Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Başörtüsü Danimarka’nın gündeminde

Danimarka’da Filistin kökenli Esma Abdülhamit’in 2009’daki genel seçimlerde milletvekili adayı olması ve seçilmesi halinde parlamentoya başörtüsüyle gireceğini açıklaması ülkede hararetli bir tartışma başlattı. Eski komünist Birlik Listesi’nden aday olan Abdülhamit’in, seçilmesi halinde parlamentoya başörtüsüyle girme ihtimali, geçtiğimiz sene Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürlerin yayınlandığı Danimarka’da halkın ve siyasilerin ikiye ayrılmasına sebep oldu.

Son yapılan kamuoyu yoklamasında, Müslüman kadınların parlamentoda başörtüsü takması gerektiğine inananların oranı yüzde 48 olarak belirtilirken, bu fikre karşı çıkanların oranı da yüzde 48’de kaldı. Kararsızların oranı ise yüzde 4. Daha önce parlamentoda başörtüsü takılmasına “hayır” diyenlerin oranının yüzde 70’den yüzde 48’e düşmesi toplumun başörtüsüne bakışında önemli bir değişiklik olduğunu gösteriyor. 5.4 milyonluk nüfusunun yüzde 3.5’ini Müslümanların oluşturduğu Danimarka’da siyasî partilerden gelen tepkilere cevap veren 25 yaşındaki Abdülhamit ise “farklı olma hakkını savunduğunu” belirtiyor.

/ KOPENHAG

20.05.2007


 

KORKULAR ASILSIZ

Prof. Dr. Baskın Oran, 2007’de Türkiye’nin bir korku tüneline girdiğine dikkat çekerek, “Fener Patrikhanesi Vatikan gibi devlet olacak” iddialarına karşılık, Türkiye’de sadece 1.473 Rum kaldığını, “Misyonerler Anadolu’yu Hıristiyan yapacak” iddialarına rağmen, İçişleri Bakanlığının resmî rakamlarına göre son 15 yılda 244 kişinin Hıristiyan olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Baskın Oran, kavramları yeniden sorgulamak gerektiğini belirterek, sermayenin devletlerle ilgisi olmaksızın dünyayı etkisi altına almasının ulusal, dinsel, bireysel kimlikleri tehdit edişine dikkat çekti. Oran, 2007’de Türkiye’nin bir korku tüneline girdiğine dikkati çekti.

İzmir Mülkiyeliler Birliği’nin düzenlediği “Farklı Bakış Açısından; 2007 Türkiye’si Korku Ve Umut” konulu söyleşiye konuk olan Prof. Dr. Baskın Oran, sözlerine cumhuriyet, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, laiklik, milli iktisat, 301, başörtüsü, Türk, Kürt ve vatandaşlık kavramlarını sorgulayarak başladı. Oran, tarih kitaplarından öğrendiğimiz bilgilerin, bu kavramları açıklamaya yetmediğini ve günümüz şartlarında yeniden sorgulanmalarının gerekliliğini ifade etti.

Anayasanın 66. maddesindeki “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” tanımının, vatandaşa eşit muamele yapan içeriği sebebiyle, devletler hukuku ve devletler özel hukuku açısından modern bir tanım olmakla birlikte, vatandaş ve Türk sözcüklerinin tanımlamasında din ve ırk unsurlarının yer alıp almadığı konusundaki cevapsız sorulara dikkat çekti.

“TÜRKİYE KORKU TÜNELİNE GİRİYOR”

2007’de Türkiye’nin bir korku tüneline girdiğine vurgu yapan Oran, “Fener Vatikan gibi devlet olacak” iddialarına karşın, Türkiye’de sadece bin 473 Rum kaldığını, “Misyonerler Anadolu’yu Hıristiyan yapacak” iddialarına karşın, İçişleri Bakanlığının resmî rakamlarına göre son 15 yılda 244 kişinin Hıristiyan olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Oran, “Dönmeler her yere egemen olurlar” savına karşılık, dönme denilen insanların 17. yüzyılda Müslüman olduğunu belirtip Müslüman olarak kabul edilmek için kaç yüzyıl geçmesi gerektiğini sordu.

“BURJUVAZİNİN DİNİ, MEZHEBİ, MİLLİYETİ YOK”

Oran “şeriat istiyor” denilenlerin Türkiye ortalamasından çok daha hızlı burjuvalaştığının ve burjuvazinin tek ilkesinin de “kârın maksimizasyonu” olduğunun, üstelik de burjuvazinin dininin, mezhebinin, milliyetinin olmadığının altını çizdi. Anadolu’daki gençlerin aldıkları eğitimin Emin Oktay tarih kitaplarıyla sınırlı olduğunu, İnternet’teki sitelere giren gençlerin birbirine “ırkdaş” diye hitap ettiğini de söyledi. Bütün dünyada, en azından Avrupa’da küreselleşmeye karşı tepkilerden de söz eden Oran, “Sermayenin hiçbir devletle ilgisi olmaksızın bütün dünyayı etkisi altına alması ve arkasından da Batı kültürünü üstyapı olarak sürüklemesi olayı, bugün ulusal kimlikleri, dinsel kimlikleri, bireysel kimlikleri feci halde tehdit ediyor” dedi.

“Ayrıca önemli olan tehdit edip etmediği değil, insanların ne hissediyor, nasıl algılıyor olduğudur” diyen Oran, geleceğe dair umutlu olduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdikten sonra, izleyicilerin sorularını cevapladı.

/ İZMİR

20.05.2007


 

Yargı bağımsızlığına gölge

İnsan Hakları Derneği (İHD) Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Şemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalanmasıyla ilgili dâvâda verdiği kararın yargının tarafsızlığına gölge düşürdüğünü, bütün yargılama sürecinin hukuk devletiyle bağdaşmadığını savundu.

İHD’nin kararla igili değerlendirmeleri şöyle:

* Soruşturma ve yargılama sürecinde bağımsız ve tarafsız yargıyı etkileyebilecek tutum, davranış ve koşullara hiç değinilmedi.

* Yerel mahkeme kararının eleştirilmesinde pek de rastlanılmayan bir üslup ve söylemin kullanıldı.

* Yargılanan kişilerin “asker” olması dışında, isnat edilen suçların “askeri görev”le hiçbir ilgisi yoktu. Yargıtay’ın askeri mahkemelerin görevli olduğuna ilişkin kararı, asker kişilerin hiçbir koşulda sivil mahkemelerde yargılanamaması sonucunu doğuruyor.

