Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Avrupalılık bir idealdir

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tarihi inanışlarıyla askerî ve siyasî boyutlarıyla birden çok Avrupa tanımı yapılabileceğini ifade ederek, ‘’Ama bana sorarsanız, ben Avrupalı olmayı ideallerden yola çıkarak tarif etmek isterim. Bana göre Avrupalı olmak, insanlığa yeni ufuklar açmak, dünyaya, hayata, barışa katkı sağlayacak yeni fikirler üretmek demek olmalıdır’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, AKP Genel Merkez Gençlik Kollarınca The Marmara Oteli’nde düzenlenen ‘’Avrupa’nın Gençleri İstanbul’da Buluşuyor’’ toplantısında yaptığı konuşmada, çağımızda Avrupa’nın dünyada önemli bir yeri olduğuna söyledi.

Farklı kültür ve medeniyetlerin buluştuğu, birbirini zenginleştirdiği bir zemin olarak görülen Avrupa’ya büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Erdoğan, burada insanlığın geri kalanına karşı özellikle gençlerin duyması gereken sorumluluklar bulunduğunu kaydetti.

Başbakan Erdoğan, ‘’Zira büyük romancı Dostoyevski’nin dediği gibi, her insan her şey karşısında gerçeklerden sorumludur. Sorumluluk duygusuyla dünyanın aklı, vicdanı olmalısınız’’ diye konuştu.

Erdoğan, farklı dillerden, dinlerden ve kültürlerden olmalarına karşın herkesin aynı zamanda çok önemli asgari müştereklere sahip olduğunu belirterek, asgari müştereğin de ‘’Avrupalılık’’ olduğunu ifade etti. Stratejik özellikleri, güç dengeleri, ülkeler arası menfaat ilişkileri ve ekonomik ortaklıklarıyla farklı Avrupalı tanımları yapıldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

‘’Tarihi inanışlarıyla askeri ve siyasi boyutlarıyla birden çok Avrupa tanımı yapılabilir. Ama bana sorarsanız, ben Avrupalı olmayı ideallerden yola çıkarak tarif etmek isterim. Bana göre Avrupalı olmak, insanlığa yeni ufuklar açmak, dünyaya, hayata, barışa katkı sağlayacak yeni fikirler üretmek demek olmalıdır. Benim inandığım, inanmak istediğim, inanmakta ısrar ettiğim ve ülkem adına umut ettiğim Avrupalılık, bir coğrafyaya ait olmaktan ziyade bir idealdir.’’

“TÜRKİYE, İKİ KIT'ANIN ÜLKESİ’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB çalışmalarına bakıldığında, Avrupa kıt'asından olmayan ülkelerin de birliğe kabul edildiğine dikkat çekerek, ilk önce coğrafi bir birlikten bahsedildiğini söyledi. Türkiye’nin ilk başta coğrafi sebeplerle dışlandığını anlatan Erdoğan, ‘’Halbuki Türkiye, bir kıt'anın değil, iki kıt'anın ülkesidir. Hem Avrupa, hem Asya’nın... Şu anda sizler Avrupa’dasınız. Buradan Boğaz’ın öbür yakasına baktığınız zaman Asya’yı seyrediyorsunuz. Türkiye’nin bu özellikleri var, ama bu tutmadı. Yeni bir tanım getirmek durumunda kaldılar’’ dedi.

Erdoğan, bu yeni tanımda acı olan tarafın, ‘’AB temellerinin Hristiyanlığa dayandırılmak istenmesi olduğunu’’ dile getirerek, ‘’AB anayasasına, Avrupa’nın kökeninin Hristiyanlık olduğunu koymak gibi bir yanlışın içine düştüler. Çok ciddî tartışmalarımız oldu. Halbuki Avrupa kıt'asının içinde üye ülkeleri içinde Hristiyanlar olduğu gibi Müslümanlar, Museviler, dinsizler de var vesaire vesaire... O zaman böyle bir AB’yi Hristiyan kulübü olarak görmek yanlıştır dendi’’ diye konuştu.

“MEDENİYETLER ARASI

İTTİFAKI SAVUNUYORUZ’’

Başbakan Erdoğan, sonuçta Avrupa anayasasına bu ifadenin girmediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

‘’Çünkü bu büyük bir yanlış olacaktı. Çünkü bununla dinler arası tarihte yaşanan savaşlar, adeta bir tohum ekme olabilirdi. Nitekim şu anda medeniyetler arası çatışmayı savunanlar var. Ama biz buna karşı medeniyetler arası ittifakı savunuyoruz. Onun için de İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın riyasetinde eş başkanlar olarak Zapatero ile medeniyetler ittifakının başını çekmeye başladık ve bunu AB üyesi ülkelere yaydığımız gibi dünyanın diğer ülkelerine de yaymaya başladık. Şu anda çalışmalar bitti. Sonuç bildirgeleri deklare edildi. Şimdi sekreterya kurma çalışmaları BM himayesinde devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında artık bunu BM Genel Sekreterliği yürütmeye devam edecek. Bizler de elimizden gelen desteği vermeyi sürdüreceğiz.’’

/ İSTANBUL

24.03.2007


 

KALPLERE YASAKÇI KONMALI

TBMM Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimini Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, çocukların suça bulaşmasını önlemek için sadece polis, hakim, savcı sayısını arttırmanın, hapishaneleri genişletmenin çare olmadığını belirterek, “Eğer aileden başlayan eğitim silsilesi gerçekleştirilmez, çocukları sahiplenecek çalışmalar olmazsa bir kaç yıl içinde hepimiz evlerimizi kilitli tutmak, kendimizi korumak için tedbir almak zorunda kalabiliriz” dedi.

TBMM Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimini Araştırma Komisyonu Başkanı Halide İncekara, çocukların suça bulaşmasını önlemek için sadece polis, hakim, savcı sayısını artırmak hapishaneleri genişletmenin çare olmadığını belirterek, “Eğer aileden başlayan eğitim silsilesi gerçekleştirilmez, çocukları sahiplenecek çalışmalar olmazsa bir kaç yıl içinde hepimiz evlerimizi kilitli tutmak, kendimizi korumak için tedbir almak zorunda kalabiliriz” dedi.

