|
|
|
Osmanlı vakıflarına dünyanın ihtiyacı var |
Rus bilim adamı Prof. Leonid Sükyanin Osmanlı vakıf anlayışının modern zamana taşınması gerektiğini söyledi. Tataristan’da ilan edilen merhamet yılı dolayısı ile başkent Kazan’da düzenlenen “Rusya’da yardım kurumları ve tarihi tecrübeler” konulu konferansa, Diyalog Avrasya Platformu, Tataristan Sosyal Yardımlaşma Bakanlığı, Kazan Hristiyanlar Birliği ve Rusya İslâm Üniversitesi gibi farklı kesimlerden bir çok kurum iştirak etti.
Rusya Federasyonu’nda hayırseverlik anlayışı, tarihi tecrübeler ve yeni çözüm yollarının değerlendirildiği konferansın açılış konuşmasını yapan Tataristan Cumhurbaşkanlığı danışmanı Hakimov Rafael Tataristan’da bu yıl kutlanan merhamet yılının toplantıya ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Konferansta bir bildiri sunan İslâm kültür ve medeniyeti üzerine araştırmaları ile ünlü Rus bilim adamı Leonid Sükyanin ise Osmanlı vakıf anlayışının modern zamanlardan çok ileri bir seviyede olduğunu ve bu yapının günümüze taşınması gerektiğini belirtti. Sükyanin, “Maalesef günümüzde bu çalışmaları yaparak hukuki alt yapıyı hazırlayacak yetişmiş bilim adamına sahip değiliz. Vakıflar İslam kültüründe önemli bir merkezde duruyor. Yardımlaşma ve paylaşma temelli Osmanlı vakıflarını anlamadan İslam anlayışını yorumlamak zor. Tüm dünyanın bu tecrübeye ihtiyacı var” değerlendirmesinde bulundu.
“VAKIFLAR ÇALIŞIRSA SUÇ ORANLARI DÜŞER”
Konferansta bir tebliğ sunan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Cahit Baltacı, Osmanlı’da vakıf anlayışının sadece kendi halkına değil, gayrimüslimler de dahil olmak üzere sınır ötesinde yaşayan bütün insanlığın yardımına ulaşma adına geniş bir kavram olduğunu ifade etti. Baltacı vakfın kelime anlamının karşılıksız yardım anlamına geldiğine işaret ederek yaban hayvanlarının ihtiyaçlarının bile düşünüldüğünü belirtti.
Osmanlı’da vakıf olarak kurulan eğitim, hastahane, kervansaray, han, hamam, aşevi gibi bir çok kurumun din ve ırk farkı gözetilmeksizin bütün insanlara hizmet verdiğini belirtti. Mahallelere kurulan sadaka taşlarından ihtiyacı olanların ihtiyaçları kadar aldıklarını, yardımda bulunmak isteyenlerin de buralara sadakalarını koyduklarını belirten öğretim görevlisi toplumda var olan güven ortamına dikkat çekti. Kimsesiz kadınlar, borçlu olanlar, evlenmek isteyenler ve hatta kış mevsiminde aç kalması muhtemel yaban hayvanları için bile vakıfların kurulduğunu hatırlatan Baltacı, “Osmanlı’da vakıfların verimli işlediği dönemde hırsızlık başta olmak üzere suç oranları en düşük seviyeye inmiştir.” tesbitinde bulundu.
|
/ KAZAN
09.04.2007
|
|
|
NE SİVİL, NE DEMOKRAT |
Eskişehir MÜSİAD Şube Başkanı Harun Çetintürk yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak sivil toplum örgütleri veya demokratik kitle hareketi adı altında demokratik olmayan çağrılar yapıldığını belirterek, “Bu gruplar ne sivildir, ne de demokratik kitle örgütüdür” diye konuştu. Çetintürk, bu tür grupların geçmişte benzer şekilde sivil toplum kuruluşu adı altında darbe çığırtkanlığı yaptıklarını hatırlattı.
Harun Çetintürk, düzenlediği basın toplantısında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili sivil toplum veya demokratik kitle hareketi adı altında demokratik olmayan çağrılar yapıldığını belirtti. “Bu gruplar ne sivildir ne de demokratik kitle örgütüdür” diyen Çetintürk, bu tür grupların geçmişte de benzer şekilde sivil toplum kuruluşu adı altında darbe çığırtkanlığı yaptıklarını kaydetti. Çetintürk, “O dönem ülkemiz bir 28 Şubat süreci yaşamış ve bu süreç ülkemize çok pahalıya patlamış, 2001 yılında ülke büyük bir kriz yaşamış millî gelir bir gecede yarı yarıya düşmüş ve ülkenin 60 milyar doları çeşitli şekillerde hortumlanarak, ülke 20 yıl geriye götürülmüştür” diye konuştu.
