Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

TBMM, Cuma günü duâlarla açılmıştı

Yarın TBMM’nin kuruluşunun 87. yıldönümü. 22 Nisan 1920’de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplanmış, Hacı Bayram Camisi’nde kılınan Cuma namazından sonra topluca meclis binasına gelinerek saat 14.00’te merasimle ve dualarla Meclis açılmıştı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan’da 87. yıldönümünü kutlayacak. 22 Nisan 1920’de yapılan çağrı ile Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 günü toplandı. O gün, Hacı Bayram Camisi’nde kılınan Cuma namazından sonra topluca meclis binasına gelindi. 23 Nisan 1920... Saat 14.00’te merasimle ve dualarla Meclis açıldı. Başkanlığa ilk olarak en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey getirildi.

İlk Meclis, İstanbul’dan gelen 90’ın üzerindeki mebusa ilave olarak, 125 devlet memuru, 53 asker, 53 din adamı ve çeşitli sayıda tüccar, çiftçi ve hukukçudan oluşan kadrosuyla çalışmalarına başladı.

23 Nisan 1920’de kurulan yeni Meclis, 1 numaralı kararıyla kendi kuruluşunu düzenledi. Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi kararlarına uygun olarak milli iradeye dayanan bir meclisin seçimi yapılmıştır. Kapatılan İstanbul Meclisi Mebusan’ın bir kısım üyeleri, yeni kurulan Meclis’e katılma yetkisini bir numaralı kararla kazandı.

/ ANKARA

22.04.2007


 

Bir aydır tedirgin

Kapatma kararını veren iradenin kendisi olmadığını belirten Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, derginin sahibi Ayhan Durgun’un bir aydır tedirgin olduğunu anlatırken, “Bu ülkenin ‘demokrasi’ sözcüğünü ağızlarından düşürmeyen siyasetçilerinin tek bir tanesi bile Nokta’nın uğradığı baskına ilişkin tek bir cümle etmemişken, onun kendisini sanki ‘normal’ bir ülkede yaşıyor, ‘normal’ bir ülkede dergi yayımlıyor gibi hissetmesi mümkün mü?” diye sordu.

Geçtiğimiz hafta polis baskınına uğrayan ve 72 saat polis gözetiminde kalan Nokta Dergisi, sahibi Ayhan Durgun tarafından alınan 'kapatma kararı' ile yayınını sona erdirdi. Düzenlenen basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, Durgun'un kendilerine somut bir baskıdan söz etmediğini fakat son bir ayda belirgin tedirginlik içinde olduğunu söyledi.

Derginin merkezinde, çalışanlarının da katıldığı basın toplantısı gerçekleştiren Alper Görmüş, "Nokta dergisinin yayınının durdurulduğunu artık 'resmen' de söyleyebilirim. 2-8 Kasım 2006 tarihli birinci sayımızda, 'Fetret dönemi bitti, Nokta ilk yıllarında olduğu gibi, yani ciddî bir siyaset ve toplum dergisi olarak işte tekrar yayında' demiştim. Bu bir sözdü, arkadaşlarımla birlikte bu sözün hakkını verdiğimizi düşünüyorum" dedi

DEMOKRASİNİN ÜÇ GÜCÜNE ELEŞTİRİ

Konuşmasında, yasama, yürütme ve yargının üzerine düşeni yapmadığını ima eden Görmüş, "Hakikaten demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık, bugün 'demokrasinin üç gücü'nün ne yapıyor olacağı çok açıktır: Yürütme (hükümet), kendisine karşı darbe girişimi iddialarının üzerine mutlaka gider, 'İddia edilen, ortaya atılan niyetleri, gayretleri biliyoruz. Basında çıkmadan önce biliyorduk. Bunlar, devlette bilmesi gereken yerlere bildirilmiştir. Bilmesi gerekenlerin bilgisi vardır. Zaten savcılar da gereğini yaparlar' demekle yetinmezdi. Yargı bunları ihbar kabul eder, 'Kimmiş bu anayasayı ihlâl girişiminde bulunanlar, devlette kimin bilgisi varmış' diye sorar, kendi bağımsızlığının da teminatı olan demokrasiyi korumak üzere harekete geçerdi. Yasama, hiç vakit geçirmeden bir komisyon kurar, iddiaları soruşturmaya başlardı. Ne yazık ki bunların hiçbiri olmamıştır" dedi.

GALİP SAYILIR BU YOLDA MAĞLUP

Yapılan basın toplantısında "Yenildik psikolojisine kapıldınız mı?" sorusuna Görmüş "Hiç yenildik duygusu taşımıyoruz. Galip sayılır bu yolda mağlup. Nokta'nın bundan sonra da devam edeceğine dair son iki günde bazı gelişmeler var. Nokta yayın hayatına devam ederse gizlenen sırları ifşa ederek devam edecektir." sözleriyle karşılık verdi.

HÜKÜMET İKTİDARINI GÖSTERSİN

Görmüş, kırgınlığının özellikle iktidar partisine olduğunu belirterek "Özellikle de demokrasiden yana olduğunu söyleyen siyasetçilere, iktidar partisine, muhalefet partisine, bize destek verenlerin dışındaki kitlesel partilere" ifadesini kullandı. Hükümetin bu işin üstüne gitmesini isteyen Görmüş "Bir hükümet hakikaten hükümetse, iktidarsa kendisine yönelik bir darbe girişimini bir yolunu bulup hukukun konusu yapabilmeli. Bu yapılamıyorsa bu ülke asgarisinden bile demokrasinin yerleştiği bir ülke değildir" dedi.

BASKILARDAN BUNALDIM

Kapatılma kararını imtiyaz sahibi Ayhan Durgun'la konuşmadıklarını, ama uzun zamandır endişeli olduğunu sezinlediğini söyleyen Görmüş, Durgun'un, bir internet sitesinde yayınlanan, 'Çaresizdim, bunaldım. Bu kadar iftiraya dayanamadım. Hakkımızda söylenmedik söz kalmadı. En son Barzani destekliyor denildi. Olacak iş değil. Ben de bu vatanın evlâdıyım. Artık bu kadarı da fazla dayanamadım.' şeklindeki açıklamasını aktardı.