TBMM Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimini Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Halide İncekara ile üye AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, Gaziantep’te yaptıkları inceleme ve denetimleri Polisevinde düzenlenen basın toplantısında değerlendirdi.

Çocukların suça bulaşmasını önlemek için sadece polis, hakim, savcı sayısını artırmak hapishaneleri genişletmenin çare olmadığını belirten Komisyon Başkanı Halide İncekara, “Eğer aileden başlayan eğitim silsilesi gerçekleştirilmez, çocukları sahiplenecek çalışmalar olmazsa bir kaç yıl içinde hepimiz evlerimizi kilitli tutmak, kendimizi korumak için tedbir almak zorunda kalabiliriz” diye konuştu.

Gaziantep gezileri sırasında okullarda çocuklarını bekleyen velilerle görüştüklerini, velilerin sokaklarda yaşananlardan endişeli olduğunu gördüklerini ifade eden İncekara, velilerin, çocuklara yönelik çalışmalara ağırlık verilmesini istediklerini anlattı. Gençlerin, hareket yapmak, spor yapmak istediğini vurgulayan İncekara, şunları söyledi: “Gençler hareket istiyor, spor yapmak, sevgi istiyorlar. Şehirlerde genelde imar planları dolayısıyla merkezlerde spor tesisleri yapılmasına rağmen, kenar mahallelerde çocukların meşguliyet alanlarının olmadığını görüyoruz. Çocuklar; hapse girdikten sonra resim kâğıtlarıyla, boya kalemleriyle, sporla tanışıyorlar. Çocuklar, karakola geldiklerinde yine resimle, müzikle, kültürel faaliyetler tanışıyor. Bunda bir yanlışlık yok mu? Çocuklar bunlarla, kültürel etkinliklerle karakol ve hapiste mi tanışmalı.”

Gaziantep’te yaptıkları internet kafe denetimleriyle ilgili açıklamalarda bulunan Mustafa Ataş, internet kafeler konusunda aileleri uyararak, ailelerin küçük çocuklarının nereye gittiğini, kimlerle arkadaşlık yaptığını iyi takip etmeleri gerektiğini kaydetti.

/ GAZİANTEP

24.03.2007


 

Barroso: Avrupa’ya sınır çizilmemeli

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB’ye sınır çizmemek gerektiğini, Avrupa’nın sınırlarının her kuşak tarafından yeniden belirlenmesi gerektiğini söyledi.

AB’nin 50. kuruluş yıldönümü yaklaşırken DW’ye röportaj veren Barroso, DW’nin Brüksel temsilcisi Bernd Riegert’in sorularını cevapladı. Barroso, 27’ler Avrupası’nın atalete sürüklenmemek için mutlaka yeni bir idarî yapıya kavuşturulması gerektiği görüşünü dile getirdi. Birlik düşencesinin krize sürüklendiği iddialarına katılmayan Barroso, Pazar günü Berlin’de yapılacak olan devlet ve hükümet başkanları zirvesinden oldukça ümitli.

Barroso, “Berlin Açıklaması’yla dinamizm kazanmayı ve Almanya’nın dönem başkanlığı sona erene kadar sorunun çözümü için bir takvim ya da çözüm taslağı üzerinde anlaşma sağlanmasını umuyorum” dedi.

“Örnek bİr tarih yazdI”

Jose Barroso, iki Dünya Savaşı’nın ardından kurulan Avrupa Birliği’nin barış, yeniden imar ve bütünleşme açısından dünyaya örnek olacak bir başarı tarihi yazdığını ve önümüzdeki 50 yılın daha da iyi geçeceğini söyledi. Barroso sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa’nın çağımızdan korkmasına neden yok. Aksine küreselleşmede son derece başarılıyız. Yarının dünyasına hazır olduğumuzu gösterdik. Avrupa fikrinin hüsranla noktalanacağını sanmıyorum. 21. yüzyılın sorunlarıyla başa çıkabilecek kaynaklara sahibiz.”

Bundan sonraki adımın Balkan ülkelerinin Birlik bünyesine alınması olabileceğini belirten Komisyon Başkanı, azamî üye sayısı tespit edilemeyeceğini ve Avrupa’nın sınırlarının her kuşak tarafından yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Barroso, “Şimdiden sınır çekmenin akıllıca bir davranış olacağını sanmıyorum. Sınır çekmek aynı zamanda dışlamak anlamına da gelir. Önemli olan Avrupa’nın işlerliğini korumaktır” dedi.

/ BRÜKSEL

24.03.2007


 

Arınç: Türkiye’yi alan AB kazanır

TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Türkiye’yi içine alan bir AB, yalnızca coğrafi anlamda değil, vizyon bakımından da genişlemiş olacak, ayrıca küresel güç olma potansiyelini en etkin şekilde kullanma fırsatı yakalayacaktır” dedi.

Arınç, İtalya Senatosunda Roma Antlaşmasının 50. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen kutlama töreninde bir konuşma yaptı. Arınç, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, İtalya Başbakanı Roma Prodi, İtalya Senato Başkanı Franco Marini, İtalya Meclis Başkanı Fausto Bertinotti’nin yanı sıra AB üyesi ülkelerin senato ve meclis başkanlarının da hazır bulundukları kutlamada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Türkiye’nin AB ile bütünleşmesi, tüm siyasal, ekonomik, kültürel ve bunların da ötesinde stratejik sonuçlarıyla kıtamızın sınırlarını aşan, çok değer verdiğimiz önemli bir projedir. Bu proje, medeniyetler arası çatışma isteyen zihinlere verilecek en etkin cevap olacaktır.”

AB’nin Türkiye’nin tam üyeliğiyle daha güçleneceğine değinen Arınç, “Türkiye’yi içine alan bir AB, yalnızca coğrafi anlamda değil, vizyon bakımından da genişlemiş olacak, ayrıca küresel güç olma potansiyelini en etkin şekilde kullanma fırsatı yakalayacaktır” diye konuştu.

