Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Protestoya cevap 10. Yıl Marşı

Gaziantep Üniversitesi’nin 20. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinde “Askerî derbe istemiyoruz” sloganlarıyla protesto edilen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, aynı gün katıldığı bir başka toplantının sonunda salondakilere 10. Yıl Marşı’nı söyletti.

“Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu’’ tarafından düzenlenen, ‘Aydınlık Yarınlar İçin Elele’ konulu toplantıda, konuşan Tolon, ‘’Kıbrıs’taki senaryoların’’ ortada olduğunu, önce Annan Planı’nın getirildiğini, şimdi Türkiye’nin AB’ye girişi ile ön şart olarak önüne konulduğunu dile getirdi. Tolon, ‘’Neden anlamak istemiyorlar acaba. Bizi AB’ye almak istemiyorlar. Halka eksik, yalan, yanlış bilgi veriliyor. ‘Burası bir Hristiyan kulübüdür, istemiyoruz’ diyorlar, haykırıyorlar’’ dedi.

Konuşmaların sonunda, Tolon salondaki katılımcılara 10. Yıl Marşı’nı söyletti.

Toplantı sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Tolon, önceki gün Gaziantep Üniversitesinde protesto edilmesiyle ilgili bir soruya, ‘’Ne olayı, siz bir olay mı gördünüz? Bana göre üç tane kendini bilmezin davranışıydı. Ona olay denmez canım. İnsanın dişi de ağrır gelir geçer, hiç önemli değil. Öyle çok vızırtılar gelir geçer’’ cevabını verdi.

/ GAZİANTEP

01.04.2007


 

Neden susuyorlar?

Nokta dergisinde yayınlanan günlükle ilgili tartışmalar sürerken, “Günlüğüm yok, hatıratım var” diyen Örnek ve kendi adının geçtiği bölümde yazılanları yalanlayan Cumhurbaşkanı Sezer dışında, günlükte adı geçen diğer isimlerin hâlâ sessiz kalması yadırganıyor. Bunlar arasında, kuracağı şirkete OYAK’ın ortak olmasını istediği öne sürülen Tuncay Özkan ve komutanların hükümete karşı tavır almaya çağırdığı iddia edilen Aydın Doğan başta olmak üzere, medyadan bazı isimler de yer alıyor.

Nokta dergisinde yayınlanan ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükle ilgili tartışmalar sürerken, “Günlüğüm yok, hatıratım var” diyen Örnek ve kendi adının geçtiği bölümde yazılanları yalanlayan Cumhurbaşkanı Sezer dışında, günlükte adı geçen diğer isimlerin hâlâ sessiz kalması yadırganıyor. Bunlar arasında, kuracağı şirkete OYAK’ın ortak olmasını istediği öne sürülen Tuncay Özkan ve komutanların hükümete karşı tavır almaya çağırdığı iddia edilen Aydın Doğan başta olmak üzere, medyadan bazı isimler de yer alıyor.

"ÖRNEK'TEN REKLÂM VE OYAK

ORTAKLIĞI İSTENİYOR"

Nokta dergisinin 29 Mart 2007 tarihli sayısında “2004’te İki Darbe Atlatmışız!” başlıklı kapak haberinde Örnek’e ait olduğu ifade edilen günlükte, Aydın Doğan’ın 10 Ekim 2003’te Oramiral Özden’i ziyaret ettiği, görüşme sırasına Özden’in Doğan’dan, “gazeteci olarak mevcut düzene destek vermemesini” istediği, bir başka ziyarette Tuncay Özkan’ın Özden’den yeni kuracağı televizyon kanalına Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun (OYAK) ortak olmasını istiyor. İddialara göre Özkan’ın Kerim Can’ın 15 Mart 2004’te yaptıkları bir başka ziyarette Özden’den OYAK’ın kanala reklâm teminatı vermesi isteniyor.

Günlükte, Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Balbay’ın Özden’i 5 Aralık 2003 günü telefonlar aradığı ve Askerî Şûrâ sırasında askerlerin Başbakan Erdoğan’a “zor anlar yaşattığı” yolunda aldığı duyumu dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı’na sorduğu savunuluyor.