İHD, Şemdinli dâvâsı sürecinde yaşanan olumsuzlukları da şöyle özetledi:

* Soruşturma aşamasında, olay yerinde keşif yapılması dahi bir asker kişinin ateş açması ile engellendi.

* Soruşturmayı yürüten savcı “meslekten ihraç edildi”.

* Yargılama sürecinde devletin en yüksek makamlarındaki kişilerin söylemleri bütün yargılama faaliyetleri üzerine gölge düşürdü.

İHD’nin hukuk devletiyle bağdaşmadığının altını çizdiği genel hukuki uygulamalar ve düzenlemeler ise şöyle:

n Kamu görevlilerinin, özellikle güvenlik güçleri mensuplarının karıştığı yasadışı eylem ve faaliyetler etkili bir şekilde soruşturulamıyor.

* Soruşturmalar ya “dâvâ açılmasına gerek olmadığı” kararıyla sonuçlanıyor ya da açılan dâvâlar “güvenlik” gerekçesiyle başka illere alınarak “doğal yargıç” ilkesi ihlal ediliyor.

* Güvenlik güçleri mensuplarının karıştığı olaylarla ilgili kanıtların yine aynı yerdeki güvenlik güçleri tarafından toplanıyor olması da “etkili soruşturma”nın önündeki en büyük engellerden biri.

* Askeri-sivil yargı ayrımı, “asker kişileri yine ancak askerler yargılar” noktasına geliyor. Sivil yargı organları da demokratik hukuk devletinde kabul edilemeyecek bu ayrımı, verdiği kararlarla pekiştiriyor.

/ ANKARA

20.05.2007


 

Adaletsiz seçim

Milletvekillerini ve Seçilmişleri İzleme Komiteleri Derneği (TÜMİKOM), 22 Temmuz’da yapılacak seçimlerin baraj sistemi, parti içi demokrasi yoksunluğu, partilerin aldığı yardımlardaki eşitsizlikler ve siyasi partilerin şeffaf olmayan yapısı sebebiyle yine adaletsiz bir seçim olacağını bildirdi.

Dernek, geçen hafta sonu Antalya’da gerçekleştirdiği zirve toplantısının ardından, bu şartların değiştirilmesi gerektiğini duyurdu. TÜMİKOM’un dikkat çektiği noktalar şöyle:

“SİYASÎ PARTİLER YASASI DEĞİŞMELİ”

Seçim barajı kalkmalı: Yüzde 10’luk seçim barajı temsilde adaleti dışlıyor; seçmen iradesinin Meclise yansımasını engelliyor; toplumu keskin politik kutuplara bölmeye hizmet ediyor ve halkın meclise güvenini azaltıyor.

Milletvekilleri eşit oy oranıyla seçilmeli: İller arasında eşitsiz oy oranlarıyla seçilmeye izin veren milletvekilli seçimi uygulaması yeniden düzenlenmeli; illerin seçeceği milletvekili sayısı illerin oy ağırlığına göre yeniden belirlenmeli.

Siyasi Partiler Kanunu değişmeli: Siyasi Partiler Kanunu, partilerin seçim ittifakı yapmalarına izin vermeli. Partilerdeki liderlik sultasını doğuran kontenjan ve delegelik uygulamasına son verilmeli, milletvekili adaylıkları parti üyelerinin yapacağı ön seçimle belirlenmeli.

“YARDIMLAR EŞİTLİĞE GÖRE DÜZENLENMELİ”

Partilere devlet yardımı eşitliğe göre düzenlenmeli: Devlet desteği alan partilerle, diğer partiler eşit olmayan koşullarda seçime katılıyor. Devlet yardımı seçime katılmaya hak kazanan partilere, parti binalarını açık tutacakları kadar eşit oranda verilmeli, hazine yardımıyla seçim harcaması ve propagandası yapılması engellenmeli.

Seçim bütçeleri şeffaf olmalı: Seçime katılan partiler ve aday adayları seçim bütçelerini ve kaynağını açıklamalı, yapılan seçim harcamaları denetlenmeli. Partiler milletvekili aday adaylarından her ne nam adı altında olursa olsun para almamalı, aday adaylarının eşit koşullarda önseçime girmeleri sağlanmalı.

Dokunulmazlıklar kaldırılmalı: Milletvekili dokunulmazlıkları kürsü dokunulmazlığı dışında kaldırılmalı.

Hukukta aklanmayan milletvekili adayı olamamalı: Partiler milletvekili seçimi aday listelerinde cinayetten, yaralamadan, rüşvet alıp vermekten, dolandırıcılıktan, usulsüzlükten ve yüz kızartıcı suçlardan yargılananlara, hukuk karşısında aklanmadıkları sürece yer vermemeli.

/ ANKARA

20.05.2007


 

Seçmen listeleri askıdan iniyor

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak milletvekili genel seçimi için muhtarlıklarda askıya çıkarılan seçmen listeleri yarın saat 17.00’de askıdan indirilecek.

Türkiye’de ilk kez Bilgisayar Destekli Seçmen Kütük Sistemi’ne (SEÇSİS) göre oluşturulan seçmen listeleri 9 Mayıs 2007 tarihinden beri askıda bulunuyor.

Herhangi bir sebeple seçmen kütüğüne yazılamamış olanlar, 22 Temmuz 1989 tarihinde ve daha önce doğanlar, başka bir muhtarlık bölgesi askı listesinde yazılı olup da sürekli olarak oturmak amacıyla listenin askıya çıkarıldığı seçim bölgesine gelenler, kimlik ve adres bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunanlarla, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bulunmayanlar, askerlikten terhis olanlardan listede kaydı bulunmayanlar, taksirli suçlardan hükümlü veya tutuklu olduğu halde düzenlenen tutuklu seçmen listesine yazılmamış olanlar listelere yazılabilecek.

Seçmen kütüğünde kayıtları olmayanlar, askı yerlerinde hazır bulundurulacak ya da ‘’www.ysk.gov.tr’’ internet adresinden temin edilebilecek Seçmen Yeni Kayıt Formu’nu doldurarak askı yeri görevlilerine teslim edecek.

İkametgâhını başka ilçeye nakledenlerin adresleri ise yeni seçim bölgesine kaydedilecek. Taksirli suçlardan hükümlü ve tutuklu seçmen listeleri ise 17 Temmuz 2007 Salı günü askıdan indirilecek.

