Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Ağar: Desteğimiz demokrasiye

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ülkenin tüm problemlerinin demokrasi çerçevesinde çözülmesi gerektiğine inandığını ve demokrasiden başka kullanılacak alternatifin bulunmadığını vurgulayarak, siyasetin, hayat tarzlarına müdahale eden değil, hayat tarzlarına müdahale edenlere müdahale eden bir konumda olması gerektiğini dile getirdi.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar,’’İktidarı çok fazla desteklediğimiz yönünde eleştiriler yapılıyor. Biz iktidara değil, demokrasiye destek veriyoruz’’ dedi.

Malatyalı İş adamları Derneğince (MİAD) Merter’deki The Green Park Otel’de düzenlenen ‘’Ekonomi ve Siyasette Türkiye İçin Katılımcı Çözümler’’ konulu panelde konuşan Ağar,’’2002 öncesinin bugün varisi olmayan millet iradesi biçimini yeni baştan teste tabi tutacak bir genel seçimin faydalı olacağını düşünüyorum’’ dedi.

Ağar, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tüm sorunları çözebilecek güçte olduğunu ve sorunların çözümü için güçlü bir ekonomi ile güçlü bir Silahlı Kuvvetlerin şart olduğunu kaydetti. Ağar, Türkiye’nin artık iç çatışmalardan kurtulması gerektiğini ifade ederek, ‘’Dış politikada daha etkin olmak için Türkiye iç sorunlarını çözmek zorundadır. Dağ başında silahla dolaşanların dış politikamızı tıkamasına izin verilmemelidir. Bu ülkeye tetik çeken elleri tetik çekemez hale getirmek siyasetin işidir. O elleri silah yerine bilgisayara, meslek liselerine çekmek siyasetin görevidir’’ diye konuştu. Ülkenin tüm sorunlarını demokrasi çerçevesinde çözmesi gerektiğine inandığını ve demokrasiden başka kullanılacak alternatifin de bulunmadığını vurgulayan Ağar, siyasetin, hayat tarzlarına müdahale eden değil, hayat tarzlarına müdahale edenlere müdahale eden bir konumda olması gerektiğini dile getirdi.

Ağar, AB konusundaki vizyonlarında da bir değişiklik olmadığını belirterek, Türkiye’nin bu yolu terk etmesinin doğru bir tarafının bulunmadığını, ülkenin bu yolda bugün bazı sorunlar yaşadığının bir gerçek olduğunu, ancak bunların aşılabileceğini kaydetti.

Ağar, bir soru üzerine de, ‘’İktidarı çok fazla desteklediğimiz yönünde eleştiriler yapılıyor. Biz iktidara değil, demokrasiye destek veriyoruz. Ben demokrasi dışı yapılan baskılara karşı iktidarı desteklemekle aslında milletin yanında oluyorum. Türkiye demokrasi ve hukuktan vazgeçemez’’ şeklinde konuştu. Demokrasi zemininden başka bir zemini kabul edemeyiz Ağar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olması halinde parti olarak tavırlarının ne yönde olacağına ilişkin bir soruya, şu cevabı verdi: ’’Görelim bakalım öyle bir niyeti var mı, yok mu? Tavrımızın ne olduğunu o zaman söyleriz. Ama söyleyeceğim şu var; Cumhurbaşkanlığı makamı bir güven makamıdır. Toplumun yarısından fazlasının desteğini, güvenini ardında taşıması lazım gelen bir makamdır. Bugünkü meclis çoğunluğuyla ortaya koyacağınız bir seçimin, şekli itibariyle, hukuki şekli bakımından tenkit edilecek yanı bulunmayabilir, ama ‘hukukta şekle uygun olanın vicdani açıdan bir karşılığı var mı, siyaset açısından bir karşılığı var mı?’ diye de sormak lazım. Siyaseti inatların çarpışması halinde takdim etmenin kimseye yararı olmadığını düşünüyorum. Buna rağmen meseleye temel bakış açımız, demokrasi zemininden başka bir zemini kabul edemeyeceğimizi bir kez daha söyleyeyim. Demokrasi dışında hiçbir zemini kabul etmemiz söz konusu değildir. Daha gerçekçi bir tavırla, 2002 öncesinin bugün varisi olmayan millet iradesi biçimini yeni baştan bir teste tabi tutacak bir genel seçimin ben şahsen faydalı olacağını düşünüyorum. Ekonomi açısından da bunun faydalı olduğunu düşünüyorum. 2007’yi bir kayıp yıl olarak tarihe geçirmektense, erken olmasa da bir genel seçim yapmak suretiyle ve seçimden bugünkü iktidar partisi başarılı çıkarsa, bu konuda ortaya koyacağı tercihe hiç kimsenin de bir şey deme imkanı olmaz. İş, demokrasi kurallarıyla çözülecektir. Demokrasinin kuralları işleyecektir.’’

/ İSTANBUL

21.12.2006


 

Askerî dâvâya yayın yasağı konuldu

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Atabeyler dâvâsında Başkan M. Orhan Karadeniz, Genelkurmay Askerî Mahkemesindeki dâvâda tanıklık yapanların beyanları, ifade suretleri ve olay tutanakları ile iddianamenin geldiğini söyledi. Askerî mahkemeden gönderilen üst yazıda, dâvânın kapalı olduğu ve yayın yasağı bulunduğunun belirtildiğini ifade eden Karadeniz, gelen belgelerin incelendikten sonra aynen iadesinin talep edildiğini bildirdi.

Kamuoyunda ‘’Atabeyler Grubu’’ olarak bilinen soruşturma kapsamında, 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 10 kişinin yargılanmasına devam edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın dünkü duruşmasına, tutuksuz yargılanan ve ordudan ihraç edilen yüzbaşı Murat Eren, üsteğmen Yakup Yayla, astsubaylar Erkut Taş ve Yasin Yaman, Suat Kıy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, emniyet müdürü Cemal Hasan Özdeş ve avukatları katıldı.

Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde görülen davada tanıklık yapanların beyanları, ifade suretleri ve olay tutanakları ile iddianamenin geldiğini söyledi.

Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden gönderilen üst yazıda, davanın kapalı olduğu ve yayın yasağı bulunduğunun belirtildiğini ifade eden Karadeniz, gelen belgelerin incelendikten sonra aynen iadesinin talep edildiğini ifade etti. Sanıklar Murat Eren ve Erkut Taş’ın avukatı Sami Kahraman, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden asker bilirkişilerin patlayıcılara ilişkin sunduğu raporların ve son duruşma tutanağının da istendiğini anımsatarak, gönderilmeyen bu belgelerin tekrar istenilmesini talep etti.

‘’FAZLA DERİNE İNEMİYORUZ’’

Mahkeme Başkanı Karadeniz, Kahraman’ın bu talebi üzerine, ‘’Askeri mahkemedeki duruşma, kapalı olduğu için fazla derine inemiyoruz’’ dedi.

Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci de Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden bilirkişi raporu, tanık beyanları ve duruşma tutanaklarının onaylı suretlerinin istenilmesini talep etti.

Karadeniz, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden gönderilen belgelerin tekrar iadesi istenilmesine rağmen 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava dosyasında bu belgelerin asılları bulunmadığı için söz konusu belgelerin dosyada delil olarak tutulmasına karar verdi.

Askeri mahkemedeki davanın kapalı olduğunu hatırlatan Karadeniz, avukatların istenilmesini talep ettiği belgeleri, şayet kendilerinde varsa mahkemeye sunmaları gerektiğini söyledi. Karadeniz, ayrıca gelecek duruşmaya kadar soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunulmaması halinde, dava dosyasının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet Savcılığı’na verilmesinin kararlaştırıldığını kaydederek, duruşmayı erteledi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

CHP’nin yüzkarası

CHP Kadın Kolları tarafından hazırlanan “AKP’nin 100 Karası” adlı kitapta Kur’ân-ı Kerim okuyan çocuklar “yüzkarası”, hadislerse “hurafe” olarak nitelendiriliyor. Yeni Şafak’ın haberine göre, kitapta Kur’ân-ı Kerim okuyan çocuklar adeta suçlu olarak gösterildi.

Kitapta ayrıca başörtülü kadınlar da suçlandı. Öncek günkü Yeni Şafak’ın haberine göre CHP Kadın Kolları tarafından hazırlanan ‘AKP’nin 100 karası’ adlı kitapta dini değerlere hakaret tarzında ifade ve resimler kullanıldı. Hazırlanan kitapta, Peygamber Efendimiz’in hadisleri hurafe, çocukların Kur’ân-ı Kerim okuması birer kara leke, başörtüsü ise bir dayatma olarak nitelendirildi.

CHP’nin hazırladığı kitabın 26. sayfasında rahle üzerinde Kur’ân-ı Kerim okuyan çocuklar gösteri-lerek, çocukların Kur’ân-ı Kerim’i okuması sayesinde cumhuriyetin ilkelerine yabancılaştığı ve çağdışı bir ideolojiye teslim edildiği savunuldu. Çocukların Kur’ân okumasını kara leke olarak niteleyen kitapta Kur’ân okuyan çocukların cumhuriyete karşı koşullandığı görüşü ileri sürüldü.

Kitabın 49. sayfasında da camide tek başına Kur’ân okuyan çocuğun fotoğrafı koyularak, bu davranış yüz karası bir eylem olarak nitelendiriliyor. Başörtüsünün siyasî bir simge olduğuna vurgu yapılan kitapta, “AKP’nin baştan beri türbanı siyasi bir simge olarak kullandığının söylendiği kitapta Maltepe Belediyesi’nin de ‘türbanlı üniforma’ yaptırdığı iddia ediliyor. CHP’nin hazırladığı kitapta AKP Çankırı Milletvekili Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in hazırladığı ‘Kırk Hadisi Şerif’ kitabındaki hadisler hurafe olarak nitelendirildi.

21.12.2006


 

Olayın tesettürle ilgisi yok

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Konya Numune Hastanesinde bir hastanın testis ultrasonun çekilmemesine ilişkin iddiaya yönelik olarak ‘’Bana ulaşan ilk bilgiler, konunun türbanla, tesettürle uzaktan yakından ilgisi olmadığıdır’’ dedi.

TBMM Genel Kurulunda, 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısının 8. tur görüşmeleri devam ederken eleştirilere cevap vermek için hükümet adına söz alan Sağlık Bakanı Akdağ, bir gazetenin manşetinden yayınlanan Konya Numune Hastanesindeki iddialara cevap verdi. ‘’Bizim için vatandaşın sağlığı çok önemli. Kim bu konuda bir yanlış yaparsa gereğini yaparız’’ diyen Akdağ, bu konuda vatandaşların ve TBMM’nin hiç şüphesi olmamasını istedi.

Konuyla ilgili incelemelerde bulunmak üzere müfettişler görevlendirdiğini bildiren Recep Akdağ, ‘’Henüz incelemeler ve soruşturmalar tamamlanmadı. Bana ulaşan ilk bilgiler, konunun türbanla, tesettürle uzaktan yakından ilgisi olmadığıdır’’ dedi.

‘’Hiç kimsenin vahşi Batı’daki gibi önce silahla vurup, sonra soru sormaları şeklinde ön yargılı olmaması gerektiğini’’ ifade eden Akdağ, söz konusu haberin gazetenin taşra baskısında ‘’tesettür faciası, türban faciası’’ olarak yayınlandığını hatırlattı.

Akdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:’’Toplumda hiç böyle bir problem yokken, konuyu önceden hakimliğini savcılığını yaparak kamuoyuna böyle getirilmeli midir? Konya’da bir yavrumuzun işlemini yapan hekim var. O hekimle birlikte ultrason filmini çekmesi gereken arkadaş var. Şimdi konuyu soruşturuyoruz. Hata ultrasonu çekmekle görevli kişide de olabilir. Hatta bu işlemi yapan, konuyu kamuoyuna aktaran arkadaşımızda da olabilir. Ben kimseyi suçlamıyorum. Yaptığımız incelemeler, bu hastanede türbanlı çalışan bir personelimizin olmadığını gösterdi. Zaten böyle bir şey mümkün değil.’’

