İrade gücü, irtibatlı ve irtibatsız irade gücü olarak ele alınabilir. İrtibatlı irade, cüz'î iradenin, yaptıklarını sırf kendi kafasına göre yapmayıp Küllî İradenin arzularını ve rızasını düşünerek ve bunu yaparken de istişare mekanizmasını işleterek yapmasıdır. Meselâ bir işi yaparken insan, irtibatını Küllî İradenin güç kaynağına raptederek yaparsa “azim” kanununu işletecektir. Eğer irtibatını Küllî İradeden koparıp sırf kendi kafa fenerine göre yaparsa, yani irtibatsız irade gücünü işletmek isterse, o zaman “hırs” mekanizmasını işletecektir. “Hırs sebebi hasarettir” kuralına göre zararlı bir duruma düşecektir.
İnsan irade gücünü kullanırken, kapasitesini de kontrol etmelidir. Yani içinden çıkamayacağı işlere girişmemek gerekir. Meselâ bir arkadaşım önceleri bir finans kurumunda çalışırken, kendine bir çevre edinmiş ve bu çevrenin etkisi ve desteğiyle bir işletme kurarak bu finans kurumundan ayrılmıştı. Bilahare işleri büyüttü, hatırı sayılır bir kariyer trendi yakaladı. Ancak yine büyümek istiyordu. Kafasında bir hastane kurmayı planlıyordu. Bu bağlamda büyük miktarda dövizle borçlanarak bu girişimi başlattı. Aradan bir müddet geçince 2001 krizi patlak verdi ve bu arkadaşın döviz borcu oldukça büyük meblağlara ulaştı. Hastaneyi yapamadığı gibi, önceki mal varlıklarının çoğundan feragat etmek zorunda kaldı. Şimdi diyeceksiniz ki, girişimciliğin ruhu risk almaktır. Ama havayı koklamak lâzım. Ayağını yorgana göre uzatmak lâzım. Aksi takdirde telâfisi oldukça zor olan; ya da mümkün olmayan handikaplarla karşılaşabiliriz.
İnsanın yapması gereken iradesini kullanırken “Ben irademi kullanmada hürüm, istediğimi yaparım” mantığıyla hareket etmeyip, “Ben bu işi veya fiili yaparken, Küllî İrade sahibi ne düşünüyor? Küllî İradenin arzusu yine kendi düşüncemizin doğrultusunda olmalıdır. Yani insan şunu diyebilmelidir, “O’nun rızası doğrultusunda hareket etmeliyim. Ayrıca bu konuda benden daha tecrübeli olan ilim sahibi olanların fikirleri ve beyanları nedir?” şeklinde düşünerek, istişare mekanizmasını işletmeli ve iradesini hem dünyevî, hem de uhrevî fayda maksimizasyonu sağlayacak şekilde kullanmalıdır. Bu şekilde kullanması ise, ona çift yönlü mutluluk paketinin açılmasını sağlayacaktır. Aksi halde, bugün dünyada birçok insanın çektiği sıkıntılardan kurtulamayacaktır.
İrtibatlı irade gücü ile insan sırtını sağlam bir yere dayamış olacaktır. İrtibat fişini Yüce Bir Güç kaynağına taktığından, onun için elem, endişe, korku, sıkıntı olmayacaktır. Dünyevî veya uhrevî bütün faaliyetlerini buna göre ayarlayacak ve ne dünyada, ne de ebedî hayatta elem çekecektir. Dünyada bazı arızalar yaşasa bile, bulutların, güneşin önünü muvakkat olarak kapaması gibidir. Güneş onun için yine doğacaktır. Fırtınalar, boralar, tipi gibi arızalar onun için geçicidir. “Sabırla koruk bile helva olur” özdeyişinde olduğu gibi, sabır mekanizmasıyla mutlu sona erecektir.
Bütün bu düşüncelerle irade gücünü yönlendirenler kariyer sürecinde, dünyevî bütün faaliyetlerinde ve ebedî hayatta karşılaşacağı atmosferde rahat nefes alacaktır. Bunun aksine hareket edenler, yani iradesini Küllî İrade gücünün sonsuz kaynağına irtibatlandırmayanlar, dünyevî ve uhrevî işlerinde telâfisi mümkün olmayan bir atmosferde yaşamak zorunda kalabileceklerdir.
|