Bugün, içinde bulunulan durum itibariyle ülkenin şartlarının iyiye gittiğini demokrasimizin batılı standarları yakalama yolunda hayli mesafe aldığını ve ülkenin yurt dışında itibarı artarak dünyada ülkemizin parlayan bir yıldız olduğunu söyleyen MÜSİAD Eskişehir Şubesi Başkanı Çetintürk, “Evet milletimiz tehlikenin farkındadır” diyerek şunları söyledi:
“Asıl tehlike şimdiye kadar hiçbir seçimde milletin teveccühünü bulamamış demokrasi dışı yollarla köşe başlarına kurulmuş ve yerlerini kaybetmek istemeyen ‘Cumhuriyet elden gidiyor’ nutuklarıyla hukuku hiçe sayan bir avuç oligarşinin ülkeyi tekrar içine sokmayı tasarladığı kirli tezgahtır. Evet milletimiz tehlikenin farkındadır. Tehlike, demokrasinin insan haklarının hukukun üstünlüğünün barışın güvenin ve istikrarın kuşatılmaya çalışılmasıdır. Milletimiz demokrasi dışı her türlü müdahaleye cevabını yine demokrasi yoluyla verecektir. Demkratik yollardan yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Türkiye, hem halkı tarafından yönetilen demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu gösterecek, hem de içinde bulunduğu coğrafyanın ve dünyanın lider ülkesi olma kararlılığını gösterecektir.”
|
M. Akif YEŞİLKALE
/ ESKİŞEHİR
09.04.2007
|
|
|
Kürt ve Ermeni sorunları 1923’te başladı |
Ekonomistler Platformu Genel Koordinatör Yardımcısı İdris Kardaş, “Cumhuriyet projesinin tek tip bir ulus yaratma sevdası sebebiyle bugün yaşadığımız etnik problemler ortaya çıkmıştır” dedi.
Siyasal Ufuk Hareketi’nin Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde 7-8 Nisan tarihlerinde düzenlediği “Yükselen Hassasiyetler, İnişe Geçen Değerler: Milliyetçilik(ler)” sempozyumunda Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle gündemimize yeniden oturan “milliyetçilik” konusu üzerine ilginç tebliğler sunuldu. Sempozyumun ilk gününde bir konuşma yapan yazar Ömer Laçiner, milliyetçiliğin hukuk tanımaz bir ideoloji olduğunu ifade ederek, “Milliyetçilik; demokrasi, estetik ve hukuk gibi kavramları ancak kendi çıkarlarına alet edebildiği oranda benimser” dedi. Laçiner, ayrıca milliyetçi duyguların insanın yabani tarafının bir özelliği olduğunu savundu.
“DİNK’İN DEMOKRAT TAVRI ÖRNEK ALINMALI”
Sempozyumda “Kürt siyaseti için alternatif bir dil önerisi olarak Hrant Dink’in dili” başlığı altında bir tebliğ sunan Ekonomistler Platformu Genel Koordinatör Yardımcısı İdris Kardaş ise homojen bir yapıya sahip olan Kürt siyasetinin, Türk milliyetçiliğinden beslenerek ötekini yeterince anlamayan ve mağdurluktan güç alan bir Kürt milliyetçiliği ortaya çıkardığını söyledi. Kürt siyasetçilerin Hrant Dink’in takındığı demokrat tavrı örnek almasını ve sadece kendilerine uygulanan haksızlıklara değil, başörtüsü, imam-hatip, 301 gibi diğer mağduriyetlere de ses çıkarmaları gerektiğini ifade eden Kardaş, şöyle devam etti:
“Kürt siyasetine yön veren aydınlar, siyasetçiler; sürekli kendini tekrar eden, Türkiye toplumunu dışlayıcı, ayrıştırıcı ve empatiden yoksun bir dil kullanmakta ısrar etmektedirler. Tam da bu noktada Hrant Dink’in toplumda yaşanan bütün mağduriyetleri dert edinen, demokrat bir çabayı önemseyen, karşıdakini küçümsemeyen, empati içerikli, birleştirici, samîmî dili Kürt siyaseti için alternatif bir dil olabilir.”
İdris Kardaş, Hrant Dink’in her kesimin sorunlarına karşı insan hakları temelinde, eşitlikçi bir yaklaşımda bulunduğunu ifade ederek, “Kürtlerin henüz bir Hrant’ı yok” dedi.
Kardaş tebliğinde, Hrant Dink’in Ermeni probleminin Cumhuriyet dönemi ile başladığını, Osmanlı döneminde Ermeniler için böyle bir problemin söz konusu olmadığını söylediğini hatırlattı ve “Cumhuriyet projesinin tek tip bir ulus yaratma sevdası sebebiyle bugün yaşadığımız etnik problemler ortaya çıkmaktadır” dedi.
“SOLCULAR IRKÇI OLDU”
Tebliğler sunulduktan sonra salondan söz isteyen katılımcılardan biri Türkiye’de ırkçı milliyetçiliğin son dönemlerde sağ kesim tarafından değil de daha çok solcular tarafından benimsenmesinin düşündürücü olduğunu söyledi ve bunun “ulusalcılık” adı altında özellikle sol söylemli insanlar arasında gittikçe revaç bulan bir ırkçı görüş olduğunun altını çizdi.
Sempozyum dün sunulan son tebliğler ve kapanış oturumu ile sona erdi.
|
Umut YAVUZ
/ İSTANBUL
09.04.2007
|
|
|
TSK kendisini laikliğe hapsetti |
Gazeteci-yazar Avni Özgürel, darbe heveslilerini kastederek, “Siz bunları becerikli, elleri uzun, istediklerini yapar zannediyorsunuz. Hayır, izin alamazlarsa yapamazlar” dedi.
Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Özgürel şöyle konuştu: “TSK dışarıya birşey yapamayınca iç güvenliğe yöneldi. Kendisini laiklik, Atatürkçülük, irtica, bölücülükle sınırladı.”