/ ANKARA

21.12.2006


 

Erdoğan: ABD için takvim zamanı geldi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak’taki durumu iç savaş olarak niteledi ve ABD’nin Irak’tan askerlerini çekmek için bir takvim belirlemesi gerektiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, New York’taki temasları çerçevesinde ABD’de bulunduğu sırada katıldığı PBS televizyonunun “Jim Lehrer ile Haber Saati” programında, Irak’ta mezhep ayrılığına dayalı şiddet sonucu ölenlerin sayısının aşırı boyutlara ulaştığını ve bazı rakamlara göre bunun 650 bin olduğunu belirtti.

Erdoğan, Irak’ta bu çatışmalar sonucu ölen çok sayıda kişinin bulunmasının sadece iç savaş olarak açıklanabileceğini kaydetti. ABD için Irak’taki askeri varlığını aşamalı olarak azaltma planını yapma zamanının geldiğini belirten Erdoğan, bu konuda bir yol haritasının açıklanması ve ilan edilmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, Irak’taki Amerikan askeri sayısının artırılmasının bir yarar sağlayacağını düşünmediğini belirterek, asker sayısının yavaş yavaş azaltılması gerektiğini düşündüğünü, bunun bir plan temelinde yapılması, Irak halkına açıklanması gerektiğini, böylece ABD’nin Irak halkı arasındaki saygınlığının de yeniden sağlanacağını kaydetti.

Irak’ta olanlara ilişkin, komşuları olan Türkiye ile birlikte İran ve Suriye’nin de yer aldığı bölge ülkelerinin çok kaygılı ve hassas olduğunu belirten Erdoğan, yangının kendi bölgelerinde ve çok yakınlarında olduğuna dikkat çekti. Recep Tayyip Erdoğan, Irak’ın komşularının iç savaşın yayılmasının önlenmesi için ABD ile birlikte çalışmak istediğini ifade ederek, Türkiye, İran, Suriye ve ABD’nin ikili ya da üçlü toplantılar yapabileceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, ayrıca uluslar arası bir konsensüs olması ve Irak’ın bütün komşu ülkelerinin ABD ve BM Güvenlik Konseyi ile birlikte görüş birliği içinde olması gerektiğini söyledi.

/ WASHINGTON

21.12.2006


 

Musevi bakan: Erdoğan’la ihtilâflarımız önemli değil

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın New York’ta görüştüğü Musevî dernekleri temsilcilerinden Malcolm Hoenlin, Türkiye ile aralarında sürekli bir işbirliği bulunduğunu söyledi. Hoenlin, “Pek çok konuda fikir birliği içindeyiz ve aynı endişeleri paylaşıyoruz. Farklı düşüncelerimiz önemli olmayan konular üzerinde” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, New York’ta kaldığı otelde ABD’deki Musevi dernekleri temsilcilerini kabul etti.

Toplantının ardından gazetecilere kısa bir açıklama yapan Musevi Örgütleri Konferansı Derneği’nin (Conference of Presidence of Major Jewish Organizations) Başkan Yardımcısı Hoenlin, Başbakan Erdoğan’la yaptıkları toplantıda, Türkiye ile ABD ilişkileri kapsamında ve dünyada teröre karşı yapılan savaşla ilgili önemli konular üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi. Hoenlin, ‘’Pek çok konuda fikir birliği içindeyiz ve aynı endişeleri paylaşıyoruz. Farklı düşüncelerimiz önemli olmayan konular üzerinde’’ diye konuştu. Gazetecilerin bu görüş farklılıklarının neler olduğunu sormaları üzerine, Hoenlin, ‘’Bunlar temel meselelerle ilgili değil’’ diyerek kendilerinin Filistin’de seçimlerin yenilenmesini fikrini desteklediklerini, Başbakan Erdoğan’ın ise seçimlerin yenilenmesinin Filistinliler için yararlı olmayacağı görüşünü taşıdığını söyledi.

/ NEW YORK

21.12.2006


 

Kuraklık kapıda

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Halis Uysal, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde Türkiye’nin yakın gelecekte ciddî bir su problemiyle karşı karşıya kalacağını belirterek, “Kuraklık kapımızı çalmakta” dedi.

Uysal, üye 300 bin çiftçinin oluşturduğu 2 bin 500 sulama kooperatifi ve 27 sulama kooperatifleri bölge birliğini temsilen düzenlediği basın toplantısında, mevcut su kaynaklarının her geçen gün kirlendiğini ve yok olduğunu söyledi. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, Türkiye’nin yakın bir gelecekte ciddi bir su sorunuyla karşı karşıya kalacağını dile getiren Uysal, kuraklığın kapıyı çaldığını kaydetti. Uysal, ‘’Duyarsız kalınması durumunda çevre zamanla bizim sonumuzu hazırlayacaktır’’ diye konuştu.

Türkiye’nin ‘’su zengini olmadığını’’ ifade eden Uysal, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına 10 bin metre küp veya daha fazla kullanılabilir tatlı su düşmesi gerektiğini, ancak Türkiye’de kişi başına yalnızca 3 bin 600 metre küp düştüğünü kaydetti.

Türkiye’de kullanılabilen 42 milyar metre küp suyun yüzde 15’inin içme suyu, yüzde 11’inin sanayi, yüzde 74’ünün de sulama amaçlı kullanıldığını dile getiren Uysal, şunları söyledi: ‘’Global kuraklığa doğru gittiğimiz bu dönemde, yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızın kullanımında daha bilinçli ve tasarruflu davranarak suyun her zerresini değerlendirmek için modern sulama sistemleriyle suyu kullanan ve yöneten sulama kooperatiflerinin önemi artmaktadır. Bu anlamda, toplu sulama sistemleri kullanan sulama kooperatiflerine yapılacak destek ile sulama sistemlerinin modernleştirilmesi ve yenilenmesi önemli.’’

