Geride bıraktığımız haftanın son günü, özellikle İstanbullu kitapseverlerin bildiği bir mekân olan Atatürk Kitaplığı'nda bir sergi açıldı.
"Sol Ayağım 2" adlı bu sergide Yusuf Arslan adlı bir gencin resimleri san’atseverlerle buluşuyor. Serginin vesilesiyle kendisiyle görüştüğümüz Yusuf Arslan adlı genç ve sergideki resimleri, yeteneğin güzel meyvelerini görebilmenin bedensel engele çok fazla takılmayacağını ispatlıyor.
Konuşmakta oldukça sıkıntı çekmesine rağmen yaptığı resimlerde hayal dünyasını başarıyla aktaran Yusuf'un engelli oluşu dünyaya gözlerini açtığı günlere rastlıyor. 31 Mayıs 1990 senesinde Erzurum'da dünyaya gelen Yusuf, daha iki günlük bir bebekken, anne ve babasındaki kan uyuşmazlığı sebebiyle şiddetli bir sarılığa yakalanmış ve doktorun hastalığı teşhis edemeyişi, dolayısıyla gerekli tedavinin uygulanamayışı sebebiyle beyin hücreleri hasar görmüş, ardından da işlevini yapamaz hale gelmiş. Artık elleri, boynu, ayakları tutmayan, kısaca engelli bir bebek olan Yusuf, beş yaşına kadar ne yürüyebilmiş ne de konuşabilmiş.
Kendisiyle sergisinin devam ettiği Atatürk Kitaplığı'nda yaptığımız söyleşide Yusuf, ''Beş yaşına kadar hiç yürüyemiyordum. Yatağa bağımlı yaşıyordum. Dokuz yaşımda inanılmaz ama gerçek bir şey oldu. Sabah kalktım ki konuşabiliyordum ve yürüyebiliyorum. Bütün dünya benim oldu. Yere basabiliyordum. Evet ellerim tutmuyordu ama ayaklarımla ihtiyaçlarımı giderebiliyordum. O zaman resim yapma arzum başladı" sözleriyle anlattı yaşadıklarını ve resim yapmaya başlayış hikâyesini.
ÇALIŞTIM, DUÂ ETTİM VE BAŞARDIM
Okula giden kardeşinin de yardımıyla okuma yazmayı öğrendiğini anlatan Yusuf, "Sol ayağımın başparmağına tutuşturduğum kalemle resim yapmaya başladım, daha fazla çalıştım, azmettim, duâ ettim ve başardım" diyor. Bütün resimlerinde kendi hayal dünyasını canlandırdığını söyleyen Yusuf'un kendisi için çok önemli uzvu için yaptığı tarif de kısa ama bir o kadar anlamlı, "Sol ayağım artık tutan elim oldu'' diyor Yusuf ayağını anlatırken.
Arslan, hocalarının da teşvikiyle 23 Nisan 2000 yılında "Sol Ayağım" adını verdiği ilk sergisini açmış, resimleri kapış kapış alınmış. Resimlerinden kazandığı parayla kendine bir bilgisayar alan ve kendi gayretleriyle bilgisayarı kullanmayı öğrenen Yusuf, ''Hedefim, ilerde Picasso gibi olmak" diyor.
AZMEDERSEK ENGEL KALMAZ
Yusuf engelli insanlara da sesleniyor ve "Sakın üzülmeyin, biz özürlü değiliz! Sadece bazı engellerimiz var. Biz çalışıp azmedersek ortada engel kalmaz. Umudunuzu kaybedip karamsarlığa kapılmayın.
Ben sol ayağımla resim yapabiliyorsam, sizler neden başka şeyler yapamayasınız? Her insanın içinde bir mücevher vardır. Önemli olan onu işlemek parlatmaktır" diyor.
RESİMLERİ MEVLÂNÂ HUZURUYLA YAPTIM
Arslan'ın resimlerinin bazılarında manevî duygular hakim ve her biri ayrı mesajlar içeriyor. Mevlânâ ve yedi öğüdünü işleyen resminde Mevlânâ'yı güneş, öğütlerini de çevresinde dönen yıldızlarla tasvir etmiş. Mevlânâ'nın etrafında dönen semazenleri de dünyaya benzetmiş. Diğer resminde ise Mevlânâ'nın görüşüyle bakan insanların merdivenlerden çıkıp, kişisel olgunluğa eriştiği konu edilmiş. Arslan, ''Bu resimleri yaparken Mevlânâ huzuruyla yaptım, o da beni yalnız bırakmadı" şeklinde konuşuyor.
Yusuf Arslan' ın çocuk faaliyetleri kapsamında, "Sol Ayağım 2" adlı resim sergisi Atatürk Kitaplığı Sanat Galerisi'nde 30 Nisan'a kadar engel tanımayan san’atsever İstanbulluları bekliyor!
|