Üç semavî dinin temsilcileri ile görüşen AB yöneticileri, “temsil edilen dinlerin ve Avrupa kurumlarının herkesin ortak hedefi olan kamu yararı için çalıştıkları”nı ifade ederken, Avrupa Parlamentosu Başkanı Pöttering “Avrupa’daki farklı dinî gelenekler toplumsal uzlaşma ortamına ve AB’nin değerlerini şekillendirmeye pozitif katkıda bulunabilir. İşte AB’nin kurumları ile kiliseler ve diğer dinî kuruluşlar arasında sürekli bir diyaloga şiddetli ihtiyacımızın sebebi budur” dedi. Bu mesajları yorumlarken AB’nin laiklik anlayışı ile Türkiye’deki laiklik anlayışı arasında büyük farklılık olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de laiklik ileri sürülerek dinden tamamen uzak durulduğunu, hattâ dinin toplumsal hayattan dışlandığını, ancak AB’de dinin sosyal hayattaki öneminin farkında olunduğunu belirttiler.
Halkı Müslüman olan Türkiye’de laiklik öne sürülerek her türlü dini faaliyet suçlanıp zan altında bırakılırken, laikliğin anavatanı Avrupa Birliği, dinin daha iyi bir Avrupa’ya yapacağı katkıyı konuşuyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Birliği Dönem Başkanı, Almanya Başbakanı Angela MerkelAngela Merkel ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering üç semavi dinin temsilcileri ile görüştü.
AB Komisyonu Türkiye Temsilciliği’nin bülteninde yer alan bilgiye göre, Avrupa’daki 20 önde gelen Hıristiyan, Musevi ve İslam dinleri temsilcisinin katıldığı tartışmalarda, “İnsanlık onuru temel alınan bir Avrupa’da dinin ve dini toplulukların rolü nedir? Ortak değerlerimizi Avrupa sınırları ötesinde nasıl ilerletebiliriz? Kültürler ve dinler arasındaki diyalog, ortak değerlerimiz için bir yöntem midir?” sorularına cevaplar arandı.
Toplantıyı değerlendiren Barosso, Merkel ve Pöttering, demokrasi, hukukun üstünlüğü, tolerans, adalet, karşılıklı saygı ve insan onuru gibi değerlerin, Avrupa’yı bir araya getiren değerler olduğuna dikkat çekerken, “Temsil edilen dinlerin ve Avrupa kurumlarının herkesin ortak hedefi olan kamu yararı için çalıştıkları hususunda” anlaştılar.
DİNÎ KURULUŞLAR İLE
DİYALOGA İHTİYACIMIZ VAR
Toplantıya katılan başkanlar şöyle konuştu: Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso:
Ne coğrafi yakınlık ne de ortak bir tarih, Devletler ile insanları arasında uzun süreli bir birlik kurmaya yetmez. Avrupa Birliğine üye devletler arasında ve bu devletlerin milletleri arasında entegrasyon sürecinin anahtarı ancak ve ancak ortak mirasımız olan evrensel değerler olabilir.
Avrupa Birliği Dönem Başkanı,
Almanya Başbakanı Angela Merkel:
Bizim Avrupa’da özel bir sorumluluğumuz vardır. Bu da hoşgörü kültürünü geliştirmek ve başkalarına da hoşgörülü olmayı öğretmektir. Bu dersi öğrenmek bize yüzyıllara mal oldu. Bu sebeple hepimiz hoşgörüsüzlüğe asla tahammül edilemeyeceği konusunda hemfikiriz.
Avrupa Parlamentosu Başkanı
Hans-Gert Pöttering:
Hoşgörü ki; Avrupa Birliği’nin temel değeridir ve farklı kültürler arasında diyalogu sağlayan bir zemindir. Hedefleri kültür ve dinler arasında işbirliği, ortaklık ve karşılıklı saygıyı tesis etmektir. İnsanlığın yüksek mevkisinde zemin bulan karşılıklı saygı Avrupa’nın ortak değeridir. Avrupa’daki farklı dinî gelenekler toplumsal uzlaşı ortamına ve Avrupa Birliği’nin değerlerini şekillendirmeye pozitif katkıda bulunabilir. İşte AB’nin kurumları ile kiliseler ve diğer dini kuruluşlar arasında sürekli bir diyaloga şiddetli ihtiyacımızın sebebi budur.
TÜRKİYE-AB FARKI
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, 2005 ve 2006’da da benzer toplantılar düzenlemişti. Ancak bu yılki toplantı Komisyon, Avrupa Parlamentosu ve Konsey Başkanlığı’nın himayesinde gerçekleşen ilk toplantı oldu.
AB’nin laiklik anlayışı ile Türkiye’deki laiklik anlayışı arasında büyük farklılık olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de laiklik iler sürülerek dinden tamamen uzak durulduğunu ancak AB’de dinin sosyal hayatta öneminin farkında olunduğu belirttiler. Uzmanlar, Türkiye’nin AB üyeliğinin düşünce ve ifade hürriyeti ile birlikte din ve vicdan hürriyetine de katkı bulunacağını söylediler.
|