayatını kaybetti 94 kişi yaralandı. Terör örgütleriyle bağlantılı 78 kişi yakalandı.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Yargıya güven aşınmaya başladı |
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nce her yıl yayımlanan Yolsuzluk Algılama Endeksinde Türkiye ilerleme kaydetti. Örgütün 2005 yılı için yaptığı sıralamada 65. sırada olan Türkiye, 2006 yılında 60. sıraya yükseldi.
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün bu yılki raporu özel olarak hukuk ve adalet sistemindeki yolsuzluklar üzerinde odaklandı. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, cumhuriyetin ilk 60 yılında yargı sisteminde görece düşük kalan yolsuzluk algısının son 20 yılda yükselmeye başladığı vurgulanarak, bunun yargı kurumuna kamuoyunda duyulan güvenin aşınmaya başladığının işareti olduğu öne sürüldü. Raporda, Türkiye’de hakim ve savcı atamalarında Adalet Bakanlığının dolayısıyla hükümetin söz sahibi olmasının yargı sistemini siyasal müdahalelere açık kıldığı savunulurken, hakim ve savcı dokunulmazlığının da kötüye kullanılabildiği iddia edildi.
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün raporunda, Türk yargı sistemini yolsuzluklara açık kılan bir başka unsur olarak da bilirkişi kurumu gösterildi.
Raporda, bilirkişi raporlarının çoğu durumda, yanlış, yanıltıcı ve sahte olduğu, ancak, teknik bilgi gerektiren konularda bilirkişi görüşüne başvuran Türk akimlerinin bilirkişi raporlarını genellikle sorgulamadan kabul ettiği ifade edildi.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Demiryoluna bomba |
Bingöl’ün Genç ilçesi Suveren İstasyonu yakınlarında, terör örgütü tarafından demiryoluna yerleştirilen patlayıcının infilak etmesi sonucu, yük treninin 7 vagonu raydan çıktı.
Edinilen bilgiye göre, Tatvan-Malatya seferini yapan yük treni, Genç ilçesi Suveren istasyonu Burgu mevkisi yakınlarında hareket halindeyken, terör örgütü tarafından demiryoluna yerleştirildiği belirtilen bir maddenin patlaması sonucu, 7 vagon raydan çıktı. Patlamanın ardından söz konusu güzergâhtaki tren seferleri durduruldu. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
|
/ BİNGÖL
26.05.2007
|
|
|
Yerköy-Kayseri hattı ulaşıma açıldı |
Nevşehir’in Kozaklı İlçesi yakınlarında yük treninin devrilmesi sonucu kapanan Yerköy-Kayseri hattı ulaşıma açıldı.
TCDD Kayseri İşletme Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Yozgat’ın Yerköy ilçesi Sarıkent İstasyonu’ndan Kayseri’ye hareket ettikten sonra Nevşehir’in Kozaklı İlçesi Kanlıca İstasyonu yakınlarında raydan çıkarak devrilen 23658 sefer sayılı yük treninin vagonları rayların üzerinden kaldırıldı. Dün akşam saatlerinden sabah 08.30 sularına kadar devam eden çalışmalar sonucunda demiryolu ulaşıma açıldı.
Yetkililer, kaza sebebiyle kapalı bulunan güzergâhtan geçemeyen trenlerde bulunan yolcuların otobüslerle Sivas’a, Sivas’tan alınan yolcuların da Yozgat’ın Yerköy ilçesine getirilerek yolculuklarına devam ettirildiğini bildirdiler. Dün akşam saatlerinde meydana gelen kazada 14 vagon devrilmiş, devrilmeyen lokomotifte bulunan 3 personeli sağlık durumlarının iyi olduğu bildirilmişti.
|
/ KOZAKLI
26.05.2007
|
|
|
DYP kongresinin durdurulmasına ret |
Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, DYP’nin 8. olağan büyük kongresinin iptali talepli dâvâda, Pazar günü yapılacak DYP 2. Olağanüstü Büyük Kongresinin “ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması” talebini reddetti.
Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, DYP eski Van İl Başkanı Hikmet Tekbudak’ın, DYP’nin 8. Olağan Büyük Kongresi’nin iptali talebiyle açtığı davaya başlandı.
Mahkeme yargıcı, Tekbudak’ın, DYP’nin 27 Mayıs Pazar günü yapılacak 2. Olağanüstü Büyük Kongresinin “ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması” yönündeki talebinin reddedildiğini açıkladı.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Son sınıflara erken tatil |
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ÖSS’ye girecek lise son sınıf öğrencilerinin yanı sıra OKS’ye girecek ilköğretim son sınıf öğrencilerinin de sınavdan bir hafta önce izinli sayılacaklarını bildirdi.
Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde, 5. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları açılışında gazetecilerin sorularını cevaplarken, lise son sınıf öğrencilerinin ÖSS öncesinde bir hafta izinli sayılacaklarını belirten Çelik, daha sonra yaptığı açıklamada da, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (OKS) girecek öğrencilerin de sınavdan bir hafta önce izinli sayılacaklarını kaydetti.
Bakan Çelik, ‘’Sadece lise son sınıfları değil ilköğretim son sınıfları da OKS’ye girecek çocuklarımızı da sınavdan bir hafta önce serbest bırakacağız. Çünkü sınav stresini aşabilmeleri, atabilmeleri için bunu yapacağız’’ dedi. İlköğretim okulları ve liseler, 19 Haziran Salı günü yaz tatiline girecekler.
|
/ KIZILCAHAMAM
26.05.2007
|
|
|
Okullar kapanmadan tarlaya gidiyorlar |
Bitlis’in Güroymak ilçesinde yaşları 8-16 arasında değişen çocuklar, okul bitmeden tütün tarlalarında çalışıyor.
Okullar tatil olmadan okulu bırakarak çalışmaya başlayan Yüzüncü Yıl İlköğretim Okulu üçüncü sınıf öğrencisi Ömer Çelebi (12) yaz mevsiminin arkadaşları için tatil, kendisi için çalışma dönemi olduğunu söyledi. Güroymak esnaflarından Asım Sakarya, “Maalesef maddi durumu kötü olan aileler çocuklarının tarlada çalışmasını istiyor. Çünkü birçok ailenin tek geçim kaynağı bu. Çocukların tarlalarda çalışması yerine okula gitmeleri tabiki daha iyi ama iş maddi duruma gelince her şey değişiyor.” dedi.
|
/ BİTLİS
26.05.2007
|
|
|
Velilere altın öğütler |
ÖSS’de başarı için, velilerin, çocuklarının sınav salonunu önceden görmesini sağlaması, stres oluşturmamak için birkaç gün öncesinden itibaren sınav konularının konuşulmasının bırakılması, olumsuz davranışlarına karşı daha anlayışlı olunması ve üniversite adayının küçük hediyeyle mutlu edilerek motive olmasının sağlanması gerektiği bildirildi.
Adana Millî Eğitim Müdür vekili Atilla Gülsar, yaptığı açıklamada, çocuklarıyla özverili şekilde ilgilenen ve gayret gösteren velilerin, sınav yaklaşırken takınacakları bazı tutum ve davranışların yıl boyunca yapılan çalışmaları boşa çıkarabileceğine dikkati çekerek, duyarlı olunmasını istedi. Velilerin, özellikle bu dönemden itibaren daha titiz ve dikkatli olmaları gerektiğine dikkati çeken Gülsar, çocukların planlı ve amacına yönelik ders çalışmanın yanında, anne ve babaların davranışlarının da başarıda önemli etkisinin bulunduğuna dikkati çekti.
|
/ ADANA
26.05.2007
|
|
|
Salihli’de şiddetli sağanak yağış |
Manisa’nın Salihli ilçesinde yaklaşık 2,5 saat süren sağanak yağışta, 2 ev, birçok dam ve bahçe duvarının yıkıldığı, park halindeki araçların su altında kaldığı bildirildi.