BASIN GEREKLİ BASKIYI YAPSIN

“Yayınladığımız belgelerde çok ciddî iddialar var. Ordu içinde illegal bir faaliyetten söz ediliyor. Ortada demokratik sisteme yönelik bir tehdit, Anayasal bir suç var. Fakat kimse harekete geçmiyor" diyen Görmüş, gazetecilere, sözkonusu iddiaları soruşturmaları çağrısında bulundu. Hasan Hüseyin KEMAL, Naciye KAYNAK

/ İSTANBUL

22.04.2007


 

Anayasada demokratlık yok mu?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Türkiye’de birileri Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Anayasa’da yer almayan kriterleri konuşmaya başladı. Neymiş? Türkiye’de Cumhurbaşkanı, laik, demokrat, sivil ve dindar olmalıymış. Bütün bunlar Türkiye’de en yüksek noktalarda bulunan insanlarca ifade ediliyor. Bunlar çok yanlış değerlendirmeler” şeklindeki sözleri, “Anayasa’da ‘demokratlık’ yok mu?” sorusunu gündeme getirdi.

Baykal, Konyaaltı Belediyesi tarafından yaptırılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik Parkı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok gerilimli’ bir dönemden geçtiğini savundu.

‘Türkiye’de çok kritik tartışmalar yaşandığını ve önümüzdeki dönemle ilgili kaygıların arttığını iddia eden Baykal, şunları söyledi:

‘’Dışarıdan bakanlar iki farklı Türkiye’den söz etmeye başladı. Türkiye’de birileri Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Anayasa’da yer almayan kriterleri konuşmaya başladı. Neymiş? Türkiye’de Cumhurbaşkanı, laik, demokrat, sivil ve dindar olmalıymış. Bütün bunlar Türkiye’de en yüksek noktalarda bulunan insanlarca ifade ediliyor. Bunlar çok yanlış değerlendirmeler. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığına seçilecek insanın, Türkiye’nin değerlerini, anlayışını sahiplenmesini isteriz. Bundan büyük mutluluk duyarız ama kimsenin, insanların dinini, inancını sorgulamasına göz yumamayız. Kimsenin, hiçbir vatandaşımızın inancını, dinini ölçmek, değerlendirmek hakkı yoktur, yetkisi yoktur. Türkiye’de herkes Allah ile kul arasında özgürce inancını istediği gibi yaşar, herkes de buna saygı göstermek zorundadır. Kimsenin kimseye inanç dayatmaya hakkı yoktur. Biz kendi inancımızı, dinimizi herkesin inancına, dinine saygı duyarak yaşamayı önemli sayan insanlarız.’’

/ ANTALYA

22.04.2007


 

İlk aday Yarbay

AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, cumhurbaşkanlığına aday oldu. Yarbay, adaylık başvurusunu, TBMM Genel Evrak ve Arşiv Müdürlüğüne yaptı. Adaylık için başvuru süresinin 6. gününde yapılan bu başvuru, cumhurbaşkanlığı adaylığı için Anayasada aranan niteliklere uygun ilk başvuru oldu.

Yarbay, adaylık başvurusunun ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu belirterek, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçim süreç başladı ve bugün 6. günündeyiz. 73 milyonluk ülkede yasal koşulları taşıyan tek bir başvuru yok. Bunun için bu başvuruyu yaptım’’ dedi.

Cumhurbaşkanı seçim sürecinde ‘’yasamanın, yürütmenin denetimine girdiğini’’ ileri süren Yarbay, yasama organının fonksiyonunun ikinci planda kaldığını söyledi. ‘’Yürütmenin başı olarak sanki Başbakan, adayı belirleyecekmiş gibi bir hava doğdu’’ diyen Yarbay, muhalefet partilerinin de bu havanın destekçileri olduğunu ve şu ana kadar bir aday göstermediğini kaydetti. Muhalefetin görevinin ‘’iktidara karşı aday çıkarmak’’ olduğunu ifade eden Yarbay, ‘’Partiler, seçimler için vardır. Bu seçimler da adaylarla mümkün olur. Muhalefet partileri hem umutlarını hem de özgüvenlerini yitirdiği için iktidar partisinin dümenine girdi’’ görüşünü ifade etti.

Yarbay, ‘’başka adaylar çıkarsa ne yapacaksınız?’’ sorusuna, ‘’Benim amacım adayların çıkmasıdır. Ben şimdi sezonu başlatmış oldum. Sürecin 6. gündeyiz’’ karşılığını verdi.

Yarbay, ‘’adaylığını geri çekme durumunun söz konusu olup olmayacağı’’ sorusuna karşılık, ‘’Bakacağım... 2 aday olursa, biri muhalefetten, diğeri iktidardan olursa, adaylığımı geri çekerim. Hiç aday olmazsa, tek adayla kalırsa Meclis, o zaman adaylığımı çekmeyeceğim’’ dedi.

Seçimin yarış demek olduğunu vurgulayan Yarbay, ‘’73 milyonluk bir ülkede tek aday tehlikesine karşı tedbir alıyorum. Böyle bir durum, 3. Dünya ülkesinde, Mısır’da, Suriye’de olur. Böyle bir olayı Türkiye hak etmiyor’’ görüşünü ifade etti.

