Medeniyet, kadınla, beşeri baştan çıkardı
Sanemperestliği şiddetle, Kur’ân, men ettiği gibi; sanemperestliğin bir nev'î taklidi olan sûretperestliği de men eder. Medeniyet ise, sûretleri kendi mehâsininden sayıp, Kur’ân’a muâraza etmek istemiş. Halbuki gölgeli, gölgesiz sûretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-i mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki; beşeri zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder. Hem Kur’ân, merhameten, kadınların hürmetini muhâfaza için, hayâ perdesini takmasını emreder; tâ hevesât-ı rezîlenin ayağı altında o şefkat mâdenleri zillet çekmesinler, âlet-i hevesât, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler.(HÂŞİYE)
Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki, âile hayatı, kadın-erkek mâbeyninde mütekàbil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki, açık saçıklık, samimi hürmet ve muhabbeti izâle edip, âilevî hayatı zehirlemiştir. Hususan, sûretperestlik, ahlâkı fena halde sarstığı ve sukùt-u ruha sebebiyet verdiği, şununla anlaşılır:
Nasıl ki, merhûme ve rahmete muhtaç bir güzel kadın cenazesine nazar-ı şehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlâkı tahrip eder; öyle de, ölmüş kadınların sûretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan sûretlerine hevesperverâne bakmak, derinden derine, hissiyât-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrip eder.
Hâşiye: Tesettür-ü nisvan hakkında Otuz Birinci Mektubun Yirmi Dördüncü Lem’ası gayet kat'î bir sûrette ispat etmiştir ki, “Tesettür, kadınlar için fıtrîdir; ref-i tesettür, fıtrata münâfidir.”
Sözler, 25. Söz, 3. Şuâ,
2. Cilve, 4. Esas, s. 374
Lügatçe:
sanemperestlik: Puta tapıcılık.
men etmek: Yasaklamak.
sûretperestlik: Sûrete tapıcılık, dış görünüşe aşırı ehemmiyet vermek.
sûret: Görüntü, resim, dış görünüş.
mehâsin: Güzellikler, iyilikler.
muâraza: Söz mücadelesi, kavga, çekişme.
zulm-ü mütehaccir: Taşlaşmış, katılaşmış zulüm.
riyâ-i mütecessid: Cesed hâline girmiş gösterişlilik.
heves-i mütecessim: Cisimleşmiş heves.
riyâ: Gösteriş.
hevâ: Nefsin arzusu.
hevesât-ı rezîle: Rezilce hevesler, günah ve çirkin olan arzular.
mâden: Kaynak.
âlet-i hevesât: Hevesât âleti.
metâ: Fayda, mal, geçici dünya zevki.
mâbeyn: Ara, arası.
mütekàbil: Karşılıklı.
izâle: Kaldırma, yok etme.
sukùt-u ruh: Ruhun alçalışı.
merhûme: Vefat edip rahmete kavuşmuş kadın.
nazar-ı şehvet ve heves: Heves ve şehvet gözü.
hevesperverâne: Günah olan şeylere istekli olarak.
hissiyât-ı ulviye-i insaniye: İnsanın yüce duyguları.
tesettür-ü nisvan: Kadınların örtünmesi.
ref-i tesettür: Tesettürün kaldırılması.
münâfi: Ters.
|