Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Sinema barışa hizmet etmeli

Derviş Zaim: Hayatın barış içinde yaşanması, karnavala dönüşmesi için sinemacıların daha fazla kafa yorması gerekir. Aksi takdirde tam bir kaosla karşı karşıya kalmamız söz konusu.

“Arzın Merkezinde Buluşmalar” konferanslarının dördüncüsü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı.

Konferansta, Yunanistan’ın ünlü yönetmeni Costas Ferris, Türkiye’nin ödüllü yönetmenlerinden Derviş Zaim’le buluşarak “Yerelden Evrensele Sinema” konusunu ele aldı.

Ferris ile Zaim, sinemayla ilgili bireysel görüşlerini ve sinemanın dünya üzerindeki evrensel etkilerini yorumladılar.

Yönetmenlerin konuşması öncesinde, Costas Ferris’in ve Derviş Zaim’in filmlerinden görüntüler ve aldıkları ödüllerin kısa bir derlemesi sunuldu.

COSTAS FERRIS: “EVRENSEL BİR İNSAN

OLDUĞUMU HİSSEDİYORUM”

Konferansa kendi geçmişinden bahsederek başlayan Costas Ferris, “Evrensel bir insan olduğumu hissediyorum” ve “Ben ulusal yerine etnik sinema sözcüklerini tercih ederdim” dedi.

DERVİŞ ZAİM: “KENDİ KÖKLERİMİZDEN

YARARLANMALIYIZ”

“Kendi köklerine, kendi kaynaklarına dönen bir sinema meydana getirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu etnik medeniyet havzasından bu anlamda çok rahat yararlana biliriz” diyen Zaim sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun en büyük örneği Çin sinemasından ‘Sarı Nehir’ filmidir. Bir yönetmeninin kendi ulusal kodlarından nasıl yararlandığını bu filmle incelemiştim. Bu film çok kışkırtıcı bir soruyu aklıma getirdi; kendi kültürümüzden yararlanarak ne yapabiliriz? Filler ve çimen filminde ebru sanatından, cenneti beklerken filminde Osmanlı klâsik minyatür sanatından kısacası tamamen kendi köklerimize ait unsurlarımızı sinema diline tercüme etmeye çalıştım.”

Derviş Zaim sinemanın kendi içindeki tanımını bu şekilde yorumladı: “Sinemayı iki eksen üzerinde tartışabiliriz; yatay eksen ve dikey eksen. Yatay eksen o sinemayı doğuran, besleyen ülkenin atmosferinin, coğrafyasının, kültürünün yansımasıdır. Dikey eksen ise o ülkenin sinemasının içinde bulunduğu üretim ve dağıtım sistemini temsil eder.”

FERRIS: “AHLÂKî ÇÖKÜŞ YAŞANIYOR”

Sözlerine Derviş’in bahsettiği eksenler yorumuna tamamen katıldığını belirterek devam eden Ferris “Bizim ülkelerimizin çok köklü ve eski bir tarihi vardır. Bizim muhakkak kendi kültürümüzle ve köklerimizle barışık olmamız ve bu şekilde geleceğe bakmamız lâzım. Etrafımızda binlerce ekran var ve onların bize yansıttığı aslında gerçek değil. Modern olmaktan, güncel olmaktan korkmamamız lâzım...” dedi.

Ferris yaşadığımız yüzyılı; “Dünya, kendi köklerinden kopmaya başladığı için başka bir değişle; insanlara kendi değerleri unutturulduğu için ahlâkî bir çöküş yaşıyor. Bu söylediğim ahlâkî ders vermek anlamındaki ‘ahlâkî çöküş’ değil. Kendi değerlerimize sahip çıkma... Savaş için neler diyebiliriz? Savaş akılcı mıdır? Hayvanlar akıllı değil ve savaşmıyorlar, insanlar akıllı ama savaşıyorlar... Ufuk açmak lâzım... Bu ufku insanlara açmak lâzım ve unuttuğumuz gerçeğimizle tekrar karşılaşmamız lâzım... Şu anda bizlere sunulan lisan görsel, işitsel bir lisandır ve halk böyle bir lisanı bilmiyor... Bu lisanın dilbilgisini bilmiyor. Bunu bir tür faşizm gibi, görüntü diktatörlüğü olarak görüyor. Yeni görüşlerle bunu kırmak gerekir. Yeni görüntüler yaratmak gerek, gerçeğin realitenin görüntülerini yaratmak lâzım... Bu sözünü ettiğimiz yeni görüntü ve imgeler mutlaka barış üzerine olmalıdır” diyerek bir yönetmen gözüyle yorumladı.

Son olarak bunun için gayret etmek gerektiğini ve... “Aydınlar, Sanatkarlar ve hatta politikacılar bu tür gayretler sarf etmeye mecburdur. İnanıyorum ki bir gün politikacılar san’atkâr olacaktır... Ve inanıyorum ki işte o zaman insanlık çok daha mutlu olacaktır” diyerek sözlerini bitirdi.

ZAİM: “TAM BİR KAOSLAKARŞI KARŞIYA

KALMAMIZ SÖZ KONUSU”

“Costas ahlâktan bahsetti bu benim değinmek istediğim bir konuya zemin hazırladı” diyen Derviş Zaim çok güncel bir olayla konuşmasını sürdürdü; “Hrant Dink’i öldürenler için kendi kendimize soru sormamız gerekiyor. Hepimizin bunda katkısı var. İnsanların şiddeti kutsayan filmler yapması bu tip mantalitelerin gelişmesini sağlar. Sokaktaki insan Türk insanı, Mısır insanı, Yunan insanı olabilir. Hollywood sinemasının her şeyi düzleştirdiği bir dönemde bizim tarihî kaynaklarımızın, değerlerimizin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu tip cinayetlerin olmaması için yeni bir anlayış geliştirmek, hayatın barış içinde yaşanması, karnavala dönüşmesi için sinemacıların daha fazla kafa yorması gerekir. Aksi takdirde tam bir kaosla karşı karşıya kalmamız söz konusu...” dedi ve konuşmasını şu sözlerle noktaladı;

Sinema ya da sanatın herhangi bir dalı bu tip korkunç olayları hemen ortadan kaldırabilecek bir şey değildir. Ancak uzun dönemde karşılıklı anlayışı sağlayacak bir amaçtır sanat... Bu olayla ilgili korkunç üzüntü duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum.

Konferansın sonunda Başar Sabuncu Costas Ferris’e, İBB Gen. Sekr. Yrd. Muammer Erol Derviş Zaim’e plaket verdi.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından organize edilen “Arzın Merkezinde Buluşmalar”, 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’u, uluslar arası entelektüel çevrelerde bir kültür odağı olarak tanıtmak ve uluslar arası önemi olan konularda kendi alanında söz sahibi olan düşünür, aydın ve san’atçıları ülkemizdeki muadilleriyle bir araya getirerek, yeni düşünceler ve çözüm yolları üretilmesine katkıda bulunmak amacını taşıyor.

23.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Sinema barışa hizmet etmeli

  Nasreddin Hoca yeniden UNESCO ve UNICEF yolunda

  Bir 12 Eylül filmi: Zincirbozan

  Kapadokya tarihî eser zengini


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004