/ ANKARA

22.04.2007


 

Erdoğan: Çağdaşlığın kriteri eser ortaya koymak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çağdaşlığın en önemli kriterinin slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymak olduğunu vurgulayarak, ‘’Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye’nin yollarına düşsün’’ dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İDO’nun ‘’Osman Gazi Feribotu’’nun hizmete alınması ve İstanbul-Bursa hattının açılışı sebebiyle Yenikapı İDO Terminali’nde tören düzenlendi.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ülkeye kalıcı bir eser daha kazandırdıklarını belirterek, Osman Gazi ile bir süre sonra hizmete girecek olan ‘’Orhan Gazi’’ hızlı feribotlarının yaklaşık 120 milyon dolara mal olduğunu söyledi. Osman Gazi feribotunun hizmete alınmasıyla İstanbul-Bursa arasını 75 dakikaya, yani 1 saat 15 dakikaya indirdiklerini ifade eden 15 bin kilometreye ulaşacak duble yollarla deniz, hava ve demir yolu ağının birleşmesinin insanın huzurunu arttıracağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’İşte meydan, işte çağdaş Türkiye. Bu lâfla olmuyor, icraat, kararlılık, yorulmak istiyor. Bu sevdalı olmayı, aşık olmayı gerektiriyor. Bu olmadan olmuyor. Eserleriyle güçlenen bir Türkiye var. Çağdaşlığın en önemli kriteri slogan atmak, vehim üretmek değil, eser ortaya koymaktır. Ne demek istediğimi görmek isteyen Türkiye’nin yollarına düşsün, batıdan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye’nin nasıl bir şantiye haline gelmekte olduğunu görsün diyorum’’.

/ İSTANBUL

22.04.2007


 

Ağar: En önemli temel demokrasi

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, kimsenin siyasetin dışında kalabilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, toplumun oturduğu en önemli temelin demokrasi olduğunu belirtti.

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ile iki partinin birleşmesi konusundaki görüşmelerinin sürdüğünü, herhangi bir olumsuzluk olmadığını bildirdi.

Ağar, DYP Ankara İl Başkanlığının Keçiören’deki bir restoranda düzenlediği toplantıda, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyeleriyle bir araya geldi. Mehmet Ağar, burada yaptığı konuşmada, sivil toplumun demokrasi içerisindeki yerinin farkında olduklarını belirtti. Kimsenin siyasetin dışında kalabilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Ağar, toplumun oturduğu en önemli temelin demokrasi olduğunu söyledi. ‘’Demokrasi elbette kolay bir sistem değil’’ diyen Ağar, Türkiye’nin bu konuda çok büyük acılar ve zorluklar çektiğini kaydetti. Ağar, bu acıların ve zorlukların en fazlasını ise içinde bulundukları ‘’demokrat misyonun’’ çektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

‘’Modern dünyada yeri olmadığı biçimde, gayri hukuki mahkemelerde haksız yargılamalarla milletin iradesi elinden alınmıştır. Ancak Türkiye bütün bunları geride bıraktı. Bu konuda önemli mesafeler aldı. Türkiye’de 80’le birlikte normal yolundan çıkan siyaseti normalize etmek, yeniden milletin tabanda var olan taleplerini siyasetin tavanına taşıyacak bir siyasi basireti sergilemek üzere misyonumuz üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Toplumun genelinin, orta ve dar gelirli kesimlerinin tümüyle görmezden gelindiği, yok sayıldığı bir iktidar anlayışını, Türkiye, ortadan kaldıracaktır.’’

Siyaseti hiçbir zaman mahkeme salonlarına taşımadıklarını dile getiren Ağar, ‘’Bizim Allah’tan sonra yegane güvendiğimiz güç milletin kendisidir. Yere göğe sığmayan, kibir içerisinde kendini kaybetmiş bu iktidara sesleniyorum: Yüreğinizin yettiği gün ve saatte buyurun sandıkta buluşalım’’ diye konuştu.

Mehmet Ağar, iktidarın demokratik sonunu milletin getireceğini söyledi. DYP’nin Türkiye’deki gerginlikleri ortadan kaldırmaya çalıştığını ifade eden Ağar, ‘’Bu noktada siyasette yeni yakınlıkları, yeni birliktelikleri inşa etme öncülüğü de elbette bize düşecektir’’ dedi.

“MİLLETİN GAZABINDAN KORKMANIZ LÂZIM’’

İktidara gelmeleri halinde ‘’Türkiye’ye yan bakmaya, bir şey söylemeye’’ kimsenin cesaret edemeyeceğini savunan Ağar, şunları kaydetti: ‘’Hükümete sesleniyorum: Sizin milletin gazabından korkmanız lâzım. İktidarınıza destek veren dış odakları değil, size inanan, oylarıyla sizi iktidara getiren, ama bugün kırdığınız, gönül bağlarını zedelediğiniz milletten uzaklaşmanın neye mal olacağını göreceksiniz.’’

Ağar, bütün gayretlerinin milletin hiçbir kesimini rencide etmemek olduğunu ifade ederek, öteki ayrımı yapmadan toplumun her kesimini kucaklayacaklarını söyledi.

“İŞ NORMAL SEYRİNDE YÜRÜYOR”

Mehmet Ağar, toplantı sonrasında basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Ağar, “Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ile iki partinin birleşmesiyle ilgili karara varılıp varılmadığının’’ sorulması üzerine, “İş normal seyrinde yürüyor. Kendisiyle görüşüyoruz. Herhangi bir olumsuzluk yok. Görüşmelerimiz genel başkan düzeyinde devam edecek. Şimdilik böyle olmasında fayda, yarar var’’ diye konuştu.

DYP’nin gelecek hafta yapmayı planladığı Bursa mitingine Anavatan Partisi’nin katılıp katılmayacağı yönündeki soruya karşılık Ağar, cumhurbaşkanı seçimi sebebiyle mitingi Mayıs ayına ertelediklerini belirterek, Anavatan Partisi’nin mitinge katılmasının daha sonra değerlendirileceğini söyledi.

