Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İsmail Cem vefat etti

Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem, tedavi gördüğü İstanbul Cerrahi Hastanesinde vefat etti. Akciğer enfeksiyonu teşhisiyle 15 Aralık 2006 tarihinde hastaneye kaldırılan Cem, dün sabah 09.50 itibariyle hayatını kaybetti. Cem’in cenazesi yarın Teşvikiye Camiinden kaldırılacak.

Hastaneden alınan bilgiye göre, akciğer enfeksiyonu teşhisiyle 15 Aralık 2006 tarihinde hastaneye kaldırılan Cem, dün saat 09.50'de vefat etti. İsmail Cem’in kızı İpek Cem Taha, annesi Elçin Cem ile İstanbul Cerrahi Hastanesinden ayrılışı sırasında babasının son birkaç gündür durumunun nasıl olduğunun sorulması üzerine, babasının antibiyotik tedavisi gördüğünü hatırlatarak, ‘’Esasen kendindeydi. Bilgisayarı ile oynuyordu. Kitabı ile çalışıyordu... Ama Allah’ın takdiri buymuş. Biz de kabul ediyoruz’’ diye konuştu.

Taha, babasının 26 Aralık’ta hastaneye yatırıldığını hatırlatarak, ‘’Cenazesi, Cuma günü Teşvikiye Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek’’ dedi.

İsmail Cem'in doktoru onkoloji uzmanı Sualp Tansan da Cem'de 2004 yılı Mayıs ayında vücuda yayılmış akciğer kanseri teşhis edildiğini ifade ederek, bunun için kendisinin birtakım ameliyatlar olduğunu, ilaç ve ışın tedavileri gördüğünü anlattı. Tansan, hastalığı başta oldukça ileri ve kötü durumdayken kullanılan tedavilerle iyi sonuçlar aldıklarını ve Cem'in de hastalığıyla çok dirayetli bir şekilde mücadele ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

''İsmail Cem'i, son 1 ay içinde hastalığının ilerlemesi nedeniyle kaybettik. Bu hastalık için gayet kaliteli ve iyi şekilde yaşadığını düşünüyorum. Dün (önceki) geceden itibaren bilinci yavaş yavaş kapandı. Son derece rahat ve huzurluydu. Ailesi yanındaydı. İsmail Cem'i bu şekilde kaybettik.''

/ İSTANBUL

25.01.2007


 

Hükümetin niyeti ne?

“Hükümetin her bir şeyi değiştirmesi için bu tür cinayetlerin yaşanmasını bekleyeceksek işimiz çok zor demektir” diyen Prof. Dr. Ahmet İnsel, şu anda bile hükümetin 301’i değiştirme yönünde bir girişiminin bulunmadığını ifade ederken, gazeteci Ragıp Duran milliyetçi dalganın önüne geçmek için 301’den başka maddelerde de düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Duran, “Yapılacaklar genel bir demokratikleşmeye ve milliyetçilikten uzaklaşmaya hizmet edebilirse bir anlamı olur” dedi.

Hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesisinden açılan dava sürecinde linç girimlerine maruz kalan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in bu gerginliğin ardından katlmedilmesi dikkatleri yeniden 301 sorunununa çevirdi.

Onbinlerce kişinin Hrant Dink’i son yolculuğuna uğurladığı törene katılanlar, 301. maddesinin tamamen kaldırılması ya da değiştirilmesine sıcak baktığını söyleyen Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın mesajına sevinemiyor. Dink’in ailesi ile Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ı taziye ziyaretinde bulunan Meclis Başkanı, çıkışta “Dink’in yargılandığı 301. maddenin kaldırılması için bir adım atmayı planlıyor musunuz?” sorusuna cevap verirken, “301’in tamamen kaldırılması ya da tamamen değiştirilmesi söz konusu olabilir. Biz şahsen buna sıcak bakarız” demişti.

Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet İnsel, müzisyen Onur Akın, gazeteciler Ragıp Duran ve Gunnar Köhne, hukukçular Tora Pekin ve Sezgin Tanrıkulu, yayıncı Levent Cinemre ve mühendis Yurdagül Baybekman’a, Arınç’ın mesajını değerlendirdiler.

İnsel: Her değişiklik

için cinayet mi lâzım

Ahmet İnsel, 301’i değiştirmek veya kaldırmak yetkisinin Arınç değil hükümette olduğunu belirtti. Hükümetin bu yönde bir girişimde bulunmadığına dikkat çeken İnsel, herkesin “Hükümetin her bir şeyi değiştirmek için bu tür cinayetlerin yaşanmasını bekleyeceksek işimiz çok zor demektir” konusunda hemfikir olduğunu söyledi.