Arınç, halkların seçilmiş temsilcileri olan parlamenterlerin gelecek kuşaklara yönelik önemli sorumluluklar taşıdıklarını hatırlatarak, şunları söyledi:

“Bu bağlamda, gelecekte, ancak geçmiş yıllara bakarak, AB’nin ortak amaçlar, idealler ve hoşgörü içeren stratejik vizyonu için bir şeyler yaptığımızı söyleyebileceğiz. Türkiye’nin üyeliğine verilecek destek de bu vizyonun gerçekleşmesini sağlayacaktır.”

Roma Antlaşmasının 50. yıl dönümünün kutlandığı bu “tarihi an”da İtalya Senatosunda meslektaşları ve seçkin devlet adamlarıyla bir arada bulunmaktan mutlu olduğunu dile getiren Arınç, bu 50 yıllık süre içerisinde AB’nin hangi noktaya geldiğiniyse şöyle özetledi:

“Bundan sadece 50 yıl önce bugünün Avrupa’sını tahayyül bile etmek mümkün değilken, birleşik ve özgür Avrupa şimdi tüm gerçekliğiyle ortada durmaktadır. Demokrasi, çoğulculuk, düşünce ve ifade özgürlüğü, bilimsel mantık ve hür teşebbüs gibi değerler tarih içerisinde değişme göstererek günümüzde Avrupa kimliğini oluşturan evrensel nitelikte değerler bütünü haline gelmiştir.”

“TÜRKİYE’DEKİ TAM ÜYELİĞİ HEDEFLİYOR”

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği hedeflediğine değinerek, şöyle dedi:

“Türkiye de aynı vizyonu paylaştığı Avrupa’nın bu dinamizmi içinde yer almaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’deki reform süreci Kopenhag siyasi kriterlerini karşılamanın ötesinde, Türk halkının en üst düzeydeki demokrasi özlemini karşılamak üzere gerçekleştirilmektedir.”

TBMM’nin bu konuda öncü bir rol oynadığını belirten Arınç, “Bu reform süreci kapsamında TBMM öncü rol oynamış, yoğun ve özverili mesaisiyle ülkemizin çağın en yüksek siyasi ve ekonomik standartlarına ulaşma yolundaki çabalarına önemli katkılarda bulunmuştur” diye konuştu. Günümüzün küresel şartlarında AB’nin gelecekte nasıl bir şekil alacağının iyi düşünülmesi gerektiğini de kaydeden Arınç, şunları söyledi:

“AB’nin küresel bir aktör olarak üstleneceği çok önemli görevler vardır. Bu bakımdan AB, sadece içe dönük bir yapı olarak kalmamalıdır. Öte yandan AB, kendi geleceği için seçim yaparken birçok başka ülkenin, bölgenin ve halkların geleceğini de şekillendirmiş olacaktır. Bu çerçevede, Türkiye’nin AB üyeliği de, bugün küresel düzeyde karşılaştığımız mevcut sorunların cevabını ve fırsatların tümünü ihtiva eden bir sentez olarak ortaya çıkmaktadır.”

/ ROMA

24.03.2007


 

50 yıl sonra Avrupa'da İslâm hakim din olacak

Bazı AB ülkelerinde yapılan nabız yoklamasına göre, 50 yıl sonraki Avrupa’da Hıristiyanlık yanında İslâmın da hâkim din olacağına, Almanlar, İtalyanlar ve İspanyolların çoğu inanıyor. Kamuoyu yoklamasına göre, İslâmın hakim olacağını düşünen Fransızların oranı yüzde 22. İngiltere’de de buna yakın oranlar görüldü.

Beş Avrupa ülkesinin vatandaşları, AB’nin 50 yıl sonra fazla değişmemiş olacağına inanıyor. Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve İspanya’da yapılan nabız yoklamasına göre, insanlar 50 yıl sonraki AB’nin, genişlemiş sınırları haricinde bugünkünden çok fazla değişikliğe uğramayacağını düşünüyor. Beş ülkenin vatandaşları, aynı ortak para biriminin kullanılacağına, fakat birliğin federasyona dönüşmeyeceğine inanıyor. Novatris-Harris şirketince Roma antlaşmasının 50. yıl dönümü dolayısıyla yapılan ve “France 24” TV kanalında yayınlanan araştırmaya göre, AB’ye Türkiye’nin katılımı konusunda Fransızlar ve İspanyollar en şüpheciler olarak gözüktü. Fransızların sadece yüzde 38’i, İspanyolların yüzde 36’sı Türkiye’nin AB’ye katılacağına inanıyor. Bu rakam İngiltere ve Almanya’da yüzde 46 çıktı. İtalyanlar ve İspanyolların yüzde 50 ve yüzde 49’u, 2057’de AB sınırlarının Rusya’yı da kapsayacağını düşünüyor. İngilizler, Almanlar ve Fransızların ise ancak üçte biri böyle düşünüyor.

50 yıl sonraki Avrupa'da hakim dinin Hristiyanlık olacağına Almanlar, İtalyanlar ve İspanyolların çoğu inanıyor. Böyle düşünen Fransızların oranı yüzde 34. İslâmın hakim olacağını düşünen Fransızların oranı da yüzde 22 çıktı. İngiltere'de de buna yakın oranlar görüldü.

/ PARİS

24.03.2007


 

Guardian: “ABD, Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahalesini önlemeye çalışıyor

İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi, ABD’nin, Türkiye’nin kuzey Irak’a müdahalesini önlemek için çaba harcadığını yazdı.

Dış politika yazarı Simon Tisdall’in Ankara mahreçli haber-analizine geniş yer veren gazete, olası bir kuzey Irak operasyonunun Amerika’nın barış stratejisini çökertme ihtimali bulunduğunu öne sürdü. Türkiye’nin Kürtlerin kontrolündeki kuzey Irak’a müdahalesinin Irak’ın parçalanmasını engelleme çabalarında üçüncü bir cephenin açılmasına yol açabileceğini öne süren yazar, Bush yönetiminin yakın zamanda Türkiye’ye PKK terör örgütü üzerindeki baskıların artırılacağına dair garantiler verdiğini bildirdi.