‘’SU YASASI DERHAL

ÇIKARILMALI’’

Suyun rasyonel ve etkin kullanılması için Su Yasasının derhal çıkarılması gerektiğine işaret eden Uysal, bu çerçevede ilgili birimlerin bir araya gelerek Su Konseyi oluşturulmasını istedi. Uysal, sulama hizmetlerinde en önemli girdi olan elektrik maliyetlerinin yüksek oluşunun, sulama maliyetlerini dolayısıyla da üretim maliyetlerini ve sonuç olarak tarımda rekabet gücünü artırdığını belirterek, ‘’Sulamada kullanılan elektrik desteklenmeli, KDV oranı yüzde 1’e düşürülmeli’’ dedi.

Sulama sistemlerinin derhal değiştirilerek, modern damlama ve yağmurlama sulama sistemlerine geçilmesine gereğine vurgu yapan Uysal, ayrıca içme suyu ve tarımsal sulama havzalarının kaçak yapılaşmalar dahil her türlü bozucu ve kirletici etmenlere karşı korunması gerektiğine işaret etti.

Uysal, baraj ve gölet yapımına hız verilerek, yer altı su rezervlerine yüklenmekten vazgeçilmesi gerektiğini de kaydetti.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Gebze’nin imdadına İSKİ yetişti

Yaşanan kuraklık sebebiyle su sıkıntısı yaşayan İzmit’e su ulaştıran İSKİ, Gebze’deki sanayicilerin de imdadına yetişti.

Yuvacık Barajından su alan ancak barajdaki suyun tükenmesi sebebiyle susuz kalan Gebze’deki sanayicilere Tuzla-Gebze hattından su ulaştırılıyor. 2004 yılına kadar İSKİ hizmet sahasında olan ancak 5216 sayılı Büyükşehir Kanunuyla İzmit hizmet sahasına giren Gebze İlçesi tekrar İSKİ suyuyla buluştu. Gebze Sanayi Bölgesine günlük 60 bin metreküp su verme kapasitesine sahip Pompa İstasyonundan su verilmeye başlandı.

Yeni Asya / İSTANBUL

21.12.2006


 

İzmit için DSİ çözümü

Enerji Bakanı Hilmi Güler, İzmit’teki su sorununun çözümü için kısa vadede Devlet Su İşleri’nin açacağı 11 kuyudan günde 50 bin metreküp su alınacağını açıkladı.

Devlet Su İşleri’nin 103 tesisinin toplu açılış töreni öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplayan Hilmi Güler su problemi yaşayan İzmit’le ilgili DSİ’nin çok ciddi bir çalışma başlattığını söyledi.

İzmit’te 11 kuyudan günde 50 bin metreküplük su üretileceğini belirten Güler, Sapanca Gölü’nden de su getirileceğini anlattı. Enerji Bakanı DSİ’nin kuyuları açmasının belli bir zaman alacağını ancak orta vadede yeni barajlar yapılacağını belirtti.

Ankara’nın da su sıkıntısı yaşadığının hatırlatılması üzerine Enerji Bakanı daha önce gündemde olan Gerede’den tünelle su getirme projesinin yeniden tartışmaya açıldığını söyledi. Güler, “30 kilometreden tünelle birleştirerek getirmeyi planladığımız su, aciliyeti nedeniyle tünelsiz getirilecek” dedi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Saakaşvili: Türkiye Gürcistan’ın dışarıya açılan penceresi

Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, ‘’Türkiye, Gürcistan’ın yurtdışına açılan penceresi konumundadır’’ dedi.

Saakaşvili, TBMM Başkanı Bülent Arınç ile bir araya geldi. Saakaşvili, AB’nin, Türkiye’ye ihtiyacı bulunduğunu ve bundan başka bir çaresi olmadığını belirterek, ‘’Türkiye, Avrupa için taze kan, taze enerji anlamına geliyor. Eninde sonunda Avrupalı politikacılar da bunu anlayacaktır’’ dedi.

Arınç, Saakaşvili’nin TBMM’yi ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ‘’Gürcistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin fevkalade iyi olduğunu, bir sorun bulunmadığını söyleyebilirim. Bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz’’ dedi.

TBMM’de, Gürcistan Parlamentosu ile dostluk grubu bulunduğunu hatırlatan Arınç, Gürcistan Parlamento Başkanı ile ilişkilerin güçlü olduğunu, geçen hafta Gürcistan Parlamentosunda yapılan önemli bir toplantıya kendisini temsilen Başkanvekili Ali Dinçer’in katıldığını anımsattı. Saakaşvili de konuşmasına, ‘’Bugün burada, dostlarımın arasında, Türkiye demokrasisinin beşiği olan bu Parlamentoda bulunmaktan büyük onur duyuyorum’’ diyerek başladı. Türkiye’nin, Gürcistan için her zaman tarihi ve duygusal bağları olan bir müttefik olduğunu ifade ederek, Saakaşvili,’’Türkiye, Gürcistan’ın yurtdışına açılan penceresi konumundadır’’ dedi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Terör, insanlık suçudur

Hacettepe Üniversitesi (H.Ü) Stratejik Araştırmalar Merkezince (HÜSAM) ‘’Türkiye ve Terör’’ Paneli düzenlendi. H.Ü Rektörü Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Kültür Merkezi kırmızı salonda düzenlenen panelin açılışında yaptığı konuşmada, üniversitelerin, sadece öğrencileri kendi bilim alanında yetiştiren değil, toplumun sorunlarına eğilen, onlara çare üreten kurumlar olduğunu söyledi.

HÜSAM Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Çağlar da ‘’Türkiye’de Terör: Genel Bakış’’ konulu bildirisinde terörün arka planı ile Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütleri hakkında bilgi verdi.