Darbe planları veya bu yöndeki iddiaların ülke demokrasisi açısından kaygı verici olduğunu açıklayan basın meslek örgütlerinden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, hem bu endişeleri hem de günlükte var olduğu savunulan gazeteci-asker ilişkilerini bianet için değerlendirdiler.

ERİNÇ: DOĞRUYSA, GAZETECİLİK

MESLEĞİYLE BAĞDAŞMAZ

Gazetecilerin özellikle kendilerini başka çevrelerle özdeşleştirmemelerini gerektiren bir kural bulunduğunu ifade ederek Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne atıf yapan TGC Başkanı Orhan Erinç, “Gazetecinin siyaset, kulüpler, emniyet gibi alanların sözcülüğün yapmamasını gerektiren kurallar var. Ona göre girişimleri varsa, meslek açısından onaylanabilecek bir yaklaşım değil” dedi.

“Gazeteci yatırımcı değil, gözlemcidir” diye vurgulayan Erinç, doğrulanması durumunda günlükteki bu nitelikteki davranışların meslek ilkeleriyle bağdaşmayacağını açıkladı.

Erinç, sorunun ancak demokrasiyle çözülebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Gazeteciler açısından bakacak olursak olmaz olmazların başında TBMM geliyor. Çünkü gazetecilerin en çok zor duruma düştükleri dönemler TBMM’nin ya olmadığı ya da etkisizleştirildiği dönemler.

“Bütün sorunların demokratik kurallar kapsamında ele alınıp çözümlenmesi gerekiyor. Ama demokrasi dediğim Türkiye’deki demokrasi anlayışını ifade etmiyor. Çünkü Türkiye’de, demokrasiye geçişimiz bir hayli olmasına rağmen demokrasi kavramı herkes için değişik bir anlam taşıyor.

Sorunlarımızın sürekli olması belki de bu kavramı gerçek niteliğiyle içselleştirmemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Halk açısından baktığımız zaman da demokrasiyi, sadece seçimlerde sandık başına gitmek olarak algılıyor siyasetçilerimiz. O nedenle de Türkiye ‘de katılımcı demokrasi bir türlü gelişmiyor.”

ABAKAY: İDDİALAR MUTLAKA ARAŞTIRILMALI

ÇGD Başkanı Ahmet Abakay da demokrasinin geleceği için iddiaların mutlaka araştırılmasını gerektiğini ifade ederek, bu yayınlar, “Demokrasinin bıçak sırtında olduğunun ve toplumdaki tüm kesimlerde yaşam biçimi olarak yerleşmediğinin göstergesi” dedi.

“Özden Örnek yok dediğine göre inanmak durumundayız” diyen Abakay, Türkiye’de darbeler döneminin artık kapanmış olduğuna da inanmak istediklerini söyledi.

Darbe söylenti ve tartışmalarının bile topluma zarar verdiğini ve Türkiye’nin ikinci sınıf ülke olduğunu gösterdiğini savunan Abakay, “Darbe heveslilerinin her dönemde olabileceğini akıldan çıkarmamak ve demokrasiyi toplumda yerleştirmenin önemi ortaya çıkıyor” diye konuştu.

Abakay, siyasi önderlere büyük görev düştüğünü kaydetti.

/ İSTANBUL

01.04.2007


 

Darısı Türkiye’nin başına

MAZLUMDER Kütahya Şube Başkanı Selahattin Üneş, Tunus’ta başörtüsü yasağı sorununun çözümü için masaya oturulduğunu hatırlatarak, “Darısı bizimkilerin başına“ dedi.

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu, İzmit Sabri Yalım Parkında “Başörtüsüne Özgürlük Eylemi”nin 102.’sini gerçekleştirdi. Eylemde MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu kısa bir konuşma yaptı. Gergerlioğlu, İzmit’te başlayan hak arayışının geçen hafta Kayseri’nin de katılmasıyla 8 ile ulaştığını ve yasak bitene kadar devam edeceğini söyledi.