Başta Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül olmak üzere, milletvekilleri, askerler ve diplomatların, 3 bin 800 PKK’lı teröristin Güneydoğu Anadolu’da eylemlere hazırlandığına dikkat çektiğini de kaydeden Tisdall, ABD’nin önlem almada etkisiz kalması halinde, Türkiye’nin bu saldırılara sert yanıt vermekte kararlı olduğunu yazdı.

Yazıda Gül’ün, “Ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Hiçbir ihtimali reddetmiyoruz. ABD’lilere defalarca söyledim, ‘Var sayın ki Meksika’da bir terör örgütü var ve ABD’ye saldırıyor. Ne yapardınız? Tabii ki ABD’den yüksek beklentilerimiz var ve umutluyuz. Ama sonsuza kadar bekleyemeyiz’” şeklindeki sözlerine de yer verildi.

Simon Tisdall, Türkiye’deki kaynaklara dayanarak, “özel harekat birliklerinin halen kuzey Irak’taki Haftanin ve Kanimasi bölgelerine yönelik ‘sıcak takip’ hareketleri yapmakta olduğunu” da yazarken, PKK’nın Murat Karayılan aracılığıyla savurduğu bazı tehditlere de dikkat çekti. Yazar Tisdall, ABD ile Türkiye arasındaki tansiyonun nedenleri üzerinde de dururken, bunların en başında Türkiye’nin ABD’nin “ikili oynadığına” dair inancının geldiğini bildirdi. CIA’nın İran’ı istikrarsızlaştırmak için PKK terör örgütünün desteklediği belirtilen “Kürdistan Özgür Yaşam Partisi”ni (PEJAK) silah ve para açısından gizlice destek sağladığına dair iddialara da yer veren Tisdall, Kerkük referandumu ve Kürtlerin Kerkük’ün idaresini ele geçirme çabalarının da Türkiye’yi rahatsız ettiğini yazdı.

/ LONDRA

24.03.2007


 

Has’ın vefatı hemşehrilerini üzdü

İş adamı Kadir Has’ın kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesi, memleketi Kayseriyi yasa boğdu. Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, Has’ın hayatını kaybetmesine Kayseri’de üzülmeyen kimsenin olamayacağını, Türkiye’nin önemli bir değerini yitirdiğini söyledi.

Boydak, şöyle devam etti:

‘’Yaptığı hayırlarla ismini duyuran hemşehrimiz Kadir Has, aslında ilklerin altına imza atan ve müteşebbisliği ile diğer iş adamlarına örnek olan önemli bir şahsiyet. Onun aramızdan ayrılması, tüm Kayserilileri üzmüştür. Bu olaya üzülmeyen Kayserili yoktur. Dünya fani ama Kayseri’ye ve Türkiye’ye yaptığı hayır eserleri kıyamete kadar Onun adını ayakta tutacaktır.’’

Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Utaş da ‘’Türkiye, en büyük değerlerinden birini kaybetti. Kendisi üniversitemize çok sayıda bina yaptırdı. İsmi daima gönlümüzde yaşayacak. Onu hiç unutmayacağız’’ dedi.

Kadir Has’ın cenazesi, bugün Fatih Camiinde kılınacak namazın ardından devlet töreniyle Küçükyalı’daki aile kabristanına defnedilecek.

/ KAYSERİ

24.03.2007


 

Bekâroğlu: Hakkı savunmak erdemdir

Prof . Dr. Mehmet Bekaroğlu, insanların haklarını araması gerektiğini belirterek, “Hak savunucu olmak erdemliliktir. Bir kişiye haksızlık yapılıyorsa, herkes bunu kendisine yapılmış olarak kabul etmelidir” dedi.

MAZLUM-DER Gaziantep Şubesinde, İnsan Hakları konulu bir sohbet toplantısı yapan Prof . Dr. Mehmet Bekaroğlu, Türkiye’de İnsan Hakları kavramının önce sol kesim tarafından 12 Eylül ihtilaliyle gündeme getirildiğini, 28 Şubat uygulamalarıyla da özellikle İslamî kesimin gündemine girdiğini ileri sürdü. Bekaroğlu özetle şu görüşleri dile getirdi:

“İslâmî kesim olarak geçmişte, bizim dışımızdakilerin insan hakları ile ilgili çığlıklarına kulak asmadığımız için, 28 Şubat’ta da çığlıklarımıza kimse itibar etmedi. Zalim kim olursa olsun karşısında olmak, mazlum kim olursa olsun yanında olmak insan ve Müslüman olmanın bir gereğidir. Gittiğimiz yerlerde geçmişimizle ilgili çok sorulara muhatap olduk. Adeta bizi hesaba çektiler. Haklıydılar, çünkü başımıza gelmeyince insan hakları konusunda hassas olamadık. 12 Eylül’den sonra çok zulümler oldu, ama ne yazık ki bu pek fazla bizi ilgilendirmedi. Güneydoğu’da akıl almaz uygulamalar bu dönemde gerçekleşti. Bir çok haksızlıklar yapıldı. Bizler ancak 28 Şubat’ta uyandık. Geçmişimizden dolayı haklı olarak hep çifte standartlı olarak suçlanıyorduk.

Kur’ân-ı Kerim’de bir âyette ‘Artık size ne oluyor ki, haksızlığa uğramış, kadınlar, erkekler ve çocuklar için cihat etmiyorsunuz’ şeklinde bir ikaz vardır. Ne yazık ki biz bunu dikkate almadık. Ülkemizde hak isteyen önce kendisi için istiyor, bu sebeple de kavgalar meydana geliyor. Birisi kazanınca öbürü kaybediyorsa, böyle bir hak arama olmaz. Ben ne kadar güvende ve özgürsem başkası da öyle olmalıdır.