Bir basın mensubunun, Mumcu’nun birleşmeyle ilgili açıklamalarını hatırlatması üzerine Ağar, “Biraz daha sabırlı olunursa daha uygun olur. Bu tür işlerde lüzumlu lüzumsuz her dakika konuşuyorsanız işin olmamasını istiyorsunuz demektir. Az ve öz konuşuyorsanız işin olmasını istiyorsunuz demektir. Mesele bu kadar basit’’ dedi.

Cumhurbaşkanı seçim süreciyle ilgili 2 parti arasında ortak bir karar oluşup oluşmadığı yönündeki soruya da Ağar, kararın ancak 25 Nisandan sonra belli olacağını söyledi.

/ ANKARA

22.04.2007


 

Fırat: Adayımız özde ve sözde demokrat, laik olacak

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, kendisinin cumhurbaşkanı adayı olmayacağını belirtirken, ‘’Ama, cumhurbaşkanı TBMM üyesi, sivil bir kişi olacak’’ dedi.

Henüz cumhurbaşkanı adaylarını belirlemediklerini belirten Fırat, ‘’Adayımız, demokrat, laik, sosyal hukuk devletine inanmış bir kişi olacak, hem özde hem de sözde’’ ifadesini kullandı.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Fırat, Mersin’de basın mensuplarıyla bir araya gelerek, sohbet etti. Fırat, bir gazetecinin ‘’Kim cumhurbaşkanı olacak?’’ sorusuna ‘’İnanın cumhurbaşkanının kim olacağını bilmiyorum’’ cevabını verdi.

Cumhurbaşkanının TBMM üyesi sivil bir kişi olacağını belirten Fırat, ‘’Ben Cumhurbaşkanı olmayacağım. Bunu buradan ilan ediyorum. Bu benim bir beyanatım olsun. Ama şunu söyleyebilirim. Bu cumhurbaşkanı sivil bir kişi olacak ve TBMM’nin mutlak suretle üyesi olacak. Bunlar vazgeçemeyeceğimiz prensiplerdir ve bunları önemsiyoruz. Adayımız, demokrat, laik, sosyal hukuk devletine inanmış bir kişi olacak, hem özde hem de sözde...’’ dedi. Bugüne kadar AKP olarak bir aday belirlemediklerini vurgulayan Dengir Mir Mehmet Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Ama birileri sanki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adaymış gibi, bunun üzerinden siyaset yapmaya başladı. Bunun temeline giderseniz, Başbakan Erdoğan’ın adı yoktur. AK Parti’den herhangi birinin aday olması tartışılmaktaydı. Bu söz dağınık olunca, bunu biraz daha nokta haline getirmek için Başbakan Erdoğan hedefe alınmıştır. Şimdi olmadığı zaman da bunu sürpriz olarak kabul ediyorlar.’’

/ MERSİN

22.04.2007


 

Cinayete dinlerden ortak tepki

ntakya’daki 3 semavi dinin temsilcileri Malatya’da bir yayınevinde işlenen cinayetleri kınadı. Hatay İl Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, ferdi bir olay nedeniyle bir devlet, millet ve İslam alemini suçlamanın yanlış olduğunu söyledi.

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri çerçevesinde bir araya gelen, İl Müftüsü Sinanoğlu, Antakya Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu, Antakya Hristiyan Ortodoks Kilisesi Cemaati Vakfı Başkanı Jozef Naseh, Antakya’da bir otelde düzenlenen yemekte, Malatya’daki olayı kınadı. Sinanoğlu, Malatya’daki olayın İslam tarihinde hiç görülmediğini, olayın hangi niyetle ve kim tarafından yapıldığının araştırma sonucu mutlaka ortaya çıkarılacağını söyledi. Ferdi birkaç olay yüzünden bir devlet, bir millet ya da İslam aleminin suçlanamayacağını belirten Sinanoğlu, ‘’Birkaç dinin yaşadığı Hatay’da huzur ve barış içerisinde yaşıyoruz. Bu davranışımız tüm milletlere örnek olsun. Böylesi yanlış hareket eden insanlar hem devletimize hem milletimize hem de İslam dinimize leke getirdiklerinin farkına varsınlar’’ diye konuştu.

Antakya Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cennudioğlu da Antakya’da yaşanan sevgi ve barış ortamının bütün dünyaya örnek olmasını istedi. Cennudioğlu, cemaatler arasındaki bu hoşgörüyü başka bir yerde görmenin ve yaşamanın mümkün olmadığını da kaydetti.

Antakya Hristiyan Ortodoks Kilisesi Cemaat Vakfı Başkanı Jozef Naseh, Malatya’daki olay nedeniyle çok üzgün olduğunu, ancak bu olumsuz olayların diğer dinlerle dostluklarını asla bozamayacağını belirtti.

Etkinliğe AKP Hatay Milletvekili Mehmet Soydan, Antakya Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, Antakya Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Başkanı Ali Yeral ve çok sayıda sivil toplum örgütü başkanı katıldı.

/ HATAY

22.04.2007


 

Gözaltı sayısı 12 oldu

Malatya'da yayınevindeki cinayetlerle ilgili gözaltına alınanların sayısının 12'ye yükseldiği bildirildi.

Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, yaptığı basın açıklamasında, olayla ilgili İstanbul'da bir kişi ile polisin aradığı bir kadının da gözaltına alındığını, böylece gözaltı sayısının 12'ye yükseldiğini belirtti. Bu arada, gözaltında tutulan zanlıların sorgusu da emniyet müdürlüğünde sürdürülüyor.

/ MALATYA

22.04.2007


 

Dink soruşturmasında süpriz gelişme

Agos gazetesi önünü gören ve bulunamadığı açıklanan olay sabahına ait güvenlik kamerası görüntüleri savcılığa teslim edildi.

Agos gazetesinin önünü gören banka şubesine ait güvenlik kamerası görüntüleri sayesinde, katil zanlısı Ogün Samast’ın kimliği belirlenmişti. Ancak müdahil avukatlar, cinayetten önceki kayıtlarında bankadan istenmesi için savcılığa başvurmuştu. Avukatlar, Ogün Samast’ın, Agos gazetesine gelip Hrant Dink’i sorduğunu belirterek, sabahki kamera görüntülerinin incelenmesiyle bu kişinin yanında başkalarının olup olmadığının anlaşılacağını belirttiler.