/ ANKARA

20.05.2007


 

Sezer ideolojik düşündü

Yeni kurulan Kastamonu Üniversitesi rektör adaylığı seçimlerinde en fazla oyu alan Prof. Dr. Mustafa Safran, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanmamasını, ‘’Hiçbir siyasi partiyle işim olmaz, ancak ideolojik düşünmediğim için tercih edilmedim. Açık söylüyorum, sayın Cumhurbaşkanımız ideolojik düşünmüştür’’ sözleriyle değerlendirdi.

Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Safran (49), Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü için YÖK’ün Cumhurbaşkanlığına teklif ettiği üç isimden biri olduğunu hatırlarak, en fazla oyu almasına rağmen atanmadığını söyledi. Üniversitedeki seçimlerde 15 oyla, YÖK’ün Ankara’da 6 aday arasında yaptığı mülakatta da 17 puanla en çok oyu alan kişi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Safran, buna rağmen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in her iki seçimde de en az oyu alan 66 yaşındaki bir ismi (Prof. Dr. Bahri Gökçebay) rektörlüğe atadığını kaydetti.

Karşılaştığı sonuç ile şaşkınlık yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Safran, ‘’Ben Kastamonuluyum. Bu memleketin evladıyım. Kendimi yetiştirdim, memleketime, ülkeme hizmet edeyim diye. Türkiye ortalaması bir insanım. Hiçbir siyasi partiyle işim olmaz, ancak ideolojik düşünmediğim için tercih edilmedim. Açık söylüyorum sayın Cumhurbaşkanımız ideolojik düşünmüştür. Bu konu üzerinde daha fazla konuşmayacağım. Bu kararı Allah’a havale ediyorum’’ diye konuştu.

YÖK tarafından Cumhurbaşkanlığına ismi gönderilen diğer rektör adayı Prof. Dr. Yılmaz Şendurur da atama kararı üzerine şaşkınlık yaşadığını kaydetti. Prof. Dr. Şendurur, ‘’Doğrusunu söylemek gerekirse Cumhurbaşkanının kararına şaşırdım. Hem Kastamonu’daki seçimlerde hem de Ankara’daki mülakatta en az oyu alan ismin atanması, beni hayal kırıklığına uğrattı’’ diye konuştu.

/ KASTAMONU

20.05.2007


 

CHP’ye göre irtica 4. sırada

CHP’nin internet sitesinde yapılan ankete göre, irtica konusu Türkiye’nin temel sorunlarının arasında 4. sırada yer alıyor.

Seçim sürecine girilmesinin ardından CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın fazla kullandığı koz olan “laiklik elden gidiyor irtica geliyor” şeklindeki propagandasını CHP’nin kendi sitesinde yapılan anket doğrulamıyor. CHP’nin resmî sitesi olan http://www.chp.org.tr’de yapılan ankette “Sizce Türkiye’nin temel sorunu nedir? sorusuna katılımcıların yüzde 30,4’ü yolsuzluk cevabını verdi. 27 bin 290 kişinin oy kullandığı ankette ikinci sırayı yüzde 18.7 ile işsizlik alırken, üçüncü sırada ise yüzde 15.9 ile hayat pahalılığı yer aldı. Baykal’ın meydanlarda en fazla gündeme getirdiği irtica konusu ise yüzde 11 ile 4. sırada yer alıyor.

/ DENİZLİ

20.05.2007


 

Temsilcilerimiz toplandı

Yeni Asya A.Ş., ilkbahar dönemi temsilciler toplantısı gazetemiz Güneşli tesislerinde yapıldı.

Gündemdeki konuların konuşulduğu toplantı, sıcak bir atmosferde gerçekleşti.

20.05.2007


 

Türkiye dönüşüm sürecinde

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin çok önemli bir dönüşüm sürecine girdiğini söyledi.

İngiliz ve Türk işadamları Derneği’nin (TBCCI) 27. yıl balosuna katılan Başmüzakereci Ali Babacan Türkiye ve İngiltere arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri değerlendirdi. Babacan, Türk İngiliz İşadamları Derneği’nin ilişkiler anlamında büyük öneme sahip olduğunu belirterek, 2002 yılında İngiltere ve Türkiye arasında ticaret hacminin 5.5 milyon dolar civarında olduğunu, günümüzde ise bu miktarın 12 milyon doların üzerine çıktığını söyledi. Babacan, 4 yıl içinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2 kattan daha fazla arttığını söyledi. Bakan Babacan ayrıca, İngiltere’nin gelişmiş dinamik bir ekonomisinin olduğunu, Türkiye’nin ise, gelişmekte olan dinamik bir ekonomisi olduğunu belirtti.

Türkiye’de yaşanan gelişmelere de değinen Babacan, Türkiye’nin çok önemli bir dönüşüm sürecine girdiğini ve İngiliz insanının bunu çok yakından izlediğini ifade etti.

Soruları da cevaplandıran Babacan, muhalefet partilerinin ekonomik programlarına ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine ise “Şu ana kadar söylenenlere bakıyoruz, hiçbir tutarlılığı yok. Söyledikleri rakamları alt alta topluyorsunuz tutmuyor. Açıkçası en basit bir esnaf, bir bakkal dükkanının dahi yapabileceği hesaptan dahi uzak hesapsız açıklamalar duyuyoruz. Onun için yazsınlar görelim. Ne yapmak istiyorlar, Türkiye’yi nereye götürmek istiyorlar, yazdıkları birbiri ile tutarlı mı değil mi? Ondan sonra yorum yapmayı daha uygun görüyorum” yanıtını verdi.

Türkiye’deki seçim süreci nedeniyle sağ ve sol partilerin birleşmesi konusunda görüşleri sorulan Babacan, tüm partilerin iktidar olacakmış gibi değil, muhalefet olmak için çalışıyor olduklarını ifade ederek, “Biz iktidarız, iktidar hazırlığındayız. Bu şekilde hazırlığı olan herhangi bir oluşum görmüyoruz” şeklinde konuştu.

Sarkozy’nin Fransa Cumhurbaşkanı olmasının ardından AB ilişkileri konusunda düşünceleri sorulması üzerine ise Babacan; “AB’yi AB yapan değerlerden biri de, hukukun üstünlüğüdür, ahde vefadır. Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri, 27 ülkenin ‘evet’ demesi ile devam etmektedir. Bu sürecin, bu şekilde devam etmesi, tüm ülkelerin oy birliği ve siyasi konsensüsü ile başlamıştır. Dolayısıyla bizim beklentimiz sadece, AB’nin değerlerinin yine AB tarafından korunması, benimsenmesi ve uygulanmasıdır” diye konuştu.