“İnsanlar haklarını aramalı. Hak savunucu olmak erdemliliktir. Bir kişiye haksızlık yapılıyorsa, herkes bunu kendisine yapılmış olarak kabul etmelidir. Haksızlıklar asgariye inerse fitne de asgariye iner. Adaletsizlik ve baskı varsa fitne de vardır. Fitne ile mücadele etmek her Müslümanın görevidir. Fitneleri azaltıp, insanların hür iradesini serbest kullanmalarını sağlamak gerekir.”

Yeni Asya / GAZİANTEP

24.03.2007


 

Bardakoğlu: Din anlaşılırsa rahmet vesilesi olur

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, “Din iyi anlatılır ve iyi anlaşılırsa rahmet vesilesi olur” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren Avusturya-Türk İslâm Birliği’nin (ATİB) yeni hizmete giren merkezinde düzenlenen toplantıda Türk dernek temsilcilerine hitap eden Prof. Bardakoğlu, “Din iyi anlatılır ve iyi anlaşılırsa rahmet vesilesi olur” diye konuştu.

Bardakoğlu, “Eğer dinî bilgiler yanlış anlatılırsa, rahmet vesilesi olan ve insanları birbirine bağlayan din, kavganın ve ayrışmanın vesilesi olur” uyarısında bulundu. İslâm’da dini bilginin dinî liderlerin tekelinde olmadığını ifade eden Bardakoğlu, “dini bilgileri herkesin okuyup anlayacağını ve yorumlayabileceğini” söyledi. “Ahlâklı dindarlık bilgiyle birleşirse çok önemli bir gelişmeyi yakalamış oluruz” diyen Bardakoğlu, “Bilmeden dindarlık olmaz. Bilmezsek, ‘dinî” zannettiğimiz birçok geleneğin altında ezilir kalırız” ifadesini kullandı.

Bardakoğlu şöyle devam etti: “Farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Ama tüm bu farklılıklarımızın üzerine insan sevgisini, kardeşliği kurmamız çok önemlidir. Türkiye’de giderek birbirini seven insanların sayısı artıyor. Biz Türkiye olarak hem Batı’ya hem de İslâm ülkelerine çok önemli bir mesaj veriyoruz. Biz çağdaş dünyanın verilerini, değerlerini, millî değerlere bağlılığı ve dindarlığı bir arada yaşayabiliyoruz. Türkiye’de insanlar asırlardır bu hoşgörü içinde yaşıyorlar.” Dindarlığın “bencillik olmadığını” belirten Bardakoğlu, “Dindarlık ötekinin acısını, derdini ve sevincini paylaşabilmektir” dedi.

/ VİYANA

24.03.2007


 

Diyanet: Cenazede alkış olmaz

Diyanet İşleri Başkanlığı İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi’nde, cenaze törenlerinde alkış, ıslık, protesto gibi davranışlardan kaçınılması gerektiği vurgulandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 6 ayda bir gerçekleştirdiği İl Müftüleri Semineri bu sene 14-16 Mart tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi. Seminerin sonuç bildirgesinde bütün dinlerde cenazeye saygı ve cenaze törenlerinde sükunetin esas olduğuna vurgu yapıldı. Bazı vatandaşların son yıllarda bazı cenaze törenlerinde görülen alkış, ıslık, protesto gibi davranışlardan duydukları rahatsızlığı Başkanlığa bildirdiğine dikkat çekilen bildirgede, “Dini bir ibadeti gölgelediği, o esnada gözetilmesi gereken huzur, sükûn ve saygı ortamını yok ettiği, ayrıca zaman zaman toplumda gereksiz kutuplaşmalara yol açtığı için Başkanlık olarak biz de bu tür davranışlardan kaçınılması gerektiğini düşünmekteyiz.” denildi. Bildirgede, küresel ısınmaya da değinildi. İnsanın tabiatı ve tabiat varlıklarını hoyratça kullanması sonucunda, evrendeki tabiî dengenin bozulmasını hızlandırdığına dikkat çekildi.

/ ANKARA

24.03.2007


 

Kırşehir’de nurlu buluşma

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 47. yılı münasebetiyle Yeni Asya Kırşehir Temsilciliği tarafından “Bediüzzaman Haftası” çerçevesinde düzenlenen “Bediüzzaman’a Göre İslâm’da Sevgi” isimli konferans, Kültür Turizm Müdürlüğü Konferans Salonunda geniş bir katılımla gerçekleştirildi.

Çevre illerden de katılımın sağlandığı konferansı Yeni Asya gazetesi yazarı Sami Cebeci sundu.

Sunumuna; Bediüzzaman’ın 4 tür sevgi esası üzerinde duracağını belirterek başlayan Sami Cebeci, bunların, Allah, peygamber sevgisi, insan sevgisi ile dünya ve içindeki varlıklara duyulan sevgi olduğunu belirterek, “Bunlar nasıl olmalı? Toplumdaki anarşinin, kavganın ve tüm yanlışların olduğu bir durumda sevgiye ne kadar ihtiyacımız var?” diye konuştu.

“Sevginin kaynağı kalptir. Ama bahsini ettiğimiz kalp, insanın vücudunun her tarafına kan pompalayan et parçası değildir. Bu kalp, Bediüzzaman’ın ifadesine göre: fikirlerin aynası olan dimağ ile hislerin aynası olan vicdandan ibaret olan manevî bir lâtifedir. İşte bu manevî kalpte Allah nihayetsiz bir sevgi hissini kalbimize dercetmiş. Bunun gerekçesi de; Allah’ı sonsuz bir sevgiyle sevmemiz için kalbine koymuştur. Bu hakikatten dolayı Bediüzzaman diyor: ‘Batın-ı kalp, ayine-i samettir.’ Yani Allah’tan başkasının muhabbetlerinin oraya konmaması gerektiğini söylüyor. Bu konuyla ilgili ayrıca Bediüzzaman: ‘İnsan eğer Cenab-ı Hak’tan gayrısına olan ve O’nun namına olmayan sevmekliğini o kalbin içine koyarsa, gayr-ı meşrû bir muhabbetin cezası, merhametsiz bir azaptır’ buyuruyor. İnsan hadsiz bir muhabbetle Allah’ı sevmeye müsait bir fıtratla yaratılmıştır. Çünkü insanın fıtratında, yaratılışında cemal, kemal ve ihsana karşı, elinde olmayan bir sevme duygusu vardır.”