DEVAMI RÖPORTAJ SAYFASINDA
|
Hasan Hüseyin KEMAL
09.04.2007
|
|
|
YÖK, kendi görevini yapsın |
Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili açıklamalarına tepki göstererek, ‘’Buradan çağrıda bulunuyoruz, bu YÖK’ü yok etmeden millet huzur görmeyecek, rahat etmeyecektir’’ dedi.
Rize Öğretmenevi’nde basın toplantısı düzenleyen Gündoğdu, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in önceki gün Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlattı. YÖK’ün kurulduğu 1982 yılından beri milletin değerleri ile kavga ettiğini, Meclis’in iradesine saygısızlıkta bulunduğunu ve ‘’devlet içinde devlet’’ gibi ‘’anti demokratik’’ çıkışları bulunduğunu iddia etti.
‘’Buradan çağrıda bulunuyoruz, bu YÖK’ü yok etmeden millet huzur görmeyecek, rahat etmeyecektir’’ diyen Gündoğdu, şöyle dedi: ‘’YÖK’ün görevi cumhurbaşkanını seçmek değil, bilimsel makale, Türkiye üniversitelerinin dünya üniversiteleri arasına yer alması için gayret etmektir. Onlara, istifa ederek, kendi kafa yapılarına çok uygun olan CHP’de siyaset yapmaları tavsiyesinde bulunuyorum.’’
YÖK’ün demokratikleşmenin önündeki engellerden biri olduğunu savunan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, ‘’Bizim hükümete çağrımız anayasanın 130 ve 131. maddelerini derhal değiştirerek, YÖK’ü kendi işi ile meşgul olan bir yapıya getirmesidir’’ diye konuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik tartışmalara da değinen Gündoğdu, MHP’nin cumhurbaşkanlığı konusunda söz söyleme hakkı olmadığını savunarak, ‘’Sadi Somuncuoğlu gibi bu ülkenin bir değerinin cumhurbaşkanlığı adaylığını engelleyenlerin bugün, cumhurbaşkanının kim olması ya da olmaması gerektiği hakkında söz söyleme hakkı yoktur’’ diye konuştu.
Hiç kimsenin ‘’Bu Meclis cumhurbaşkanını seçemez’’ diyemeyeceğini kaydeden Gündoğdu, şöyle devam etti:
‘’Bugün tartışılması gereken konu cumhurbaşkanının kim olup olmayacağından daha çok, yetkileridir. Yetkisi yüzde 100, sorumluluğu yüzde 0 olan bir makam olmaz. ‘Şimdi bizden biri seçilecek yetkisi olsun’ demek yerine bu yetkilerin bir kısmı Meclis’e devredilmelidir.
Bir de seçilecek cumhurbaşkanının cumhurdan anladığı şey, mevcut cumhurbaşkanı gibi sadece belirli bir kesimi değil, cumhurun tamamı olsun. Cumhurbaşkanının kırmızı ışıkta dururken gösterdiği hassasiyetin onda birini, milletin kırmızı çizgilerine göstermesini bekliyoruz.’’
|
/ RİZE
09.04.2007
|
|
|
1 milyondan fazla canlı türü var |
Bilim adamlarının yeryüzündeki tüm canlı türlerini listeleme çalışmalarının altıncı yılında türlerin sayısı 1 milyonu geçti. Araştırmacıların yayınladığı raporda, bugüne kadar listelenen türlerin sayısının 1 milyon 9’a ulaştığı belirtildi.
Tüm dünyadan 3 bin biyologun yer aldığı projenin 2011’de tamamlanması ve türlerin sayısının 1,75 milyona ulaşması bekleniyor.
|
09.04.2007
|
|
|
İstanbul’a 3. havaalanı yolda |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İstanbul’un bölgesel bir ulaştırma merkezi olma özelliği taşıdığını vurgulayarak, ‘’İstanbul’daki 3. havaalanı projesine artık yavaş yavaş başlıyoruz’’ dedi.
Babacan, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) Dış Ticaret Müsteşarlığının desteğiyle düzenlediği ‘’Türkiye Pasifik Dış Ticaret Köprüsü’’ konulu zirvede, yabancı işadamlarına hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son yıllarda kaydettiği gelişmeleri anlattı. Gerçekleştirilen köklü yapısal reformların bazı uluslararası çevrelerce devrim niteliğinde gelişmeler olarak algılandığını belirten Babacan, doğrudan sermaye yatırımlarının bir ülkeye duyulan uzun vadeli güvenin ifadesi olduğunu, Türkiye’nin de bu konuda gelişmekte olan ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığını söyledi. Türkiye’nin global problemlerin ciddi oranda yaşandığı bir bölgede bulunduğuna işaret eden Babacan, ‘’Ancak Türkiye, siyaset yapısıyla, ekonomik yapısıyla ve AB perspektifiyle adeta bu zor bölgede bir istikrar simgesi’’ diye konuştu.
Ali Babacan, İstanbul’un artık bölgesel bir ulaştırma merkezi, bölgesel bir hat olma özelliği kazandığını vurgulayarak, ‘’Bugün Orta Asya, Orta Doğu olsun birçok uçuş için İstanbul büyük bir bağlantı noktası olarak görülüyor. İstanbul’daki 3. havaalanı projesine artık yavaş yavaş başlıyoruz. Şu anda 2 tane havaalanımız var. Üçüncüsü İstanbul için de Türkiye için de gerekli’’ şeklinde konuştu.Babacan, Türkiye’nin bütün bölge içinde dengeleyici bir özellik taşıdığını dile getirdi.
|
/ İSTANBUL
09.04.2007
|
|
|
Rektörler kayıt dışı siyaset yapıyor |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak rektörler adına yapılan açıklamayı kayıt dışı siyaset olarak nitelendiriyorum’’ dedi.