Çağlar, 1975-1983 yılları arasında 43 bin terör eylemi gerçekleştiğini, günde ortalama 28 kişinin hayatını kaybettiğini, 1984’ten günümüze kadar ise 61 bin terör olayı meydana geldiğini, bu olaylarda yaklaşık 35 bin kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Terörün, güvenlik güçleriyle terör örgütleri arasında değil, toplumla teröristler arasında yaşanan bir savaş olduğunu ifade eden Çağlar, ‘’Terör, tüm insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Terörü alt etmenin yolu, etkin ve kararlı bir uluslararası iş birliğidir’’ dedi.

TERÖRÜN AMACI FARKLILAŞTI

Cumhurbaşkanlığı eski Başdanışmanı Dr. Mehmet Atay ise ‘’Türkiye’de Terörü Ortaya Çıkaran İç ve Dış Dinamikler, Stratejiler ve Taktikler’’ konulu bildirisinde, 1965’ten sonra terörün amacının ve niteliğinin farklılaştığını söyledi.

Kore ve Vietnam savaşlarından sonra büyük devletlerin güvenlik stratejileri ile gizli örgütlerinde değişiklikler yaptıklarını ifade eden Atay, geleneksel istihbarat operasyonlarının yerini örtülü operasyonların aldığını belirtti. Atay, örtülü operasyonların, isyanlar çıkarılması, terör için istihbarat ve eylemler yapılması, siyasi cinayetler işlenmesi, propaganda, psikolojik operasyonlar, dezenformasyon gibi teknikleri de içinde barındıran bir savaş metodu olduğunu ifade ederek, terörü destekleyen alt yapı ile yeni metodoloji arasında bağlantı kurmak gerektiğini söyledi. Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu nedeniyle 1800’lü yıllardan beri terörün hedefi olduğunu hatırlatan Atay, ‘’Yakın tarih, Türklerin Anadolu’dan atılması için yapılan savaşlar, anlaşmalar ve ittifaklarla doludur’’ dedi.

FİNANSAL KAYNAKLAR

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Dr. Gençosman Yaraşlı ise ‘’Türkiye’de Terör Örgütlerinin Finansal Kaynakları’’ konulu bir bildiri sundu. Terör örgütlerinin, yandaş ülkelerce finanse edildiğini anlatan Yaraşlı, ayrıca uyuşturucu, insan ve silah kaçakçılığı, haraç toplama, gasp, hırsızlık, fidye ve sahtecilik gibi yasa dışı kaynakların da bu örgütlere ciddi finansal destek sağladığını dile getirdi. Son yıllarda terörün finansmanıyla mücadelenin, terörle mücadelenin stratejik bir parçası olduğunun anlaşıldığını belirten Yaraşlı, ‘’Terörün finansmanıyla mücadele, silahlı mücadelenin alternatifi değil tamamlayıcısıdır’’ dedi. Yaraşlı, bu konuda son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler hakkında da bilgi verdi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

AKP'li Tunç:“Niyet okumayı bırakın”

AKP Uşak Milletvekili Alim Tunç, ‘’Niyet okuyuculuğu yapmak ve vehimler üzerinden konuştuğunuz sürece bu millet size iktidar yüzü göstermeyecektir’’ dedi.

Alim Tunç,TBMM Genel Kurulunda, Sağlık Bakanlığı, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü bütçelerinin görüşülürken söz alarak bir konuşma yaptı. Tunç, sağlık alanında önemli başarılara imza attıklarını, bunu herkes gibi muhalefetin de görmesi gerektiğini kaydetti. Konya’da iki kadın radyoloji uzmanının, bir hastanın testis ultrasonunu çekmediği iddialarına işaret eden Tunç, ‘’Araştırdım, böyle bir olay yok’’ dedi. CHP’li milletvekillerinin tepki göstermesi üzerine, muhalefetin gazete haberleriyle hareket ettiğini söyleyen Tunç, ‘’Niyet okuyuculuğu yapmak ve vehimler üzerinden konuşuğunuz sürece bu millet size iktidar yüzü göstermeyecektir’’ dedi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Yakış: Kıbrıs görünüşteki bahane

TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin günün birinde engellenmesi halinde, bunun Kıbrıs yüzünden olmayacağını, Kıbrıs’ın görünüşteki sebep olduğunu belirterek, ‘’Asıl sebep, belli başlı Avrupa ülkelerinde, Türkiye ile müzakerelerin arızasız yürütülmesi konusunda siyasi iradenin oluşmamasıdır’’ dedi.

Avrasya Kültürel ve Toplumsal Gelişim Derneğinin Millet ve Vekili İletişim Platformunca Taksim Golden Age Otel’de düzenlenen ‘’Türkiye-AB İlişkileri Nereye?’’ başlıklı konferansta konuşan Yakış, Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinde noktanın, Türkiye’nin liman ve havaalanlarını Rum gemi ve uçaklarına açıp, açmama meselesine gelip dayandığına işaret etti.

Konunun ayrıntısını bilmeyenlerin, Kıbrıs konusunda bunu Türkiye’nin mükellefiyeti gibi algılayabileceğine dikkat çeken Yakış, konuşmasına şöyle devam etti:’’Türkiye’nin AB’ye katılım süreci günün birinde engellenirse, bu, Kıbrıs yüzünden olmayacaktır. Kıbrıs görünüşteki sebeptir. Asıl sebep, belli başlı Avrupa ülkelerinde, Türkiye ile müzakerelerin arızasız yürütülmesi konusunda siyasi iradenin oluşmamasıdır. Asıl sebep, bu siyasi iradenin olmayışıdır. Kıbrıs konusu bahane olarak, arkasına saklanılan bir sebep olarak kullanılmaktadır. Türkiye bugün ‘Kıbrıs’ı mı istiyorsunuz, limanların açılmasını mı istiyorsunuz? Kıbrıs’ın tamamını verdim. Hiçbir şey istemiyorum’ bile dese, o siyasi irade oluşmadığı için yine müzakerelerde engel çıkacaktır.’’