Bediüzzaman bir vecizesinde “Muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır” sözünü aktaran Cebeci, “Muhabbet ve sevmek sıfatı, insanın iradesi dâhilinde değildir. İnsan, elinde olmadan sever, fakat irade ile bunun yönü değiştirilebilir. Meselâ insan lezzetli yiyecekleri, anne babasını, çocuklarını, eşini, hayatını, gençliği, baharı ve dünyayı sever. Bunları sevmesek yaşayamayız. Elimizde olmadan bu sayılanları seviyoruz. İşte mecazî olan bütün bu sevgilerini, iradesiyle Allah hesabına dönüştürürse, yani Allah hesabına severse o zaman bu sevgiler hakikî aşka ve gerçek anlamda Allah sevgisine dönüşmüş olur” diye konuştu.

Sami Cebeci’nin ardından sahne alan Kırşehir Can Kardeş Çocuk Korosu; önce âyet ve hadis mealleri ve Risâle-i Nur’dan vecizeler okuduktan sonra birbirinden güzel ilâhiler seslendirerek salonda duygusal bir hava yaşanmasını sağladılar. Konferans çıkışında Sami Cebeci kitaplarını imzalarken, Yeni Asya Neşriyattan kitaplar ve Yeni Asya hanım okuyucularının hazırladıkları gıda ürünleri satışa sunuldu.

Cemil YÜZER / KIRŞEHİR

24.03.2007


 

Yargıya üye seçimi mahkemelik

Yargıtay Başkanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkındaki yazılı başvurusunun Birinci Başkanlık Kurulu gündemine alındığını, ‘’Kurul kararını verinceye kadar Yargıtay Başkanının bir değerlendirme, yorum ve açıklama yapmayacağını’’ bildirdi.

Yargıtay Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamaya göre, basında, ‘’HSYK, yargı bağımsızlığı ve Yargıtay üye seçimine ilişkin konuların yoğun biçimde gündeme geldiği’’ ve konunun ‘’her platformda tartışıldığının bilindiği’’ ifade edildi. ‘’Yargı bağımsızlığı ve Yargıtay’a ilişkin hususların konum ve sıfatı gereği her fertten çok Yargıtay Başkanını ilgilendirdiği bilinmektedir’’ denilen açıklamada, şöyle devam edildi:

‘’Ancak, 2461 sayılı HSYK Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca kurul bağımsızdır. Anılan kanunun 17. maddesi gereğince bir kısım kurul üyeleri ile ilgili olarak disiplin ve cezaî yönden kovuşturma ve soruşturma yapmak görev ve yetkisi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na ait olup, Yargıtay Başkanı da bu kurulun başkanıdır. Yargıtay Başkanı olarak ihsası rey anlamına gelebilecek açıklama ve davranışlarda bulunması beklenmemelidir. Yargıtay Başkanı, göreve başladığı günden itibaren önüne gelen veya gelmesi muhtemel konularda fikir beyanından özenle kaçınmaktadır. Yasaların öngördüğü yaklaşım da budur. Yargıtay üye seçimi ile ilgili olarak Birinci Başkanlık üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiştir. Konuya ilişkin devam eden süreçte Birinci Başkanlıkça yapılan girişimlerin bu aşamada kamuoyu ile paylaşılması uygun bulunmamaktadır.

HSYK’nın Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkındaki yazılı başvurusu üzerine, konu Birinci Başkanlık Kurulu gündemine alınmıştır. Bu bağlamda ve yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde, Birinci Başkanlık Kurulu kararını verinceye kadar Yargıtay Başkanının bir değerlendirme, yorum ve açıklama yapmayacağı hususu kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.’’

/ ANKARA

24.03.2007


 

Altınbaş dâvâsında 4 sanığa 8 yıl 10 ay

Birtan Altınbaş dâvâsında, 4 sanık 8 yıl 10 ay 20’şer gün hapse mahkum edildi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dâvânın bugünkü duruşmasında mahkeme heyeti kararını açıkladı.

Sanıklar İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Orhan 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklar hakkında tutuklama kararı vermeyen mahkeme heyeti, yurt dışına çıkışlarına yasak getirdi. Sanıklar, Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altınbaş’ın 1991 yılında, yasa dışı örgüt üyesi olduğu ve karıştığı iddia edilen bir olay sebebiyle gözaltında bulunduğu sırada ölümüne sebep olmaktan yargılanıyordu.

/ ANKARA

24.03.2007


 

İstanbul, “Yaş Dostu Şehir” olma yolunda

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2006 yılı başında hayata geçirdiği “Yaş Dostu Şehirler” projesi hazırlık toplantılarına İstanbul’u temsilen Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü yetkilileri katıldı.

İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen hazırlık toplantılarında bir araya gelen dünyanın farklı ülkelerinden 33 şehrin proje koordinatörleri, şehirlerin yaş dostu olabilmesi için gerekli olan özelliklerini tartışarak sonuç bildirgesi oluşturdu. Haziran ayında tamamlanacak ülke analizleri sonucunda WHO, kentlerin “Yaş-Dostu” olabilmeleri için taşıması gereken özellikleri içeren şehir rehberi yayınlanacak.

Yeni Asya / İSTANBUL

24.03.2007


 

Mayın temizleme çalışmaları gelecek ay başlayacak

Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde, Suriye sınırındaki arazide mayın temizleme çalışmalarının gelecek ay başlayacağı bildirildi.

