Bir başka gerçek, TSK’nın iç tehdit endişelerine ağırlık veren bir anlayışı benimsemiş olmasıdır. Üstünkörü bilgi, slogan ve kamuoyunu hedefleyen sert üsluplu çıkışlarla yansıyan bu durumun, sadece ‘şık sunuş’u hedefleyen karargâh çalışmalarıyla sınırlı olduğu, sorunların çözümüne dair bir husus içermediği ise doğurduğu sonuçlardan bellidir. Siyasetin hatta TSK dışında devletin güvenlik birimlerinin iç dinamiklerle çözüm arama çabalarının önünü tıkayan bu durum dolayısıyla Türkiye’nin zaman ve giderek mevzi kaybettiği görmezden gelinemez. Ulusal birlik ve vatanın bütünlüğü endişesini, bölgeler arası dengesizlik, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, yolsuzluk, fırsat eşitliği, insan hak ve özgürlüklerinden soyutlayıp sadece terör- laiklik- Atatürkçülük ekseninde gören bir anlayışın Türkiye’yi hangi noktaya savuracağı artık kestirilemez. Gerçeklerden yüz çevirip çözümü olmayacak mecralarda arayanın hiç arzulamadığı tabloları içine sindirmek zorunda bırakıldığı bir dünyada yaşıyoruz.
Radikal, 4.4.2007
|