Ümit Kardaş, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu iddiasıyla yayınlanan günlükteki iddialarla ilgili olarak savcıların harekete geçmemesini eleştiren Başbakan Erdoğan’ın sözlerini değerlendirirken, “Bu sözlerin şimdi hiçbir anlamı yok. Erdoğan bugün dediği gibi o gün Şemdinli savcısına sahip çıksaydı Türkiye daha farklı noktalarda olurdu” dedi. Kardaş, Başbakanın sözlerinin doğru olduğunu, ama fırsatın kaçtığını söylerken, Adalet Bakanını da “Böyle zamanlarda ortada yok” diye eleştirdi.
Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, “darbe günlükleri” ile ilgili Başbakan Erdoğan’ın savcıları göreve çağrımasını Yeni Asya’ya değerlendirdi. Kardaş,”Sayın Başbakan güzel diyor da niye Şemdinli de gereğini yapmadı? İlkeli ve tutarlı davranmazsanız boşluğa düşersiniz. Başbakanın bu sözlerinin şimdi hiçbir anlamı yok artık” değerlendirmesinde bulundu.
*Başbakan Tayyip Erdoğan günlüklerle ilgili savcılara çağrıda bulundu. Başbakan’ın bu çağrıyı yapmasına gerek var mı? Savcıların bu iddialar üzerine kendiliğinden harekete geçmesi gerekmez mi?
Gerekir tabi ama böyle olmuyor. Kendi başına hareket eden savcının başını yerseniz bir daha savcılar harekete geçmez. Kırılma noktaları var onları görmek lazım. Sayın Başbakan güzel diyor da niye Şemdinli de gereğini yapmadı? İlkeli ve tutarlı davranmazsanız boşluğa düşersiniz. Başbakanın bu sözlerinin şimdi hiçbir anlamı yok artık. Adalet Bakanın yaptıkları çok acıydı. Erdoğan bugün dediği gibi o gün Şemdinli savcısına (Ferhat Sarıkaya) sahip çıksaydı Türkiye daha farklı noktalarda olurdu, şimdi söylediği sözlerinin bir kıymeti olurdu.
*Savcıların aklında hep Sarıkaya örneği mi var?
Ben ki cesaretli bir savcıydım; belki yapardım belki yapmazdım ama hiçbir savcı yapmaz. Niye yapsın yani? Adamı kulağından tutup da hayatını söndürdüler. Bunun bir anlamı var mı? Başbakanın sözleri doğru ama fırsat kaçtı.
*Başbakan, bunu söylemesinden başka bir şey yapabilir mi?
Adalet Bakanı pekala savcılarla da görüşebilir.
*Ama ortaya çıkan görüntü herkesin topu birbirine attığı şeklinde. Katılıyor musunuz?
Evet. Bir irade lazım. Başbakan savcıları çağırdı, Adalet Bakanı Çiçek de çıksın. Ama Adalet Bakanı zaten böyle zamanlarda yok ortada. Normal bir rejimde yaşamış olsak savcılar Nokta Dergisinden başlayarak nedir, ne değildir diye sorardı. Ondan sonra da adı geçen şahısları da içine alacak şekilde bu işi yapardı.
*Kenan Evren ihtilal yaptığı için hakkında bir soruşturma açılmadı, Türkiye’nin 8 bölgeye ayrılmasını istediği sözleri üzerine kendiliğinden harekete geçen savcılar oldu. Sadece sisteme yönelik eleştirilerde mi bir hassasiyet var?
Evet öyle oluyor maalesef. İfade özgürlüğü içinde mütalaa edilecek konularda harekete geçiyorlar ve Türkiye’ye zarar veriyorlar. Esas demokrasinin önünü açacak konularda yapmaları gerekeni de yapmıyorlar. Yapanı da kulağından tutup sistem dışarıya attığı için kimse cesaret edemiyor. Kilitlenmiş vaziyette her şey.
*Hükümet yetkilerini kullanamaz mı?
Tabi bizim yapacak bir şeyimiz yok. Biz yazıyoruz, söylüyoruz. İnsanlar yazdıkları için tehdit ediliyor. Çıkıp iki kelime laf ettiğiniz zaman hayatınızı ortaya koyuyorsunuz. Siyaset rant peşinde. Zamanında yapılacak bu işler.
*Siyasetçi gereğini yapmadığı zaman yine aleyhine dönmüyor mu?
Bumerang gibi gelir vurur. İlkesel davranacaksınız ilkesel davranmadığınız sürece olmaz bu iş. Günün birinde gelir sizi vurur.
*Muhalefete ne gibi görevler düşüyor?
Muhalefet yok. Doğru dürüst, hakikaten vicdan sahibi, gerçek anlamda demokrasiden yana, özgürlükçü, devletle alakası olmayan bir sol olsa işimiz biraz daha kolaylaşacak.
*En azından iktidarı da sıkıştırır değil mi?
Sıkıştırır ve iktidar eğer bir şey yapmak istiyorsa da hiç olmazsa güç alır muhalefetten. Rejim dediğiniz şey bu. Yoksa onların anladığı bir rejim değil. Bugün gerçek demokrasi yok Türkiye’de. Çıkıpta “rejimi koruyoruz” diyorlar. Ne rejimini koruyorsunuz? Koruduğunuz rejim demokrasi değil bir kere. Askeri vesayet rejiminin neyini koruyorsunuz? Emre Kongar’a kızıyorum. Ne rejimi ya. Tutturmuşlar rejim, laiklik falan. Gerçek bir laiklik, demokrasi ve hukuk devleti yok. Herkes birbirini kandırıyor.
*Bugünkü manşetimizde askeri vesayetin devam ettiğine dair haber var
AB ikinci denetçisiyle saatlerce bu meseleleri konuştuk. Türkiye’yi gayet iyi takip ediyorlar. Bakın 301’in üzerine de yattılar. Cesur olmak lazım. Bu tür işlere giren askerlerle mücadelenizi yapacaksınız. Emekli mi edilecek, yargılanacak mı ne gerekiyorsa yapılacak.
*Özden Örnek günlükleri yalanladı ama diğer ismi geçen komutanlar neden herhangi bir yalanlamada bulunmamış olabilir?
Ben savcı olsam dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ten başlarım. Muhakkak söyleyeceği bir şeyler vardır. Giderim bütün generalleri, subayları dinlerim icabında. Burada bir şeyler söyleyecek subay mutlaka çıkar. Ama istemek lazım. Hükümet o zaman darbe söylentilerini bilmiyor muydu? Bilmemesi imkansız. İstihbarat var. Bir denge oluşuyor. Bu sistem ranta dayalı. Kayıkçı kavgasıdır. Olan da halka oluyor. Her bakımdan çürümüş bir rejim var. Ama siyasetçi de askeri ve sivil bürokrasi de bunun üstüne oturuyor.
[email protected]
|