Gedikli, Kervanhan’da düzenlediği basın toplantısında, rektörler toplantısı sonrasında, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak açıklama yapılmasını doğru bulmadıklarını ifade etti. Rektörlerin siyasi manada açıklama yapılmasını doğru ve uygun bulmadıklarını kaydeden Gedikli, şunları söyledi: ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak rektörler adına yapılan açıklamayı kayıt dışı siyaset olarak nitelendiriyorum. Türkiye’de siyaset yapmak isteyenler için yol açıktır. Nasıl yapılacağı da bellidir. Bir siyasi partiye girer, o noktada siyaset yaparsınız. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sürecin nasıl işleyeceği Anayasa’da belirtilmiştir. TBMM’nin iradesi ile seçilecektir. Zaten, daha önce de böyle olmuştur.’’
|
/ KAHRAMANMARAŞ
09.04.2007
|
|
|
Çiftçiye mazot ve gübre desteği verilecek |
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, çiftçilere 2007 yılında 363 milyon YTL kimyevi gübre, 492 milyon YTL mazot desteği verileceğini bildirdi.
Eker, CHP Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun’un soru önergesine verdiği cevapta, çiftçilere 2003, 2004 ve 2005 yıllarında, toplam 1 milyar 42 milyon YTL mazot desteği verildiğini kaydetti. 2007 yılında ise 492 milyon YTL mazot desteği verileceğini ifade eden Mehdi Eker, 2005 yılında 271 milyon YTL olan kimyevi gübre desteğinin, 2007’de 363 milyon YTL’ye çıkarıldığını ifade etti. Eker, 2 bin 500 ziraat mühendisi ve veteriner hekimin, sözleşmeli statüyle istihdam edilmesini sağlayan TAR-GEL Projesinin de bu yıl uygulanmaya konulduğunu kaydetti.
|
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
Vetolu kanun yeniden Mecliste |
Meclis, cumhurbaşkanı seçim takvimi yaklaşırken, yine yoğun bir haftaya giriyor. TBMM Genel Kurulunun bu haftaki önemli gündemi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderdiği Enerji Verimliliği Kanunu olacak.
Komisyonda aynen benimsenen yasa, enerji verimliliği çalışmalarının ülke genelinde ilgili kuruluşlarca etkin olarak yürütülmesi, sonuçlarının izlenmesi ve koordinasyonu amacıyla Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu oluşturulmasını öngörüyor.Endüstriyel işletmeler tarafından sunulan ve onaylanan, geri ödeme süresi en fazla 5 yıl ve projede belirlenen bedelleri en fazla 500 bin YTL olan uygulama projeleri, bedellerinin en fazla yüzde 20’si oranında desteklenecek.
Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Yasa Tasarısı, Genel Kurulda ele alınacak. Tasarı, AB mevzuatı dikkate alınarak kan konusundaki bilimsel gelişmeleri yakınan izlemek ve gerekli bilgi akışını sağlamak üzere Kan, Kan Bileşenleri ve Ürünleri Kurulunun oluşumunu, bölge kan merkezleri, kan bağışı ve transfüzyon merkezleri kurulmasını öngörüyor. Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunda değişiklik yapan yasa tasarısı da görüşülecek. Tasarı, çalışma izin başvuru sürecini kısaltarak izinlerin mahallinde verilmesini, ulusal ve uluslararası projelerde çalışacak yabancıların çalışma izninden muaf tutuyor. Ayrıca yabancıların eş veya bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının kendisiyle birlikte en az 5 yıl ikamet etme şartı da aranmayacak. Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı ile erkek hemşirelerin hastanelerde işe alınmasını düzenleyen Hemşirelik Kanununda değişiklik öngören yasa teklifinin de görüşülmesi bekleniyor.
Genel Kurul, yarın 15.00-20.00, 11 Nisan Çarşamba 14.00-20.00 ve 12 Nisan Perşembe günü ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışacak.
|
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
Bitlis’te mayın patladı: 1 asker şehit |
Bitlis’in Çeltikli mevkisinde, terör örgütü PKK üyelerince döşenen mayına basan 1 askerin şehit oldu, 1 geçici köy korucusu da yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin Bitlis’e 20 kilometre uzaklıktaki Çeltikli kırsalında yaptığı arazi arama-tarama faaliyetlerine katılan uzman çavuş Kaşif Aslan, terör örgütü PKK üyelerinin döşediği mayının patlaması sonucu şehit oldu.
Olayda geçici köy korucularından Hasan Yaman’ın yaralandığı ve Tatvan Askerî Hastahanesinde tedavi altına alındığı öğrenildi.
Şehit olan uzman çavuş Kaşif Aslan’ın cenazesinin, Tatvan Askeri Hastahanesinde düzenlenecek törenin ardından Samsun’a gönderileceği bildirildi.
|
/ BİTLİS
09.04.2007
|
|
|
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal anılıyor |
Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı vefatının 14. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenecek çeşitli faaliyetlerle anacak.
