|
|
|
Neden Türk Lirası? |
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın 2007 yılı Para ve Kur Politikası ile İstanbul’daki ‘’dolarizasyon’’ toplantılarında gündeme getirdiği ‘’Türk Lirası tasarruf yapılması, Türk Lirasına itibar edilmesi, Türk Lirası kullanımının teşvik edilmesi’’ çağrısı, anlamlı gerekçelere dayanıyor.
Edinilen bilgilere göre, Türkiye ekonomisi son 30 yıldır yaşadığı yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle içine girdiği ‘’dolarizasyonun’’ etkisinden bir türlü kurtulamıyor. Dolarizasyon ne diye sorulacak olduğunda; döviz kuru ve enflasyondaki sürekli dalgalanmalara karşı ‘’korunma yöntemi’’ olarak bireylerin, birikimlerini ‘’rezerv para’’ (reserve currency) olarak kabul gören paralara kaydırması olarak özetlenebilir. Daha basit haliyle dolarizasyon, bireylerin parasal varlıklarını ‘’ABD Doları ve avro’’ gibi yabancı paralara bağlamaları...
Nitekim son 11 ayda bankalardaki toplam döviz mevduat hesapları enflasyonun üzerinde, yüzde 15,6 oranında artarak 91 milyar 812 milyon dolara çıktı. Oysa bu rakam 30 Aralık 2005 tarihinde 79 milyar 416 milyon dolardı. Dolarizasyonun Türkiye ekonomisine çok sayıda olumsuz etkileri bulunurken, söz gelimi yaşanan dolara dönüş trendiyle bir bakıma ABD Merkez Bankası finanse edilmiş bulunuyor.
KUR RİSKİNE DİKKAT
Bankacılık çevreleri, bankalarda toplam yabancı mevduatta görülen artışa dikkat çekerken, dalgalı kur rejiminde Merkez Bankasının bir kur taahhüdü olmadığını, kurun piyasada oluşması sebebiyle kurun yükselebileceği veya düşebileceğini o nedenle vatandaşların kur riski aldığına dikkat çekiyorlar. Vatandaşın, herhangi bir sebeple dolara kayması ve kurun düşmesi durumunda zarar edeceğini ve söz konusu durumun geçmişte yaşanmış bir çok örneği bulunduğu ifade ediliyor.
EKONOMİYE OLUMSUZ ETKİLERİ
Dolarizasyonun Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri de bulunuyor. Dolarizasyon, YTL’nin değer kaybına yol açmakla birlikte, yılın ikinci yarısından bu yana yaşanan dolara dönüş trendi henüz YTL’nin değerinde olumsuz bir etkisi görülmedi. Hatta kurlarda düşüş de görüldü. 30 Haziran 2006 tarihi itibarı ile Merkez Bankasının ilân ettiği ABD Dolarının efektif döviz kuru 1,5797 YTL iken, 14 Aralık 2006 tarihi itibarı ile 1,4254 YTL’ye indi. Küresel düzeyde bu yılın Nisan ve Mayıs aylarında yaşanan dalgalanmaların ardından yeniden artış trendine giren bankalardaki döviz mevduat hesapları, daha sonra gerileyerek 30 Haziran tarihi itibarı ile 80 milyar 382 milyon dolara inmişti. Bu tarihten itibaren sürekli artış eğilimi içinde olan döviz mevduat hesapları, yüzde 14,2 oranında artış gösterdi.
|
/ ANKARA
18.12.2006
|
|
|
Tarıma baraj desteği |
Yozgat’ın Çekerek ilçesinde yapımına 1998 yılında başlanıp, 2011 yılında bitirilmesi planlanan Süreyyabey Barajı tamamlandığında Yozgat, Tokat ve Amasya bölgesindeki toplam 66 bin 165 hektar tarım alanına hayat verecek.
Yozgat Valisi Amir Çiçek, Çekerek Irmağı üzerine yapılan Süreyyabey Barajı inşaatında incelemelerde bulunup, projeyi yürüten yetkililerden bilgi aldı. Süreyyabey Barajının hem tarım alanlarını sulayacağını hem de yılda 50 milyon kilovatsaat (KWH) elektrik enerjisi üreteceğini belirten Vali Çiçek, baraj suları altında kalacak köylerde yaşayanların Çekerek ilçe merkezinde iskân edileceğini ifade etti. Vali Çiçek, ‘’Süreyyabey Barajının sulayacağı tarım alanlarında üretim artacaktır. Bölgeye baraj hayat verecektir’’ dedi.