Salihli Belediye Başkanı Uğur Okay, belediyenin bütün birimlerini ve araçlarını, yağmurdan zarar gören mahallelere sevk ettiklerini belirtti.
Yağmurdan zarar gören vatandaşlara geçici barınma imkânı sağladıklarını kaydeden Okay, yağıştan, 25 mahalleden 9’unun daha fazla etkilendiğini söyledi. Okay, sağanak yağışın ahşap 2 ev, 2 depo birçok dam ve bahçe duvarları yıktığını, kanalizasyonların tıkanması sonucu caddeleri su bastığını söyledi. İlçedeki bazı depo ve iş yerlerini su basarken, bazı evlerin bahçe duvarları da yıkıldı, park halindeki bazı araçlar da su altında kaldı.
|
/ SALİHLİ
26.05.2007
|
|
|
Yağmur bekleyen çiftçiyi dolu vurdu |
Manisa’nın Alaşehir ilçesinde ‘’yağmur bekleyen çiftçiyi, dolunun vurduğu’’ bildirildi. Alaşehir’de yaklaşık 20 dakika süren dolu yağışının, Çarıkbozdağ, Bahçeli, Bahadır köylerinde kiraz, Belenkaya, Şahyar, Delemenler köylerinde ise üzüm bağlarını yüzde 70-80 oranında etkilediği belirtildi.
Alaşehir Ziraat Odası Başkanı Necdet Türk, gazetecilere yaptığı açıklamada, köylerde dolu yağışının kiraz ve üzüm bağlarında önemli ölçüde zarara sebep olduğunu söyledi.
Türk, 5360 Sayılı Yasaya göre Tarım Sigortası uygulaması kapsamında Alaşehir ve çevresinin 2006 yılı Haziran ayı itibariyle dolu ve don afetine karşı riskli bölge ilân edilerek, yasa kapsamına alındığını hatırlattı. Bu kapsama alınan bölgelerde yüzde 50 devlet desteğiyle üreticilerin Tarım Sigortası yaptırması gerektiğini anımsatan Türk, ‘’Ancak bizim çiftçimiz henüz bu bilinçte olmadığı için sigorta yaptırma oranı yüzde 15-20 civarlarında gerçekleşebildi. Doludan zarar gören üreticilerimiz de bu yasa gereği devlete hasar tesbiti yaptıramıyor’’ dedi.
Alaşehir Bahçeli Köyü muhtarı Hüseyin Türkyılmaz da aniden bastıran ve yaklaşık 20 dakika süren dolu yağışının toplanmayı bekleyen kirazları dallarından indirdiğini bildirdi.
Türkyılmaz, köydeki çoğu kiraz bahçesi sahibinin sigorta yaptırmadığını söyledi. Üreticinin zararının karşılanması için Hükümet yetkililerinden yardım istediklerini dile getiren Türkyılmaz, ‘’Çaresiziz. Bize uzatılacak bir yardım elini bekliyoruz’’dedi.
|
/ ALAŞEHİR
26.05.2007
|
|
|
Şehitler gözyaşlarıyla uğurlandı |
Şırnak’ta terör örgütü PKK tarafından döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan askerler memlekelerinde törenle toprağa verildi.
Şehit Onbaşı Bekir Çakır için Kayseri Hunat Camisi önünde düzenlenen tören sırasında zaman zaman baygınlık geçiren şehit yakınlarına görevli sağlık ekipleri müdahale etti. Oğlunun tabutuna sarılan Ümmügülsüm Çakır, gözyaşlarını tutamadı. Şehit Uzman Onbaşı Bekir Çakır’ın naaşı, Kartal Şehitliği’nde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Piyade Uzman Çavuş Bayram Bulat’ın cenazesi, Konya’nın Doğanhisar ilçesine bağlı Deştiğin beldesine toprağa verildi. Tören alanında sinir krizleri geçiren anne Ümmühan Bulat, ‘’Oğluma hakkım helal olsun. Uzman Çavuş olan diğer oğlumu da vatana seve seve feda edebilirim. Oğlumun şehit olacağı içine doğmuş ki bir süre önce arayıp benden helallik istemişti’’ dedi.