/ İSTANBUL

21.12.2006


 

Tapu Kanununda değişiklik teklifi TBMM’de

Orman kadastrosuna ilişkin sorunların giderilmesini öngören yasa tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, tapu ve kadastro hizmetlerinde etkinliğin sağlanması, kadastronun en kısa sürede bitirilebilmesi ve orman kadastrosuna ilişkin karşılaşılan aksaklıkların giderilerek uyumun sağlanması amacıyla tapu ve kadastro mevzuatında değişiklik yapıyor.

Personel istihdamında güçlük çekilen işlem hacmi 500’ün altında olan tapu sicil müdürlüklerinde akitli ve akitsiz işlem yapma yetkisi, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yakın il veya ilçe tapu sicil müdürlüklerinde çalışan personele belirli günlerde yetki veriliyor. Bununla, konut kredisi işlemlerinde uygulamada birlik sağlanarak, işlemlerin daha kısa sürede sonuçlandırılması suretiyle vatandaş yakınmalarının ortadan kaldırılması öngörülüyor.

Tasarıyla, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanacak.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Aksu: MERNİS, dimdik ayakta duruyor

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, “MERNİS, dimdik ayakta duruyor ve uygulanıyor. Şu anda MERNİS’ten 56 kamu kurum ve kuruluşu ile özel kuruluşlar istifade ediyor’’ dedi.

TBMM Genel Kurulunda, bütçenin 8. tur görüşmelerine devam ederken söz alan Abdülkadir Aksu, MERNİS uygulaması sayesinde doğum, evlenme, ölüm, nüfus cüzdanı, nüfus kayıt örneği gibi bildirimlerin anında yapıldığını söyledi. MERNİS’in ‘’battığı’’ yönünde gazetelerde yayınlanan haberlere de değinen Aksu, ‘’Biz bu haberlerin nasıl çıktığını, hangi amaçla olduğunu biliyoruz. MERNİS, dimdik ayakta duruyor ve uygulanıyor. Şu anda MERNİS’ten 56 kamu kurum ve kuruluşu ile özel kuruluşlar istifade ediyor’’ diye konuştu.

Adres kayıt sisteminin başlatıldığını bildiren Aksu, bu proje doğrultusunda Türkiye İstatistik Kurumunun alan çalışması yaptığını, dağıtılan formlardaki bilgilerin MERNİS’e aktarılmasıyla nüfus sayımı işleminin tamamlanacağını vurguladı. Bu işlemler sonucunda tek tuşla Türkiye’nin nüfusunun her an öğrenilebileceğini belirten Aksu, vatandaşların evlerine hapsedilerek sayılması uygulamalarının artık yapılmayacağını ifade etti. Aksu, yayınladığı genelgeyle Kimlik Paylaşım sistemi ile MERNİS Veri Tabanı’ndaki bilgilerin ilgili kurum ve kuruluşların kullanımına açıldığını bildirdi.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Yılmaz, hakaret dâvâsında beraat etti

Eski Başbakan Mesut Yılmaz, işadamı Korkmaz Yiğit’e hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı dâvâda beraat etti.

Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dâvânın dünkü duruşmasına, Yılmaz’ın avukatı Erden Arısoy ve Yiğit’in avukatı Kerem Hasbakkal katıldı.Avukat Hasbakkal, şikayetlerini tekrarlayarak, Yılmaz’ın dava konusu sözlerinin 2 gün boyunca televizyon kanallarında ve gazetelerde haber olarak yayınlandığını, tanık olarak dinlenen bazı muhabirlerin de iddialarını doğrular nitelikte ifadeler verdiklerini söyledi. Cumhuriyet Savcısı Yücel İldeniz, sanık Mesut Yılmaz’ın dâvâ konusu sözleri, TBMM’deki bir soruşturma komisyonuna ifade verdikten sonra çıkışta gazetecilerin soruları üzerine söylediğini kaydetti.

Savcı İldeniz, üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığından sanık Mesut Yılmaz’ın beraatine karar verilmesini talep etti. Yılmaz’ın avukatı Erden Arısoy da Cumhuriyet Savcısı İldeniz’in esas hakkındaki mütalaasına katıldığını belirterek, müvekkilinin beraatine karar verilmesini istedi. Yargıç Mehmet Nuri Öztürk, esas hakkındaki mütalaa doğrultusunda sanık Mesut Yılmaz’ın beraat ettiğini açıkladı.

/ ANKARA

21.12.2006


 

Mumcu: Sine-i millet tartışmaları aldatıcı

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, sine-i millet tartışmalarının altında yatan gerçek nedenin Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu belirterek, “Bu tartışmaları boş, değersiz, yanıltıcı ve aldatıcı buluyorum. Halktan yana olmak lazım. Milletin derman arayışına hizmet etmek lazım” dedi.

Mumcu, Türkiye Ziraatçılar Derneği tarafından Ankara Ticaret Odası (ATO) Konferans Salonu’nda düzenlenen 6. Ulusal Tarım Kongresine gelişinde basın mensuplarının “sine-i milet ve erken seçim” tartışmalarına ilişkin sorularını cevapladı. Mumcu, şunları kaydetti:

“Bu tartışmaları boş, değersiz, yanıltıcı ve aldatıcı buluyorum. Halktan yana olmak lazım. Milletin derman arayışına hizmet etmek lazım. Bence doğrusu Cumhurbaşkanı’nı halka seçtirmek. İki turlu yapılacak seçimin ikinci turunda parlamento seçimiyle cumhurbaşkanlığı seçimini aynı güne getirmek. Bu Türkiye için bir çıkış yoludur. Türkiye’deki kavgaları bitiren ve mührü millete veren bir çözümdür.”

/ ANKARA

21.12.2006


 

Hollanda, icazet töreni ile tanıştı

Hollanda tarihinde ilk kez “Kur’ân-ı Kerim İcazet Merasimi” düzenlendi. Rotterdam İslâm Üniversitesi’ndeki törene çok sayıda diplomat ve bilim adamı katıldı. Yazılı ve görsel basının da yoğun ilgi gösterdiği merasimde, salonu dolduran yerli ve yabancı konuklar, özellikle icazetlerin dağıtıldığı esnada duygu dolu anlar yaşadı.