MAZLUMDER Kütahya Şube Başkanı Selahattin Üneş de “Tunus gibi başörtüsünün sokakta bile yasaklandığı bir ülkede bile 9 Mart’ta komünist, laik ve muhafazakâr grupların sorunu çözmek için masaya oturduklarını hatırlatarak darısı bizimkilerin başına“ diye konuştu. Sakarya Başörtüsü Platformu ise 81. başörtüsü eyleminde; Türkiye’de sistemin nasıl ikiyüzlü bir şekilde işlediğine değinildi. Açıklamada, bürokratik oligarşinin dokunulmazlığı eleştirilirken, tüm sorunların ancak Allah’a kulluk bilincine sahip insanlarca çözülebileceği belirtildi.

Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun 31. haftasına giren eyleminde de platform adına Gökkuşağı Derneği Üyesi Necla Arpa Gülaçar’ın yaptığı basın açıklamasında, “Başörtüsü inancımızın hürriyetidir. Başörtüsü bizlerin varlık sembolüdür. Başörtüsü bizlere dikte edilen Batılı hayat tarzının inkârıdır. Ve bizlerin yarın doğacak gün gibi hürriyete inancımız tamdır. Bu sebeple biz bu hak arayışının şuuru ile bu filizin üstüne titredik yağmur demedik kar demedik burada olduk. Bu haksızlık bitinceye dek burada olacağız” denildi.

/ KOCAELİ

01.04.2007


 

Engelli haklarına imza

Türkiye, BM’de dün imzaya açılan Engellilerin Haklarına İlişkin Uluslararası Sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri oldu. Sözleşmeyi Türkiye adına, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin imzaladı. Müzakereleri 2002 yılında başlayan Sözleşme, 13 Aralık 2006 tarihinde BM Genel Kurulu’nda oylamasız kabul edilmişti.

Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, ‘’Sözleşme müzakereleri sırasında Türk heyetinin engellilerin, insan haklarından eşit ve tam şekilde yararlanabilmesini, engellilere yönelik ayrımcılığa son verilmesini ve engellilere hayatın her veçhesine eşit katılım imkânı sağlanmasını savunduğu, bu doğrultuda Sözleşmenin ivedilikle sonuçlandırılmasını desteklediği’’ belirtildi.

50 maddeden oluşan Sözleşme, ‘’genel ilkeler, genel yükümlülükler, eşitlik-ayrımcılık yasağı, erişilebilirlik, eğitim, sağlık, çalışma ve istihdam, siyasî ve kamusal hayata katılım’’ gibi çeşitli başlıklar altında engellilerin haklarını ve taraf devletlerin yükümlülüklerini düzenliyor.

Sözleşme 20 ülke tarafından onaylanmasını takiben yürürlüğe girecek.

Sözleşme’nin uygulanmasını denetlemek üzere, ilk aşamada 12 kişiden oluşacak bir komite (Engellilerin Haklarına İlişkin Komite) kurulması öngörülüyor ve sözleşme, taraf devletlere söz konusu komiteye dönemsel raporlar sunma yükümlülüğü getiriyor.

BM Genel Kurulu tarafından geçtiğimiz aralık ayında kabul edilen sözleşmeyle ilgili olarak bir açıklama yapan o zamanın BM Genel Sekreteri Kofi Annan, sözleşmenin dünyadaki 650 milyon engelli insan için “yeni bir dönemin başlangıcı’’ olduğunu söyleyerek, üye devletleri en kısa zamanda sözleşmeyi imzalamaya ve meclislerinde onaylamaya çağırmıştı.

Ayrıca Annan, sözleşmenin 21. yüzyılda kabul edilen ilk insan hakları sözleşmesi ve uluslar arası hukuk tarihinde en kısa zamanda müzakere edilen sözleşme olduğunu vurgulamıştı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise Arbour ise sözleşmeyle ilgili olarak yaptığı açıklamalarda, 50 maddelik sözleşmenin, uluslar arası insan hakları hukuku açısından çok önemli bir boşluğu doldurduğunu söylemişti.

