Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta, ifade özgürlüğü tartışmalarının yalnızca yeni 301. maddeye indirgenmesinin yanlış olduğunu, yasada birbirinin yerine kullanılarak ifade özgürlüğünü engelleyecek en az 14 madde olduğunu vurguladı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta, ifade özgürlüğü tartışmalarının yalnızca yeni Ceza Yasası’nın (TCK) 301. maddesine indirgenmesinin yanlış olduğunu, yasada birbirinin yerine kullanılarak ifade özgürlüğünü engelleyecek en az 14 madde olduğunu hatırlattı.
Önen, insan hakları kavramını yalnızca ifade özgürlüğüyle sınırlamanın, ifade özgürlüğünü de yalnızca 301. madde tartışmalarına çekmenin “Türkiye’nin demokratikleşmesini samimiyetle istememek, demokratikleşmeyi AB yolunda sadece bir imaj/görüntü konusu olarak ele almak” anlamına geldiğini belirtti. Vakfın açıklamasında, TCK’de mevcut düzenlemeleriyle ifade özgürlüğüne engel olabilecek 14 madde şöyle sıralandı:
*84. madde: İntihara teşvik ve yardım
*125. madde: Onur, şeref ve saygınlığı rencide etme, kamu görevlisine hakaret
*132. madde: Haberleşmenin gizliliğini ihlâl
*134. madde: Özel hayatın gizliliği
*215. madde: Suçu ve suçluyu övme
* 216. madde: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
* 218. madde: Basın yoluyla kamu barışına karşı işlenen suçlar
* 285. madde: Soruşturmanın gizliliğini ihlâl
* 286. madde: Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde ses ve görüntü kaydı
*288. madde: Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
*299. madde: Cumhurbaşkanına hakaret
*301. madde: Türklüğü, cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama
* 305. madde: Temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama
* 318. madde: Halkı askerlikten soğutma
TİHV, TCK’nin dışında, Terörle Mücadele Yasası, Atatürk’ü Koruma Yasası, Basın Yasası ve RTÜK Yasası gibi yasaların da düşünceyi ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğuna işaret etti.
Sorun yalnızca ifade özgürlüğü değil
Hayat hakkının korunmasının, işkence ve kötü muamelenin tümüyle yok edilmesinin, örgütlenme özgürlüğünün önündeki kısıtların kaldırılmasının da ifade özgürlüğünün sağlanması kadar acil, öncelikli ve şartsız olduğunu söyleyen Önen, hükümetin insan hakları kuruluşlarıyla ilişkilerini neredeyse sona erdirmiş olduğuna da dikkat çekti.
TİHV Başkanı Önen, ifade özgürlüğünün yalnızca yasalarla sağlanamayacağını belirterek, devlet yönetme pratiğinin de bu özgürlüğünün önünde engel olduğunu, devlet yönetiminde yer alan herkesin topluma ve devlete insan hakları ve demokrasi ışığında yaklaşması gerektiğinin altını çizdi.
HÜKÜMETİN SÖZÜNE NE OLDU?
AKP’nin hükümet programında yer alan “Artık ülkemize dar gelen yürürlükteki Anayasa yerine katılımcı ve özgürlükçü yeni bir Anayasa hazırlayacağız. Bu anayasanın hazırlanmasında, kendi fikirlerimiz kadar, muhalefet partilerinin ve tüm toplumsal kesimlerin katılımını en etkin biçimde sağlama çabası içinde olmaya söz veriyoruz” sözlerini de hatırlatan Önen, “Bu sözlerinizin gereğinin geçtiğimiz dört yıl içinde yerine getirilmediğini ve bu hükümetin bir yıldan az bir görev süresi kaldığını da anımsatmak isteriz” dedi.
|