Akın: Mutlaka bir diyet ve bedel ödettiriyorlar

Müzisyen Onur Akın da, 301. maddenin kaldırılması halinde, bunun “Türkiye’nin en önemli mihenk taşını yok edildikten sonra” gerçekleşmiş olacağını ifade ederek “Sonuçta bir anlamda başarıya da ulaşmış oldular. En önemli aydınlarımızı ortadan kaldırıldıktan sonra böyle bir adım atıyorlar” diye konuştu.

F Tipi cezaevlerindeki hayat şartlarını protesto etmek için uzun süredir ölüm orucunu sürdüren avukat Behiç Aşçı örneğini veren Akın, “Aşçı eski haline dönemeyeceği bir aşamaya geldikten sonra Bakanlık adım atıyor. Mutlaka bir diyet ve bedel ödettiriyorlar” diyerek yetkilileri eleştirdi.

Duran: Milliyetçilikten uzaklaşma için 301 yetmez

Gazeteci Ragıp Duran ise, milliyetçi dalgasının önüne geçmek için 301’den başka maddelerde de düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Duran, “Genel bir demokratikleşme ve milliyetçilikten uzaklaşmaya hizmet edebilirse bir anlamı olur” dedi.

Köhne: Seçim öncesi 301 değişmez

Uzunca bir süre sadece 301. madde konusunda haber yaptığını açıklayan Alman gazeteci Gunnar Köhne, seçim öncesinde bu maddenin kaldırılmasına kesinlikle inanmadığını bildirdi. Köhne, “İki senedir ‘gerekirse değiştirilir’ diyorlar. Değiştirilmesi gerektiğini hala anlamadılar mı?” diye konuştu.

Pekin: Hükümet 301’de yanıldı

Avukat Tora Pekin de, gazeteci Duran gibi, 301’in atılması gereken yüzlerce adım olduğunu ifade ederek, Arınç’ın açıklamasının zamanlamasını eleştirdi. Pekin, “Açıklamanın zamanlaması hükümetin hem ikiyüzlülüğünü hem de 301 konusunda şimdiye kadar yanıldığını gösteriyor” dedi.

Tanrıkulu: Vicdanlar rahatlatmaz

Diyarbakır Barosu Başkanı Sezginn Tanrıkulu ise, “301. maddenin sorumlusu bu hükümet. Yükselen milliyetçilik ve ırkçılıktan da bu hükümet ve bu meclis sorumludur. Bu kadar bedelden sonra değiştirilmesi vicdanları rahatlatmayacaktır. Bu parlamentodaki bileşenlerin bu maddeyi kaldırabileceğini düşünmüyorum” dedi.

Cinemre: Demokrasi mücadelesi 301 ile başlasın

301’in değiştirilmesinde çok geç kalındığını söylenen yayıncı Levent Cinemre de, Türkiye’de demokrasi mücadelesinin bu maddenin değiştirilmesiyle bitmeyeceğini ancak bununla başlaması gerektiğini açıkladı.

/ İSTANBUL

25.01.2007


 

Dış basın: Sessiz ve asil topluluk

İngiliz The Guardian gazetesi, cinayete kurban giden Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in cenazesinin “kitlesel protestoya” dönüştüğünü yazdı. Cenaze töreniyle ilgili fotoğraf, haber ve yorumlara yer veren Guardian, “cinayetin Türkiye’de ifade özgürlüğü ile ilgili tartışmayı tetiklediğini” belirtti. “Cenazeye 100 bin kişinin katıldığını” yazan gazetede Simon Tisdall imzasıyla yayımlanan yorumda da “Türk halkı cenazeyle cinayeti işleyen ultra-milliyetçilerin çok üstüne çıktı” ifadesi yer aldı.

“Cenazeye 100 bin kişinin katıldığını” yazan gazetede Simon Tisdall imzasıyla yayımlanan yorumda da “Türk halkı dünkü cenazeyle cinayeti işleyen ultra-milliyetçilerin çok üstüne çıktı” ifadesi yer aldı. “Aşırı uçların ortaya koyduğu bir şiddetle alınması hedeflenen sonucun tam tersinin ortaya çıkması örneğinin ilk kez yaşanmadığını” belirten yazar, “Dün (önceki gün) ortaya çıkan utanma duygusu, kızgınlık ve kendini sorgulama muhtemelen Türkiye’de milliyetçi kanadın beklediği bir şey değildi” görüşünü dile getirdi.

Yazar, “Türk hükümetinin Hrant Dink’in cenazesine Ermenistan ve ABD’den konuklar davet etmesinin, Türkiye’de cinayeti dolaylı veya doğrudan destekleyen veya cinayete ilham verdiklerine inanılan aşırı milliyetçilerin yedikleri bir başka gol olduğunu” yazdı. The Times gazetesi de “Dink’in cenazesinin sessiz bir meydan okumaya dönüştüğünü” belirtti. Cenaze töreninde çekilmiş, büyük kalabalığı gösteren bir fotoğrafa yer veren gazete, cenazeye halkın ve uluslararası camianın büyük ilgi gösterdiğini bildirdi.