/ LONDRA

20.05.2007


 

Arınç, gençlerden hoşgörülü olmalarını istedi

TBMM Başkanı Bülent Arınç, gençlerden bağnaz ve tutucu olmamalarını ve insanlara hoşgörü ile yaklaşmalarını istedi.

Arınç, bu yıl 25’incisi gerçekleştirilen Gençlik Haftası kutlamaları kapsamında, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in başkanlığındaki 81 il, KKTC, çalışan ve engelli gençlerin temsilcilerinden oluşan 120 kişilik heyeti, Meclis Tören Salonunda kabul etti. Kabulde yaptığı konuşmaya, Gençliğin büyük bir servet ve kaynak olduğunu, bu kaynağın iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Arınç, ‘’Değerli gençler, hiçbirinizin küçük işlerle uğraşmadığını düşünüyorum. Büyük hedeflerimiz, büyük hayallerimiz olmalı. İnsanları yarına getiren şey büyük hayalleridir. Bizim de güçlü bir Türkiye, bağımsız bir Türkiye, örnek bir ülke, Türkiye hayalimiz var’’ diye konuştu.

Bunun için herkesin katkı yapması gerektiğini bildiren Arınç, şöyle devam etti:

‘’Günlük kısır çekişmelerle uğraşmamanızı, bunlara zaman ayırmamanızı diliyorum. Kendinizi iyi yetiştirmelisiniz, okumalısınız. Hür düşünceli insanlar olarak bilimsel çalışmalar yapmalısınız. Bağnaz ve tutucu olmamalısınız. İnsanlara hoşgörü ile yaklaşmalınız. Herkesin farklılıklarını bir zenginlik olarak kabul etmenizi, bu farklılıklardan dolayı kimseleri aforoz etmeye hakkımız olmadığını düşünmenizi istiyorum. Zengin Türkiye, büyük Türkiye ancak böyle olur. Tarihimize, geçmişe baktığımızda zaten bizi biz yapan değerlerinin elbette bütün bunlar olduğunu, birlikte yaşamak olduğunu, birbirimizin inancına, kıyafetine, düşüncesine saygı göstermek olduğunu; tartışırken çatışmamak, kavga etmemek olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz büyük bir medeniyetten, büyük bir tarihten geldik. Büyük değerlere sahip olarak geldik. Bunları da yine gençlerimizle takviye etmemiz gerekiyor.’’

/ ANKARA

20.05.2007


 

19 Mayıs törenlerle kutlandı

19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC’de törenlerle kutlandı.

Kutlamalar dolayısıyla Ankara’da ilk tören, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığındaki devlet erkanının Anıtkabir’i ziyaretiyle başladı. Anıtkabir’deki törene Sezer’in yanı sıra TBMM başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Kuvvet Komutanları, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, bakanlar ve diğer devlet erkanı katıldı. KKTC’deki kutlamalar, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Canan Öztoprak’ın Bayrak Radyo Televizyonu’nda (BRT) yaptığı konuşmayla başlarken, yurdun bazı yerlerinde kutlamalar yağışlar sebebebiyle ertelendi ya da kapalı alanda yapıldı.

/ ANKARA

20.05.2007


 

ANAVATAN’da başvuru süresi uzatıldı

Anavatan Partisi’nde milletvekilliği aday adaylığı için başvuru süresi 1 gün uzatıldı. ANAVATAN’dan yapılan açıklamada, milletvekilliği aday adaylığı başvuru süresinin yarın kadar uzatıldığı bildirildi.

Anavatan Partisi’nde milletvekili aday adaylığı başvuruları bugün sona erecekti. Öte yandan, Doğru Yol Partisi’nde de başvuru süresinin uzatılabileceği belirtildi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Nedim Bilgiç, yoğun talep nedeniyle sürenin uzatılmasına ilişkin kararı bugün vereceklerini ifade etti. DYP’de milletvekilliği aday adaylığı başvuru sayısı 2 bini aşarken tanınmış pek çok isim de başvuruda bulundu.

/ ANKARA

20.05.2007


 

Talat: Bölünmüşlük iki halkı da olumsuz etkiliyor

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC’li Türklerin Kıbrıs sorununa çözüm istediğini, Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünün iki halkı da olumsuz etkilediğini söyledi.

Kıbrıs’ta temaslarda bulunan Avrupa Parlamentosu Liberal Demokrat Grup Başkanı Graham Watson’ı kabul eden Cumhurbaşkanı Talat, çözüm isteğini vurgulayarak, izolasyonların haksızlığını dile getirdi ve kaldırılması talebini yineledi.Talat, Watson’ın adaya ilk ziyaretinden iyi izlenimlerle ayrılmasını dileyerek Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorununa çözüm istediğini söyledi. Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünün iki halkı da olumsuz etkilediğini belirten Talat, 3 yıl önceki referandumda Rumların ‘’hayır’’ı nedeniyle büyük bir fırsatın kaçırıldığını hatırlattı.

Talat, KKTC’li Türklerin referandumla çözüme bağlılığını ispatladığını ve adada kapsamlı bir çözüm için çalıştığını vurgulayarak, uluslararası toplumun da Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonları kaldırması gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Talat, izolasyonların çağdaş bir davranış olmadığına inandıklarını belirterek, uluslararası toplumun Kıbrıslı Türkleri izole etmeyi sürdürmemesi gerektiğini kaydetti. Brüksel’de düzenlenen konferansın Avrupa Parlamentosuna seslerini duyurmak açısından çok yararlı olduğunu belirten Talat, benzer yaklaşımın AB tarafından da gösterilmesi isteklerini dile getirdi.

Talat, Kıbrıslı Türklerin en azından teorik olarak AB’de olduğunu ve Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, Kıbrıslı Türklerin AP’deki temsiliyetini destekleyen Liberal Demokrat Grup’a teşekkür etti ve ‘’Bu Kıbrıslı Türklerin hakkıdır’’ dedi.

Konferansı, ‘’ilerisi için atılmış yararlı bir adım’’ olarak nitelendiren Talat, AB’nin hem Kıbrıslı Türkleri hem de Kıbrıs’ta çözümü desteklemesini istedi. Talat, Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıs’ta çözüme verdikleri destek dolayısıyla Watson’a teşekkür etti.