Arbour, ‘’Bu sözleşme, engellilerin toplum hayatına tam katılımını sağlama ve onların da topluma katkıda bulunabilmeleri açısından tarihi bir adımdır’’ diye konuşmuştu. Sözleşmeyi onaylayan devletler, ülkelerinde engelli vatandaşların haklarını geliştiren kanunlar çıkarmayı ve tedbirler almayı, ayrıca engellilere karşı ayrımcılık yapan kanunları, gelenekleri ve uygulamaları kaldırmayı hedefleyecekler.

/ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

01.04.2007


 

Muhsin Yazıcıoğlu: Alperen Ocaklarına tezgâh kuruldu

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “Alperen Ocaklarının, Hrant Dink cinayetiyle suçlanması kurulan bir tezgâhtır” dedi.

Erzurum’da açıklamada bulunan Yazıcıoğlu, yapılan son anketlere göre BBP’nin oy oranının arttığını, bu sebeple önlerinin kesilmeye çalışıldığını iddia etti. Hrant Dink cinayet ile Alperen Ocakları arasında bağlantı kurulmaya çalışıldığını belirten Yazıcıoğlu, “Alperen Ocaklarının Hrant Dink cinayetiyle suçlanması kurulan bir tezgâhtır. Son dönemde yapılan anketler, partimizin oy oranında büyük bir yükseliş olduğunu gösteriyor. BBP’nin önünü kesmek amacıyla ısrarla ve özenle Alperen Ocakları Hrant Dink cinayeti ile suçlanıyor. Bu olayların tadını kaçırdılar. Şimdi yargı aşamasında olan dâvânın sonuçlarına bakıp hareket edeceğiz” dedi.

/ ERZURUM

01.04.2007


 

Arınç’tan “TBMM-terör örgütü irtibatı” iddialarına tepki

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın söylediği iddia edilen, “teröristler arasında TBMM ile irtibatı halen devam edenlerin bulunduğu” yönündeki sözlerini, “TBMM ile bir terör örgütü arasında irtibat olduğunu düşünmek bile çok acı bir olaydır. Böyle bir şey varsa gerekli olan her şey yapılır” diye değerlendirdi.

Arınç, Portekiz’e yaptığı 4 günlük resmi ziyaretinin son gününde Türk gazeteciler için basın toplantısı düzenledi. “Bir gazetede Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’ın, ‘terör örgütünün TBMM’de uzantısı var’ yönünde sözlerine yer veren haber yayınlandı. Bu konuyla ilgili söyleyecekleriniz var mı?” şeklindeki bir soruya Arınç, şu cevabı verdi:

“Bazı gazetelerde öyle bir konuşma yaptığı iddia ediliyor. Birinci ağızdan, bu konuşmanın sahibi tarafından açıklanmadıkça bu konuyla ilgili bir şey söylemek spekülasyon olur. Biz kendileriyle 19 Mart tarihinde bir görüşme yapmıştık. O görüşmede kesinlikle böyle bir şey söz konusu edilmedi. Bir gazetenin bunu başlığa çıkarmış olduğunu gördüm, fevkalade üzüldüm, çünkü TBMM ile bir terör örgütü arasında irtibat olduğunu düşünmek bile çok acı bir olaydır. Böyle bir şey varsa gerekli olan her şey yapılır, ancak sahibi tarafından doğrulanmadıkça ve açıklanmadıkça bu konuşma üzerinde bir şey söylemek mümkün değil.”

/ LİZBON

01.04.2007


 

Nimet Çubukçu: Sorunlar eğitimle çözülür

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu,”Ülke olarak yaşadığımız bir çok sorunun kaynağı eğitim olduğu gibi, çözüm yolunun da eğitimden geçtiği bir gerçektir’’ dedi.

Bakan Çubukçu, Manisa’nın Salihli ilçesinde 12 derslikli ilköğretim okulu ve Salihli Devlet Hastanesi ek binasını hizmete açtı, acil servis binasının temelini attı, Turgutlu ilçesindeki huzurevini ziyaret etti.