Hollanda’da Kur’ân-ı Kerim İcazet Merasimi düzenlendi. Başta Bangladeş ve Libya’dan olmak üzere çeşitli ülkelerin diplomatları ile Prof. Zijderveld ve Prof. Steenbrick gibi Hollandalı bilim adamları, önemli Katolik NGO’larından Oikos’un Başkanı Dr. Wolters gibi Hıristiyan temsilciler, Rabbi Soetendorp gibi Yahudi temsilciler ve Barış Vakfı Spanda’nın Başkanı Dr. Momo gibi uluslar arası şahsiyetler katıldı. Ayrıca İcazet Merasimi’ne katılmak üzere Rotterdam’a gelen Ürdün Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Yasir al-Shamali ve Dekan Yardımcısı Dr. Amjad Qoursheh’in katılımları IUR çalışanları ve Hollanda’daki Müslüman toplum tarafından memnuniyetle karşılandı. IUR genel Sekreteri Tural Koç’un sunduğu, yazılı ve görsel basının da yoğun ilgi gösterdiği merasimde, salonu dolduran yerli ve yabancı konuklar, özellikle icazetlerin dağıtıldığı esnada duygu dolu anlar yaşadı.

PROF. DR. AKGÜNDÜZ:

BİZİM İÇİN ONUR KAYNAĞI

Rektör Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, böyle bir merasimin Rotterdam İslam Üniversitesi çatısı altında yapılmış olmasının kendileri için ayrı bir onur kaynağı olduğunu ve bütün eğitim birimleri ile halkın hizmetinde olduklarını vurguladı. Akgündüz, “‘Bugün yaşadığımız iki önemli olaydan biri, Kur’ân Kıraati Enstitüsünün ilk mezunlarına vereceği icazet merasimidir. İcazet merasiminin belki de Avrupa’da bir ilke imza attığını da söyleyebiliriz. Bu sebeple büyük Kurra ve alim Dr. Mustafa Akdemir’e ve onun ilk icazet alacak olan öğrencilere huzurunuzda teşekkür etmeyi borç bilirim. Kıraat, Kur’ân’ın kurallarına göre okuma manasını ifade etmektedir. Rivayet ise Hz. Peygamber’den (a.s.m.) geldiği şekliyle Kur’an’ın okunmasını belli kurallara bağlayan alimlerin okuma şekillerini nakleden tarz ve stillere denmektedir. Kur’ân’ın farklı tarzlarda okunmasına kısaca kıraat diyoruz. Kıraat meselesi imam eğitiminin temel rükünlerinden biridir. Şurası unutulmamalıdır ki, kıraat demek Kur’ân’ın farklı bir metni demek değildir. Tarih boyu Müslümanlar farklı kıraatları Kur’ân’ın faklı versiyonları gibi kabul etmemişlerdir. Bundan da öte kıraatler, bazı Batılı araştırmacıların iddia ettiği gibi, farklı Kur’ân metinleri demek değildir. Zira farklı kıraat ve rivayetlerin Kur’ân’ın mânâ ve tefsirine etkileri bulunmamaktadır” dedi.

ÜLKEDE BİR İLK YAŞANDI

Daha sonra kürsüye gelen Hollanda İmam Cemiyeti Başkanı Al Khammar El Bakkaali, özellikle imamlar için ciddi bir Kur’ân eğitiminin gerekliliğini ve üniversitenin bu hizmetinin desteklenmesi arzusunu dile getirdi. Kur’ân Enstitüsünden mezun olan öğrencilerin sergilediği farklı okuyuşlar, misafirler tarafından ilgi ve beğeni ile dinlendi. Enstitü Müdürü Dr. Mustafa Akdemir’in, “icazet” belgesini okumasının ardından, öğrencilere icazet ve sertifikaları dağıtıldı. Rotterdam İslam Üniversitesi, Kur’ân Enstitüsü Müdürü Dr. Mustafa Akdemir, “Rotterdam İslam Üniversitesi, Kur’ân Enstitüsü’nden mezun olan bu ilk grup Kur’ân-ı Kerim’i hatmederek ‘icazet’ aldılar ve yaşadıkları ülkede bir ilkin öncüsü oldular. Bulunacakları her toplumda, artık Kur’ân eğitiminin ehliyetli birer temsilcisi olmuşlardır” şeklinde konuştu. Ürdün Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Yasir El Shamali, Rotterdam’da bu Üniversiteyi görerek geleceğe olan ümitlerinin arttığını ifade ederek şunları söyledi: “Dünya gerçek bir diyaloga muhtaç. Bunun için karşılıklı saygı; adaletin temini; nefret ile fanatizmin terki üç temel şart. Bunu ancak IUR gibi bir üniversite gerçekleştirir. Hollanda’nın Rotterdam şehrinde Batıdaki Müslüman ve gayr-i Müslim toplumlara böylesine akademik bir yaklaşım sergileyerek hakkı ve hakikati anlatan akademik bir kurum olması, her iki kesim için de İlâhî bir nimettir.”

“İLAHİYAT EĞİTİMİ İLİŞKİLERİ

GÜÇLENDİRİYOR”

Programın ikinci bölümünde İslâmî İlimler Fakültesi öğrencilerinin diploma merasimleri yapıldı. Fakülte Dekanı Dr. Özcan Hıdır’ın bilgilendirme konuşmasının ardından, yeni mezunlar diplomalarını aldı. Konuşmasının sonunda salonda bulunanların yeni yılını ve yaklaşan Kurban Bayramını tebrik eden IUR İlahiyat Fakültesi Dekanı Dr. Özcan Hıdır, “IUR’nin İlahiyat Fakültesi’nde verilen kaliteli eğitim-öğretim, Hollanda toplumuna akademik ve entelektüel manada İslamî meselelerin takdiminde büyük önem arz ediyor. Yine bu eğitim, Hollanda’da yaşayan Müslümanların dinî ve sosyo-kültürel problemlerinin çözümünde, Müslüman olmayanlarla olan ilişkilerinde, karşılıklı güven ve anlayışlarının gelişmesinde olmazsa olmaz önemdedir” dedi.

