Sofya Üniversitesinde düzenlenen “Çağdaş İslâm Düşünürü Bediüzzaman Said Nursî: Bir Müslüman-Hıristiyan Diyalog Öncüsü” konferansına Cumhurbaşkanı adına katılan Bilim Danışmanı Prof. Dr. Peter Dishkov, çok kültürlü bir yapıya sahip Bulgaristan’da, bütün insanlığı aydınlatma potansiyeline sahip Said Nursî’nin fikirlerinin üniversitede ele alınmasını çok takdir ettiğini ve bu tür çalışmaların dünya barışına katkıda bulunacağını söyledi.
Sofya Üniversitesi’nde uluslararası katılımlı Said Nursî konferansı düzenledi. Sofya Üniversitesinin tarihî binasındaki görkemli konferans salonunda düzenlenen “Çağdaş İslâm Düşünürü Bediüzzaman Said Nursî: Bir Müslüman-Hıristiyan Diyalog Öncüsü” başlıklı konferans üç oturum halinde gerçekleştirildi.
Açılış bölümünde, sunuculuğu toplantının organizatörü Prof. Dr. Tzvetan Theophanov güzel ve özlü bir girişle yaptı. Takdim konuşmasında Said Nursî ve eserleri hakkında geniş kapsamlı bilgi veren Prof. Thephanov, konuşmasının devamında böyle bir konferansı organize etmelerinin gerekçeleri hakkında açıklamalarda bulundu.
Bu sunuşun ardından Rektör Yardımcısı Aleksander Fedetov, Bulgaristan Baş Müftüsü Mustafa Hacı, Millî Kütüphane Direktörü Prof. Dr. Boriana Christova, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Bilim Danışmanı Peter Dishkov, Sosyalist Parti Milletvekili Georgi Anastasov ve son olarak da Mehmet Fırıncı konuşma yaptılar.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aleksander yapmış olduğu kısa konuşmasında Said Nursî’den övgü dolu ifadelerle bahsederek, birçok noktada örnek alınabilecek kişiliğe ve görüşlere sahip olduğunu belirtti. Eserleriyle insanlığa ışık tutabilecek böyle bir şahsiyetin Sofya Üniversitesi’nde bir konferansa konu edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Bulgaristan baş müftüsü Mustafa Hacı, konuşmasında bu konferansla Said Nursî’nin fikirlerinin yeteri kadar incelenmesi halinde bir arada yaşamanın önemli ipuçlarına ulaşabileceklerini, konferansın bu anlamda çok verimli ve güzel hizmetlere vesile olacağına inandığını ifade etti.
Millî Kütüphane direktörü Boriana Chtistova, “Prof. Theophanov, Said Nursî konferansını düzenlemekle çok önemli bir iş yaptı” diyerek konuşmasına başladı. Bir “barış ve diyalog öncüsü” olan Said Nursî’nin ortaya koyduğu fikirlerin, özellikle imana dair köklü düşüncelerinin böyle bir zeminde ele alınmasının bütün insanlığa hizmet edecek bir adım olduğuna vurgu yaptı.
Toplantıyı çok takdir etmesine rağmen beklenmedik meşguliyetlerinden dolayı toplantıya katılamayan Bulgaristan Cumhurbaşkanı, yerine vekâleten Bilim Danışmanı ve önemli bir akademisyen olan Prof. Dr. Peter Dishkov’u gödermişti. Prof. Dishkov çok kültürlü bir yapıya sahip Bulgaristan’da, bütün insanlığı aydınlatma potansiyeline sahip Said Nursî’nin fikirlerinin Sofya Üniversitesi’nde ele alınmasını çok takdir ettiğini ve bu tür çalışmaların çok gerekli olan dünya barışına katkıda bulunacağını söyledi.
Sosyalist Parti Milletvekili Georgi Anastasov, Said Nursî ismini çok duyduğunu ve kendisine bu konferansla alâkalı dâvet gelince memnuniyetle toplantıya katılarak konuşma yapmak istediğini ifade etti ve şöyle dedi: “Eğer Said Nursî’nin fikirlerini anlayıp sosyal hayatımıza uygulama imkânı bulabilirsek, Bulgaristan’da Müslüman ve Hıristiyanlar olarak mutluluk ve huzur içinde yaşama fırsatı bulabiliriz” dedi.
Son olarak Türkiye’den gelen heyette bulunan Said Nursî’nin yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı kürsüye dâvet edildi. Konuşmasına selâmla başladıktan sonra, kendisine mahsus yumuşak ve mütevazî üslûbuyla şunları söyledi:
“Said Nursî’yi tanıdığımda ben 20 yaşımda, o da benim şimdiki yaşımda idi. Ondan çok şey öğrendim. Bir iki kelimeyle ifade edersem; ondan kâinat kitabını okumasını ve böylece Allah’ı kâinatın her yerinde görüp bulmayı, bir de şefkatle bakmasını öğrendim. Onun şefkat anlayışı sadece Müslümanlara karşı değildi. Bütün insanlığı ve hatta canlı cansız bütün mahlûkatı kucaklayıcıydı.”
