Dink’in öldürülmesine toplumun birçok kesiminden büyük tepki geldi, “Bu cinayet faili meçhul kalmamalı” çağrısı yapıldı. Mazlum-Der, “Dink cinayeti faili meçhul olarak kalmamalı” derken, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de, devleti “Dink’in katil ya da katilleriyle arkasındaki güçleri en kısa sürede belirleyerek adalete teslim etmeye” çağırdı.
Toplumsal tepkinin gösterilmesi ile ilgili Yeni Asya’ya açıklamalarda bulunan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, benzer olayların sadece şahıslara değil Türkiye’nin demokrasi, barış ve huzur ortamına yönelik olduğunu ifade ettiler.
SAĞDUYU TOPLUMSAL İRADEYE DÖNÜŞMELİ
Hrant Dink’in Türkiye’yi en az Türkler ve Müslümanlar kadar sevdiğini ifade eden Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, saldırıyı yaptıranların Türkiye’ye uluslararası çapta zarar verdiğini söyledi.
Toplumun tüm kesimlerinin tepkisini göstermesi gerektiğine dikkat çeken Bilgen, “Hükümet bugüne kadar Dink’i koruyamamakla büyük bir sorumluluk altındadır. Onlarca Hrant Dink’imiz yoktu. Toplum bu olaya sahip çıkmalı ve sağduyuyu toplumsal bir iradeye dönüştürebilmelidir. İspanya’da olduğu gibi yüz binlerce insan bir araya gelerek hakkına sahip çıkmalıdır. Toplumsal tepkinin oluşabilmesi için bu konuda girişimlerde bulunacağız” dedi.
Mazlumder’den yapılan açıklamada ise “Hrant Dink’in yaşamına kasteden faillerin ortaya çıkarılması yetmez, bu suikastlerin ardındaki karanlık güçlerin ve çetelerin de ortaya çıkarılması gerekir. Dink cinayeti faili meçhul olarak kalmamalı, kamuoyu vicdanı biran önce rahatlatılmalıdır” denildi.
SUSURLUK BENZERİ TEPKİ VERİLMELİ
Son zamanlarda ülkede başlayan hoşgörü ve tartışma ortamının karanlık odakları kaygıya ittiğini belirten İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, Türkiye’deki barış, kardeşlik ve insan hakları mücadelesini kimsenin engelleyemeyeceğini söyledi.
Susurluk olayında gösterilen toplumsal hassasiyetin daha organizeli bir şekilde gösterilmesi gerektiğine işaret eden Alataş, “Hepimizin, bütün sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, odaların, bu ülkede barıştan, demokrasiden, insan haklarından yana olan bütün kurum ve kuruluşların cinayet karşısında sessiz kalmaması ve dayanışma içerisinde tepkisini ortaya koyması son derece önemlidir. Bu yüzden de Susurluk olayında gösterilen toplumsal hassasiyetin daha da organize biçimde gösterilmesi gerekir. Aksi halde bu menfur cinayet korkarım ki son olmayacaktır. Sadece şahıslar değil bu ülkenin demokrasisi de tehdit altındadır” dedi.
TEPKİLER KALICI OLMALI
İnsan Hakları savunucusu Şanar Yurdatapan da benzeri olaylar üzerine sokaklara çıkıp protesto edildiğini ancak daha sonra bunun unutulduğunu açıkladı. İnsan hak ve hürriyetlerine yönelik saldırı ve ihlâllere karşı gösterilecek tepkilerin kalıcı hale gelmesi gerektiğini ifade eden Yurdatapan, “Sokaklara çıkıp sonra eve gidiyoruz. Bunu kalıcı hale getirmenin yollarını aramalıyız. Bunlardan biri de 301 ve benzeri konularda mahkemelerde davalar açtırmak. Bu şekildeki yoğun müracaatlar devletin başına bela olur. Bu konuda işlem yapılması zorunludur. Bu yoğunluk herhalde yetkililere bir şeyler anlatacaktır” şeklinde konuştu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan açıklamada da saldırının, Dink’in kişiliğinde bir yanıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik geleceğine, öbür yanıyla da ifade özgürlüğüne yönelik olduğu belirtilerek şöyle denildi: “1999 yılından bu yana yaşanan ilk ölümcül saldırı olması da yeniden geçmişe dönülebileceği kuşkusunu gündeme getirmiştir. Yetkilileri, Dink’in katil ya da katilleriyle arkasındaki güçleri en kısa sürede belirleyerek Adalete teslim etmeye çağırıyor, önceki benzerlerinde olduğu gibi faili meçhuller arasına katılmaması için gereken özenin gösterilmesini bekliyoruz.”