Dernekten yapılan yazılı açıklamaya göre, Turgut Özal’ı anma etkinlikleri faaliyetler kapsamında, Ankara Kızılay Metro İstasyonu Sergi alanında ‘’Fotoğraflarla Turgut Özal’’ sergisi bugün açılacak. Sergi, 16 Nisan tarihine kadar gezilebilecek.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Konferans Salonu’nda 14 Nisanda ‘’Turgut Özal Vizyonu’’ konulu panel gerçekleştirilecek. Ayrıca, 15 Nisanda Kocatepe Camii’nde Mevlit okutulacak ve Özal, 17 Nisanda ise İstanbul’daki Anıt Mezar’da düzenlenecek törenle anılacak.
Dernek, etkinlikler kapsamında bu yıl ilk kez ‘’Turgut Özal Demokrasi’’ ve “Turgut Özal Ekonomi’’ ödülleri de verecek.
|
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
“Peygamberler şehri Şanlıurfa” |
Şanlıurfa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümü faaliyetleri kapsamında düzenlenecek “Peygamberler Şehri Şanlıurfa 3. Ulusal Kültür ve Sanat Festivali” bugün başlıyor.
Şanlıurfa Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Yücetepe, yaptığı açıklamada, festival kapsamında bir çok san'atçının sahne alacağını belirtti. Festivale, Gürcistan ve Suriye ile çevre illerden gelecek halkoyunları ekiplerinin gösterilerde bulunacağını dile getiren Yücetepe, şunları söyledi: “Festival başlangıcı olan 9 Nisan’da belediye önünden Balıklıgöl’e kadar kortej yürüyüşü yapılacak, Balıklıgöl Amfi Tiyatrosu’nda mehteran gösterisi, Belediye San'at Galerisi’nde ‘Kurtuluş’ konulu fotoğraf sergisi, belediye önünde halk oyunları gösterisi gerçekleştirilecek. Festivalin son günü olan 11 Nisan’da ise 11 Nisan Stadyumu’nda resmi kutlama, halk oyunları gösterisi, konferans, mehteran gösterisi yapılacak.”
|
/ ŞANLIURFA
09.04.2007
|
|
|
Kurubel yolu ödenek bekliyor |
Adana’nın merkeze en uzak ilçesi olan Tufanbeyli ile Kayseri arasındaki 172 kilometrelik mesafeyi 106 kilometreye düşürecek Kurubel yolu projesi, kaynak yetersizliğinden dolayı durma noktasına geldi. KÖYDES Projesi kapsamında, İl Özel İdaresi’nin 100 bin YTL kaynak aktarmasıyla Kurubel yolunun yapıma geçen yıl başlandı.
Daha önce Tufanbeyli’nin Bozgüney ve Kayseri’nin Yeşilkent Beldesi üzerinden geçen yolun, Tufanbeyli’nin Ayvat Köyü’nden ve Kurubel Geçidi’nden Kayseri sınırına ulaşmasıyla ilçeyle Kayseri arasındaki mesafe 66 kilometre azalacak. Ancak ödenek yetersizliği yüzünden çalışmalar durma noktasına geldi. Tufanbeyli ilçesi sınırlarındaki 28 kilometrelik yolun tamamlanması için 600 bin YTL’ye ihtiyaç duyulduğu bildirildi.
|
/ ADANA
09.04.2007
|
|
|
Adıyaman, moda merkezi oldu |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tekstil ve Hazır Giyim Meclis Başkanı ve Domino Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Umut Oran, ‘’Adıyaman, Ortadoğu’nun moda merkezi oldu’’ dedi.
Avrupa Birliği finansmanı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve GAP İdaresi işbirliği ile yürütülen ‘’Kümelenme Yaklaşımında Sürdürülebilirlik’’ temalı 12. Yerel Kümelenme Komitesi toplantısı Adıyaman’da yapıldı.
Umut Oran, konuşmasında, Adıyaman’ın her geçen yıl tekstil alanında ileriye gittiğini belirterek, bu başarının, Adıyamanlı iş adamları, siyasetçisi ve bürokratının hep beraber aynı hedefe doğru adım atmasından kaynaklandığını söyledi.
Oran, ‘’Çünkü, ortada bir hedef var ve Adıyamanlı inanmış bir şekilde bu hedefe hızla yürümeye gayret ediyor’’ diye konuştu.
|
/ ADIYAMAN
09.04.2007
|
|
|
Başoğlu, 3. kez yılın sendikacısı seçildi |
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “yılın sendikacısı” seçildi.
Daha önce GAP Gazeteciler Cemiyeti ve Mersin Gazeteciler Cemiyeti tarafından “yılın sendikacısı” ödülüne lâyık görülen Başoğlu, bu yılda kısa adı MEMUR-DER olan Memur Dernekleri Federasyonu tarafından Dostluk ve Barış Ödülleri kapsamında “2006 Yılının Sendikacısı” seçildi.
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
Boğazda kaza: 1 ölü, 42 yaralı |
İstanbul Boğazı’nda, yolcu teknesi ile kum kosterinin çarpışması sonucu 1 kişi öldü, 42 kişi yaralandı.
Kazada, teknenin içinde başını çarpması sonucu hayatını kaybeden kişinin İlhan Yarış olduğu bildirildi.