/ LEFKOŞA

20.05.2007


 

Mehmetçiğe hain pusu: 1 şehit

Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki operasyonda 1 er şehit oldu, 4 asker yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Lice ile Bingöl arasındaki dağlık arazide terör örgütü PKK’ya yönelik operasyon yürüten güvenlik güçleri, terör örgütü mensuplarınca pusuya düşürüldü.

Açılan ilk ateşte Er Yavuz Yıldırım şehit olurken, 4 asker de yaralandı. Yaralı askerler Diyarbakır Asker Hastanesinde tedavi altına alınırken, Elazığ doğumlu olan Şehit Er Yıdırım’ın cenazesinin memleketine gönderileceği öğrenildi. Hakkari’de mayın patladı: 1 er yaralı

Bu arada, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde askeri konvoyun geçişi sırasında meydana gelen patlamada, 1 er yaralandı. Çukurca’nın Köprülü mevkisinde, terör örgütü PKK üyeleri tarafından önceden yola döşenen mayın, askeri konvoyun geçişi sırasında patladı. Patlamada yaralanan 1 er, Hakkari Askeri Hastanesinde tedavi altına alındı. Olayın ardından bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.

/ LİCE

20.05.2007


 

Sorunların çözüm yeri Meclis

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Recai Kutan, günümüz şartlarında en büyük güç kaynağının millet iradesi olduğunu belirterek, tüm sorunların çözüm yerinin de milletin görüşlerinin tecelli ettiği yer olan TBMM olduğunu kaydetti.

Kutan, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajında, 19 Mayıs 1919 tarihinin millete olan inanç ve çarenin ancak millette bulunduğunun gerçek bir ispatı olduğuna işaret etti. Kutan, “Günümüz şartlarında da en büyük güç kaynağımız millet iradesidir. Tüm sorunların çözüm yeri ise milletimizin görüşlerinin tecelli ettiği yer olan TBMM’dir. Bugün de vazgeçilmez güç kaynağımız millet iradesidir, çözüm yeri ise milletimizin olduğu bugünde çok iyi algılanmalıdır. Gençlerin milli ve manevi değerlerine bağlı, sevgi, saygı, hoşgörü ve uzlaşma ortamı içinde bütün sorunlara akılcı, gerçekçi çözüm yolları bulacaklarına olan güvenim ve inancının sonsuzdur” dedi.

/ ANKARA

20.05.2007


 

Yayınevi cinayetlerine tutuklama

Malatya’da yayınevindeki cinayetlerin zanlılarından E.G, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Malatya’da bir dört arkadaşıyla birlikte Zirve adlı yayınevini basıp, üç kişinin boğazını keserek öldürdükten sonra kaçmak isterken üçüncü kat penceresinden düşerek ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastaneden taburcu edilerek gözaltına alınan E.G, polisteki ifadesinden sonra olay yerinde yaptırılan tatbikatın ardından adliyeye sevk edildi.

E.G’nin adliyede savcıya ifade verdikten sonra 3. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkartıldı. E.G, “Terör örgütü kurmak ve faaliyetleri doğrultusunda adam öldürmek ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlamasıyla tutuklandı.

/ MALATYA

20.05.2007


 

İsraf edilmezse su sıkıntısı çekmeyiz

SKİ Genel Müdürü Mevlüt Vural, ‘’Bu kurak yılı su sıkıntısı yaşamadan geçirebilmemiz için hepimize sorumluluklar düşmektedir’’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde yapılan İSKİ Genel Kurulunda konuşan Vural, bu yıl küresel ölçekte yaşanan kuraklığın bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye ve İstanbul’u da olumsuz etkilediğini vurguladı.

Vural, son 50 yıllık yağış verilerine göre, bugüne kadar İstanbul’da en büyük kuraklığın yaşandığı yılın Aralık, Ocak, Şubat aylarında metre kareye 142 kilogram yağış düştüğünü ifade etti.

Vural, İstanbul’un orta vadeli içme suyu ihtiyacını karşılamak maksadıyla DSİ ile işbirliği içinde hareket ettiklerini anlatarak, hayata geçirilecek en büyük proje ve kaynağın Büyük Melen Çayı olduğunu söyledi. Vural, meteoroloji yetkilileri ve bilim adamlarının, 2007 yaz mevsiminin son yüzyılın en sıcak yazı olacağını belirttiklerini hatırlatarak, ‘’Bu kurak yılı su sıkıntısı yaşamadan geçirebilmemiz için hepimize sorumluluklar düşmektedir. İSKİ, yerel yönetimler ve İstanbullular olarak su tasarrufu konusunda bir sinerji oluşturup suyumuzu israf etmeden kullanmalıyız’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

20.05.2007


 

Topbaş: Halk tasarruf çağrısına cevap verdi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ‘’Rezervlerimiz bizi Kasım ayına kadar götürür’’ dedi.

Gazetecilerin, İstanbul’un su sorunuyla ilgili sorular üzerine İstanbullulara teşekkür ederek, yaptığı çağrı üzerine beklediğinin de üzerinde tasarruf sağlandığını söyledi. Topbaş, su kullanımı konusunda halka çağrı yaptıkları sonucunda da şu anda yüzde 10 tasarruf sağlandığını bildirdi.

/ İSTANBUL

20.05.2007


 

Su kaynakları azalıyor

DSİ 9. Bölge Müdürü Recep Önal, bölgenin su kaynakları bakımından zengin bir bölge gibi görünmesine rağmen küresel ısınmanında etkisiyle her geçen yıl su kaynaklarında bir azalmanın olduğunu söyledi.

Önal, yaptığı açıklamada, bölge müdürlüğü olarak Elazığ, Bingöl, Malatya ve Tunceli illerinden sorumlu olduklarını ifade etti. Gelinen süreçte insanların hem içme hem de sulama sularında tasarruflu davranması gerektiğini bildiren Önal, ilde sulamanın pompaj sulama olarak yapıldığını kaydetti.

İnsanların eskiden gelen alışkanlıkla çok su kullandıklarını bildiren Önal, ‘’Halbuki çok su çok ürün demek değildir. Bitkiler insanlardan akıllı. İnsanlar doyumsuz ve tatminsiz. Bitki bünyesine ne kadar su, ilâç ve gübre lâzımsa o kadarını alıyor, fazlası toprakta kalıyor’’ dedi.