Financial Times gazetesi de gelişmeleri, ilk sayfasından ve büyük bir fotoğrafla okurlarına aktardı. Gazetenin yazarlarından Vincent Boland tarafından kaleme alınan yorumda ise “Dink’in ölümünün genelde içine kapanık yaşayan Türk ulusunu görülmedik biçimde eleştirel düşünceye sevk ettiği” görüşü dile getirildi.

/ LONDRA

25.01.2007


 

Yasin Hayal: Orhan Pamuk akıllı olsun

Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Yasin Hayal, adliyeye getirilişi sırasında “Orhan Pamuk akıllı olsun, akıllı!” diye bağırdı.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yakalanan Ogün Samast, tutuklandı. Dink’in öldürülmesine ilişkin gözaltına alınan Ogün Samast’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne hakim karşısına çıkarıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne ait bir midibüsle yola çıkartılan Ogün Samast, saat 09.20’de Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Üzerinde polis yeleği ve şapkası bulunduğu görülen Samast, polislerin önceden oluşturduğu koridordan geçirilerek adliye binasına alındı. İlk gruptan yaklaşık yarım saat sonra, Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu 4 kişiyi getiren ikinci konvoy da Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Yine polislerin oluşturduğu koridordan adliye binasına alınan şüphelilerden Yasin Hayal, ‘’Orhan Pamuk akıllı olsun akıllı’’ diye bağırdı.

25.01.2007


 

Yasin Hayal: Orhan Pamuk akıllı olsun

Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Yasin Hayal, adliyeye getirilişi sırasında “Orhan Pamuk akıllı olsun, akıllı!” diye bağırdı.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin yakalanan Ogün Samast, tutuklandı. Dink’in öldürülmesine ilişkin gözaltına alınan Ogün Samast’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne hakim karşısına çıkarıldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne ait bir midibüsle yola çıkartılan Ogün Samast, saat 09.20’de Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Üzerinde polis yeleği ve şapkası bulunduğu görülen Samast, polislerin önceden oluşturduğu koridordan geçirilerek adliye binasına alındı. İlk gruptan yaklaşık yarım saat sonra, Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu 4 kişiyi getiren ikinci konvoy da Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Yine polislerin oluşturduğu koridordan adliye binasına alınan şüphelilerden Yasin Hayal, ‘’Orhan Pamuk akıllı olsun akıllı’’ diye bağırdı.

25.01.2007


 

Samast, cinayeti kabul etti

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürdüğü gerekçesiyle Samsun’da yakalanan Ogün Samast, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde savcı nezaretinde verdiği 4 sayfalık ifadede cinayeti kabul etti. Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'nde kalacağı belirtilen Samast, polislerce cezaevi görevlilerine teslim edildi.

Alınan bilgiye göre, Samsun’da yakalandıktan sonra İstanbul’a getirilen Ogün Samast, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde örgütlü suçlarla yetkili cumhuriyet savcıları nezaretinde 4 sayfalık ifade verdi. Bu ifadesinde Hrant Dink’i öldürdüğünü kabul eden Samast, Dink’e ateş ettikten sonra hemen olay yerinden uzaklaştığını, Dink’in yere düştüğünü dahi göremediğini söyledi.

Trabzon’daki evinden ‘’Dayımlara gidiyorum’’ diyerek ayrıldığını ifade eden Samast, olaydan birkaç gün önce silahla bir kez atış talimi yaptığını bildirdi. Yusuf Hayal’in, Dink’i ‘’Vatana ihanet eden, Türklere küfreden bir kişi’’ olarak tanıttığını ve bir miktar para verdiğini belirten Samast, 2-3 aydır Hrant Dink’in fotoğrafını yanında taşıdığını, ancak kaybedince olaydan birkaç gün önce Hayal’in internetten Dink’in fotoğrafını yeniden çıkartıp kendisine verdiğini anlattı.

Ogün Samast ayrıca, yakalanmasaydı, olaydan sonra anne ve babasının elini öptükten sonra jandarmaya teslim olacağını söyledi.

BAYRAMPAŞA CEZAVİ'NE KONULDU

Samast’ın, adliyedeki savcılık işlemlerinin ardından sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklanması kararlaştırıldı.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nden sıkı güvenlik tedbirleri altında çıkartılan Samast, saat 13.30'da Bayrampaşa Cezaevi'ne ulaştırıldı. Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi'nde kalacağı belirtilen Samast, polislerce cezaevi görevlilerine teslim edildi.

Bu arada, cinayetle ilgili olarak Bursa’da meslek yüksek okulu öğrencisi bir kişinin gözaltına alındığı bildirildi.Soruşturma kapsamında Trabzon’da gözaltına alınan biri kadın 2 kişi ise, ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı.