Konferansa katılan ilim adamlarının
sundukları tebliğlerden bazı tesbitler:
Prof . Dr. Tzvetan Theophanov
Üstad Nursî’nin hayat hikâyesini çok özlü ve anlamlı bir şekilde anlattı. Konuşmasında yalnızca hayat hikâyesini anlatmakla kalmayıp onun dâvâsının önemli yönlerini de dile getirdi. Konuşmasının sonunda “Said Nursî’yi bir kelime ile özetlemek gerekirse onun kişiliğini en iyi anlatan söz ‘İhlâstır’ dedi.
Şükran Vahide
Özellikle içinde bulunduğumuz bunalımlı dönemde Said Nursî’nin fikirlerinin farklı kültür ve dinler arasındaki gerginlik ve sürtüşmelerin ortadan kaldırılmasında önemli rol oynayacağını söyledi. İnsanlığı tehdit eden şiddet ve teröre karşı en uzlaştırıcı çarenin Said Nursî’nin fikirleri olduğuna dair detaylı bilgi verdi. “Uzlaşma ortak çalışmalarla mümkün olur. Bu yönde Said Nursî’nin insanlığın ortak hedefi haline getirdiği, imansızlık ve onun türevi olan manevî boşluğa karşı verdiği mücadele örnek alınmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Thomas Michel
Onuncu Söz’deki 12 hakikatı özetleyen Prof. Michel, Said Nursî’nin ahirete imanı isbat ederken, insanın ahirette sonsuz saadeti kazanabilmesinin yollarını gösterdiğini söyledi. Yine ahirete inanmanın dünyada huzur ve saadeti temin açısından önemli bir ahlâkî metod olduğuna da vurgu yaptı. “Acaba öldükten sonra dirilip hesaba çekileceğine inanan bir insan başkalarına haksızlık yapabilir mi?” sorusuyla konuşmasını sürdüren Prof. Michel, “Said Nursî’nin eserlerindeki güç, işte burada ve ben işte bunun için onun eserlerini okuyor ve her yerde anlatıyorum” dedi.
Prof. Dr. Ian Markham
“Hıristiyanlar Said Nursî’den Neler Öğrenebilir?” başlıklı orijinal tebliğinde kendisinin bir Hıristiyan teolog olarak Said Nursî’den üç şeyi öğrendiğini söyledi ve şöyle devam etti:
- Kendimi öğrendim.
- Daha iyi dindar olmayı öğrendim.
- Allah’ı daha derinlemesine tanımayı öğrendim.
Prof. Dr. Yordan Peev
Günümüz problemlerinin çözümünde Said Nursî’nin hayatından tecrübeler alınarak çözümler bulunacağını dile getirdi. Özellikle barış ahlâkı ve birlikte yaşamanın Said Nursî’nin eserlerinde ve hayat tecrübelerinde saklı olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Faris Kaya
Said Nursî’nin eserlerinde sair dinlere nasıl baktığını ele aladı. Said Nursî’nin dindar Hıristiyanlarla bazı alanlarda birlikte çalışma yapılabileceğini talebelerine tavsiye ettiğini hatırlattı. Özellikle küfr-ü mutlaka, yani inkârcılık fikrine karşı, ortaklaşa iman hizmeti yürütmek anlamında aynı Allah’a inananlarla birlikte çalışmanın gerekliliği ve faydaları üzerinde durdu.
Dr. Simeon Evstatieve
Tebliğinde Said Nursî’nin müceddidliği konusunu işledi. Onun dinî doğmaların arkasına takılıp giden bir din âlimi olmadığını; hayatı anladığını ve dinin hayata olan etkisini çok iyi tesbit ettiğini söyledi. Bu anlamda dinin hayata hayat olması bakımından çok önemli sayılacak örnekler ortaya koyduğunu dile getirdi. “Said Nursî, modernite ile birlikte imanlı yaşamanın yol ve usûllerini eserlerinde ortaya koymuş ve hayatında uygulamış post-modern dönem müceddididir” ifadesini kullandı.
Yaşar Abdüsselamoğlu
“Said Nursî ve Modernleşme Problemleri” konulu tebliğinde çok ilginç tesbitlerde bulundu. Said Nursî’nin bundan 90 sene önce esaretten dönerken Sofya’dan geçtiğini belirterek bir merakını şöyle ifade etti: “Acaba bir gün gelip Sofya Üniversitesi’nde kendi adına konferans düzenleneceğini düşünüp düşünmediğini merak ediyorum.”
Said Nursî’nin maddî ve manevî dünyalar arasındaki farkı iyi algıladığını ve hayatı bu farklı dünyaları birbirine karıştırmadan yaşama başarısının buna bağlı olduğunu dile getirdi. Said Nursî’nin modern dünyanın problemlerine evrensel değerler çerçevesinde cevaplar verdiğini söyleyerek tebliğini tamamladı.
|