Öğrenme olayı tek taraflı bir irade işidir. İstemektir, arzu etmektir, açlık hissetmektir.
Yemek yeme iştihası ile öğrenme iştihası birbirine çok benzer.
Öğrenmenin en etkili yolu yine ihtiyaçtır.
İhtiyaç tanımı da insandan insana değişir.
Kişinin hayat anlayışı, hayal gücü, ileriye yönelik hedefleri, ileriyi görebilme, ferâseti (öngörüsü), heyecanlanacağı durumu, vizyonu, imanı, dâvâsı gibi daha birçok etken öğrenme ihtiyacı ortaya çıkaran faktörlerdir.
Öğrenme motivasyonunun düşük oluşu hatta olmayışı insanların ihtiyaç tanımlamalarındaki hedef seçiminden kaynaklanıyor.
Eğer ihtiyaç sadece biyolojik temel ihtiyaçlar listesinin başında gelen yeme-içme gibi temel ihtiyaçları karşılamaya endekslenirse bunun için o kadar çok öğrenmeye ihtiyaç yok denilecektir.
Okumayan, öğrenmeyenlerin yeme içme, zenginlik gibi kriterlerde okumuşlardan daha iyi durumda olanlarını gören çocuklarımız; “Karın doyurmak için de bu kadar zahmete gerek yok” diyecektir.
Aslında karın doyurmaya endeksli öğrenme için o kadar çok okuyup öğrenmeye gerek yok.
Ailelerin, çocuklar üzerinden karizma yapmak için, “ele güne karşı komşu çocuğu okudu doktor oldu, mühendis oldu….” gibi özünde mahcubiyetten sıyrılmaya yönelik basit yaklaşımı, çocukları motive etmiyor.
Öğrenmekle öğrenmemek arasındaki insanın farkı dört duvar arasında bodrum katta durmakla, gözün alabildiğince görebildiği yüksek bir tepeden harika manzaraları seyretmek arasındaki farktır.
Akıl yolu ile hayal edebilmek ileriyi görebilmektir. O hayalin öyle geniş bir projeksiyonu olmalı ki dünya ve ahireti aynı anda tasavvur edebilmeli.
Öğrenmenin en etkili motivasyon aracı dâvâ bilincidir.
Dâvâ bilinci olan insan öğrenmek için ne gerekiyorsa yapar.
Hele o dâvâ, basit dünyevî amaçlara endeksli olmayıp ebedî hayatı içine alabilen amaca dayanıyorsa o heyecanın önünde engel duramaz
Çocuklarınıza dâvâ şuuru kazandırmalıyız. Hiç olmazsa sadece kendini değil insanlığa fayda sağlayacak katma değer üretmenin gereğinin fark edilmesini sağlamak lâzımdır.
Çok para kazanan bir meslek olarak belirlenen hedef çok basit kısır, ben merkezli, heyecanlandırmayan, bu kadar zahmete değmez diyen bir anlayıştan adam çıkmaz.
Öğrenme işlevi şu an kullanılabilecek hayat derslerini içine almalı.
“Bilmem kaç bin matematik, bir o kadar fizik kimya testi çözersen belki sayısal puandan mühendislik kazanırsın” diyorlar. Mühendis olunca da belki iş bulursan çok zengin olursun diyorlar.
“Kaç sene sonra?”
“Çok sayılmaz 15-20 sene sonra belki”
Bu ruhsuz yaklaşım öğrenmeyi değil teşvik, engelleyici bir işlev görüyor.
Bugün okuduğum kitap hemen bana hayatıma yön verebilmeli, davranışlarım pozitif değişmeli. Öğrenme ileride olduğu gibi şimdi de hayata değer katacak bilgileri içermelidir.
Sonucu belirsiz beklentilere sokarak motivasyon olmaz. Şimdi de gelecekte de öğrenmenin kazanımları olan bilgiler için öğrenmenin gereği vurgulanmalı.
Dâvâsı olmayanlar öğrenmezler, öğrenemezler. En etkili motivasyon aracı dâvâ sahibi olmaktır.
[email protected]
|