Çekerek Irmağı üzerine inşa edilmeye çalışılan toplam proje bedeli 525 milyon 468 bin YTL olan Süreyyabey Barajı inşaatı için bugüne kadar 30 milyon 167 bin YTL harcama yapıldı. Önceki yıllarda yeterli ödeneğin gelmemesi sebebiyle yavaş seyreden inşaat çalışmalarının, yeterli ödeneğin tahsis edilmesi halinde çalışmaların hızlandırılıp, daha kısa sürede tamamlanabileceği vurgulandı.
|
/ YOZGAT
18.12.2006
|
|
|
Belediyelere gözaltı |
Maliye Bakanlığı, il, ilçe ve belde belediyeleri ile belediyeler bünyesinde faaliyet gösteren işletmeler ve il özel idarelerinin borç ve alacaklar dahil malî durumunu, önümüzdeki yıl Nisan ayından itibaren halkın bilgisine sunacak.
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü Ömer Duman’dan alınan bilgiye göre, kamu hizmetlerinin daha şeffaf hale getirilmesi çalışmaları çerçevesinde, belediyeler ve il özel idarelerinin malî verileri de kamuoyu ile paylaşılacak.
Bu amaçla, valiliklere gönderilen bir yazı ile belediyelerin bütçe verilerinin Maliye Bakanlığına iletilmesi istendi. Yazıda belediyeler bünyesinde faaliyet gösteren işletmelere ilişkin verilerin de malî tablolar içinde bulunacağı belirtildi.
|
/ ANKARA
18.12.2006
|
|
|
Bütün mesele % 7,5’luk büyüme |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bütün meselelerin çözümünün, yüzde 7,5 büyümeden geçtiğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen Denizli Ticaret Odası’nın (DTO) 80. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kişi başına gelirinin 1968 yılında AB ülkelerine göre yüzde 16, ABD’ye göre yüzde 9 olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, 1977’de kişi başına gelirde Türkiye ile aynı olan Güney Kore’nin yüzde 62-63’lere yükseldiğine işaret etti.
Yapılması gereken şeyin yüksek büyümeyi sağlamak olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: ‘’Cumhuriyet döneminde Türkiye ortalama yüzde 4,5 büyümüş. Böyle giderse 2047’de AB’nin fert başına gelirinin yüzde 50’sini yakalarız. Yüzde 7.5’luk büyümeyi sağladığımızda, 2019’da bu rakamı yakalayacağız. İyi yönetim olursa 2019’da kişi başına gelirimiz 21 bin, kötü yönetim olursa 13 bin dolar olacak. Bunu sağlamak için yüzde 7,5 büyüme olmalı. Bu ülkeyi kim yönetirse yönetsin,
yüzde 7,5’un altında büyümeyi kabul etmiyoruz. Ülkede 2,5 milyon resmi işsiz var. Her yıl 700 bin gence iş bulmamız gerekiyor. Dolayısıyla bütün meselelerin çözümü yüzde 7,5 büyümede yatıyor.’’
ÖZEL SEKTÖRÜN KALKINMADAKİ PAYI
Son 4 yılda Türkiye’nin yüzde 36 büyüme sağladığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, ‘’Bunu kim yaptı? Şartların müsait olmamasına rağmen özel sektör yaptı. Kamunun payını yüzde 5 kabul etsek, kamu yatırım yapmasa bile Türkiye yüzde 31 büyüyecekti. Bu, Türkiye’nin tarihinde ilk kez oluyor’’ diye konuştu.
|
/ DENİZLİ
18.12.2006
|
|
|
Ayakkabı sektöründe marka yapmalı |
Türkiye Umum Ayakkabıcılar Federasyonu Genel Başkanı Fatih Özcan, sektördeki sıkıntıların aşılabilmesi ve dünya çapındaki rakiplerle rekabet edebilmek için marka meydana getirmenin şart olduğunu bildirdi.
Özcan, 61 milyar dolarlık dünya ayakkabı ticaretinde Türkiye’nin 1 milyar dolarlık paya sahip olduğunu ancak, bu payın 5-6 milyar dolar seviyelerinde olması gerektiğini söyledi. Dünya ayakkabı sektöründe Türkiye’nin 8. sırada yer aldığını, Avrupa’da ise 2. sırada bulunduğunu belirten Özcan, Çin başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinin haksız rekabete dayalı ithalatın, ülkedeki ayakkabı sektörünü sıkıntıya soktuğunu, vurguladı.
Sektörün Uzakdoğu’dan gelen ürünlerden doğan sıkıntılar gibi bir takım sorunlar yaşadığını anlatan Özcan, söz konusu sorunların ‘’marka yaratarak’’ aşılabileceğini dile getirdi.
|
/ MERSİN
18.12.2006
|
|
|
COMPEX'te yeni ürünler tanıtıldı |
COMPEX 31. Uluslararası Bilgisayar Fuarı’nı ziyaret edenler bir çok ürünü Türkiye’de ilk kez görme fırsatını buldu.
