|
Sınava hazırlananların öncelikle farkında olmaları gereken husus, sınava hazırlanmak gibi bir fırsatlarının olmasıdır. Ölüm kalım meselesi yapılan OKS ve ÖSS benzeri sınavları da hayatın sıradan bir işi gibi kabul etmek sınav gerginliğini azaltacaktır. Her zamanın geçerli meslekleri ve aranan vasıflarına sahip insanların yetkinlik ve yeterlilik çıtası yükselmektedir. Bundan 20–25 yıl önce lise mezunları, iş bulmak değil “hangi iş” gibi seçenekleri araştırıyorlardı. Özellikle teknik ve meslek liseleri mezunlarının iş bulma gibi bir derdi hiç yoktu,
Şimdi mühendislik diploması yanında “Hangi üniversite? Kaç yabancı dil? Ek beceriler hangileri?” gibi donanımlar aranmaktadır. Eskiden kolay iş bulunup bu gün iş bulma zorluğunu sadece işsizlik problemine dayandırmak doğru bir yaklaşım değildir. Evet, işsizlik ülkenin en önemli bir sosyal sorunudur. Bununla beraber okuyan, tahsil yapan insan potansiyeli de artmaktadır. Eleman arayanlar da haklı olarak “EN” leri varken vasatları ve alt vasıfları çağırmıyorlar.
Bugün sınavlara verilen önem, üst katmanlarda yer alabilecek tahsil imkânı “EN”ler içinde yer alabilme amacına yöneliktir. Sıradan insanların işi zor artık. Konunun bir de ideolojik ve siyasi boyutu var. Anadolu insanının üst katmanlarda yer almasını birileri hazmedemiyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’nın Ulus ve Kızılay semtine şalvarlı köylü insanların girmesine yasak koyan zihniyetin günümüz versiyonu bunlar. Meslek liseli, Anadolu gençliğinin katsayı bariyeri ile yukarılarda yer almasına 28 Şubat süreci ile sistematik olarak engel koymuşlardır. Aynı anlayışa göre, imam hatip liselerinin siyasal bilgiler ve hukuk fakültelerini çoğunlukla doldurmaları hazmedilecek gibi bir durum değil elbet(!)Üniversite sayısının artırılmasını istemeyen kafa yapısını da aynı reflekslerinden anlamak mümkün.
Böyle bir konjonktürde ayrımcılığın bariz sırıttığı bir zamanda OKS ve ÖSS sınavları adayların stres derecesini artırıyor. Olaya sadece iş ve meslek olarak bakılması eksik bir yaklaşımdır. Hayata hazırlık, yaşamayı öğrenme açısından her gencimizin en az bir lisans eğitimi yapması zarurettir. Lisans eğitimini hak kazanmak çok önemli bir disiplin olduğu gibi onu sonuçlandırmak da ciddi bir hayat disiplinidir. Ciddi bir kazanımdır.
Sınav vesilesi ile zihin, akıl, beden ve duygular iyi bir terbiye sürecinden geçiyor. Hamur ne kadar iyi yoğrulursa ekmek o kadar kaliteli olur. Aynı zamanda üniversite tahsili dövme çelikten yapılmış yay gibi dayanıklı bir insan profilinin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır.
Sevgili gençler, muhterem anneler-babalar!!!!!
Çocuklarımız sınava hazırlanıyor, yıpranıyor, yoruluyor gibi şefkatinizi yanlış kullanmayınız. Sınava hazırlık çok ciddi zihinsel ve duygusal antrenmandır. İyi bir terbiye aracıdır. İrade gücünü geliştirir. Olaylara karşı sebat ve metanetini artırır. Problem çözerken hayati problemleri de çözmesini öğrenir. Sınava hazırlanmak gibi bir fırsatı olduğu için her gencimiz sevinmeli, iftihar etmeli, ebeveynler gurur duymalı. “iyi ki, sınava hazırlanmak gibi insanı geliştiren bir meşguliyetle çocuklarımızın zamanını değerlendirebildiği bir araç var” diye sevinilmeli.
Mutluluğu sonuçtan önce süreçte aramak
“Herkes sakız çiğner ama çingene kızı tadını çıkarır” diye bir söz vardır. Sakız çiğnemesini iyi bilen ondan lezzet almasını da bilir. Hayatın gerçek gayesini anlamayan ne sakız çiğnemeden zevk alabilir ne de başka bir meşguliyetten. Her meşru meşguliyeti bir zevk aracı olarak algılamak veya problem olarak algılamak niyete bağlıdır. Hele şu sınavları bir atlatalım da o zaman mutlu olacağım. Sınav kazanılır, hele bir okul bitsin de bakacağız hayatın tadına. Okul da biter. Hele bir iş bulalım da… Hele bir baş göz edelim de… Hele bir ev köy olalım da… Çoluk çocuk… Ev, araba, … derken ömür geçmiş, maçın süresi bitmiş, uzatmalar oynanıyor.
O halde, süreçteki zevkten mahrum kalmayın. İyi ki sınavlar var deyin. Kendinizi ispat edebilecek, uğraşmaktan zevk alabilecek bir meşguliyetinizin olduğuna sevinin. Süreçten zevk alabilmek sonuca erişebilmenin de şartıdır.
| 
