1. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’daki 120 ayrı kütüphanede dağınık halde bulunan ve Süleymaniye Külliyesi içindeki medresede toplanan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma 80 binden fazla el yazması eser, 90 yıldır Süleymaniye Kütüphanesinde korunuyor.
Süleymaniye Kütüphanesi Müdürü Emir Eş, Osmanlı halkının kitaba oldukça meraklı olduğunu belirtti.
Eş, Osmanlı’nın çok okuyan bir toplum olduğunu ve ayrı bir kütüphane binasının yapılmasına gerek duyulmadığını ifade ederek, ‘’Tüm eserlerin Süleymaniye Kütüphanesinde toplanmasından önce de 1 milyonluk İstanbul’un 200 kütüphanesi vardı. Çok okuyan bir toplumdan bahsediyoruz. Bu 200 kütüphane cami, tekke, dergâh, mevlevihane, vakıf, muallimhane, türbe, özel şahısların ellerinde ya da kurumlarda, saraylardaydı. Yani kitaplar hayatın içine öyle girmiş ki ayrı kütüphane binası yapılmasına gerek duyulmamıştı’’ dedi.
İstanbul’un çeşitli yerlerdeki 200 kütüphanenin 120 tanesinin şu anda Süleymaniye Kütüphanesi içerisinde olduğunu ifade eden Eş, değerli el yazmalarının yüzlerce yıl öteden günümüze kadar gelmelerinin bir mucize olmadığını vurguladı.
Emir Eş, Osmanlı halkının kitaplara olan saygısının, el yazmalarının korunmasına büyük katkısı olduğunu ifade ederek, ‘’Osmanlı toplumu kitaba çok saygı gösteren bir toplum olduğu için kitapların korunması hususunda halkta hazır bir bilinç vardı. Kitap kapı aralığına, tencere altına konulmazdı. Osmanlı halkı sadece Kur’ân-ı Kerim’in değil, tüm kitaplarımızın göbek hizasının üzerine koyulmasına çok özen gösterirdi’’ diye konuştu.
Eş, devletin en zayıf döneminde Sultan Abdülhamid’in İstanbul kütüphanelerinin fihristlerini çıkarttırdığını, bugün halen aynı kayıtların kullanıldığını anlatarak, ‘’Biz bu dönemde kayıtlı eserlere Devr-i Hamidi kitapları diyoruz. Biz elimizde bir kitabın olup olmadığını anlamak için Sultan Abdülhamid’in kayıtlarına bakarız. Elimizde olan kitaplarla o kayıtlar bugün bile bire bir tutuyor. Tarih içinde çok az sayıda kaybolan kitap varsa da çoğunluğu kütüphanemizde aynen muhafaza edilmiştir’’ dedi.
|