Şehit Piyade Uzman Çavuş Atıf Günkan, Niğde’nin Bor ilçesinde törenle toprağa verildi.
Şehit Piyade Er Mahir Yıldırım’ın cenazes ise, Aydın merkeze bağlı Umurlu beldesinde toprağa verildi. Evinin önüne tabuta sarılan şehidin gözleri görmeyen babaannesi Mürüvvet ile babası Yılmaz ve kardeşi Muharrem Yıldırım uzun süre gözyaşı döktü. Cenaze törenleri boyunca törerö lanet yağdı.
|
/ KAYSERİ
26.05.2007
|
|
|
CHP’den Anayasa Mahkemesi’ne başvuru |
CHP, tıp alanında bazı düzenlemeler içeren 5614 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı.
CHP Mardin Milletvekili Mahmut Duyan, dava dilekçesini verdikten sonra gazetecilere açıklama yaptı.
Yasanın 1. maddesiyle, aile hekimliği dalı dışındaki bir dalda uzman olan hekimlerin, uzmanlık unvanı kazandıkları alan dışında aile hekimi olarak görevlendirilmelerine imkan tanındığını ifade eden Duyan, bu uzmanların Anayasa’ya aykırı biçimde çalıştırılmasına ve hizmet verdikleri kişilerin sağlık haklarının zedelenmesine neden olunacağını söyledi.
Duyan, yasanın ikinci maddesiyle radyoloji uzmanlarının 5 saat olan çalışma sürelerinin kaldırıldığını ve bu alanda boşluk doğduğunu belirtti.
Mahmut Duyan, yasanın Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda değişiklik yapan 4. maddesinin de bilimsel sınavın siyasi etkisine alınmasına dönük olduğunu savundu. Duyan, söz konusu maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğunu ileri sürerek, iptaline ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini kaydetti.
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Yılmaz, DP’den bağımsız adaylığa sıcak |
Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz, bir partiden aday olmayacağını, ancak DP’den bağımsız olarak adaylık teklifi gelmesi halinde onlara yardım edememezlik etmeyeceğini söyledi.
Yılmaz, Rize Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, önceki gün akşam Mehmet Ağar’ın kendisini telefonla arayarak, DP’den bağımsız aday olmasını istediğini belirtti. Üzerinde çok baskı olduğunu ifade eden Yılmaz, ‘’Bağımsız olmamı isteyenler var. Bağımsız olacağım. Bir partiden aday olmayacağım. Ama eğer onlar DP olarak önümüzdeki günlerde kongrelerini yaparlarsa, ondan sonra bağımsız olarak adaylık teklif ederlerse, Türkiye genelinde DP’yi şahlandıracak doğru isimlerle yola çıkarlarsa, ben onlara yardım edememezlik edemem. Mutlaka bağımsız ol diyen hemşehrilerimi de, 22 Temmuza kadar iknaya uğraşırım’’ diye konuştu. Yılmaz, bunun olmaması durumunda bağımsız olarak oy isteyeceğini söyledi.
|
Kahraman ALPAK
/ RİZE
26.05.2007
|
|
|
Eraslan, istifa etti |
DYP Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, partisinden istifa etti. Eraslan, TBMM Başkanlığına gönderdiği istifa dilekçesinde, cumhurbaşkanı seçimlerine katılması sebebiyle DYP’nin hakkında kesin ihraç talebiyle disipline sevk kararı aldığını ve kendisiyle diyaloğu fiili olarak kestiğini belirtti.
‘’Bu şartlar altında DYP’de siyaset yapma imkan ve zeminim kalmamıştır’’ diyen Eraslan, partisinden istifa ettiğini bildirdi.
Eraslan’ın istifasıyla DYP’nin Meclisteki sandalye sayısı 3’e düşerken, bağımsız milletvekillerinin sayısı ise 14’e çıktı.