Yeni Asya / ROTTERDAM

21.12.2006


 

Dünya ısınıyor, iklim değişiyor

Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ecmel Erlat, sera gazları, aşırı tüketim, ormanların yok edilmesi, su kaynaklarının aşırı tüketimi ve kurutulmasının dünyanın ısınması, iklimlerin değişmesi’’ gibi ‘’acı sonu hazırladığını’’ bildirdi.

Ege Orman Vakfından (EOV) yapılan yazılı açıklamada, Konak Belediyesi Kültür Merkezinde düzenlediklerini ‘’Dünyamız ısınıyor, iklimler değişiyor’’ konulu konferansa katılan Doç. Dr. Erlat’ın, vakıf üyelerini çevre konusunda bilgilendirdiği belirtildi.

Doç. Dr. Erlat, binlerce yıllık iklim dengesinin son 10 yılda ‘’insanlar tarafından’’ değiştirildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Sera gazları, aşırı tüketim, ormanların yok edilmesi, su kaynaklarının aşırı tüketimi ve kurutulması, bu acı sonu hazırladı. Önümüzde iklim mültecileri sorunu var. Su savaşları başladı bile. Ancak insanlar deprem gibi somut olayları algılıyorlar, bu tehlikeyi görmüyorlar. Başta Amerika olmak üzere Türkiye dahil pek çok ülke Kyoto Protokolünü izlemeli. 16 Şubat 2005’de yürürlüğe giren Kyoto Protokolü taraf ülkelere iklim sisteminin korunması adına hukuken bağlayıcı yükümlülükler getirmektedir. En kötümser senaryolara göre 2100 yılında, Türkiye’de denizler 88 santimetre yükselecek. Yeni ağaçlandırmalar yaparak sera gazlarını emecek yeni ormanlar kurmalıyız.’’

EOV Genel Müdürü Metin Gençol da konferans sonunda Doç.Dr. Erlat’a teşekkür ederek, medyadan vatandaşları bilinçlendirme, çevreye olan duyarlılığı artırma yolunda ‘’magazin haberlerinden daha fazla ilgi beklediklerini’’ ifade etti.

/ İZMİR

21.12.2006


 

Camide ayakkabı hırsızlığına kameralı tedbir

Trabzon’da bir camiye, son dönemlerde ayakkabı hırsızlıklarının artması üzerine, içten ve dıştan kontrolü sağlayan 5 adet güvenlik kamerası yerleştirildi.

Pazarkapı Mahallesinde bulunan Pazarkapı Camisi imamı Yakup Okutan, güvenlik sistemini kurmalarındaki amacın caminin güvenliğini temin altına almak ve oluşan hırsızlık olayına karşı bir engel teşkil etmek olduğunu söyledi.

Camide son dönemlerde nahoş olaylar olduğunu ifade eden Okutan, ‘’Bilhassa Cuma günleri çok sayıda ayakkabı çalınıyordu. Derneğimiz de böyle bir uygulamayla bu olayların önüne geçmek istedi. Trabzon’da ilk kez böyle bir uygulama yapılıyor. Diğer camilere de yayılması düşüncesi içerisindeyiz. Teknolojik gelişmelere müftülük, diyanet olarak bizler de olumlu bakıyoruz’’ diye konuştu.

/ TRABZON

21.12.2006


 

Kurbanlıklarda TSE standardı

Türk Standartları Enstitüsü (TSE), Kurban Bayramı öncesi vatandaşları kurban alırken standartlara uygun seçim yapmaları konusunda uyardı.

TSE Samsun İl Temsilcisi Erol Kaygı, kurbanlık alırken koyunlarda TS 384’e uygun toklu, şişek, öveç, marya ve koç, keçilerde TS 386’ya uygun çebiç, seis, gezdan, erkeç, anaç, kısır ve teke, sığırlarda ise TS 383’e uygun tosun, düve, boğa, inek ve öküz almaları konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Kaygı, “Standartlara göre kurbanlıkların kavram noktaları, adaleleri, butları, vücut çıkıntıları, boyun vücut bağlantıları, karın sarkma durumları sınıf özelliklerini belirlemektedir. Kurbanlık beslenme ve bakım sonrasında eriştiği et ile yağ tutma durumlarına göre, tam besili, besili, orta besili, az besili olmak üzere 4 dereceye ayrılıyor” dedi.

/ SAMSUN

21.12.2006


 

Filistinli öğrenciler için bir damla da sen ol

Gönüllü Eğitimciler Derneği Türkiye Genelinde başlatmış oldukları yardım kam-panyası ile Filistin’deki Okullara ihtiyaçları olan araç ve gereç desteğinde bulunmayı düşündüklerini ve bununla ilgili kampanya başlattıklarını açıkladılar.

Gönüllü Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdoğan ve Genel Sekreter Erol Coşkun, Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali’yi ziyaret ederek kampanya ile ilgili görüş alışverişinde bulundular. Kızılay Genel Başkanı Küçükali Pakistan ve Filistin’de yapmış oldukları yardım kampanyaları hakkında bilgi verirken, Erdoğan ve Coşkun’a eğitim alanında yapmış oldukları çalışmaları takdirle karşıladıklarını belirterek birer plaket verdi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

21.12.2006


 

TCDD’den bayram için ek sefer

TCDD Genel Müdürlüğü, Kurban Bayramı ve yeni yıl dolayısıyla artan yolcu talebini karşılamak amacıyla ek tren seferleri koydu.

29-30 Aralık 2006 ile 3-6-7 Ocak 2007 tarihlerinde Haydarpaşa-Ankara arasında karşılıklı olarak saat 12.00’de ek tren seferleri yapılacak. TCDD’den yapılan açıklamada, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da bayramda artan yolcu talebini karşılamak üzere tedbir alındığı bildirildi. Bunun yanı sıra, tüm trenler, yolcu talebine bağlı olarak ilave vagonlarla takviye edilecek.

/ ANKARA

21.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004