Savcılığın isteği üzerine sabahki kayıtlar banka tarafından gönderildi. Ancak bu kasetlerin üzerine yeni kayıtlar yapıldığı öğrenildi.

Avukatlar, dünyaca ünlü bir uzmana ulaştıklarını bu kişinin çifte kayıtların çözülebileceğini kendilerine söylediğini bildirdiler.

/ İSTANBUL

22.04.2007


 

İzmit’in dört yanında Bediüzzaman anıldı

Kocaeli’nin Yeniköy, Karamürsel, Bekirpaşa ve Derince ilçelerinde gazetemiz temsilcilikleri tarafından Bediüzzaman’ı anma toplantıları düzenlendi. Kur’ân-ı Kerim tilâveti, ilâhîler ve sinevizyon gösterilerinin yer aldığı programlarda gazetemiz yazarları da konuşma yaptı.

BEDİÜZZAMAN BİR DERYA İDİ

Gazetemiz Yazarlarından Ali Ferşadoğlu, Kocaeli/Yeniköy’de Bediüzzaman Etkinlikler Haftasında konuştu.

Hafız Ethem Şahin Hocanın Kur’ân-ı Kerim tilâvetiyle başlayan programda, Yeni Asya İzmit Temsilciliği adına açış konuşması yapan Teknik Öğretmen Mehmet Ali Yalım, “Bediüzzaman bütün haya-tını ve hatta kendi ifadesi ile gerekirse ahiretini de bizlere yani bu ülke insanı başta olmak üzere Müslümanlara feda etmiştir. Ülkemiz bugün onun aziz hatıralarına ve hak dâvâsına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Hiç şüphe yok ki bütün insanlar onu anlamaya ve eserlerini okumaya artan bir hızla devam edeceklerdir” şeklinde konuştu.

Yazarımız Ali Ferşadoğlu ise konferansta “Yaratılış ve Sevgi” konusunda bir konuşma yaptı. “Sevgi yollarını bulmak kolay değil” diyen Ferşadoğlu, “Ancak Bediüzzaman bu yolları bizler için çok güzel anlatmış. Çünkü Bediüzzaman bir derya idi. Bunu da Şekerci Hanında kapısına astığı “her suale cevap verilir” sözüyle ilân etmiş. Bu hadise aslında dünya çapında bir olaydı. Bu olayda konu sınırı yoktu” ifadelerini kullandı.

Bu dünya çapındaki olayın alt yapısı incelendiğinde, Bediüzzamanın fotografik hafızaya sahip olması ve gördüğü her şeyi fotokopi gibi ezberleyebilmesi ile karşılaşılacağını dile getiren Ferşadoğlu, “Bediüzzaman'ın hafızasında bir milyon iki yüz bin adet hadis bulunmaktaydı. Türk ve dünya aydınları bu bilgileri onaylamaktadırlar” dedi.

DÜNYAYA ÖNEM VERMEZDİ

Bediüzzaman’ın zalimlere karşı hakikatleri pervasızca haykırdığını anlatan Ferşadoğlu, “‘İslâmiyete hizmet etmek isteyen ya dünyayı kalben terk etmeli veya dünya onu terk etmelidir’ derdi. Yenilikler onun başlıca düşüncesidir. Modern bilimlerle iman ilimlerini harmanlayarak bize yararlanabileceğimiz şekilde sunabilmiştir” diye konuştu.

Ferşadoğlu konuşmasının sonunda şu ifadeleri kullandı: “Bediüzzaman’a göre sevgi Allah hesabına kullanılmalıdır. Verilen nimetler muhabbetullahı gerektirir. O’nu tanıyıp iman ettikten sonra, O’nu sevmek gerekir. Ancak verilen sevgiyi doğru yerde kullanmak lâzım. Bediüzzaman bunu enerjiye dönüştürmek için doğru kullanmayı yani Allah hesabına göre kullanmayı anlatıyor. Vedud ve Rahim isimleriyle Allah tecelli ederek tüm varlıkları kuşatmıştır. Peygamberimiz de “Allah'ı seven ibadet eden bir kul olmayayım mı?” diyerek sıkıntıların bu sevgi ve muhabbetle tatlı hale gelmesine işaret etmektedir. Sevgi insanlığın hamurudur. Bunu Peygamberimizden öğrenmeliyiz.”

Konuşmalardan sonra ilâhîler seslendirildi ve sinevizyon gösterisi yapıldı. Toplantıya Yeniköy, Bahçecik ve çevresinden birçok bay ve bayan dinleyici katıldı. Toplantı sonunda Yazar Ali Ferşadoğlu okuyucularla sohbet edip kitaplarını imzaladı.

Karanlık dönemi aydınlattı

İzmit’in Karamürsel ilçesinde gazetemiz yazarlarından İslâm Yaşar’ın da katıldığı Bediüzzaman’ı anma toplantısı düzenlendi. Toplantıda Yeni Asya Karamürsel temsilciliği adına konuşan Aziz Özbey, “Bediüzzaman, “milletin imanı selâmette ise cehennemde yanmaya razıyım” diyerek fedakârlık ve feragatın şahikasını göstermiştir. Bu toplantı vesilesiyle büyük Üstadın 47. vefât yıldönümünde kendisine Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyoruz” dedi.