Bu istifayla TBMM’deki sandalye dağılımı şöyle oldu:
AKP: 352, CHP: 149, ANAVATAN: 20, DYP : 3, SHP : 1, HYP : 1, GP : 1, Bağımsız: 14, Boş: 9, Toplam: 550
|
/ ANKARA
26.05.2007
|
|
|
Fetih kutlamaları erken başladı |
Fetih Kutlamaları’nda 10 bin kişiye mehter konseri eşliğinde Osmanlı pilavı ikram edilecek.
Fatih Belediyesi, Fatih’in 3 ayrı noktasında dev kazanlarda pişirilen, 2 ton pirinç kullanılan ve özel olarak hazırlanan Osmanlı Pilavı (Fatih Camii Avlusu, Sümbül Efendi Camii Avlusu, Aksaray Metro İstasyonu Önü) vatandaşlara dağıtıldı. Pilav dağıtımı sırasında Mehteran Bölüğü de konser verecek. Vatandaşlara dağıtılacak pilavda Trabzon’dan getirilen tereyağı, kabuksuz badem, ceviz, tarçın, kuru kayısı ve dolmalık fıstık gibi malzemeler kullanıldı. Dün akşam da Fatih İlçe Müftülüğü tarafından Fatih Camiinde mevlit okutuldu.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
26.05.2007
|
|
|
Canı sıkılan TV izliyor |
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Radyo Televizyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Cereci yönetiminde, iletişim eğitimi gören öğrenciler tarafından 21 ilde yaşayan televizyon izleyicileriyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada, televizyon alışkınları, ülkenin sosyokültürel yapısına da yansıyan davranışları, sevilen ve sevilmeyen yüzlerini gibi ilginç sonuçlar ortaya çıkartıldı.
Öğrencilerin gerçekleştirdikleri araştırma, Adana, Ağrı, Antakya, Antalya, Batman, Bingöl, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Erzurum, Hakkari, İzmir, İstanbul, Kars, Kayseri, Konya, Mardin, Mersin, Muş, Şırnak ve Van’da yapıldı. Çeşitli meslek guruplarından bin 298 televizyon izleyicisine 33 soru yöneltildi. Yapılan değerlendirmeler sonucu, Amerikan toplumuna benzer biçimde Türk toplumunda da bireyselleşmenin hızla yayıldığı, televizyon izleyicilerinin yarıdan çoğunun evinde birden fazla televizyon olduğu tesbit edildi.
Televizyonların bir tanesinin genellikle salonda, diğerinin oturma odasında bulunduğu, izleyicilerin bir bölümünün, iş yerlerinde de televizyon olduğu belirlendi.
Çoğunluğu 18 ile 40 yaş arasında olan araştırmaya katılan televizyon izleyicilerinin büyük bölümünün, doğrudan bir amaç gütmeksizin zaman geçirmek için televizyon izlediği belirlendi. Bütün izleyiciler içinde, en çok hangi durumlarda televizyon izledikleri sorusuna karşılık 924 izleyici canı sıkıldığında veya zaman geçirmek için televizyon izlediğini söylerken, 349 izleyici öğrenmek için, 25 izleyici de eğlenmek için televizyon izlediğini belirtti. 40 yaş üzerindeki izleyicilerden hiçbiri eğlenmek için televizyon izlediğini söylemezken, televizyonu en çok 18 ile 40 yaş arasındaki izleyicilerin öğrenmek için izlediği belirlendi. Geçen yıllardaki araştırmalarda aynı soruya verilen cevaplarla örtüşen 2007 yılı televizyon izleyici araştırması sonuçları da televizyonun, kitleyi eğlendirerek oyalayan, geçici süreyle sıkıntılarından uzaklaştıran bir araç olduğu bulgusunu doğruladı.
