|
|
|
Karadeniz kültürü kayboluyor |
OMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Perşembe, Karadeniz Bölgesi’nde yoğunlaşan kontrolsüz göç hareketleri sebebiyle şehirlerin kültürel kimlik, mimari ve insan tipolojisinin değiştiğini, bu değişim sebebiyle bölgenin yavaş yavaş Karadeniz kimliğinden uzaklaştığını söyledi.
Doç. Dr. Erkan Perşembe, Karadeniz Bölgesi’nin çekim merkezi olan şehir ve kıyı kesimlerinde yoğunlaşan göç hareketlerinin yıkıcı bir etki bıraktığını, bölgeye özgü insan yaşayışı, kültür ve karakterinin gittikçe kaybolduğunu belirtti. Bölgedeki göç hareketlerinin Orta Karadeniz kültürünü temellerinden sarstığını kaydeden Doç. Dr. Perşembe, yaşanan bu süreçte bölgenin mimarî ve çevresel özelliklerinin değiştiğini, tabiî yapıya ve etrafındaki insani ilişkilere duyarsız bir insan tipolojisi ortaya çıktığını vurguladı. Doç. Dr. Perşembe, “Bölgeyi işgal eden insan tipolojisi kültürsüzlük ortamlarını genişletiyor. Kendi ekonomik çıkarı için etrafındaki yeşil alanları dilediği gibi yok etmeye koyulan, kendisinden başka hiçbir canlıya, dolayısıyla insana değer vermeyen, denizlerde kaçak avlanan, orman alanlarından arazi kazanma denemesi yapan bir insan tipolojisi gelişiyor. Bölgedeki kentleşme deneyimi imarsız mahalleler oluşturuyor. Miras anlaşmazlıkları sebebiyle elden çıkarılan topraklar, siyasilerin rant kavgalarına kurban edilen imarsız yerleşimler, son derece çirkin betonlaşma ve bu yapıya uygun kültürel yozlaşma alanlarının adeta haritasını çizmektedir. Kentlerin eski uyumlu mimari tarzı yok edilirken, gelişi güzel evlerin arasında kalan dar ve kapalı sokaklar, yozlaşan bir kültürel yapının ortak mekanlarını oluşturuyor. Köylerde bile doğal yapıyla uyumlu ahşap evlerin yerine, hızla bölgenin iklim ve yerleşme koşullarına uymayan betonarme evlerin yapıldığı gözlenebiliyor” dedi.
“ÖNCE TÜRKÜLER GİTTİ”
Karadeniz’e özgü kültürel unsurların artık hatıralarda kaldığını kaydeden Doç. Dr. Erkan Perşembe, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karadeniz insanının doğal yapıyla ahenkli kültürü, yaşantı biçimi, deyişleri, anıları, türküleri artık üretken niteliğini kaybetti. Yeşil bahçeleri, fındığı, hamsiyi, insan, doğa ve aşk temalarını işleyen, birlikte yorumlayan Orta Karadeniz insanının duygu ağırlıklı türküleri, deyişleri artık eskisi gibi dillendirilmiyor. Kültürel yozlaşmanın en uç özelliklerinden biri, hemen her sokak arasında, evlerin teraslarında, otoparklarda ve kahvehanelerde yapılan düğünlerde yüksek volümlü elektronik aletlerden yayılan gürültü kirliliği eşliğinde, bölge insanının yapısına, kültürüne, dil ve şivesine uyumsuz, ses terbiyesi görmemiş müzik yayınları eşliğinde çevrenin sürekli rahatsız edilmesidir. Karadeniz’in sarsılan kültürel temelleri, yeni göçmenlerin doğa tahribiyle başlatıldı. Artan nüfusun kozmopolit yapısıyla giderek birbirine benzeyen bozulmuş insan tipolojisini oluşturdu. Karadeniz’in özellikleri, kültürel değerleri giderek yok edildi.”
|
18.05.2007
|
|
|
Karagöz, Yunanistan’a Türkiye’den geldi |
Yunanistan’ın ünlü Karagöz oynatıcılarından Panos Kapetanidis, Karagöz oyununun Yunanistan’a Türkiye’den geldiğini kabul ediyor. Karagöz oyununun Türklere mi yoksa Yunanlılara mı ait olduğunun AB’de de tartışılmasının ardından 23 yıllık Karagöz oynatıcısı ünlü Yunanlı san’atçı Kapetanidis, tartışmaya son noktayı koydu.