Konferansın konuşmacısı olan İslâm Yaşar da, “Sizleri Allahın Vedud ismiyle selâmlıyorum. Bu isim güzel isimlerden biridir. Muhabbetin aksetmesi için bu ismin çokca zikri yapılmalıdır. Bediüzzaman bu muhabbet bahçesinden istifademizi arttırmıştır. Aslında tüm varlığımızın sebebi muhabbettir. Bu halelenen muhabbet denizi, bir muhabbet deryası haline gelebilir. Kâinatı istilâ edecek bir muhabbet kalbimize dercedilmiştir. Bu hem kazanç hem de tehlike demektir. Kazançtır, tüm kâinatı sevebiliriz. Zarar ve tehlike ise kâinatta kaybolabilir ona takılıp kalabiliriz. İşte ezanlar muhabbetimizi arz etmeye bir dâvettir” şeklinde konuştu.

MUHABBET BİR NURDUR

“Bediüzzamana göre muhabbet bir nurdur” diyen İslâm Yaşar konuşmasında şunları söyledi: “O halde sebebi de nur olmalıdır. İşte sevdiğimiz şeylerin sebebini nuranileştirmek durumundayız. Muhabbet belli bir noktaya ulaştığında cenneti bile istemez. Daha ötesini ancak muhabbetullah tatmin eder. İnsanlar melekleşir. Melekleşmek işte muhabbetin böyle tezahürü ile olur. İman bir gülzardan ravzadan geçer “Ya Vedud” dedikçe. Muhabbet deryaları suyunu çekip sığlaşınca muhabbet denizine dalmak yerine kıyıda çırpınmalara döner. Gayr-ı meşrû muhabbetler insanların dünyasında tezahür eder. Ardından merhametsiz musibetler gelir. Birbirlerine kem nazarla bakmak, kötü muamele olduğundan, kavgalar ile mukabele muhabbetin zemin kaybetmesine sebep olur. Eskiden düşmanlıkla katlediyorlardı. Şimdi güya sevgi ile katlediyorlar. Yani sevgi sandıkları ile katlediyorlar. Kendi sevgileri ile başkalarına dünyayı yaşanmaz hale getiriyorlar. Bediüzzaman gibi muhabbet fedaileri çıkmasaydı dünya bunu taşıyamazdı. Böylece Bediüzzaman muhabbeti asli mecraına döndürmüştür. Çünkü O tam bir muhabbet fedaisidir. Allah bu gül bahçesinde buluşturduğu gibi, cennette de muhabbet ikliminde buluşturması temennisiyle sizleri Vedud ismine emanet ediyorum. Sevgiyle kalın.”

Toplantıda Semih Özbey’in seslendirdiği ilâhîler ve okunan şiirler katılımcıların beğenisini kazandı. Konuşmalardan sonra sinevizyon gösterisi yapıldı. Toplantı sonunda Bediüzzaman romanlarının yazarı İslâm Yaşar kitaplarını imzalayarak okuyucularla sohbet etti.

Avrupa da Risâle-i Nur okuyor

Bekirpaşa’da düzenlen bir başka konferansta söz alan Makine Mühendisi Kemal Yağar, Bediüzzaman'ın hayatından ve fedakârlıklarından örneklerle süslediği konuşmasında: “Sıradağlar gibi engellere rağmen Bediüzzaman bu güzel prensipleri bizlere ulaştırarak bir muhabbet ikliminde yaşayabilmemize zemin hazırlamıştır. Artık bahar başlangıcındayız. O kendisi kışta gelmişti. Bizler onun sıkıntılarından oluşan ılık baharda yaşıyoruz. Bizler için yaptığı fedakarlıklar ve çektiği sıkıntılar için kendisini bir kez daha rahmet ve minnetle anarken onu ve eserlerini okumaya, anlamaya ve hayatımıza uygulamaya çalışmalıyız ve böyle yapmak bizim vefa borcumuz olmalıdır” dedi.

Konferansa misafir olarak katılan gazetemiz yazarlarından Şükrü Bulut ise, Avrupada Bediüzzaman’a büyük ilgi olduğunu belirterek, “Orada yaşayan gerek Türk kökenli veya diğer Avrupa vatandaşları ve gerekse Türk vatandaşı olan gurbetçilerimiz büyük merakla takip ettikleri eserlerinden faydalanmaya çalışmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında Bediüzzaman'ı anlama gayretlerinin uluslar arası boyutta artarak devam ettiğini görmekteyiz” ifadelerini kullandı.

Allah sevgisi her şeyin temelidir

Yeni Asya İzmit Temsilciliği tarafından Derince’de düzenlenen konferansın konuşmacısı olan gazetemiz yazarlarından Sami Cebeci, “Allah sevgisi her şeyin temelidir. O bizi seviyor. Biz de kalbe konan sevgileri O’nu sevmekte kullanmalıyız. Varlıkları Allah hesabına sevmek çok daha kolay ve selametlidir. Allah, peygamber ve insan sevgisi Kur’ân ve onun tefsiri Risâle-i Nur daki gibi olmalı. O sevgi ebedidir” diye konuştu.

Bizlerin de verdiği sevgiyi O’nun için doğru şekilde kullanmamız gerektiğinin altını çizen Cebeci: “Bu muhabbette Bediüzzaman’ın bahsettiği muhabbet ve sevgi çiçekleri açacak ve bir bahara dönüşecektir. İman muhabbeti ve sevmeyi, İslâmiyet ise kardeşliği gerektirir. Husumet ve düşmanlığın vakti bitti. “Biz muhabbet fedaileriyiz. Husûmete vaktimiz yoktur” diyen Bediüzzamana kulak verilmeli” diyerek sözlerini tamamladı. Konuşmalardan sonra sinevizyon gösterisi yapıldı.

Bekirpaşa’da Üstad’ın üç dönemi anlatıldı

Kocaeli’nin Bekirpaşa ilçesinde de çeşitli programlar düzenlendi. Bediüzzaman Haftası sebebiyle düzenlenen toplantıda Yeni Asya İzmit temsilciliği adına konuşan Erkan Türk, çoğunluğunu gençlerin ve üniversite öğrencilerinin oluşturduğu dinleyicilere “Hoşgeldiniz” diyerek bu yılki Bediüzzaman Haftasında “sevgi” konusunu anlatan toplantılar yapıldığını belirtti. Toplantıda sırayla üç konuşmacı tarafından Üstadın hayatı ele alındı.