Araştırmaya katılan 421 izleyici, demokratik değerlerin televizyon yayıncılığında ilke olarak benimsenmesini istediklerini dile getirirken, 371 izleyici yayın ilkeleri konusunda ulusal değerlerin temel alınması gerektiğini söyledi. 186 izleyici dinsel değerlerin kendileri için önemli olduğunu belirtirken, 234 izleyici, ulusal değerleri, dinsel değerleri, demokratik değerleri de kapsayan toplumsal değerlerin ve ahlakın yayın ilkelerinin temelini oluşturması gerektiğinden söz etti. Diğer izleyicilerden bazıları bu soruyu cevaplamazken, bazılarının ise bütün değerlerin önemsenmesi gerektiğini söylediği tesbit edildi.
Televizyonda ahlâkı bozan yayınlar var
Aralarında çok sayıda erkeğin de bulunduğu izleyici grubu, kadınların alay edilircesine sömürülmesinden rahatsız olduklarını belirterek, kadın programı adı altında yayınlanan programların yayından kaldırılmasını istediklerini söyledi. Yayından kaldırılması istenen program sorusu daha sonraki sıralarda, dedikodu programları, yine çoğunlukla kadınların katıldığı sabah programları, adının içinde “sihir” veya “sır” sözcükleri bulunan programlar, klipler olarak cevaplandı. Televizyon izleyicileri televizyonun toplum ahlâkını bozup bozmadığı konusunda kesin görüş sahibi olmamakla birlikte, yaklaşık görüşler ileri sürdüler. 760 izleyici televizyonun toplum ahlâkını bozduğunu düşündüğünü söylerken, 438 izleyici bu görüşe katılmadıklarını belirtti. Bazı izleyiciler de, televizyon yayınlarının tümünün olmasa da bazılarının kesinlikle toplumsal ahlâkı bozduğunu söyledi.
|
/ VAN
26.05.2007
|
|
|
Ankaralılara tasarruf çağrısı |
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara’nın su sıkıntısı ile ilgili olarak, ‘’Israrla Ankaralıların tasarruf etmelerini istiyorum. Tasarrufu herkes kendine göre bulacak, icat edecek, uygulayacak’’ dedi.
Gökçek, Büyükşehir Belediyesi basın merkezinde düzenlediği basın toplantısında Ankara’nın normal barajlarda 128 milyon metreküp, ölü hacim olarak da 100 milyon metreküp suyu kaldığını, Ankara’da buharlaşma hariç, günde ortalama bir milyon metreküp su harcandığını belirtti.
Gökçek, günlük tasarrufun 250-350 bin metreküp düşürülmesi halinde su kesintisine ihtiyaç kalmayabileceğini ifade etti.
|
/ ANKARA -
26.05.2007
|
|
|
Yazarımız Özcan’a ödül |
Burç Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nin düzenlediği “Yılın iletişimcileri” yarışmasında gazetemizin yazar ve Dış Haberler Müdürü Mustafa Özcan’a ‘yılın dış politika yazarı’ ödülü verildi.
Burç Anadolu İletişim Meslek Lisesi öğrencileri, velileri ve öğretmenleri düzenledikleri anketle yılın iletişimcilerini seçti. Toplam 2 bin 700 kişinin katıldığı ankette ödül almaya hak kazanan gazeteci, yazar, san’atçı ve programcıların ödülleri Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir törenle verildi. Bu yıl 4.’sü düzenlenen ve toplam 28 dalda 34 ödül dağıtılan törende, yazarımız Mustafa Özcan yılın dış politika yazarı dalında ödüle lâyık görüldü.
|
/ İSTANBUL
26.05.2007
|
|
|
İHH, Afrika’ya ışık saçıyor |
Afrika başlatılan ‘Katarakt Kampanyası’ çerçevesinde görme sorunu yaşayan yüzlerce kişi, ameliyatla, gözlük ve ilâç tedâvileriyle ışığa kavuşturuldu.
Hayırsever Türk halkının bağışlarıyla İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Afrika’da başlatılan “Katarakt Kampanyası” devam ediyor.