/ İSTANBUL

25.01.2007


 

Hoon: 301’i değiştirmeli ya da kaldırmalı

Brüksel - İngiltere’nin Avrupa İşleri Bakanı Geoff Hoon, Türkiye’nin Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesini değiştirmesi ya da kaldırması gerektiğini söyledi.

Hoon, Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonunda yaptığı konuşmada, stratejik önemi açısından AB’nin en az diğer ülkeler kadar Türkiye’yi de bünyesine alması gerektiğini vurguladı. “Gerçekte Türkiye’nin stratejik önemi, muhtemelen (AB’nin üye yaptığı) diğer ülkelerden daha fazla” diyen Hoon, “Terörizmle, organize suçlarla, yasa dışı göçle ve her türlü kaçakçılıkla mücadelede Türkiye, bizimle çalışarak gerçek başarı elde edebileceğini gösterdi. Belkide en önemlisi, bazıları kaçınılmaz medeniyetler çatışması fikriyle oyalanırken, (Türkiye’nin üyeliği) Avrupa değerlerinin Müslüman değerleri olabileceğinin açık ve güçlü sembolü olacaktır” dedi.

Türkiye’nin AB yolculuğunda hala çözüm bekleyen birçok sorun bulunduğunu anlatan Hoon, “Türkiye’nin önündeki zorluk, ifade özgürlüğü gibi endişe yaratmaya devam eden konuları çözmesidir. Burada AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in (301. madde değiştirilmeli ya da kaldırılmalı) görüşünü kuvvetle destekliyoruz’’ diye konuştu.

/ BRÜKSEL

25.01.2007


 

Bolu Dağı Tüneli ulaşıma açıldı

Bolu Dağı Tüneli, İstanbul-Ankara yönüne ulaşıma açıldı. Alınan bilgiye göre, Bolu Dağı Tüneli’nin İstanbul ve Kaynaşlı yolu girişlerindeki bariyerler kaldırılarak tünel, İstanbul-Ankara yönüne ulaşıma açıldı.

Tünelden ve İstanbul yolu girişinden ilk olarak 34 GS 6231 plakalı aracın sürücüsü Mustafa Akyol geçti. Tünelin açılarak, Bolu Dağı’ndaki trafik sorununun ortadan kalkmasını yıllardır beklediklerini söyledi. Akyol, ‘’Bu beklentimiz bugün gerçekleşti. Tünelden ilk geçen ilk sürücü olduğum için mutluyum. Tünel, vatanımıza, milletimize hayırlı olsun’’ dedi.

Kaynaşlı gişelerinden yola giren ilk, tünelden geçen ikinci kişi ise 81 BD 051 plakalı aracın sürücüsü Yusuf Çiçek oldu. Çiçek, ‘’Tünelin açılması bizi sevindirdi. Artık Bolu Dağı’nda trafik sorunu yaşanmayacak, kazalar meydana gelmeyecek’’ diye konuştu.

Tek yönden trafiğe açılan tünelde, sürücüler polislerin eskortluğunda tüneli geçtiler. Tünel yapım çalışmasını yürüten firma işçileri tünel çıkışında geçen araçları alkışladılar.

/ BOLU

25.01.2007


 

Buldan'da deprem paniği

Denizli’nin Buldan ilçesinde 4.5 şiddetinde deprem meydana geldi. Deprem sonucu vatandaşlar kısa süreli panik yaşarken can ya da mal kaybı olmadı.

Depremden korkan ilçe halkı geceyi dışarıda geçirdi. Bazı vatandaşlar yaktıkları ateşin başında ısınırken bazıları da arabalarda yatmayı tercih etti. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre merkez üssü Denizli’nin Buldan ilçesi olan deprem, 5 kilometre derinlikte ve 4.5 şiddetinde gerçekleşti.

/ DENİZLİ

25.01.2007


 

Asırlardır beraberiz

TBMM, Hrant Dink cinayetini konuştu. Cinayetin, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine zarar veremeyeceğini ifade eden milletvekilleri, Türklerin ve Ermenilerin asırlardan beri bu topraklarda beraber yaşadıklarına dikkat çektiler.

ANAP Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, Genel Kurul’daki konuşmasında Dink’in fikirlerine katılmadığını ifade ederek, “Bir fikir adamını, bir gazeteciyi hunharca öldürmenin bu millete ne büyük zararlar verdiğini, bu milletin, bu ülkenin dış dünyada itibarına ne büyük zararlar verdiğini bir kez daha görmüş olduk” dedi.

ÖZBEK: CİNAYET GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ

CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı Özbek ise Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürünün konu ile ilgili demeçlerini eleştirdi. Linç kültürünün Türkiye’de her geçen gün geliştiğine dikkat çeken Özbek, “Yargılanan aydınlarımıza, yazarlarımıza yönelik kitlesel şiddet, baskı ve yıldırma hareketlerine çanak tutanlar varken, göz göre göre gelen bu alçak ve hain cinayetin ağırlığını duymamak mümkün müdür?” dedi.