Çubukçu, AB ülkelerinde ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 100 iken, Türkiye genelinde bu oranın yüzde 97.4 olduğunu, eğitimin her kademesindeki sorunları çözmeye çalıştıklarını söyledi. Bilgi toplumu olma yolunda büyük adımlar atılması gerektiğini, Türkiye’yi her kesimiyle aydınlık bir geleceğe taşıma azim ve kararlığı içinde olduklarını belirten Çubukçu, bu çerçevede eğitimi temel öncelik olarak gördüklerini ve bütçe içinden ciddi paylar ayırdıklarını vurguladı.Çubukçu, şunları söyledi:’’2013 yılına kadar derslik başına düşen öğrenci sayımızı 30’a çekmek, eğitimde öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Genç bir nüfusa sahip olan ülkemiz, gençleri gereği gibi eğitemezse, hiç kuşkusuz bu avantajı heba etmiş olacaktır. Ülke olarak yaşadığımız bir çok sorunun kaynağı eğitim olduğu gibi, çözüm yolunun da eğitimden geçtiği bir gerçektir.“Çocuklara eğitimde fırsat eşitliği sağlanması gerektiğini, kız çocukları ve engelli çocukların eğitimine de ayrı önem verdiklerini belirten Çubukçu, Türkiye’nin eğitim alanında geç kalmışlık sorunu yaşadığını, bunu telafi edecek büyük adımlar attıklarını, bu konuda hayırseverler ve özel sektörden büyük destek gördüklerini ifade etti. Çubukçu, “Türkiye’yi geleceğe ve bilgi toplumuna taşıyacak olan eğitim kurumlarına harç koyan, taş taşıyan herkesin, hiç şüphesiz, aydınlık Türkiye’nin inşasında onurlu bir yeri ve imzası olacaktır’’ dedi.

/ MANİSA

01.04.2007


 

Isparta beşik gibi

Isparta’da meydana gelen 4,7 büyüklüğündeki iki depremin ardından artçı sarsıntılar sürüyor. Isparta ve ilçelerinin yanı sıra Burdur ve Afyonkarahisar’da da hissedilen depremlerin hasar yapıcı türde olmadığı belirtildi. Vatandaşlar geceyi dışarıda ateş yakarak geçirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Isparta’nın Eğirdir ilçesi Barla beldesi merkezli önceki gün saat 19.56’da ve 22.23’te 4,7, saat 23.10’da da 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bunların ardından bölgede çok sayıda artçı deprem kaydedildi. Saat 04.20’de ise merkez üssü Gelendost ilçesi olarak belirlenen 4,1 şiddetinde bir deprem daha oldu. Isparta ve ilçelerinin yanı sıra Burdur ve Afyonkarahisar’dan da hissedilen depremlerin hasar yapıcı türde olmadığını belirtildi.

Eğirdir Kaymakamı Ömer Ulu, yaptığı açıklamada, ilçede artçı sarsıntıların devam ettiğini, ancak olağanüstü bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. İlçede sadece eski ahşap bir evin yan duvarının yıkıldığını belirten Ulu, ‘’Vatandaşların büyük bölümü geceyi evlerinin dışında ve otomobillerinde geçirdi. İlçenin her tarafını gezdim, mal ve can kaybı yok’’ dedi. Gelendost Kaymakamı Orhan Burhan da ilçede meydana gelen depremde, herhangi bir hasar, can ve mal kaybı meydana gelmediğini bildirdi.

Barla Belediye Başkanı Mustafa Kunt da beldeyi gezdiğini belirterek, depremin hasara sebep olmadığını söyledi. Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Jeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fuzuli Yağmurlu, Isparta ve çevresinde devam eden sarsıntıların tehlike arz edecek boyutlarda olmadığını bildirdi. Barla-Eğirdir merkezli 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Isparta ve çevresinde 69 sarsıntı gerçekleştiği bildirildi. Sarsıntıların yer yer devam ettiği öğrenildi.

/ ISPARTA

01.04.2007


 

En yüksek bayrak Zeytinburnu’na dikildi

Türkiye’nin en yüksek bayrağı Zeytinburnu’na dikildi. Zeytinburnu Belediyesi tarafından yaptırılan bayrağın yüksekliği 70 metre, büyüklüğü ise 337.5 metrekare.

