ÖNDER, Genelkurmay’ın açıklamasında “dinin kutsal olduğu, ama sanki dinle alakalı çoğu ritüel veya etkinliğin çok tehlikeli olduğu varsayımı temel alındığı” belirtilerek, “bu farklı anlayışların giderilmesi için, bütün gelişmiş ülkelerin ordularında mevcut olan din subaylığının ordumuzda da aktif hale getirilmesi” istendi.
Genelkurmay açıklamasıyla ilgili olarak ÖNDER’den yapılan açıklamada, “din subaylığı” vurgusu yapıldı. Açıklamada, yaklaşık bir yıldır gündemde tutulan “din subaylığı” konusunun, Genelkurmay açıklamasıyla yeniden önem kazandığı belirtildi. Görüldüğü kadarıyla, Türkiye’nin bazı ücra köşelerinde, orduyu rahatsız eden ve irticai olarak nitelenen münferit olayların meydana geldiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
“Bu olaylar incelendiğinde, başı örtülü bazı kız çocuklarının katıldığı programlar milli bayramla ilintilenerek ve birkaç mevzii organizasyonlar çok tehlikeli gelişmeler olarak nitelendirilmiş, çok keskin düşman tarifleri yapılmıştır. Bizce problemin çözümü, daha önce yayınladığımız ve ilgili komutanlara da gönderdiğimiz ‘Dünya Ordularında Din Subaylığ’ raporunun satır aralarında bulunmaktadır. Dışarıdan veya sivil gözlerle bakıldığında çok önemli addedilmeyecek bazı dini tezahürler, nedense ordu tarafından çok tehlikeli ve derhal müdahale edilmesi gereken düşmanca tavırlar olarak değerlendirilmektir. Yapılan açıklamada dinin kutsal olduğu ama sanki dinle alakalı çoğu ritüel veya etkinliğin çok tehlikeli olduğu varsayımı temel alınmıştır.
Biz burada bir iletişim ve değerlendirme problemi olduğunu düşünüyoruz. Bazı önkabulleri ve laikliğin tehlikede olduğuna dair hassasiyeti de anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu farklı anlayışların giderilmesi için, bütün gelişmiş ülkelerin ordularında mevcut olan din subaylığının ordumuzda da aktif hale getirilmesi kanaatindeyiz. Sivillerle bu konularda yaşanan iletişim kopukluğu ve anlayış farklılığı, muvazzaf subaylar marifetiyle rahatlıkla giderilebilir. Bu uygulama bütün gelişmiş ülkelerde (Amerika, Avrupa’nın birçok ülkesi, Avustralya vb.) laikliğe bir sıkıntı getirmeden rahatlıkla uygulanabildiğine göre bizde de pekala uygulanabilir.
Biz bu ülkeye gerginlik ve düşmanlıklardan bir fayda gelmeyeceğini düşünüyoruz. Yavaş yavaş ayağa kalkmaya başlayan Türkiye’nin böyle kurumlar arası çatışmalarla yeniden tökezlemesini ve hatta yere serilmesini kesinlikle arzu etmiyoruz. Nasıl inanan ve dinini yaşayan insanlarımızın kendi kurumlarına bir düşmanlığı yoksa, ülkeye hizmet eden kurumlarımızın da insanlarımıza düşman muamelesi yapmamasını istiyoruz.
Normal olan orduların milletlerinin hizmetinde olmalarıdır. Toplumun çok önemli bir kesimini düşman ilan etmek o ülkeyi yaşanmaz hale getirir. Bundan da kimin karlı çıkacağını tarif etmeye gerek bile yoktur.”
|