Özbek, sorumluların neden hâlâ görevlerinde durduklarını da sordu.

BAŞ: HRANT BU TOPRAKLARIN EVLÂDIYDI

“Hangi ırk, düşünce, soydan olursak olalım büyük bir millet olarak hepimiz âdeta bir uzvumuzu kaybettik” diyen AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Baş da, “Hrant bu toprakların bir evladıydı. Hrant, bazılarının iddia ettiği gibi, konuşmalarında ve yazılarında Türklüğü aşağılamadığı gibi, yalnız Ermeni kimliği dolayısıyla da aşağılanmaya karşı çıkıyordu. Bu cenaze töreni bir şey daha ortaya koymuştur. Hiç kimsenin veya karanlık gücün, Türkiye’de kin ve düşmanlık, nefret duygularını yeşertmeye gücü yetmeyecektir. Bu ülkede aklı başında olan hiç kimse, Ermeni kökenlidir diye bu olay karşısında sevinmez ve sevinemez” dedi.

ATALAY: HİÇBİR KARANLIK

GÜÇ BİRLİĞİMİZİ BOZAMAZ

Devlet Bakanı Beşir Atalay ise, Türklerin ve Ermenilerin asırlardan beri bu topraklarda barış ve huzur içinde bir arada yaşamayı başardığını vurgulayarak, “Şunu herkes bilmelidir ki, hiçbir kanlı provokasyon, hiçbir karanlık mihrak, hiçbir hain plan birlik ve beraberliğimizi bozamayacaktır. Başta Ermeni kökenli vatandaşlarımız olmak üzere, aziz milletimiz bu sınavı da aşacak sağduyu ve basirete sahiptir” diye konuştu.

ELKATMIŞ: ERMENİLERLE

KADER BİRLİĞİMİZ VAR

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, tarihte kader birliği yapan iki toplumun mensuplarını hedef alan vahşetin sağduyulu tüm vatandaşları derinden yaraladığını ifade etti. Elkatmış, rahatsızlığı sebebiyle hastaneden yaptığı yazılı açıklamasında şunları belirtti:

“Ülkemizde yaşanan insan hakları, özgürlük ve demokrasi konularındaki olumlu gelişmelerden rahatsız olanlar bilsinler ki bu yolda ırk, renk, dil, inanç ayrılığına gitmeden, bütün farklılıkların zenginliğiyle yürümeye devam edeceğiz. Çünkü bu topraklar hep adaletin, barışın, özgürlüğün hakim olduğu, insanca yaşama mutluluğunun her daim hakim kılındığı nadir coğrafyalardan biridir.

Birbirimizin kanları ve gözyaşları üzerine kendimize güç ve mutluluk bina etmemiz mümkün değildir. Huzurun, barışın, sevginin ve kardeşliğin tesisi için hepimize büyük sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle tüm Ermeni vatandaşlarımız bilmelidir ki acınız acımız, kaybınız kaybımızdır.”

[email protected]

Kemal BENEK / ANKARA

25.01.2007


 

Kuraklık korkutuyor

Mevsim normallerinin çok üstünde seyreden sıcaklıklar ve yağışların uzun yıllar ortalamalarına göre oldukça az görülmesi, dünyada geleceğe yönelik merak uyandırmaya devam ediyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süer Anaç, “Kuraklık, tarım üretiminde verim ve kalite düşmesine yol açmaktadır” dedi.

Türkiye'de bu kış bahar havası yaşanıyor. Mevsim normallerinin çok üstünde seyreden sıcaklıklar ve yağışların uzun yıllar ortalamalarına göre oldukça az görülmesi, dünyada geleceğe yönelik merak uyandırmaya devam ediyor. Konu hakkında bilgi veren Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süer Anaç, "Kuraklık, tarım üretimde verim ve kalite düşmesine yol açmaktadır." dedi.

Bu yıl yağmur azlığı sebebiyle özellikle buğday ve arpa gibi serin iklim tahıllarının olumsuz etkilendiğini vurgulayan Prof. Dr. Anaç, ülkenin tahıl üretim merkezleri olan İç Anadolu (Konya, Ankara), Güneydoğu Anadolu (Şanlıurfa, Hatay) ve Çukurova bölgelerinin, yıllık 20-22 milyon ton olan buğday üretiminin yüzde 25'ini karşıladığını kaydetti. Özellikle Çukurova'da çok şiddetli, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da orta şiddetli tarım kuraklığı yaşanmakta olduğunu dile getiren Anaç, "Kuraklığın verim ve kaliteye etkileri, yağışın tekrar başlamasıyla ilişkilidir. Yağış kısa süre içinde başlarsa, verim düşüklüğü yüzde 10'larda kalacaktır." diye konuştu.