16 ton ağırlığındaki bir direğe asılan 15 x 22.5 metre ölçülerindeki bayrak aynı zamanda Türk semalarında dalgalanan en büyük bayrak. Platina Çelik İmalat Sanayi’ne 85 bin YTL’ye yaptırılan direğin toprak üstü uzunluğu 70, toprak altı uzunluğu ise 3.5 metre. 6x6 metrekarelik bir alana dikilen ve paslanmaz galvaniz saçtan imal edilen direğin ağırlığı 16 ton. Paraşüt bezinden dikilen bayrak ise 15x22.5 ölçülerinde 337.5 metrekare büyüklüğünde. Her 20 günde bir değiştirilecek olan bayrağın maliyeti ise 1.350 YTL.

Yeni Asya / İSTANBUL

01.04.2007


 

Kaçakçılık çetelerine ağır darbe

Yozgat’ta, sahte evrakla araçların fenni muayenelerini yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 26 kişiden 10’u tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, jandarma ekipleri, 6 ay önce aldıkları istihbarat doğrultusunda, sahte belgelerle araçların fenni muayenelerini yaptıkları iddiasıyla Yozgat, Şanlıurfa ve Kayseri’de operasyon düzenlediler.

Operasyonlarda yakalanan 135 kişiden 109’u, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Gözaltında tutulan 26 kişi ise sorgulamalarının ardından mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan Ahmet H, Arif H, Bayram H, Ersin Ü, Halil K, Dilaver K, Mustafa Ş, Ali Y, Hakkı A, Ercan K. tutuklandı, 16 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu arada, operasyonlarda ele geçirilen 135 araç ruhsatına el konulduğu bildirildi.

Öte yandan Şanlıurfa’da sahte rapor ve ilaç kupürü hazırladıkları iddiasıyla gözaltına alınan ve aralarında doktor, eczacı, emekli öğretmenlerin de bulunduğu 9 kişiden 7’si çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Alınan bilgiye göre, Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, birkaç aydır yürüttüğü çalışmalar sonucu, Şanlıurfa ve Akçakale ilçesindeki bazı eczaneler ile muayenehanelere eş zamanlı operasyon düzenledi.

Söz konusu yerlerde yapılan aramada, kupürleri kesilmiş sahte ambalajlar içerisinde piyasa değeri yaklaşık 1 milyon YTL olan çok sayıda ilaç kupürü ile sahte rapor ve reçete ele geçirildi. ‘’Suç örgütü kurarak, devlet kurumlarını zarara uğratmak’’ iddiasıyla doktorlar M.A. ve A.E, eczacılar A.A, M.Ö.B, emekli öğretmen Ö.F.K, eczacı kalfası Z.D. ile H.O, M.D. ve İ.B gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğündeki sorguları tamamlanan zanlılar, adliyeye sevk edildi. Zanlılardan A.E, M.A, A.A, M.Ö.B, Ö.F.K, Z.D. ve M.D çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. H.O ve İ.B ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

/ YOZGAT

01.04.2007


 

Milletvekili, lise yaptıracak

Mardin bağımsız milletvekili Süleyman Bölünmez’in, Nusaybin ilçesinde 18 derslikli lise yapacağı bildirildi.

Kaymakam Ersin Emiroğlu, yaptığı açıklamada, ilçedeki liselerde derslik sayısının yetersizliğine çözüm bulmak için Vali Mehmet Kılıçlar ile yaptıkları görüşmeler sonucunda, iş adamı Kemal Gözü’nün hibe ettiği arsaya milletvekili Bölünmez’in 18 derslikli genel lise yaptıracağını söyledi.

Vali Kılıçlar ile milletvekili Bölünmez arasında protokol imzalanmasının ardından en geç 1 ay içinde lisenin yapımına başlanacağını kaydeden Emiroğlu, şöyle konuştu: ‘’Milletvekili Bölünmez’in üzerinde lise yaptıracağı arsanın Kemal Gözü tarafından hibe edilmesi nedeniyle bu ailenin ismini yaşatmak için mevcut Nusaybin Lisesi’nin ismini ‘Emire Gözü Lisesi’ olarak değiştireceğiz. Yeni yapılacak liseye de Süleyman Bölünmez Lisesi adı verilecek. İlçenin lise sorunu böylece çözüme kavuşacak.’’