/ ELAZIĞ

20.05.2007


 

Turizmde hata yapma lüksümüz kalmadı

Turistlik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, yeni turizm sezonunun başlamasıyla birlikte turizm şehirlerinde devreye girmesi gereken inşaat yasağının uygulanamadığını söyledi.

Bayındır, yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yayınlanan turizm hareketlerinin yoğun olduğu 15 Mayıs-15 Ekim tarihlerinde inşaat yasağı uygulanmasına yönelik genelgeye rağmen başta Bodrum, Marmaris, Didim ve Kuşadası olmak üzere önemli turizm merkezinde inşaatların sürdüğünü belirtti.

Türk turizminin, kötü geçen yılın ardından bu sezon tekrar toparlanma sürecine girdiğini anlatan Bayındır, ‘’Verdiğimiz emeğin karşılığını kendi hatalarımız nedeniyle alamıyoruz. Artık hata yapma lüksümüz kalmadı, küçük bir hatanın bedeli çok ağır ödeniyor’’ diye konuştu. Bayındır, turizmde dengelerin hassas olduğunu, sektörün en küçük olumsuzluktan etkilendiğini belirterek, inşaatlardan kaynaklı görüntü, ses ve çevre kirliliğinin önceki yıllarda rezervasyon iptallerine sebep olduğunu kaydetti.

/ BODRUM

20.05.2007


 

Kan dâvâları cehaletin eseri

Özellikle kırsal kesimde etkili olan kan dâvâlarının çok önemsiz sebeplerden kaynaklandığı bildirildi. Bölgede davalı aileleri barıştırdığı için barış elçisi olarak tanınan Diyarbakır Kasaplar Odası Başkanı Sait Şanlı (63), yaptığı açıklamada, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da toplumun yarası olan kan dâvâlarının çok önemsiz sebeplerle ortaya çıktığını söyledi.

Eğitimsizlik ve işsizliğin bölgede hat safhada olduğunu, arazi sorunlarının da çok yaygın olduğuna değinen Şanlı, son zamanlarda özellikle gençler arasında bilinç artışı olduğunu ve töre cinayetlerinin eskiye oranla çok azaldığını söyledi.

Şanlı, sorunun çözümünün büyük ölçüde eğitimden, özellikle de kadınların eğitiminden geçtiğine inandığını ifade ederek, ‘’Günde 3 öğün değil 2 öğün yemek yiyelim, ama çocuklarımızı okutalım. Özellikle de kız çocuklarımızı okutalım. Çünkü eksiklerimiz zamanında kızları okutmamaktan geliyor. Çocuklar bilinçlensin ki yanlışlarımız azalsın’’ şeklinde konuştu.

Kurduğu barış komitesiyle 406 insanın hayatını kaybettiği 228 kan dâvâsı, 96 kız kaçırma ve yaralama gibi nedenlerden kaynaklanan 436 sorunu 6 yılda çözüme kavuşturduklarını anlatan Şanlı, bazı kan dâvâlarının ‘’incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden kaynaklandığına’’ dikkat çekerek şunları söyledi: ‘’Barış sağladığımız tüm olayları kayıt altına alıyorum. Kayıtlarımızdaki dosyalarda; keçinin komşunun tuzunu yemesi, tarlada hayvan otlatılması, samanın yanması, 5 YTL’lik para anlaşmazlığı gibi nedenlerle adam öldürülüyor. Kısa bir süre önce Diyarbakır’da yeni evli 23 yaşındaki bir genç öldürüldü. Olayın nedeni köyde komşunun keçilerinin diğer komşunun evinde tuz yemesiydi. Keçiler tuzu yedi diye çıkan tartışmada birbirlerini yaraladılar. Araya girdik, ancak bir türlü barıştıramadık. Sonunda yeni evli 23 yaşındaki genci öldürdüler. Ancak her iki aile de dağıldı. Yine ganyan oynarken 5 YTL ödenip ödenmediği tartışmasında 2 kardeş öldü. 5 YTL için olayı çıkaran adam ölenlerin ailesine 50 bin YTL tazminat ödedi. Saman yakılması olayında 7-8 kişi öldü. 100 YTL için adam vurulunca 83 nüfuslu 9 aile bir günde göç etmek zorunda kaldı.’’

Olaylarda iki tarafın da maddi ve manevi olarak yıkıldığını ve bir olay yüzünden onlarca ailenin her şeylerini bırakarak göç etmek zorunda kalabildiğini ifade eden Şanlı, çözdükleri 436 olaydan en az 3 bin ailenin etkilendiğini kaydetti.

Kendisinin de çocukluğunda kan dâvâsı yüzünden Diyarbakır’ın Lice ilçesinden Muş’un Malazgirt ilçesine göç etmek zorunda kaldığını anlatan Şanlı, şöyle devam etti: ‘’Doğudaki kan davaları Türkiye’nin başka yerlerindekine benzemiyor. Burada bir kişinin yaptığı işten bütün aile sorumlu tutuluyor. Aileler göç etmek zorunda kalıyor. Ben de çocukluğumda kan davası yaşadım. Bağımız bahçemiz vardı, hepsini geride bırakıp göç ettik. Çok acı çektik. Bunun sıkıntısını en çok çocuk ve kadınların çektiğini biliyorum. Kan davalı kimse evinde huzurlu oturmaz, yolda huzurlu yürümez, evinden çıktığında akşam evine dönüp dönmeyeceğini bilmez. Sürekli ‘beni ne zaman vururlar, düşmanlarım ne zaman karşıma çıkar’ diye düşünür. Ekonomik ve fiziksel olarak çöker. Bütün aile keyifsiz, mutsuz, perişan, boyunları bükük olur.’’

‘’Affetmek büyüklere mahsustur. Bana göre bu cesurların işidir. Birilerini affetmek ve barışı sağlamak için çok akıllı ve cesur olmak şart’’ diyen Şanlı, ‘’Birbirimizi sevmek mecburiyetindeyiz. El ele verip yanlışları düzeltmek ve birbirimizi affetmek zorundayız. Cesur olmayan insan ne barışı sağlayabilir ne de çocuklarının yükünü hafifletebilir’’ dedi.