Yağışların azaldığı, kurak dönemin uzadığı ve şiddetlendiği bir iklim tipinde mevcut tarım özelliklerini devam ettirilemeyeceğinden dolayı hem tarım potansiyeli hem de ürünlerde önemli değişmeler olabileceğine dikkat çeken Anaç, yağışlardaki azalmaya paralel olarak akarsuların taşıdığı su miktarındaki azalmanın, aşırı çekim yapılan yeraltı suyuna talebi arttıracağını dile getirdi.

Süer Anaç, soğuk hava sebebi olan Sibirya yüksek basınç sisteminin bu yıl hemen hemen hiç etkili olmaması, ayrıca bütün Güney Avrupa ve Türkiye'yi etkileyerek kışların ılık ve sıcak geçmesine ve yağış olmamasına sebep olan Azor yüksek basınç sisteminin etkisinden ve ılık, sıcak ve yağışsız hava sebebi olan El Nino'nıun görülmesinden dolayı Türkiye'de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok üstünde olduğunu belirtti. Prof. Dr. Anaç, "Ege Bölgesi'nde uzun yıllar ortalaması yağış miktarlarıyla 2006 yılı toplam yağış miktarı karşılaştırıldığında, bölge genelinde büyük oranda azalmalar olduğu görülmektedir. Mesela İzmir'de aralık ayı uzun yıllar ortalaması 150.9 milimetre olmasına rağmen 2006 Aralık ayında düşen yağış miktarı 9.1 milimetredir. Benzer şekilde İzmir'de ocak ayında, 23 Ocak 2007 tarihine kadar olan dönemde 19.3 milimetre yağış kaydedilmiştir. İzmir'de ocak ayı uzun yıllar ortalaması 130.2 milimetredir." açıklamasını yaptı.

2006 Aralık ayında yurdun büyük bölümüne normalin altında yağış düştüğünü, Ege Bölgesi'nde ise çok şiddetli kuraklık yaşandığını ifade eden Anaç, "2006 Ekim ile Aralık dönemini kapsayan üç ayda kuraklık çok şiddetli yaşanmamış olmasına rağmen az da olsa hissedilmiştir. Kuraklığın değerlendirilmesinde asıl tehlikenin su kaynakları açısından görülebileceği düşünülürse, bölgedeki bazı barajların doluluk oranlarında, bir önceki yıla göre yüzde 6.5 azalma olduğu görülmektedir." dedi.

Türkiye genelinde Orta Anadolu, Çukurova, Ege ovaları ve Güneydoğu Anadolu ovalarının tam bir meteorolojik kuraklığın etkisinde kaldığını belirten EÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğr. Gör. Dr. Gülay Pamuk Mengü ise, "Türkiye'de küresel ısınmadan dolayı hava sıcaklığında 1 - 2 derece artış beklenirken Avrupa'nın kuzey ülkelerinde 4 - 5 derece bekleniyor. Ayrıca mevsim normallerinin üzerindeki birkaç derecelik sıcaklık artışları sebebiyle bitkiler kışlama ihtiyacını karşılayamazsa çiçek organlarına sahip olamaz, meyve ve ürün veremez." diye konuştu.

/ İZMİR

25.01.2007


 

Ankara'ya yağmur bombası

Ankara'da su sıkıntısı yaşanmaması için çeşitli seçenekler üzerinde çalışan Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü, son çare olarak yağmur bombası atılmasına karar verdi.

Geçtiğimiz günlerde özel bir televizyon kanalında Ankaralılar'dan yağmur yağması için dua etmelerini isteyen Gökçek, çeşitli seçenekler üzerinde duruyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve Avusturya'dan gelen teknik heyet Ankara'nın su sıkıntısı üzerine bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, kuraklığın böyle devam etmesi halinde 10 Şubat'ta Çamlıdere Barajı'na yağmur bombası atılması kararlaştırıldı. 1992 yılında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ve 2001 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından atılan yağmur bombası şimdi de Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından atılacak. ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Torun, "Şu anda Avusturya'dan gelen heyet, ODTÜ ve Metereroloji ile yaptığımız çalışmalar devam ediyor. Avusturya'dan gelen heyet meteorolojik değerlerin mevcut olması halinde yağmur bombasıyla ilgili olarak garanti verdi. Başarı oranı iklim şartlarına bağlı. Şartların uygun olması halinde bunu gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu. "Maliyeti ne kadar?" şeklindeki soru üzerine Torun, "Şu anda bir rakam vermek doğru değil" karşılığını erdi.

Edinilen bilgiye göre, yağmur yağdırmak için öncelikle tohumlamaya uygun bulutun bulunması gerekiyor. Bulut tohumlama işleminde, yoğunlaşma çekirdeği olarak hizmet edecek olan kimyasal maddelerin, bulut içindeki en uygun yere, zamanında ve doğru miktarda ulaştırılması gerekiyor. Ankara'da iki ana baraj bulunduğunu ve Çamlıdere barajında şu anda Ankara'nın 140 günlük suyu kaldığını anlatan Torun, buradan Ankara'ya pompalama sisteminin 24 saat çalıştığını ve başarılı sonuçlar elde ettiklerini kaydetti.