/ NUSAYBİN

01.04.2007


 

Atalay: siyaset kurumu yıpranmamalı

Devlet Bakanı Beşir Atalay, Türkiye’de uzun süre toplumla siyaset arasında güvensizlik doğduğunu, siyaset kurumunun adeta güvenilmez bir duruma düştüğünü belirterek, ‘’Ülkemizin daha rahat konuşulur, demokrasinin yerleştiği bir ülke olmasını istiyorsak, siyaset kurumuna ihtiyaç var. Siyaset kurumunun yıpranmaması lâzım’’ dedi.

Bakan Atalay, Manisa’nın Ahmetli ilçesine bağlı Alahıdır Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifini ziyaret etti ve kooperatif başkanlarıyla toplantı yaptı. Atalay, burada yaptığı konuşmada, ‘’Allah ülkemizin ağız tadını, huzurunu ve istikrarını bozdurmasın’’ dedi.

Türkiye’de uzun süre toplumla siyaset arasında güvensizlik doğduğunu, bunun çeşitli sebeplerinin olduğunu dile getiren Bakan Atalay, ‘’Eğer demokrasi, açık toplum diyorsak, ülkemizin daha rahat konuşulur, demokrasinin yerleştiği bir ülke olmasını istiyorsak, siyaset kurumuna ihtiyaç var. Siyaset kurumunun yıpranmaması lazım’’ dedi.

Tarımsal kalkınma kooperatifleriyle ilgili bilgi veren Bakan Atalay, bu kooperatiflere faizsiz, 2 yılı ödemesiz, daha sonra 3 yıl içinde geri ödemeli kredi verdiklerini, bunu düşük gelir grubundaki köylü vatandaşları daha fazla gelir sahibi yapmak için verdiklerini anlattı.

Köylülere koyun, keçi, iyi cins süt sığırı dağıtımı yaptıklarını da ifade eden Bakan Atalay, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının çiftçilere eğitim verdiğini, kendi bakanlığının ise parasal ödemeyi yaptığını kaydetti. Atalay, şöyle konuştu: ‘’2003-2006 yılları arasında 537 tarımsal kalkınma kooperatifine bu şekilde destek verildi. 314 milyon YTL kaynak kullanıldı. 2007 yılında 239 kooperatif daha programa alındı. Bunun için de 237 milyon YTL kaynak kullanılacak. Yani 48 bin 785 aile bu destekten faydalanmış oluyor.’’

/ AHMETLİ

01.04.2007


 

Halihazırda kuraklık zararı yok

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Hububat Gözlem Raporlarına göre, halihazırda kuraklık zararı olmadığını belirterek, “Kuraklıkta, Mart-Nisan dönemi yağışları belirleyici olacaktır” dedi.

Eker, CHP Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi’nin, kuraklık tehlikesine karşı alınan tedbirlere ilişkin soru önergesini cevaplandırdı. Kuraklık tehlikesiyle ilgili, tarım il müdürlüklerinden hububat gözlem raporları istendiğini belirten Eker, “Raporlara göre, halihazırda kuraklık zararı yoktur. Kuraklıkta, Mart-Nisan dönemi yağışları belirleyici olacaktır” dedi.

Tarımsal sulamada kullanılan suyun etkin kullanımına yönelik sistemlerin desteklendiğini belirten Eker, damlama ve yağmurlama sulama yöntemleriyle yapılan sulamayla, geleneksel sulama yöntemlerine oranla yüzde 50 su tasarrufu sağlandığını kaydetti. Eker, kuraklık tehlikesine karşı ulusal ve yerel düzeyde eylem planı oluşturulduğunu bildirdi.

/ ANKARA

01.04.2007


 

Özatağ, Mevlid Kandili’nde hastaları ziyaret etti

DYP Kütahya İl Başkanı İlhami Özatağ ve yönetim kurulu üyeleri, Mevlid Kandili’nde hastanede hastahaları ziyaret etti.