İNSANLARI ALLAH

RIZASI İÇİN BARIŞTIRIYORUZ

Bazı kişilerin seçimlerin yaklaşmasıyla barıştırma çabalarını kendilerine mal etmeye çalıştığını da bildiren Şanlı, şöyle dedi: “Bazıları seçim öncesi barışma törenlerimizi kullanmak istediği için törenlere siyasî parti ve basını çağırmıyoruz. Biz Allah rızası için ve insanlarımız için bunları yapıyoruz. Başka amaçlar için kullanmayalım. Son zamanlarda siyasî partiler de hasımları barıştırıyor, ama kim bu işe çaba harcarsa tebrik ediyorum, yeter ki karşılıksız olsun.’’

Şanlı, 2-3 partiden milletvekili adaylığı konusunda teklif de aldığını belirterek, ‘’İnsanların bana verdiği değer yeterli. 2-3 partiden bana teklif geldi, ama kabul etmedim. Gece gündüz bu işe devam edeceğim. Bu yaptığım işi hiçbir şeye değişmem’’ diye konuştu.

/ DİYARBAKIR

20.05.2007


 

4.5’lik deprem Karamanlıları sokağa döktü

Karaman’da meydana gelen 4.5 büyüklüğündeki depremde can ve mal kaybının olmadığı belirtildi.

Yaklaşık 5 saniye kadar süren depremin ardından paniğe kapılan vatandaşların bir kısmı evlerine girerken, bazıları ise panik sebebiyle geceyi dışarıda geçirmeyi tercih etti. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden edinilen bilgiye göre saat 02.27’de merkez üssü Karaman’ın Merkez İlçesi’ne bağlı Kılbasan Beldesi’nde orta şiddette bir deprem yaşandı. Aletsel büyüklüğü 4.5 olarak açıklanan depremin yaklaşık 5 saniye sürdüğü ifade edildi. Sarsıntının ardından büyük panik yaşayan halk, evlerini terk ederek kendilerini sokağa attı. Vatandaşların çoğu bir süre sonra evlerine girerken, deprem korkusunu atlatamayan bazı vatandaşlar ise evlerine girmeyerek sokaklarda gezindiği gözlendi.

/ KARAMAN

20.05.2007


 

Gençler termik santrallere karşı

Şırnak’ın Silopi ilçesinde, Duyarlı Öğrenciler Birliği (DÖB) tarafından “Sessiz ölümlere (termik santrallere) hayır” adlı bildiri dağıtıldı.

Silopili Duyarlı Öğrenciler Birliği, ilçede bulunan siyasi parti temsilciliklerini ziyaret ederek, kampanya için destek istedi. Bastırdıkları bildirileri dağıtan DÖB sözcüsü İsmail Özmen, termik santrallere karşı herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini belirterek, “Silopi’de termik santrallerin faaliyetlerinden sonra ölüm geliyor ve hastalıkların artmasından büyük kaygı duyuyoruz. Toprakların verimsizleştiğine tanık oluyoruz. Sizden ricamız lösemisiz, kansersiz, zehirsiz bir Silopi istiyoruz” dedi.

/ ŞIRNAK

20.05.2007


 

Hanönü'de yangın

Kastamonu’nun Hanönü İlçesi Küreçayı Köyünde muhtarın evinde çıkan yangında, türkücü Hasan Yılmaz’ın evi ile 1 ahır ve 1 ambar yandı. Alınan bilgiye göre, gece 00.30 sıralarında köy muhtarı Ahmet Demir’in evinde yangın çıktı.

Kısa sürede büyüyen yangın, bitişiğindeki türkücü Hasan Yılmaz’a ait bir ev ile 1 ahır ve 1 ambara sıçradı. Hanönü, Taşköprü ve Boyabat Belediyelerine ait itfaiye ile Hanönü ve Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü ekiplerinin müdahale ettiği yangın, yoğun çalışmalar sonucu söndürüldü. Yangında, köy muhtarı Ahmet Demir’e ait ev ile boş olan türkücü Hasan Yılmaz’ın evi, Mustafa Şahin’e ait ahır ve ambar tamamen yandı. Muhtar Ahmet Demir, yatmaya hazırlandıkları sırada yanık kokusu aldıklarını, hemen ardından da evi alevlerin sardığını belirterek, ‘’Hemen kendimizi dışarı attık. Yangını itfaiyeye haber verdik, ekipler gelene kadar her yanı alevler sardı’’ dedi.

/ HANÖNÜ

20.05.2007


 

Dondurma ile çürük testi yapabilirsiniz

Diş Hekimi Cüneyt Aldemir, “Dondurmayı yediğiniz zaman dişinizin daha fazla sızladığını hissediyorsanız, bilin ki o bölgelerde kısmî çürükler var demektir” dedi.

Dondurmanın besleyici özelliğinin yanı sıra diş sağlığı açısından da yararlı bir gıda maddesi olduğu bilinirken, dondurmanın ayrıca diş çürüklerini algılamada rol oynadığı kaydedildi. Diş hekimi Aldemir, dondurmanın dişlerinde problem olan kişilerde hassasiyeti arttırdığını, çürük dişlerde ise sızlamaya yol açtığını söyledi. Dondurmanın diş çürüklerini kontrol etme mekanizması olabileceğini belirten Aldemir, “Dondurma diş çürüklerini bir yönde test etme mekanizması olarak kullanılabilir. Dondurma yerken sızlama belirtileri varsa bir diş hekimi kontrolünden geçmenizde fayda var” diye konuştu.

/ TOKAT

20.05.2007


 

Şizofren hastalarına sosyal destek

Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Psikiyatri Uzmanı Şahin Karaer, şizofreni hastalarını ilaç tedavisinin yanında sosyal açıdan da desteklemeye çalıştıklarını, bunun da iyileşme sürecini hızlandırdığını söyledi.

Hastaların içlerine kapanmaması ve diğer hastalarla iletişim içinde olmaları için kurs açtıklarını kaydeden Karaer, şunları söyledi: ‘’Hastalarımızı ilaç tedavisinin yanında sosyal açıdan da destekliyoruz. Hastaların kendilerini meşgul etmeleri, daha iyi zaman geçirmeleri hem de hastalarla iletişim halinde olmaları çok önemli. Buna uğraşı tedavisi diyoruz. Fiziksel olarak mekanımız dar ama yine de elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz’’

/ SAKARYA

20.05.2007


 

Çocuk odası nasıl olmalı?

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Yolga, çocuk odalarında son yıllarda arabalı, bebekli, çizgi film temalı mobilyaların daha çok tercih edildiğinin gözlendiğini söyledi.