/ ANKARA

25.01.2007


 

Dünyada ve Türkiye’de su kıtlığı kapıda

Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yıllık bin 500 ton civarında bulunuyor. Aşırı su tüketimi önlenemediği sürece su kaynaklarının azalışı sürecek ve daha fazla insan su kıtlığı yaşayacak.

İnsan vücudunun yüzde 65’i, bitkilerin taze ağırlığının yüzde 60-85’i sudan oluşuyor. TEMA Vakfından edinilen bilgiye göre, su dünyanın yapısı ve canlıların hayatı açısından büyük önem taşıyor. Özellikle son yıllarda kullanılabilir su kaynaklarının azalması sebebiyle önemi daha da artan su, bütün canlı varlıkların yüksek oranlarda temel yapı taşını oluşturuyor.

İnsan vücudunun yüzde 65’i, kanın yüzde 80-90’ı, kasların yüzde 75’i ve bitkilerin taze ağırlığının yüzde 60-85’i sudan oluşuyor. Dünyada 80 ülkede yaşayan yaklaşık 2 milyar insan, kurak mevsimlerde günde 2-3 litre suyu bile bulmakta güçlük çekiyor. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yıllık bin 500 ton civarında bulunuyor.

Aşırı su tüketimi önlenemediği sürece su kaynaklarının azalışı sürecek ve daha fazla insan su kıtlığı yaşayacak. Suyun daha az kullanılması için bazı teklifler sunuluyor. Tuvaletlerdeki rezervuarların hacimlerinin küçültülmesi ve musluklardan akan suyun daha idareli kullanılması tavsiye ediliyor. El yıkamada, sabunun ele alınmasından sonra musluğun açılması, çok su isteyen çim alanların azaltılması, yer altı su kullanımında yasal tedbirler getirilmesi isteniyor.

/ KONYA

25.01.2007


 

Karne heyacanı

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında okuyan öğrenciler yarın karne alacak. Yaklaşık 14 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, iki haftalık yarıyıl tatiline başlayacak. 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi, yarın sona eriyor.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sincan’daki Faruk Kadri Timurtaş İlköğretim Okulunda düzenlenecek törende, öğrencilerin karne heyecanını paylaşacak. Çelik, bu törenin ardından Çorum’a gidecek ve burada yapılacak karne dağıtım törenlerine katılacak. Öğrenciler bu yıl yeni düzenlenmiş bir karne alacaklar. Hem ilköğretim, hem de ortaöğretim karnelerine öğrencilerin önceki sınıflara ait notlarının da yer alacağı bir bölüm eklendi. Ancak önceki sınıflara ait notlar yetiştirilemediği için bu dönem verilecek karnelere yansıtılmayacak. Okullarda öğrencilerden ‘’karne parası’’ istenmeyecek. Milli Eğitim Bakanı Çelik, konuya ilişkin yayınladığı genelgede, öğrencilerden para alınmaması talimatı verdi.

İlköğretim okullarında okuyan yaklaşık 11 milyon öğrenciye, karneleriyle birlikte velilerine iletmek üzere birer mektup da verilecek. İlköğretim Genel Müdürlüğünce hazırlanan mektupta, yenilenen ders programları ve yeni uygulamalara ilişkin bilgilere yer verilerek, çocuklarının başarısı için velilere önerilerde bulunuluyor. Eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı, 12 Şubat 2007 Pazartesi günü başlayacak. 2006-2007 eğitim öğretim yılı 19 Haziran 2007 Salı sona erecek. Öğrenciler karnelerini aldıktan sonra 3 aylık yaz tatiline girecekler. Öğrenciler, 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısını, katılacakları sınavlar sebebiyle ilk yarıyıldan daha yoğun geçirecekler.

UZMANLARDAN VELİLERE KARNE UYARISI

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Voltan Acar, başarısızlıkları yüzünden çocuklarına yüklenmemeleri konusunda velileri uyararak, ‘’Başarısızlığın nedenini kendinizde de arayın’’ dedi.

Hiçbir anne babanın çocuğunun başarısız olmasını istemeyeceğini ifade eden Acar, ‘’Veliler olarak biraz da kendimize dönüp bakalım. Başarısızlığın nedenini kendimizde de arayalım’’ dedi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Başkanı Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak da öğrenci karnelerinin anne-baba ve öğretmenlerce doğru okunması gerektiğini belirtti. Yeşilyaprak, karnenin, öğrencinin başarılı ya da başarısız olarak etkilenmesi gereken bir belge değil, öğrenciden beklenen bilgi ve beceri alanındaki yeterlilikleri ne derecede gösterdiğine ilişkin bir ara değerlendirme olduğunu ifade etti.