Özatağ ve beraberindekiler Mevlid Kandili dolayısıyla Kütahya Devlet ve Eviya Çelebi Devlet hastanehalerinde hastaları ziyaret etti. İlk olarak başhekimleri ziyaret eden Özatağ kandillerini tebrik etti ve hastaneler hakkında bilgi aldı. Daha sonra hastaları tek tek dolaşarak Mevlid Kandili’ni kutlayan Özatağ, bugünün alemlere rahmet olarak gönderilen rahmet ve barış peygamberi olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dünyaya geldikleri gün olduğunu belirtti. Özatağ, Mevlid Kandili’nin tüm insanlığa, İslâm âlemine, ülkemize huzur ve barış getirmesini, hayırlara vesile olmasını temenni ederek, Irak’ta, Filistin’de, Türkistan’da ve dünyanın birçok yerinde zulüm gören mazlûmların kurtuluşuna vesile olmasını diledi.

Salih AYTEMUR / KÜTAHYA

01.04.2007


 

Akarsularımız boşa akmasın

Yarımada Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Ümit Bora, Türkiye’de akarsuların büyük bir bölümünün boşa aktığını belirterek, bunların acilen ele alınacak bir planlamayla kuraklık çekilen bölgelere taşınabileceğini bildirdi.

Bora, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki önemli ırmaklar arasında bulunan Kızılırmak, Yeşilırmak, Seyhan, Ceyhan, Manavgat’ın ‘’boşa denizlere’’ aktığını, Dicle ve Fırat’ın ise sınırları aştığını, bu önemli kaynakların borular yardımıyla kuraklık çekilen bölgelere taşınabileceğini, yönlendirebileceğini söyledi. 4. Dünya Su Formu’nda açıklanan verilere göre, Türkiye’de 20 yıl önce kişi başına düşen 4 bin metreküp su rezervi olduğunu, bugün bunun bin 430 metreküpe düştüğünün belirlendiğini kaydeden Bora, 10 yıl sonra su rezervinin kişi başı bin metreküpün altına düşeceğini öne sürdü.

Türkiye’de yağmur ve kar yağışının bu yıl yeterli düzeyde olmadığının görüldüğünü anlatan Bora, şöyle dedi: ‘’Petrolden çok daha kuvvetli su gücümüz var. Kirlenmemiş tüm havzalardan sınır ötesine akan ve denizlere dökülen akarsularımız, acil bir projeyle hangi bölgede kuraklık yaşanıyorsa, o bölgeye öncelikle olmak üzere tüm Türkiye’ye dağıtılabilir.’’ Bora, Kızılırmak, Yeşilırmak veya Manavgat’tan Konya ovasına borularla su taşınabileceğini söyledi.

/ İZMİR

01.04.2007


 

Günlüğünü miras bırakacak

Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Çamlıca köyünde yaşayan 70 yaşındaki Fethi Ertan, yarım asırdır tuttuğu günlüğüne hayatını, köyünü, Türkiye’de ve dünyada olup bitenleri yazıyor.

Günlük tutmaya 1957 yılında askerlik görevi için gittiği İstanbul’da başlayan Ertan, günlüğüne ilk olarak, Galata Köprüsü üzerinde yaptığı kısa geziyi not almış. Ertan, hepsi tarihe şahit birer belge niteliğinde olan ve bugün sayısı 39’a ulaşan günlüklerinde, 17 Şubat 1959 tarihinde içinde dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in bulunduğu uçağın düşüşünden, 1 Mart 1958’de Üsküdar’da batan ada vapurunda 202 öğrencinin ölümüne kadar birçok olay yer alıyor. Ertan, yaptığı açıklamada, bu günlükler sayesinde insanlara, hatırlayamadıkları önemli olayları en ince ayrıntısına kadar aktardığını söyledi. Ertan, “Günlüklerimi bugüne kadar birçok kişi istedi ama ben öldükten sonra torunlarıma anı olarak bırakacağım. Onlar daha sonra nasıl değerlendirmek istiyorlarsa değerlendirsinler.’’

/ ÇANAKKALE

01.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004