Yolga, bu yeni tasarımların çocuklara daha çok hitap ettiğini ve hayat alanlarını zenginleştirdiğini söyledi. Ancak, hayal güçlerini besleyen, kendilerini mutlu ve şanslı hissetmelerini sağlayanlar kadar, olumsuzluk oluşturabilecek unsurlar konusunda da duyarlı olunması gerektiğine dikkati çeken Göktaş, aksiyon ve şiddeti sembolize eden ya da çocukta kavram kargaşası meydana getirebilecek kadar abartılı temalar içeren dizayn ve süslemelerin gelecekte oluşturabilecek muhtemel sorunlara işaret etti.

Göktaş, şunları kaydetti: ‘’Özellikle bu özellikteki çizgi kahramanlar, çocuk tarafından benimsenirse istenmeyen psikolojik bazı belirtilere yol açılabilir. Çocuk odaları, sade olmalı ve sakinleştirici sonuçlar oluşturmalıdır. Odalardaki tonlar koyu renkte olmamalıdır. Bu durum uyku bozukluğuna sebep olur. Çocuk odasındaki karakterlerin çocukta şiddet içerikli davranışlarda bulunan kahramanları taklit etmeleri sıkıntı oluşturabilir. Bu sebeple kavram karmaşası yaratabilecek, sihirli temalar işleyen

unsurlardan bir nebze uzak tutmak, çocuklarımızın ruhsal sağlığı ve gelişimleri için faydalı olacaktır.

Burada anne babalara düşen rol, genellemelerden uzak durarak çocuklarının bireysel yapısını göz önünde tutmalarıdır. Oda düzenlerken seçilecek her türlü materyalin çocuğun yaşına, cinsiyetine, kişilik yapısına, gelişim düzeyine ve rahatlığına uygun olmasına dikkat edilmelidir.’’

Mobilya satış merkezlerinde, çocuk yatak odasının fiyatları 1000 - 2 bin 500 YTL arasında değişirken, müşterilere örtülerden perdelere ve halılara, oturma gruplarından sandalyelere kadar Spiderman’den Süperman ve Batman’e, Bugs Buny ve Sindy’den çeşitli masal ve çizgi film kahramanlarına, tabiat manzaralı ve hayvan resimlilerden çiçekli modellere uzanan geniş bir yelpazede ürün sunuluyor.

/ ADANA

20.05.2007


 

‘Neden’ yerine, ‘nasıl’ diye sorun

Psikolojik danışman Hüseyin Öztürk, hayatında çok fazla “neden” sorusunu soran kişilerin depresyona gireceğini, “nasıl” sorusunu kendine yönelten kişilerin ise çözüm önerilerini sunacağını söyledi.

Aksiyon Memurlar Kültür ve Dayanışma Derneği, basın mensuplarına yönelik “Stres Yönetimi” konulu bir toplantı düzenledi. Soru-cevap şeklinde geçen toplantıda konuşan Hüseyin Öztürk, strese girilmemesi için gerekenleri anlattı. Hayatında mutlu olmak isteyen kişilerin “neden” yerine “nasıl” sorularını beynine iletmesi gerektiğine işaret eden Hüseyin Öztürk, “Hayatında çok fazla ‘neden’ sorusunu soran kişi strese girer ve ardından depresyon yaşanır. Ancak beynin bizim için bir anlam ifade edebilmesi için ‘nasıl’ sorusunu sormamız gerekir. Bu soru karşılığında birçok çözüm önerilerini üretebiliriz” dedi.

Stresin son noktasının şiddet olduğuna da değinen Öztürk, “Şiddetin birkaç nedeni vardır. Bunlardan birisi de strestir. Kişi, bardağın son dolduğu noktada şiddet uygulamaya başlar. Bardağın son dolduğu nokta da stresin en yoğun olduğu andır. Yani stresin bir adım sonrası şiddettir. Bu durumunda kişinin kendisine veya çevresine zarar vermesi söz konusudur” diye konuştu.

20.05.2007


 

Kaygı, başarıyı azaltıyor

Erciyes Üniversitesi Mediko Sosyal Merkezi’nde görevli psikolog Zehra Atlı, insanları güdüleyen bir duygu olan kaygının öğrencilerde yoğun bir şekilde ortaya çıkmasının, başarı seviyesinin azalmasına yol açtığını söyledi.

Kaygının kişinin bir uyaranla karşılaştığı zaman yaşadığı bedensel, duygusal değişmeler ile kendini gösteren bir uyarılmışlık durumu olduğunu belirten Atlı, öğrenciler için sınavın tehlike olarak görülmesinin kaygı artmasını tetiklediğini dile getirdi. Öğrencilerin sınav öncesinde kendilerini birtakım olumsuz duygulara şartlandırmalarının performansı düşürdüğünü kaydeden Psikolog Atlı, “Ya yapamazsam, ya başaramazsam, ya soruları cevaplayamazsam” gibi sözlerin başarıyı azaltmada etkili olduğunu ifade ederek, “Bu etkiler ister istemez öğrencinin önündeki sorulara odaklamasını güçleştirdiği gibi ruhsal yönden de olumsuz etkiliyor. Yüksek oranda kaygı durumu halinde öğrencinin hareket etme ve düşünmeyi gerçekleştirme biçimlerinde azalma görülebiliyor. Sınav öncesinde hiç kaygının olmaması, sorular üzerinde ciddî bir şekilde durmayı da engelleyebiliyor. O yüzden sınava girecek öğrenci, kaygı oranını normal seviyede tutmalıdır” dedi.

Öğrencilerin, sınav kaygısını azaltmak için olumlu düşünceler üretmesi gerektiğini vurgulayan Psikolog Atlı, bu yöntemi uygulayan öğrencilerin başarılarında artma sağlandığını kaydetti. Atlı, “Öğrencilerin olumlu düşünceler üretmesi, kaygının normal düzeyde olmasını sağlar. Öğrenciler, “Elimden geleni yapıyorum, sınava çok iyi çalıştım” şeklinde düşünürse, başarılı olabilir. Kaygıyı azaltmak için gevşeme egzersizleri de yapmak gerekir. Çok sık kullanılan bu teknik, kaygının yol açtığı fiziksel belirtilerin etkisini azaltıyor çünkü birey, yoğun kaygı yaşadığı zaman çok geriliyor ve vücudu kasılıyor” ifadelerini kullandı.

/ KAYSERİ

20.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004