BİRİNCİ SAİD DÖNEMİ

Konferansın ilk konuşmacısı Lokman Yıldız, Bediüzzaman’ın doğumundan Osmanlı-Rus savaşları ve birinci dünya savaşına kadar ki dönemde yaşanan olayları aktardı. Yıldız; “Bediüzzaman'ı çocukluk ve tahsil yıllarının ardından aktif bir aksiyon adamı olarak ülke hizmetinde görmekteyiz” diye konuştu.

İKİNCİ SAİD DÖN

Bediüzzaman'ın ikinci hayat dönemini anlatan Tarık Toklu da bu dönemde bilim ve yönetim alanında yol göstermeye çalışan gayretlerini aktardı. Özetle esaret dönüşü Dar-ül Hikmet-ül İslâmiye adlı bilimsel akademide başlayan ve işgal yılları öncesi ve sonrasında devam eden İstanbul’daki hizmetlerini aktardı

ÜÇÜNCÜ SAİD DÖNEMİ

Konferansın son konuşmacısı Ali Güler de Bediüzzaman’ın üçüncü hayat dönemi olan Risâle-i Nur tefsirinin yazılış ve yayılış yılları ile çok partili demokrasiye geçiş yıllarından vefatına kadar olan bu dönemde bilimsel ve sosyal hayat alanında yol göstermeye çalışan gayretlerini aktardı.

Konuşmalardan sonra Yeni Asya tarafından hazırlanan ve Bediüzzaman'ın hayatını anlatan “Ekmeksiz Yaşarım Hürriyetsiz Yaşayamam” sinevizyon gösterisi yapıldı.

Bekir DEMİR / İZMİT

22.04.2007


 

31 terörist etkisiz hale getirildi

Geçen hafta terörle mücadele kapsamında yürütülen çalışmalarda 18 terörist ölü, 6 terörist sağ olarak ele geçirildi. 7 terörist ise güvenlik güçlerine teslim oldu.

Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, güvenlik kuvvetlerinin 12-19 Nisan günleri arasında yürüttükleri terörle mücadele faaliyetlerinde 31 terörist etkisiz hale getirildi. Adana Seyhan’da 12 Nisan günü 1 terörist yakalandı. Şırnak’ın Bestler-Dereler bölgesinde 13 Nisan günü çıkan çatışmada 1 terörist, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde çıkan çatışmada 4 terörist, Tunceli’nin Hozat ilçesinde 14 Nisan’da çıkan çatışmada 1 terörist ölü ele geçirildi. Konya’nın Selçuklu ilçesinde 14 nisan’da 1 terörist teslim olurken, Antalya ve Isparta’da 15 Nisan günü 1’er terörist yakalandı. Şırnak’ın Silopi ilçesinde ise aynı gün 2 terörist teslim oldu. Tunceli’nin Hozat ilçesinde 16 Nisan günü çıkan çatışmada 11 terörist ölü ele geçirildi. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 17 Nisan’da, Adana’nın Seyhan ve Adıyaman’ın Besni ilçelerinde de 18 Nisan günü 1’er terörist yakalandı. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde 18 Nisan’da 1 terörist ölü olarak ele geçirilirken, 19 Nisan 2007 günü de Şırnak’ın Silopi ilçesinde 4 terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Böylece, operasyonlarda bu ay ölü olarak ele geçirilen terörist sayısı 32, yakalananların sayısı 22, teslim olan teröristlerin sayısı ise 9’a yükseldi.

/ ANKARA

22.04.2007


 

Ankara’da Hristiyanlık yayınlarına koruma

Malatya’da bir yayınevinde 3 kişinin öldürülmesinin ardından Ankara’daki bazı yerler koruma altına alındı.

Ankara Emniyet Müdürlüğü, Hıristiyanlıkla ilgili yayın yapan bazı yerlerde önlem alınması için birimlerini uyardı. Altındağ ve Çankaya bölgesindeki 3 matbaa, bir yayınevi ve bir radyo çevresinde güvenlik önlemleri alındı. Karakol ekipleri ve terörle mücadele ekipleri matbaa, yayınevi ve radyonun bulunduğu binalara giren, çıkan şüphelileri incelemeye alarak uzaktan kontrol ediliyor. Şüpheli görülen kişilerin kimlikleriyle ilgili araştırma yapılıyor.

/ ANKARA

22.04.2007


 

Şırnak’ta patlama: 1 çocuk öldü

Şırnak’ta meydana gelen patlamada 1 çocuk öldü, 2 yaralandı.

Şırnak Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, dün saat 11.00’de Ali Gaffar Okan Caddesi Ömerli Sokak girişinde 8-10 yaşlarında 3 çocuğun, boş arazide buldukları bir parçayı taşla ezmeye çalıştıkları sırada patlama olduğu belirtildi. Patlama sonucunda yaralanan Agit Külter, Süleyman Şengir ve Hüseyin Özbey isimli çocukların yaralı olarak Yaralılar Şırnak Devlet Hastanesine kaldırıldığı kaydedilen açıklamada, “Yaralılardan Süleyman Şengir hastanede vefat etmiştir. Diğer yaralı çocukların tedavileri sürüyor. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor” denildi.

/ ŞIRNAK

22.04.2007


 

Gelibolu 92. yıla hazırlanıyor

Her yıl Gelibolu Yarımadası’nda yapılan uluslar arası törenlerin bu yılki hazırlıkları sürüyor. Tarihi yarımadadaki, bütün anıt ve mezarlıklarda hummalı bir çalışma yürütülüyor.