Lütfi Kırdar Rumeli Fuar Merkezi’nde COMPEX “31. Uluslararası Bilgisayar Fuarı”nda sergilenen ürünler arasında, Türkiye’de ilk kez satışa sunulmuş en yeni ürünler de yer aldı. Dün sona eren fuarı ziyaret edenler, bir çok ürünü Türkiye’de ilk kez görme şansına sahip oldu. Dünyanın merakla beklediği Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows Vista COMPEX’te Bilge Adam tarafından ücretsiz eğitimler ile yakından tanıtıldı. Windows Vista, dünyada 2007 yılının Ocak ayında satışa sunulacak. Fujitsu Siemens Computers’ın, 4 yeni ürünü de ilk kez COMPEX’te tüketiciyle buluştu. Windows Mobile Direct Push e-mail entegre 3G mobil telefon özelliklerine sahip Pocket Loox T800, dünyanın en küçük ve en hafif kişisel navigasyon asistanı, MP3 çalar destekli Loox N100, meraklıların karşısına çıktı.
|
/ İSTANBUL
18.12.2006
|
|
|
Reklam sektörü 2007’ten umutlu |
Türkiye’de son yıllarda sürekli büyüme eğiliminde olan ve geçen yılı 2,2 milyar dolarlık bir hacimle kapatan 2006 yılını da yüzde 25 civarında bir büyümeyle kapatacağı öngörülen reklam sektörü 2007’den umutlu.
Reklamcılar Derneği Genel Koordinatörü Aygen Tezcan, Türkiye’de sektörün her geçen gün artarak büyüdüğünü söyledi. Sektör olarak geçen yılı 2,2 milyar dolarlık bir hacimle kapattıklarını anımsatan Tezcan, bu yılı da yüzde 25 civarında bir büyümeyle kapatacaklarını tahmin ettiklerini belirtti. Tezcan, 2007 yılından da umutlu olduklarını ifade ederek, gelecek yıl gelişimlerini sürdüreceklerini kaydetti.
|
/ ADANA
18.12.2006
|
|
|
Sulama yetersizliği kaynakları etkiliyor |
ürkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye’de sulama yönetiminin kaos içinde olduğunu savunarak, ‘’Türkiye’de suyun sahibi yok’’ iddiasında bulundu.
Yetkin, Türkiye’nin küresel ısınma sebebiyle iklimsel döngüdeki istikrarsızlaşmanın tehdidi altında olduğunu söyledi. Küresel ısınma sebebiyle bir yandan aşırı yağış ve seller meydana gelirken, bir yandan da kuraklık ve çölleşme sebebiyle doğal kaynakların yok olduğunu ifade eden Yetkin, su kaynaklarının bilinçli kullanılamayışı ve sulama yatırımlarının yetersizliğinin ise durumu daha vahim hale getirdiğini bildirdi.
|
/ ANKARA
18.12.2006
|
|
|
Yabancı bankalar Türkiye’ye faydalı |
Fortis Bank Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Yvan De Cock, yabancı bankaların Türkiye’deki yatırımlarına karşı fikirlerin, ekonomik ve mali temelden çok, duygusal nitelikli fikirler olduğunu söyledi.
De Cock, “Türkiye’yi bankacılık açısından hızlı büyüyen bir piyasa olarak görüyoruz ve Türkiye’de elde ettiğimiz karları, hissedarlara vermek yerine, yeniden Türkiye’ye yatırıyoruz. Örneğin, Fortis Bank Türkiye’nin 2005 yılı karları, tamamıyla, Türkiye’deki bankanın büyümesinin finansmanında kullanıldı’’ şeklinde konuştu.
YABANCI SERMAYENİN KATKISI
De Cock, tarihte yabancı sermaye çeken ülkelerin daha çok geliştiklerini belirterek, Türkiye’nin de bu süreçte bulunduğunu kaydetti. Belçika doğumlu olduğunu belirten De Cock, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Belçika’ya çok sayıda yabancı yatırımcının geldiğini ve Belçika’nın refahının artmasında bu yabancı sermayenin büyük rol oynadığını da vurguladı.
De Cock, “İngiltere örneği de gösteriyor ki, yerel bankalar, yabancı bankalarla yaptıkları ortaklıklarla bankacılık sanayini geliştirebilirler’’ dedi.
BDDK SIKI DENETLİYOR
Türkiye’deki bankacılık sektörünün, BDDK tarafından çok sıkı bir şekilde düzenlenip, denetlendiğine dikkat çeken De Cock, “bankacılar iş adamlarıdır ve diğer bütün iş adamları gibi yatırımları karşılığında adil bir kâr etmek isterler, bu sebeple bir banka karlılığını sürdürdüğü ve makul bir getiri sağladığı sürece yabancı bir bankacının faaliyetlerini durdurması için hiç bir neden yoktur’’ dedi.
|
/ ANKARA
18.12.2006
|
|
|
|