Kazada yaralanan 8’i kadın, 4’ü çocuk 32 kişinin Haydarpaşa Numune Hastahanesine, 4 kişinin Dr. Siyami Ersek Eğitim ve Araştırma Hastahanesine, 6 kişinin de Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastahanesine kaldırıldığı öğrenildi.
|
/ İSTANBUL
09.04.2007
|
|
|
Eğitim sistemi yenilenmeli |
Türk Eğitim-Sen, OECD ve Millî Eğitim Bakanlığı verilerinden yola çıkarak “Türk Millî Eğitimi’nin mevcut durumunu’’ ortaya koyan bir araştırma yaptı.
Araştırmada, Türkiye’deki okullaşma oranına, derslik ve öğretmen açığına yer verildi. Türkiye’de 4 milyon 330 bin 504 çocuğun okula gitmediği belirtilen araştırmaya göre, okula gitmesi gereken çocuk sayısı 19 milyon 205 bin, ancak 14 milyon 878 bin 496 öğrenci okula devam ediyor. Okula gitmeyenlerin 2 milyon 486 bin 554’ünü ise kızlar oluşturuyor.
OKULLARDAKİ DERSLİK AÇIĞI
Sınıf başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 35, ortaöğretimde ise 34 olarak belirlendi. Bu sayının büyük şehirlerde ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çok daha yüksek olduğu tesbit edildi. Araştırmaya göre, sınıf başına düşen öğrenci sayısı, bazı illerde şöyle: ‘’İstanbul’da ilköğretim için 58, ortaöğretim için 44, Ankara’da ilköğretimde 41, ortaöğretimde 40, Adana’da ilköğretimde 46 ortaöğretimde 50, Diyarbakır’da ilköğretimde 52 ortaöğretimde 62, Şanlıurfa’da ilköğretimde 63 ortaöğretimde 47.’’
OECD ülkelerindeki sınıf başına düşen öğrenci sayısına da yer verilen araştırmada, sınıf başına düşen öğrenci sayısının Lüksemburg’ta ilköğretimde 15.8 ortaöğretimde 19.7, Portekiz’de ilköğretimde 16.4, ortaöğretimde 23.5, İsviçre’de ilköğretimde 19.2, ortaöğretimde 18.7, İzlanda’da ilköğretimde 17.1, ortaöğretimde 18.5, Danimarka’da ilköğretimde 19.5, ortaöğretimde 19.4 olduğu bildirildi.Türkiye’deki derslik açığının ise okul öncesinde 229 bin 187, ilköğretimde 218 bin 366 ve ortaöğretimde de 66 bin 729 olduğu kaydedildi.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayısının Türkiye ile OECD ülkeleri arasında farklılıklar gösterdiği belirtildi. Araştırmada, ‘’Türkiye’de ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 27, ortaöğretimde 18’dir. OECD ülkelerinde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 16.9, ortaöğretimde 13.3’tür’’ denildi.
Buna göre, Türkiye’de OECD standartlarına ve çağ nüfusunun tamamının okula gitmesi durumunda öğretmen açığının ilköğretimde 263 bin 88 ve ortaöğretimde ise 112 bin 184 olduğu bildirildi.
Okullaşma oranlarının ise Türkiye’de, OECD ülkelerine göre düşük olduğu kaydedildi. Türkiye’de okul öncesinde okullaşma oranının yüzde 24, Belçika’da ise yüzde 120.8 olduğu belirtildi.
ÖZCAN “SİSTEM YENİLENMELİ”
Araştırma ile ilgili açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, Türk Millî Eğitim sisteminin OECD ülkelerinin çok gerisinde olduğunu ifade etti. Eğitim sisteminin ‘’baştan aşağı yenilenmesi’’ gerektiğini savunan Özcan, halihazırdaki sorunların çözümü için ciddî adımlar atılmadığını öne sürdü. Şuayip Özcan, ‘’eğitime ve eğitimciye de yeteri kadar önem verilmediğini ve bu nedenle de ülkenin eğitim alanında siyah-beyaz bir tablo çizdiğini’’ kaydetti.
|
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
Uyuşturmuyor, öldürüyor |
Sentetik uyuşturucu maddelerin Türkiye için her geçen gün daha büyük tehlike oluşturduğu vurgulanarak, özellikle uyuşturucu hap ecstacy kaçakçılığının iç tüketim yönelik yapıldığı bildirildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan 2006 yılı raporunda, Türkiye’de uyuşturucu hap ecstacy kaçakçılığının captagon kaçakçılığının aksine iç tüketime yönelik yapıldığının tesbit edildiği, 2002 yılında 14, 2003’te 21, 2004’te 42, 2005’te 50 ve 2006 yılında ise 65 ilde ecstacy maddesi yakalandığı kaydedildi.
Raporda, “Ecstacy yakalanan il sayısının artmasının, kullanım ve kaçakçılığının her geçen yıl hızlı bir şekilde arttığının göstergesi’’ olduğu vurgulandı.
|
/ ERZURUM
09.04.2007
|
|
|
OKS başvuruları 15 Nisan'da sona erecek |
Fen, Anadolu ve Sosyal Bilimler liseleri, özel okullar, polis kolejinde okumak isteyen öğrenciler ile devlet parasız yatılı okuyacak ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin katılacağı Ortaöğretim Kurumları Sınavı’na (OKS) başvurmak isteyenlerin, bankaya sınav ücretini yatırma süresi 13 Nisan Cuma günü sona eriyor.
Bu tarihe kadar sınav ücretini yatıranlar, başvurularını bireysel ya da okuldan randevu alarak 15 Nisan Pazar gününe kadar gerçekleştirecekler.