Tam 92 yıl önce yenilmez donanmayla geldikleri Çanakkale önlerinde, boğazı geçerek İstanbul’a ulaşmayı planlayan müttefik kuvvetleri, ölüm saçan zırhlı gemileri ve muhripleriyle Gelibolu Yarımadası’nı ateş altına aldı. Binlerce ‘’Mehmetçik’’ adeta gökten yağmur gibi gelen bombalar sebebiyle vatan uğruna gözlerini kırpmadan şehitlik mertebesine ulaştı.

Aylarca süren çarpışmaların ardından Çanakkale’yi denizden geçemeyeceklerini anlayan müttefikler, başta kendi askerleri olmak üzere, adını bile daha önce duymadıkları bir toprağa binlerce kilometre uzaktan getirdikleri Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerle kara çıkarmasına başladı.

Seddülbahir, Arıburnu ve Anafartalar muharebelerindeki pek çok cephede, zaman zaman 1 metreye düşen siper uzaklığında göğüs göğüse yapılan muharebelere binlerce ‘’Mehmetçik’’, vatanını işgale uğratmamak için hayatlarını hiçe saydı.

İnsanlık dramlarının yaşandığı bu savaşlarda, sonradan sonraya güzel dostlukların temelleri de atıldı. Siperlerde birbirlerine şarkılar söyleyen, yiyecek ikram eden Anzaklar ile Mehmetçikler yıllar sonra Gelibolu’da bütün dünyaya verdikleri mesajlarla anılır oldu.

Şehitliğe menekşeler dikiliyor

Her yıl Gelibolu Yarımadası’nda yapılan uluslar arası törenlerin bu yılki hazırlıkları sürüyor. Tarihi yarımadadaki, bütün anıt ve mezarlıklarda hummalı bir çalışma yürütülüyor. Törenlerin yapılacağı Şehitler Abidesi, Anzak Koyu, Lone Pine (Tek Çam) Anıtı ve 57. Alay’a toplam 10 bin kişilik portatif türbin konuldu. 57. Alay’da düzenlenecek tören için 2. Kolordu Komutanlığına bağlı askerler, provalarını sürdürüyor. Bayraklarla donatılan temsili şehitliğe, köylü kadınlar tarafından rengârenk menekşe çiçekleri dikiliyor.

Anzak Koyu’ndaki Şafak Ayini törenine katılacak Avustralya ve Yeni Zelandalıların faaliyetleri daha rahat izleyebilmesi için dev ekranlar kuruluyor. Ayrıca, ses ve ışık gösterileri için teknik alt yapı oluşturuluyor. Gelen ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bütün tedbirlerin alındığı bölgede, önceki yıllardaki gibi çok sayıda seyyar tuvalet kuruldu.

Öte yandan, Anzak Koyu’ndaki yol yapım çalışmaları halen devam ediyor.

/ ÇANAKKALE

22.04.2007


 

Gençlerimizi eğitirken özen göstermeliyiz

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Malatya'da yayınevindeki cinayetten büyük üzüntü duyduğunu tekrarlayarak, ''İnsan sevgisini işlediğimiz Kutlu Doğum haftasında adeta bu hunharca cinayetlerin mahcubiyetini yaşıyoruz. Çocuklarımızı, gençlerimizi eğitirken daha özenli davranmalıyız'' dedi.

Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı'yı makamında ziyaret eden Bardakoğlu, bu yılki ''Kutlu Doğum'' programının ana konusunun ''insan sevgisi'' olduğunu ifade ederek, ''İnsan sevgisini daha çok işlememiz ve daha çok insanlara anlatmamız gerekiyor. Buna ihtiyaç var'' diye konuştu.

Ali Bardakoğlu, İslâm dininin temelinde Allah'ı sevme, Peygamberi sevme, insanları sevme ve hatta bütün kâinatı sevgiyle kuşatma olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Bu son olaylar da gösteriyor ki biz insanlarımıza daha çok başkalarını sevmeyi, başkalarını saymayı, ötekinin inancına, ötekinin özgürlüğüne saygı göstermeyi öğretmeliyiz. Biz bütün kutsal değerlerimizi anlatırken, korurken çok dikkatli olmalıyız. Vatan, millet, bayrak, Kur'ân, din tüm bunlar ortak değerimizdir. Bunları elbette korumalıyız, yaşatmalıyız. Ama bunları korurken çocuklarımızın, insanlarımızın algı dünyalarını da göz önüne almak ve o hassasiyetleri de gözetmek zorundayız. Onların da sağlıklı şekilde yetişmelerini önemsemek zorundayız.''

/ GAZİANTEP

22.04.2007


 

Kanserli kasaba nihayet taşınıyor

Dünyada karınzarı ve akciğer kanserinin en sık rastlandığı ve son 30 yılda çok sayıda kişinin kanser sebebiyle hayatını kaybettiği Nevşehir’in Tuzköy beldesinde kansere sebep olan konutların boşaltılması için çalışmalar sürüyor. Beldede Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yaptırılan afet konutları tamamlandı.

Nevşehir’in Gülşehir ilçesine bağlı Tuzköy beldesinin Yeni, Cumhuriyet ve Hürriyet mahallelerinde toplam 276 konutta yapılan bilimsel çalışmalarda, yapı taşlarındaki kanserojen madde içeren “ereonit” isimli maddenin tozlaşma ve solunmayla vücuda alınması halinde insanlarda karınzarı ve akciğer kanserinin meydana geldiğinin tesbit edilmesinin ardından kansere sebep olan konutların boşaltılması için yürütülen çalışmalarda son aşamaya gelindi.

1970’li yılların başında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Hacattepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Barış’ın çalışmaları sonucu dünyada karınzarı ve akciğer kanserinin en sık rastlandığı merkezlerden biri olduğu ortaya çıkan ve kamuoyunda ‘Kanserli Kasaba’ olarak adlandırılan Tuzköy beldesinde, yapı taşlarındaki kanserojen madde sebebiyle çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan konutlar yıl sonunda yıkılarak, burada oturan vatandaşlar kendileri için yapılan afet konutlarına taşınacaklar.

/ NEVŞEHİR

22.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004