Agos Gazetesi yazarı ve Hrant Dink’in yakın arkadaşı Aydın Engin, Dink’in öldürülmesiyle barışa giden yolun dinamitlendiğini söyledi.
Türk Eczacıları Birliği Genel Başkanı Mehmet Domaç, ‘’Gazeteci Hrant Dink’e yapılan ve demokratik gelişimi tehdit eden bu hain saldırıyı şiddetle kınıyoruz’’ dedi.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca (YÖK), Dink’e yapılan saldırının ülkede barış ve kardeşliği hedef aldığı belirtilerek, ‘’Bu cinayet, Türkiye’yi uluslararası camiada güç duruma sürükleyen ağır bir darbedir’’ denildi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Hatay Milletvekili Züheyir Amber, ‘’Bu saldırı yalnız Ermenilere değil, Türkiye Cumhuriyetine karşı yapılan saldırıdır’’ dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş cinayetin herkesi derinden etkilediğini belirterek, ‘’Millet olarak derinden sarsıldık, ama sağduyuyla bunun da üstesinden gelmeliyiz. Başta ailesi olmak üzere, tüm yakınlarına, Agos çalışanlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağolsun’’ dedi.
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesini kınayarak, Dink’in şahsına yapılan menfur saldırının Türkiye’nin iç barışına, istikrarına ve uluslararası itibarına yapıldığını ifade etti.
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, ‘’Demokratik gelişimi dehdit eden bu olayı kınıyorum’’ dedi.
Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Başkanı Hazim Sesli, Hrant Dink’e yapılan saldırının, Dink’in şahsından ziyade, yolu barıştan geçen Türk vatandaşlarına yapıldığını bildirdi.
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Ali Er, ‘’Bu olay, karanlık güçlerin en temel hak olan yaşama hakkına yaptıkları haince bir saldırıdır. Türkiye’de yaşayan tüm insanların barış içinde ‘Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı’ olarak yaşamlarını sürdürmeleri karanlık güçleri rahatsız etmiş olmalı ki bu hain saldırıyı gerçekleştirmişlerdir’’ diye konuştu.
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur Sen), TMMOB Makina Mühendisleri Odası ve Türkiye Gençlik Federasyonu da, gazeteci Dink’in öldürülmesini kınadı.
MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat da , “Ülkemizde huzuru sağladığımız, istikrarı yakaladığımız ve dev adımlarla ilerlemeye çalışacağımız bu dönemlerde birileri ısrarla bu huzuru bozmaya çalışıyor. Huzurdan huzursuzluk duyanlar var. Türkiye, çok önemli ve yönetilmesi zor bir ülke. Bir kaç yıl huzurlu, istikrarlı geçtiği zaman hemen birileri düğmeye basıyor ve Türkiye lehine olaylar çıkarmaya başlıyor. Bu cinayetlerle Türkiye’nin özellikle batı dünyasındaki imajı bozulmak isteniyor. Böyle dönemlerde iktidarı, muhalefeti, medyası, sivil toplumu olarak tek vücut durmalıyız’’ dedi.
Uluslararası Af Örgütü, Hrant Dink suikastının üzücü olduğunu bildirdi ve ‘’tarafsız ve kapsamlı bir soruşturma’’ çağrısında bulundu.
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Sağlık-İş) Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Hrant Dink cinayetini işleyenin Türk olamayacağını belirterek, "Bunu bir Türk'ün yaptığına inanamam, çünkü hiçbir Türk ülkesinin aleyhine bir davranış içine giremez" dedi
|