İlköğretim son sınıf öğrencilerinin katıldığı bütün sınavların birleştirilmesi dolayısıyla, OKS’ye başvuracak öğrencilerin başvuru şartları ve diğer ayrıntılara dikkat etmesi gerekiyor.
2007-2008 öğretim yılında resmî ve özel fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu Liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, Anadolu meslek liseleri, Anadolu teknik liseleri, Anadolu imam-hatip liseleri ve sağlık meslek liselerinde okumak isteyen öğrenciler OKS’ye katılacak.
Adaylar, her türlü bilgiye www.meb.gov.tr internet adresinden ulaşabilecekler.
|
/ ANKARA
09.04.2007
|
|
|
Denizler “Şifa kaynağı” |
Değişik türde pek çok canlıyı barındıran denizler, potansiyel olarak tıpta kullanılabilecek organizmalarla ilginç bir habitat oluşturuyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alpaslan, yaptığı açıklamada, hastalıkların tedavisi için gerekli bütün ilâçların tabiattan temin edebileceğini belirterek, denizlerin adeta ‘’şifa kaynağı’’ olduğunu söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Wisconsin Üniversitesinde Dr. Thaddeus G. Golos’un denizanalarını kullanıp, anatomik yapısı insana çok yakın olması sebebiyle Rhesus Maymunları üzerinde yaptığı araştırmalarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Alpaslan, ‘’Golos ve ekibi, bağışıklık sistemini güçlendirmek için ceninin sağlıklı olması hedefiyle denizanalarından gen transferi gerçekleştirmiş, söz konusu maymunların ceninlerinde başarılı bulgular elde etmişlerdir’’ dedi.
Deniz hıyarının özellikle Japonya ve Tayland gibi Uzak Doğu ülkelerinde ilâç sanayiinde de kullanıldığına işaret eden Prof. Dr. Alpaslan, Avustralya ve ABD’de karada yaşayan zehirli yılanlardaki gibi zehirli deniz yılanlarından zehir alınarak serum elde edildiğini anlattı.
Prof. Dr. Alpaslan, ABD kıyılarında yaşayan ‘’At Nalı’’ yengecinin kanında bulunan ‘’Siyanin’’ maddesinin çocuk felci hastalığında tedavi amaçlı kullanıldığını, yengecin kanının alınıp tekrar tabiî ortamına bırakılması halinde bünyesinde söz konusu maddenin kendiliğinden oluştuğunu kaydetti.
Çanakkale Boğazı ve civarıyla ülke denizlerinde tıpta kullanılabilecek pek çok organizmanın ilginç bir habitat oluşturduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Mustafa Alpaslan, bilim adamlarının bu konuda daha çok yoğunlaşmasının hayatî önem taşıdığını vurguladı.
|
/ ÇANAKKALE
09.04.2007
|
|
|
‘Lâle’ İstanbul ile kucaklaştı |
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul’u, yakın gelecekte başta lâle olmak üzere çiçek ihracatı yapan bir şehir haline getirmek istediklerini bildirdi. Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ‘’Uluslararası Lâle Festivali’’ Taksim Meydanı’nda düzenlenen törenle başladı.
Açılışta konuşan Topbaş, İstanbul’un bir lâle şehri olduğunu tekrar hatırlatmak istediklerini belirterek, lâlenin tarih ve kültürümüzde çok önemli bir yeri bulunduğunu, şiirlere, şarkılara konu olduğunu söyledi. Bu şehrin bir zamanlar kendi adını taşıyan lâle de ürettiğini kaydeden Topbaş, ‘’Amacımız İstanbul’la özdeşleşen lâleyi yeniden evine döndürmek. 2 yıldır yaptığımız çalışmalarla lâle artık evine döndü, İstanbullularla kucaklaştı’’ dedi.
Yüzyıl önce İstanbul’u terk eden lâlenin Hollanda’da kendini bulmaya çalıştığını anlatan Topbaş, geçen yıl düzenledikleri kampanyayla şehre 3.5 milyon lâle soğanı diktiklerini ifade etti.
Bu yıl da 1 milyon 297 bin tanesi erken açan olmak üzere 8 milyon 296 bin lâle soğanı diktiklerini kaydeden Topbaş, bunun için 2 milyon 136 bin 144 YTL harcandığını belirtti. Topbaş, ‘’İstanbul’u, yakın gelecekte başta lâle olmak üzere çiçek ihracatı yapan bir kent haline getirmek istiyoruz’’ diye konuştu.
Konuşmaların ardından Topbaş, Millî Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim ile dev lâleler sergisini gezdi.
Aralarında Fatih Terim, Türkan Şoray, Tarkan, Aziz Yıldırım, Özhan Canaydın ve Vitali Hakko’nun da bulunduğu ünlü isim ve kuruluşlar için hazırlanan 50 dev ahşap lâle, bu kişiler tarafından süslendi.
Topbaş, ardından da festival kapsamında İstanbul’a dâvet edilen Hollanda ile Japonya’nın ülke çadırlarını gezdi. Hollanda çadırında tezgâhın başına geçen Topbaş, bu ülkenin geleneksel tahta terlikleri (sabo) için tahta kesti. Ardından da gezdiği Japonya çadırında çay seremonisine katıldı.