Bağımsız Eğitimciler Sendikası AR-GE Kurulu eğitim uzmanları, kırık karne vakalarının bir gelenek haline geldiği ülkemizde, her karne döneminde dayak, evden kaçma, intihar gibi birçok üzücü olayın yaşandığını belirterek, konuyla ilgili bir raporu hazırladı. Raporda, “Karne, çocuğun geleceğinde belirleyici tek ölçüt değil. Karne kırık olsa da, çocuğunuzu kırmayın. Kırık karne yalnızca öğrencinin değil aynı zamanda da anne babanındır” denildi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

25.01.2007


 

Okkan mezarı başında anıldı

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü görevini yürütürken 2001 yılında şehit edilen Gaffar Okkan, ölümünün 6. yılında anıldı. Okkan’ın, Hendek Aile Kabristanlığında bulunan mezarı başında düzenlenen tören saygı duruşuyla başladı.

Okkan’ın biyografisinin okunmasının ardından dua edildi.

Okkan’ın eşi Zerrin, kızı Sezin Okkan ve törene katılanlar Okkan’ın mezarına karanfil bıraktı. Hendek Belediye Başkanı Ali İnci, Zerrin ve Sezin Okkan’a şehit emniyet müdürünün bir portresini hediye etti. Anma törenine Okkan’ın yakınlarının yanı sıra Sakarya Vali Yardımcısı Mustafa Guni, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Ünal, Sakarya Emniyet Müdür Vekili Göksel Topaloğlu, Hendek Kaymakamı Harun Kaya ve bazı emniyet görevlileri ile vatandaşlar katıldı.

/ HENDEK

25.01.2007


 

Meclis, YİBO’daki istismarı araştıracak

Çocuk ve gençlerde şiddeti araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Mazgirt ilçesindeki bir YİBO’da yaşanan cinsel istismar olayını incelemek üzere bugün Tunceli’ye gidecek.

AKP Ağrı Milletvekili Halil Özyolcu, AK Parti Siirt Milletvekili Öner Ergenç ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’den oluşan heyet, bugün ilk olarak olayın yaşandığı Hasan Ali Yücel Yatılı İlköğretim Okulunda (YİBO) incelemelerde bulunacak. Daha sonra Tunceli Valisi Mustafa Erkal ile görüşecek olan milletvekilleri, Valilikte konuyla ilgili toplantı yapacak. Heyet, çalışmalarını tamamlamasının ardından 26 Ocak Cuma günü Ankara’ya dönecek.

/ ANKARA

25.01.2007


 

İSÖM özürlüleri hayata bağlıyor

Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM) İstihdam Birimi, yürüttüğü çalışmalar sonucu 2005 yılından bu yana 185 özürlü vatandaşın iş bularak üretime katılmasını sağladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Özürlüler Müdürlüğü (İSÖM) 2005 yılında oluşturduğu İstihdam Birimi’yle özürlü vatandaşların iş bularak hem üretime katılmalarını hem de hayata daha sıkı tutunmalarını sağlıyor. Tophane’de ki Özürlüler Müdürlüğü’nde çalışmalarını sürdüren istihdam birimi 2005 yılında 98, 2006 yılında ise 87 özürlü vatandaşın iş hayatına adım atmasını sağladı. Son yasal değişiklerle birçok alanda kanuni haklara sahip olan özürlü vatandaşların bu haklarını öğrenmeleri yolunda da çalışmalarını sürdüren İSÖM İstihdam Birimi 2006 yılı içerisinde 2.291 kişiye yasal haklar ve iş yaşamı ile ilgili bilgilendirme, danışmanlık ve yönlendirme eğitimleri verdi.

Yeni Asya / İSTANBUL

25.01.2007


 

İncirlik’te kargo sahası büyütüldü

Adana’nın merkez Yüreğir ilçesine bağlı İncirlik Beldesi’ndeki Hava Üssü’nde bulunan ABD 728. Hava Ulaştırma Taburu kargo sahasının kapasitesinin artırıldığı bildirildi.

İncirlik Üssü yetkilileri, ABD Avrupa Hava Kuvvetleri bünyesinde kargo hizmetleri verilen en büyük alanlar arasında bulunduğu belirtilen İncirlik’teki çalışmanın önemli bir yatırım olduğunu belirttiler. Kapasitesi artırılan sahanın hizmete açılması sebebiyle düzenlenen törenin açılışına katılan Hava Ulaştırma Taburu Komutanı Yarbay Joseph Angel’in verdiği bilgiye göre, çalışmayla sahanın 260 palet olan kapasitesinin yüzde 50 artırılarak 500 palete çıkarıldığı kaydedildi. Törene, 10. Tanker Üs Komutanı Tuğgeneral M. Yılmaz Erdoğan ile 39. Hava Üs Komutanı Albay Murrell Stinnette ve diğer davetlilerin katıldığı ifade edildi.

/ ADANA

25.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004