Gölge oyununun Yunanistan’a Türkiye’den geldiğini ifade eden Kapetanidis, “23 yıldır bu san’atla profesyonel şekilde ilgileniyorum. Bundan önce tiyatro san’atçısıydım; ancak Karagöz oyununu daha küçük yaşlarda öğrendim. Tarihsel olarak yazılanlara bakıldığında, ilk gölge oyunu Asya’da İsa’dan önce kendini gösterdi.
Fakat daha sonra Hindistan ve birçok ülkeyi dolaşırken dolaştığı ülkenin kültürüne yer etti. Karagöz, Yunanistan’a Türkiye’den geldi” dedi.
Panos Kapetanidis, Karagöz oyununun AB’de tartışılmasını politikacıların çirkin bir oyunu olarak gördüğünü söyledi. San’atın yeri yurdu olmayacağını anlatan Kapetanidis, şöyle konuştu: “Bu tür tartışmalar anlamsız. Peynir ekmek değil ki üzerine mühür vurup satalım ya da kendimize mal edelim. Bu oyun nereye gittiyse sevildi. Halkların sevdiği bir san’atı, bence kabullenip kendine mal etme hakkı var; bu diğer san’at dalları için de geçerli. Bu tartışmalara en güzel cevabı oğlumun verdiğini düşünüyorum. Oğlum,’Baba Karagöz Türk, Karagözis Yunan’dır, der.”
Okullarda sergilediği gösterilerle Karagöz’ü yeni nesle sevdirmeye çalışan Kapetanakis, gösteriden önce öğrencilere ve izleyicilere Karagöz’ü tanıtıp, meslekî detayları anlattığını söyledi. Bu oyunun nesilden nesile gideceğine inanan ünlü usta, ilgili gençlere de meslek sırlarını öğretiyor.
Panos Kapetanakis’in öğrencilerinden Xaris Billinis ise, çok sevdiği bir oyun olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Televizyondan izledim, duyduğum hayranlıktan dolayı bunu meslek haline getirmek istedim. Bundan dolayı ünlü ustaların yanında ders alıyorum. Yunanistan dahil diğer ülkelerde bu mesleğin okulu yok, sadece ustalardan öğreniliyor. Çocuklar gölge oyununa büyük ilgi gösterdiği için nesilden nesile ustalar aracılığıyla geçeceğine inanıyorum.”
|
18.05.2007
|
|
|
Artık el emeği göz nuru ile üretecekler |
Pendik Belediyesi tarafından ihtiyaç sahibi 17 kadına dikiş makinesi hediye edildi. Dikiş makineleri, düzenlenen törenle sahiplerine teslim edildi.
Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya, amaçlarının ihtiyaç sahiplerinin kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamak olduğunu belirtti. Başkan Erol Kaya, şöyle konuştu:
“İhtiyaç sahipleri, gerekli eğitimi de aldıktan sonra bu makinelerle dikiş nakış işleri yaparak, geçimlerini sağlayabilecekler. Amacımız, ihtiyaç sahibi ailelerin belediyeye, kaymakamlığa başvurmadan, kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağlamaktır. Dikiş nakış eğitimleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları, İSMEK vasıtasıyla verilecek. Ayrıca, belediyemiz, Büyükşehir Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezleri vasıtasıyla meslek edindirme kursları devam ediyor.”
|
18.05.2007
|
|
|
|