2. Uluslararası Lale Festivali, 15 Nisana kadar sürecek. Etkinlikler kapsamında Taksim, Emirgân Korusu, Ortaköy ve Sultanahmet’te konserler verilecek. Farklı lâle türlerinin fotoğraflarının yer aldığı kartpostallar İstanbullulara dağıtılacak. Yine Taksim Meydanı’nda Ağaş A.Ş’nin yetiştirdiği lâleler satışa sunulacak, lâle fotoğraflarının yer alacağı karma fotoğraf sergisi açılacak.
Topkapı Sarayı’nda da lâle konulu resim sergisi festival boyunca açık kalacak.
Ayrıca, 9 Nisan Pazartesi günü Taksim AKM’de saat 09.30’da başlayacak olan ‘’2. Uluslararası Lâle Sempozyumu’’ düzenlenecek.
(Bilgi için tel: 0 (212) 4552354)
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
09.04.2007
|
|
|
Kahvehaneye, kitaplık hediye edildi |
Tunceli Emniyet Müdürlüğü tarafından şehirdeki bir kıraathaneye kitaplık hediye edildi.
Tunceli Emniyet Müdürü Osman Öztürk, Moğultay Mahallesi’nde Dost Kıraathanesine oluşturdukları ‘’Sıcak Bir Dost Eli Kitaplığı’’nın açılışını yaptı.
İlde asayişin sağlanması yanında toplum destekli projeler de ürettiklerini kaydeden Öztürk, ‘’Hayatiyete geçirdiğimiz toplum destekli 36 projenin bir çoğunun Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyor’’ diye konuştu.
Gençlerin üniversite sınavlarına hazırlanabilmeleri için ‘’Sıcak Bir Dost Eli Üniversiteye Hazırlık Dershanesi’’ açtıklarını da hatırlatan Öztürk, çocuk yuvalarında kalan çocuklara yönelik ‘’gönüllü velilik’’ projesini hayata geçirdiklerini kaydetti.
|
/ TUNCELİ
09.04.2007
|
|
|
Gazeteciler fidan dikti |
Bursa’nın merkez Nilüfer İlçe Belediyesi tarafından yürütülen ağaçlandırma kampanyası kapsamında, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi üyeleri fidan dikti.
Nilüfer Belediyesinin her yıl Mart ayı boyunca yürüttüğü ağaçlandırma kampanyasının bu yılki bölümü, ÇGD Bursa Şubesi üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen fidan dikimiyle sona erdi. Altınşehir Mahallesi’nde gerçekleştirilen fidan dikimine, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve çok sayıda gazeteci katıldı.
|
/ BURSA
09.04.2007
|
|
|
Irak toplantısı bilmeceye dönüştü |
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin 3-4 Mayısta Mısır’da yapılacağını açıkladığı Irak’a komşu ülkeler dışişleri bakanları toplantısının yeri ve zamanının henüz belli olmadığını söyledi.
Hüseyni, haftalık basın toplantısında, Irak’a komşu ülkeler dışişleri bakanları toplantısına ilişkin soru üzerine, toplantının nerede ve ne zaman yapılacağına ilişkin, İran, Irak ve diğer komşu ülkeler arasındaki görüşmelerin sürdüğünü, ancak şu ana kadar bu konuda bir karara varılmadığını belirtti. Toplantının hedefinin Irak’ta güven ve istikrarın sağlanması olduğunu ifade eden Hüseyni, “Biz bu toplantının Bağdat’ta yapılmasından yanayız” dedi. Sözcü, Irak Dışişleri Bakanı Zebari’nin toplantının 3-4 Mayısta Mısır’da yapılacağını açıkladığının hatırlatılması üzerine, “toplantının yeri ve zamanının hâlâ belli olmadığını” kaydetti.
Hüseyni, İran’ın, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin uçağına hava sahasından geçmesi için izin vermediği yönündeki soru üzerine de olayı teyit etti. Maliki’nin uçağının İran hava sahasından geçmek istediğini, ancak gerekli işlemler yapılmadığı için buna izin verilmediğini ifade eden Hüseyni, bunun “normal” olduğunu söyledi.
Ülkesinin nükleer programına da değinen Hüseyni, sorunun çözümü için müzakereye hazır olduklarını, ancak müzakerelerde uranyum zenginleştirmenin askıya alınması konusunu görüşmeyeceklerini bildirdi.
“Uranyum zenginleştirmenin askıya alınması mantıklı bir istek değil” diyen Hüseyni, bunun Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasına (NPT) da aykırı olduğunu savundu ve 5 artı 1 ülkelerinden İran’ın uranyum zenginleştirme hakkını tanımalarını istedi. Sözcü, son günlerde sıkça konuşulan olası ABD ve İsrail saldırısına ilişkin sorular üzerine de şunları söyledi:
“Bu geçmişte de yaşanan psikolojik bir eylemdir. Ama son günlerde de bu yöndeki haberler biraz arttı. ABD yetkilileri, İran’a karşı bir saldırı planları olmadığını söylüyor. Bizce bölge koşulları ve ABD’nin kendi şartları da Washington yönetimine böyle bir girişimde bulunma fırsatı vermiyor. Ama bizim askeri güçlerimiz de ülkeyi korumak için olası her saldırıya hazırdır.” Hüseyni, Türkiye’’de kaybolan eski İran Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Asgeri’nin kullandığı arabanın Türkiye’de bulunduğuna ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine de bu konuda Türk ve diğer ülke medyalarında çıkan haberlere inanılmaması gerektiğini savundu.
|
/ TAHRAN
09.04.2007
|
|
|
|