Katarakt sebebiyle görme engeli yaşayan insanların ameliyatla ışığa kavuşturulmasının ikinci durağı Togo oldu. Batı Afrika ülkesi Togo’nun kuzeyinde yapılan ameliyatlar neticesinde 288 kişinin gözleri açıldı. Togo’da kataraktlı hastaların tesbiti maksadıyla 2 aylık bir çalışma yürütüldü. Dapaong ve Kara şehirlerinde binlerce insan muayene edildi. Göz sağlık taraması için uzun kuyruklar oluştu. Ülkede 10-15 Mayıs 2007 tarihleri arasında 5 bin 500 kişinin gözleri muayene edildi.
Gözlük ve ilâç dağıtıldı
Yapılan muayene neticesinde 288 kişinin acilen ameliyat edilmesine karar verildi. Ameliyat yapılmasına gerek görülmeyen 900 kişiye gözlük dağıtılırken binlerce hastaya da göz ilâcı verildi.
Dapaong ve Kara şehirlerinde 288 kişinin gözleri başarılı ameliyatlarla açıldı. Bunlardan 12 kişinin iki gözü de ameliyat edildi. Sonuçta 300 göz cerrahi yöntemlerle yapılan ameliyatlarla ışığa kavuşturuldu.
Benin’in ardından Togo’da da göz hastalarına yönelik sağlık taramasının yapılması ve bunun neticesinde katarakt sebebiyle görme problemi yaşayan insanların ameliyat ettirilerek ışığa kavuşturulması büyük sevince yol açtı.
Togo’daki sağılık taraması ve ameliyatlar 18 kişilik İHH İnsanî Yardım Vakfı ekibi tarafından gerçekleştirildi. Katarakt ameliyatlarının ilk durağı olan Benin’de ise geçtiğimiz günlerde 390 kişinin gözleri açılmıştı. Işığa kavuşanlar hayırsever Türk halkına teşekkürlerini ilettiler.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
26.05.2007
|
|
|
Çocuk sahibi olmak isteyenlere tavsiyeler |
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Günhan Erdem, çocuk sahibi olmak isteyen anne ve babaların hamilelikten 6 ay önce sıkı bir diyete girmeleri halinde sağlıklı çocuklar yetiştirebileceklerini söyledi.
ÇOMÜ Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Günhan Erdem, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için anne ve baba adaylarına büyük görev düştüğünü belirterek, “İnsanların ruhsal kimlikleri tamamen genlerin kontrolünde bulunuyor. Bu sebeple yeni doğacak nesillerin sağlıklı olabilmesi için anne ve baba adaylarına büyük görev düşüyor. Hamilelik döneminin 4. ayına kadar anne karnındaki bebeğin sinir hücreleri, sürekli bölünerek gelişir. 4. aydan sonra bölünme hızı azalır ve sinir hücreleri birbiriyle bağlantı kurmaya başlar. Bu bağlantıların mükemmel bir seviyede gerçekleşebilmesi için annenin hamileliğinin 4. ayına kadar çok iyi beslenmesi, 4. aydan sonra ise beslenmenin olabildiğince kontrollü yapılması önem taşır” dedi.
GEBELİKTEN ÖNCE SAĞLIĞA DİKKAT EDİLMELİ
Prof. Dr. Erdem, anne adayının 4. aydan sonra dengesiz ve aşırı beslenmesine devam etmesi halinde doğacak bebeğe kötülük yaptığını belirterek, “Anne karnındaki bebeğin sinir hücrelerinin bölünmesi 4. aydan sonra durur ve bu hücreler gelişmeye başlar. Bu gelişimin çok ağır olması, bebeğin zekâ seviyesini yükseltir. Ancak düzensiz ve aşırı beslenme olduğu takdirde annenin karnındaki bebeğin sinir hücreleri hızlı gelişir. Bunun sonunda da doğacak bebeklerin zekâ seviyelerinde bir düşüş söz konusu olur. Bu nedenle anneler, hamileliğin 4. ayından sonra sıkı bir diyete girmeliler” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Erdem, düzenli ve dengeli beslenmenin doğumdan itibaren en az 3 yaşına kadar bebek için de dikkat edilmesi gerektiğinin altına çizerek, “Şişman çocuk, sağlıklı çocuk anlamına gelmemektedir” dedi.
