Başlıktaki soru birine kızdığımız zaman başvurduğumuz kınama ve kızgınlık kalıbı değil. Hani çok ileri gittiğini düşündüğümüz kişiye öfkeyle ‘Sen kendini ne sanıyorsun?’ deriz ya; bu başlık öyle bir yük içermiyor, tamamen sözlük anlamı ile sınırlı bir merakı yansıtıyor... Açıkçası ismi ve cismi -dörtte bir oranda- meçhul paşadan öğrenmek istiyorum:
‘Hükümet kendini devlet sanıyor’ diyen asker gerçekten kendini ne sanıyor?
Bu ciddi bir sorun çünkü.
Lakin önce iddiayı içerdiği veriler bakımından tartmaya çalışalım:
‘Hükümet kendini devlet sanıyor...’
Başlığa çıkan bu cümle metinde şöyle:
‘Hükümet devleti kendinden ibaret sanıyor.’
Bir kere Ankara’daki derinlemesine mandacı teslimiyet halini görebilen her vatandaş bu iddia karşısında burukça gülümser, ‘bari hiç değilse öyle olaydı’ deme ihtiyacı duyabilir. Birilerinin gerçekten var olan devleti kendinden ibaret sayması, gerçekçi siyasi idrakten nasipli her memleket insanına, -demokrasi ile bağdaşmasa dahi- büsbütün devletsiz kalmaktan iyi görünür.
İsmi ve cismi -dörtte bir oranda- meçhul paşaya soralım:
Olmayan bir devleti kendinden ibaret saysan ne olur, saymasan ne olur?
Muhtemeldir ki paşa ismini-cismini açıklamaktan çekinmese meydana çıkıp fena halde çıkışacak:
- Olmayan devlet de ne demek?! Türkiye Cumhuriyeti ne?
Türkiye Cumhuriyeti, tabii ki vaktiyle devlet idi... Şimdi ise devlet dediğimiz çarkın devlet olmadığını bizzat sorumlular dünyaya kanıtlıyor. Ayrıca Kuvvet Komutanlığı kadar önemli bir makama yükselmiş askerin, gazeteciliği ‘tosun edebiyatının duvarı’ düzeyine indirenlerin peçetesine kendi ismini-cismini saklayarak siyasi eleştiri çiziktirmesi de milyonuncu kanıt...
Daha dün, Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın, hükümetten şikayetlerini pencereden sokağa lazımlık boşaltır gibi boca etmelerinin ne derin bir devletsizlik göstergesi olduğunu vurgulamışken, şimdi bu paşa bize ‘beterin beteri var’ dedirtiyor.
AKP henüz yapı olarak hükümeti bile kendinden ibaret hissedememiştir ki, devleti öyle hissedebilsin. Bu iktidar birinci gününden dördüncü yılını doldurduğu şimdiki dakikaya kadar kendi kendisini genellikle ‘Türkiye Cumhuriyeti Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ olarak fiilen çerçevelemiş ve sınırlamıştır. Ayrıca iç kopukluk ve çekişmeler de cabası! (Birkaç bakanlığın Başbakanlık’tan neredeyse tamamen bağımsız kendi başına buyruk yürüdüğü de hayli yaygın bir kabuldür.) Böyle bir durumda açıktır ki ‘hükümet devleti kendinden ibaret sanıyor’ sözü yaşanan gerçeklikle örtüşmüyor.
Onun için ‘Paşa kendini ne sanıyor’ sorusu tamamen yalın ve samimi bir merakın ifadesidir. Gerçekten ne sanıyor, hangi zamanda hissediyor?
Bir asker, siperin arkasından mermi sıkabilir ama adını gizleyerek kendi üstü olan hükümeti halkın önünde eleştiremez. Bu ne askeri disiplinle, ne de asker vakarıyla bağdaşır. Bu, komitacı kültürün ürünüdür. Böyle bir davranış, Türk Ordusu’nun şanına yakışmaz. Zira bütün dünyanın mertliği ile tanıdığı Türk askeri adına ‘perde arkasından çimdik atar’ gibi bir görüntü vermeye kimsenin hakkı yoktur. Şüphesiz bu dünyada paşaya bir şey yapamam, tam aksine kendisi bana çok şey yapabilir ama öbür dünyada, milli tarih duruşmasında şanlı Türk Ordusu adına on parmağımla yakasına yapışacağım.
Paşa kendisini dağa çıkmış, eski bir İttihat Terakki subayı sanmıyorsa derhal istifa etmelidir. Esasen Türkiye devlet olsa, iktidar da gerçekten hükümet olsa, bir dakika geçirilmeden yapılacak iş, böyle bir askeri yüce Türk Ordusu’ndan uzaklaştırmaktır.
Bugün, 13.12.2006
|