Akçakale Kaymakamlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, gelecek ay başlayacak temizleme faaliyetleri sırasında, vatandaşların can güvenliğinin korunmasına yönelik önlem alınacak. Mayın temizleme çalışmaları öncesinde belediye hoparlörlerinden anons yapılıp siren çalınacak. Temizliğin yapılacağı saatlerde Ceylanpınar Caddesi, Toprak Mahsulleri Ofisi şubesi civarı ve Öncül köyü bölgesinde vatandaşların dışarı çıkmamaları istenecek. Çalışma sırasında Toprak Mahsulleri Ofisi şubesi çalışanları mesai yapmayacak. Tren seferlerinin yapıldığı saatlerde çalışmaya ara verilecek. Mayın temizleme çalışmalarının ardından, bir süre önce inşa edilen Akçakale Gümrük Kapısı’nın iki ülke arasında ticarete açılması planlanıyor.

/ AKÇAKALE

24.03.2007


 

Vakit’e para cezası

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay 2. Dairesi üyelerini “yayın yoluyla hedef gösterdikleri” gerekçesiyle Vakit gazetesi imtiyaz sahibi Nuri Aykon’la sorumlu müdürü Harun Aksoy’a ön ödemeli para cezası verdi.

Vakit gazetesi imtiyaz sahibi Nuri Aykon ile sorumlu müdürü Harun Aksoy hakkında açılan davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine başlandı. Sanıkların yargılandıkları suçun ön ödemeli para cezası gerektirdiğini açıklayan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Aykon’a 23 bin 675 YTL, Aksoy’a da 12 bin 102 YTL ön ödemeli para cezası verdi. Mahkeme, cezanın 10 gün içinde maliyeye ödemeleri halinde dâvânın düşeceğini, aksi takdirde sanıklar hakkındaki dâvânın devam edeceğini bildirdi. Aynı haberde Danıştay üyelerine “basın yoluyla görevli memura hakaret ettikleri” ve “devletin yargı organlarını aşağıladıkları” iddiasıyla iki gazeteciye açılan dava ise Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

24.03.2007


 

Afgan uçağı pistten çıktı

Ariana Afgan Havayolları’na ait bir uçak Atatürk Havalimanı’na inişinin ardından pistten çıktı. 06-24 pistinden iniş yapan ve 30’u yolcu 50 kişi bulunan Airbus 300 tipi yolcu uçağı, pisti tamamlamadan sola dönüş yaparak yaklaşık 100 metre toprak zeminde ilerledi.

Alınan bilgiye göre, Kabil-Esenboğa-İstanbul seferini yapan Ariana Afgan Havayolları uçağı, saat 13.49 sularında Atatürk Havalimanı’na iniş yaptı. 06-24 pistinden iniş yapan ve 30’u yolcu 50 kişi bulunan Airbus 300 tipi yolcu uçağı, pisti tamamlamadan sola dönüş yaparak yaklaşık 100 metre toprak zeminde ilerledi. Uçak, daha sonra toprak zeminde durdu. Sağ kanat ile ön ve arka dikmeleri kırılan uçaktaki yolculardan yaralanan olmadığı bildirildi. Bu arada, THY Teknik ekiplerinin yaptığı incelemede, uçağın tekrar uçması için çok büyük masraf yapılması gerektiği tespitinde

bulunduğu kaydedildi.

/ İSTANBUL

24.03.2007


 

Google’den “Diyarbakır” açıklaması

Google Earth, programda yer alan ve tepkilere sebep olan Diyarbakır ile ilgili içeriğin, Google’ın görüşlerini temsil etmediğini açıkladı.

Google Earth adına Mmd Halkla İlişkilerden yapılan açıklamada, Google Earth programının, online harita ve coğrafi resimleri keşfetmek isteyen insanlar için harika bir araç olduğu belirtildi. Açıklamada, “Bu servisimize yeni eklediğimiz özellik, web’de mevcut bilgi, yorum ve analizlerin Google Earth görüntüsü ile eşleştirilerek yayınlanmasına imkân sağlamaktadır. Söz konusu içerik Google tarafından oluşturulmamaştır ve Google’ın görüşlerini temsil etmemektedir. Internette yaygın olan bu muhteva ile ilgili insanların tepkilerini anlıyoruz. Ancak Google olarak misyonumuz, dünya genelindeki bilgiye herkesin erişebilmesini sağlayabilmektir” denildi.

/ İSTANBUL

24.03.2007


 

1 milyar insan suya hasret

Dünya genelinde altı kişiden biri yeterli temiz sudan, beş kişiden biri sağlıklı atık su sisteminde yoksun yaşıyor. Her gün 3 bin 800 çocuk sağlıklı suya, atık su sistemine erişimden yoksun olmakla ilgili hastalıklardan ölüyor.

Sanayileşmiş bir şehirde, bir evin tuvalet sifonunun kullanılması, günde ortalama 50 litre su harcıyor. Ancak dünyada her altı kişiden biri, yani yaklaşık 1,1 milyar insan, günde 20 ila 50 litre arası temiz suya erişmekten yoksun. Bu, Birleşmiş Milletler’in (BM) bir kişinin içme, temizlenme ve beslenme ihtiyaçları için öngördüğü temel su miktarı. Her beş kişiden biri, sağlıklı atık su sisteminden yoksun yaşıyor. Ve her gün 3 bin 800 çocuk sağlıklı suya ve atık su sistemine erişimden yoksun olmakla bağlantılı hastalıklar sebebiyle ölüyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2007 değerlendirmesine göre, Türkiye su kıtlığı yaşayan bir ülke değil. Ama ağırlıkla Batı bölümü olmak üzere, su kıtlığının eşiğinde.

FAO’dan yapılan açıklamada, tarım politikalarının su kıtlığının üstesinden gelecek şekilde düzenlenmesi gerektiği belirtildi. Dünyadaki göl, akarsu ve akiferlerden çekilen suyun yüzde 70’i tarım alanında kullanılıyor. Birçok gelişmekte olan ülkede, bu oran yüzde 95’e yaklaşıyor.

Ancak, “gıda su demektir” denilen FAO açıklamasında, bir kilogram buğday üretmek için bin-2 bin litre su gerektiğini hatırlatılarak “Su olmazsa, üretemeyiz ve beslenemeyiz” ifadeleri yer alıyor. FAO yöneticisi Jacques Diouf, 2030’da dünya nüfusunun 8,1 milyara ulaşmasının beklendiğini, bunun da tarımda yüzde 14 daha fazla suya ihtiyaç duymak anlamına geleceğini söyledi.