Prof. Dr. Günhan Erdem, çocuk sahibi olacak çiftlere çeşitli tavsiyelerde bulunarak, “Her şeyden önce çocuk sahibi olacak anne ve babalar birlikte, hamilelikten 6 ay önce sıkı bir diyete girmeliler. Bu 6 aylık diyetin ardından çocuk sahibi olmaları onlara büyük avantajlar sağlar. Anne adaylarının doğal yollardan bir B vitamini türü olan folik asit ile demir, kalsiyum ve magnezyum minerallerinin alımına dikkat ederek, hem anne hem de babanın sigara ve alkolden uzak durmasının sağlıklı bir çocuk dünyaya getirme konusunda büyük yararı bulunmaktadır” diye konuştu.
|
/ ÇANAKKALE
26.05.2007
|
|
|
Sıcaklar uykunuzu kaçırmasın |
Sağlığın göstergesi kabul edilen uyku ile ilgili sorunların yaz döneminde yoğunlaştığı, ancak, gelişen tıp imkânları sayesinde teşhis ve tedavisinin mümkün olduğu bildirildi.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı bünyesinde oluşturulan Uyku Laboratuvarı Direktörü Kezban Aslan, çeşitli hastalıklar, stres, çalışma şartları, menopoz ya da başka etkenlerin sebep olduğu uyku sorunları ile hemen hemen her insanın hayatının bir devresinde de olsa karşılaştığını ifade etti.
Uyku sorunlarının kaynağının, artık, uyku laboratuvarlarında teşhis edilip tedavi yoluna gidilebildiğini vurgulayan Aslan, en sık yaşanan sorununun uykuya dalamama, uyku bölünmesi ya da sabah erken bir saatte uyanıp tekrar dalamama olarak görüldüğüne dikkati çekti.
Aslan, ‘’(12 saat uyudum, dinlenemedim) gibi yakınmalara çok rastlıyoruz. Bu durum, uykunun kalitesiz oluşundan kaynaklanıyor. Kaliteli bir uykuda 3 saat bile yeterli olur’’ dedi. Aslan, ‘’sağlığın göstergesi’’ kabul edilen uyku ile ilgili sorunların, yaz döneminde yoğunlaştığını, ancak, gelişen tıp imkânları sayesinde teşhis ve tedavisinin mümkün olduğu kaydetti.
Halk arasında ‘şekerleme’ diye tabir edilen gündüz uykularının faydalı ve çok kıymetli olduğunu, ancak, dozunun kaçmasının gece uykusuzluğunu beraberinde getirdiğini vurgulayan Aslan, gündüz uykusunun 30-60 dakikadan fazla olmaması gerektiğine dikkati çekti.
Aslan, uykusuzluğun, başka sorunları da beraberinde getirmemesi için mutlaka çözümlenmesi gerektiğine işaret ederek, ‘’İnsan, tam uykusuzluğa ancak bir hafta dayanabilir, sonra ölür. Tedavisi mümkün olan bu hastalıkla uğraşmaktansa çözümü yoluna gitmek ruh sağlığı ve biyolojik sağlık açısından son derece önemlidir’’ diye konuştu.
|
/ ADANA
26.05.2007
|
|
|
Öğretmene cips, kola yasağı |
Edirne’de özel bir ilköğretim okulu, öğrencilere iyi örnek olması amacıyla, okul içinde, öğretmenlerin cips yemesine, kolalı içecek ve sigara içmesine yasak getirdi.
Edirne Koleji Müdürü Mahmut Boztürk, öğrencilerinin sağlıklı beslenmesi için okullarında bir dizi tedbir aldıklarını söyledi.
Boztürk, bu çerçevede, öğrencilere örnek olunması amacıyla okul içinde öğretmenlere de bir takım yasaklar getirdiklerini bildirdi. Okul kantininde, cips ve kolalı içeceklerin satılmadığını ifade eden Boztürk, ‘’Öğrencilere de örnek olması amacıyla, bu uygulamaya başladık’’ dedi.
|
/ EDİRNE
26.05.2007
|
|
|
|