/ ROMA

24.03.2007


 

Rektör atamaları Resmî Gazete’de

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Çanakkale 18 Mart, Dumlupınar ve Yüzüncü Yıl üniversitelerine rektör atamasına ilişkin kararlar, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Sezer, YÖK’ün teklif ettiği adaylar arasından Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ali Akdemir’i, Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğü’ne yeniden Prof. Dr. Güner Önce’yi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü’ne de Prof. Dr. Hasan Ceylan’ı atamıştı.

/ ANKARA

24.03.2007


 

Yeşilay’dan, ‘I. Uluslararası Bağımlılık Kongresi’

Yeşilay, 28-31 Mayıs 2007 tarihlerinde 60 ülkenin katılımı ile gerçekleşecek olan “I. Uluslar arası Bağımlılık Kongresi”nin startını verdi.

Bilimsel Kurul Başkanlığını Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu’nun yürüteceği kongre, İstanbul’da yapılacak. Kongrede ülkemizdeki ve dünyadaki madde bağımlılığı konusunda bilimsel raporlar açıklanacak. Dünyadaki etkin mücadele yöntemleri, bağımlılığın ana sebepleri, uygulamalardaki yanlışlıklar, tedâvilerdeki başarı oranları, yeni yöntemler ele alınacak. Ülkemizdeki ve dünyadaki ortak problem dile getirilip bilim adamlarının sunacağı tebliğler daha sonra kitap, cd haline getirilerek bilim dünyasının istifadesine sunulacak.

/ İSTANBUL

24.03.2007


 

TSK, Kabil Bölge Komutanlığını devralıyor

NATO tarafından oluşturulan Kabil Bölge Komutanlığı görevini 6 Nisandan itibaren 8 ay süreyle TSK devralacak.

Afganistan’a gidecek birlik için 4. Kolordu Komutanlığında tören düzenlendi. Tören, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. Birliğe komuta gidecek olan 2. Dönem Kabil Bölge Komutanı Tuğgeneral Kasım Erdem, BM Güvenlik Konseyinin kararı doğrultusunda Afgan halkının huzur ve güvenliğine katkıda bulunmak üzere 11 Ağustos 2003 tarihinden itibaren Afganistan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti harekâtının NATO tarafından yürütüldüğünü hatırlattı. Bu kapsamda 6 Ağustos 2006 tarihinde oluşturulan Kabil Bölge Komutanlığı görevinin, Fransa, İtalya ve Türkiye arasında 8 aylık dönemler halinde dönüşümlü olarak icra edildiğini söyleyen Tuğgeneral Erdem, bu görevin, 6 Nisan-6 Aralık 2007 tarihleri arasında Türkiye’nin komutasına geçeceğini ifade etti. Tuğgeneral Erdem, “Görevimiz; Afgan ulusal güçleriyle birlikte Afgan hükümetinin etki ve otoritesini genişletmek, Kabil hareket bölgesinde istikrar ve güvenliği tesis etmek, Afganistan’ın günümüze uygun yapıda kendi kendine yeterli bir devlet haline gelmesinde yardımcı olmak ve bölgesel istikrarı sürdürmek olacaktır’’ dedi.

/ ANKARA

24.03.2007


 

Sürmene’ye 10 yılın eğitim yatırımı

İlçe kaymakamı Eyüp Sabri Kartal, Sürmene’ye gelecek on yılın yatırımını yaptıklarını söyledi.

Sürmene, Çamburnu İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilen ‘Orman Sevgisi’ toplantısında konuşan Sabri Kartal, “Sürmene’ye gelecek on yılın yatırımını yapıyoruz” dedi. Çocuklara insan sevgisini de ağaç sevgisi kadar aşılanması gerektiğini belirten Kartal, “Sürmene eğitim ve kültür yuvası olacak. Ancak bu ümitsizliği ilçe olarak üzerimizden atmalıyız” diye konuştu. Konuşmalardan sonra kaymakamlığın her öğrenciye İngilizce - Türkçe sözlük projesi kapsamında Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın desteği ile sağlanan toplam 822 adet sözlük dağıtıldı.

İbrahim KANLI / SÜRMENE

24.03.2007


 

Beckett Türkiye'ye gelecek

İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret Beckett, 26-28 Mart tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret edecek.

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Beckett, 27 Martta Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile bir araya gelecek. Görüşmelerde, ikili siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yanı sıra Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri, Kıbrıs ile bölgesel ve uluslararası konular ele alınacak. İngiltere Dışişleri Bakanı Beckett ayrıca, 28 Martta İstanbul’da Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile görüşecek.

/ ANKARA

24.03.2007


 

Yağışlar sürecek

Halen batı kesimlerinde devam eden sağanak yağışın etkisini sürdürmesi bekleniyor.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinde yer alan ‘’meteorolojik uyarıda’’, halen yurdun batı kesimlerinde devam eden sağanak yağışların Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce ve Karabük illeri başta olmak üzere Marmara’nın doğusu, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı ve Batı Karadeniz’in batısı ile Kastamonu çevrelerinde etkili olmasının beklendiği kaydedildi.

/ ANKARA

24.03.2007


 

Üstün yetenekli çocuklara erken eğitim

Türkiye’de ilk kez özel ve üstün yetenekli çocuklara, Çağdaş Eğitim Kooperatifinin (ÇEK) projesiyle, gelecek eğitim sezonundan itibaren Bursa’da okul öncesi eğitim şansı sunulacak.

Proje danışmanlığını yürüten Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilgün Metin, ‘’Üstün yetenekli çocukların doğuştan gelen yetenekleri, çevresel uyarıcılar veya eğitim düzenlemeleriyle desteklenmeyince körelip gidiyor. Üstün yetenekli çocuklara, bu yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik eğitim verilmesi gerekiyor.’’

/ BURSA

24.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004